Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Kur’an’da Nesh yoktur Kur’an’da nesh olduğuna dair iddiada
bulunanlar buna ilişkin bir çok örnek verirler. Eğer ayetler uydurma
hadislerin bakışıyla değil, akılcı bir şekilde okunursa, bunlar da bir
nesih olmadığı açıkça görülecektir. Bu konuyla ilgili olarak iddiada
bulunanların delil olarak kullandıkları ayetleri aşağıda teker teker
verip bunlarda bir neshin olup olmadığını birlikte görelim:
(1)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Sizden
birine ölüm yaklaştığında, bir mal bırakacaksa anaya babaya, yakınlara,
uygun bir biçimde vasiyet etmesi farz kılındı. Bu, erdemliler için bir
görevdir. (2 Bakara Suresi – 180)
Neshettiği iddia edilen ayetler
ALLAH
size çocuklarınız hakkında öğütte bulunuyor. Erkek, kadının iki katı
pay alır. Mirasçılar sadece kadın olup iki kişiden fazla iseler
terekenin üçte ikisi onlarındır. Çocuk sadece bir kadınsa terekenin
yarısı onundur. Ölen kişi ardında çocuk bırakmışsa, ana ve babasının
her birisine altıda bir düşer. Çocuğu yok da kendisine sadece ana ve
babası varis oluyorsa bu durumda annesine üçte bir pay düşer. Kardeşi
varsa bu durumda annesine altıda bir düşer. Tüm bu paylaşma oranları,
ölenin yaptığı vasiyetten ve borçların ödenmesinden sonra gelir.
Analarınız, babalarınız ve çocuklarınızdan hangisinin size daha yararlı
olduğunu bilemezsiniz. Bu ALLAH’ın yasasıdır. ALLAH Bilendir, Bilgedir.
(4 Nisa Suresi – 11)
Çocukları
yoksa, hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Çocukları var
ise, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu pay, borçlarının
ödenmesinden ve yaptıkları vasiyetteki payların dağıtılmasından
sonradır. Çocuklarınız yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır.
Çocuklarınız varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu pay,
borçlarınızın ödenmesinden ve yaptığınız vasiyetteki payların
dağıtılmasından sonradır. Miras bırakan erkeğin veya kadının, çocuğu ve
eşi olmayıp bir erkek veya bir kız kardeşi var ise bu durumda herbirine
altıda bir düşer. Bundan fazla iseler, üçte biri paylaşırlar. Bu
paylaşım vasiyetteki payların dağıtılmasından ve borçların ödenmesinden
sonra uygulanmalıdır ki kimseye zarar verilmesin. Bu, ALLAH’tan bir
vasiyettir. ALLAH Bilir, Şefkatlidir. (4 Nisa Suresi – 12)
Bakara
suresinin 180. ayetinde vasiyet etmenin bir hak olduğu, herkesin
ölümünden sonra mallarının dağıtımı için vasiyet edebileceği ayette
bildirilir. Fakat bir insan vasiyet etmeden ölebilir. Bu durumda ise bu
kişinin bıraktığı malları nasıl paylaşılacağı diğer ayetlerde ifade
edilmiştir. Bu iki ayette de bir nesih söz konusu değildir.
(2)
Neshedildiği iddia edilen ayet
İnananlar, sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi, sakınmanız için size de farz kılındı. (2 Bakara Suresi – 183)
Neshettiği iddia edilen ayet
Oruç
gecelerinde kadınlarınızla cinsel ilişkide bulunmanız size helal
kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onların
örtülerisiniz. ALLAH, kendinizi kandırıp durduğunuzu bildi de tevbenizi
kabul etti ve sizi bağışladı. Artık ALLAH’ın sizin için belirlediğini
dileyerek onlarla cinsel ilişkide bulunabilirsiniz. Şafağın beyaz ve
siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yeyin, için. Sonra
geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla
cinsel ilişkide bulunmayın. Bunlar ALLAH’ın koyduğu sınırlardır; onları
çiğnemeyin. ALLAH korunmaları için ayetlerini halka böyle açıklar. (2 Bakara Suresi – 187)
Bu
ayetlerde hüküm kalkması gibi bir şey yoktur. Oruç daha öncekilere
olduğu gibi bizlerede farz kılınmıştır. Orucun zamanları güneşin
doğuşuyla başlar batışıyla biter. Bu süre içinde yemek içmek ve cinsel
ilişki yasaktır. Süre tamamlandıktan sonra ise cinsel ilişkinin helal
olması özellikle bildirilmiş beklide daha önceden yapılan yanlış bir
uygulamanın düzeltilesi sağlanmıştır.
(3)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Ölüp
de geriye eşler bırakan erkekleriniz, eşlerinin evlerinden
çıkarılmaksızın bir yıl boyunca geçimlerinin sağlanmasını vasiyet
etsinler. Çıkarlarsa, kendileri için uygun olanı yapmalarından siz
sorumlu değilsiniz. ALLAH Güçlüdür, Bilgedir. (2 Bakara Suresi – 240)
Neshettiği iddia edilen ayet
İçinizden
ölen erkeklerin geride bıraktığı eşleri, dört ay ve on (gün) beklerler.
Sürelerini doldurunca artık kendileri için uygun olanı yapmalarında
size sorumluluk yoktur. ALLAH yaptıklarınızdan Haberlidir. (2 Bakara Suresi – 234)
Bu
ayetler arasında nesih olabileceği bekleme süresinin farklı
algılanmasından kaynaklanmaktadır. Ancak dikkatli okunursa bekleme
sürelerinin farkı, farklı kişilerce uygulanmasından ileri gelir. 240.
ayette geçimleri sağlamak için ölen erkeğin vasiyetinden
bahsetmektedir. Kadına eşinden sonra aynı evde barınacak bir müddet
olarak 1 yıl sürenin verilmesi gerekmektedir. Dikkat edilirse bu emir
kadına değil onun geçimini sağlayıp barındıracak olan erkeğin ailesine
ve geride kalanlara bildirmektedir. 234. ayette ise kadının tekrar
evlenebilmesi için, beklemesi gereken süre söz konusudur. Yani iki
ayette farklı durumlar için farklı çözümler getirilmiştir.
(4)
Neshedildiği iddia edilen ayet
İnananlar,
birinize ölüm yaklaşınca, vasiyet anında aranızdan iki adil şahit tanık
bulunsun. Yolculuk anında size ölüm gelirse, sizden olmayan iki kişi…
Kuşkulanıyorsanız, namazdan sonra tanıkları alıkoyup ALLAH adıyla:
“Akraba dahi olsa tanıklığımızı hiç bir değerle değiştirmeyeceğiz,
ALLAH’ın tanıklığını gizlemiyeceğiz. Aksi taktirde, günahkarlardan
oluruz,” diye yemin ettirin. (5 Maide Suresi – 106)
Neshettiği iddia edilen ayet
Sürelerini doldurdukları
zaman, onları güzelce tutun, yahut güzelce ayırın. İçinizden adalet
sahibi iki kişiyi de bu işleme tanık tutun. Tanıklığı ALLAH için
yapınız. İşte bu, ALLAH’a ve ahiret gününe inananlar için bir öğüttür.
Kim ALLAH’ı sayıp dinlerse ona bir çıkış yolu yaratır. (65 Talak Suresi – 2)
5/106
daki ayette vasiyet için yapılacak şahitlikten, 65/2 de ise boşanma
durumundaki şahitlikten bahsedilmektedir. Durumlar farklı olduğu için
zaten kıyasa dahi gerek olmadığından burada da nesih gibi bir şeyin
olması söz konusu değil.
(5)
Neshedildiği iddia edilen ayet
İster
hafif ister ağır olarak savaşa çıkınız. Paralarınızla ve canlarınızla
ALLAH yolunda cihad edin. Bu sizin için daha iyidir, bir bilseydiniz. (9 Tevbe Suresi – 41)
Neshettiği iddia edilen ayetler
ALLAH’a
ve elçisine içten bağlı oldukları taktirde, zayıflara, hastalara ve
yardım için verecek bir şeyi bulunmayanlara bir ayıplama yoktur. İyi
davrananlar kınanamaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. (9 Tevbe Suresi – 91)
(Mekke’de
kalan) İnananların, topluca (Medine’ye hicret eden peygamberi ziyaret
için) yola çıkmaları doğru olmaz. Her gruptan sadece bir kaç kişi, dini
anlayıp öğrenmek için harekete geçmeli. Nitekim böylece, halklarına
geri döndüklerinde, halklarının uyanık bulunması için onları
uyarabilsinler. (9 Tevbe Suresi – 122)
Burada da
değişiklik yoktur. 9:42’de İmkanı olanların, Allah yolunda malı ve canı
ile cihadı emredilmiş ve bunun hayırlı olduğu vurgulanmıştır. 9/91 de
ise imkanı olmayanların kınanıp ayıplanmaması belirtilir. Ki zaten
mantıklı düşündüğümüzde 41. ayette yardım edecek olan insanların 91.
ayette belirtilen zayıf durumdaki kişilere de bu harcamalarını
yapmaları gerekmektedir.
122. ayette ise cihad konusunda nesih
olmuş gibi görünse de bu bir mantık hatasından kaynaklanır. Ama burada
da durum öyle değildir. Cihad dini yaymak, güvenliğe ulaşmak, Allah
yolunda mücadele için yapılacak bir şeydir. Bu 41. ayet tüm iman
edenlere emredilir ve bunun daha hayırlı olduğu söylenir. Ancak 122.
ayette bahsi geçen olay başka bir durumdur. Burada inananların bir
grubunun bilgi edinmek maksadıyla çıkmalarından ve daha sonra
kavimlerine gelip öğrendiklerini anlatmalarından söz edilmektedir. Yani
ilk ayette savaş durumdan söz edilirken, diğerinde ise bilgi almak ile
ilgili bir durumdan söz edilir.
(6)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Zina
eden bir erkek, eninde sonunda, zina eden veya müşrik bir kadınla
evlenir; zina eden bir kadın da eninde sonunda, zina eden veya müşrik
bir erkekle evlenir. Bu, inananlar için yasaktır. (24 Nur Suresi – 3)
Neshettiği iddia edilen ayet
Bekarlarınızı,
erdemli kadın ve erkek ( sağ elin malik olduğu) hizmetçilerinizi
evlendiriniz; eğer yoksul iseler, ALLAH onları kendi lütfundan zengin
edecektir. ALLAH Cömerttir, Bilendir. (24 Nur Suresi - 32)
Nur
Suresi’nin 3. ayette zina eden bir erkeğin zina eden bir kadınla
evlenebileceği bildirilmektedir. Aynı şekilde zina eden kadınında
müşrik yada zina eden bir erkekle evlenebileceğine vurgu yapılmıştır.
32. ayette ise erdemli bekar olan hizmetçilerin evlendirilmesi tavsiye
edilmektedir. İlk ayet müşriklerin ancak müşrik olanlarla
evlenebileceğini vurgularken ikinci ayet bambaşka bir konu olan
kişilerin yanlarında çalışan hizmetçilere karşı yaklaşımına dikkat
çekiyor. Ve onlarında helal olan yollarla evlendirilebileceğini
belirtiyor.
(7)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Bunların
ötesinde kadınlar sana helal değildir, ve eşlerinden her hangi birisini
de onlarla değişemezsin. Güzellikleri senin ilgini çekse bile. Ancak
sözleşmenle üzerlerinde hak sahibi olduklarınla yetin. ALLAH her şeyi
gözetleyendir. (33 Ahzab Suresi – 52)
Neshettiği iddia edilen ayet
Ey
peygamber, mehirlerini vermiş bulunduğun eşlerini ve ALLAH’ın sana
bağışladığı sözleşmenle üzerlerinde hak sahibi olduğun, seninle
birlikte göç eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının
kızlarını ve teyzelerinin kızlarını sana helal kılmışızdır. Ayrıca,
peygamber dilerse, kendisini inananlara değil sadece peygambere
mehirsiz olarak hibe eden birisiyle nikahlanabilir. Biz, eşleri ve
yeminlerinin:anlaşmalarının hak sahibi oldukları hakkında üzerlerine
yüklediğimiz sorumlulukları bildirmiştik ki güç bir duruma düşmeyesin.
ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. (33 Ahzab Suresi – 50)
Bu
iki ayet arasında nesih iddiası zaten mümkün değildir. Nesh edildiği
iddia edilen ayet neshettiği iddia edilen ayetten sonra gelir ve hükmü
belirler. 50. ayette belirtilenlerin dışındaki kadınlarla
evlenilmeyeceğini 52. ayetten açık şekilde anlarız. Ayetler ard arda
gelmeleri ve birbirlerini mantıksal yönde de tamamlayıcı şekilde
olduklarından dolayı hükmün değişmesi değil, aksine bu ayetler arasında
bir anlam bütünlüğü mevcuttur.
(8)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Ey
inananlar, elçiyle özel görüşme yapacağınız zaman, görüşmenizden önce
(yoksullara) bir sadaka verin. Bu sizin için daha iyi ve daha temizdir.
Veremiyorsanız, ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir. (58 Mücadele Suresi – 12)
Neshettiği iddia edilen ayet
Özel
görüşmenizden önce bir sadaka vermekten çekindiniz mi ki onu
uygulamadınız? ALLAH tevbenizi kabul eder. Namazı gözetin, zekatı
verin, ALLAH’a ve elçisine uyun. ALLAH yaptıklarınızdan haberdardır. (58 Mücadele Suresi – 13)
Allahın
bağışlayıcılığını nesih kavramında değerlendirenler burada emrin
değiştiği kanısına varırlar. Oysaki Yüce Allah 12. ayette
peygamberimizle görüşme öncesinde sadaka verilmesinin kişinin kendisi
için daha temiz ve hayırlı olduğunu söylemiştir. 13. ayette ise
insanların bu emir karşısında bir çekinceyle sadakadan kaçtıklarını
bunu uygulamadıklarını ama Allah’ın yinede onların tövbelerini kabul
edeceği bildirilir. Bu ayet 12. ayetin hükmünü ortadan kaldırmış ve
bundan sonraki görüşmeler için sadaka verilmesini iptal etmiş değildir.
Sadece Allah’ın bağışlayıcılığını vurgulayarak tövbe edenleri kabul
edeceğini göstermiştir.
(9)
Neshedildiği iddia edilen ayet
Kafirlere
katılan eşleriniz yoluyla bir şeyler yitirdikten sonra (ganimet veya
size katılanlar yoluyla bir şeyler kazanıp) üstün gelirseniz, eşlerini
yitirmiş olanlara, onların harcamış oldukları mehir kadar verin.
İnandığınız ALLAH’ı sayıp dinleyin. (60 Mümtehine Suresi – 11)
Neshettiği iddia edilen ayet
Ayırım
gününde, iki ordunun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize ve
ALLAH’a inanıyorsanız, bilin ki elinize geçen her ganimetin beşte biri
ALLAH’ın ve elçisinindir. Bu pay, akrabalar, öksüzler, yoksullar ve
yolda kalmışların hakkıdır. ALLAH her şeye Güç Yetiren’dir. (8 Enfal
Suresi – 41)
60/11’de eşini kaybetmiş erkeklere üstünlük
kazanmaları halinde daha önceden kadınları için harcadıkları mehirlerin
verilmesinden söz edilmektedir.(mehir: Evlilik sırasında her iki
tarafça kabul edilen, kadına ödenmesi gereken para yada mal…) Eşleri
kafirlere katılmış dolayısı ile daha önceden yaptıkları harcamalar
konusunda mağdur kalmış erkeklerin bu harcamalarını geri elde
edebilmeleri için fazladan bir hakları olduğu belirtilmiştir. 8/41’de
ise savaş sonrası kazanılan ganimetin pay edilmesinde öncelikten ve
elçiye verilecek olan miktar vurgulanmaktadır. Savaş sonrası kazanılan
ganimetin kişiye ait olan kısmından 1/5’i o kişi tarafından Allah
yolunda harcanmak üzere yetime, yoksula ve yolda kalmışa pay edilir.
Yani birinci ayette kazanılan ortak ganimetten eşleri kendilerinden
ayrılmış erkekler için öncelik ve fazladan bir durum olarak mehirlerin
geri ödenmesi durumu, ikinci ayette ise kişinin kendi hesabına düşen
ganimetinde 1/5’ini Allah yolunda pay etmesi durumu vurgulanmaktadır.
Sonuç:
Görüldüğü gibi hiçbir ayetin bir diğer ayetin hükmünü kaldırması gibi
bir durum söz konusu değildir. Bu konuda delil olarak gösterebilinecek
olan diğer örneklerde de benzer durumlar söz konusudur. Eğer ayetler
iyi okunup objektif bir gözle değerlendirilirse böyle bir şeyin
olmadığı açıkça görülecektir.
Kaynak: www.kurandaceliskiyoktur.com
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
|