Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Allah-u Ekber = Allah En Büyüktür ibaresi benim zihnimi de tırmalıyor. Burada yazılanları okudum. Sonra ilgili kelimeyi ve türevlerini Kur'an'da araştırdım. Görebildiğim şu: bu ifade gerek kalıp gerekse de içerik bakımından Kur'ani değil. Allah, ekber olarak nitelendirilmemiş Kur'anda. Yani kıyaslanmamış hiçkimseyle ve hiçbir şeyle.
Beşer penceresinden bakıldığında büyük kabul edilenlerin üzerinde O, açıklaması doyurucu görünmüyor bence de. Konu uluhiyet olduğunda büyük kabul edilenleri zaten önemsemeyen müslüman, neden derecelendirme yoluna gitsin?
Muhabbetle, Alperen
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Şehru ramedanellezi ünzile fihil kur'anü hüdel lin nasi ve beyyinatim minel hüda vel fürkan, fe men şehide minkümüş şehra felyesumh, ve em kane meridan ev ala seferin fe iddetüm min eyyamin uhar, yüridüllahü biküml yüsra ve la yüridu bi külüm usr, ve li tükmilül iddete ve litükebbirullaheala ma hedaküm ve lealleküm eşkürun
Ö. N. Bilmen
Ramazan ayı, öyle bir aydır ki, o ayda insanlara doğru yolu gösteren ve açık âyetleri cami olup hak ile bâtılın arasını ayıran Kur'an-ı Azîm nâzil olmuştur. İmdi sizden Ramazan ayında hazır bulunan, o ayın orucunu tutsun. Ve hasta veya sefer halinde bulunursa, diğer günlerde o miktar oruç tutsun. Allah Teâlâ sizin için kolaylık ister, sizin için güçlük istemez. Malumdur ki oruç adedini ikmal edersiniz. Ve size hidâyet buyurmuş olduğundan dolayı Allah'a tekbirde bulunursunuz ve şükredersiniz.
S. Ateş
Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti, doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur'ân'ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişir(ayı görür)se oruç tutsun. Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allâh sizin için kolaylık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allâh'ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye (size bu kolaylığı gösterir).
A. Bulaç
Ramazan ayı... İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kur'an onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah'ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.
Muhammed Esed
Kur'an, insanoğluna bir rehber, bu rehberliğin apaçık bir delili ve doğruyu yanlıştan ayırt edici bir ölçü olarak (ilk defa) bu Ramazan Ayında indirilmiştir. Bundan dolayı, sizden kim bu aya erişirse onu baştan başa tutsun. Ancak hasta veya seyahatte olan, başka günlerde (aynı sayıda oruç tutsun). Allah sizin için kolaylık diler, zorluk çekmenizi istemez; ama (belirlenen günlerin) sayısını tamamlamanızı ve size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı yüceltmenizi ve (O'na) şükretmenizi (ister).
Y.N. Öztürk
Ramazan o aydır ki; insanlara kılavuz olan, iyi-kötü ayrımıyla hidayetten kanıtlar getiren Kur'an, onda indirilmiştir. O halde bu aya ulaşanınız onu oruçlu geçirsin. Hasta olan veya yolculuk halinde bulunan, tutamadığı gün sayısınca başka günlerde tutsun. Allah sizin için kolaylık ister; O sizin için zorluk istemez. Tutulmamış olan günleri tamamlamanızı, sizi doğru yola kılavuzladığı için Allah'ı yüceltmenizi ister. Ve sizin şükretmeniz umulmaktadır.
S. Yıldırım
O sayılı günler, ramazan ayıdır. O ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren Ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi. Artık sizden kim ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruca başlasın. Hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah’ı tazim etmenizi ister. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir.
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Katılma Tarihi: 18 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 107
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ya abicim bırakın ıvır zıvır mevzuları senin gönlün ne diyor ona bak
ya da git rüşdü saracoğlu stadına "en büyük fener" diye bağıranlara de ki :gardaş manyahmısınız fenerden başka büyük takım mı var delirdiniz mi çabuk amigoya söyle töbeye çağırsın tirpünleri
Yararlı olur düşüncesiyle "tekbir" ile ilgili bir çalışmayı bilgilerinize sunmak istiyorum.
İsra;111:"Ve kulil hamdu lillahilleziy lem yettehız veleden ve lem yekün lehu şeriykün fiyl mülki ve lem yekün lehu veliyyün minez zülli ve kebbirhu tekbiyra"
Şöyle de: "Hamt, o Allah'a özgüdür ki, çocuk edinmemiştir; mülk ve yönetiminde ortağı yoktur; âcizlik yüzünden dost edinmemiştir." Ve tekbir edip yücelt O'nu! <!--[if !supportLineBreakNewLine]--> Müddessir;1-3:"Ya eyyühel müddessir.Kum feenzir.Ve Rabbeke fekebbir."
Ey giysisine bürünüp kenara çekilen! Kalk da uyar! Rabbinin yüceliğini duyur!
Kevser;3:"Fe salli li Rabbike venhar Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve nahret / ellerini boğazına kadar kaldırıp tekbir al. Tekbir kelimesi, "kebure" fiilinin tef'il babından olan mastar bir kelimedir. Büyük tanımak,ululamak,yüceltmek gibi anlamları vardır.
Bu nedenle salata tekbir ile başlanır. Allah, en büyüktür. Allah, herşeyden büyüktür. Allah,yapayilahlardan,maldan,mülkten,çıkardan,tutkudan,parad an,kadından, kızdan, çocuktan, işten...... daha büyüktür.
Salata başlarken bütün içtenliğimizle bunu duyururuz. Ellerimizi, başımızın hizasına kadar kaldırarak Allah'ın dışındaki her şeyi elimizin tersiyle arkaya attığımızın nişanesi olarak da duyurumuzu bu eylem ile sağlamlaştırırız.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur. En doğrusunu bilen Allah'tır. Sevgi,saygı ve muhabbetle. Allah'a emanet olunuz.
kainat Yüce Allah'a secdeye gitmiş ve kendilerini büyüklenmekten teberri etmişken, kalpleri tekebbür ile dolmuş zulmetmeye hazır ve mütekebbirlenmek isteyenler çıkabiliyor her zaman maalesef. işte Allah u Ekber cümlesi Yüce Yaradan'ın yalnız ve ancak tek başına en büyük güç olduğunu , insanların beşeri gözünde güçlü gibi görünen sanal / yapay / sun'i güçlerinin sahte olduğunu , onlardan korkulmaması gerektiğini, Yüce Allah'a dayanacak Mü'minlerin en hakiki ve sahici güce dayanmış olacaklarını ifade etmektedir kanımca.
bana göre, yaratılışındaki fıtri özelliklerinden dolayı güce çok önem verebilen insanoğlu fıtratına bir sesleniş var burada :
senin gibi yaratılmış olup hiçbir şey yaratamıyacak kadar aciz olan insanlardan ( velevki firavun bile olsa ) on(lar)dan sakın korkma. eğer inanıyorsan bir tek benden kork. yeryüzünde ihtişam ve debdebe görüntüsü veren tüm GÜÇ lerin GÜCÜNÜN seni korkutmasına izin verme. çünkü EN BÜYÜK VE HAKİKİ GÜÇ yalnız ve ancak benim elimdedir. sana güçlü gibi görünenlerin, eğer ki sen , yalnız olmayı ifade eden EHAD'lığı ve Uluhiyeti , Rububiyeti bana hasreder ve yalnızca bana bağlanırsan / bir tek beni ululayıp yüceltirsen , TÜMÜNÜN bir sabun köpüğünden farksız olduğunu anlıyacaksın. '' insanlardan korkmayın, benden korkun ''
şahsen benim, '' Allah u Ekber '' derken aklımdan geçenler bu doğrultuda ve Sevgili Dost1 Kardeşimin yukarıdaki yazısında güzelce ifade ettiği gibidir.
Sevgilerimle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Arkadaşların belirtmiş oldukları ayetlerde Allah ı tekbir etme diye bir şey söz konusudur. Ancak Allah nasıl tekbir edilir? Bence bütün problem burada yatmaktadır.
Şöyle bir düşünün: İnsanoğlu yaratıldığından beri günümüze kadar devam eden süreçte bazı insanlar elinde bulundurduğu güce dayanarak insanları gerek korkutarak gerek sindirerek gerekse de yıldırarak insanları tahakküm altına almaya çalışmışlardır. Kuran büyüklenenlerden bahseder. Ancak tüm müslümanlar bilir ki bunlar gerçekte büyük değildirler. Zanna dayanarak böyle bir sonuca varmaktadırlar. Zan konusu da Kuranda eleştirilen konulardan biridir.
Şimdi buna göre tekrar sormak istiyorum. Gerçekte tek büyük Allah iken neden biz Allah en büyüktür gibi bir derceleme yapalım. Yani Allahın yanında başka büyükler de mi varki böyle söylüyoruz? Eğer Allah tek büyük ise en büyük neden?
Kaldıki bu kavram Kurani değldir. Yani Allah Kuranda Allahı tekbir et derken Allahu Ekber dememizi mi İstiyor?
Anlamay çalıştığım bu tabir nerden çıkmıştır ve Kuran açısından bir sakıncası var mıdır, yok mudur?
Bunun yerin mesela Kuranda geçen Allahu Ehad desek daha iyi olmaz mı?
doğru diyorsun da, ya bu kavram peygamberden sonra eski günlerini özleyen cahili inançlarının etkisinden kurtulamamış insanlar tarafından uydurulmuşsa ne yapacağız?
Örneğin gönlünde hala hubelin yada latın büyüklüğü gibi bir düşünce yatıyor da onun için böyle bir kavram üretmişse nereden bileceğiz?
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhaba rehber02;
Bir gün bir namaz hocası (!) kitabında görmüştüm ki bu isimle bir sürü kitap zaten var.
Namazda tekbir almaya yani Allahü ekber denmesine sünnet demiş.
Burdan nereye varıyoruz, bu da hadislere dayanan bir kelime sanırım.
Eğer bu kelimeyi kullanarak senin için rahat değilse, daha güzel Allahın isimlerinden birini söyle. Aslında ısrarla üzerinde durduğun konu çok önemli manevi açıdan ama işte biz kullar bak gör ne kadar aciziz. Ben bu tarz durumlarda şahsen şu yolu izliyorum, her seferinde Kuranı esas alıyorum. Sen de en güzeli içinden nasıl geliyorsa, vicdanın hangi durumda daha rahatsa ve hangi kelimede aklın bulanmıyorsa, takılmıyorsa onu kullan.
Allaha emanet olunuz...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Arkadaşların belirtmiş oldukları ayetlerde Allah ı tekbir etme diye bir şey söz konusudur. Ancak Allah nasıl tekbir edilir? Bence bütün problem burada yatmaktadır.
Şöyle bir düşünün: İnsanoğlu yaratıldığından beri günümüze kadar devam eden süreçte bazı insanlar elinde bulundurduğu güce dayanarak insanları gerek korkutarak gerek sindirerek gerekse de yıldırarak insanları tahakküm altına almaya çalışmışlardır. Kuran büyüklenenlerden bahseder. Ancak tüm müslümanlar bilir ki bunlar gerçekte büyük değildirler. Zanna dayanarak böyle bir sonuca varmaktadırlar. Zan konusu da Kuranda eleştirilen konulardan biridir.
Şimdi buna göre tekrar sormak istiyorum. Gerçekte tek büyük Allah iken neden biz Allah en büyüktür gibi bir derceleme yapalım. Yani Allahın yanında başka büyükler de mi varki böyle söylüyoruz? Eğer Allah tek büyük ise en büyük neden?
Kaldıki bu kavram Kurani değldir. Yani Allah Kuranda Allahı tekbir et derken Allahu Ekber dememizi mi İstiyor?
Anlamay çalıştığım bu tabir nerden çıkmıştır ve Kuran açısından bir sakıncası var mıdır, yok mudur?
Bunun yerin mesela Kuranda geçen Allahu Ehad desek daha iyi olmaz mı?
Sevgiyle.
rehber02 Yazdı:
Şimdi buna göre tekrar sormak istiyorum. Gerçekte tek büyük Allah iken neden biz Allah en büyüktür gibi bir derceleme yapalım. Yani Allahın yanında başka büyükler de mi varki böyle söylüyoruz? Eğer Allah tek büyük ise en büyük neden?
Selam Rehber,
kanaatimce bunun nedenlerinden biri şu olabilir :
biz kullar, gündelik hayatımızda yine bizim gibi kullar için : '' büyüktür '', '' güçlüdür '', '' mükemmeldir '' , '' yardımcıdır '' , '' hakimdir '' , '' dost'tur '', '' noksansız iş yapar '' , '' galiptir '', '' zengindir '' , '' hiçbir şeye muhtaç değildir '' , '' bağışlayıcıdır '' vb. ifadeleri pek çok yerde kullanırız. yine kendimiz gibi olan insanlar için kullandığımız bu ifadeler dikkat edilirse Kur'an da Yüce Rabbimiz için de kullanılmaktadır.
peki , şimdi ne olacak?
biribirimiz için ve Yüce Allah için kullandığımız kelimeler, ifadeler tıpatıp aynı olmadı mı?
bir farklılık olması sizce de gerekmez mi?
bu konuda çok sayıda örnek verilebilir. birkaç tane misal vermek gerekirse :
1-
'' oturduğum ev, arazi, arsa, kimseye değil, yalnız bana aittir ''
6 Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve toprağın altında bulunanlar hep O'nundur (ne kadar kapalı olursa olsun, O'ndan hiçbir şey gizli kalmaz). 20 Taha 5
2-
'' arkadaşım Ali çok zengin bir insandır, hiçbir şeye muhtaç değildir.''
64 Göklerde ve yerde ne varsa hep O'nundur. Allâh; iştezengin O'dur,övülmeğe lâyık O'dur. 22 Hac 64
3-
'' benim mükemmel bir dostum var. ne zaman yardımını istemişsem hemen yardımıma koşmuş ve beni korumuştur. ''
22 Siz, ne yerde, ne de gökte Allâh'(ın yapacağı iş)i engelleyemezsiniz. Sizin Allah'tan başka ne bir koruyucunuz, ne de bir yardımcınız vardır. 29 Ankebut 22
45 Allâh sizin düşmanlarınızı daha iyi bilir. Dost olarak Allâh yeter, yardımcı olarak da Allâh yeter. 4 Nisa 45
bu ve benzeri Ayetlere göre hiçbir arkadaşımıza '' dostum '' diyerek hitap etmememiz ve ne onu nede hiçbir kulu kendimize dost olarak görmememiz veya hiç kimsenin yardımını istememiz daha iyi ve daha uygun olmayacak mı?
'' Allah u Ekber '' '' Allah en büyüktür '' dendiğinde bence, Ehadiyet / Uluhiyet ve Rububiyet baz alınacağından, en hakiki ve sahici büyüklüğün / gücün / hakimiyetin / egemenlik ve otoritenin yalnız ve ancak Yüce Rabbimize aid olduğu ifade edilmek istenmektedir / istenmelidir. tabiki hanif bir şuur var ve hikmed mevcud ise. eğer şuursuzluk varsa zaten başka değil, tek başına '' le ilahe illallah '' cümlesini kullansa bile farklı ve meşru olmayan bir bilinçle söylendiği için yine de yanlış sonuçlara gidilecektir.
Katkılarınızdan dolayı Allah sizden razı olsun. hasanöktem in söylediklerinden benim anladığım nasıl ki günlük konuşma dilinde bu tür ifadeler varsa ve kullanılıyorsa ki bunlar aslında birer mecazdır, aynen Allah en büyüktür sözünde de aynı mecaz vardır. Benim açımdan çok aydınlatıcı olduğunu belirtmeliyim. Evet gerçekten de günlük hayatta farkında olmadığımız bir çok mecaz var ve hasanöktemin de dediği gibi bunlar aslında gerçekten böyle değil.
Ancak namazın ayrı bir önemi olduğunu düşünüyorum. sizin söylediklerinizi detaylı bir şekilde düşüneceğim. Herhangi bir sakınca olmadığına gönlüm ve kalbim kanaat eden kadar berguzarın dediği gibi kendimce Kurandan bir şeyler söyleyeceğim (Allahu Ehad gibi).
Katılma Tarihi: 28 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 538
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selamun Aleykum! Değerli Kardeşlerim!
Allah Razı olsun. Düşüncelerinizi belirtmişsiniz.Hasanoktem
Kardeşimin yazdıklarına ilaveten aşağıdaki değerlendirmeleri de
idraklerinize sunmak istiyorum.
Bakara;185:”Şehru Ramadanelleziy ünzile fiyhil Kur’ânu hüden
linNasi ve beyyinatin minel hüda velfurkan* femen şehide minkümüş şehre
felyesumhu, ve men kâne merıydan ev alâ seferin feıddetün min eyyamin uhar*
yuriydullahu bikümül yüsra ve la yuriydu bi kümül usr* ve li tükmilül ıddete ve
li tükebbirullahe alâ ma hedaküm ve lealleküm teşkürun”
Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidâyeti,
doğruyu ve yanlışı ayırdedip açıklayan Kur'ân'ın indirildiği aydır. İçinizden
kim o aya yetişirse oruç tutsun. Kim hasta olur, yahut seferde bulunursa
tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allâh sizin için kolaylık
ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden
dolayı Allâh'ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz
diye .
âyetinde orucu tamamlayanların, Allah'ı tekbîr ve
O'na şükretmeleri öğütlenmektedir. Kibr kökünden tef îl veznidir. Bir şeyi büyütmek
demektir. Kibr, büyüklük, bunun sıfatı olan kebîr büyük, bunun karşıtı olan sağır
küçük demektir.
Kehf;49:”Ve vudıal Kitabu feteral mücrimiyne
müşfikıyne mimma fiyhi ve yekulune ya veyletena mali hazel Kitabi la yuğadiru sağıyraten ve la kebiyreten
illâ ahsaha* ve vecedu ma amilu hadıra* ve la yazlimu Rabbüke ehada”
Kitap konulmuştur. Suçluların onun içindekilerden
korkarak: "Vah bize, bu Kitaba da ne oluyor, ne küçük ne de büyük hiçbir şey
bırakmıyor, her şeyi sayıp döküyor!" dediklerini görürsün. Yaptıklarını
hazır bulmuşlardır. Rabbin kimseye zulmetmez.
Şura;37:”Velleziyne yectenibune kebairel ismi velfevahışe ve iza ma ğadıbuhüm yağfirun”
Onlar büyük günâhlardan
ve çirkin işlerden kaçınırlar; kızdıkları zaman da onlar, affederler.
Nisa;31: İn tectenibu kebaira ma tünhevne anhü nükeffir anküm
seyyiatiküm ve nüdhılküm müdhalen keriyma
Eğer size yasaklanan büyük günâhlardan kaçınırsanz, sizin küçük günâhlarınızı
örteriz ve sizi güzel bir yere sokarız.
kebîre büyük günâh demektir.
Tevbe;3:””Ve ezanün minAllahi ve Rasûlihi
ilenNasi yevmel haccilekberi ennAllahe
beriyün minel müşrikiyne ve Rasûluhu, fein tübtüm fehuve hayrun leküm* ve in
tevelleytüm fa'lemu enneküm ğayru mu'cizillah* ve beşşirilleziyne keferu bi azâbin
eliym; En büyük Hac günü, Allâh ve Elçisinden insanlara
duyurudur: Allâh ve Elçisi puta tapanlardan uzaktır. Eğer tevbe ederseniz, bu
sizin için daha iyidir. Ve eğer dönerseniz bilin ki siz Allâh'ı âciz bırakacak
değilsiniz! kâfirlere acı bir azâbı müjdele.
Kibr kökünden EKBER
daha büyük demektir.
Yaşlı kimseye de büyük denilir. Özellikle kiber,
yaşça büyüklüğü, ihtiyarlığı ifade eder.
İsra;23:”Ve kada Rabbüke elle ta'budu illâ
iyyahu ve bil valideyni ıhsana* imma yeblüğanne ındekel kibere ehadühüma ev kilahüma fela tekullehüma üffin ve la tenherhüma
ve kul lehüma kavlen keriyma”
Rabbin, yalnız kendisine tapmanızı ve
anaya babaya, iyilik etmenizi emretti. İkisinden birisi, yahut her ikisi, senin
yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa sakın
onlara "Öf!" deme, onları azarlama! Onlara güzel söz söyle.
Kibr kökünden türeyen
tekebbür ve istikbâr böbürlenmek demektir. Aynı kökten tekbîr ise saygı için
Allah'ın en büyük olduğunu söylemek, ALLAHUEKBER" demektir.
Bakara200; Feiza kadaytüm menasikeküm fezkürullahe
kezikriküm abaeküm ev eşedde zikra* feminenNasi men yekulü Rabbena atina fiyddünya
ve ma lehu fiyl ahırati min halak
Hac ibâdetlerinizi bitirince atalarınızı
andığınız gibi hattâ, daha kuvvetli bir anışla Allâh'ı anın. İnsanlardan kimi
"Rabbimiz bize dünyâda ver!" der; onun âhirette bir payı yoktur.
Sayılı günlerde Allâh'ı anın Kim hemen iki
gün içinde dönerse ona günâh yoktur. Kim geri kalırsa korunduğu takdirde ona da
günâh yoktur. Allah'tan korkun ve O'nun huzûruna toplanacağınızı bilin.
İsra;111:"Ve kulil
hamdu lillahilleziy lem yettehız veleden ve lem yekün lehu şeriykün fiyl mülki
ve lem yekün lehu veliyyün minez zülli ve kebbirhu tekbiyra"
Şöyle de: "Hamd, o Allah'a özgüdür ki, çocuk
edinmemiştir; mülk ve yönetiminde ortağı yoktur; âcizlik yüzünden dost edinmemiştir."
Ve tekbir edip yücelt O'nu!
Müddessir;1-3:"Ya eyyühel müddessir.Kum feenzir.Ve Rabbeke fekebbir."
Ey giysisine bürünüp kenara çekilen!
Kalk da uyar!
Rabbinin yüceliğini duyur!
Kevser;3:"Fe salli li Rabbike venhar Öyleyse Rabbin için namaz kıl ve nahret /
ellerini boğazına kadar kaldırıp tekbir al.
Tüm bu nedenlerle salata tekbir ile başlanır.
Allah, en büyüktür. Allah, herşeyden büyüktür.
Allah,yapayilahlardan,maldan,mülkten,çıkardan,tutkudan,par ad an,kadından, kızdan,
çocuktan, işten...... daha büyüktür.
Salata başlarken bütün içtenliğimizle bunu duyururuz. Ellerimizi, başımızın
hizasına kadar kaldırarak Allah'ın dışındaki her şeyi elimizin tersiyle arkaya
attığımızın nişanesi olarak da duyurumuzu bu eylem ile sağlamlaştırırız.
Kusursuzluk sadece Allah'a mahsusdur.
En doğrusunu bilen Allah'tır.
Sevgi,saygı ve muhabbetle.
Allah'a emanet olunuz.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma