Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bakara 255:
Allah!...
Başka tanrı yok, ancak O!
Daima yaşayan, daima duran/tutan hayy u kayyum O!
Ne ğaflet basar O’nu, ne uyku…
Göklerdeki ve yerdeki hep O’nun!
Kimin haddine ki O’nun izni olmaksızın huzurunda şefaat edecek?
Onların önlerinde ne var, arkalarında ne var hepsini bilir;
Onlar ise O’nun dilediği kadarından başka ilm-i ilahîsinden hiçbir şey kavrayamazlar.
O’nun kürsisi bütün gökleri ve yeri kucaklamıştır,
her ikisini görüp-gözetmek O’na bir ağırlık da vermez.
O öyle ulu, öyle büyük ve azametlidir.! (ELMALILI HAMDİ YAZIR)
Allah bu sıfatlarını, “Kimin haddine ki O’nun izni olmaksızın huzurunda şefaat edecek?” cümlesinden öncesinde ve sonrasında ne diye saydı, şefaat izninin varlığını mı yokluğunu mu vurgulamak için? Buradaki soru icabî değil inkarîdir. Yani şefaatin varlığını değil de yokluğunu vurgulamak içindir: İşte böyle bir Allah; hiç kimseye, hiçbir güce ve hiç bir şeye ihtiyacı olmayan bir Allah!… Nasıl O’nun şefaatçileri olabilir ki! Kuran’da, birine / birilerine şefaat izninin verildiğine / verileceğine dair bir tek ayet var mıdır? Allah kime şefaat izni vermiş? Hiç kimseye. Sözüm ona kimi uzmanlar O’nun adına birilerine şefaat izni veriyorlar! İşte kelimeyi yerinden oynatmak; manayı çarpıtmak budur. İşte Ben-i İsrail bunu yaptı! Allah söylemlerinde kendi kendisiyle çelişir mi hiç? Allah, bütün şefaatin kendisine ait olduğunu, o gün başka hiç kimsenin şefaat edemeyeceğini, şefaatin ancak kendisinden razı olduğu, izin verdiği kimseye fayda vereceğini söylüyor. Dikkat edin ilgili ayetlerde izin, şefaat edilecek içindir, şefaat edecek için değildir.
Allah izin verirse, delil olarak ileri sürdükleri Meryem 87, Taha 109, Enbiya 28, Sebe 23, Necm 26 ayetleriyle devam edecek.
|