Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
“Allah şirki bağışlamaz, onun dışında kalanı dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa 4/48)
Şirk, ortak etmek demektir. Allah’a şirk koşmak, ona ait özelliklerden birini veya bir kaçını başka bir varlıkta da görmektir. Bu varlık daha çok Allah’a yakın sayılan din büyükleri arasından seçilir. Şeytanlar, onların Allah’ın dostu olduğunu, Allah ile olacak işlerde destek vereceklerini, arabulucu ve şefaatçi olacaklarını fısıldarlar. Onlara teslim olmak gerektiğini, üzerine basa basa söylerler. Bunu kabul edene müşrik denir. Müşrik, o varlığı Allah ile kendi arasında aracı yapar ve ona kul-köle olur.
Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler.” (Zuhruf 43/36–37)
“Bir cemaati yola getirdikten sonra, neden sakınacaklarını açıkça kendilerine bildirmeden Allah’ın onları yoldan çıkarma ihtimali yoktur.” (Tevbe 9/115)
(Allah diyor ki;) Her kim bizim uğrumuzda gayret gösterirse onları kesinkes yollarımıza sokarız. Allah, kuşkusuz iyi davrananlarla beraberdir.” (Ankebût 29/68–69)
“(Ya Muhammed,) Sana da, senden önceki elçilere de şu, kesin olarak bildirilmiştir: “Eğer şirke düşersen yaptığın yanar gider ve sen kaybedenlerden olursun. Hayır; yalnız Allah’a kulluk et ve şükredenlerden ol.” (Zümer 39/65–66)
“Onlara, “Allah ne indirmişse ona ve o Elçi’ye gelin” denince şöyle derler: “Atalarımızda ne bulmuşsak o bize yeter”. Ya ataları bir şey bilmez, doğru yolu da tutmaz kimseler idiyse ne olacak?” (Maide 5/104) “Allah o pisliği aklını kullanamayanların üstüne bırakır.” (Yunus 10/100)
“De ki: “Şu ortaklarınıza, Allah ile aranıza koyup yardıma çağırdıklarınıza dönüp baktınız mı? Gösterin bana, onlar bu toprakların hangi parçasını yaratmışlardır? Yoksa göklerde ortaklıkları mı var? Ya da onlara yazılı bir belge verdik de ondaki açık hükümlere hükümlere göre mi davranıyorlar? Hayır; bu zalimlerden birinin diğerine verdiği söz, onu aldatma dışında bir anlam taşımaz.” (Fatır 35/40)
Küfür, kâfirlik demektir. Kelimenin kökü küfr ve küfûr’dur, örtme ve görmezlikten gelme anlamına gelir. Yapılan iyilikleri görmezlikten gelen kişiye Arapça’da kâfir, Türkçe’de nankör denir. Allah’ın varlığı açık bir gerçek iken birçok kimse, onu hesaba katmadan hayatını sürdürür. Allah’ı hesaba katanların birçoğu, ilişkilerini aracılarla yürüttüğüne inandığı için onu, bu çerçevenin elverdiği kadar hesaba katar.
Kâfir ve müşrik kelimeleri, aynı şeyin iki farklı yüzünü gösterir. Yani her kâfir müşrik ve her müşrik kâfirdir.
“De ki: “Ey Kitap ehli! Gelin, size göre de bize göre de doğru olan şu sözde birleşelim; Allah’tan başkasına kul olmayalım. Ona bir şeyi ortak koşmayalım. Hiçbirimiz Allah ile kendi arasına birilerini koyarak rabler edinmesin”. Eğer yüz çevirirlerse deyin ki: “Şahit olun, biz teslim olmuş kimseleriz”. (Al-i İmran 3/64)
Müşrikler birkaç kısma ayrılır.
a) Allah’a inanmadıklarını söyleyenlerin tamamı müşriktir. Onların hepsi Allah’ı var ve bir bilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Onlara sorsan ki:“Gökleri ve yeri yaratan, Güneş’e ve Ay’a boyun eğdiren kimdir?” Kesinlikle “Allah’tır” derler. Öyleyse nereden destek alıyor da halden hale giriyorlar[1]? Allah rızkı, kullarından isteyen ve gerekli güce sahip olan için yayar. Allah her şeyi bilir. Onlara sorsan ki; “Gökten su indirip ölü toprağı dirilten kimdir?” Şüphesiz “Allah’tır” diyeceklerdir. De ki; Allah neylerse güzel eyler. Ama onların çoğu bunu düşünmezler.” (Ankebut 29/61–63)
“Desen ki: Gökten ve yerden size rızık veren kim? Ya da işitmeyi ve görmeyi sağlayan kim? Kimdir o diriyi ölüden çıkaran, ölüyü de diriden çıkaran? Ya her işi çekip çeviren kim? “Allah’tır” diyeceklerdir. De ki; öyleyse hiç sakınmaz mısınız? İşte sizin gerçek Rabbiniz Allah’tır. Hakkın ötesi sapıklık değildir de ya nedir? Nasıl da döndürülüyorsunuz?” (Yunus 10/31–32)
“Kendi arzusunu kendine tanrı edineni görmen gerekmez mi? Ona sen mi vekil olacaksın? Yoksa sen zannediyor musun ki, onların çoğu söz dinler veya aklını çalıştırır? Onlar; koyun, sığır ve deve gibidirler; hayır, daha düşük seviyededirler.” (Furkan 25/43–44)
“Kendi arzusunu kendine tanrı edineni görebildin mi? Bilgili olduğu halde Allah onu sapık saymış, kulağına ve kalbine izler koymuş, gözünün önünde perde oluşturmuştur. Allah sapık saydıktan sonra onu kim yola gelmiş kabul edebilir? Kafanızı kullanmaz mısınız?” (Casiye 45/23)
b) Kendini tanrı edinenlerinden kimileri duygularını reenkarnasyon ile tatmine çalışırlar. Yani öleceklerini ve yeni bir bedenle tekrar dirileceklerini söylerler.
“Derler ki; “Bu dünyadaki hayatımızdan başkası yoktur. Ölürüz ve diriliriz; bizi mahveden, sadece yaşlanmadır.” Onların bu hususta bir bilgisi yoktur, sadece tahmin yürütürler.” (Casiye 45/24)
c) Kimileri de ölümle her şeyin biteceğini ve hesap gününün yalan olduğunu söyleyerek duygularını bastırmaya çalışırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“O yalan sayanların, o gün başlarına gelecek var!
Hesap gününü yalan sayanlar var ya, işte onların…
Onu, taşkınlık eden ve günaha düşkün olanlardan başkası yalan saymaz.
Onlara ayetlerimiz okununca “Eskilerin masalları…” derler.
Yok, öyle değil; aslında onların yapıp ettikleri şeyler kalplerini paslandırmıştır.
Onlar o gün Rablerinden uzak kalacaklardır.
Sonra onlar Cehennemde kızartılacaklardır.
Sonra onlara şöyle denecektir: “Sizin yalan sayıp durduğunuz işte budur.” (Mutaffifîn 83/10–18)
İnsanlardan kimi, kendi ile Allah arasında aracılık yapacağını hayal ettiği şeylere tutulur. Oysa bu boş bir kuruntudur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Biz bu Kitabı sana gerçeklerle dolu olarak indirdik. Öyle ise sen bu dini, Allah için saf ve duru halde tutarak Allah’a kul ol.” (Zümer 39/2)
Müşriklerin özellikleri
Müşrik, ortak koşan anlamınadır. Ortaklık en az iki şey arasında olur. Müşrik için bunların birincisi daima Allah’tır. Onun müşrik olması; bir varlığı, Allah’a has özeliklerden bazısına sahip görmesi sebebiyledir.
Hiç kimse, şirke sağlam bir gerekçe bulamaz. Ama Allah’a yakın olduğuna ve manevi yardım yapacağına inanılan kimselerin etrafında bir cemaat oluşur. Onlara katılanlar orada olmanın bazı faydalarını görebilirler. Bunları oraya bağlayan, bu menfaat ilişkisidir. Şu ayet, ona dikkat çekmektedir:
“ (İbrahim şöyle) demişti: Allah’tan önce putlara tutulmanız sadece bu hayatta birbirinize karşı bir sevgi ortamı oluşsun diyedir. Sonra, kıyamet gününde biriniz diğerini tanımayacak ve biriniz diğerine lanet edecektir. Varacağınız yer o ateştir; size yardım eden de olmayacaktır.” (Ankebût 29/25)
b- Müşrik Allah’a İbadet Eder
Müşrik, Allah’a ulaşmak için ona yakın olduğuna inandığı birini aracı yapmak ister. Hıristiyanların İsa’yı Allah’ın oğlu, Mekkeli müşriklerin putlarını Allah’ın kızları[2], büyüklerinin ruhlarından yardım umanların da onları, Allah’ın özel dostları saymaları bundandır.
Müşrik aracıyı, manevi gücü olan bir varlık sayar, ona yakınlık için kurbanlar sunar, hatırası karşısında saygı ile eğilir. Onunla ilişkilerini canlı tutar ki, o da onun, Allah ile ilişkilerini canlı tutsun. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“İnsanlar arasında Allah’ın yakınından endâd edinenler vardır. Onları, Allah’ı sever gibi severler.” (Bakara 2/165)
Bir de müşrikler, bu arabulucuların kendilerine şefaatçi olacaklarına inanırlar. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah’a karşı yalan uydurandan veya onun ayetleri karşısında yalan söyleyenden daha zalim kim olabilir? Bu suçu işleyenler umduklarını bulamazlar.
Onlar, Allah’tan önce öyle şeye kul olurlar ki, onlara ne faydası olur ne de zararı. Derler ki, ‘Bunlar, Allah katında bizim şefaatçilerimizdir.’ De ki: “Göklerde ve yerde, Allah’ın bilmediği bir şeyi mi ona haber veriyorsunuz?” Allah, onların şirkinden uzaktır ve yücedir.” (Yunus 10/17–18)
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Onlar Allah’tan önce, kendilerine ne zarar ne de fayda verecek durumda olmayan şeylere kul olurlar. Derler ki, “Onlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir”. De ki; göklerde ve yerde Allah’ın bilmediği bir şey var da siz onu mu haber veriyorsunuz? Öyle şey olur mu? Allah, onların şirklerinden uzaktır.” (Yunus 10/18)
“Onların hepsini bir araya toplayacağımız gün, ortak koşmuş olanlara şunu diyeceğiz: “Hani nerede o sizin kuruntusunu ettiğiniz şeyler?”
Onların kaçamak cevabı şu olacaktır: “Rabbimiz Allah’a and olsun ki bizler müşrik değildik.”
Bak işte, kendilerini nasıl da yalanladılar. Allah’a karşı eş koştukları şeyler kendilerinden nasıl da uzaklaştı.” (En’am 6/22–24)
“Allah insanların bir takımını yola getirdi, bir takımı da sapkınlığa düşmeyi hak etti. Çünkü bunlar Allah’tan önce o şeytanları kendilerine evliya edindiler. Üstelik bir de kendilerini doğru yolu tutmuş sanırlar.” (Araf 7/30)
“Kim Rahman’ın Zikri’ni (Kur’ân’ı) görmezlikten gelirse onun başına bir şeytan sararız. O onun arkadaşı olur.
Onlar bunları yoldan çevirirler ama bunlar doğru yola girdiklerini hesap ederler.” (Zuhruf 43/36 37)
“O insanlar bir araya getirildiği gün, bunlar onlara düşman olacak, onlara kulluk ettiklerini kabul etmeyeceklerdir.” (Ahkaf 46/6)
“O saat geldiği gün suçlular ümitsizliğe gömüleceklerdir.
Ortakları arasında kendilerine arka çıkan olmayacak, onlar da ortaklarını kabul etmez olacaklardır.” (Rum 30/12–13)
f- Tanrı Edinilen Aracılar Müşrikleri Kabul Etmez
Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Onların hepsini toplayacağımız gün, o müşriklere şunu diyeceğiz: “Haydi yerlerinize! Hem siz hem de ortak saydıklarınız…” Artık onların aralarını ayırmışızdır. O ortak saydıkları şöyle diyeceklerdir: “Siz sadece bize tapmıyordunuz ki! Bizimle sizin aranızda tanık olarak Allah yeter. Doğrusu sizin bize taptığınızın farkında bile değildik.” (Yunus 10/28–29)
“Kendilerine dayanak olsun diye, Allah’ın yakınından tanrılar edindiler. Tam tersi; onlar bunların ibadetlerini tanımayacak ve bunlara düşman olacaklardır.” (Meryem 19/81–82)
Aklını kullanan hiç kimse şirki kabul etmez. Müşriklerin tek dayanağı gelenektir. Bu sebeple Kur’ân, insanı aklını kullanmaya çağırır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Allah o pisliği aklını kullanmayanların üstüne bırakır.” (Yunus 10/100)
Kur’ân bir de atalardan gelenleri akıl süzgecinden geçirmeye çağırır. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“Onlara, ‘Allah ne indirmişse ona ve o Elçi’ye gelin.’ Denince; ‘atalarımızda ne bulmuşsak o bize yeter’ derler. Ya ataları bir şey bilmez, doğru yolu da tutmaz kimseler idiyse?..” (Maide 5/104)
Müşriklik boş bir kuruntudur. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Şunu bilin ki, göklerde kim var, yerde kim varsa hepsi Allah’ındır. Allah’ın yakınından ortaklar çağıranlar neyin peşindeler? Onlar kendilerini sadece bir kuruntuya kaptırmışlardır. Onlarınki sadece saçmalamadır.” (Yunus 10/66)
Şirk konusunda Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bile uyarılmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Allah’ın âyetleri sana indirildikten sonra sakın seni onlardan çevirmesinler. Sen Rabbine çağır; sakın ha! Müşriklerden olma. Allah’la beraber başka bir tanrı çağırma. Ondan başka tanrı yoktur. Her şey yok olacak yalnız onun zatı kalacaktır. Hüküm onundur ve ona döndürüleceksiniz.” (Kasas 28/87–88)
Bu konuda, birikimi olan herkes uyarılmıştır. Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Sizden önceki devirlerde yaşayanlardan birikimi olanlar, ortalıktaki kokuşmuşluğa karşı çıkmalı değiller miydi? Kendilerini kurtardığımız pek azı bunu yapmıştır. O zalimler, kendilerine verilen refahın peşine takıldılar da suçlu kimseler oldular. Yoksa senin Rabbin, halkı iyi duruma gelmişken, o ülkeleri haksız yere helak edecek değildi ya?” (Hud 11/116–117)
“Rablerinin huzurunda toplanacakları günden korkanları Kur’ân ile uyar; onların Allah’tan başka ne bir dostları ne de şefaatçileri vardır. Belki kendilerini korurlar.” (En’am 6/51)
“Allah’ın indirdiği Kitap ile aralarında hükmet. Sakın onların heveslerine uyma. Dikkatli ol, yoksa seni, Allah’ın sana indirdiğinin bir kısmından saptırırlar. Eğer yüz çevirirlerse bilesin ki, Allah bazı günahlarına karşılık onların başına bir kötülük gelmesini istiyordur. İnsanlardan çoğu, gerçekten yoldan çıkmıştır.
( Konu Abdulaziz Bayındır’ın “Aracılık ve Şirk” kitabından alınmıştır.)
|