Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Bizim de o resullere ulasmamizin gerekliligi sence de cok acik degil mi? "onlar Allahla olan ahdlerini ifa ederler "diye ayette gecenlerden olmak icin.
Resul deyince tabi elci anladigini dusunuyorum, butun peygamberler (nebiler) nihayetinde bir elcidir resuldur, ama tum resuler (elciler) peygamber degildir. (yusuf 50 de bu cok acik goruluyor
Yusuf 50 ‘deki sıradan bir işlegörevli olan bir elçiyi din konusunda görevli, insanların Allah’a kulluk etmelerini sağlamak olan resul ile nasıl bir tutabiliriz ki ? ”
Yusuf 50 yi, sana ulasmamiz gereken resullerin varligi icin vermedim sevgili Tardu. Resul deyince sadece peygamber anlamamamiz gerektiginiifade etmek icin, Rabbimizin peygamber olmayanlara da resul dedigini gostermek icin verdim.
“Birisi Allah’ın insanlar arasından seçtiği özel bir görevi olan bir şahıs, diğeri sıradan bir görevi olan sıradan bir insan. İkisini yan yana koymak bile abes.”
Ben ikisini yanyana koymadim zaten sevgili Tardu, yukarda acikladigim gibi resulun sadece peygamberler icin kullanilmadigini ifade etmek icin yusuf 50 yi verdim. Resul kelime olarak elci demek ve senin de dedigin gibi Rabbimiz elci olarak seçtiği özel bir görevi olan bir şahıs icin de, sıradan bir elcilik gorevi icin sıradan bir insan(hatta firavun kafir kafirin adami) icin de ayni resul kelimesini kullanabiliyor.
Kisacasi Resul-elci kelimesini Kuran da genis bir yelpazade kullanilmis.
Kurani kerimde resul olarak gecen kelimenin tercumesinde, direct peygamber yazamayiz,
Yazdigindan anliyorum ki resulve nebi kavraminda farkli gorusumuz var.
REsul = elci demek degil mi?
Nebi de peygamber.
Nebi lerin hepsi nihayetinde elci degil midir? resuldur elcidir.
Ama her resul nebi degildir, peygamber degildir. Burada anlastik mi?
Yani butun Profesorler bir ogretim gorevlisisir, ama her ogretim gorevlisiprofosor degildir, gibi birsey.
Dolayisi ile bir madde ogretim gorevlisinden bahsediyorsa, evet profosorleri kastediyor olabilir ama o ogretim gorevlisi bir yardimci docent de olabilir.
Ozetle tum nebilerin ayni zamanda resul de oldugu ama her resulun nebi (peygamber) olmadigi konusunda anlastik mi?
ali imran 164 de ayetleri tilavet ederler diyor (bu elbetteki arap harfleri ile tecvidli okuma degil) tezkiye ederler ve ondna sonra bize kitabi ogretirler.
Bu ayeti incele istersen . Ana temel fiiller mazi sigada. EN önemli olanı bease fiili ki o da mazi fiilin müzekker müfred sigasından geliyor. Yani bu ayet indiği zaman resul gönderilmiş vaziyette bu bir."
Dogru bu ayet indiği zaman resul gonderilmis durumda, cunku peygamberimiz de bir resul elci nihayetinde. Ama bundan sonra gonderilmeyecegi anlami tasimiyor.
Bu mazi muzari olayinda da takildigini goruyorum, Allahu Teala zamanin basl*gicina da sonuna da hakim. Nitekim sebe 20 de iblisin zannin gerceklestigini muminleriolusturan tek firka haric digerlerinin seytanin kulu oldugunu anlatiyor. Kiyamet kopmus ve hesaplasma bitmis gibi. Dedigim gibi Allah icin zaman kavrami farkli.
Muminun 44 de ardarda gonderdigini soyluyor ve onun icin gonderme olayi da, kiyamette belirlenecek 73 firkadan tekinin kurtulusa ulastigini soyleyebildigi gibi, kiyamette mizanlar onun icin bitmis oldugu gibi resul gondermeyi mazi fiile gecmesi ayni anlatim.
Dolayisi ile Allah icin resuller beas edilmis durumda, dogru. Fakat resulun gorevlerine bakarsan, bizim acimizdan anlatirken onlar mazi degil muzari yazilmis, bilmem dikkatini cekti mi?
İkincisi ayetin sonunda resul görevlendirilmeden önce insanların dalalette oldukları söylenmiş. İyi de o zaman biz delalettemiyiz şimdi ?
Cok dogru bir yaklasim, bir insan ya hidayettedir ya da dalalettedir, bunun ortasi yok. Hidayet kavramina bakmak lazim, ali imran 73 , innel huda hudallah
(umarim bana da daha once forumda sordugun soruyu sormazsin) birinde isim halde digerinde fiili olarak fonksiyon olarak geciyor.)
Bu arada verdigin yerden meallere de bakiyorum, Bakara 120ile ayni sekilde ceveirenler bile var, Rabbimiz oyle dememis ama, inne hudallahi huvel huda demis. Rabbim iki yonlu soyluyorsa ayni ifadeyi, meali de ayni seyi yansitmali. Onlar ikisne de ayni seyi bile yazmislar, ve dogruyol diye cevirmisler. Orada sirat veya sebil kelimesi gecmiyor. Hidayet tanimlaniyor.
Hidayetin ne oldugunu cevirirken buna dogru yol diyerek ciddi anlamda yine bir vebal aliniyor. Sirati mustakime de dogruyol diyorlar.
Oysa siratimustakim istikamet verilmis yol demektir. Yonu de hicr 41 aleyye diyor Rabbim Alah yonelmis.
Hidayet ise bir kavramdir bir fenomen, bir olusum, ama sirati mustakim bunun uzerinden gerceklestigi yol. (hidayet kavrami : el huda hudallah: RAd 21 de misakalrini naksetmezler ve Allahin kendisine ulastirilmasini emrettigi seyi Alalha ulastirilar dedigi seyi, hicr 41 de kenidisine ulastiran sirati mustakim ile, Allaha ulastirmasi) Ali imran 7 deki gibi illa ululelbab tezekkur ederken bunu ya orjinalne sadik kalip hidayet diye cevirmeliler. Ya da hidayetin ne oldugunu soyledikelrinde bunu gercekten Allahtan alip soyluyor olmalilar , cunku ilimde koklesmis olanin bile durdugu bir nokta var di mi?
Burada bu kavramlari kendi aklinca cevirince iste dogru yol diye cevirip tum ihtisami mahvedebiliyorlar. Ve ksiinin icinde ciddi bir huzursuzluk hakim olur sanirim, insnalari yanlisa yonlendirdiysem diye?? Bu fikir sancilarini cekmeye gerek yok, cunku rabbimiz resul size kitabi ogretir diyor ve hidayeti de o ogretiyor.
ve her kavim icinden kendi lisani ile gonderdigi o resullerine, secde 24 de emri ile vazifeli kildigi hidayete erdirmekle gorevli imamlarina da ulasmamakla, resullerini kabul etmemekle isin ucunun dalalete dayandigi cok acik gozukuyor.
Bu sebeple nebi-resul kavrami cok onem arzediyor aziz kardesim.
Ali İmran 7 ‘ye göre Kuranı sadece ulul elbab anlayabiliyorsa Bakara 179 ‘u tefsir edemezsin yada Kurandan çıkarmalısın.
Sevgili Tardu, iste bu ifadelerin cok hos!
Birincisi ben tefsir yapmiyorum, ali imran 7 de ayetlerin tezekkur edenin kim oldugu acik. Biz anca arapca kelime karsiliklarini anlariz, ve ali imran 164 deki gorevleri ile resul bize o kitabi ogretir, ve ayetleri tilavet eder, (ulul elbab makami resul olanin zaten coktan gectigi bir makamdir- ayetlerin tezkkurune de sahiptir), bizden ogrendigimizi anlatiriz.
Eğer ulul elbab özel bir ilme sahipse , sıradan insanlardan farklıysa o zaman Bakara 179 ‘a göre kısastan sadece bu özel ilim sahipleri mi hayat buluyor. Ya da önceki ayeti ile işlediğimiz zaman sadece bu insanlar mı günaha meyilli ?
Ali imran 7 ye karsilik bakara 179 u Allahin ayetleri arasindaki distan tezatmis gibi gorunen durumu, sanki benim sozumde bir tezatlik varmis gibi bana getiriyorsun. Gelip de bana "o zman bu ayeti cikarmalsin," diyorsun, "demek ki ulul elbab farkli bir ilme sahip degil" demeye getiriyorsun?!? Ali imran 7 yi Kurana ben koymadim sevgili Tardu.
Ali imran 7 de ne yazdigi cok acik- ben demiyorum ilim de koklesmis olan degil illa ulul elbab tezekkur eder diye. Allah diyor! - Bakara 179 da kisasi yine Allah diyor! Evet tezat gibi duruyorlar. Ama bu ayetleri ben yazmadim Allah in ayetleri!
Nitekim ayetler tam yerinde, aciklamasi yapildiginda cuk diye yerine oturuyor hersey.
Ve ben bakara 179 u ali imran 7 ile beraber, ululelbabin tefsiri ile gayet guzel aciklarim da, asil ben merak ediyorum, digerleri bu ayeti, ayni kitabda ali imran 7 dururken nasil aciklarlar.
Allah ali imran 7 de ilimde koklesmis olanin bile tezekkur edemedigi ayetleri ululelbabin tezekur ettigini soylerken, onlari boylesi ayri bir knoktaya koyarken, su anda arapca dilinde vb ilimde koklesmis dolu insan vardir, ama rabbim ayette net olarak, onlar degil ulul elbab olan tezekkur eder derken, acaba nasil oluyor da Bakara 179 da boyle yaziyor? Hasa, bir yanlislik mi var?
Cidden cok merak ettim, onlar bu tezat gibi gorunen ama aslinda harika bir tefsir tasiyan bu duruma nasil aciklik getiriyorlar?
Sen onlar ne anlatiyor bana onu soyle, ben de sana kitabi ogretenden ogrendigim tefsirini.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Anlaşamadık sevgili ensar. Öncelikle peygamber sözvcüğü farsça bir kelime ve Quran açısından hiç bir değer taşımıyor. Bu sözcüğün öztürkçesi ise yalvaç veya yalavaç. İngilizcesi prophet.
Bana birisi resul sözcüğünün kullandığı zaman kafam da yanan anlam şu : Allah'ın insanlara gönderdiği ve görevi din ile ilgili olan bir şahıs algılıyorum. Onun için firavunun gönderdiği adama resul denmesi beni çok da ilgilendirmiyor. O yüzen o konu ile ilgili ayetleri geçiyorum.
Ancak senin mantığınla gidersek yani her nebi resuldur ama her resul Nebi değildir mantığını kullanırsak ortaya çok ciddi sıkıntılar çıkar, örneğin :
Ali İmran 81 : Allah nebilerden şöyle söz almıştı: "Andolsun ki size kitab ve hikmet verdim, sonra yanınızda bulunan (kitaplar)ı doğrulayıcı bir resul geldiğinde ona muhakkak inanacak ve ona yardım edeceksiniz! Bunu kabul ettiniz mi? Ve bu hususta ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?" demişti. Onlar: "Kabul ettik" dediler. (Allah da) dedi ki: "Öyleyse şahit olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım".
Kendisinden daha alt makamda olan bir resulu , Allah'ın nebisinden desteklemesi hususunda söz alınıyor. Üstelik ağır bir söz ? Dikkatini çekerim. Şimdi her nebi resul ama nebiler özel görevli ve resullerden üstün. Şimdi daha üst makamda olan birisinden daha alt makamda olan birisini desteklemesi sözü alınıyor ki (üstelik bu şahsın nebi olduğu da bilinmiyor, bildirilmiyor) bu mantıksızlık değil midir ?
Hadid 25 : 25 Yemin olsun, biz, resullerimizi açık-seçik delillerle gönderdik ve onlarla birlikte Kitap'ı ve ölçüyü de indirdik ki, insanlar adaleti ayakta tutsunlar/adaletle doğrulsunlar. Ve demiri de indirdik. Onda zorlu bir kuvvet ve insanlar için birçok yarar vardır. Allah bu sayede, kendisine ve resullerine, gayba inanarak kimin yardım edeceğini bilecektir. Allah Kavî'dir, Azîz'dir.
Şimdi bu ayette. Resullerin bir takım özelliklerinden bahsediliyor :
1. Beyyine yani açık seçik delil ya da mucize. Nebiler Allah'ın daha seçkin kulları ve daha özel görevleri var ve daha üstünler ama dikkat edersen Allah resullerin beyyine ile geldiğini söylüyor.
2. Yine dikkat edersen Allah resullere kitab verildiğini söylüyor. Hangi resullere ? Din konusunda görevli resullere.
Maide 19 - Ey kitap ehli! Resullerin arasının kesildiği bir sırada size Resulümüz geldi, gerçekleri açıklıyor ki, (yarın kıyamet gününde): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demeyiniz. İşte müjdeleyici ve uyarıcı geldi. Allah, her şeye kadirdir.
Saf 6 : Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları! ben size Allah'ın resuluyum. benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi müjdeleyici olarak (geldim)." demişti. Fakat onlara apaçık delillerle gelince "Bu, apaçık bir büyüdür." dediler.
Bu ayette dikkat et. Hz. İsa hem kendisinin hem de Ahmed isimli elçinin resulluk özelliğine atıf yapıyor. Halbuki nebilerin kendilerinde ki sıradan bir resulluğe değil nebiliğe atıf yapmaları gerekli değil midir ?
Dolayısıyla her nebi resuldur her resul nebi değildir ayrımını yaparken bu hususlara dikkat etmemiz gerekmiyor mu ?
Bu kavramı incelerken lütfen Arapça olmayan ve Quran'da geçmeyen peygamber/yalvaç/prophet gibi kelimeleri kullanmadan cevap yazarsan memnun olurum.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Alıntı:
Nitekim sebe 20 de iblisin zannin gerceklestigini muminleriolusturan tek firka haric digerlerinin seytanin kulu oldugunu anlatiyor.
Sebe 20 'de şeytanın zanının gerçekleşmesi olayı bizim için değil Sebe kavmi için. Baştan sona okursan daha iyi anlarsın. Şeytanın bugünde görevini sürdürüyor olması geçmiş zaman ile ilgili ayetleri günümüze uyarlayacağı anlamına gelmez. Sebe 20 ile bu hiç ispatlanmaz. Başka ayetler ile ispatlanır.
Alıntı:
Fakat resulun gorevlerine bakarsan, bizim acimizdan anlatirken onlar mazi degil muzari yazilmis, bilmem dikkatini cekti mi?
Elbette ayet indiği zaman Muhammed asm. sahabesine onları yapıyordu. Senin dediğin gibi anlarsak Quran'da ucube cümleler var demektir ki o zaman adama sormazlar mı Quranın belagat ve fesahati nerede kaldı ? diye. NEden o zaman Arabların en iyi şaileri Kabe duvarındaki şiirlerini indirdi diye.
O zaman medreselerde seneler senesi neden adamlar ilm-i belagat okudular ?
Alıntı:
Allahu Teala zamanin baslgicina da sonuna da hakim. Nitekim sebe 20 de iblisin zannin gerceklestigini muminleriolusturan tek firka haric digerlerinin seytanin kulu oldugunu anlatiyor. Kiyamet kopmus ve hesaplasma bitmis gibi. Dedigim gibi Allah icin zaman kavrami farkli.
Ama Quran bize indi. İşin en ilginci bak Allah ne diyor :
Enam 96 : Karanlığı yarıp tanyerini ağartan O'dur. Geceyi, dinlenmek için; Güneş'i, Ay'ı (vakitlerinizi) hesaplamak için yaratmıştır. İşte bu, her şeye galip gelen ve her şeyi bilen Allah'ın takdiridir.
Yunus 5 : O Allah'dır ki, senelerin sayısını ve hesabını bilesiniz diye güneşi bir ışık, ayı da bir nur yaptı. Ve aya menziller tayin etti. Allah bunu hak olarak yarattı. O, bilecek olan bir kavim için âyetlerini ayrıntılı olarak açıklar.
1. Madem Allah zamana hakimdir, ve Kuran'daki mazi ve muzari fiilerin hiç önemi yoktur o zaman ben yarın akşam namazını şimdi kılabilir miyim ?
2. Quran'da kıyamet ile ilgili ayetlere gelince :
" Ben uyuduğum zaman " cümlesi geçmişi anlatır mı geniş zamanı mı kast eder ?
3. Madem Qurandaki zaman kiplerinin hiç bir önemi yok öyleyse ben de diyorum ki ekimüssalat emirleri bizi bağlamaz. Allah zamana hakimdir ve geçmiş milletleri bağlar.
Alıntı:
Ali İmran 7 ‘ye göre Kuranı sadece ulul elbab anlayabiliyorsa Bakara 179 ‘u tefsir edemezsin yada Kurandan çıkarmalısın.
Sevgili Tardu, iste bu ifadelerin cok hos!
Birincisi ben tefsir yapmiyorum, ali imran 7 de ayetlerin tezekkur edenin kim oldugu acik. Biz anca arapca kelime karsiliklarini anlariz, ve ali imran 164 deki gorevleri ile resul bize o kitabi ogretir, ve ayetleri tilavet eder, (ulul elbab makami resul olanin zaten coktan gectigi bir makamdir- ayetlerin tezkkurune de sahiptir), bizden ogrendigimizi anlatiriz.
Eğer ulul elbab özel bir ilme sahipse , sıradan insanlardan farklıysa o zaman Bakara 179 ‘a göre kısastan sadece bu özel ilim sahipleri mi hayat buluyor. Ya da önceki ayeti ile işlediğimiz zaman sadece bu insanlar mı günaha meyilli ?
Ali imran 7 ye karsilik bakara 179 u Allahin ayetleri arasindaki distan tezatmis gibi gorunen durumu, sanki benim sozumde bir tezatlik varmis gibi bana getiriyorsun. Gelip de bana "o zman bu ayeti cikarmalsin," diyorsun, "demek ki ulul elbab farkli bir ilme sahip degil" demeye getiriyorsun?!? Ali imran 7 yi Kurana ben koymadim sevgili Tardu.
Ali imran 7 de ne yazdigi cok acik- ben demiyorum ilim de koklesmis olan degil illa ulul elbab tezekkur eder diye. Allah diyor! - Bakara 179 da kisasi yine Allah diyor! Evet tezat gibi duruyorlar. Ama bu ayetleri ben yazmadim Allah in ayetleri!
Nitekim ayetler tam yerinde, aciklamasi yapildiginda cuk diye yerine oturuyor hersey.
Ve ben bakara 179 u ali imran 7 ile beraber, ululelbabin tefsiri ile gayet guzel aciklarim da, asil ben merak ediyorum, digerleri bu ayeti, ayni kitabda ali imran 7 dururken nasil aciklarlar.
Allah ali imran 7 de ilimde koklesmis olanin bile tezekkur edemedigi ayetleri ululelbabin tezekur ettigini soylerken, onlari boylesi ayri bir knoktaya koyarken, su anda arapca dilinde vb ilimde koklesmis dolu insan vardir, ama rabbim ayette net olarak, onlar degil ulul elbab olan tezekkur eder derken, acaba nasil oluyor da Bakara 179 da boyle yaziyor? Hasa, bir yanlislik mi var?
Cidden cok merak ettim, onlar bu tezat gibi gorunen ama aslinda harika bir tefsir tasiyan bu duruma nasil aciklik getiriyorlar?
Sen onlar ne anlatiyor bana onu soyle, ben de sana kitabi ogretenden ogrendigim tefsirini.
Allahin selami uzerine olsun..
Lafı çok uzatmışsın dostum. Alimler o işi çözmüşler bile.
TEMİZ AKIL SAHİBLERİ.
Quran'I kendi nefis ve hevalarına göre yorumlamayan, ayetlerin siyak / sibak bütünlüğüne uygun yorumlayanlar olarak çevirmişler. İşine gelen ayetleri alan, işine gelmeyen ayetleri görmezden gelmeyen temiz akıl sahibleri.
Dostum bektaşi gibi içkiliyseniz kısmını almayan, sadece namaza yaklaşmayın diyen kişiler PİS AKIL SAHİBLERİ. Bunlar nefislerine ve hevalarına uyarak ayetleri tevil ederler.
Ama ulul elbab temiz akıla sahibleri ise ayetleri düşünerek, üzerinde akıl yürüterek anlayanlar.
Sen nasıl gideriyorsun bu çelişkiyi , Senin yorumun nedir bu hususta merak ediyorum.
Ama resulelrin sonuncu diye bir ifade Kuran da rastlamak mumkundegildir. Bu iblisin bir tuzagi . boylece resulle ilgili her ayeti peygamberimizden baska peygamber gelemyecegi icin, o doneme aitmis gibi algiliyoruz
Bu şeytanın tuzağı ise Kuran değişmiş demektir.
Kuranin orjinali hamdolsun hicr 9 a gore Allahin korumasinda ve bir harfi bile degisemez. Incili Tevrati degistiren iblis bu ayette de net gozuktugu uzere Kuranin orjinaline dokunmaz, ama mealler degismis sevgili Tardu.
Bugun seninle verdigin siteden baktigimizda, sadece forumun basinda inceldgimiz yatlerde bile, hic olmayan kelimerli prantezsiz sanki ayette geciyormus giib koymuslar, kendi yorumlari oldugu bile anlasilmiyor. En basitnden Rad 21 de ve 25 de neler ortaya ciktigini agzimiz acik goruyoruz.
REsul gorudun her yere peygamber yazamazlar, ama bunun bugun cevirilerde mevcut olduguu goruyorum, o zaman yusuf 50 dekine de peygamber yazmalri lazim o na niye yazmiyorlar. O zaman digger gecen resulun peygamber olan bir elci oldugune nerden karar veiryorlar, iste degisen budur. Allah ayette resul diyorsa, bu Alahin her donemde her kavimde vazifeli kildigi elcisi veli resul de olabilir, nebi resul de olabilir.
Ama direct tum resul leri peygamber diye cevirirsen, baska da peygambergelmeyecegi icin resul ayetlerini rafa kaldiriyorlar ki bu iste insalri ali imran 164 deki ayetin sonundaki dalalette olma noktasinda ve neden 73 firkadan bir tekinin kurtulduguna isaret.
Cunku herkes Allah inaniyor ama Allaha inanmak yetmiyor, o resule tabi olmadan evvel apacik dalaletteyiz.
Fiillere baktığımda görüyorum ki hepsi mazi sigasından gelmiş. Yani bu ayetler inmeden önceki devreyi anlatıyor. Geçmiş zaman geçmişte olan bir işi anlatır.
Mazi muzari olayini da ilk mesajda detayli aciklamistim. O zaman Kurani kerimde mazi fiille anlatilan tum ayetleri sadece gecmisten bir alinti olarak mi degerlendirelim, bugune hitap etmiyor mu? Ve dilersen bu konuda bir arastirma yapali, mazi gecen tum ayetleri cikararli, icinden bugun icin de hatta daha olmamis olanlar icin de kullandiklarini birlikte gorelim.
Ali İmran 7 ‘ye göre Kuranı sadece ulul elbab anlayabiliyorsa Bakara 179 ‘u tefsir edemezsin yada Kurandan çıkarmalısın.
Sevgili Tardu, iste bu ifadelerin cok hos!
Birincisi ben tefsir yapmiyorum, ali imran 7 de ayetlerin tezekkur edenin kim oldugu acik. Biz anca arapca kelime karsiliklarini anlariz, ve ali imran 164 deki gorevleri ile resul bize o kitabi ogretir, ve ayetleri tilavet eder, (ulul elbab makami resul olanin zaten coktan gectigi bir makamdir- ayetlerin tezkkurune de sahiptir), bizden ogrendigimizi anlatiriz.
Ali imran 7 ye karsilik bakara 179 u Allahin ayetleri arasindaki distan tezatmis gibi gorunen durumu, sanki benim sozumde bir tezatlik varmis gibi bana getiriyorsun. O zaman bu ayeti kurandan cikarmalisin, diyorsun. Ali imran 7 de ne yazdigi cok acik- ben demiyorum ilim de koklesmis olan degil illa ulul elbab tezekkur eder diye Allah diyor. - Bakara 179 da kisasi yine Allah diyor! Evet tezat gibi duruyorlar. Ama bu ayetleri ben yazmadim Allah in ayetleri!
Gelip de bana o zman bu ayeti cikarmalsin diyorsun?!?
Oysaki ayetler tam yerinde, aciklamasi yapildigin cuk diye yerine oturuyor hersey.
Ve nitekim ben bakara 179 u ululelbabin tefsiri ile gayet guzel aciklarim da, asil ben merak ediyorum, digerleri bu ayeti ayn i kitabda ali imran 7 dururken nasil aciklarlar.
Allah ali imran 7 de ilimde koklesmis olanin bile tezekkur edemedigi ayetleri ululelbabin tezekur ettigini soylerken, onlari boylesi ayri bir knoktaya koyarken, su anda arapca dilinde vb ilimde koklesmis dolu insan vardir, ama rabbim ayette net olarak, onlar degil ulul elbab olan tezekkur eder derken, acaba nasil oluyor da Bakara 179 da boyle yaziyor?
Hasa, bir yanlislik mi var? Cidden cok merak ettim, onlar bu tezat gibi gorunen ama aslinda harika bir tefsir tasiyan bu duruma nasil aciklik getiriyorlar?
Sen onlar ne anlatiyor bana onu soyle, ben de sana kitabi ogretenden ogrendigim tefsirini.
Kaldı ki Kuranı bir takım özel insanların algılayabileceğini iddia etmek Kuranın en az yüz ayetine ters düşmez mi ?
“Kuranı bir takım özel insanların algılayabileceğini iddia etmek” Sevgili tardu, Kurani kerimde mutesabih ayetlerin varligini ayette Alalh soyluyor, ve bu ayetleri kimin tezekkur edecegini de yine Alah soyluyor! Sence bunu ben mi soyluyorum da bu benim iddiam oluyor da diger yuz ayetine ters dusuyor?
Sen soyle Ali imran 7 de illa ululelbab diye Allah soylemiyor mu? Bu ayetten senin ne analdigini rica etsem yazar misin? Acaba sen baska bir manaya mi variyorsun??
(Sana aslinda asagidaki tarz aciklamalar yapmayi dusunmuyordum, cunku bu irsad edenden ogrendigim bilgiler ama kafanda ulul elbab icin belli bir kisinin sahsinda bir islem gibi algilamaman icin acikliyorum:
Ululelbab olmak birtakim ozel insan gibi bir sinif degil, ululelbab olmak sirati mustakim uzerinden Allaha seyri suluk da erisilen makamlardan birinin adidir. Ve buna ermek herkes icin mumkundur, Allah’in ayetlerinin tezekkurunu yapabilecek seviyeye insanin geldigi nokta, ululelbab makamina ulastigi noktadir. Burada kisi daimi zikre ulastigi nefsindeki afetleri temizlemistir, tezkiye ve tasfiye etmistir ve seytanin hic bir tesirine kanmamaktadir. Bu sebeple ayetin tefsirinde de nefsinden veya seytandan bir sapitma soz konusu olmadigi gibi, o seninle daha once inceledigimiz hani allah ayn demiyor basar diyor, kulak dememis semi demis gibi anlatmaya calistigim nefsin kalp kulagi ve kalp gozu, Allahin manevi ihsanlari olarak acilir ve kisi Allahtan almaya baslar.
Bu makam sirati mustakim uzerinde olan, dileyen herkesin zikrini arttirarak, ulasmasinin mumkun oldugu bir yerdir, kisinin gayreti ilesinirlidir.
Bu sebeple, Allah ulul elbab olan icin bir secim yapmiyor, bu bizim kendi irademizle eristigimiz veya erisemedigimiz bir durum.
Mesela,Doktora tezini ancak doktora ogrencisi hazirlayabilir demek, belli bir isme hitap etmez. O donemdeki doktora ogrencisi olan huseyin icin sadece huseyin yapar anlami tasimaz. Lisans ogrencisi olan veya yuksek lisans ogrencisi olan biri de dilerse ve calisirsa doktora yapabilir, ve doktora tezi hazirlayabilecek yetkinlige erisebilir. )
Kuranı bir takım özel insanların algılayabileceğini iddia etmek Kuranın en az yüz ayetine ters düşmez mi? O zaman Allah niye akletmiyor musunuz ? düşünmüyor musunuz diyor .Onlarca ayetinde ? Anlayamacağımi bir şeyi yapmamı Allah neden istesinki benden
“Kuranı bir takım özel insanların algılayabileceğini iddia etmek” benim bir iddiam olmadigi gibi, bu konuda Allahin ayetleri kimin tezekkur edecegine dair ayeti var. Ve ayetteki konunun da bir takim a b c sahsi degil ama erisilmesi geken bir makam var ve o makama erisenlerin bu tezekkuru yapabilecegi aciklaniyor. O sifata erisenlerin bu yetkiye sahip oldugu ifade ediliyor.
Gelelim bunun “Kuranın en az yüz ayetine ters düşmez mi ?” soruna, Bu benim iddiam olmadigina gore ayette acik net Allah soyledigine gore ters dustugunu iddia ettigin sey, Allah kendi sozu ile kendi ayetine ters dusmeyecegine gore konuya bunu dusunerek yaklasmani diliyorum.
Ayetlerin tezekkurunu belli noktada birilerini yapiyor olmasina, ters dusmek diye algiladigin sey “akletmek ve dusunmek” eylemlerini biz insanlrdan bekliyor olmasi.
Allahin ayetlerini tezekkur icin akletmek ve dusunmek yeterli olsa idi, o zaman ali imran 7 deki ilimde koklesmis olan kisiler eminim akledebiliyor ve dusunebiliyorlardir. Ama “onlar “biz yapamayiz illa ululelbab yapar” derler” diyor rabbim.
Demek ki bunlar farkli fonksiyonu olan islemler, nitekim, ali imran 164 de de sevgili Tardu, resul gorevleirnde ayetleri tilavet etmek geciyor, okumak di mi? ardindan yuzekkihim (ululelbab olup nefsini tamamen temzilediginde ayetleri tezekkur edecek noktaya geldigi gibi, burada da resulun ayetleri once sadce okudugu kisiler, nefsleri tezkiye olduktan sonra ve kuranin ruhunu ogrenecek noktaya geliyorlar) ve resulun kitabi ogretme gorevi, ondan sonra geliyor.
Yani ayetlerin okunmasi ve kitabin ogretilmesi bile farki seyler ve arada yuzekkihim var. nefs tezkiyesi.)
Akletmekle dusunmekle biz ayetleri tezekkur edemeyiz ali imran 7, ama ayetleri group arastirdikca lafiz manasini bile okudukca akletmemiz gereken ve dusunmemiz gerekenbir nokta cok acik onumuzde duruyor sevgili kardesim Tardu.
Ve evet cokhaklisin Allah senden yapamayacagin birseyi istemiyor yapabilecegin bir seyi istiyor.
Yuaridaki ayetlerle gorduk ki ayetlerin tezekkuru ukukelbab olduktan sonra mumkun, peki benim akletmem gereken ne dersin?
Iste benim akletmem geren, benim aklimi kullandigim nokta, ali imran 164 deki resulun bana bana bu kitabi ogretmek, benim nefsimi tezkiye etmek, yasin 60-61 deki ahdimi nah36 daki gorevi olarak yerine getirebilmesi icin , ve “ona tabi olmadan evvel apacaik bir dalaletteydiniz” dedigi gibi dalalette olmamak icin, hidayete ermek konusunda secde 24 deki hidayete erdirici gorevini ifa edebilmesi icin, benim icin vazifelikildi o resulu, aramak,ayetlerle aciklamarla onume seren nezirin aciklamalrini ve uyarilarini dikkate almak ve dusunmek.
RAd 20 dekimisakimi yerine getirmeke yasin 60-61 deki ahdimi ve mudessri 38-39 gibi yemin sahiplerinde olmam gerektigini akletmek
bunun icin Maide 35 deki o vesileyi Allahtan istemek
Enfal 29 daki gibi amenu isem, Allahin takva sahibi olursaniz dedigi, sadece Allaha inanmakla sahibi olamadigim o takvanin, sahibi olmak icin rum 31 deki gibi Allaha munib olmak, Allaha yonelmek, Alalh’i dilemek,
Rad 21 de gibi Allahin benden kendisine ulastirilmasini emrettigi seyi ALlaha ulastirmayi dilemek.
Fatiha daki iyyakenestain ve ihdinas siratel mustakim deki gibi beni siratimustakime (Allah ulastiran yola) hidayet etmesi icin, istianeyi bakara 45 deki gibi sabirla Allahtan istemek
Iste akletmem ve dusunmem gerekenlerden sadece bi kaci ayetler isiginda..
Mulk 7-8 deki gibi size buraya gelecegiiz soyleyen nezirler gelmedi mi dendiginde evet geldi ama biz onlari yalanladik diyen olmamak icin, biz simdi gerek tv den gerek digger yayin organlari ile, Allaha ulasmayi dilemeyen, yunus 7-8 de ellezine la yercune likaena, dediklerinin akibetini ayet 8 de gidecekleri yer ates olarak verdigini hatilatarak soyluyorsak, bugun bu sitedeki kimse Allaha ulasmayi dilemenin uzerine farz oldugunu dilemezse gidecegi yer atestir diye kendisine soylenmedigini idda edemez.
Kisini akledip dusunup incelemesi Allahtan dilemesi, sormasi gerek.
Kisacasi sevgili Tardu, Allah bizden cok kolay birsey istiyor aslinda Allaha yonelmemizi ve ulasmayi dilememizi…
Bir diğer husus ise Maide 19 da Allah resuller arası fetret devrinden bahsediyor . Hemen bu resuller nebiler diye çevirme. Çünkü sen yukarıda direkt nebi kelimesinin yanına peygamber kelimesini yazdın ve resul kelimesini ise sıradan bir elçi olarak yorumladın. Dolayısıyla artık buradaki resul kelimesinden nebi anlamını çıkaramazsın.
Sen bunu çıkardığın an ben de otomatikman hateminnebiyyin deki nebi kelimesini resul olarak algılarım. Çünkü madem Allah Maide 19 'da resul kelimesini nebi yerine kullanmış. O zaman ben neden kullanmayayım.
Iste bu kisimdaki uslubundan hic hazzetmedim sevgili Tardu. Boyle sanki “sen sunu dersen bak ben de boyle derim, al iste” der gibi, umarim okumaktan oturu boyle bir yanilgiya kapilmisimdir.
Biz seninle birbirimizi mat etme duelleosuna cikmadik senin oyle bir amacin varsa, basinda da dedgim gibi ben seni zanninla birakayim, cunku inan saatlerce yazmak benim bayagi bir vaktimi aliyor. Su an gece 03:28daha yatmadim ve daha hala yapacak bir suru isim var ama sana verdigim deger umarim anlasiliyordur, cunku senin yazinin her maddesini ayri ayri uzun uzun elimden geldigince aciklamaya calistim, goruslerimi sana aktarmak icin saatlerdir, iki buklum bilgisayarin basindayim. Karsimdaki kisinin samimiyetle sordugundan emin oldugum surece Allahin ayetlerini yazmak da konusmak da bana her zaman zevk vermistir.
Gelelim aciklamya; Hemen bu resuller nebiler diye çevirme. Çünkü sen yukarıda direkt nebi kelimesinin yanına peygamber kelimesini yazdın
Evet nebi kelimesinin karsiligi peygamber aynen.
ve resul kelimesini ise sıradan bir elçi olarak yorumladın.resul kelimesin anlami elci demek de ondan.
Dolayısıyla artık buradaki resul kelimesinden nebi anlamını çıkaramazsın. Bu cumleyi nasil kurabiliyorsun sevgili Tardu??
Gel ne dedigime ve ne dedigine bir bakalim, missal..
Beyaz gomlekli biri geldi ve defteri izaladi.
Ben diyourm ki butun doktorlar beyaz gomlek giyer, ama her beyaz gomlekli doctor degildir. (hemsire de olabilir, ya da baskasi)
Ve simdi sen bana diyorsun ki sen alalede bir insanda beyaz gomlek giyer dedin demin, simdi bu beyaz gomleklinin doctor oldugunu iddia edemezsin.
“Dolayısıyla artık buradaki resul kelimesinden nebi anlamını çıkaramazsın” demek bunun aynisi degilmi?
Oradaki beyaz gomleklinin doctor olabilecegini soyleyebilecegim gibi, oradaki resulun nebi olabilecegini de pekala da soylerim. Cunku o butun resuller elci ise nebi de bir elcidir.
Burada soyledigim sozle en ufak bir tezatlik goremiyorum.
“Sen bunu çıkardığın an ben de otomatikman hateminnebiyyin deki nebi kelimesini resul olarak algılarım”
Kardesim sanirim ben anlatamiyorum,
Her nebi nihayetinde bir elcidir, ama burada nebi olan resul var
Veli olan resul var.
Yani her resul diye gecen elci nebi olacak diye bir durum yok. Ama elbetteki tum nebiler bir elcidir.
Hatemuenbiya da nebi resullerin nebi olan elcilerin muhru demektir.
Veli olan, nubuvvet gorevi olmayanlarin degil.
Neyse senin bu kavramdan ne anladigini okudugumda belki bir noktada bulusmak en azindan aciklamak daha kolay olacaktir. Umarim.
Katılma Tarihi: 15 haziran 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 231
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Alıntı:
REsul gorudun her yere peygamber yazamazlar, ama bunun bugun cevirilerde mevcut olduguu goruyorum, o zaman yusuf 50 dekine de peygamber yazmalri lazim o na niye yazmiyorlar
Çünkü o din ile görevli değil de o yüzden. Din ile ilgili görevi olanı anlatmak için kullanıyor. Din ile alakalı görevi olmayan için adam niye o ifadeyi kullansın ki ?
Alıntı:
O zaman Kurani kerimde mazi fiille anlatilan tum ayetleri sadece gecmisten bir alinti olarak mi degerlendirelim, bugune hitap etmiyor mu?
Bugüne hitab etmesi ibret almamız için. Yoksa Qur'an daki her mazi kelimenin bizi bağladığını düşünürsek , biz her şehre girişimizde " hıtta " diyerek girmemiz gerekir (Bakara 58'e göre). Quran ayetleri ile sabittir ki geçmiş olaylar bize ibret almamız için anlatılmıştır.
Alıntı:
Ali imran 7 de ne yazdigi cok acik- ben demiyorum ilim de koklesmis olan degil illa ulul elbab tezekkur eder diye Allah diyor
Pardon. Ali İmran 7 ' de Allah ulul elbabın müteşabih ayetlerini anlayacağını söylemiyor.
2. İlimde derinleşenlerin bu ayetleri tevile gitmeyip direkt iman edeceklerini söylüyor.
3. ve ile cümleyi bağlıyor : Ancak ulul elbab tezekkür edebilir. Neyi ? Ayetleri tevil etmeyip olduğu gibi iman etmeyi. Çünkü ayetin tezekkür ile tevil aynı şey değil adamım. İkisi de zaten farklı kelimeler ile geliyor.
İlla ulul elbab ile müteşabih ayetlerin tevili değil onları tevil etmeyip direkt iman etmeyi ancak ulul elbab yapar diyor.
Alıntı:
Allah ali imran 7 de ilimde koklesmis olanin bile tezekkur edemedigi ayetleri ululelbabin tezekur ettigini soylerken
Yukarıda gösterdik ki ulul elbab o ayetleri tezekkür etmiyor. Tevile sapmadan direkt olarak iman etme işini tezekkür ediyor.
Alıntı:
Akletmekle dusunmekle biz ayetleri tezekkur edemeyiz ali imran
Tezekkür kelimesini Türkçeye çevirir misin ?
Alıntı:
Biz seninle birbirimizi mat etme duelleosuna cikmadik senin oyle bir amacin varsa, basinda da dedgim gibi ben seni zanninla birakayim, cunku inan saatlerce yazmak benim bayagi bir vaktimi aliyor.
Ben zan üzere değilim dostum. Ben Quran'ı okuyorum, araştırıyorum ve aklediyorum. Özür dilerim ama hiç sorgusuz, hiç sorusuz söylediklerini kabul etmemi beklemiyorsun değil mi ?
Ben sana dinleme teklifinde bulunmadım, tartışma eskilerin deyimi ile müzakere teklifinde bulundum.
Tabi çekilmekte serbestsin. Ben de yatmadım ve yazıyorum.
Alıntı:
Gel ne dedigime ve ne dedigine bir bakalim, missal..
Beyaz gomlekli biri geldi ve defteri izaladi.
Ben diyourm ki butun doktorlar beyaz gomlek giyer, ama her beyaz gomlekli doctor degildir. (hemsire de olabilir, ya da baskasi)
Ve simdi sen bana diyorsun ki sen alalede bir insanda beyaz gomlek giyer dedin demin, simdi bu beyaz gomleklinin doctor oldugunu iddia edemezsin.
Dostum ; senin bunu diyebilmen için o defteri imzalayan beyaz gömleklinin üzerinde kan lekesi görmen lazım. Veya steteskop (doktorların muayene ettikleri aygıt adını unuttum ) görmen gerekli.
Aksi takdir de delilsiz olur ki sadece senin zannın veya hezeyanın olur.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma