Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Haktansapmaz/Abdurrahman hocam,
"Ve Zunnun.Hani kızarak gitmiştide ölçüyü ona uygulamayacağımızı zannetmişti.Sonra karanlıkların bağrında şöyle yakardı:"Senden başka ilah yok,tesbih ederim seni.Kuşkusuz ben zalimlerden oldum."21/87
Muhterem hocam, bu ayeti konuyla ilgili olarak düşündüğümüzde Yunus resulün ciddi bir yanlış yaptığı ve sonuçta kendisini zalimlikle suçladığını görüyoruz.Şimdi şunu diyebilirmiyiz :Bir resul asla 'Allah'ın ölçüyü kendisine uygulamayacağını' düşünmez.Ama ilginçtir "düşünmüş" ve sonrada tıpkı Davud gibi pişman olmuş.Konuyu açıklığa kavuşturması noktasında katkısı olur diye belirtmek istedim.Selamlar..
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Katılma Tarihi: 04 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 128
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam dostlar
ayetlerden benim anladığım ve genel bakış açısı kazandran yorum insanın bir konu hakkında değerlendirme yaparken yüzeysel karar vermemesi gerektiğidir.burada iki ihtimal var.
birincisi yüz koyundan yüzü de belkide belki o bir koyunuda isteyen adamın olabilir
ikincisi doksandokuz koyunu olan ve diğer bir koyunuda istemekle haksızlık etmiş olabilir
her iki konuda da birbirinden davacı olan şahısların kendi istek ve beyanlarından başka delil yok.
Burada bir imtihan var ve karar verilmesi gereken konuda adaletle hükmedilmesi gerekiyor.
Davut yüzeysel bir kararla o bir koyunu da isteyen adamı haksız buluyor.
Sonra imtihanı anlıyor ve tevbe ediyor.
Buradan bizim çıkaracağımız ders yüzde 99 ve yüzde 1 e dikkat etmek.
Birşey hakkında karar verirken yüzde birin haklı olabileceğini yüzde doksandokuzun haksız olabileceğini göz önünde bulundurmak veya yüzde 99 un haklı olup yüzde 1 in de haksız olabileceğini değerlendirmek.Allah bir bakış açısı kazandırmaya çalışıyor.anladığım Davudun verdiği hükmün yanlış olduğu değil hükmü verirken nasıl değerlendirme yaptığıdır...Davut bir koyunu olan adamı neye göre haklı bulmuştur...?!
Örneğin Toplumda sizin gibi düşünenlerin sayısı yüzde bir bile olsa bunu değerlendirenler sizin sayısal durumunuza bakıp değerlendirme yapmamalıdır.Olabilir ki yüzde 99 haksızdır.tam terside olabilir.Bu durum bizim bir şey hakkında bir yargıda bulunurken değerlendirmeyi yüzeysel bir bakış açısıyla değerlendirmememiz gerektiğine dair mükemmel bir örnektir.
Selam üzeriniz olsun...
__________________ (Bu) Kitab'ın indirilmesi, aziz ve hakim olan Allahtandır.Şüphesiz, sana bu Kitab'ı hak ile indirdik; öyleyse sen de dini yalnızca O'na(KİTABA) halis kılarak Allah'a kulluk et.zümer-1-2
Farklı bir bakış açısıyla düşündüklerimi ifade etmek istedim;
Sad 25'e bakıyorum,
Sad 25: Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Bu ayetten anladığım ortada bağışlanan bir hata var. Bu hata ile ilgili ipucu bir sonraki ayette olabilir mi ?
Sad 26: "Ey Davud, gerçek şu ki, Biz seni yeryüzünde bir halife kıldık. Öyleyse insanlar arasında hak ile hükmet, istek ve tutkulara (hevaya) uyma; sonra seni Allah'ın yolundan saptırır. Şüphesiz Allah'ın yolundan sapanlara, hesap gününü unutmalarından dolayı şiddetli bir azab vardır."
Davud hevaya mı uymuştu ? Nasıl ?
İlk akla gelen davalılar hakkında nesnel, gerçeklere uygun, hak bir karar vermediği gibi görülüyor. Bu bir ihtimal.
Akla gelen bir başka ihtimal olayın akışı ile ilgili.
Önce Davud'un çok iyi bir savaşçı olduğunu ve düşmanları olduğunu hatırlayalım. Sonra bu iki kişinin mabedin duvarından girmesini ve bunu farkeden Davud'un onlardan kuşkulanmasını tekrar hatırlayalım.
Bu iki kişi gerçekten Davud'un yanına davalaşmak için mi gelmişti ? Niçin duvardan gelmişlerdi, dava sebebi inandırıcı mı ? Suikast için gelmiş olabilirler mi ? Farkedilince Davud ile açıktan döğüşmeyi göze alamayıp böyle davranmış olabilirler mi ? Davud onların oyununu farketmiş olmasına rağmen, onlar hakkında doğru hüküm verememiş olabilir mi ?
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
Ben Yunus'un da İbrahim, Musa, Yusuf.. gibi Risaletinden önce bir takım sınamalardan geçtiğine inanıyorum. Yunus resüllerden biriydi. Ancak bu başına gelenlerin, risaletten önceki olgunlaşma dönemine ait olduğuna inanıyorum. Ben, resülün aldığı görevin bilincine ve onu taşıyacak tehammüle sahip kılındığına inanıyorum. " Biz O'nu yüz bin ve fazlasına gönderdik" (37/147). Kanaatıma göre, genel inancın aksine ilk defa risalet görevini alıyodu.
Davud'a gelince, ilgili görüşümü çeşitli açılardan uzunca ifade etmeye çalıştım. İstiğfar, illa ki bir suç işledikten sonra af dileme girişimi olmadığını da izah ettim. Benim istiğfardan anladığım, insanı en iyi tanıyan yaratıcıdan suça kanalize eden kanalların ıslahını istemektir. İnsan suç işlemeye potansiyel yaratılmıştır. İnsan çeşitli zaaflarla donatılmıştır. Mesela korku, nefret, kızgınlık, hırs, sabırsızlık, haset vs. Bunlar ve diğerleri insanı suç işlemeye iterler. Yunus da halkın pisliğine, ahlaksızlığına dayanamayıp onlardan uzaklaştı ama daha zorlu durumlara düştü. "Ben zalimlerden oldum / zalim oldum" demekle, ben dayanamayarak kaçmakla kendime haksızlık ettim demek istemişti. Yunus yeterince tahammül gücüne sahip değildi, eğer yeterince dayanıklı olsaydı Yunus kaçmayacak, onlarla mücadele edecekti. Allah'tan tahammül gücücünün artmasını istedi, Allah da onun eksik taraflarını gidermekle onu ıslah etti ve onu resül olarak gönderdi.
Katılma Tarihi: 03 haziran 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 292
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
yunusun kaçması ve geminin oturması bizzat geçer haktansapmaz yani risaletin içinde olduğu kesin. neden kaçıyor? ayetleri topluma söylemekten kaçıyor. Allah(c.c.) ın verdiği görevi ifa etmediği için kaçıyor. resulluğunu yapmadığı için balığın karnına giriyor eğer tövbe edenlerden olmasaydı kıyamete kadar orada kalacaktı diyor ayet. ya musa adam öldürdü ve tövbe etti buda mı risalet öncesiydi. tövbe dileyen herkes günahları sebebiyle tövbe eder kardeş. selam ile..
__________________ ne kadar hatırlanmak istiyorsan o kadar hatırla.
Bir önceki iletimde Davud kıssasındaki bazı ayetlerden hareketle olayın farklı bir yorumunu gündeme getirmiştim. Şimdi yorumu daha netleştirmek için biraz daha geriye gidelim ve bu kıssanın neden anlatıldığını anlamayı deneyelim.
Sad 17'ye kadar olan ayetlerde müşriklerin inkarı ve itirazlarından örnekler görüyoruz.
Sad 17: Sen onların söylediklerine karşı sabret ve bizim güç sahibi kulumuz Davud'u hatırla; çünkü o, (her tutum ve davranışında Allah'a) yönelen biriydi.
Sad 17 ile birlikte müşriklerin tavırlarına karşılık Davud'un kıssası anlatılıyor. Davudun dağlarda ve ormanlardaki yaşamını ima eden ayetler sonrasında mabed kıssası anlatılıyor. Eğer buradaki olay bir davada verilen hatalı bir karar ise, daha önceki ayetlerle bağlantı kurmak zor. Eğer Davudun karşısına çıkanlar bir şekilde hasım ise daha önceki ayetlerle bir paralellik kurmak mümkün.
Benim yorumum, Davud bu iki kişinin iyi niyetli olmadıklarını farketmiş olmakla beraber (bunlar hırsız veya suikastçı olabilir) bir anlık bir zafiyet göstererek oyunlarını açığa çıkarmamayı tercih etti. Daha sonra bu zafiyetinin farkına vardı ve tövbe etti.
Muhabbetle.
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
ÖZÜR: Çok değerli HAKgelenek dostum, sizin gibi çok değer verdiğim bir kardeşimin uyarısı üzerine farkına vardım; isminizin baş harfini tamamen istem dışı yanlış harfin tuşuna basmış, yanlış yazmışım, düzeltiyor ve özür diliyorum sizden. Umarım yanlış bir anlamaya sebebiyet vermemişimdir.
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam haktansapmaz hocam.
yapmış olduğunuz düzeltme için teşekkür ederim,harflerin yakınlığından kaynaklanan bir hata olduğunu tahmin etmiştim.
rabbe emanetsiniz.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Bu kıssada Davut önceden önyargılı davranmaması konusunda peşinen uyarılmasına rağmen gördüğü fotoğraf (99-1) karşısında şaşırır ve bir an kendisini imtihan dışına çıkararak hükmün sağlıklı gelişme ortamını engeller.Aslında yaşanan hayatta bu ve benzeri hatalara sıkça düşeriz.Önemli olan Davut gibi yanlışın farkına varıp kendimize çekı düzen vermemızdir.Muhtemelen Davut benzeri hataya başka bir olayda tekrar düşmüş olabilir.Burada unutmamamız gereken hayatın her karesinin imtihan olduğu ve imtihanında asla boşluk kabul etmeyeceği gerçeğidir.Selamlar..
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Bu kıssada Davut önceden önyargılı davranmaması konusunda peşinen uyarılmasına rağmen gördüğü fotoğraf (99-1) karşısında şaşırır ve bir an kendisini imtihan dışına çıkararak hükmün sağlıklı gelişme ortamını engeller.
Kırmızıya boyadığım cümleni anlayamadım, açarmısınız? Davud hükmün sağlıklı gelişme ortamını nasıl engelledi? Bunu nasıl anladınız?
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma