Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Din devletinin referansı sosyal talep mi, yoksa dinî hüküm mü olmalı?
Ahmedinejad’ın
dışpolitika yazarlarıyla yaptığı sohbet toplantısında bir davetlinin
sorduğu, “İran’da kadınların giysileri konusundaki baskıların
hafifletilmesi yönünde herhangi bir girişim olup olmadığı” şeklindeki
soruya İran Cumhurbaşkanı ilginç bir cevap verdi. Kanunların
sosyal ihtiyaçlar ve talepler gözönünde bulundurularak yapıldığını
belirten Ahmedinejad, giysi konusundaki düzenleme ile trafik kuralları
konusundaki düzenleme arasında hiçbir fark bulunmadığını söyledi. Ahmedinejad’a
göre İran’da sorun, giysi konusundaki yasal düzenlemede değil, o yasayı
uygulayan görevlilerin kişisel eğilimlerine göre davranış
sergilemelerinde. Böyle olunca, bazı güvenlik güçleri, kimi zaman
Tahran’ın ultra lüks semtlerinde geleneksel örtünme biçimlerini
benimsemeyen yüksek gelir düzeyinden kadınlara sert muamelede
bulunabiliyor. Belki de bu, o güvenlik görevlisinin yüksek gelir
grubuna mensup insanlara olan öfkesini yansıtıyor. Ahmedinejad,
kişisel eğilimlerin rol oynadığı böyle vakaları benimsemediklerini,
kanunu uygulama konusunda ifrat ve tefritten uzak durulması gerektiğini
vurgulu biçimde tekrarladı. “Kadınların giysileri konusundaki kısıtlamalar” çevresinde geçen bu konunun aslında çok daha önemli bir başka boyutu var. Zira sohbet sırasında üzerinde durulmadan geçen bu diyalog aslında çok önemli teorik bir tartışmanın temellerini atabilir. Soru
şu olmalı: Dinî kuralların, devlet yönetiminde çerçeveyi ve ilkeleri
oluşturduğu İran İslam Cumhuriyeti’nde yasaların referans kaynağı
sosyal ihtiyaçlar veya talepler mi, yoksa dinî hükümler mi? Bir diğer ifadeyle, İran’ın dinî demokrasisinde yasalar tümevarım yöntemiyle mi, yoksa tümdengelim yöntemiyle mi yapılıyor? Türkiye’de
medya düzeyindeki haberlere bakılırsa İran’da tüm yasaların dinden
çıkarıldığı, yani tümdengelim yöntemiyle kanun yapıldığı düşünülebilir.
Bu durumda İran Meclisi yasama faaliyetinin organı değil, ulemanın
yaptığı kanunların onay makamı oluyor, yani bir tür noter gibi işlev
görüyor demektir. Halbuki geçtiğimiz günlerde İran Ceza
Yasası’ndaki el kesme, recm (taşlayarak öldürme) gibi kimi
uygulamaların (İslam hukuk lugatindeki ifadesiyle “hadler”in)
yürürlükten kaldırılması önerisi tartışılırken konunun Meclis’te
yapılacak değişikliklere havale edildiği haberleri yayınlandı. Meclis’te
yapılan tartışmalarda hadlerin uygulanmasından vazgeçilmesi ceza
yasasındaki bir maddeye dayandırıldı. Bu maddeye göre, eğer hadlerin
uygulanması İslamî nizamın imajına zarar getiriyor ve bu nedenle de
aleyhte kampanyalara neden oluyorsa nizamın maslahatı için bu cezaların
yürürlükten kaldırılabileceği belirtiliyor. Eğer İran’ın siyasi
rejiminde yasalar tümdengelim yöntemiyle yapılıyor ve dinî hükümlerden
çıkarılıyor olsa böyle bir tartışma mümkün müdür? Ceza
yasasındaki değişikliğin, ülkenin yargı erkinin hazırladığı yasa
tasarısının Meclis’te değerlendirilmesi ile yürüdüğünü hatırlatalım. Öyleyse İran’ın siyasi rejiminde dinî referansın yeri ve rolü nedir? İran’da
dinî hükümler, yasa yapılması için değil, yapılan yasaların dinin temel
ilkelerine aykırı olup olmadığının denetlenmesinde rol alıyorlar.
Burada da geniş bir yorum kabiliyetinin geçerli olduğunu unutmayalım. Ahmedinejad’ın,
kadınların örtünmesinde asgari sınırları belirlemek üzere yürürlükte
olan yasaları sosyal ihtiyaç veya taleple ilişkilendirmesi, İslamî
nizamda yasaların referans kaynağının dinî hükümler değil, sosyal
ihtiyaç veya talep olduğunu ortaya koyuyor. Hemen kavramsal bir
modele dökmek gerekmez belki ama bu sistemin, rasyonel temeli
nedeniyle, İran’daki dinî demokrasinin kendine özgü laikliği olduğu
bile öne sürülebilir. Egemenliğin kaynağının halkın iradesi
olduğu İran demokrasisinde, ülkeyi yönetenler güçlerini dinden değil,
seçimlerdeki oy oranlarından alıyorlar. Keza yasalar da
meşruiyetini Meclis’in yasama faaliyetinden alıyor. Meclis’in yapmadığı
herhangi bir yasa uygulamaya giremiyorsa orada cumhuriyet öncesi
saltanat rejiminde olduğu gibi, şahın iki dudağı arasından çıkan her
sözün yasa değerinde olduğu yönetim biçiminden sözedilebilir mi? Türkiye’deki medya düzeyinin, sözkonusu meseleyi bu boyutta algılaması zor elbette. Ama
gerçek ortadadır. Muhafazakâr bilinen Ahmedinejad bile İran’daki
kadınların örtünmesiyle ilgili uygulamayı dinî hükümlere ve
referanslara değil, sosyal ihtiyaçlara ve taleplere dayandırıyor. Bunun
İslam’ın siyaset teorisi alanında çok önemli bir tartışma bahsi olarak
ele alınması ilginç sonuçlar görmemizi sağlayabilir. Türkiye’de
Müslüman aydınları ve ulemayı keşke mümkün olsa da güncel siyasetin
konularından çekip alabilsek ve böyle meselelere yönlendirebilsek!
www.fikritakip.com
kenan çamurcu
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|