Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
:)
Huzurun sekinetin ferahlığın esenliği kardeşlerimin üzerine olsun,
Bana kalırsa feridun abimin antalyaya gelmesi Elçinin gelip gelmemesinden , Ali abim ile Ayhan abimin aynı dert ile dermanlanması gelme itimali tartışılan elçinin anlatacaklarını anlamaktan, Zeki abimi gülüşünden tanımam elçinin yanında geleni tanımamdan, Alican abimin yorgun ellerinin verdiği emirler olası elçinin vereceği fetvalardan çok dahaaa önemli,
Meryem kıssası bir tabak profitöroldeki muhabetten daha önemli daha muhkem olabilir mi,
Ağları balıkların akın akın geldiği günden önce denize salanların bahsi, hayır için öğlen saatlerinde dükkanını bir zaman dilimi için kapatan adamın mesajından daha önemli olabilir mi,
Fonda çalan müziğin kürtçe olmasının da bir ehemmiyeti yoktu ki, sadece benzer bir sızıydı dinleten,
:)
Elçiyi nasıl tanırız soruları ve cevapları
Elimizde elçi diye bellediğimiz, Allah'tandır dediğimiz kitabı nasıl bu vasıf ile etiketlendirdiğimizin göstergeleri değil mi, gelen elçiyi tanımak için hiç bir mekanizmaları olmayan bizler elimizde elçi diye tuttuğumuza ne diye iman eder ne kadar iman ederiz,
:)
Elimizdeki elçiye arapça ile yaklaşanlar, türk elçinin Türkçe bilgisini sınardı :):):):):):):)
Elimizdeki elçiye böyök abelik ile yaklaşanlar elçinin siyah pantol altına hangi renk çorap giydiği ile uğraşırdı :):):):):):):)
neyse kısa kesek burayı...
Çok hızla yol tutmuşken, rüzgarı savurduğu küçük bir araba anteninin camda bıraktığı çatlaklık gibi kafaları çatlatmaz mı denetleyemediğimiz bir makamın etiketi denetleyebildiğimiz bir aletin üstünde dursun
Elimizde üç domates üçü de farklı yetiştirme ortamlarında yetişmiş,
Biri kaya yünü,
Biri perlit,
Biri de coco-peat,
:)
İlk ikisi kimyasal üçüncüsü organik,
Hangisinin coco-peat ile yetiştiğini yediğiniz domatesin lezzetinden tadından bilirsiniz :)
............................................................ ........................
Elimizdeki "Allah'ın kitabı" kara çarşafa ceza vermediği için, kredi kartına cevaz verip vermediği için, üstünde uçan kaçan bir bulut olup olmadığı için "Allah'ın kitabı" olmadı,
:)
Biz her beraber coco-peat satıyoruz ve müşterinin hımm bu domatesin tadı güzel dediği domatese coco-peat'te yetiştirilmiştir diyoruz :) veya ıkınıyoruz dedirtecez diye
Keşke bu kitap bir sandık dolusu kitabın içerisinde ve bir çok sayflar ile karışmış halde gelseydi :)
O zaman acaba şimdi "İman" ettiğimiz kaç ayete Allah'tandır derdik,
Doğru olmak doğruyu aramak değil mi, belki üç yetiştirme ortamının karışımı ile daha güzel bir tada ulaşacaz,
Ben perlit satsam, biri bana bir domates getirse ve bana deseki bu perlittir ve bunda yetişen domateste erikimsi mayhoş bir tad olur, :)
Ben o ürünü satacam ya ve bu ürünün sahibi de bunu biliyor ya, bana da "bildiriyor" ya o tad gelmezse bile "tad alma duyularım bozuk" :)
Biraderlerim Allah ağzımızın ""tadını"" bozmasın, bir ehemmiyeti yok domatesi nerde yetiştirdiğinizin zaten ustalar cam parçacıklarında bile yetiştiriyorlar, o erikimsi tadı buldunuz mu domateste etiket sormayın,
Elimizdeki mushaf'ın birer birer yazılı anlatımlarını sözlü ve toplu anlatsa birisi ve kahramanları karakterleri değiştirse inanın o zaman bile insanın tepkisi farklı olur,
Bize kaliteli domatesin elçiliğini erikimsi mayhoş tad yapar,
Bize sevginin elçiliğini tadının burun direklerindeki acı sızı yapar,
Bize sigaranın elçiliğini muhabbetin deminin tadı yapar,
Bize dostluğun elçiliğini göz bebeklerindeki bir parlama yapar,
Evlatın elçisi karnı burnundaki bir anadır, evladının elçisini tanıyan evladını tanıyan adam doğrunun doğruluğun hakkın adaletin elçisini mi arıyor,
Ey yukardaki bütün elçileri öz oğlu gibi tanıyan kardeşim, sen kendini nasıl tanıyacağını bilmiyor musun,
Sen elçiye elçi dersen Elçi senin dünyanda elçi olur, yoksa deli,
Sen kendi doğruluğundan nasıl eminsen bir başka doğru adamın da doğruluğundan öyle emin olursun,
On kere şuayb kıssası okunacağına bir kere köy pazarına gidelim, Ahzap suresinde muhammedin eşleri ile anlatımlarından önce eşlerimiz ile olan ilişkilere bakalım, Muhammed hanımlarına nasıl davranıyorsa biz de öyle mi davranacaz, Şuayb kavmine nasıl davranıyorsa biz de öyle mi davranacaz, Musa düşmanına nasıl davrandıysa biz de öyle mi davranacaz, hatta Allah muhammedin kavmine nasıl davrandıysa biz de öyle mi davranacaz,
:) Kusura bakmayın ama ben o sahnelerin hiç birisinde birinci çoğul şahıs veya birinci tekil şahıs iyelik ekini göremedim, hanımlarımız, kavmimiz, düşmanımız,
İbrahimin babasına dediği babacığımı ben babama diyemiyorsam, Muhammedin kavmine yaptığını ben edemem,
İbrahim sevgisini babacığım ile gösterdi, İbrahim ve babasıi ben ve babam değil,
Bir tık daha çevirirsek düğmeyi,
Allah'ın insana tavrına bakalım,
Allah muhammed'e ve çağdaşlarına nasıl davrandıysa ( hitap bir davranıştır, dışa yansımadır.) biz de Kendimize ve çağdaşlarımıza öyle mi davranacaz, ..................................................
10 metreden atlayan insan Allah'ın "oppsss" diye sergilediği "tavrı - dışa yansımayı" Biz de 20 metreden atlarken yapmaya kalkışmayalım, aynen sert bir babaya "babacığım" diyemediğimiz gibi,
:) kısa bir ilave daha unutmayalım yasaklar ve emirler de bir tavırdır ve muhattaplı tavırlardır................................................. .......
Asla guççük oğlunu dövdüğün gibi büyük oğlunu dövmez öyle cezalandırmazsın,,,,,,,,,,,
Tüm kardeşlerime selam ederim,
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|