Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba Ali kardesim . Yazdigin mesajin bir kismina yonelik kisa izahlarimi senin yazdiklarinla birlikte kaydediyorum.
Degerli Ali Aksoy Yazdi;
Selam Muhliskul kardeşim,
Cevaplarınız için teşekkür ederim.
Alemlerin Rabbinin muhatabın anlayamadığı bir beyandan muhataplarını sorumlu tutup tutmayacağı ile ilgilenmezken, Kuran'ın bütün zamanlar ve mekanlar için bağlayıcı olduğuna inanmak, bununla ilgilenmek çelişki olmaz mı?
Soz konusu edilen bu iki husus iliskili gibi gorunsede benim kanaatimce farklilik arzetmektedir. Allahin sorumlu tutmasi yargilamayla ilgili bir nitelik tasimaktadir .Oysa Kuran'in verdigi mesajin halen anlasilir olup gecerliligini koruyup korumadigi farkli bir anlama sahiptir.
Din gununun sahibinin otorite alanina karismak gibi bir ruhsatimiz olmadigindan, spekulatif hususlari irdelemeyi gereksiz goruyorum. Cunku Allah herseyi yerli yerince yapacaktir. Kuran olsun diger vahiyler olsun kimlere ulasmistir ne kadarini anlamislardir veya anlamamislardir,mazeretleri nedir ne degildir,bu durumda Allah onlar hakkinda nasil bir degerlendirme yapacaktir?
Ben bu konulara kafa yormuyorum, benim boyumu asar.
Oysa Kuran karsisinda takinacagim tavri belirlemek icin onun anlamak ve anladiklarimin banada hitap edip etmedigini, bilmek gibi bir zorunlulugum var. En azindan ben boyle anliyorum.
Kuran vahyinin kendilerine ulastigi insanlarda ulasmayanlarda hesaba cekileceklerdir. Adil olan Allah adeletinin geregini yapacaktir. Bize dusen bu konumdaki insanlarin konumunu tartismak degil.
Burdaki celiskiyi gormekte gucluk cekiyorum.
Ben diyorum ki,
Var ile yok,
Zengin ile fakir,
Bilenle bilmeyen,
Tanık olanla olmayan,
Kuran'ı "kendi güncel dilinde" duyar duymaz anlayanla, "hitit metinlerinin bile çözülebildiği bir çağda" Kuran'ı anlamaları bilimsel otoritelerin gayret ve insafına kalmış olanlar bir değildir.
Kuran’i anlamak iki ayri acidan degerlendirilmelidir.
Dil acisindan.
Verdigi mesajdaki hakikatler acisindan.
Kuran’in cagdaslari acisindan bakacak olursak akli basinda vasat bir zeka sahibi her mekkeli onu anladi. Kuran defalarca bunu tekrar etmektedir. Kuran’in arapca-anlasilir oldugu cok kez tekrar edilir.
Iste Kuran’in dil beyanini cok acik ve net anlayan bu kimselerin bir kismi onun mesajina ikna olarak onun hakikatliginide anlamislardir. Cogunluk degisik sebeblerden oturu onun hakikatligini anlamaya yanasmamistir.
Bu iki anlayis tamamen farkli anlamlar tasimaktadir.
Benim Hititlerle ilgili olarak verdigim ornek Kuran’in lafzi ile ilgili kismi kapsamaktadir. Bu yonuyle Kuran diger tarihi malzemelerden cok farkli degildir. Kuran kelimelerinin anlamlarini cozmek icin uygulanacak yontemler diger tarihi malzemelere uygulananlardan farkli olmayacaktir. Hititlerle ilgili olarak verdigim ornegin kesinlikle gecerli oldugunu dusunuyorum
Ben Kuran'ın hiç bir değeri yoktur demiyorum ki... Onun evrensel / bütün insanları ilgilendiren mesajlar ihtiva ettiğinde elbette hem fikiriz.
Ben diyorum ki, "Kuran'ın bütün zaman ve mekanlara bağlayıcı olarak seslendiği" inanışı, Hz. Muhammed'in son nebi olduğu inanışının bir parçasıdır.
Kuran’in kendisine yonelik yaptigi tanimlamalar uzerinden hareket edersek sorun kalmaz. Kuran’i tanimlarken tarihsel veya evrensel ifadeleri buyuk bir anlam tasimiyor. Kuran’in tarihsel boyutunu ona kisitlama olarak kullanan kesim ne soylediginin farkinda gibi gorunmemektedir. Bu anlayis zamanla buharlasan Kuran anlayisina donusecek gibi gorunuyor.
Diger taraftan bu anlayisa tam olarak zitlik teskil eden, Kuran’in tarihsel yonunun dogalligini anlamaksizin onun beyanini belli bir zaman dilimine mahkum edenler karsimiza cikmaktadir. Sonuc olarak Kuran’i her iki anlayista Kurani soyle veya boyle saf disi birakmaktadirlar.
Kuran diger vahiyler gibi insanlik icin elzemdir, bu boyle olmasaydi ne digerleri nede kuran insanliga iletilirdi. Kuran veya diger ilahi mesajlarin son kullanma tarihi insanligin dunyadaki devami boyunca surecektir. Kuran’in hic bir ayeti onun gecici olarak baglayiciligina isaret etmez. Hatta Kuran kendinin selefleri olan vahiylari onaylamistir. Kuran vahyi ile onlarin cenaze namazi kilinmamistir.
Kuran bu vahiylere isnad edilen iftiralara karsi cikmistir.
Muhammed nebi-resul yeni bir nebi- resul gelene kadar son nebidir. Allah’in bu husustaki kararini bilen hic kimse yoktur.
Yeni bir nebi-resul acisindan olacaklar hakkinda spekulasyonuda gerekli bulmuyorum. Kuran vahyinin gonderilis gayesini yerine getirecek potansiyelinden eksilme oldugunu sanmiyorum.
Ben Kuran'ın muhatap toplumunun Kuran'ı anlama hususunda sahip olduğu imkanlarla bizlerin imkanlarının eş olmadığını, Rabbin hiç kimseyi bilmediği bir şeyden mesul tutmayacağını, bunu kendi şahıslarına bile yakıştıramayanların Allah'a yakıştırmalarını anlayamadığımı, eğer Allah bu çağdaki insanlara "doğrudan seslenmeyi" dileseydi O'nun Rahmetinde hiç bir sınır bulunmadığından pekala bunu dilediği gibi yapabileceğini söylüyorum.
Allah diledigini yapmaya muktedirdir, Allah’in dilemesine yonelik akli cozumler gelistiremeyiz. Allah’in her yaptiginin arka planini anlayabilmek icin insan ustu olmamiz gerekir. Allah’in muhtemel icraati hakkinda tahminler yurutmek hususunda dikkatli olmaliyiz. Allah’in gerekli gordugu ile cok mantiki gibi gorunen bizimkiler pekala bagdasmayabilir.
Allah’i kisitlamak ve tesvik etmek bizim boyumuzu asar. Muhakkak ki Allah diledigini yapar.
İbrahimim kardeşin, Kuran'ın nüzul ortamının verilerine dair yaptığı değinmeye elbette katılıyorum. Zaten ben de bunu söylüyorum. O ortamın verileri bu gün yok. Var olduğu iddia edilen, birbiri ile yeterince çelişen veriler nasıl olur da o günün nüzul ortamını yansıtır da Kuran'ın anlaşılmasında kaynaklık edebilir ?
Ibrahimim kardesin izahini yanlis anlamissiniz. Aksine Ibrahimim kardes Kuran’in anlasilmasi icin arka plan bilgisi gereklidir demektedir.
Kavramlarının anlamları "Dini ıstılah anlamları" isimli uyduruk bir dile tahrif ettirilip boğdurulmuş bir Kuran'ın sağlıklı anlaşılması cidden şaşılacak bir iş... Bu elbette imkansız değil. Sorun, Rabbin böyle bir şeyi talep edip etmediğinde...
Ali kardes bu yazdiklarinizi kastetmis olmanizi tahmin edemiyorum. Bizim ve sizin yaptigimiz Kuran’in dogru anlasilmasina yonelik ugraslar degilmi? Kuran’i hakkiyla anlamaya Allah’in bir itirazinin olmasi mumkun olabilir mi?
Allah hakkinda sapmalara alet edilen kuran’in dogru anlasilmasi ile, Kuran’da en yogun islenen Allah’in hakkiyla taninmasi ve boylelikle Allah istismari ile insanlarin aldatilmasi onlenmis olacaktir. Allah hakkindaki her tur sapmaya karsi hassas olan insanlarin yetismesinde Kuran en etkili rolu ustlenmektedir.
Gerçekten Kuran'ın ilk muhatapları için Kuran aynı bu günkü gibi, bir bilmece-bulmaca kitabı gibi mi okunuyordu ? Kuran'ı tedricen indiren Rabbin, bu eyleminde güttüğü kasıt bu gün neden aran mıyor ? Allah'ın tedricen indirip ayet ayet ayırdığı Kuran'ı bu gün, "toplu bir halde" insanlara arz edenler ne yapmakta olduklarını hiç mi düşün müyorlar ?
Artık neredeyse insanlara Kuran meali okumalarını tavsiye etmeyi terkeceğim diyen siz değil miydiniz ?
Ali kardesim,
"Artik neredeyse insanlara Kuran tercumesini okumalarini tavsiye etmekten vazgececegim" degil, coktan vazgectim diyorum. Kimseye Kuran okumasini tavsiye etmiyorum, tersine belli bir alt yapi olusturmadan okumayin yanlis anlarsiniz diyorum. Kuran okumadan once arka plan bilgisinin gerekliliginin zorunlu olduguna inanmaktayim. Kuran hakkinda yapilmis hazirlayici calismalarla birlikte Kuran okunmasini tercih etmek tarzinda ki dusuncemi tam izah edmeyisim yuzunden yanlis anlasilmis gibi gorunuyor. Belli hazirliklari yerine getirdikten sonra Kuran okunmasi cok daha verimli olacaktir. Tabiki Kuran hakkindaki yaniltici olan bilgilerin uzerinde vakit kaybedilmesini de kastetmiyoruz.
Sorgulanacağım şey Kuran'ın kavramları, kelimeleri, buyrukları mı, yoksa akıl ve vicdan ölçütünde yapıp ettiklerim mi ?
Eger yanlislikla Kuran'in arac degilde amac oldugunu hissettiren ifadelerim olduysa yanlistir. Tabiki Kuran sadece bir rehberdir bize amacimiza ulasma teknikleri ogretir. Rehberi anlamadan ondan istifade etmemiz mumkun olmadigi icin bu hususlara yogunlasmaktayim.
Kendimiz başta gelen uygulayıcılar olmak üzere, insanlara sadece iyilik edenlerden olmalarını öğütlemek, örf ile emretmek yerine, Kuran kelimelerini, kavramlarını yahut din namına önceden beri taşınıp eriştirilmiş bir takım dogmaları dayatmak, bunların gerçekte söyler olduğu şeylerle de pek alakalı bulunmamak tam bir ehl-i Kitap tavrı değil midir ?
Burda cok haksiz ithamlara girisilmis. Isnad edilenler sahsima yonelik ise izahatlerinizi bekliyorum.
Kuran’i benimseyen her samimi mumin, Kuran'i anlamaya yonelik girisimlerle alay etmeyi, hakir gormeyi bir yere birakin onu en dogru sekilde anlamak icin her turlu fedakarligi yapar. Ayrica Kitap ehli-vahiy ehli hem olumlu hem olumsuz olarak kullanilmaktadir. Neticede bizler de bir kitap ehliyiz yani ummi degiliz.
Allah’a emanet
Kadir
|