Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
sayın Muvahhid,
İçki konusuna gelince , ben özellikle birayı 18 yaşımdan beri kullandım, kullanıyorum. Yaz ayları haftada bir. Kış ayları neredeyse ayda bire gelir bir sıklıkta. İçki bir seferde çok içerseniz Sarhoşluk yapar. Hergün içerseniz az bile içseniz Alkolizme gidersiniz. Çünkü ertesi gün onu ararsınız. Ama böyle haftada bir, ayda bir kültürünü ve ölçüsünü bilerek içerseniz, bundan ne siz ne aileniz, ne komşunuz ne cebiniz, ne sağlığınız zarar görmez.
Ayrıca bira sohbet içkisidir. Biradan başka hiçbir şeyle, uzun saatler keyifli sohbet yapamazsınız.
Nebiz kavramını bilmezden evvel benim bakış açım şöyleydi. Kar kardır, zarar zarardır. Kar nasıl zararın ortağı ise, günah ta sevabın ortağı idi. Sonuçta günahını da inkar etmiyordum. Sonuçta kimseye zararım olmadığını, elbet bir gün bundan vazgeçeceğimi düşünürdüm. Allahın da beni affedeceğini düşünürdüm.
Bunlar benim bazı ibadetlerime hiç mani olmadı. Cumalara gittim. Oruçlarımı tuttum. Tabii o zamanlar daha geleneksel bir bilgi ve inanç düzeyim vardı. Sevap bankacısıydım. 41 yasin okununca her işin hallolunacağını düşünürdüm. Elimden o tip kitaplar düşmezdi. Bilmem kaç salat-ı tefriciye, Amme, yasin, tebareke kitapları bilirsiniz.
Neyse uzun uzun hayatımı anlatmayayım ama yıllar süren araştırmalarım, uğraşılarım sonucunda 2003 yılında istikrarlı bir çizgiye ulaştım.
Neyse bir gün, Prof. Yaşar Nuri Öztürk ün İslam nasıl yozlaştırıldı kitabında Alkol maddesini okudum. Aynı zamanda aynı bilgiler Kur’anın temel kavramları kitabında Hamr maddesinde de var. Tabii Yaşar hoca hiçbir zaman Alkolün haram olmadığını savunmadı. Ama her zaman söylediği gibi halktan hiçbir şey saklanmamasını , insanların işine gelenleri öne sürüp, işine gelmeyenleri gözlerden saklamasını eleştirdi. Herzaman inandığı yolda tekbaşına doğruları söyleyen bir insandır.
Şimdi bu maddeleri okuyunca daha önceden duymadığım veya pek anlamadığım nebiz kavramını öğrendim. Nebiz şaraba göre az alkollü, çoğu sarhoşluk veren az içilince de serinleten bir içki türü idi. Araplarda çeşitli bölgelerde çeşitli maddelerden yapılırdı. Hurma, kuru üzüm, çağla, bal vb. Sonradan hatırladım 1978 lerde eski diyanet işleri başkanı, o zamanlar Ecevit Kabinesinde bakan Dr. Lütfi Doğan (Konyalı) da buna benzer bir şeyler söylüyordu. Bira ile nebiz konusundaki benzerlikten bahsediyordu. Sanıyorum adam bu konulardaki bilgisi ve sözlerinden dolayı dinci çevre tarafından, biraya cevaz verdiği şeklinde algılandı , hiç tutulmadı ve Aforoz edildi. İki Lütfi Doğan vardı. Gümüşhaneli ve Konyalı. Konyalı Lütfi Doğan aynı zamanda Doktora yapmış bir kişi olduğu için diyanet camiasında Dr. Lütfi Doğan diye bilinir.
Aynı şey 1980 li Yıllarda Süleymaniye Camii İmamı Ali Rıza Demircan hocanın da başına geldi. Adamcağız, İslama Göre Cinsel Hayat diye bir kitap yazdı. Yobaz cemaat adını sapık Demircana çıkardılar. Üstüne üstlük, Süleymaniye Camiinden Uşak iline sürdürdüler.
Yani erken öten horozları kestiler. Bu insanlar bu işleri ilk defa bugün yapsalar, en azından bu kadar gadre uğramazlar.
Sahabeden İbn-i mesud öl.659, ve onun ekolünden giden Nehai, Hammad bin süleyman, Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Süfyan-ı Sevri, Cassas gibi insanlar, Hamr (şarap) dışı içkilerin haramlığını sarhoş olacak miktarda içilmesine bağlamış. Sonra bu insanlar nebiz içiyorlar. Bu nebiz zamanının artık çeşitli maddelerden yapılan, az içilince serinlik veren , çok fazla içilince sarhoşluk veren bir içkisi. Bunu kullanıyorlar açık açık ve kınanmıyorlar. Toplumda biliyor ve kullanıyor. Bu saydığım insanlar Irak fıkıh ekolü olarak biliniyor. Kufe şehrinde yaşıyorlar.
Şimdi bu insanlar bu fikre nasıl varmış inceleyelim. Nebiz i Hamr dan ayırırsan otomatik bu sonuca varırsın. Hamr ı kelime manası olarak Şarap olarak kabul edersen o zaman şarap dışı diğer sarhoş edicilerin yasaklığını sarhoş etme miktarına bağlarsan bu sonuca ulaşırsın.
Ama Hamr ı sadece şarap için değil, tüm Alkollü içkileri ifade eder bir anlamda kullanırsan o zaman farklı bir sonuca ulaşırsın. Bugünkü yorum böyle elde edilmiş. Böyle bir yoruma gelinmesinin temel sebebi kişilerin takvası değildir. Aşağıda anlatacağım olaylarla ilgilidir.
Sanıyorum ki olay şöyle gelişti. Şarap Uhut savaşından sonra yasak edildi. Yasak edilmesine sebeb olarak (esba-ı Nüzul) Hz. Hamzanın Sarhoşken Hz. Alinin devesini öldürmesi ve Hz. Alinin bunu peygambere şikayetini anlatırlar. Kütüb-i Sittede ki hadis şöyledir.
Fasil |
: |
İÇECEKLER BÖLÜMÜ |
Konu |
: |
Hamrın Tahrimi Ve Yapıldığı Maddeler |
Ravi |
: |
Hasan İbnu Ali |
Hadis |
: |
Hasan İbnu Ali (ra) babasından naklen anlatıyor: "Bedir savaşı ganimetinden hisseme düşen yaşlı bir devem vardı. Resulullah (sav) da humus`dan (o gün) bana yaşlı bir deve daha verdi. Develerim, Ensar`dan bir zatın hücresinde ıhmış dururken (yanlarına) geldim. Bir de ne göreyim, develerimin hörgüçleri kesilmiş, böğürleri oyulmuş, ciğerleri de sökülmüştü. Bu manzarayı görünce kendimi tutamayıp, ağladım. "Bunu kim yaptı?" diye sordum. "Hamza yaptı. Şu anda, falanca evde, Ensardan birinin içki meclisindedir. Şarkıcı cariye ona şarkı okumuş, şarkısında şunları söylemişti" dediler: "Ey Hamza! Şişman yaşlı develere dikkat et, onlar avluda bağlıdırlar, bıçağı onların sinesine vur, pirzola veya benzerini çabuk yap!" Bu şarkı üzerinde Hamza (ra) fırlayıp, kılıcı kapıp develerin hörgüçlerini kesmiş, karınlarını yarmış, ciğerlerini sökmüş." Hz. Ali (ra) devamla şunları söyledi: "Ben hemen gidip Resulullah (sav)`ın huzuruna çıktım. Yanında Zeyd İbnu Harise vardı. Beni görünce, başımdan geçenleri yüzümden okudu. "Neyin var?" diye sordu. Ben: "Ey Allah`ın Resulü! Bugünkü gibi (dehşetli bir manzara) görmedim. Hamza iki deveme saldırıp hörgüçlerini kesmiş, böğürlerini yarmış. Hemencecik şurada, bir içki meclisinde!" dedim. Bunun üzerine Resulullah (sav) ridasını istedi, getirdiler, giyip yayan gitti. Biz de arkasına düştük. Hamza`nın bulunduğu eve kadar geldi. İzin istedi, buyur ettiler. Girince bir içki meclisiyle karşılaştı. Resulullah (sav) fiilinden dolayı Hamza`yı ayıplamaya başladı. Hamza sarhoştu, gözleri kızarmıştı. Resulullah (sav)`a baktı, sonra nazar edip aşağıdan dizlerine kadar süzdü, tekrar ayağından başlayıp beline kadar süzdü, sonra tekrar bakışlarıyla süzerek yüzüne kadar geldi ve: "Siz benim babamın kölelerinden başka bir şey misiniz?" dedi. Resulullah (sav) onun sarhoş olduğunu anladı. Hemen izinin üstüne geri döndü, çıkıp gitti. Peşinden biz de çıktık. Bu vak`a hamr`ın haram edilmesinden önce idi." |
HadisNo |
: |
2278 |
Şarap kervanlarla Suriyeden Medineye getirilip , satılan bir şeydi. Medinede üretilmezdi. Medine ve her arap şehrinde çeşitli meyvelerden nebiz yapılırdı. Bu nebiz dediğimiz şey eskiden her köyde olan bir şey. Meşeden yapılma musluklu bir fıçı. İçine su doldur. Meyveleri soy, içine doldur. Meyve suyla etkileşsin. Meşe ağacı ile etkileşsin. Sen susadıkça musluktan bardağa doldur iç. Tabii yeni yapıldığında bunun bir mahzuru yok. Fıçıda bekledikçe kekreşiyor, fermantasyon oluyor, bu da lezzeti arttırıyor, sonra alkolleşiyor ve sonuçta sarhoş edecek bir dereceye ulaşıyor. Tabii bu fıçılar büyük olduğu için çabuk tüketilmediğinden bekleme süresinde bu dereceye ulaşıyor. Buna aslında ne peygamber devrinde, ne de Hz. Ebubekir devrinde bir şey denmiyor. Problem Hz. Ömer devrinde başlıyor. Neden.
Çünkü Suriye, filistin, Irak, İran , Mısır fethediliyor. Buralar Bizansa ve Sasani imparatorluğuna bağlı yerler. Bizansa bağlı yerlerde çok şarap üretiliyor ve satılıyor. Tabii buradaki insanlar çoğu hristiyan arap. Bunlar Müslümanlığa geçiyor. Tabii eski alışkanlıkları terketmeleri kolay olmuyor. Şarabı terkeden , yasağı delmek için nebiz yapıp bunu özellikle bekletip alkolleştiriyor ve sonuçta eskiden problem edilmeyen nebiz de problem olmaya başlıyor. Çünkü eskiden nebiz alkollü içki olsun amaçlı yapılmaz iken sonradan alkollü içki olsun amaçlı yapılıyor. Az değil çok içiliyor. Çünkü eskiden sarhoşluk problemi sadece Hamr ‘a yani şaraba bağlıyken , şimdi nebize de bağlı olmaya başlıyor.
Hz. Ömer ortalıkta Sarhoş gezenlere önce 40 sopa, etkili olmayınca 80 sopa vurduruyor. Sonra Hz. Osman da böyle yapıyor. Bazen 40 , bazen 80 sopa. Emeviler devrinde 80 sopayla donduruyorlar cezayı. Bugüne kadar böyle geliyor. Bu Allahın emri değil. Devlet başkanının verme yetkisinde olduğu tazir denilen cezası. Bunu yaygınlaştırmak için peygamber de, Hz. Ebubekir de uyguladı demişler. Hadis diye ortaya koymuşlar. Esasen Hadisler hep Emevilerin siyasi otoritesini kuvvetlendirmek için ortaya konmuş.
Nebiz o zaman herkes tarafından içiliyor. Çoluk , çocuk herkes. İbn-i mesud ve Irak fıkıh ekolü tarafından savunulması bundan.Hamr kavramına sokulmaması bundan.
Ama olay istismar edilince, karşı bir grup oluşuyor. Bunlar İmam Malik, İmam şafii. Hatta İmam Malik , Ebu Hanife nin öğrencisi. Ama sırf bu nebiz konusundaki içtihatı yüzünden Ebu hanife öldüğünde yeryüzünde büyük bir fitne kalktı diyebilmiştir. Ebu Hanife gibi bir insan için.
Nebiz de güme gidiyor. Nebizi Hamr saymayan anlayış değişiyor. İrandan, Suriyeden gelen kültürel tehlikelere karşı bir tedbir. Tabii bir sürü hadis uyduruluyor. İşte çoğu sarhoş edenin azı da haramdır, yok bir küp dolusu içince sarhoş edenin bir avuç dolusu veya bir damlası da haramdır falan. Neden insanlar nebizi özellikle Hamr yasağını delmek için kullanmasın diye.
Nebiz de problem olsaydı, peygamber yasak ederdi. İbn-i mesud, Süfyan-ı Sevri gibi şahsiyetler kullanmazdı. Benim çocukluğuma, babaannemin köyüne kadar gelmezdi. Hala da Anadoludaki köylerde vardır sanırım.
Seyyah İbni Batuta 1300 lü yıllarda Osmanlı Beyliğine gelir. Orada kendisine boza ikram ederler. Batuta bu içkiyi nebiz olarak tanımlar. Batuta nın kendisi sanırım Malikidir. Hanefilerde nebiz haram olmadığı için onlar bu içkiyi kullanmaktadırlar diye kaydeder. Ve de ikna edildikten sonra tadar.
Bu verdiğim bilgilerden sonra ayetleri şarap ve nebiz olarak yorumlayın, ihya .org taki hadisleri anlattığım bilgiler ışığında yorumlayın konu aydınlanacaktır. Problemin şarap ve sarhoşluk kavramları üzerinden ürediği anlaşılacaktır. Nebizi de işin içine katmak için hamr kavramının tüm alkollü içkilere teşmil edildiği ve bunun yönetsel bir tedbir olduğu anlaşılacaktır.
Olayın aslı budur.
Yılların kabulünü , yerleşmiş anlayışları kırmak zordur. Ayrıca benim sorunum değildir.
Sorun nedir. Sorun benim kadar okuyup araştırmayan geniş bir kitle var. Bunların bazıları da çevremde. Zararsız miktar içki kullandıkları için , cumaya falan gider, oruç tutar da, dine tam yönelmeyi erteler. Ben de ertelememelerini söylerim olay budur.
Ama toplum destek değil köstektir. Namaz kılıyorsan içki içemezsin falan. aa olurmu. Adam ya gizli namaz kılar, ya hiç yapmaz. Eskiden Cumaya da laf ederlerdi. Şimdi hiç değilse o yok. İçki içen Cuma müslümanları dini bozmuyor. Dine zarar da vermiyor. Günahları ve sevapları ile yuvarlanıp gitsinler, elbet Allah onlara bir bilinç verecektir. Biraz bir ilerleme var yani.
Çünkü ben bu tip adamları Abase suresinde öğüt almaya giden ibn-i Mektum lara benzetiyorum. Manevi körler. Bir öğüte ihtiyacı var. Ama bu insanlar maalesef kovuluyor.
Şimdi dört beş sene evvel televizyonda haberlerde seyretmiştim. İstanbulda genelevde çalışmış bir Türk, müslüman kadın. Artık bu işi bırakmış. Tertemiz bir hayata başlamak istiyor. Gitmiş bizim cami hocalarına. Ne yapayım diye. Kadına ters davranmışlar. Sanki Allahın dininin sana ihtiyacımı var gibilerinden. Kadını kırmışlar, horlamışlar. Kadın ağlayarak anlatıyordu. Sonuçta ne olmuş. Kadın kiliseye gitmiş. Rahipler bunu bir güzel hristiyan yapmış. Kadın haçlı kolyesini gösteriyordu.
Bizim akıllı cami hocalarımız var. Sokakta oynayan çocukları cami cemaatine katan, dini sevdiren güzel örnekler de var. Ramazan da iftar programında böyle bir hocayı tanıtmışlardı. Kadıncağızın şansızlığı kazmalara çatmak olmuş demek ki.
Yorumu size bırakıyorum.
Herkese selamlar,
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|