Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Allah yaratmış olduğu bu yüzbinlerce türde, milyarlarca hayvanı nerede yarattı?
Dünya’ya nasıl gönderdi?
Uzay gemisi ile mi? Nasıl?
Allah, bu türleri yaratıktan sonra Dünya’ya göndermiş olsaydı tür sayısı ve çeşitliliğinin sabit olması gerekirdi...
Oysa doğada tam tersi mevcut...
Türlerin hepsi değişim halinde!
Allah bu türleri yaratıp gönderirken niçin belli türleri belli coğrafyalara özgü olarak göndermiş acaba?
Örneğin, keseli memeliler niçin Avustralya’ ya mahsus?
Hiçbir bilimsel kuram Yaratıcı’yı bir izah unsuru olarak kullanamaz....
Kullanırsa bu bilim olmaz...
Bu açıklama da olmaz....
Örneğin:
Soru: Ay, niçin Dünya’nın çevresinde dönmektedir?
Cevap: Allah öyle emrettiği için..
Bu cevap mı?
Cevap ise neyi açıklıyor?
Allah’ın yaratılışa nasıl başladığına bakmak, incelemek bu mudur?
Hiçbir bilimsel kuram ölüm sonrasını konu edinemez....
Ölümden sonrası hangi deney, hangi gözlem, hangi matematiksel kuram ile izah edilebilir veya yanlışlanabilir?
Tamamen inanç konusu bir öğeyi içermiyor diye bir bilimsel kuramın yanlışlığını savunmak için bilim nedir, nasıl çalışır gibi konulardan habersiz olmak gerekir....
Yazmamışsınız sevgili sasha...
Cevaplarınız kuramın kendi içerisindeki veya doğa ile olan çelişkilerini içermiyor....
Dolayısıyla bilimsel bir cevap değil...
Ayrıca,bilim öyle sanıldığı gibi değişken de değildir...
Yani bir gün ak dediğine yarın kara diyemez...
Çünkü matematik buna izin vermez...
Bilimdeki değişim şudur...olayları daha ayrıntılı açıklama sürecidir...
Bu süreçte zamaan içerisinde biri tuğla daha konur...
Bilim tarihinde bana gösterilsin ki ak denilen birşey zaman içerisinde karaya dönsün..
selamlar değerli sasha..
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
El yapımı meyva sutunun içilmeyen kısmı bir köşede unutulup gitmişti,belkide 10 gün..kavanoz akla gelip tekrar bakıldığında içinde resmen bir ormanın meydana gelmiş olduğuna şahit olmuştum,ne meyvanın suyu kalmıştı ortada ne esamesi,o sudan öyle bir sistem ortaya çıkmıştı ki neredeyse kavanozun tamamını kaplamıştı..işte yaratılmanında buna benzer olduğunu düşünüyorum,canlıların ilk oluşumu şu ise suyun içinde bir değişim dönüşüm başladı ama asla başı boş değil işte bu başı boş olmama hali YARATMA yı anlatıyor..suyun içinde başlayan hayat artık kavanozuna sığmaz oldu aynı meyya suyunun cıvık yeşil hale gelmesi gibi yaşadıkları ortamlarda o ilk canlıların salgı-gaz vs leriyle değişime uğradı ve nihayetinde ilk başta yapılmış olan cins ayrımı sonrasında belirgin olarak ortaya çıktı..yani maymunun suda ilk oluşumu ayrı insanın suda ilk oluşumu ayrıydı,birbirlerin türemediler veya birbirlerinin oluşumlarına etkileri olmadı..şu aklıma geliyor..hani ana karnında ilk yumurta döllendiğinde sistem nasıl işliyorsa aynı onun gibi..insanı meyadana getiren hücrelerin hepsi tek tip hücreyken bu hücrelerden kimi burnun oluşmasında kimi kanın oluşmasında kimi beynin gmzlerin vs oluşmasında rol alıyorlar,oysa çıkışları ilk nokta..yani insan ve diğer canlıların sudaki ilk oluşumlarıda buna benzer ama tek farkla,insanın oluşumu diğerlerinin yapılarıyla bir birleşim veya ayrışma yapmadan salt kendine özel..bazen biz şöyle düşünüyoruz..Allah dedi ki bir insan yaratacağım..sanki labaratuar gibi bir odada bir insan üstüne çalışılıyor gibi..cıvık çamurdan bir heykel traşın çalışması gibi kafa kol sonra vucud..oysa bu bana göre yanlış..bana göre doğrusu bir insanın ve canlılığın ortaya çıkabilmesi için milyonlarca yılın geçtiği ve suyun içinde değişimden değişime uğradığı halden hale geldiği geçtiği..ve nihayetinde o sapasağlam bir vaziyete geldiğinde Allahın ona seslenmesi...
öyle bir gözlük düşünün ki tamamen en ufağı gösteren öyle ki madde olarak gördüğümüz cismin en küçük parçası..ben bilmem ama misal atom diyelim..bu boyuta inebilecek oranda bir gözlük..onunla herhangi bir cisme baktığınızda o sizin için bir cisim değildir ona bir isim bile veremezsiniz çünkü herşey karmakarışık ve yüksek hızlarla dönüyorlar..
insanın su içindeki serüveninde böyle anlıyorum..su içinde halden hale gelerek ancak tek farkla insan yapıtaşını kendine has taşımasıyla..
yoksa canlılığın ilk başlangıcı bu idi ve sonrasında ortaya çıkan insanımsılar kendi aralarında ayrıştılar olarak değil..çünkü insan çok özel,onda ruh var..Allah bilir..
topu taça atan ben değilim ki, kaldı ki bilmediğinin ardından gidenin de kim olduğu tartışma götürür demiştim, önceki notlarımda...
örneğin şu cümlelerin:
Allah, bu türleri yaratıktan sonra Dünya’ya göndermiş olsaydı tür sayısı ve çeşitliliğinin sabit olması gerekirdi...
Oysa doğada tam tersi mevcut...
Türlerin hepsi değişim halinde!
...bilmediğin ya da konuyu tam olarak özümsemediğin buradan belli...aynen ömür uzatma konusunda bilime güvendiğin gibi arkadaşım...emin ol benim uyarılarm da iyi niyetimden, aramızdaki SANAL samimiyetten...
KÖPEK...deyince herkes ne denmek istediğini anlar...
ama kangal, uzun kangal, şişman kangal, kaniş, petuş, zart zurt..
işte onlarca, binlerce çeşit...ama hepsi KÖPEK türü...bu ise kromozomların da alt birimi olan GENLER ile alakalı bir durumdur..kodlama ile..ancak BÜTÜN köpeklerin kromozom sayısı eşittir...
aslında münzara edilen konu çok su götürür...nitekim bana desen ki :"arkadaşım yeryüzündeki bütün canlılar topraktan değil mi?" evet derim..o zaman bizim atamız toprak mı oluyor?
ne deniyor insanın ilk yaratılışı için REHBERİMİZ kuran'da : şekillenmiş bir balçık..yani şekillendirme var, hem de çok detaylı, genlerine, kromozomlarına, dna kodlarına kadar....
BİLİM, TARİH için YAZININ bulunuşunubaz alır...halbuki bir MÜMİN için kutsal kitaplar tarih bilgisidir...hem de EN GÜVENİLİRİ...işte yaratılış orada bize anlatılmıştır...
ama dersen ki, ben bilimden yola çıkarak bu bilgilere bir kez daha ulaşırım, işte o zaman Rahman sana yardım etsin...çünkü benim için konu zaten NET, çok şükür...
bu arada RAB çok çeşitli olabilir, lütfen bana yardım etsin temennilerinde bulunurken Rabbul alemin veya Rahman de...
Selam sevgili evrensel, suphen olmasin ben her turlu yazisirim seninle bu konuda..Ayri fikirlerde olmamizin onemi yok. Ama inanirim ki bir ortak paydada bulusulur.Fikir alisverisi budur zira.
Belli, yaratmýþ ve göndermiþ” derken???
Allah yaratmýþ olduðu bu yüzbinlerce türde, milyarlarca hayvaný nerede yarattý?
Kuran'a gore kendi katinda yaratti.(yeryuzune yolladigina gore)
Dünya’ya nasýl gönderdi?
Uzay gemisi ile mi? Nasýl?
Kehf suresindeki benzer olayla(once uyutup) o sekilde yollamis olabilir, aracilari ile..Veya bir gunu 50.000 yila denk gelecek seklindeki yolculukla da indirmis olabilir.
Allah, bu türleri yaratýktan sonra Dünya’ya göndermiþ olsaydý tür sayýsý ve çeþitliliðinin sabit olmasý gerekirdi...
Niye sabit olsun ki? Daha once de soyledim Allah yaratmaya devam ediyor hala, yaratim bitmis degil ki?Burada bir sabitlikten bahsedebilir miyiz turler acisindan? Sanmiyorum.Yaratim belli bir surecte noktalansaydi o zaman bahsedebilirdik bence bundan.
Senin bu soyledigin, su anlama gelir. Allah yaratti, bitti, cekti elini yeryuzunden.Halbuki yaratim devam ediyor hala.Yok boyle birsey.
Oysa doðada tam tersi mevcut...
Tam tersi mevcut degil.Yaratimin gerektirdigi sekilde(devamlilik) devam ediyor turler acisindan.Sabit olsaydi bundan bahsedebilirdik.
Türlerin hepsi deðiþim halinde!
Allah bu türleri yaratýp gönderirken niçin belli türleri belli coðrafyalara özgü olarak göndermiþ acaba?
Belli cografyalara gonderdigini kim soyledi ki? Insanlar yeryuzunde sabit mi kaliyor, cografya acisindan?Yer degistirmiyor mu?
Bering bogazi donmasaydi insanlar yuruyerek yukari(kuzeye) cikabilecekler miydi?
Örneðin, keseli memeliler niçin Avustralya’ ya mahsus?
Neden hayvanlarin nesli tukeniyor? Niye dinazor yok mesela su an?
Niye 950 yil yasayan yok?
Ornegin, biz neden cig et yemiyoruz?Niye Alaska'daki cig etle besleniyor?
Her iklimde farkli hayvan ve kulturler mevcut. Niye Arabistan'da penguen yasamiyor? Neden kanguru kutupta yasamiyor?Hepsi Allah'in duzeneginde bir yasayis icinde..
Bak daha gecenlerde bilimadamlari bir aciklama yapip, cok onceki devirlerde kuzey kutbunda dinazorlarin yesillik tukettigini acikladilar, iklimin farkli oldugunu belirttiler.Haberi en alta kopyaliyorum okuyabilirsin.
Hiçbir bilimsel kuram Yaratýcý’yý bir izah unsuru olarak kullanamaz....
Bilimin anladigimiz Allah ile ilgisi yoktur zaten. Bunun aksini soyleyen cikmadi ki?
Kullanýrsa bu bilim olmaz...
Bu açýklama da olmaz....
Örneðin:
Soru: Ay, niçin Dünya’nýn çevresinde dönmektedir?
Cevap: Allah öyle emrettiði için..
O kadar sig degil bunun cevabi. Sistem o sekilde ongoruldugu icin.Sistemin kurucusu kim?Kuran'a gore Allah.
Bu cevap mý?
Cevap ise neyi açýklýyor?
Allah’ýn yaratýlýþa nasýl baþladýðýna bakmak, incelemek bu mudur?
Hiçbir bilimsel kuram ölüm sonrasýný konu edinemez....
Edinemez cunku edindigi noktada ruh'a bulasmak zorundadir. Bu da Allah'i kabuldur. Parapsikoloji neden gercek bir resmi bilim olarak kabul edilmez?Hicbir Ruh hastaliklari doktoru, hastasinin karsisina ben bunun ruhunu iyilestirecegim diye cikmaz. O doktor bunu akil sagligi seklinde algilar.Ama unvani ruh hastaliklari doktoru'dur.
Halbuki akli dengesi rahatsiz olan(toplumdaki adiyla deli) kisi, akil sagligi tedavisine girer. Ama ruhsal rahatsizligi olan kimsenin, akil sagliginda bir rahatsizlik yoktur.
Uzunca bir seyahate cikip ruhsal dengesini duzeltebilir insan, ama dunyanin obur ucuna da gitse akli denge bozuksa duzelmez.Tibben deli, akilli olmaz yani.
Bilim bu sekilde ayrisir, Allah kavramindan. Bilim de ruh yoktur.Citir cerez miktari kadar islenir, paranormal seyler.Ha bir de elimizde bir kirlian fotografi mevcuttur.Bir de alternatif tedavi yontemleri.
Resmi bilim, parapsikoloji'yi asla resmi bir bilim dali seklinde kabul etmez.
Ölümden sonrasý hangi deney, hangi gözlem, hangi matematiksel kuram ile izah edilebilir veya yanlýþlanabilir?
Oncesini de gozlemiyorlar ki!...Gercek gerekcesi bu degildir.Olsaydi kirli an fotografi cekilmezdi. Bircok universite de kursusu var parapsikolojinin ama resmi bilim dali degil. Cunku bilim ruh diye birseyi tanimaz.O ruh'u, akil olarak degerlendirir.
Tamamen inanç konusu bir öðeyi içermiyor diye bir bilimsel kuramýn yanlýþlýðýný savunmak için bilim nedir, nasýl çalýþýr gibi konulardan habersiz olmak gerekir....
Yok ben kendi sahsim adina kesinlikle bilim'i kotuluyor ve disliyor degilim.Aksine destekliyorum bilimi.. Ama hicbir zaman ikisini ayni kulvara koymuyorum. Din dindir, bilim de bilim. Ayristirmam budur.
Bilimde on kabul yoktur, dinde ise bunun tam tersidir.
Sadece bilim konusulacaksa, o kulvarda konusurum. Sadece din konulasacaksa o kulvara yonelik konusurum.
Yazmamýþsýnýz sevgili sasha...
Cevaplarýnýz kuramýn kendi içerisindeki veya doða ile olan çeliþkilerini içermiyor....
Dolayýsýyla bilimsel bir cevap deðil...
Bilimsel olmak zorunda degil ki.. Bu benim gorusumdur, dogru veya yanlistir ayri konu..
Ayrýca,bilim öyle sanýldýðý gibi deðiþken de deðildir...
Bilim degisken olmak zorundadir.Tek noktada saplanip kalirsa bilim olmaz.Bakin bir bilimsel evrim teorisi, kac yilin sonucu ve birikimidir. Varin hesap edin.
Yani bir gün ak dediðine yarýn kara diyemez...
Benden sana kardesce tavsiye, bu cumleni sakin ola bilimsel bir platformda kullanma.
M.O 550'de dunya duzmus.(Anaximenes)
M.O 500'de dunya kureymis.(Pythagoreans)
M.O 455'de dunya donuyormus.(Philolaus)
Baska ornekler vermemi ister misin? Bugun ak dedigine yarin kara dememesi icin, bilimin sabit olmasi gerekir.Bu bilimin dogasina aykiridir herseyden once..
Der. Demek zorundadir. Kendini yanlislayamayan sey bilim olmaz, dogma olur. Bilimin en acik ozelligi budur. Kendini yanlislayabilmek.Bunu yapmassa oldugu yerde sayar, bilim diye birsey olmaz.Bunu hangi bilim insanina sorsan sana ayni cevabi verir. Ki ben biliminsani da degilim, sadece bilimsel ilerleyisi takip eden biriyim.Degisen dunyada bilim yerinde sayamaz, sayarsa bilim olmaz.
Dune kadar ictigimiz hap, bugun tedavulden kaldiriliyorsa ,toplatiliyorsa bu kendini yanlislamaktir.Cunku ilerlemistir ve o ilacin islevini yapmadigina karar vermistir.
Bu ak dedigine, kara demektir. Ki oyle de olmalidir zaten. Bilimin ayiklama yontemidir bu.
Çünkü matematik buna izin vermez...
Veriyor iste yukarda gordugun gibi sevgili evrensel.
Bilimdeki deðiþim þudur...olaylarý daha ayrýntýlý açýklama sürecidir...
Degildir.Ortaya bir tez atmadan, yanlislamasini(antitez) yapamaz bilim.
Bu süreçte zamaan içerisinde biri tuðla daha konur...
Yanlislama yapmasi bir tugla daha koymasidir zaten.
Bilim tarihinde bana gösterilsin ki ak denilen birþey zaman içerisinde karaya dönsün..
Gosterdim ornekle yukarida sevgili evrensel.
selamlar deðerli sasha..
Brüksel'li araþtýrmacýlar, bazý dinozorlarýn dondurucu soðuklara dayanabildiðini ileri sürüyor.
Hikayeyi herkes biliyor. Dünya'ya 65 milyon yýl önce çarpan bir göktaþý
yarattýðý etkiyle volkanlarýn harekete geçmesine neden olduktan sonra,
atmosferi kül tabakasý kaplarken yeryüzünde de lavlar kol gezmeye
baþladý. Bu þekilde dinozorlarýn nesli tükendi.
Bir teori, Güneþ'in önünün toz bulutlarýyla kesilmesi nedeniyle
dondurucu soðuklarýn ortaya çýktýðýný ve dinozorlarýn sonunun donarak
geldiðini öne sürüyor. Ancak Brüksel'de bulunan Doða Bilimleri
Enstitüsü paleontologlarýndan Pascal Godefroit liderliðindeki bir ekip,
bazý dinozorlarýn dondurucu soðuklarda da hayatta kalabildiðini öne
sürüyor.
Takýmýn teorisi, büyük çarpýþmadan birkaç milyon yýl önce bugün
Rusya'nýn kuzeydoðusunda bulunan Kakanaut Nehri olarak bilinen bölgede
bulduklarý son fosillere dayanýyor. Kýtalarýn kaymalarý da
hesaplandýðýnda, burada bulunan fosillerin Kuzey Kutup Dairesi içinde
bulunan 70. paralelde yaþadýðý görülüyor.
Bulgularýn yolunu kaybetmiþ dinozorlara ait olmadýklarýný belirten
Godefroit, bu düþüncesini daha yüksek paralellerde bulunan dinozor
yumurtasý kabuklarýna dayandýrýyor.
Kuzey Kutup Dairesi'nin o dönemlerde çok daha ýlýman bir iklime sahip
olduðu biliniyor ancak, yine de bu durum orada yaz havasý olduðunu
göstermiyor. Godefroit'in ekibi, yaz döneminde 10 derece santigrat olan
sýcaklýðýn kýþ dönemlerinde dondurucu seviyelere indiðini ifade ediyor.
Godefroit, dinozorlarýn bir kýsmýnýn soðuk iklimlerde yaþamýþ olmasýnýn
donarak öldükleri konusundaki teorileri zayýflatabileceðini söylüyor
ancak, atmosferi kaplayan toz bulutunun dünya üzerindeki fotosentezi
engellemesinin besin zincirinin ilk basamaðýnda, yani bitkilerde, hýzlý
bir yok oluþa neden olabileceðini söylüyor. Bu þekilde tüm dinozor
yaþamýnýn yok oluþunda toz bulutlarýnýn ölümcül etkisi konusundaki
fikirlerinin deðiþmediðini belirtiyor.
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
gülecek olan bu dünyada gülsün...elbet bizim de gülecek zamanımız gelecek ...
ırk, tür, cins, familya, zart zurt...tek tek açıklasam ne fark eder arkadaşım?
notta ne demek istediğim gayet açık...bilimsel birikimi olanlar, burunlarını şeyden kurtarabilseler ne mutlu onlara...
zaten biyoloji, genetik eğitim aldığım bir alan değil. benim aldığım eğitim endüstri mühendisliği...bize orada enflasyonu anlattılar mesela...ama bugünkü bakış açımla BİLİMSEL olarak anlatılan enflasyonun aslında FIRSAT düşkünü AÇ GÖZLÜ insanın bir çıktısı olduğunu görebiliyorum çok şükür...
çok şükür ki, Rahman az buçuk nasip etmiş bazı şeylerden haberimiz var..milletin nasıl saptığını KAVRAYABİLİYORUM....
bilim bir gün güneşi batıdan doğurtmayı başarırsa, haber lütfen de KURAN sevdamızdan vazgeçelim...
seni SAPKIN fikirlerinle (bu konu başlığı için) başbaşa bırakma konusunda ise sana katılıyorum. ben kendimce doğrularımı, sen KURAN ışığında yaşamaya çalıştığını söyleyen arkadaşıma (netten) elimden geldiğince anlattım...
konunuz bir gün israil, karun, hamanlara gelince umarım aynı safta birleşiriz...
Konumuz “Evrim” olduğuna göre, lütfen sadece bilimsel konuları konuşalım. Siz, isterseniz bilimsel de konuşabileceğinizi belirtmişsiniz zira..
Allah yaratmış olduğu bu yüzbinlerce türde, milyarlarca hayvanı nerede yarattı?
Kuran'a gore kendi katinda yaratti.(yeryuzune yolladigina gore)
Dünya’ya nasýl gönderdi?
Uzay gemisi ile mi? Nasýl?
Kehf suresindeki benzer olayla(once uyutup) o sekilde yollamis olabilir, aracilari ile..Veya bir gunu 50.000 yila denk gelecek seklindeki yolculukla da indirmis olabilir.
Kendi katı neresi? Hangi galakside? Eğer evrenimizin dışında yaratıp, yolladıysa hangi araç ile? Evrene nasıl girdiler? Bebekler miydi? Yoksa yumurta mı? Memelileri de yumurta içinde mi gönderdi? Uzay şartlarına nasıl dayandılar? Bu kadar çok sayı ve türdeki hayvanı sığdıracak uzay gemisi ne kadar büyüktü? Yoksa, cevabınız sadece “bilmiyorum” mu olmalı? Bu konuya bilimsel bir cevabınız var mı?
Niye sabit olsun ki? Daha once de soyledim Allah yaratmaya devam ediyor hala, yaratim bitmis degil ki?Burada bir sabitlikten bahsedebilir miyiz turler acisindan? Sanmiyorum.Yaratim belli bir surecte noktalansaydi o zaman bahsedebilirdik bence bundan.
Senin bu soyledigin, su anlama gelir. Allah yaratti, bitti, cekti elini yeryuzunden.Halbuki yaratim devam ediyor hala.Yok boyle birsey.
Bu söylediğiniz, tüm canlıların Allah’ın aracıları ! ile Dünya’ya gönderildiği varsayımınıza aykırı oluyor. Dünya’da türler değişiyor ama ben gökten inen, bu yeni türleri taşıyan aracılar görmüyorum. Yoksa, bu aracılar gibitaşıdıkları yeni türler de mi görünmez? Dünya’ya inince görünür hale mi geliyorlar? Bunlar hangi fizik yasalarına tabi?
Oysa doðada tam tersi mevcut...
Tam tersi mevcut degil.Yaratimin gerektirdigi sekilde(devamlilik) devam ediyor turler acisindan.Sabit olsaydi bundan bahsedebilirdik.
Türlerin hepsi deðiþim halinde!
Bir karar verin lütfen. Diyorum ki, tür sayısı ve çeşitliliği sabit değil. Siz “tam tersi” diyorsunuz. Lütfen, sadece itiraz etmek için itiraz etmeyin.
Allah bu türleri yaratýp gönderirken niçin belli türleri belli coðrafyalara özgü olarak göndermiþ acaba?
Belli cografyalara gonderdigini kim soyledi ki? Insanlar yeryuzunde sabit mi kaliyor, cografya acisindan?Yer degistirmiyor mu?
Bering bogazi donmasaydi insanlar yuruyerek yukari(kuzeye) cikabilecekler miydi?
Örneðin, keseli memeliler niçin Avustralya’ ya mahsus?
Ben söylüyorum, biyologlar söylüyor. Bazı türler diyorum. Tümü değil! Lütfen.
Lütfen benim ne yazdığımı dikkatlice okuyun. Size “insanlar göç edemez” mi dedim.
Google’a “geographical distribution” yazın bakalım. Ne çıkacak. Bazı türler, bazı coğrafyalara özgüdür. Bazı sürüngen türleri, böcek, kuş, memeli gibi. Allah niçin bazı türleri bazı bölgelere özgüledi? Bu türleri uzaydan uzay gemileri ya da aracıları ile ( o da her neyse-vardır mutlaka bir bilimsel açıklaması) indirirken bazı hayvanları sadece bazı adalara mı bıraktı?
Örneðin:
Soru: Ay, niçin Dünya’nýn çevresinde dönmektedir?
Cevap: Allah öyle emrettiði için..
O kadar sig degil bunun cevabi. Sistem o sekilde ongoruldugu icin.Sistemin kurucusu kim?Kuran'a gore Allah.
Bu cevap mý?
Cevap ise neyi açýklýyor?
Allah’ýn yaratýlýþa nasýl baþladýðýna bakmak, incelemek bu mudur?
Hiçbir bilimsel kuram ölüm sonrasýný konu edinemez....
Sevgili Sasha, o cevabın cevap olmadığını zaten ben söylüyorum.Sizin verdiğiniz gökten inen milyonlarca tür ve milyarlarca canlı cevabı aynen böyle bir cevap.
Edinemez cunku edindigi noktada ruh'a bulasmak zorundadir. Bu da Allah'i kabuldur. Parapsikoloji neden gercek bir resmi bilim olarak kabul edilmez?Hicbir Ruh hastaliklari doktoru, hastasinin karsisina ben bunun ruhunu iyilestirecegim diye cikmaz. O doktor bunu akil sagligi seklinde algilar.Ama unvani ruh hastaliklari doktoru'dur.
Halbuki akli dengesi rahatsiz olan(toplumdaki adiyla deli) kisi, akil sagligi tedavisine girer. Ama ruhsal rahatsizligi olan kimsenin, akil sagliginda bir rahatsizlik yoktur.
Uzunca bir seyahate cikip ruhsal dengesini duzeltebilir insan, ama dunyanin obur ucuna da gitse akli denge bozuksa duzelmez.Tibben deli, akilli olmaz yani.
Bilim bu sekilde ayrisir, Allah kavramindan. Bilim de ruh yoktur.Citir cerez miktari kadar islenir, paranormal seyler.Ha bir de elimizde bir kirlian fotografi mevcuttur.Bir de alternatif tedavi yontemleri.
Resmi bilim, parapsikoloji'yi asla resmi bir bilim dali seklinde kabul etmez.
Birkaç defa bahsettiğiniz Kirlian fotoğrafları hakkında bu sitede bir konu mevcut. Zaman ayırıp bakarsanız kirlian fotoğrafçılığının ruh vs ile, bilim ile hiç ilgisi olmadığını, sadece sahtekarlık olduğunu görürsünüz.
“Kirlian etkisi, “bilimimsi” olarak adlandırılabilinecek ve doğa-bilim dışı olayların bilimsel terimler ile sanki bilimmiş gibi servis edilmiş olan onlarca örneğinden sadece biridir.
Kirlian etkisinin nedenlerini ve ne yüce olaylara ışık tuttuğunun örneklerini internetten yüzlerce kaynaktan bulabilirsiniz. Ben ise etkinin basit bilimsel nedenini yazayım:
Kirlian fotoğrafları çekmede kullanılan yüksek gerilimli ve yüksek frekanslı elektrik (elektron akımının ters yönünde kuantum ölçeğinde boşluk hareketi demektir), yüzey atomlarının dış yörünge elektronlarının kopmasını sağlar. Kopan elektronların hava atomları ile girdiği soğurma ve salınım etkileri ile hava atomları iyonize olur. Aynen yıldırım gibi, havada bulunan su buharı atomlarının iyonizasyonu sayesinde ışık(foton) salınımı olur. ( Elektronların enerji düzeylerinin değişmesi sonucunda yörünge düzeyleri enerji farkı kadar enerji taşıyan foton salınır. Işıma, foton salınımıdır. Havada bulunan su buharı yoğunluğunun değişmesi ışıma yoğunluğunu ve şeklini değiştirir.)Bunun fotoğraf filmlerince kaydedilip daha sonra bilgisayarda renklendirilmesi ile de size bol masallı kirlian fotoğrafı oluşturulur.
Nitekim, su buharı olmayan havasız (vakum) ortamda yapılan denemelerde kirlian etkisi ortadan kalkmıştır. Geriye de bu deneylerden! ceplerini dolduranlar kalmıştır.”
Sevgiler değerli sasha...
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
Konumuz “Evrim” olduðuna göre, lütfen sadece bilimsel konularý konuþalým. Siz, isterseniz bilimsel de konuþabileceðinizi belirtmiþsiniz zira..
Allah yaratmýþ olduðu bu yüzbinlerce türde, milyarlarca hayvaný nerede yarattý?
Kuran'a gore kendi katinda yaratti.(yeryuzune yolladigina gore)
Dünya’ya nasýl gönderdi?
Uzay gemisi ile mi? Nasýl?
Kehf suresindeki benzer olayla(once uyutup) o sekilde yollamis olabilir, aracilari ile..Veya bir gunu 50.000 yila denk gelecek seklindeki yolculukla da indirmis olabilir.
Kendi katý neresi? Hangi galakside? Eðer evrenimizin dýþýnda yaratýp, yolladýysa hangi araç ile? Evrene nasýl girdiler? Bebekler miydi? Yoksa yumurta mý? Memelileri de yumurta içinde mi gönderdi? Uzay þartlarýna nasýl dayandýlar? Bu kadar çok sayý ve türdeki hayvaný sýðdýracak uzay gemisi ne kadar büyüktü? Yoksa, cevabýnýz sadece “bilmiyorum” mu olmalý? Bu konuya bilimsel bir cevabýnýz var mý?
Niye sabit olsun ki? Daha once de soyledim Allah yaratmaya devam ediyor hala, yaratim bitmis degil ki?Burada bir sabitlikten bahsedebilir miyiz turler acisindan? Sanmiyorum.Yaratim belli bir surecte noktalansaydi o zaman bahsedebilirdik bence bundan.
Senin bu soyledigin, su anlama gelir. Allah yaratti, bitti, cekti elini yeryuzunden.Halbuki yaratim devam ediyor hala.Yok boyle birsey.
Bu söylediðiniz, tüm canlýlarýn Allah’ýn aracýlarý ! ile Dünya’ya gönderildiði varsayýmýnýza aykýrý oluyor. Dünya’da türler deðiþiyor ama ben gökten inen, bu yeni türleri taþýyan aracýlar görmüyorum. Yoksa, bu aracýlar gibitaþýdýklarý yeni türler de mi görünmez? Dünya’ya inince görünür hale mi geliyorlar? Bunlar hangi fizik yasalarýna tabi?
Oysa doðada tam tersi mevcut...
Tam tersi mevcut degil.Yaratimin gerektirdigi sekilde(devamlilik) devam ediyor turler acisindan.Sabit olsaydi bundan bahsedebilirdik.
Türlerin hepsi deðiþim halinde!
Bir karar verin lütfen. Diyorum ki, tür sayýsý ve çeþitliliði sabit deðil. Siz “tam tersi” diyorsunuz. Lütfen, sadece itiraz etmek için itiraz etmeyin.
Allah bu türleri yaratýp gönderirken niçin belli türleri belli coðrafyalara özgü olarak göndermiþ acaba?
Belli cografyalara gonderdigini kim soyledi ki? Insanlar yeryuzunde sabit mi kaliyor, cografya acisindan?Yer degistirmiyor mu?
Bering bogazi donmasaydi insanlar yuruyerek yukari(kuzeye) cikabilecekler miydi?
Örneðin, keseli memeliler niçin Avustralya’ ya mahsus?
Ben söylüyorum, biyologlar söylüyor. Bazý türler diyorum. Tümü deðil! Lütfen.
Lütfen benim ne yazdýðýmý dikkatlice okuyun. Size “insanlar göç edemez” mi dedim.
Google’a “geographical distribution” yazýn bakalým. Ne çýkacak. Bazý türler, bazý coðrafyalara özgüdür. Bazý sürüngen türleri, böcek, kuþ, memeli gibi. Allah niçin bazý türleri bazý bölgelere özgüledi? Bu türleri uzaydan uzay gemileri ya da aracýlarý ile ( o da her neyse-vardýr mutlaka bir bilimsel açýklamasý) indirirken bazý hayvanlarý sadece bazý adalara mý býraktý?
Örneðin:
Soru: Ay, niçin Dünya’nýn çevresinde dönmektedir?
Cevap: Allah öyle emrettiði için..
O kadar sig degil bunun cevabi. Sistem o sekilde ongoruldugu icin.Sistemin kurucusu kim?Kuran'a gore Allah.
Bu cevap mý?
Cevap ise neyi açýklýyor?
Allah’ýn yaratýlýþa nasýl baþladýðýna bakmak, incelemek bu mudur?
Hiçbir bilimsel kuram ölüm sonrasýný konu edinemez....
Sevgili Sasha, o cevabýn cevap olmadýðýný zaten ben söylüyorum.Sizin verdiðiniz gökten inen milyonlarca tür ve milyarlarca canlý cevabý aynen böyle bir cevap.
Edinemez cunku edindigi noktada ruh'a bulasmak zorundadir. Bu da Allah'i kabuldur. Parapsikoloji neden gercek bir resmi bilim olarak kabul edilmez?Hicbir Ruh hastaliklari doktoru, hastasinin karsisina ben bunun ruhunu iyilestirecegim diye cikmaz. O doktor bunu akil sagligi seklinde algilar.Ama unvani ruh hastaliklari doktoru'dur.
Halbuki akli dengesi rahatsiz olan(toplumdaki adiyla deli) kisi, akil sagligi tedavisine girer. Ama ruhsal rahatsizligi olan kimsenin, akil sagliginda bir rahatsizlik yoktur.
Uzunca bir seyahate cikip ruhsal dengesini duzeltebilir insan, ama dunyanin obur ucuna da gitse akli denge bozuksa duzelmez.Tibben deli, akilli olmaz yani.
Bilim bu sekilde ayrisir, Allah kavramindan. Bilim de ruh yoktur.Citir cerez miktari kadar islenir, paranormal seyler.Ha bir de elimizde bir kirlian fotografi mevcuttur.Bir de alternatif tedavi yontemleri.
Resmi bilim, parapsikoloji'yi asla resmi bir bilim dali seklinde kabul etmez.
Birkaç defa bahsettiðiniz Kirlian fotoðraflarý hakkýnda bu sitede bir konu mevcut. Zaman ayýrýp bakarsanýz kirlian fotoðrafçýlýðýnýn ruh vs ile, bilim ile hiç ilgisi olmadýðýný, sadece sahtekarlýk olduðunu görürsünüz.
“Kirlian etkisi, “bilimimsi” olarak adlandýrýlabilinecek ve doða-bilim dýþý olaylarýn bilimsel terimler ile sanki bilimmiþ gibi servis edilmiþ olan onlarca örneðinden sadece biridir.
Kirlian etkisinin nedenlerini ve ne yüce olaylara ýþýk tuttuðunun örneklerini internetten yüzlerce kaynaktan bulabilirsiniz. Ben ise etkinin basit bilimsel nedenini yazayým:
Kirlian fotoðraflarý çekmede kullanýlan yüksek gerilimli ve yüksek frekanslý elektrik (elektron akýmýnýn ters yönünde kuantum ölçeðinde boþluk hareketi demektir), yüzey atomlarýnýn dýþ yörünge elektronlarýnýn kopmasýný saðlar. Kopan elektronlarýn hava atomlarý ile girdiði soðurma ve salýným etkileri ile hava atomlarý iyonize olur. Aynen yýldýrým gibi, havada bulunan su buharý atomlarýnýn iyonizasyonu sayesinde ýþýk(foton) salýnýmý olur. ( Elektronlarýn enerji düzeylerinin deðiþmesi sonucunda yörünge düzeyleri enerji farký kadar enerji taþýyan foton salýnýr. Iþýma, foton salýnýmýdýr. Havada bulunan su buharý yoðunluðunun deðiþmesi ýþýma yoðunluðunu ve þeklini deðiþtirir.)Bunun fotoðraf filmlerince kaydedilip daha sonra bilgisayarda renklendirilmesi ile de size bol masallý kirlian fotoðrafý oluþturulur.
Nitekim, su buharý olmayan havasýz (vakum) ortamda yapýlan denemelerde kirlian etkisi ortadan kalkmýþtýr. Geriye de bu deneylerden! ceplerini dolduranlar kalmýþtýr.”
Sevgiler deðerli sasha...
Selam sevgili evrensel,
Tesekkur ederim bir ayrima oturtma karari verdigin icin. Ama hala oturmus gorunmuyor, sroularin geregi..
Su mesajindan sonra, ben senin bilime yonelik ve bilimin icerigine aykiri dusundugunu, dusunuyorum. Bu anlamda yazdiklarini kusura bakma ama,su noktadan sonra bilimsel addetmeyecegim.
evrensel Yazdı:
Selam Deðerli sasha,
Hiçbir bilimsel kuram Yaratýcý’yý bir izah unsuru olarak kullanamaz....
Kullanýrsa bu bilim olmaz...
Bu açýklama da olmaz....
Örneðin:
Soru: Ay, niçin Dünya’nýn çevresinde dönmektedir?
Cevap: Allah öyle emrettiði için..
Hiçbir bilimsel kuram ölüm sonrasýný konu edinemez....
Dolayýsýyla bilimsel bir cevap deðil...
Ayrýca,bilim öyle sanýldýðý gibi deðiþken de deðildir...
Yani bir gün ak dediðine yarýn kara diyemez...
Çünkü matematik buna izin vermez...
Bilimdeki deðiþim þudur...olaylarý daha ayrýntýlý açýklama sürecidir...
Bu süreçte zamaan içerisinde biri tuðla daha konur...
Bilim tarihinde bana gösterilsin ki ak denilen birþey zaman içerisinde karaya dönsün..
selamlar deðerli sasha..
Cunku, sundugun sekliyle bilim bu degildir. Ki ornegini de verdim zaten.
Aykiridir dedigin kisima iliskin;
Hayir aykiri degil,Allah hala yaratiyor, sen Allah'a dair fizik yasasi aradigin icin olay bu sekle giriyor.
Allah'in
fizik yasasina ihtiyaci var mi? Allah bunu ayetiyle acikliyor zaten.
Gaybi ben bilirim diyor. Gordugunu gorunmez, gormedigini gorunur
yaparim diyor zaten.
Diger
anlamda fizik yasasi ariyorsan, bilime soracaksin. Bilim sana boyle bir yasa yok
derse, bu olmadigi anlamina gelmez. Bilim tartismasiz ve istisnasiz her seyi bilecek diye bir onkosul yoktur zira.
-Bilimsel konusacaksak, Allah'in kendi katini arastirmamiza da sanirim gerek yok. Cunku Allah bilimsel bir tez veya teori degil. Ustte katini sormussun da.. Kaldi ki bilim de hala Bing Bang oncesini net ve kesin belirlemis degil. Allah'in kendi kati hangi galaksi ?sorusu bu anlamda, anlamli oldugu halde, anlamsiz hale geliyor.
Kaldi ki sana bilmiyorum demedim yukarda dikkat edersen, ben Kuran'sal olabilirlik aciklamasini yaptim. Su kadarcikta devam edeyim musaade edersen,sorun cevapsiz kalmasin, senin inenleri gormemen normal, zira Allah ayetiyle senin gordugunu gorunmez, gormedigini de gorunur yaptigini soyluyor.
Cunku belki farkinda degilsin ancak, Allah'in yarattigi turlerin sayisini sabit kilan sensin, bir onceki mesajinla. Ben degilim.
-Biyologlar soyleyebilir. Biyologlar yarin baska birsey de soyleyebilir.Sonucta biyologlar yaratici degildir. Bu yuzden sabit kalamazlar. Soyleyen de insan
neticede, yaratici degil. Bilim degiskendir. Bugun ak dedigine, yarin
kara diyebilir cunku sinirlar icinde hareket etmez.
Bak bilimsel konusalim diyorsun, ancak hala Allah uzerinden gidiyor sorularin.
Bazi hayvanlarin bazi cografyalara ozgu oldugunu daha onceki mesajimda da belirttim. Nasil diye sordun. Onu'da cevapladim Kuran'sal bilgiyle.
Evet kendi yontemleriyle indirmis, ve indirirken bolge secimi yapmis olabilir.Cunku Gayb bilgisi O'nun elinde..Bugun yasadigimiz cografyayi vb. herseyi onceden biliyor. Her tur, her cografyaya inmis olsaydi, atiyorum Istanbul'da kanguru nasil dogal sartlarinda yasardi mesela sence? Veya penguen, Agri'daki kar'la yasamini idame ettirebilir miydi?
Cevabin ettiremez ise, sordugun sorunun Allah'a yonelik kismi bunu Gayb bilgisi ile aciklar.
Cevabimi begenip begenmeme luksune elbette sahipsin.Ama begenip begenmezken, once bir dusunmen gerekir. Sen, bastan bugun ak dedigine kara demez deyip, zaten bilimi bir kafese, soktun. Halbuki bilim ozgurdur, yanlislama utanci, kaygisi gibi seyler gutmez. Bilim seni yalanlar bu anlamda..
Sorularin hala Allah uzerinden geldigi icin, ben de o sekilde cevap vermek zorundayim.
Sen, Allah niye bolge secimi yapti dersen, ben de sana gayb'i bilme ozelligine sahip oldugu icin, Istanbul'da kanguru'nun dogal sartlarda yasayamayacagini bildigi icin derim.
Gayb bilgisine sahip oldugu icin yasayamayacaklarini(her turun , her bolgede istisnasiz) bilmesi cok normal.
Bilim her bilinmeyeni net ve kesin biliyor mu?
Biliyorsa bana olecegim gunu , net ve kesin bir sekilde,
soyleyiversin...Veya gelecek Dooms Day gununu..
-Ben sana nerede ve hangi mesajimda "Kirlian fotografciligi ruh'un resmini cekmistir "dedim ki? Niye boyle alakasiz bir yanit verme geregi duydun?
Aksine bilimin, hicbir sekilde ruh'a bulasmadigini yazdim mesajimda..
Kirlian fotografciliginin, zaten ruh resmi cekmekle bir alakasi yokki..??? O, aura'ya iliskin bir calismadir. Yeterli kanit sunulamadigi icin de, bilim cevrelerince kabul edilmemistir.Bak Cin13'de basit bilimsel etkisini aciklamis ve neden kabul gormedigini yazmis zaten. Kanitlar yetersizdir.
Ruh'la filan alakasi yoktur. Daha once yazdim bilim ruhla ilgilenmez. O'nu akil sagligi seklinde algilar.
Parapsikolojiyle ilgilenen bir kisim grup, bunu alip(kirlian fotografciligini), farkli bicimde kullanmistir, o ayri konu.. Bir zamanlar meshur Ruh ve Madde yayinlari , "bakin ruhun fotografi bu"demistir. Birileri de inanmistir.
Benim sana orada soylemeye calistigim parapsikoloji'yi, resmi bilim kabul etmeyisidir. Dedim ki, elde bir kirlian fotografciligi, bir de alternatif tip yontemleri vardir.(mesajimi kesmeden oku lutfen) Akupunktur bugun resmi bir bilim dali midir? Hipnoz bugun resmi bir bilim dali midir?
Once bunlari istersen bir ayristiralim, sonra devam edelim. Bilimsel konusacaksak, Allah uzerinden soru sormamak gerekir. Allah'in galaksiyle isi olmaz cunku. "Ol" demesi yeterlidir. Kisaca sinirsiz bir guc var.
Bilim uzerinden soracaksan, bilgim yettigi olcude cevaplarim, bilmedigim yerde de "bilmiyorum bu konuyu" derim.Cunku bilim insani degilim.Siradan bir insanin, takip ettigi kadariyla bilimsel calismalari takip ederim.
Ama kesin ve net olarak bilimsel anlamda evrim'i okuyup arastirsam da, evrim'e inanmiyorum. Inanmayisimin sebebi de evrim'in tanimi ve icerigi..
__________________ sana iyi görünen bir başkasının kötüsüyse ona "gerçek" değil “düşün” denir. gerçekler değişmez ama düşün değişkendir.
Katılma Tarihi: 11 nisan 2009 Yer: Turkiye Gönderilenler: 49
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
açılan başlıkla son gelinen nokta arasında ilginç bir uyuşmazlık var ama aklıma takılanları yazılanlar çerçevesinde aktarayım ya da sorayım.
1 - "bilimde önkabul yok" demişiz bi cümlede, acaba gerçekten böyle midir ? öncelikle bilimi nasıl tanımlıyoruz ki, hangi bilim ya da bilim dalında ön kabuller yoktur ? belki tam tersi, matematik, fizik, kimya gibi pozitif bilimleri kısmen bir tarafa bırakırsak, bilimin çoğu dalında önkabuller vardır, öyleki bu önkabuller gözlem ve deneyi gerektirir, teroiler kurulur ve sınanır.
2 - beşeri-sosyal bilimlerin çoğunda bilim idelojikleşmiştir. izafiyet bu bilim türleri tarafından alt-üst edilir çoğu kez. Örneğin: iktisat (ekonomi) bir bilim kabul edilir ve hangi ekonomi kitabını açarsanız açın, ilk temel kabul (önkabul) şudur: "İnsan ihtiyaçları sonsuz, kaynaklar ise sınırlıdır". İşte bu önkabul, tam da kapitalist batı dünyasının dünyaya dayatmak istediği ideolojinin bilimsel önkabülüdür. gerçekten de acaba sınırsız-sonsuz olan insanın ihtiyaçları mıdır, yoksa açgözlülüğü, doymak bilmezliği, kibiri, pisboğazlığı vs. midir ? İktisat bilimi böyle derken sosyolog bilimadamı abraham maslow, insan ihtiyaçlarının hiyerarşik piramidini çizer ve ihtiyacın alanını tamamen belirler, bu da sosyoloji biliminin düsturdur. Kısaca "ihtiyaç" kavramı konusunda iktisat bilimi ile sosyoloji biliminin en temel önkabulleri bile çelişir.
3 - Bugün kutsallaştırılan bilim anlayışı, varsayımlarından dolayı tartışmaya fazlasıyla açıktır. ileri sürülen teorilerin onlarca yıldır bir türlü ispatlanaması, artık o teorilerin ciddiyetinin de tartışılmasını zorunlu kılar (evrim teorisi gibi mesela veya dinazorların yokoluşu hikayeleri) c.darwin yaklaşık 100 önce ortaya teorsini ortaya atıyor ama bu süre içerisinde binlerce takipçisi dünyanın altını üstüne getirerek bi türlü bu teoriyi ispatlayamıyorlar. evrim teorisinin de cılkı çıkıyor haliyle, batılı evrim teorisyenleri de artık bu süreçten sıkılmışlardır herhalde.
4 - Bilimlerin kendi içlerinde değişkenliği (yeni kabuller, buluşlar vs. gibi) bir tarafa, bir bilim dalının kökten değişmesi veya en azından köhneyip artık bilim olmaktan çıkması da söz konusudur. Antropoloji örneğinde olduğu gibi. bundan 200-300 yıl öncesinde ırkçılık düşüncesinin yerleştirilmesi için icat edilen ve aşırı önem verilen bu bilim, günümüzde pabucu dama atılmış ve ömrünü tamamlamış bir bilim dalıdır.
5 - Yukarıda yazılanlar, burada tartışılan biyoloji (veya genetik) bilimi açısından da geçerlidir diye düşünüyorum. Yani, ateist bir biyologun, tanrı inancı çerçevesinde bir teori ileri sürüp onu ispatlamaya kalkışması beklenemeyeceği gibi, tanrı inancı olan bir biyolog da tutup tam tersini yapmaya kalkışmayacaktır herhalde.
Kısacası bilimin kutsallığından bahsedilemeyeceği gibi genelgeçer-evrensel veya kesin doğruları sunması anlayışından da bahsedilemeyeceğini düşünüyorum. Biz ortaokuldayken maddenin üç hali (katı sıvı ve gaz) vardı, günümüzde bunu 12 ye çıkarmışlar, plasma, jel vs. gibi eklentilerle. ama bu ingiliz bilimcilere göre böyle. çinli bilimciler hala maddenin üç hali ile idare ediyorlar :) En iyisi bilim felsefesi (epistemoloji) ve varlık felsefesi (ontoloji) okuyup, yukarıdakı tartışma cümlelerini bir kez daha gözden geçirmek. selam ile...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma