Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Onlar Allah adını koydukları bir puta tapıyorlar.
Kur’an’ın Allah’ına, bizim iman ettiğimiz Allah’a değil!
(BAKARA 278-279. Ayetler) Ey iman edenler,eğer iman
edenlerdenseniz Allah’a takvalı davranın ve bunu Riba’yı
terk ederek gösterin! Şayet bunu yapmazsanız, bu size
Allah ve Resulünden bir savaş ilanıdır! Lakin tevbe
ederseniz, ana paralarınız size aittir. Haksızlık
etmezseniz, haksızlığa uğratılmazsınız...
Değerli okurlar. Ayeti çok dikkatli okuyunuz.
Allah ve Elçisi, Kur’an’da sadece bir tek ayette savaş
ilan ediyor! Bu ayet, riba ayetidir.
Riba, şişmek manasına gelir. Kendi kendisine şişmek.
Birşeyi bıraktığınız halde şişmesi. Sadece bankaya atılan
paranın getirdiği para değildir. Bir daireye para
yatırıp, paranızın değerlenmesi de “riba kavramının”
dairesine girer.
Allah’ın savaş ilanı
Kur’an’da sadece bu ayette Allah doğrudan savaş ilan
eder. Peki neden ? Çünkü riba, toplumsal çöküşün temel
nedenidir. Bütün bankalar, birer riba kuruluşudur.
Kısacası, kapitalizmin en büyük ibadeti “ribadır.”
Ribayı meşrulaştırmak ise en büyük ihanettir. Çünkü bu;
Allah’a iftiranın en afilli ve mühürlü yüzüdür...
Dini bankacılık açmazı
Din elbisesini tersten giyen şirk madrabazları, şu
ayetten bihaberdir:
(BAKARA suresi 275. ayet) O ribayı yiyenler, şeytanın bir
dokunuşla çarptığı kişinin kalkışından başka türlü
kalkamazlar. Bu böyledir, çünkü onlar, “Alış-veriş de
riba gibidir.” demişlerdir. Oysa ki Allah, alış-verişi
helal, ribayı haram kılmıştır. Kendisine Rabb’inden bir
öğüt gelip de yaptığından vazgeçenin geçmişi kendisine,
işi Allah’a kalmıştır. Yeniden ribaya dönene gelince,
böyleleri ateşin dostlarıdır. Sürekli kalacaklardır
orada.
Bugün sözde dini bankacılık adı altında, ribayı “ticaret
ile mukayese ederek” meşrulaştırma işi yapanlar, şeytan
çarpmış kişilerdir. Ki gerçekten öyle olmuştur. Onları
şeytan (halk düşmanları) çarpmıştır. (Bkz. Şeytan
Evliyaları kitabımız...)
Ateşin dostları!
Amerika’dan korktuğu kadar Allah’tan korkmayan ve kuldan
utanmayan mollalar, serbest piyasa kaidelerini din, dolar
paritesini iman, servet ve iktidarı ise itikad edinmiş
görünüyor.
Allah’ın haramlarını helal, helallerini haram yapmayı
meslek edinmiş olan bu güruh, şirk pisliğinde
boğulmuşluğun en ileri örneklerini sergiliyor...
(NAHL suresi 116. ayet) Dillerinizin yalan yere
nitelendirmesi dolayısıyla şuna helal, buna haram
demeyin. Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz.
Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa
ermezler.
Allah’a karşı yalan uydurmanın, gündelik bir işe
dönüştüğü memleketimizde, Kur’an fukarası toplumumuz, bu
martavalları hakikat sanarak “abdestli kapitalizmin” şirk
oyunlarına geliyor ve maalesef, dindarlaşma adı altında
“dinsizleşme” temayülü baş gösteriyor.
La İlahe İlla Dolar?
Kelime’i Şahadetten Allah Resulü’nün ismini çıkartmayı
“hoşgörü ikliminin mevzuatına” dönüştürüp asli vazifesini
belirgin kılanlar, bugün de “kelime’i tevhidden Allah’ı
çıkartmışlardır.”
Nasıl mı ?
Efendim, Kelime’i tevhid şu anlama gelir:
La (reddediyorum-yoktur) İlahe (mabud-ilah-güç-efendi)
illa (yalnızca) Allah
Vatandaşı, La ilahe illallah deyip, la ilahe illa dolar
rüknunda yaşamaya sevk edenler, Allah dışındaki
mabudların varlığını meşru kılarak bunu yapıyor.
Doların, Amerika’nın, AB’nin, NATO’nun uşaklığına
soyunanlar, süslü cümlelerin arkasında gizleniyor. Din
elden gidiyor arkadaş! Hala uyuyorsun...
Mal biriktirenler ateş biriktirir!
Ebuzer’in Resulullah’tan işittiği o sözü hatırlayalım;
Keseye konup ağzı bağlanan her altın ve gümüş, mahşerde
sahibi için ancak bir ateştir.
Evet, çünkü Allah’ın affetmeyeceği tek şey şirktir. Çünkü
şirk, kul hakkını gasptır. Eğer sizde bir şey birikmişse,
bu olmayanın hakkıdır. Ve bu sizden muhakkak sorulur
demek istiyor Ebuzer...
Bahsimizi kapatırken, içimi yakan Ebuzer’in vefat sahnesi
geldi aklıma.
Ölmezden evvel Medine’ye bakarak söylediği şu son söz...
Allah’a yemin ederim ki hepiniz dünyaya sarıldınız
(Ebuzer el Gıffari)
Hesap sorun!
Allah’a ve Resulü’ne iman edenler, Ulül emr’e itaat
ederler. Ulul Emr, aranızdan seçtiğiniz memurlardır.
Lakin üç hal koşulda itaat bozulur. Eğer Ulul Emr,
adaletten sapmış, kenz yapmaya (mal yığmaya) başlamış,
zalimler ile işbirliği yapmaya başlamışsa...
Her vatandaş, Ulul emr’e hesap sormak ile mükelleftir.
Kişisel servetini nasıl edindiğini açıklamayan memur
(milletvekili), fıkhen hacir altına alınır. Hatta, anında
görevi elinden alınmalıdır ? Siz nasıl bir İslam
yaşıyorsunuz ben anlamıyorum ?
Bu ülkenin başbakanı ne iş yapar ? Tacir midir? 800
milyon dolar parası nasıl olur? Maaşını mı biriktirir ?
Evet, tecavüzden zevk alıyorsanız o sizi ilgilendirir.
Lakin, Allah korkusu olmayan adamlara sözümüz yok.
Korkmayın, karşınızdaki ALLAH değil, altı üstü bir insan!
Herkes o paranın hesabını sorsun. Millet aç iken, İsviçre
bankalarında RİBA ve KENZ toplayanlar, Allah ve Resulü
tarafından kendisine savaş açılmış kişiler iken, onlara
dalkavukluk yapmayı size kim öğretti ?
Aklınızı başınıza alın dostlar...
Allah’ın ve Peygamber’in sevmediklerini sevenler, buna
rağmen İslam’lık iddia edenler, gafillerin ta
kendisidir...
Allah selamet versin.
|