Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 28 ekim 2005 Yer: Turks and Caicos Islands Gönderilenler: 51
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
"İnanç Konuları"Başlığında; Önce:"Yaratan Tanımı"gelmesi gerektiği kanısındayım. Diğer İnançların bu Tanıma dayanması zorunluluğu vardır. Daha önce yazdığım bir yazıyı aldım.
YARATANI TANIMAK...
Alemlerin Bir Yaratıcısı var mıdır?
“Düşünebiliyorum” diyen bir Akıl sahibi için, bu soru artık geride kalmalıdır.
Ve sonraki soru:“Yaratanı Nasıl tanırsak daha az hata etmiş oluruz?”(Hatasız tanıyabilmenin imkansız olduğuna inanıyorum)
Kuran’da bu sorunun cevabı çok yerde verilmiştir. Fakat hemen hepsinde “Ortak” bir bakış açısı vardır. “Size Peygamber ve Kitap gönderdim. Allah vardır ve birdir. İnanın” denilmemiştir. Birçok değişik nüans farkları ile tekrarlanan örnekler verildikten sonra; “Aklımızı çalıştırmamız, düşünmemiz, görmemiz, bulmamız” istenilmiştir.
Kuran ve başka Kutsal kitaplardaki ayetlere ve ifadelere dayanmak yerine (bunun gereksizliği anlamında değil) bu bakış açısından bakarak; Yaratanı nasıl tanıdığımı, ve -Bence- nasıl tanımamız gerektiğini ifade etmeye çalışacağım. Dilerim az hata ederim.
Çağımız; Kutsal kitapların indiği çağlara göre çok değişmiş, bilim ve teknik baş döndürücü bir hızla ilerlemiş ve hep artan bir ivme ile ilerlemektedir. Bu günün insanının görebileceği, düşünebileceği akıl yürüteceği örnekler; O çağlarda yaşayanların düşünebildiği; "Gemi, Rüzgar, Bulut, Yağmur, Yağmurla yerin nasıl canlandığı vb...."örneklerin çok daha ötesindedir.
Mikro yapı olarak; O zaman hiç bilinmeyen, daha sonra “bölünemez”denilen; Atomun yapısı çözülmüş, bölünebilmiş, sakladığı muazzam enerjiye ulaşılmış ve çeşitli amaçlarla kullanılmaktadır. Genlerin yapısı / şifresi çözülmüş; çözülmeye ve kullanılmaya devam edilmektedir. Makro / Mega yapı olarak; Uzay, uzay cisimleri arası uzaklıklar ve hareketleri çok hassas olarak hesaplanabilmektedir. Hayal edilemeyen yerlere ulaşılabilmektedir. Bilgisayar teknolojisi, on yıl önce hayal edilenin ötesindedir. Bütün bunlar –ve sayılamayan milyonlarca örnek- Yaratanın Dilemesi, Bahşettiği Zeka ve Kabiliyetle Kullarının başarabildikleridir. Tüm bunları göz önünde tutan, “Düşünen Aklın” ulaşacağı sonuç: “Yaratanın yaptıklarının, yapabileceklerinin Yaratılanınki ile ölçülemeyeceğidir.” Sanırım, buradan da şu sonuçlara ulaşabiliriz:
1- Yaratanın İlmine-Bilgisine bir sınır düşünülemez. Bilmediği, bilemeyeceği bir şey tasavvur edilemez. 2- Yaratanın Gücüne-Kudretine bir sınır düşünülemez.Yapamayacağı bir şey tasavvur edilemez. Yapmayı dilemedikleri “Yapamayacağı bir şey” olarak görülemez 3- Tam ve Mutlak anlamda adalet sahibidir. Adaletsizlik yaptığı, yapacağı, yapabileceği düşünülemez. Bu “Adaletsizlik yapmaya gücü yetmez”anlamına gelmez. Atomun yapısından tutun, Uzay ve tüm alemlerin yaratılışında “O kadar müthiş bir DENGE var ki”Bu Dengeyi yaratanın Adaletsizlik / Dengesizlik yapması düşünülemez. 4- Yaratan için bir Ön / O'nun Olmadığı zaman düşünülemez. Düşünüldüğünde; Kim var etti? Daha önce başka Yaratan mı vardı? Soruları akla gelir. Ve ilk üç maddede yazılan “Olmazsa olmaz”larla çelişir. 5- Yaratan için bir Son / Artık olmayacağı zaman düşünülemez. Düşünüldüğünde; Kim son verdi? Yeni bir Yaratan mı gelecek? Soruları akla gelir. Ve ilk üç maddede yazılan “Olmazsa olmaz”larla çelişir. 6- Bir Ön ve Son düşünemediğimiz Yaratan için, “İçinde olduğu / İçine sığdığı” bir Zaman ve Mekan da düşünülemez.
Hem bu Ana görüşleri açmak; Hem de, “Yaratanın yaptıklarının, yapabileceklerinin; Yaratılanınki ile ölçülemeyeceğini” göz önünde tutarak; Bazı konuları, Bu bakış açısından değerlendirmek istiyorum.
Levhi-Mahfuz: Her şeyin yazılı olduğu Kitap.(Şey) Her Şeyin /Herkesin tüm yaptıklarının kaydı, sorgulanması: Bu konuları 40 yıl öncesine kadar, kavramak ve anlatmak sanırım daha güçtü. Yaratanın sınırsız bilgisi ile, Bilgisayar teknolojisinin bu günkü kapasite ve seviyesi düşünüldüğünde çok daha kolay anlaşılabilir ve anlatılabilir olduğu kanısındayım.
Yaratanın; Bilgisinin, Kudretinin ve Adaletinin sınırsızlığını birlikte düşünüldüğünde; “Zulüm yapmayacağını”; Kendi koyduğu kurallar (Sünnetullah)ını, bozmayacağını, Bozulmasına müsaade etmeyeceğini; görmek anlamak zor değildir sanırım. Geçmişten beri anlatıla gelen ve gelecekte de anlatılmasına devam edilecek olan; ve bu kuralları alt-üst eden, bitmez-tükenmez, Mucize ve Kerametler zincirine –Kur’anda açıkça yazılan mucizeler dışına- inanmakla: “Daha kuvvetli iman sahibi mi oluyoruz, Yoksa imanımızı mı zedeliyoruz” Bu konunun ciddi olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bilgisine, Kudretine ve Adaletine sınır düşünülemeyen Yaratanın yanında; Şefaatçiler, Yaratana yaklaştırıcılar / Aracılar, İman koruyucularını da birlikte düşünebilmek(!?...) Ne yönden bakılırsa bakılsın, hangi ifadelerle kamufle edilirse edilsin; Bu, Yaratana Yardımcı-Ortak tanımak; Yaratanın Yardımcıya-Ortağa ihtiyacı olduğunu kabul etmek demektir.
Tekrar dirilmek ve Hesap Gününün varlığı: Bu “Eşsiz Dengeyi” kuran, Sınırsız ve Mutlak Adaletin sahibi Yaratanın; İyi yada kötü, yapılanın hesabını görmeden, Karşılığını vermeden bırakması, bu Yüce Dengeye ve Mutlak adaletine aykırıdır. Düşünülemez. Mutlaka bir hesap günü olacaktır. Hesap ve karşılık nasıl olacak? Söylenebilecek Tek kesin ifade: “Mutlak adalete uygun olacak.”
“Az yanılmış olma dileğimi" tekrar etmek istiyorum.
Saygılarımla
Bu yazım, daha önce aşağıdaki adreste yayınlanmıştır.
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Katılma Tarihi: 15 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
mim966 Yazdı:
Teşekkürler... Bayaa eski üyeyiz fakat uzun süre izinli idik... Tüm Arkadaşlara yeniden Merhaba...
Saygılarımla
Bu konulara devam etmenizi bekliyorum. Çok önemli bir Konu bu. Bu noktadan hareketle diğer bir forumdaki bir konuyu bu bölüme de alıntı yapıyorum. Saygılar.
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
Bu Konular çok önemli. Allah Razı olsun. Bu konuları Hanif Dostlar'da da konuşuyoruz ama pek ilgi görmedi. Oraya da yaz lütfen.
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
Ancak bir önceki bölümdeki "İlk şartı" ve "hepsi budur" konularında farklı düşünüyoruz. Bence Dinin tamamı Allah'ı tanımak ve bilmek değildir. Sonraları vardır. "Kul" olmak bir patikadır. Dikenlerden takva ile korunursun, Allah'a düşman olana düşmanlık yaparsın, dost olanı seversin, Sınavlara tabi tutulduğunda haramı elinin tersinle itersin, Bir yetimi işe yarar hale getirir desteklersin. Bir sabah ağlaya ağlaya yalvarır O "Güç" karşısında boynunu bükersin. "Salat" a dikkat eder abdestli bir şekilde O'na özel vakitler ayırırsın. Zor anlarında sabreder O'na yönelirsin............
Elbet Allah'ı tanıyabilmek büyük bir Nimettir. Ama "Kulluk" Şanı da bir şandır. Nişandır. Patikaları zorludur.
Bugün, 02:15
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
ya kardeşim seninle benim aramızda karbon kağıdımı var merak ettim
kimse kimse ile aynı şeyi konuşmaz aynı şeyi söylemez aynı şeyi anlamaz
mevlananın Allahı ayrı benim Allahım Ayrı senin Allahın ayrı ben Allah derim sen ne anlarsın mevlana Allah der biz ne anlarız herkez kendi bildiği kadar anlar
peki ya ! Allah kendini dediğinde biz ne kadar anlarız ? inşallah anlayabileceğimiz kadar çok anlarız
Bugün, 02:07
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
Tabii dediğin mantıklı. Yani argümanların sağlam.
"La İlahe İllallah" diyoruz. Ama hangi Allah'tan başka İlah yoktur?
Yani Allah'ı bilmezsek, tanımazsak ha "La İlahe Osman" demişsin ya da "La İlahe İllallah" demişsin.
Buna katılıyorum.
Ama şuna da inanırım ki biz ne kadar istersek isteyelim Allah'ı ancak normal bir insanoğlu gibi tanıyabiliriz. O'nun kendisini anlattığı isim ve Sıfatlarından bilebiliriz. Yani bu konuda Rasul ve Nebilerle ya da Allah'ın dilediği bazı farklı kişilerle (Örn:Musa ile dolaşan kişi.) aramızda bir fark var. Hz.İbrahim'in "Göster bana ölüleri nasıl diriltiyorsun" sorusunu sorduğu Allah'ı biz maalesef şu an o şekilde bilemeyiz. Hz.Musa gibi O'nunla konuşmak, Hz.Muhammed gibi tanıyabilmek mümkün değil.
Bugün, 02:04
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
hayır 1.şartı bu değildir kardeşim
tek şartı budur amacı budur bunu bilmeyen onu nasıl tenzih eder nasıl tespih eder nasıl noksanlıklardan uzak tutar şirk nedir nasıl anlar
tevhide nasıl varır din tek kelime ile budur Allahı anlamak
onun adaletini anlarsan kötülük yapamazsın çünkü onun adaleti gereği kahredici olduğunu bilirsin ve adaleti gereği merhametli olduğunu bilirsin bilmezsen hiç dinimi biliyorum diyemezsin çünkü sen besbelli bir yerde hata yapacaksın çünkü gayeni bilmiyorsundur neyi ne için yaptığını bilmiyorsundur
Bugün, 01:55
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
Alemlerin Rabbi'nin İsim ve Sıfatlarından hareketle güzel bir konu yakalamışsın. Açıkçası ben de düşünür dururum. İnsanoğlu bir kız arkadaşının ya da erkek sevgilisinin her şeyini araştırır tanımaya çalışır da kendisini yoktan var eden Yaratıcının kim olduğunu nasıl özelliklere, hangi sıfatlara sahip olduğunu yeterli araştırmaz.
Bence Dinin 1.Şartı Allah'ı Kuran'da kendisini tanımladığı şekilde tanımaktır.
Ama sanırım senin bahsettiğin daha derin bir konu.
Bugün, 01:51
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
Allahın adalet ve merhamet sıfatlarından zerre yada fazlasını eksiltmek bütünü nasıl bozar zerre yada fazlasının eksiği bütünün hepsini yerle bir eder
Allahın sıfatlarında hata yapmak
bir sepette 50 yumurta var seperin altı düştü kaç kaldı sorusu gibidir. Allahın bir sıfatı eksik kalırsa sepetin altı düşer
bu bir puzzle gibidir hani zeka küpleri varya her bir kenarı başka renk bir kenarı düzgün renk değilse başka bir kenarıda bozuktur
işte bunun gibi birşey
Bugün, 01:37
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
yani nasıl? Ben tam anlamadım.
Bugün, 01:33
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
Kuranın içinde özel bir formül varmıdır bunu soruyorum
yoksa senin söylediğin geniş manada yada tam manada doğrudur
örnek millet kabir azabı diyor ama açıyorsun Kuranı ve kıyamet resimlerine bakıyorsun ve apaçık anlıyorsun ki kabirde azap yok
sen bunu diyorsun benim söylediğim Kuranın içinden başka bir formül
yada açıkça söyleyim Allahın 99 ismi
hayır ismi değil
ben onları Allahın Sıfatları olarak kabul ediyorum
işte formül bunlardır.
Bugün, 01:28
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
ona ne şüphe canım kardeşim bende bundan zerre şüphe yoktur ve o şüphesi olanlara ben uzağım
benim sorum bilakis Kuranın bize verdiği formül varmıdır.
Bugün, 01:24
Türk İbrahim Ekim 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 239
Sevgili kardeşim, "Allah'ın Vahy ile söylediği sözlerle" "Din adına söylenen sözleri" birbirinden ayırmak gerekir. "Allah'ın Vahyi" bize Elçilerle iletilen "Kutsal Kitaplardır". Bir kişi tarafından "Din adına söylenen" her sözün matematiksel ya da manevi sağlaması tahrif edilmeyen tek kitap olan Kuran-ı Kerim'e göre yapılır. Buna Peygamberlere atfedilen, söylediği nakledilen sözler de dahildir.
Saygılar.
Bugün, 01:22
NARTKAN Aralık 2006 den itibaren kayıtlı katkıları: 27
Allahın formülü
Allahın ve din adına söylenen sözlerin doğruluğunun formülü nedir. Allah bize böyle bir formül vermişmidir. nasıl yaparızda matematiksel bir düşünce ile Allahı tespih ve tensiz ederiz.ve dinimizin nasıl sağlamasını yaparız ( yada matematik benzeri diyelim )
Bugün, 00:53
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Katılma Tarihi: 15 ekim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 340
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Alıntıdan forumu bozdum :( Özür dilerim.
__________________ "Bak işte günler!Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar edinecektir."3:140
--BLOG--
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma