Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Tarihte bu olaylar ya olmuştur ya olmamıştır. Bu ikisinin ortası olmaz.
Eğer bu olaylar olmamış ise siyer kitapları yalan söylüyor demektir. Onlarda yazanlar yalan ise benzer kaynakların hiç birine itibar edilmez.
Eğer siyer kitaplarının yazdığı hadiseler doğru ise işte burada sorun var.
Siz bir misal verdiniz. Bu misal üzerinden gideyim. Bana "Türkiye'de Hukuk 2. Sınıfta okuyan bir kız annesinin boğazını kesmiş" dendiğinde ben bunu bütün herkes için geçerli addetmem.
Amma... Böyle bir hadise vukuu bulmuş ve bütün insanlar bunu seyretmiş denirse işte o zaman hüküm değişir.
Bu hadiseler sırasında katledilen sahabe sayısı hakkında bilginiz var mı?
Şimdi sizin delil edindiğiniz hadis kitaplarında bir çok hadis var ki, bunların çoğu çok az sayıda sahabeden rivayet edilmiş. Sizin deyiminizle ahad haber.
Bu dönemde katledilen onca sahabeden rivayet edilebilecek diğer ahad haberlere ne dersiniz ? Halbuki siz Resulün bir çok uygulamasının bize aksettirildiğini söylüyorsunuz.
Bakın ortada bir çok müşkil durum var.
Birincisi; haberlerin güvenilirliğini cidden düşürecek bir dönem.
İkincisi; bir çok haber kaynağını tüketen bir dönem.
Üçüncüsü; uydurma rivayetlerin bolluğunun hadis imamlarınca tasdik edildiği bir dönem.
Şimdi biz öyle bir konumdayız ki, bu hadiselerin hiç birine tanık olmadık. Elimizde, müşrikleri dinde tanık olmadıkları şeylere inanmakla yeren bir kitap var.
Bu kitap, önceki ümmetlerin aynı böyle şeylerle yoldan çıktığını vurguluyor.
Bu kitap, kendisinin din için yeterli olduğunu, Resulün sadece vahye tabi olduğunu ilan ediyor.
Bu kitap, şüpheli, zanna dayanan bilgiyi yeriyor ve bizleri bundan sakındırıyor.
Bu Kitabın bir çok ayeti Resul hakkında "sahih hadis" olarak nakledilen bir çok şeyi geçersiz kılıyor.
Bundan başka aynı kaynaklarda iletilen bir çok şey bilimin somut verileri ile yalana çıkarılmış.
Yani neresinden bakarsanız bakın, içindeki bir çok şey tabiri caizse dökülüyor.
Bunların içinde elbette resule ait şeyler olabilir. Ancak biz hangisinin hangi sıhhat derecesine sahip olduğunu bilemiyoruz.
Bu güne kadar izlenen yöntemin yani sadece senet yönü ile sahih olan haberlerin doğruluğuna hüküm vermenin yanlış olduğu apaçık ortaya çıktı.
İnsanlar yeni yeni yöntemler geliştiriyorlar. Bunlardan biri de örneğin Mustafa İslamoğlu'dur.
Şimdi denebilir ki, sahih olarak bildiğimiz haberlerin içinden Kuran'a uygun olanları seçelim. Elbette bu seçim işlemi, akıl yürütmeyi de içerecektir. Yani bu yönteme başvuran her kişi artık göreceli olan bir kavramı da ortaya koymuş olacaktır. Kendileri nasıl ki, ben şu hükmün şöyle olacağına hükmettim diyebileceklerse, başkaları da aynı onlar gibi akıllarını kullanabilecektir.
Kendileri akıllarını kullanırken gündeme gelmeyen "Muhammedi okuyuş" ve "Sen Peygamber'den daha mı iyi bileceksin" mantığı, başkaları akıl yürütürken birden bire dirilmeyecektir. Çünkü bu tutarsız bir yaklaşım olur. İşin başından beri tutarsızlık olarak nitelendirdiğim şey işte budur.
Sonra, sahih hadisleri akıl ile konuşturulan Kuran süzgecinden geçirirken, karşımıza bir müşkil çıkıyor.
Bu şudur: Kuran'ın emrettiği şeyler arasında bulunmayan, bu yönü ile Kuran'a ilaveler getiren haberler hususunda ne yapılacaktır ?
Ve bu mantık nasıl yürütülecektir.
Somut bir örnek: Zekat
Şimdi Kuran'da zekat hakkında bildirilen şeyler sahih haberlerde bildirilen şeyler gibi detaylar içermez. Bundan ötesi, Kuran dışı kaynaklardan gelen haberler de kendi içinde bir bütünlük ve uyum arzetmez. Öyle olsa idi aynı kaynaklara başvuran ama farklı sonuçlara erişen bir çok mezhep oluşmazdı.
Bundan başka bir kısım çelişkiler de ortaya çıkıyor. Örneğin, bir mantık şunu söyleyebilir: Efendim, Zekat gibi konulara ilişkin detaylar Hz. Resul'e bırakılmış olup Kuran genel ilkeleri belirlemiştir.
Halbuki bizzat Kuran'ın kendisi bu mantığı yalana çıkarıyor. Çünkü, mesela ganimet mallarının hangi nisapta paylaşılacağını Kuran bildirmiştir.
Ve Kuran, mesela vasiyet edecek kimsenin yolculuk halinde kimleri ne şekilde şahit tutacağı ve bunların "ne söyleyerek" yemin edecekleri, bunlar hakkında şüphe hasıl olursa ne yapılacağı gibi "ayrıntı" olma konusunda su götürmez bir temsil ile kendisini "ayrıntılı bilgi veren" bir kitap olarak tanımlamıştır.
Keza, miras hükümleri de aynı...
Şimdi bütün bunları okuyup, görüp nasıl olur da, Kuran temel konulara değinmiştir, muamelatın detayı Peygamber tarafından belirlenmiştir diyebiliriz ?
Şu halde ya Kuran çelişkiye düşecek, ya bizim inanışımız.
Görüldüğü üzere, Kuran'ı anlamada ve hayata geçirmede sahih kaynakların dahi akıl ve Kuran süzgecinde geçirilmesi işi bir çok çelişki barındırıyor.
Üzücü ve acı olan taraf şu ki, bir kısım konularda aynı işi yapan insanlar konu kendilerince de işin içinden çıkılamayacak bir noktaya eriştiğinde artık sadece "hezeyan" olarak nitelendirilebilecek bir kısım yakıştırmalarla savunma gayretine girişmektedirler.
Şimdi gelinen noktanın iki çıkışı vardır.
Bir; "Biz Kuran'ın yeteceği, ayrıntılı olduğu, kendisine tabi olanları karanlıklardan aydınlıklara çıkaracağı ve benzeri hükümlerini yanlış tevil etmişiz. Görünen o ki, Kuran'dan pek bir şey anlayamıyoruz. Anladığımızı sandığımızda çelişki içerisinde çelişkiye düşüyoruz" deyip, Kuran'ı anlama işini atalarımıza, hadis kitaplarına bırakarak eski inanışımıza geri dönmek. Dönüşünüz de tam olacak. Senedi sahih bir haberi akıllarınızla inkara yeltenmeyeceksiniz. Çünkü, bu dönüş "biz Kuran'ı anlayamıyoruz" itirafı ile gerçekleşecektir.
İki; "Kuran her birimize okuyup akıl etmemiz için indirilmiştir. Aslolan ve hesaba çekileceğimiz şey Kuran'dır. Kuran'ın açık lafzına, bilimsel verilere aykırı olan ve Kuran'da anlatılan vecibelere hangi şekilde olursa olsun ilaveler getiren her haberi şüpheli karşılayıp, Kuran'da bildirilene yöneleceğiz."
Kardeşlerim, bu ikisinin ortası / arası yanılgı ve kendi doğruları ile çelişki alanıdır. Bu ikisinin ortası, hükümlerden beğendiğini alıp beğenmediğini atma alanıdır. Tamamen keyfidir. Burası, işime gelince Kuran, işime gelmeyince yani tevatürle çelişince "atalar dini" alanıdır. Bundan sakının.
Dediğim ve diyeceğim bunlardan ibarettir.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Şunu iyice anlayınız ki gerçekten sahih olan hadisler zaten kurana muhalif değildir bilakis destekleyicisi açıklayıcısıdır onun açılımıdır kuran hukumlerinin nerelere uzandıgının neleri de içine aldıgının bir göstergesidir. dediğiniz şekilde ( Allah ile Resulünün arası nasıl ayırılır? Allah böyle diyor; Kuranda bu yazıyor, ancak Peygamber böyle diyor...)
selam MAVİ
hakgelenek yazdı
islam alemi dediğimiz alemdeki sahih hadis yazarlarının en sahih hadisi abdestin alınmaşekli ile ilgilidir ve abdest kuranda enaçık şekilde ALLAH tarafından hem son nebi ye hemde bize bildirilmişken nedense hadisçilere göre peygamber ALLAHIN dediği gibi abdest almamış. sence hadisçiler burda ALLAH ile resulun arasını açmaya çalışmıyormu.bu hadisten daha sahih başka bir hadis varmı hayır bütün ulamanın ve hadis severlerin en sahih olanı bile kuranla ters düştüğüne göre diğer hadisleri düşünmek bile insanı ürpertiyor sence yanılıyormuyum.
teşekkürler hakgelenek.
selam
insanlar kuran eksiktir deme hakkına sahiptirler kuranyeter diyen insanlar ise yok diyorsa bunu delillendirmelidirler.
sünnetin olmadığı net olarak gözkmektedir olmayan bir sünnete tabiiolun diyen br resul mümkündeğildir.
sevgi ile
Asiri kalabalik tavuk kümesi normalden az yumurta üretir.
Allah yeter, kuran yeter, bunlar guzel sloganlar ama izahlarida getirilse cok iyi olur. Yuzeysel yaklasim ve kolaycilik icin Kuran'in degerli ifadeleri isabetsiz bir sekilde kullanilmaktadir. Kendilerini Allah'in yoluna adayan samimi kimselerle, yattiklari yerden ucuz ahkam kesinler din gununde ayni tutulmayacaklardir.
Bembeyaz arkadas hakli olarak Kuran'in bir ihtisas alani oldugunu soylerken , ona verilen Allah yeter cevabi ne kadar izah edici acaba. Mademki Kuran akillara hitap ediyor, bunun akli delililerini getirmek gerekmezmi?
Karni zil calana yemek yedirmek yerine rizik Allah'tandir der giderseniz ne kadar isabetli olur. Harici mantigiyla Kuran'a yaklasmaktan vazgecelim.
Allah'a emanet.
Selam,
Kur'an ihtisas alanı değildir ve anlaşılması için asla uzmanlık gerektirmez. Bu kitap ve içeriğinden dağdaki çobanda, üniversitedeki ilahiyat profesörleride sorumludur. Aynı derecedemi dersiniz bu elbette tartışılabilir.
Kur'an uyarıcı ve öğüt vericidir yoksa zaten Allah'ın kullarından istediği temel hükümler insanın fıtratında mevcuttur. Hiçbir insan içinde kötülükle doğmaz, tüm iyi şeylere meyilli yaratılmıştır. Temel ilkeler bellidir tek yaratıcıyı kabul edeceksin, salih amel işleyeceksin. Bunlar asgari yeterliliktir. Ama siz sabıkun sınıfından olmak ister, hayatınızı bu yola adar, Rab'bimizin nimetlerinden daha fazla faydalanmak isterseniz tercih sizindir. Ama bilesiniz ki kaynak gösterdiğiniz hadisler böylesi gevşetti İslam alemini. Sadece müslüman anne babadan doğmakla nasıl olsa eninde sonunda cenneti garantilediğini düşünen en az 1 milyar insan var dünyada. Yine Allah'ı es geçip resulune tapanların sayısıda az değil. Nedense toplumda içinde Allah'ın geçtiği onlarca küfür varken, peygamberin bunlardan uzak tutulduğu aşikardır. Hatta Allah'a küfredince tepki almazken aynısını veya benzeri bir cümleyi içinde Muhammedle beraber kurarsanız linç edilmeniz kuvvetle muhtemeldir. peki bunlara ne sebep oldu? Neden bırakın Muhammed'i Allah'a ortak koşmayı, O'nun üstünde yer edindirdik. Neden Allah'ın ismi anıldığında herkes çok rahatken, Muhammed ismi duyulduğunda tüylerimiz ürpererek hazırola geçip salavat getiririz. İtirazım bunların Resulullah için yapılmasına değil, Allah için yapılmamasınadır...
Sonuç olarak Allah'ın herkesi sorumlu tuttuğu din, sizin ilave ettiğiniz kaynaklarla birlikte olduğu gibi karmakarışık olamaz. Bugün bazı ayetleri anlamakta zorlanıyorsak aslında en büyük handikapımız geçmişin öğretilerini hala silemeyip, özgür düşünüş biçimine vakıf olamayışımızdandır diye düşünüyorum.
KUR'AN'DA ( kendi icad ettiklerimiz dışında...)HERŞEY VAR KARDEŞLERİM ; KUR'AN, NAKIS ( EKSİK ), MALÜL, MUHTAÇ BİR KİTAP DEĞİLDİR ASLA :
6 En'am 19,50,115 :
19 De ki: "Şâhidlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Benimle sizin aranızda Allâh şâhiddir. Bu Kur'ân bana vahyolundu ki, onunla sizi ve ulaştığı herkesi uyarayım. Siz gerçekten Allâh ile beraber başka tanrılar olduğuna şâhidlik ediyor musunuz?", "Ben şâhidlik etmem!" de: "O, ancak tek bir Tanrıdır, ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım" de.
7 A'raf 3,185 :
3 (Ey insanlar), Rabbinizden size indirilene uyun ve O'ndan başka velilere uymayın(90). Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!
185 Göklerin, yerin melekûtuna ve Allâh'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bak(ıp ibret al)madılar mı? Peki bun(a inanmadık)dan sonra hangi söze inanacaklar?
10 Yunus 15, 94 :
15 Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman, bizimle buluşmayı ummayanlar: "Bundan başka bir Kur'ân getir veya bunu değiştir." derler. De ki: "Onu kendi tarafımdan değiştiremem. Ben sadece bana vahyolunana uyarım. Şâyet ben Rabbime karşı gelirsem, büyük bir günün azâbından korkarım."
94 Eğer sen, sana indirdiğimizden kuşkuda isen, senden önce Kitabı okuyanlara sor. Andolsun, sana Rabbinden hak geldi, sakın kuşkulananlardan olma!
13 Ra'd 30 :
30 Seni de böylece, kendilerinden önce nice milletler geçmiş bulunan bir millete gönderdik ki, sana vahyettiğimizi onlara okuyasın. Oysa onlar Rahmân'a nankörlük ederler(134). De ki: "O (Rahmân), benim Rabbimdir. O'ndan başka tanrı yoktur. O'na dayandım, tevbem yalnız O'nadır."
14 İbrahim 1 :
1 Elif lâm râ. (Bu,) Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp o güçlü ve övgüye lâyık olan(Allâh)ın yoluna iletmen için sana indirdiğimiz Kitaptır.
17 İsra 36,89 :
36 Bilmediğin bir şeyin ardına düşme, çünkü kulak, göz ve gönül, bunların hepsi o(yaptığı)ndan sorumludur.
89 Andolsun biz bu Kur'ân'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler.
18 Kehf 54 :
54 Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık. Ama insan, tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.
21 Enbiya 10,45 :
10 Andolsun, size, içinde Zikr'iniz bulunan bir Kitap indirdik. Aklınızı kullanmıyor musunuz?
45 De ki: "Ben ancak sizi vahiyle uyarıyorum. Ama sağır(lar) uyarıldıkları zaman çağırıyı işitmez(ler)."
25 Furkan 1 :
1 Âlemlere uyarıcı olması için kuluna Furkanı (hakkı bâtıldan ayırma ölçüsünü) indiren (Allâh) pek kutludur!
29 Ankebut 51 :
51 Kendilerine okunan Kitabı sana indirmemiz, onlara yetmedi mi? Şüphesiz inanan bir toplum için bunda bir rahmet ve öğüt vardır.
43 Zuhruf 44 :
44 O (Kur'ân) sana ve kavmine bir Zikir(uyarı, şan ve şeref)dir ve yakında (ona uyup uymadığınızdan) sorulacaksınız.
45 Casiye 6 :
6 İşte şunlar, Allâh'ın âyetleridir, onları sana gerçek ile okuyoruz. Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanacaklar?
54 Kamer 17 :
17 Andolsun biz, Kur'ân'ı öğüt almak için kolaylaştırdık. Öğüt alan yok mudur?
Sevgilerimle
__________________ Andolsun, size öyle bir kitap indirdik ki sizin bütün şeref ve şanınız ondadır. Hâlâ aklınızı kullanmayacak mısınız? ENBİYA 10
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
aliaksoy yazdı:
İki; "Kuran her birimize okuyup akıl etmemiz için indirilmiştir. Aslolan ve hesaba çekileceğimiz şey Kuran'dır. Kuran'ın açık lafzına, bilimsel verilere aykırı olan ve Kuran'da anlatılan vecibelere hangi şekilde olursa olsun ilaveler getiren her haberi şüpheli karşılayıp, Kuran'da bildirilene yöneleceğiz."
siz böyle diyorsunuz...
bakın ben de ne diyorum...
İki; "Kuran her birimize okuyup akıl etmemiz için indirilmiştir. Aslolan ve hesaba çekileceğimiz şey Kuran'dır. Kuran'ın açık lafzına, bilimsel verilere aykırı olan ve Kuran'da anlatılan vecibelere hangi şekilde olursa olsun ilaveler getiren her haberi alacağız, araştıracağız ve yaşayan kur an olan hz. peygamberin örnekliğine havale edeceğiz... daha sonra da ona ittiba ederek, eşşiz mucize olan Kuran'da bildirilenlere yöneleceğiz." zira O'nun ahlakı kur andı...
uydurma olanları da elimizin tersi ile iteceğiz...
selam ve dua ile...
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Zekat 1/40 mıdır ? Haydi bunu Resulün örnekliğine havale et, ne çıkacak bana söyle.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Müddeinin iddiasını ispat zorunluluğu hukukun temel kaidesidir. İspatın konusunun yokluk değil varlık olduğu da... Yani yokluğun değil, varlığın isbatı olur.
Ha... Biz Zekat yok derken onun yerine ne olduğunu söylüyoruz. Bak onun isbatı olur. Ve, Kuran'da salat namaz mıdır başlığında bu hususlarda bir kısım açıklamalar yapıldı.
Fakat, senin getirdiğin bu savunma benim sorumu havada bırakmasın.
Cevabı malum olduğu için ben senin yerine cevap vererek bir sonraki sorumu sorayım.
Peygamberin örnekliği olduğunu iddia ettiğiniz rivayetlere göre genel oran 1/40 dır. Bunun bir kısım şartları da vardır üstelik.
Ben diyorum ki, bu 1/40 eğer "din" hükmü ise, Peygamber'in böyle bir yetkisi var mıdır ?
Neden Zekatı Resul belirlemiştir de ganimetlerden kamuya ayrılacak miktarı Allah tayin etmiştir ?
Allah ile Resul arasında hüküm belirlemedeki ortaklığın / paylaşımın sınırları ve kaidesi nedir ?
Amma sen dersen ki, bu din değildir. Bu, onun devlet başkanı sıfatı ile uygulamasıdır. Buna bir şey demem. İşin bu kısmı beşer hukukudur.
Fakat, bu defa şunu sorarım:
Abdest sizin iddianızdaki Resul örnekliğinde nasıl alınır ?
Cevabı malum mu ? Malum.
Bir de Allah'ın yaptığı tarif var.
Resulün bu tarife yeni yeni şeyler ilave etmesi mümkün müdür ?
Çünkü bu defa, "bu hukuk nizamıdır" diyemeyiz.
Üstelik, "canım temizlikten ne çıkar" da diyemeyiz.
Biz, sağlık kongresi yapmıyoruz.
Eğer Resul, abdestin bu şekilde alınacağını öğretmiş ise ben derim ki Resule itaat zorunludur. Bunun sağlıkla, şununla bununla izahı, sünneti vacibi olmaz.
Sonra derim ki, eğer Resulün abdest gibi Kuran'da hükme bağlanmış bir konuda yeniden içtihad etme hakkı var idi ise Abdest neden Allah tarafından tarif edilmiştir ?
Ve aynı soruları salat, hac, oruç ve dinin konusunda kalan diğer her şey için sorarım.
Hüküm paylaşımının sınırları ve kuralları nelerdir ?
Kuran geneldir, Resul özel hususları tayin etmiştir de diyemezsiniz. Kuran bunu yalanlayan misallerle doludur.
Evet, şimdi cevapları bekliyorum.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Katılma Tarihi: 31 temmuz 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 736
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar,
Biz bu Kitab'ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik. (nahl, 64)
Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkıyle bilicidir, yegane hikmet sahibidir. (nisa, 26)
(Allah'ın emirlerini) onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir. (ibrahim, 4)
peygamberler açıklarlar.... örnek olurlar... öğretirler... yol gösterirler... güzele çağırırlar...
onların uygulamalarının nedenleri araştırılırken bu ayetler ve benzerleri göz önünde bulundurulmalıdır...
peygamberlerin keyfi tasarrufları yoktur... onlar gözetim ve denetim altında idiler... yaptıkları Allah tarafından biliniyordu...
alikardeşim, eğer aksini yapsalardı tahrim 1. ayetteki uyarı gelmezdi değil mi???
muhabbetle ali kardeşim muhabbetle... :) :)
__________________ Rabbim! ilmimi ve anlayisimi artir!
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma