Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
26/Şuara/218
اَلَّذٖى يَرٰیكَ حٖينَ تَقُومُ
Ellezi yerake hîne tekum.
O ki seni görür o vakit kıyam ettiğini
26/Şuara/219
وَتَقَلّ 15;بَكَ فِى السَّاجِ 83;ٖينَ
Ve tekallubeke fi-s-sacidîn.
Ve senin dolaşmanı içinde secde edenlerin
O ki seni görüyor kıyam ettiğini ve secde edenlerin içinde dolaştığını 26/Şuara/218,219
Öncelikle Değerli Haktansapmaz (abim-kardeşim)beyefendi.Yorumumu istediğiniz ayetin numarasını yanlış yazmışsınız.Doğrusu 26-218/219 olacaktı.
Ben dedim ki;
"NOT: Ayrıca KURAN’DA SALAT NAMAZ MIDIR??? konu başlığı altında yazılan tum yazıları hemen hemen okudum.Şekilsel salatın var olduğunu Kurandan delillendiren üyelerin hiçbirine Kurandan cevap verilememiştir.
Yinede söyluyorum KURAN’DA SALAT NAMAZ MIDIR??? konu başlığı altında yazılan tum yazıları hemen hemen okudum hiç birine kesin cevaplar verılememiştir.Verdiğiniz cevaplar Sadece ‘Böylede olamazmı?,Şöyle yorumlanamazmı,şuda düşünülemezmi,böyle anlasak nasıl olur gibisinden ayetlere yorum getiriyorsunuz.Yani salatla ilgili ayetlerden bir paradox gibi her tür sonucun çıkarılabılecegını gösteriyor sızın bakış açınız.
Kuranda şekilsel salatın olmadığını ayetlerı yorumlayarak çıkarıyorsunuz.Kuran bile tarihten sayısız örnek verıp tarıhın ne kadar önemlı bır kaynak olduğuna vurgu yaparken,sizler neden tarihi silip atıyorsunuz.Peki 1400 yıldır.süre gelen tevatur tarihi ne yapacaksınız.
Bu bağlamda TARİH nedir kısaca deyineyim.
Tarihin Tanımı: Tarih geçmiş zamanlarda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetlerini Yer ve Zaman bildirerek, SEBEP-SONUÇ ilişkisi içinde anlatan bilim dalıdır.
Tarihin konusu nedir? : Geçmiş zamanda yaşayan insan topluluklarının her türlü faaliyetidir.
Tarihi günmüze kadar getiren kaynaklar başlıca aşağıdadır;
1)-Kaynak arama: Önce olayla ilgili kaynaklar aranır. Kaynaklar 2'ye ayrılır: 1- Ana Kaynaklar(Birinci el kaynaklar): Olayın geçtiği döneme ait kaynaklardır. 2- İkinci El Kaynaklar: Ana kaynaklardan yararlanılarak hazırlanan kaynaklardır. Ayrıca kaynakları YAZILI ve YAZISIZ kaynaklar diye de ikiye ayırabiliriz: 1- Yazılı Kaynaklar: Kitabeler, fermanlar, kanunlar, mahkeme kayıtları, noterlik yazıları, gazeteler, dergiler vb... 2- Yazısız(Sözlü) Kaynaklar: Evler, kaleler, tapınaklar, heykeller, silah, eşyalar, destanlar, efsaneler, fıkralar, atasözleri örf ve adetler vb... 2)- VERİLERİ TASNİF, TAHLİL VE TENKİT ETME: a)- Tasnif(Sınıflandırma): Elde edilen bilgiler zamana, mekana ve konuya göre tasnif edilir. b)- Tahlil(Analiz=İnceleme) : Kaynaklardan elde ettiğimiz bilgiler güvenilir mi? Karşılaştırma yapılarak bilgiler bu yönde incelenir. c)- Tenkit(Eleştiri): Elde edilen bilgilerin işe yarayıp yaramadığı, hangi bilgilerin kullanılacağı belirlenir. 3)- SENTEZ(BİRLEŞTİRME): Kaynaklardan elde edilen bilgiler düzenlenerek yazılması safhasıdır.
Bu kadar objektif ve tevatur gelen Tarihi nasıl kaldırıp çöpe atabiliriz?
1400 yıllık Tarihte hiç bir kaynakta Şekilsel Salatın yokluğundan yada sizin gibi bir çıkarım yapılmamıştır.Çünkü binlerce yıldır uygulana gelen tevaturdur.Bunu nasıl izah edeceksiniz?
Aşagıda İhsan Eliaçık’tan iki cümle aktaracağım.
SALAT:
Kur’an’da 123 yerde geçer; bunların 67’sinde “es-Salât” (lam-ı tarif ve yuvarlak te) ile ıstılahlaşmış anlamıyla, 56’sında kök anlamıyla (SLY) kullanılır. Yani genellikle “es-Salât” şeklinde geçen (67) yerde bildiğimiz anlamda namaz, diğer (56) yerde de yöneliş, dua anlamında kullanılır; amenna, öptük başımıza koyduk…
Hatta denilebilir ki İslam’da en çok bilinen “nüsuk” namazdır. Yüzyıllardır Hz. Peygamber’in gösterdiği şekilde kılanagelmektedir. Ben de bu gösterilen yoldan gidenlerdenim…
Bu nedenle İslam’da namaz, oruç vs. tabiri caizse “ibadet doğuran ibadetler”dir. Daha doğrusu “ibadet doğuran menasikler”dir. Nusuk/menâsik kelimesini Arap bakın nerelerde kullanıyor: Toprağı ıslah için gübrelemek (nusuku’l-ard), yeni yağmur yağıp yeşillenmiş toprak (ardun nâsike)…
İBADET: Sözlükte “abd” kökünden Arapçanın tarihsel kök ve komşu dilleri Aramice, Akkadça, İbranîce, Süryanîce, Habeşçe gibi Sami dillerinin hepsinde “yapmak, meydana getirmek, ortaya çıkarmak, çalışmak, üretmek” demektir.
Şu halde Allah ile insanın aktüel ve dinamik ilişkisinde ortaya çıkardığı, meydana getirdiği, yaptığı, yarattığı, icat ettiği, ürettiği her tür iş ve oluş bu kapsama giriyor.
Yapılan/üretilen iş ve oluşun faili Allah ise buna bedaet, ibda, mubdi’, faili insan ise buna da ibadet, ubudiyet, taabbud deniyor. Her ikisinde de ortak anlamın yapmak, ortaya çıkarmak, üretmek, meydana getirmek olduğunu görüyoruz…
Son olarak Şekilsel Salatı yoktur derken şöyle bir yorum yapıyorsunuz-(lar).Diyorlar ki ’Allah kalbimizden geçenleri bilmiyormu,Şekilsel olarak yapmak doğru olurmu(gerek kalırmı)Kalbimizden geçirsek yetmezmi aklımızdan geçenleri görüyor zaten şekılsel yapmak saçma olmazmı’diye düşünüyorsunuz(lar).
Bu düşünce tehlikeli olmakla beraber birazda mantık dışıdır.Çünkü Salatı ikame etmeye böyle bakmak Allahın penceresınden bakmak gibidir.Bizler insanız tabi ki Allah kalbımızden aklımızdan geçenlerı bılıyor.Ama şekılsel olarak yapmak bızım fıtri davranışımızdır.
Allah kimseye yaptığı Salatı ikameden NEDEN yaptın diye sormaz.Ama NEDEN yapmadın ?????????????
SELAM ve DUA İLE
__________________ ZÜMER-2739/27 Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türden örnekler verdik ki düşünüp öğüt alabilsinler.
|