Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Selam. Sorularınızı bulamadım. Makalenin ŞEKİLSEL NAMAZ bölümünü alıntılıyorum:
Savaşta araziye çıktığınızda “namaz”ı kısaltmanız caizdir (4:101). Ayetin konusu savaşta kılınan namaz. Eğer özel bazı hareketlerle kılınıyorsa bu, şekilsel namazdır.
Bir sonraki ayet Allah’ın Elçisi’ne sesleniyor. Savaş ortamında arkadaşlarıyla birliktedir. Onların bir bölüğü seninle namaza DİKELSİN (4:102). Yani KIYAM etsinler.
Özelhareket: KIYAM.
Ve dikkatli olacaklar: Silahlarını yanlarına alsınlar. O devrin silahları: kılıç, mızrak, ok-yay… El altında tutulacaklar. Sonra?
SECDE ETTİKTEN sonra arkanıza geçsinler ki onların henüz namaz kılmamış olan bir sonraki bölüğü gelip seninle kılabilsin (4:102).
Özel hareket: SECDE.
Allah’ın, şekilsel namazla ilgili buyrukları burada sona eriyor. Çünkü konu aslında “kısa tutulan namaz”dır. KIYAM ve SECDE ettikten sonra arkaya geçilecek. Namaz bitmiştir.
Her halde bu yüzden, anlatımda rükû kelimesi geçmiyor. Ama bu ibadet, KIYAM ve SECDE ile yapılmaktadır; kıyam ve secdenin arasında rükû da olmak zorunda çünkü secdenin yolu rükûdan geçer. Aslında RÜKÛ var.
Artı, rüku-secde birlikteliği başka ayetlerde dile getirilmiş:
RÜKÛ edip secdeye varanlar (2:125)
RÜKÛ ve secde edin! (22:77)
RÜKÛ ve secde ettiklerini görürsün. (48:29)
Kaldı ki tarihte insan, hükümdarının önünde hep saygıyla ayakta durmuş, eğilmiş ve yere kapanmıştır. Yani KIYAM, RÜKÛ, SECDE hep yapıla gelmiştir; bilinir.
Elbet sıraları da bilinir. Dikkat: Namaz KIYAM ile başlar (Nisâ 102). Buna göre sıra: KIYAM-RÜKÛ-SECDE... Zaten işleyen akıl, secdeden rükûya ve ordan kıyama geçişi onaylamaz.
*
Namazda sesini yükseltme ve hepten kısma; orta yolu tut (17:110).
Özel hareket:SES. Namazını yalnız başına kılan bir inanır, sesini kendisi duyabilecek kadar yükseltir.
*
İtiraz:
İÇİMİZDEN KİM SÖYLEYEBİLİR Kİ ALLAH BİZE NAMAZDA kıbleye (Kabe’ye) yönelmemizi, ellerimizi biraz yukarı kaldırıp iftitah tekbiri getirmemizi, rüku isimli eğilme hareketini yapmamızı, ard ardına iki kere secde etmemizi, rükuda ve secdede Arapça bazı sözler söylememizi, namazdan çıkmadan önce oturup dualar etmemizi BUYURMUŞTUR?
Cevap:
KIBLE konusunu ayrıca ele alacağım, Allah isterse.
Şekilsel namazda yapılan hareketleri yukarda açıklamaya çalıştım. KIYAM-RÜKÛ-SECDE-ORTALAMA SES.Onları ALLAH BUYURMUŞTUR; onlar yeter.
Üzerinde durulan bu hareketler ise namazını yalnız başına kılan biri için her halde zorunlu değildir; neyi uygun buluyorsa onu yapabilir. Örneğin bir kerede tek secde…
Yeter ki toplu kılınan namazlarda keleğe gelmesin.
İki şirin vatandaşımız yatsı namazı için camideler. Ele güne karışmak için. “Salât-i vitir”in üçüncü rekatında imam “Allahu ekber!” deyince bizimkiler yallah rükûya. Ama herkes dimdik ayakta. Bir tek bizimkiler rükûda. Eğildiği yerden biri ötekine göz kırpmış. “Keleğe geldik; renk verme!”
Namaza başlarken “Teslim oluyorum!” demek için ellerimizi kaldırıyor olamaz mıyız? Hani Allah İbrahim’e “Teslim ol!” dediğinde o, “Alemlerin Rabbine teslim oldum!” demişti. (2:131)
İftitah tekbirini getirmekle namaza başladığımızı belirtmiş oluyoruz. Madem Allah Tâ Hâ 14’te “Beni anmak için namaz kılın!” diyor iftitah tekbiri o buyruğa itaattir. Ayrıca İsrâ 111’de “Allah büyük deyin!” buyuruluyor (Ve kebbirhu tekbîra).
“Rükû”yu yukarda açıkladım.
Arapça sözler pek âlâ Türkçe olabilir. Ben rükûda “Allah üstün!” diyorum ve secdede “Allah yüce!” Bunlar çok kısa süren duruşlar. Onun için Kuran’dan bölümler okumaya yetmez.
Namazdan çıkmadan önce oturmak onun için gerekli. O da Allah’ın buyruğu: Kitaptan sana indirileni oku ve namaz kıl (Ankebut 45)
1) “Kuran’dan bir bölüm okumaya yetecek kadar oturulmakla sona erer”
Bunu size kim bildirdi ?
2) Rükusu olmayan kısaltılmış namazın uzatılmışı rükulu olamaz mı?
“Rüku olmadan kıyamdan secdeye gidilmez” yargısı tamamen uydurma ve varsayımsaldır.
Bu nedenle, kısaltılmışında “rüku” olmayan namazın uzatılmışı “rukulu” olabilir.
Ayrıca, bir “kıyam” fazla olabilir vs. vs. vs.
Bu olabilirlerin içinde “iki rekat” ta olabilir. En nihayet bunların tümü YORUMDAN ibarettir.
Çünkü Allah o bahsettiğin ayetlerde elbette, ” onlar rüku ve secdeyi bitirdiklerinde…” diyebilirdi. Amma… Dememiş !!!
İllaki dedirtmeye çalışmak ta bir nevi İNATLAŞMAK tır.
3) İzahınızda kıble konusunu göremedim. Galiba bireysel olarak kılınan namazda farz olmadığı kanaatindesiniz.
4) İzahınızda secdenin çene üzerine yapılması gereğini göremedim. Bu ayeti ne şekilde tevil ediyorsunuz ?
5) Sesin orta tonda tutulması gereğini dile getirdiğinize göre siz “tevatür”ü bir delil olarak kabul etmiyorsunuz. Çünkü, tevatüre göre namaz sizin dediğiniz gibi kılınmaz.
6) Sabah salatının şahitli / tanıklı olması ne demektir ?
7) Kıyam, rüku ve secdenin birlikte geçtiği ve geçmediği ayetler ile ilgili izahınız nedir ? Yoksa, kıyam, rüku ve secde başlı başına (teker teker veya farklı kombinasyonlarla) bir ibadet olarak tatbik edilebilir mi ?
8) İnsanı kötülüklerden alıkoyan şey, namazın şekle ilişkin kısmı mıdır, yoksa onda okunan şey mi ?
9) Gündüz kılınması farz olan namaz yoktur dediniz. Anladığm kadarı ile, bunun bir istisnası olarak Cuma salatını görüyorsunuz ve onu toplu edası gereken bir namaz olduğu gerekçesi ile ayrık tutuyorsunuz. Cuma salatının vakti ile diğer farz namazların cemaatle tatbiki hususlarında ne düşünüyorsunuz ?
10) Namaz insanların üzerine vakitleri belirli olarak yazılmış ise, salatın vakitleri hususundaki karmaşa sizce neyden kaynaklanıyor ?
11) Oruca ilişkin olarak belirlenmiş, kara iplik ak iplik tanımlamasını nasıl olur da salatın iki vakti için ölçü kılarsınız ? Siz eğer daha önce namaz nedir, salat nedir bilmeyen bir kimse olmuş olsa idiniz, aynı yorumu yapabilir mi idiniz ? Yahut bu konumda olan bir kimse, sadece Kuran’a bakarak şu çıkarımlarınızı yapabilir mi idi ?
Aynı mantıkla, Kuran’ı bir bilmece-bulmaca kitabına döndürerek yani sırf belli bir şekli ortaya koyabilmek adına, ayetlerin orasından kes şurasına yapıştır mantığı ile, size 4-5 çeşit hiç duymadığınız ibadet şekilleri üretsem onları da Allah’ın Kuran’da emrettiği şeyler diye tatbik eder misiniz ?
12) Yürüyerek nasıl namaz kılınabileceği hususunda Kuran neler buyuruyor ? Bu da bir nevi “kısaltılmış namaz” olabilir mi ?
Sevgili Hasan Akçay, diğer sorularımı bu sorulara aldığım yanıtlardan sonra ileteceğim inşaallah.
Kuran üzerinde yaptığınız çalışmalar nedeni ile Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanızı temenni ederim.
1) “Kuran’dan bir bölüm okumaya yetecek kadar oturulmakla sona erer” Bunu size kim bildirdi?
Rüku ve secde çok kısa süren duruşlar; Kuran’dan bölümler okumaya yetmezler. Namazdan çıkmadan önce oturmak onun için gerekli. O da Allah’ın buyruğu: Kitaptan sana indirileni oku ve namaz kıl (Ankebut 45).
2) Rükusu olmayan kısaltılmış namazın uzatılmışı rükulu olamaz mı? İşin olur yanına bakmaktan yanayım. O zaman namazın kısaltılmışı da uzatılmışı da rükulu olur.
“Rüku olmadan kıyamdan secdeye gidilmez” yargısı tamamen uydurma ve varsayımsaldır. Bir inanır aynanın önünde kıyamdan RÜKÛSUZ secdeye varmaya çalışsa ve bir yandan da kendisini izlese o yaptığına kasıklarını tuta tuta güler.
Bu nedenle, kısaltılmışında “rüku” olmayan namazın uzatılmışı “rukulu” olabilir. Özür dilerim, bana biraz namaz fantazisi gibi geliyor bu. Ayrıca, bir “kıyam” fazla olabilir vs. vs. vs. Demek aslında size de öyle geliyor.
Bu olabilirlerin içinde “iki rekat” ta olabilir. Savaş ortamında kılınan namazı kastediyorsanız o 1 kıyam + 1 secde = 1 rekattır (Nisâ 102).
En nihayet bunların tümü YORUMDAN ibarettir. Çünkü Allah o bahsettiğin ayetlerde elbette, ” onlar rüku ve secdeyi bitirdiklerinde…” diyebilirdi. Amma… Dememiş !!! Benim anladığım o ki Allah onu demiş: SECDE YAPTIKLARI ZAMAN arkanıza geçsinler -FE İZÂ SECEDÛn fe'l yekûnû min verâ ikum(Nisâ 102).
3) İzahınızda kıble konusunu göremedim. Galiba bireysel olarak kılınan namazda farz olmadığı kanaatindesiniz. Farzdır. Allah "Nerede olursanız olun yüzünüzü Mescidi'l Harâm'a yöneltin!" diyor (2:144). Mescidi'l Harâm'ı simgesel her hangi bir şeye yormadan önce Mekkede'ki o mescid olarak alırsanız, ki öyle yapmak gerekir, anılan yönelmenin şekilsel namaz sırasında yapılacağını anlarsınız.
4) İzahınızda secdenin çene üzerine yapılması gereğini göremedim. Bu ayeti ne şekilde tevil ediyorsunuz? Namazın şekilsel olduğunun ayırdına vardıysak bu tür ayrıntıları sorun yapmayabiliriz.
5) Sesin orta tonda tutulması gereğini dile getirdiğinize göre siz “tevatür”ü bir delil olarak kabul etmiyorsunuz. Çünkü, tevatüre göre namaz sizin dediğiniz gibi kılınmaz. Sevgili aliaksoy, yazmaya çalıştığım makalenin başlığı bu söylediğinize cevaptır: KURAN'A GÖRE NAMAZ.
6) Sabah salatının şahitli / tanıklı olması ne demektir? Bilincin en diri olduğu o anda insan kıldığı namaza kendisi tanık olur.
7) Kıyam, rüku ve secdenin birlikte geçtiği ve geçmediği ayetler ile ilgili izahınız nedir? Yoksa, kıyam, rüku ve secde başlı başına (teker teker veya farklı kombinasyonlarla) bir ibadet olarak tatbik edilebilir mi? İKAME ETMEK fiiliyle birlikte kullanılan "salât"ın şekilsel namaz olduğunu görüyorum. Kıyam, rükû, secde... tek tek elbet ibadet olabilir. Ama şekilsel namaz olmaz. Secde ayetleri okunduğunda bazı insanlar secdeye kapanıyor, kıyamsız ve rükusuz. Ne demeli bilemiyorum.
8) İnsanı kötülüklerden alıkoyan şey, namazın şekle ilişkin kısmı mıdır, yoksa onda okunan şey mi? Okunan "şey"dir, Allâh'ın önünde olmanın verdiği huşunun katkısıyla...
9) Gündüz kılınması farz olan namaz yoktur dediniz. Anladığm kadarı ile, bunun bir istisnası olarak Cuma salatını görüyorsunuz ve onu toplu edası gereken bir namaz olduğu gerekçesi ile ayrık tutuyorsunuz. Cuma salatının vakti ile diğer farz namazların cemaatle tatbiki hususlarında ne düşünüyorsunuz? Cuma günü "Namazdan sonra rızkınızı aramaya dağılın!" dendiğine göre cuma namazının vakti günün ortası olmalı. Öteki namazların cemaatle kılınmasını bir gelenek olarak onaylarım ama imam içinden okurken ben de kendi okumamı içimden yaparım.
10) Namaz insanların üzerine vakitleri belirli olarak yazılmış ise, salatın vakitleri hususundaki karmaşa sizce neyden kaynaklanıyor? Sevgili aliaksoy, bunun cevabını pek âlâ biliyorsunuz, değil mi.
11) Oruca ilişkin olarak belirlenmiş, kara iplik ak iplik tanımlamasını nasıl olur da salatın iki vakti için ölçü kılarsınız? İsra 78'de "Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namaz kılın!" deniyor. Benim anladığım, gecenin kararması = ak ipin kara ipten seçilemez olması demek.
Siz eğer daha önce namaz nedir, salat nedir bilmeyen bir kimse olmuş olsa idiniz, aynı yorumu yapabilir mi idiniz? Evet.
Yahut bu konumda olan bir kimse, sadece Kuran’a bakarak şu çıkarımlarınızı yapabilir mi idi? Evet.
Aynı mantıkla, Kuran’ı bir bilmece-bulmaca kitabına döndürerek yani sırf belli bir şekli ortaya koyabilmek adına, ayetlerin orasından kes şurasına yapıştır mantığı ile, size 4-5 çeşit hiç duymadığınız ibadet şekilleri üretsem onları da Allah’ın Kuran’da emrettiği şeyler diye tatbik eder misiniz? Ben öyle yapmıyorum. Siz lütfen yapın; sizinle ilgili cevabımı ondan sonra vereyim.
12) Yürüyerek nasıl namaz kılınabileceği hususunda Kuran neler buyuruyor? Bu da bir nevi “kısaltılmış namaz” olabilir mi? "Yonan"ı İzmir'e doğru kovarken sürekli yürüyen gaziler namazlarını yürüyerek kılmışlar. Elbet kısaltmışlardır çünkü savaş ortamındaydılar.
Kuran üzerinde yaptığınız çalışmalar nedeni ile Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanızı temenni ederim. Teşekkür ederim.
1) “Kuran’dan bir bölüm okumaya yetecek kadar oturulmakla sona erer” Bunu size kim bildirdi?
Rüku ve secde çok kısa süren duruşlar; Kuran’dan bölümler okumaya yetmezler. Namazdan çıkmadan önce oturmak onun için gerekli. O da Allah’ın buyruğu: Kitaptan sana indirileni oku ve namaz kıl (Ankebut 45).
Sevgili Hasan Akçay; pekala biliyorsunuz ki, kıyam dilediğiniz miktarca uzatılabilir. Kıyamda muhtemelen Kuran okuyacağınıza göre "oturuş" ihtiyacı da nereden çıktı ? Atalarınızdan gördüğünüz şeyden olmasın sakın ?
2) Rükusu olmayan kısaltılmış namazın uzatılmışı rükulu olamaz mı? İşin olur yanına bakmaktan yanayım. O zaman namazın kısaltılmışı da uzatılmışı da rükulu olur.
İşin olur yanı Kuran'a göre mi yoruma göre mi ? Yahut, Kuran'a göre mi, atalarımızdan gördüklerimize göre mi ?
*******
“Rüku olmadan kıyamdan secdeye gidilmez” yargısı tamamen uydurma ve varsayımsaldır. Bir inanır aynanın önünde kıyamdan RÜKÛSUZ secdeye varmaya çalışsa ve bir yandan da kendisini izlese o yaptığına kasıklarını tuta tuta güler.
Hayır sevgili Hasan Akçay, bu defa kendi söylediğinize siz güleceksiniz. Neden mi ? Siz Ruku ettiğinizde tekrar "kıyam" konumuna gelmeden mi secdeye varıyorsunuz? Benim gördüğüm bütün namaz kılanlar, rükudan sonra doğrulur ve tam bir "kıyam" konumuna geçer, ondan sonra "secde"ye varır. Demekki, kıyam konumundan secdeye varmak gayet kolay ve mümkün bir durum.Yahut ta şu nitelendirmenize göre "şekilsel" namaz kılanların tümü size göre komik bir iş yapıyor.
Bu nedenle, kısaltılmışında “rüku” olmayan namazın uzatılmışı “rukulu” olabilir. Özür dilerim, bana biraz namaz fantazisi gibi geliyor bu.Ben de bir çok konuda aynı sizin gibi düşünüyorum. Fantazi... Ayrıca, bir “kıyam” fazla olabilir vs. vs. vs. Demek aslında size de öyle geliyor. Hayır olasılıkları, mümkün olanları sayıyorum. Sizin söylediğiniz bin içinde bir. Yani YORUM.
Bu olabilirlerin içinde “iki rekat” ta olabilir. Savaş ortamında kılınan namazı kastediyorsanız o 1 kıyam + 1 secde = 1 rekattır (Nisâ 102).
En nihayet bunların tümü YORUMDAN ibarettir. Çünkü Allah o bahsettiğin ayetlerde elbette, ” onlar rüku ve secdeyi bitirdiklerinde…” diyebilirdi. Amma… Dememiş !!! Benim anladığım o ki Allah onu demiş: SECDE YAPTIKLARI ZAMAN arkanıza geçsinler -FE İZÂ SECEDÛn fe'l yekûnû min verâ ikum(Nisâ 102). Sevgili Hasan Akçay, benim üzerinde durduğum şeyin "bitirme - yapma" değil, "Rüku" olduğunu anlamışsınızdır. Ayette Rüku yok. Bunu anlatıyorum.
3) İzahınızda kıble konusunu göremedim. Galiba bireysel olarak kılınan namazda farz olmadığı kanaatindesiniz. Farzdır.
Allah "Nerede olursanız olun yüzünüzü Mescidi'l Harâm'a yöneltin!"
diyor (2:144). Mescidi'l Harâm'ı simgesel her hangi bir şeye yormadan
önce Mekkede'ki o mescid olarak alırsanız, ki öyle yapmak
gerekir, anılan yönelmenin şekilsel namaz sırasında yapılacağını anlarsınız. Sevgili Hasan Akçay, umarım şu söylediklerinizin yorumdan öte uçuk bir yorum olduğunun farkındasınızdır. Çünkü, Allah Kuran'da bir çok ayette istisna olan hususları titizlikle vurgular.
İşte misaller:
Lut'un karısı... Lut kavminden bahsettiğinde ondan da bahseder. İstisna tutar.
İbrahim ve maiyetindekilerin müşriklerle dostluk kurmayışı anlatılırken "İbrahim'in babası için yaptığı dua istisna tutulduğu gibi İbrahim'in ne sebeple böyle bir hareket yaptığı da açıklanır. Misaller çoğaltılabilir.
Şimdi, siz demiş oluyorsunuz ki, size göre her gün ve günde iki defa ikamesi "FARZ" olan salatın olmazsa olmazlarından olan "kıble" konusunun ele alındığı ayetlerde "salat" kelimesinin geçip geçmemesi önemli değil. Biz mantıkla bunu çıkarırız. Eğer derseniz ki, "Kıbleye yönelme emri, pek çok halde mümkündür de, bunlardan biri salattır. Onun için istisna tutulmamıştır." bunların neler olduğunu da öğrenmeyi dileriz.
4) İzahınızda secdenin çene üzerine yapılması gereğini göremedim. Bu ayeti ne şekilde tevil ediyorsunuz? Namazın şekilsel olduğunun ayırdına vardıysak bu tür ayrıntıları sorun yapmayabiliriz.
Sevgili Hasan, salatın şeklini farz görüyorsunuz. Secdenin ne şekilde eda edileceğini yüce Allah açıklamış. Bunu nasıl ayrıntı olarak görebilirsiniz !
5)
Sesin orta tonda tutulması gereğini dile getirdiğinize göre siz
“tevatür”ü bir delil olarak kabul etmiyorsunuz. Çünkü, tevatüre göre
namaz sizin dediğiniz gibi kılınmaz. Sevgili aliaksoy, yazmaya çalıştığım makalenin başlığı bu söylediğinize cevaptır: KURAN'A GÖRE NAMAZ.
Hayır Sevgili Hasan kardeşim, başlık yanlış. Kuran'a göre değil, KURAN'DAN YORUMLARINIZA GÖRE NAMAZ.
6) Sabah salatının şahitli / tanıklı olması ne demektir? Bilincin en diri olduğu o anda insan kıldığı namaza kendisi tanık olur.
Çıkıp desem ki, [Kuran'dan böl topla çarp çıkar kopyala yapıştır mantığı ile]; "Efendim, sabah salatının şahitli olması, onun cemaatle icrasının farz olduğunu gösterir."
Ne buyurursunuz ?
7)
Kıyam, rüku ve secdenin birlikte geçtiği ve geçmediği ayetler ile
ilgili izahınız nedir? Yoksa, kıyam, rüku ve secde başlı başına (teker
teker veya farklı kombinasyonlarla) bir ibadet olarak tatbik edilebilir
mi? İKAME ETMEK fiiliyle birlikte kullanılan "salât"ın şekilsel
namaz olduğunu görüyorum. Kıyam, rükû, secde... tek tek elbet ibadet
olabilir. Ama şekilsel namaz olmaz. Secde ayetleri okunduğunda bazı insanlar secdeye kapanıyor, kıyamsız ve rükusuz. Ne demeli bilemiyorum.
Eğer, kıyam, rüku, secde tek tek yahut farklı şekillerde bir araya gelerek ayrı ayrı ibadet olabiliyor ise, rüku, secde ve kıyam kelimelerininin farklı kombinasyonlarını içeren ayetlerin ayrı ayrı bu ibadetleri emir buyurmadığını nereden bilebiliyorsunuz ? Atalarınızdan görüp bildiklerinizden başka hangi şey size, o ayetlerde geçen kıyam, rüku ve secdenin, şekilsel salatın parçalarını çağrıştırıyor ? Eğer atalarınız, farklı kombinasyonlarda kıyam, rüku ve secdeden oluşan ritüeller icra ediyor olsalardı, siz onların parçalar halinde değil, bir bütün olarak ikamesi gerektiğini söyleyebilirmiydiniz ? Yahut, Allah'ın bunu bildirecek her imkanı var iken bildirmemiş olmasının hikmeti nedir ?
8) İnsanı kötülüklerden alıkoyan şey, namazın şekle ilişkin kısmı mıdır, yoksa onda okunan şey mi? Okunan "şey"dir, Allâh'ın önünde olmanın verdiği huşunun katkısıyla...
Sevgili Hasan, insan sadece Kuran okurken de huşu duyabilir. Ve yeryüzünde hiç bir kimse yoktur ki, en küçük bir an Allah'ın huzurunda / önünde olmayabilsin. Eğer, huşu dediğiniz şeyi, salatta okunan değil de, onun şekli veriyor ise, bilmeliyiz ki bu kandırmacadan ibarettir. Çünkü, kişinin herhangi bir eylemden duyduğu huşu onun doğruluğuna delalet etmez. Bir Hıristiyan da çarmıha gerilmiş İsa heykeli önünde "amen" derken huzur bulur. Yahut Afrikada bir tamtamcı dans ederken. Yahut, bir şaman (Kam) ateş başında davul çalarken. Yahut bir budist vs.vs.vs...
Şu halde, vardığımız yargı, Allah'ın salat için bildirdiği bu "koruyucu" niteliğin şekilde değil, okunanda olduğu ve koruyucu vasfın ona iman edilmesi kaydıyla vukuu bulacağıdır. Çünkü Kuran hüda'dır, öğüttür, uyarıcıdır, şifadır, furkandır, hatırlamadır, müjdedir... Ne kadar iman edersen o kadar korunursun.
9)
Gündüz kılınması farz olan namaz yoktur dediniz. Anladığm kadarı ile,
bunun bir istisnası olarak Cuma salatını görüyorsunuz ve onu toplu
edası gereken bir namaz olduğu gerekçesi ile ayrık tutuyorsunuz. Cuma
salatının vakti ile diğer farz namazların cemaatle tatbiki hususlarında
ne düşünüyorsunuz? Cuma günü "Namazdan sonra rızkınızı aramaya
dağılın!" dendiğine göre cuma namazının vakti günün ortası olmalı.
Öteki namazların cemaatle kılınmasını bir gelenek olarak onaylarım ama
imam içinden okurken ben de kendi okumamı içimden yaparım.
Sevgili Hasan, imamın Kuran'ı ne çok bağırarak, ne de kısık sesle okumayıp orta tonda okuması sırasında diğerlerinin onu dinlemesi sana neyi çağrıştırıyor ?
10)
Namaz insanların üzerine vakitleri belirli olarak yazılmış ise, salatın
vakitleri hususundaki karmaşa sizce neyden kaynaklanıyor? Sevgili aliaksoy, bunun cevabını pek âlâ biliyorsunuz, değil mi. Elbette biliyorum. Ama, bu cümlenin altına bu sürecin hanif kardeşlerimiz de dahil olmak üzere henüz sürmekte olduğunu da şerh düşüyorum.
11) Oruca ilişkin olarak belirlenmiş, kara iplik ak iplik tanımlamasını nasıl olur da salatın iki vakti için ölçü kılarsınız? İsra 78'de "Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namaz kılın!" deniyor. Benim anladığım, gecenin kararması = ak ipin kara ipten seçilemez olması demek. Sizin "anladığınız" sizin YORUMUNUZ. Aynı bizim yorumlarımız gibi.
Siz eğer daha önce namaz nedir, salat nedir bilmeyen bir kimse olmuş olsa idiniz, aynı yorumu yapabilir mi idiniz? Evet.
Yahut bu konumda olan bir kimse, sadece Kuran’a bakarak şu çıkarımlarınızı yapabilir mi idi? Evet.
Aynı
mantıkla, Kuran’ı bir bilmece-bulmaca kitabına döndürerek yani sırf
belli bir şekli ortaya koyabilmek adına, ayetlerin orasından kes
şurasına yapıştır mantığı ile, size 4-5 çeşit hiç duymadığınız ibadet
şekilleri üretsem onları da Allah’ın Kuran’da emrettiği şeyler diye
tatbik eder misiniz? Ben öyle yapmıyorum. Siz lütfen yapın; sizinle ilgili cevabımı ondan sonra vereyim.
Pek çok örnek verilebilir de bir kaçı şöyle olabilir;
Lütfen bunları okurken, "Atalarınızın zaten bunları ikame ettiklerini ve size karşı Kuran'ı delil edinerek aşağıda yazılanları savunduklarını" düşününüz. Ne cevap verebilirdiniz ?
* Sabah namazı tanıklı olacağı için cemaatle kılınmak zorundadır. Sadece cemaatle ikame edilebilen sabah salatı.
* Namazdan sonra şeklen ayakta, oturarak ve yanlarımız üzerine yatmışken kişinin belirlediği bir müddet boyunca Allah'ı anması ibadeti.
* Rüku, Secde ve kıyam kombinasyonlarından oluşan bağımsız ibadetler.
* İçinde "yeme içme" olan salat ibadeti.
* Salatın hemen ardınca bir miktar zekat vermek şeklindeki ibadet
* Ruku eder halde zekat vermek şeklindeki ibadet
* Secde edenler arasında dolaşma ibadeti
vs. vs. vs....
12) Yürüyerek nasıl namaz kılınabileceği hususunda Kuran neler buyuruyor? Bu da bir nevi “kısaltılmış namaz” olabilir mi?
"Yonan"ı İzmir'e doğru kovarken sürekli yürüyen gaziler namazlarını
yürüyerek kılmışlar. Elbet kısaltmışlardır çünkü savaş ortamındaydılar.
Nasıl kılmışlar ?
Kuran üzerinde yaptığınız çalışmalar nedeni ile Allah’ın hoşnutluğunu kazanmanızı temenni ederim. Teşekkür ederim.
Sevgi ile.
Muhabbetlerimle...
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Sevgili Hasan Akçay; pekala biliyorsunuz ki, kıyam dilediğiniz miktarca uzatılabilir. Kıyamda muhtemelen Kuran okuyacağınıza göre "oturuş" ihtiyacı da nereden çıktı ? Atalarınızdan gördüğünüz şeyden olmasın sakın?
Bazı kimseler ayakta duramıyor. Yaşlı, sakat, hasta... Bazı kimseler oturmayı ayakta durmaktan daha çok seviyor. Sevgi bu ya.
Namazda Kuran okumayı kıyam ile sınırlarsanız onlara zulmedersiniz.
Sevgili aliaksoy, bir yandan atalarınızatalarınız diye beni yargısız infaz ediyorsunuz, bir yandan da namazda Allah'ın yapmadığı sınırlamayı beşeren siz yapıp rablik taslıyorsunuz.
Öteki açıklamalarınız da ne yazık ki böyle. Burada bırakalım. Şimdilik. Lütfen.
İnfaz değil, yargısız hiç değil... Bilakis, bu duruma işaret eden delilleri (eylemli yahut fikri) ileri sürüp müzakere ederek.. Ve kendimi de hariç tutmayarak... Fikirleri müzakere ediyoruz.
Rabblik meselesine gelince... Eğer bir gün; ALLAH'IN DEMEDİĞİ ŞEY HAKKINDA DEDİ DEDİĞİMİ, YAHUT EMRETMEDİĞİ BİR ŞEYİ EMRETTİ DEDİĞİMİ GÖRÜRSENİZ evet ben hakikaten Rabblik taslamış olurum.
Şu müzakerede kimin neyi dediği apaçık ortadadır.
Siz, burada duralım diyorsanız duralım.
Muhabbetlerimle....
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma