Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhaba arkadaşlar,
Bilimsel gelişme hakkında biraz özet bilgi sunmak istiyorum.
Antik çağlarda akıl yürütme ile bilim yaratılmış. Sokrat, Eflatun, Aristo, Batlamyus, Hipokrat, Galenus vb.
Her zaman bilime baskı olmuş. Bu baskıyı o devrin din adamları yapmış. Bu baskıdan kurtulmak için Aristo bilim, ile dini ayırmaya çalışmış. Demişki. "Tanrı vardır ama hiç bir şeye karışmaz" , Yaratma yoktur. Yok olma yoktur. Yani Aristoyu kullanak ilim yapan herhangi bir insan, Allahın Evreni yarattığına ve evrenin bir gün kıyametle yok olacağına inanmaz. En azından kayıtsız kalır, din ile ilimi karıştırmammaya çalışır. Çünkü din adamlarının Tanrı adına bilimsel faaliyetlere karışmasına engel olmaya çalışmışlardır.
Orta çağda Kilise baskısı ile uzun zaman batıda bilime baskı yapılmış. Müslümanlar Mutezile ve Bağdattaki Beytül Hikme vasıtası ile eski Yunanın bu filozoflarını Arapçaya çevirmiş.
Müslümanlar bu faaliyetle bilimde zirve yapmış. Hind rakamları ile cebiri bulmuşlar. Kimyayı bir bilim haline getirmişlerdir.
Ama şu da bilinmelidir. Aristoyu inceleyen Farabi, İbni sina, ibni rüşt aynen aristonun düşüncesindedirler.
Batı müslümanlardan, özellikle Endülüs medreselerinden aldığı bilimi ortaçağda okutmuş. Bu konudaki en önemli isim Roger Bacon. Bu dönemde biraz Akinolu Thomas ın etkisi ile Aristo düşüncesi Hristiyanlıkta da revaç bulmuş. İskolastik denilen bir felsefe ile Aristo adeta Kilise tarafından yüceltilmiştir.
Batıda ve Müslümanlıkta 1400 lü yıllara kadar bir bilimsel gelişme görülmez. 1400 lü yıllarda matbaanın icadı vardır. Bilgi artık daha kolay üretilip yayılmaktadır. Osmanlı ve diğer islam ülkeleri ör. İran falan matbaayı es geçmiştir. Bu arada barut kullanımı yaygınlaşmış, avrupada kuvvetli krallıklar kurulmuş. Orta çağ Avrupasının feodal düzeni yavaş yavaş ortadan kalkmıştır.
Ayrıca denizcilik gelişmiş. Ticaret yolları İpek yolundan, denizlere kaymış. Mal nakliyatı kervanlar yerine gemilerle yapılır olmuştur. Bu da ticaret yolları üzerindeki İslam ülkelerinin, önemini kaybetmesine ve onların fakirleşmesine sebeb olmuştur.
İncilin Latinceden Almancaya çevrilip basılması ile Hristiyanlıkta reform başlamış ve protestanlık mezhebi ortaya çıkmıştır. Protestanların en önemli başka bir özelliği "günahtan arınma için çalışmayı kutsallaştırma " olmuş bu da Kapitalizm düzenini ortaya çıkarmıştır.
Avrupada kitap basımı ile bilgi ve görüşler yaygınlaşmıştır. Rönesansta bilim ve sanatta önemli gelişmeler olmuştur. Artık yeni bilim adamları Aristoya, Batlamyusa körükörüne bağlı kalmamakta, onu eleştirmekte, yeni görüşler ileri sürmektedirler. (Kopenik, Galileo) . Bundan dolayı Aristoyu adeta dinleştirmiş Katolik kilisesi, bilim adamlarına ve halka büyük baskı yapmıştır. Engizisyon mahkemeleri, katolik, protestan mezhep savaşları falan. (1648 30 yıl savaşları sonu, Vestfalya barışı).
1600 de Newton, yerçekimini ve Calculus (yüksek matematiği) buldu.
Francis Bacon bilime deneyi getirdi. Deneysel olarak ispatlanmayan şeyler bilimsel olarak kabul edilmedi. Francis Bacon İngiltere kıralının sorgu yargıcı idi. Mahkumları konuşturmak için işkence yaparlardı. Buradan şu sonuca vardı. Örneğin Kurbağa hakkında bilgi edinmek için, kurbağayı keserim, biçerim. Kurbağa bütün bilgisini bana verir. Bu yaklaşıma Ampirik (Deneysel metod) denilir. Bunun neticesinde tıpta müthiş ilerlemeler ortaya çıktı.
Bu aralarda Osmanlı uyumakla meşguldü. Ortalıkta bunca şeyler olurken daha matbaa Osmanlı ülkesine gelmemmişti.
1626 lardan beri Amerikaya insan yerleşimi başlamıştı. Amerikaya genelde Avrupadaki düzenden memnun olmayan insanlar, özellikle de protestanlar gitti.
1700 lü yıllar boyunca İngiltere ve Fransa arasında Amerikaya hakim olmak için deniz yollarında rekabet vardı. Fransanın arazisi geniş. Ormanları boldu. Hem gemi yapımına, hem de yakacağa yetiyordu. Ama ingiltere de orman azdı. Gemi yapsa, yakacak bulamıyor, yakacak olarak kullansa gemi yapamıyordu. Güneyde Manchester yakınlarınlarında Turp kömürü vardı. Ama kömür 20 cm suyun altında idi ve çıkarılması mümkün değildi. Bu kömürün çıkarılması için bir yarışma yapıldı. James Watt icad ettiği Buhar makinasıyla, bu kömürün üstündeki suyu çekti. Bu kömür yakacak olarak kullanılmaya başladı ve İngiltere de ormanlarından kestiği ağaçlarla gemi yaptı. Fransayla yaptığı yarışta geri kalmadı.
Buhar makinasının icadı, Endüstri devrimini başlattı. Bu icat buharlı gemilerin, demiryolunun bulunmasına yol açtı. Ayrıca İngiltere Textilde çok ileri bir memleketti. (ingiliz kumaşı dokuması). Buhar makinalı tezgahlar icat edildi. Seri ve ucuz üretim başladı. İngiltere dünya pazarlarının hakimi oldu. Dünyanın en ileri teknolojisine sahip ülkesi oldu. 1800 lü yıllardaki İngilterenin durumu hepimizin malumu.
Endüstri devrimi Avrupaya yayıldı. Bu arada Fransız ihtilali ve Aydınlanma devrimleri (immanuel Kant) ardarda geldi. Bütün bunlar 1770-1789 arasında oldu. Bütün dünyayı etkiledi Hala da etkiliyor. Aydınlanma bence dünyadaki en önemli olay. Batıyı ileri götüren aydınlanmadır. Bugün Türkiyede Kemalizm dediğimiz şey, Aydınlanma felsefesinin bir İslam ülkesinde uygulanmasıdır. Aydınlanmanın temeli, her şey akla ve bilime uygun olmalıdır, anlayışıdır. Türkiye Cumhuriyeti ve hatta Tanzimattan bu yana Osmanlı devleti, gücünün yettiğince bu prensibi uygulamaya çalışmaktadır.
Aydınlanma Modern Hukuku getirdi. Hukuku batıda hristiyanlığın baskısından kurtardı. Laikleştirdi. Büyük kodifiye kanunlar ortaya çıktı. İlk Medeni Kanun Code Civil (1804) Fransada yayınlandı. Aydınlanma düşüncesinde Yönetim Tanrı adına krallar tarafından yapılır düşüncesi eleştirildi. Yönetim halk için, halkın seçtiği idarecilerce yapılır düşüncesi ortaya çıktı. 19 yüzyılda Mutlak krallıklardan, Meşruti krallıklar veya Cumhuriyet rejimleri ne geçiş oldu.
Şimdi yirminci yüzyıldaki gelişmeler malum.
Endüstri devrimi batıda toplumların yapısını değiştirdi. Kırsal toplumdan , endüstri toplumuna geçiş oldu. Eğitim yaygınlaştı. Ama İslam ülkelerinde toplum çoğunlukla kırsal yapıda ve eğitim geri.
Sosyolojik olarak incelersek kırsal toplum la, endüstri toplumu arasında çok fark var. Kırsal toplumlarda cemaatçi, endüstri toplumlarında bireyci anlayışlar hakim. Cemaatçi toplumlar , bireyci toplumlara göre daha baskıcı. Bireyci toplumlarda serbestlik hakim, ama kurallara uyma üst düzeyde. Cemaatçi toplumlarda baskı hakim, ama kurallara uymama had safhada. Yani batıyı ve Türkiye yi ve hatta diğer islam ülkelerini falan bilen biri neden bahsettiğimi anlar. Yanlışlık nerede anlar.
Bir Osmanlı şaiiri Emin değilim ama sanırım Ziya paşa , batılılar için.
İşleri var , dinimiz gibi sıkı
Dinleri var, işimiz gibi gevşek
Demiş.
Bizler daha müslüman ülkeler falan, Japonya, çin vb. Hastalığın teşhisini doğru yapamamışız. Japonyanın gelenekleri başka, senin geleneklerin başka. Adamların geleneklerinde kadın okuma yazma biliyordu. O onbin harflik kanji alfebesini biliyordu. Japonya ilerlemeden önce, feodal zamanda da okuma yazma oranı yüksekti. Bizde ve araplarda kadın okutulmaz. Kadın erkeğe hizmet için yaratılmıştır. Kadın okula giderse sevgilisine mektup yazar. Hala ve hala kadın eğitimi, kadın hakları Türkiyede problemdir. Benzer sorunlar 19. yüzyılda Avrupada Katoliklerde ve Ortodokslarda da vardı. Zaten Avrupada en geri ülkeler genelde katolik ve ortodokstur. İleri ülkeler protestandır. Katolikler sonradan bir gelişme göstermiştir.
Hiç değilse bugün bütün handikaplara rağmen, dünyanın 20. büyük ekonomisiyiz ve istikbal vaadeden tek müslüman ülkeyiz.Hani bir Osmanlı Paşasının dediği gibi. Siz dışardan, biz içeriden o kadar yıkmaya çalışıyoruz, yine de yıkılmıyor. Biz dünyanın en kuvvetli devletiyiz. 1970 lerden beri Türkiyede olan olayları değerlendirin göreceksiniz. Öteki İslam ülkelerinden bir şey olmaz. Olur diyen ekonomi, sosyoloji ve tarih bilgisine dayanmıyordur. Onlar aklı kullanmamakta devam ediyor, Allah ta pislik yağdırmakta.
Herkese Selamlar.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|