Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"Bazı şeriatla yönetildiği iddia edilen ülkelerdeki zina eden evli insanların taşlanarak öldürülmesi hükmü Kur'ana değil,geleneklere dayanmaktadırki Kur'anda böyle bir hüküm yoktur.Kur'andaki cezası 100 sopadırki oda işkenceyle olmaması sopanın kalınlığının bir serçe parmak kalınlığını geçmemesi ve çıplak deriye değil gömlekli olarak vurulması gibi insani olan yönleri de olan bir cezalandırma biçimidir.Biri insan hayatını korumayı diğeride aileyi ve namusu korumayı amaçlamıştır.Bu amaçlarda bence kötü amaçlar değildir,iyi amaçlardır." (Medeni0002)
Merhaba Medeni kardeşim, merhaba!
Sevgili Prangasız'la muhabbetiniz hoşuma gitti...
Size göre zinanın Kuan'daki cezası:
1-100 sopa. Sopa serçe parmağı kalınlığında olacak (kimin serçe parmağı? Çocuğun mu, kaç liloluk adamın yada kadının, kazma kürekle çalışan ırgatın mı, kalem tutannın mı, kimin serçe parmağı?).
2- İşkence olmayacak (ne demek işkence olmayacak? 100 sopanın dışında ayrıca işkence yapılmamasını mı kast ettiniz?).
3-Gömleğin üstünden vurulacak (hırsızın kendi gömleği mi, sizin giydireceğiniz bu ceza uygulaması için özel diktirdiğiniz bir gömlek mi? Ayrıca gömleğin dokunduğu ipliğin cinsi ve kalınlığı da merak konusu.).
Kuran'a göre dediğinize göre, bütün bunları Kuran söylüyor!
Merak ettiğim bir husus da şu: Sopayı kim vuracak, zaninin neresine yada nerelerine vurulacak, kaç şiddetinde vurulacak? Sopa yaş mı kuru mu, kesildiği gibi mi, kabuğu soyulmuş ve de zımparalanmış yada fırınlanmış yağlanmış mı olacak?
Şimdi, Kuran anlayışınıza göre size soruyorum:
Evinize iki kişi girdi; birisi 5000 tl nizi çaldı, diğeri de aile fertlerinizden birine tecavüz etti, zina yaptı. Hısızın bir elini bilekten kestiniz, adam ömür boyu elsiz kaldı, diğerine de gömleğinin üzerinden işkencesiz(!) 100 sopa vurdunuz, adam bir kaç gün içinde iyileşti, eskisi gibi sağlıklı, sapa sağlam adam oldu. Soru şu:
Bu cezaların ikisi de adil mi, yani her biri işlenen suça denk düşüyor mu?
Bir sorum da şu:
Başlığınız olan "Kuran'daki Ceza Hukuku)na göre, üç yaşındaki çocoğa tecavüz eden adamın cezası nedir?
selam prangasiz dostum,somali veya sudan'daki sünnetleri sormuşsun.ben Kur'anı ilke edindiğimden Kur'andada böyle bir şeyle karşılaşmadığımdan dinen bir zorunluluğu yoktur diye düşünüyorum,aklen zorunlumu değil mi?bunu da isterseniz doktorlara veya tıp uzmanlarına danışınız,bizi de aydınlatınız. Selam haktansapmaz kardeş,zinanın cezasıın 100 sopa olduğu Kur'anda belirtilmektedir.Nur2:''Zina eden kadın ve erkeğin her birine yüzer değnek
vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dini konusunda o
ikisine acımayın. Onların ceza görmesine, inananlardan bir topluluk da
şahit olsun.''buyurulmuştur. Deyneğin özellikleri veya nasıl uygulanacağına dair ayrıntılar Kur'anda yer almıyor.O halde bunun çözümü için akıl kullanılabilir.Bu ayrıntılar Kur'ana aykırı olmaması şartıyla sahih hadislerdende öğrenilebilir,direk akıl kullanılarak veya bu işlerin uzmanı bilim adamlarına danışılarak bu kurallar oluşturulabilir.Sonuçta bunlar akıldır.Vahiy ve din sadece Kur'andır.Kuranın dışındakiler ise akıldır.Gerekli konularda insanın aklını kullanarak kurallar oluşturması Kur'ana ters düşmez.Bilakis Kur'an bizi aklımızı kullanmaya davet eder.İşte 100 sopanın dışındaki ayrıntıları Elmalının tefsirinde okumuştum ve aklıma uygun düştüğü için oraya yazmıştım.Tabi bu kurallar Kur'anın kuralları değildir,aklın kurallarıdır.Bu kurallar değişebilirde daha yumuşak kurallarda konulabilir bunlar teferruattır.İsterseniz teferruatlara daha fazla takılmayalım.Ha bu ayrıntıları illaki Kur'andan almak zorunda değiliz,tabiki varsa alırız ve almamız gerekir ancak yoksa akla müracat zorunlu hale gelir.örneğin şimdi caddelerde trafik işaretleri var.Bunlar Kur'anda yoktur veya açıkça yazmıyor diye haram veya gereksizdir diyebilir miyiz?Tabiki gereksiz diyemeyiz,işte 100 sopanın dışındaki ayrıntılar veya kurallarda böyle gerekli hale gelir.Selamlar,sevgiler.
selam prangasiz dostum,somali veya sudan'daki sünnetleri sormuşsun.ben
Kur'anı ilke edindiğimden Kur'andada böyle bir şeyle karşılaşmadığımdan
dinen bir zorunluluğu yoktur diye düşünüyorum,aklen zorunlumu değil
mi?bunu da isterseniz doktorlara veya tıp uzmanlarına danışınız,bizi de
aydınlatınız.
Selamlar sevgili Medeni0002,
Baştan aşağı inanın tüm iyi niyetlerimle yazdım öncelikle onu belirtmeliyim... Keza, değerli Haktansapmaz'ın size yönelttiği sorularda öyle, aynı iyi niyetle yazılmış ve sorulmuşlardır..
Kuranda erkek veya kız çocuğunun sünnet edilip edilmemesiyle alakalı bir emir, tavsiyeye rastlamadığınızı ve bu nedenle dinen bir zorunluluğu olmadığını düşündüğünüzü söylediniz..
noktadan sonraki kısım başlıyor.. sadece düşünüyor musunuz? Emin değil misiniz? Emin değilseniz eğer, şimdi veya ileride bir erkek evladınız olursa/varsa sünnet ettirir misiniz ve neden? Fikriniz hangi tarafa daha meyillidir.. saygılarımla
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
Selamlar prangasiz kardeş,Allah nasip ederde bundan sonra bir çocuğum olursa önce ucuz ve kolay yoldan internetten bir araştırma yaparım,bu konudaki uzmanların genel kanaatlerini öğrenirim,yani çoğunluğun kanaatlerini öğrenirim.çünkü onlarda bazen farklı teoriler ortaya atabiliyorlar.bazısı tarikatçıların etkisi altında kalarak fikir beyan edebiliyorlar.çoğunluğun kanaatlerine göre hareket ederim diye düşünüyorum.buradan da yeterli bilgi alamazsam devlet hastanesine bir dilekçe yazar sorarım.Gelen cevaba göre bir karar veririm herhalde.Selamlar,sevgiler.
Evinize iki kişi girdi; birisi 5000 tl nizi çaldı, diğeri
de aile fertlerinizden birine tecavüz etti, zina yaptı. Hısızın bir elini
bilekten kestiniz, adam ömür boyu elsiz kaldı, diğerine de gömleğinin üzerinden
işkencesiz(!) 100 sopa vurdunuz, adam bir kaç gün içinde iyileşti, eskisi gibi
sağlıklı, sapa sağlam adam oldu. Soru şu:.Bu cezaların ikisi de adil
mi, yani her biri işlenen suça denk düşüyor mu?
Bence Kur’andaki ceza hukuku en adil ceza hukukudur.Siz duydunuz mu
bilmiyorum ama toplumda zina eden birisine ağır bir ceza uygulandığı zaman buna
tepki olarak ‘’(o kadına yapılandan için)no oldu sanki,cam olupta kırılmadı
ya.belki de ona o iş yapılırken kendide zevk almıştır,bir erkeğe bu kadar ağır
ceza verilir mi yaw’’diye tepki gösterilir.100 sopa cezası bence adil bir
cezadır.Hırsıza uygulanan cezada adildir.Senin servetin yok edildiğinde belki
bu ağırlıkla sende yok olabilirsin ama zinaya uğrayan birisi cam olupta
kırılmaz,en azından organ yerinde duruyordur,vücuttaki vazifelerini işlevlerini
yerine getirmeye devam ediyordur,ancak hırsızın çaldığı servet mal sahibinin
hayatını da karartabilir.Bu yüzden ayettede bahsedildiği üzere bir ibret olarak
o ceza uygulanırki bir daha başkalarının hayatını karartamasın.Bu
cezalandırmayı gören insanlarda bundan ders alıp bir daha kimse kimsenin malına
göz koymaya cesaret edemesin,buradaki amaç budur.Yani Kur’andaki ceza hukunun
topluma üç yönden faydası göze çarpıyor.1-Suçu işleyene karşı cezasıyla caydırıcı
olması 2-Topluma ibret vererek caydırıcı olması 3-Suç işlenmeden caydırcılığı
ortaya koyması.Böyle ağır bir ceza olduğunu bilen aklı başında kaç kişi suç
işler.Bence aklı başında kimse bu suçları işleyemez.Deliler mi?deliler zaten
muaftır.
Bir sorum da şu::Başlığınız olan "Kuran'daki
Ceza Hukuku)na göre, üç yaşındaki çocoğa tecavüz eden adamın cezası nedir?
Diye sormuşsunuz.Bu sorunun cevabıda aynen zinaya uygulanan ceza hükmüne
tabidir.ancak bunun sopasının şiddeti (öldürücü olmaması şartıyla)biraz sert
olabilir ve artı hapiste olmalıdır diye düşünüyorum.bunda bence bir beis
yoktur.En doğrusunu Allah bilir.selamlar,sevgiler.
Anlıyorum... o zaman ben düşüncemi belirteyim.. ve düşüncemi bazen diyaloglar halinde ifade edebiliyorum, o nedenle mazur görün beni..
Robinson Long Johnson' un adını Cuma olarak değiştirdi ama boyunun uzunluğuna kendince kalıcı bir yol bulmuştu.. Cuma, her ne zaman Robinsonun yanına varsa dizlerini biraz kıracak ve ondan daha kısa boylu olarak konuşacak ve dolaşacaktı..
çünkü Robinson, Cumanın kendisinden uzun olmasını hazmeden biri değildi ama yaptırımı kendince elinde tutuyordu.. Robinsonun otoritesine sorgusuz sualsiz itaat eden cuma, bunu bir yerlerden öğrenmiş olmalıydı..
Velev ki, adaya ilk çıkan Long Johnson olsaydı bile, sonradan gelen Robinsonun güdümüne girmekten kendini alıkoyamazdı ve keza Robinsonda lider konumuna eninde sonunda oturur ve itaati kazanırdı.
Cuma, cahil bir adamdı haliyle.. oysa Robinson görmüş geçirmiş biri..
Cuma afrikalı, Robinson ise avrupalıydı.. Biri efendiliği öğrenmiş, diğeride itaati köleliği öğrenmiş.. şartlar değişsede taşlar elbet yine yerine oturacaktı..
Ben ikisindende yana değilim.. ikisinide orta karar görmüyorum..
Cuma için itaat demiştik.. hatırlarsınız naziler yüzbinlerce insanı sırf inanç ve ırktan dolayı fırınlarda yakmışlardı.. bu düşüncenin emredicisi hitler, olsa olsa 70 kiloluk bir adam.. sizce bu kadar yahudiyi bu adam mı tek tek öldürdü? yoksa kendinden binlerce klonlayıp o şekilde mi katliam yaptı...
O kadar çoğunluk içinde hiç mi acıma duygusu taşıyan adam yoktu.
Stanley Milgram, otoriteye itaat ve insancıl olma ile alakalı bir deney yaptı..
http://tr.wikipedia.org/wiki/Milgram_deneyi
linkten bakabilirsiniz.. sonuçlar oldukça düşündürücü..
Cuma, uzun bacaklara sahip olup dik yürümesi gerektiğini biliyordu elbet ama aynı zamanda erkin önünde kısalma öğretiside zihnine kazınmıştı..
şimdi sünnet olayına gelelim.. bir çocuğunuz olursa, nihayetinde çoğunluğun kararlarına göre davranırım dediniz.. eğer bu çoğunlukta şu şu ve bu davranışlar varsa bende nihayetine bakarım anlamında..
Oysa sağlıklı doğan bir çocuğun neden orasının kesildiğini neden kulaklarının veya burnunun veya ayak parmaklarından birinin kesilip kesilmeyeceğini düşünmeyiz ve hatta biri dese ki, sevgili medeni çocuk doğdu haydi serçe parmağını kestir gel.. siz haliyle bu adam manyakmı deyip postayı koyarsınız.. neden? çünkü o şekilde bir çoğunluk öğretisi baskısı hali hazırda mevcut değil..
Hani Kurandan ayetler veriyorsunuz ya, nacizane bana göre şu; Vahiyler ilkeleri verir, ilkeler ebedidir, oysa nüsuklar zamanına hitap eder.. misal verecek olursam; hacca çağırır yaradan.. o hacca gitmeye kimler mecbur, o hacca çağıranın zamanında yaşayanlar mecbur, neden? öğüt alacaklar/temizleneceklerde ondan.. oysa bu emri bu zamana uygulayabilir misiniz?.. evet uygularız derseniz o hacda 300 kişi bir anda ezilir ölür gider.. ritüelleri tamam edip dönerler o kadar, ruha dair bir yakınlık kim bilir yakalarlar, ancak o da kısa zamanda söner gider haliyle.. oysa hac ilkesi hala ayakta durmaktadır.. iyilik için hayır için haccedin, yani biraraya gelin gibi..
oysa kabeye gidenlerin taş duvarlar çevresinde dönüp durmaktan şeytan adını verdikleri uzun taş blokları taşlamaktan dikişsiz elbise giyip gelmekten başka yaptıkları birşey yoktur.. ve yaradan katında da sanırım değerli değildir..
Çünkü çoğunluğa uyulmaktadır.. çoğunluk ne derse o..
ama ilk kitaba bakarım demiştiniz.. kitap dendiğinde hep gökten vahiyler algılanıyor, oysa kitabın çok çeşidi var.. ilk kitap akıl ve vicdandır, ikinci kitap vahiydir, üçüncü kitap gördüğünüz diğer ayetlerdir.. öyleyse ileride bir erkek çocuğunuz olursa,
önce ucuz ve kolay yoldan internetten bir araştırma yaparım,bu konudaki
uzmanların genel kanaatlerini öğrenirim,yani çoğunluğun kanaatlerini
öğrenirim.çünkü onlarda bazen farklı teoriler ortaya
atabiliyorlar.bazısı tarikatçıların etkisi altında kalarak fikir beyan
edebiliyorlar.çoğunluğun kanaatlerine göre hareket ederim diye
düşünüyorum.buradan da yeterli bilgi alamazsam devlet hastanesine bir
dilekçe yazar sorarım.Gelen cevaba göre bir karar veririm..
derdine düşmemelisiniz, Allah erkek ve kız evlatları biz sıkıtıya düşelim diye vermiyor.. o birey sağlıklı doğmuşsa tam kıvamında doğmuştur, hiçbir müdahale hakkınızda yoktur.. insanlar, kim olursa olsun bizlerin malı değildir, bu kendi evladınız olsa bile..
Onun bedeninde durduk yere (gelenek ve ortak değerler adına) değiştirme yapamazsınız, buna izinde verilmemiştir.. bir bireyin ana babası olmak demek onu mal edinmek değil, aksine onu korumak ve kollamaktır.. saygılarımla
__________________ "Asılan hırsız değil, yakalanandır."
Çek Sözü
prangasiz sanırım haklısınız,çocuğun bedenine sünnet yaptırarak müdahele hakkımız yoktur,bu tavsiyen için teşekkür ediyorum.ben her ne kadar böyle düşünüyor olsamda başka şeylerlede karşılaşacağımı hissediyorum,5-10 sene sonra yani çocuk aklı yetince''baba en değerli evladın için bir sünnet parası bulamadınmıda beni sünnet ettirmedin,şimdi ben toplum içine nasıl çıkacağım''diye sitem ve sitayişlerini duyar gibi oluyorum.Zaten bende istemesem,sonunda onu bu davranışımın doğru olduğuna ikna etmiş olsam bile bu işi ne bana bırakırlar,nede oğluma,çünkü başıma geldiği için biliyorum,askere gittiğimde bizzat cinsel organlarımızı kontrol etmişlerdi,hatta birkaç kişi sünnetsiz çıkmıştı.onları götürdüler ve oralarını sünnet edip bir haftada istirahat vermişlerdi,onlarda hallerinden hiç şikayetçi olmamışlardı,hem beleşten sünnet olmuşlardı,hemde bir hafta istirahat etmişlerdi,büyük ihtimalle oğlumda aynı durumla karşı karşıya kalacaktır.Elden ne gelir.Selamlar,sevgiler.
Evinize iki kişi girdi; birisi 5000 tl nizi çaldı,
diğeri de aile fertlerinizden birine tecavüz etti, zina yaptı. Hısızın bir
elini bilekten kestiniz, adam ömür boyu elsiz kaldı, diğerine de gömleğinin
üzerinden işkencesiz(!) 100 sopa vurdunuz, adam bir kaç gün içinde iyileşti,
eskisi gibi sağlıklı, sapa sağlam adam oldu. Soru şu:.Bu cezaların ikisi
de adil mi, yani her biri işlenen suça denk düşüyor mu?
Bence Kur’andaki ceza hukuku en adil ceza hukukudur.Siz duydunuz mu
bilmiyorum ama toplumda zina eden birisine ağır bir ceza uygulandığı zaman buna
tepki olarak ‘’(o kadına yapılandan için)no oldu sanki,cam olupta kırılmadı
ya.belki de ona o iş yapılırken kendide zevk almıştır,bir erkeğe bu kadar ağır
ceza verilir mi yaw’’diye tepki gösterilir.100 sopa cezası bence adil bir
cezadır.Hırsıza uygulanan cezada adildir.Senin servetin yok edildiğinde belki
bu ağırlıkla sende yok olabilirsin ama zinaya uğrayan birisi cam olupta
kırılmaz,en azından organ yerinde duruyordur,vücuttaki vazifelerini işlevlerini
yerine getirmeye devam ediyordur,ancak hırsızın çaldığı servetten dolayı mal
sahibinin hayatı mahvolabilir.Bu yüzden ayettede bahsedildiği üzere bir ibret
olarak hırsıza o ceza uygulanırki bir daha başkalarının hayatını karartamasın.Bu
cezalandırmayı gören insanlarda bundan ders alıp bir daha kimse kimsenin malına
göz koymaya cesaret edemesin,Yani Kur’andaki ceza hukukunun topluma üç yönden
faydası göze çarpıyor.1-Suçu işleyene cezasıyla caydırıcı olması 2-topluma ibret
vererek caydırıcı olması 3-suç işlenmeden caydırıcılığı ortaya koyması.Böyle
ağır bir ceza olduğunu bilen aklı başında kaç kişi suç işler.Bence aklı başında
kimse bu suçları işleyemez.Deliler mi?deliler zaten muaftır.
Bir sorum da şu::Başlığınız olan "Kuran'daki
Ceza Hukuku)na göre, üç yaşındaki çocoğa tecavüz eden adamın cezası
nedir?
Diye sormuşsunuz.Bu sorunun cevabıda aynen zinaya uygulanan ceza hükmüne
tabidir.ancak bunun sopasının şiddeti (öldürücü olmaması şartıyla)biraz sert
olabilir ve artı hapiste olmalıdır diye düşünüyorum.En doğrusunu Allah bilir.selamlar,sevgiler
Bir sorum da şu::Başlığınız olan "Kuran'daki Ceza Hukuku”na göre, üç yaşındaki çocuğa tecavüz eden adamın cezası nedir?
Diye sormuşsunuz.Bu sorunun cevabı da aynen zinaya uygulanan ceza hükmüne tabidir.ancak bunun sopasının şiddeti (öldürücü olmaması şartıyla)biraz sert olabilir ve artı hapiste olmalıdır diye düşünüyorum.En doğrusunu Allah bilir.selamlar,sevgiler (Mdedeni0002)
Sevgili Medeni! İnsanı hayretler içerinde bırakıyorsun. Şaşılacak şeyler yazıyorsun. Dolmadan taşıyorsun. Düşünmeden ahkam kesiyorsun. Tecavüzü zina ile kıyaslıyor, zinaya ön görülen cezayı çocuğa tecavüze adil sayıyorsun. Zinayı para hırsızlığından çok daha basit bir suç olarak görüyorsun. Nedir ki zina, “kırılan cam değil ki”diyorsun!Paranız ne kadar kıymetli; eşiniz, kızınız, bacınız, namusunuz ne kadar ucuz!
Örneğini sizden verdim ki, çocuğa yapılan tecavüzün vahamet boyutunu kavrayabilesiniz. Ama bakıyorum anlamamışsınız. Çocuğunuz kanlar içinde, makadı param parça olmuş, inşaatta baygın halde bulunmuş halini, tecavüz anında ne korkular yaşadığını, ne acılar çektiğini hayal bile edemezsiniz. Bunları ve sonrasını, hayat boyu çekeceklerini, yaşadıklarını, yaşayacaklarını, yaşadıklarınızı, yaşayacaklarınızı bir düşünün!Uygun, adil, denk gördüğünüz, güya Kuran’dan devşirdiğiniz verdiğiniz bu ceza gerçekten adil midir? Çocuğunuz ölebilirdi. Ölseydi cinayete girecekti, ölmedi zinaya soktunuz.
Halbuki işlenen bu suç katilden de, inan eşedtir. Bu suçun cezası; O sapığın da (mesela) kalın bir sopa ile acılar çektirerek, işkence ile saatlerce, baygın düşene, ayıltıp ayıltıp, kıçını param parça edinceye kadar bu işleme devem edeceksin. Yetmez; sizin deyiminizle, caydırıcı olması için, bir daha yapmaması/yapamaması için, suç aletini dibinden keseceksin! İşte bu ceza toplumun/kamu vicdanının ön gördüğü adil cezasıdır bu suçun.Allah’ın da, Peygamberin de ön gördüğü/ön göreceği ceza budur. Toplumun/kamu vicdanının uygun gördüğü cezayı Allah da uygun görür ve onaylar. Allah bir toplumda olmayan ne suçları nede cezaları gündeme getirmez. Peygamberler içinde bulundukları toplumumun işlenen suça göre ön gördüğü cezayı kısas ilkesine uygun onaylarlar. Peygamber, içinden çıktığı kavmin yaşadıklarına göre hükümler getirdi. Peygamber içinde yaşadığı toplumda o an yaşananlara, olanlara, meydana gelen hadiselere göre ahkam kesti. Allah ve Resulü o gün o toplumda olmayan olaylara, işlenmeyen suçlara ceza müeyyideleri koyamazdı. O gün o toplumda çocuklara yönelik tecavüz suçları, uyuşturucu madde kullanımı suçları, tütün ve tütün gibi insana, topluma zararlı olan madde kullanımı ile ilgili hükümler vazetmesi beklenemez. O gün o toplumda çocuklara tecavüz suçları, uyuşturucu kullanımı, tütün mamulleri içimi yoktu. Bunlar o toplumun bilmediği şeylerdi. Onun için bunlara yönelik hükümleri, kıyasla da olsa, çıkarmaya kalkışmak cehalettir. Mesela trafik kazalarına yönelik cezai müeyyideleri Kuran’ın hangi hükmüne kıyasla tespit edebilirsiniz?
Tekrar ediyorum; Allah’ın öngördüğü hükümler, toplumun, toplum vicdanının öngördüğü hükümlerdir.
Değerli İsimsiz kardeşimin yazdığı son bir yazısından bunu, Kuran'dan gayet doğru anladığını gördüm.
Haktansapmaz kardeş,benim tecavüz ve zinanın cezalarının biribirlerine yakın bir cezalandırma düşüncemi çok yanlış bulduğunu anlıyorum.Halbuki bu yakınlığı yine Kur'andan uzaklaşmadan böyle bir düşünceye vardım ve bunun sebebi hikmetinin ne derece doğru bir yaklaşım olduğunu şimdi vereceğim misalden sanıyorum daha iyi anlayacaksın.küçük çocuğa tecavüzün cezasının makatı parçalayarak daha doğrusu kazıklayarak vermenin daha doğru bir cezalandırma olduğunu düşünüyorsun gibime geldi,çünkü toplum buna böyle karar vermiş.şunu unutmaki biz toplumu değil Kur'anı referans alıyoruz.Hadi diyelim senin küçük bir yiyenine aynı şeyi birisi yaptı ve bu suçu işlediğine kanaat getirilen birisine aynı kazıklandırma cezasını yaptılar,ve bu durumdan dolayı içinde rahatlamış oldu,senin için rahatlarken kazıklanan o insanın ailesinin ne hale geldiğini düşünüyorsundur umarım ve tam bu esanada polise bir ihbar geldi o tecavüzü,kazıklanan değilde başka birisi xxx adındaki birisi yaptı diye bir ihbar geldi bunun üzerine polis derinden bir araştırma yaptı adam sorguya çekildi ve suçunuda itiraf etti diyelim,şimdi bu suçsuz yere kazıklanan adamın ailesinden birkaç kişi seni ıssız bir yerde yakalayıp götürdüler,şimdi madem kardeşimizi sen kazıklattırdın,o halde bizde sana aynı cezayı vereceğiz,seni kazıklayacağız deseler ne cevap verirdin,bu durumda polis mi suçlu olur,sen mi suçlu olursun,senin uydurduğun kazıklama yasasımı? Ha şimdi niçin benim yukarıda belirttiğim bu tür suçlara zinaya yakın suçlara Kur'anın belirlediği hükümden uzaklaşmadığımın sebebini sanıyorum daha iyi anlamışsındır. Trafik cezaları,sigara içme cezaları gibi Kur'anda olmayan cezalandırmalar ise akılla belirlenebilir,bu Kur'ana aykırı değildir.Ancak aşırı da olmamalı.insanların kapasitelerini aşmamalıdır.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma