Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Cenabı Allah Kur'anında cezaların üst limitini belirtmiştir.Bunları formülleştirirsek şunun gibi bir şey olur. cana zarar vermenin üst limiti,kısastır mala zarar vermenin üst sınırı el kesmedir zina suçunun üst limiti 100 sopadır. tecavüz suçunun üst limiti 100 sopa+hapis(bu akılla belirlenmiştir) Bunlardan daha üst limitlerde cezalar uydurmak zulümdür.
Trafik kazası sonucundaki ölüm ve yaralanmaya nasıl kısas uygulanır?Sorusunun cevabı. Trafik raporuna göre belirlenir.Raporda suçluluk oranında çoğunluk örneğin yüzde 51'lik suçluluk sürücüdemi yayada mı hangisinde bulunursa kısas ve misilleme ona uygulanır.aksi durumda zarar vermiş olma durumuna göre kısas değil hapis,diyet,para cezası,ehliyetini elinden alma gibi cezalar uygulanır.En doğrusunu Allah bilir.
"küçük çocuğa tecavüzün cezasının makatı parçalayarak daha doğrusu kazıklayarak vermenin daha doğru bir cezalandırma olduğunu düşünüyorsun gibime geldi,çünkü toplum buna böyle karar vermiş.şunu unutmaki biz toplumu değil Kur'anı referans alıyoruz.Hadi diyelim senin küçük bir yiyenine aynı şeyi birisi yaptı ve bu suçu işlediğine kanaat getirilen birisine aynı kazıklandırma cezasını yaptılar,ve bu durumdan dolayı içinde rahatlamış oldu,senin için rahatlarken kazıklanan o insanın ailesinin ne hale geldiğini düşünüyorsundur umarım ve tam bu esanada polise bir ihbar geldi o tecavüzü,kazıklanan değilde başka birisi xxx adındaki birisi yaptı diye bir ihbar geldi bunun üzerine polis derinden bir araştırma yaptı adam sorguya çekildi ve suçunuda itiraf etti diyelim,şimdi bu suçsuz yere kazıklanan adamın ailesinden birkaç kişi seni ıssız bir yerde yakalayıp götürdüler,şimdi madem kardeşimizi sen kazıklattırdın,o halde bizde sana aynı cezayı vereceğiz,seni kazıklayacağız deseler ne cevap verirdin,bu durumda polis mi suçlu olur,sen mi suçlu olursun,senin uydurduğun kazıklama yasasımı?"
Sevgili Medeni,
Anlaşılan anlatamamışım. Cezasını sen ben değil, hakim güç infaz edecek. Adalet denkliktir. İşlenen suça denk ceza. Adalet, caydırıcılık, kısas diyorsun. Kuan'da bunlar var. Allah toplumun vicdanında var, toplumun uygun gördüğü cezayı Allah uygun görüp emrediyor. Hiç yokken, toplumda bu cezalar hiç uygulanmıyorken bu cezai müeyyideler pat diye gökten inmiyor.
Es geçmişsin; KURÂNÎ REFERANSA GÖRE, uyuşturucu madde üretimi, ticareti, halkı onunla zehirleyenlerin cezası nedir? Kuran'da bulamayınca aklın uygun gördüğü hapis vs diyorsun. Hapis cezasını Kuran'da yer alan hangi cezaya, hangi ceza hukukuna göre tespit ediyorsun? Bırak uyuştucuyu, Kuran'da geçen içkinin cezası var mıdır, nedir? Aklı karıştırmadan söyle! O toplumda sopa/kırbaç cezası daha önce yoktu da, İlk Allah/Peygamber mi bu cezayı icad edip koydu? "Kuran'daki ceza hukuku"ndan bahs ediyoruz, aklı hukuktan değil.
İnsanlar önce avcı ve toplayıcı topluluklar oluşturdular.Sonra "mekkete" yerleştiler.Sonra Medeni oldular...Şehirler kurup medeniyeti oluşturdular. Tarlalar ekmeye ve Ard'ı şekillendirmeye başladılar.Barajlar ve Yollar v.s yaptılar... Bu insanlar Tarımsal üretime dayalı bir Üretim modeli geliştirdiler. Bir kısım insan ise Göçebelikten vazgeçmedi...Tek seçeneği Hayvancılık idi. Nerede otlar yeşerdiyse Sürüsünü ve Ehlini oraya götürdü...(İbrahim babamız gibi) Ancak YERLEŞİKLER ile GÖÇEBELER,MEDENİLER ile UMMİLER hep çelişmiştir. Neden çünkü DÜZENLERİ bozulmuştur.Rahatsız olmuşlardır... Neden? Çünkü birinin "Kurbanı"-SUNAĞI- KABİL olmuş,diğerinin ki olmamış.
Bilirsiniz Türkmenler Göçebe topluluklardır.
Yerleşiklere göre "kabadırlar",pis kokarlar..belki bir diğerine göre "cahildirler"..vs. Yürekli insanlardır.Entrika,hile bilmezler...Hayvanları ile içiçe yaşar onların Eti-Sütü ile geçinirler.
Şimdi gelelim HUKUKA;
Göçebe bir Toplum HIRSIZA yerleşik toplum gibi HAPİS cezası VEREMEZ.
Onların SEYYAR Hapishane yapma Lüksü yoktur.
Göçebe toplumun verdiği Ceza anında işlemeli.Vakit dar.Yolculuk duramaz. Göçe toplum El keser.Yerleşik toplum Hapis ile cezalandırır.
Her toplumun Vicdanı,Önceliği farklı çalışır.
O halde Kur'an kime hitab ediyor? medineliler (özel isim değildir) mekkeliler(yerleşikler) kimlerdir? Göçebe olanlar kimlerdir...Ummi olanlar kimlerdir?
selam ile...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Dediklerinize katılıyorum. Fark etmez; toplumun göçebe yada yerleşik olması. O toplumun peygamberi o toplumda var olan hukuktan müeyyideler kor. Daha öncesini bilmem ama, ogünkü Mekke ve Medine toplumu yerleşik bir toplumdu. Şayet Peygamber hırsıza el kesme cezasını getirmişse, yerleşiğe göçebe hukunu mu getirmişti? Hem o toplumda hapis cezası vardı, uygulanıyordu Peygamber tarafından. Kuran'daki cezaî siyâm âyetlerine bakın; 3 gün, 10 gün, iki ay, ve iki hakimin belirleyeceği denk siyam cezası hapis değil de nedir?
Kıymetli yorumcular bir yorumcu arkadaş Kur'anda hapis cezası yok diyor,o halde Kur'anda yoksa böyle bir cezayı abes gibi görüyor,tabi kendi penceresinde haklı olabilir ancak hapis cezasının bence üç yönlü faydası göze çarpıyor,1.si suçluyu kontrol 2.si suçluyu eğiterek ıslah etme ve topluma kazandırma firsatını veriyor 3.sü ekonomiye katkı vererek topluma faydalı hale getirmeye imkan veriyor.Kısas cezasında ise bu imkanların tamamı ortadan kalkmış oluyor.Kısasın kendi çapında topluma caydırıcılığı yönünde faydası olsada bu faydalar kayboluyor.Onun için her cezanın kendine mahsus faydaları vardır ve gereklidir,hani eski bir deyim vardırya en kötü hukuk bile hukuksuzluktan daha iyidir derler ya.onun gibi birşey işte.Toplumlar artık alternatif hapis yöntemleri arayışınada girdiler,örneğin son yıllarda evde hapis gibi uygulamalar.Bence insanlar alternatif cezalandırma yöntemlerinde çok ağır hareket etmişlerdir.alternatif cezalandırmalar nasıl olabilir?,bilim adamlarının bu yöndeki bilgilerinede müracat edilmelidir diye düşünüyorum.Örneğin Bana göre Hapis sistemi şöyle olmalıdır. 1-Cezaevleri bir okul ve bir fabrika gibi olmalı 2-öğleden önce nazari-teorik bilgiler verilmeli 3-öğleden sonra bu bilgilerin pratiği yapılarak fabrikalarda üretime katkı sağlamalarına imkan verecek şekilde düzenlemeler yapılmalı. 4-mapus yata yata biter felsefesi,mapus çalışa çalışa bitere dönüştürülmelidir,tabiki bununla zorla,köle gibi çalıştırılsınlar demek istemiyorum fakat çalışmak isteyenlere imkanlar sunulmalı,örneğin çalıştıkları bir günü iki gün hapis yatmış gibi sayarak cezalarının düşmelerinede imkanlar sağlanmalı ve böylece üretimede katkı sağlanmalıdır.daha bunun gibi pek çok alternatifler geliştirilmelidir diye düşünüyorum.selamlar,sevgiler.
İkisi
de kapıya koştu, kadın arkadan Yusuf'un gömleğini yırttı; kapının önünde
kocasına rastladılar. Kadın kocasına "Ailene fenalık etmek isteyen bir
kimsenin cezası ya hapis ya da can yakıcı bir
azab olmalıdır" dedi.
Yusuf:
"Rabbim! Hapis benim için, bunların
istediklerini yapmaktan daha iyidir. Eğer tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan
onlara meyleder ve bilmeyenlerden olurum." dedi.
İkisinden,
kurtulacağını sandığı kimseye Yusuf: "Efendinin yanında beni an"
dedi. Ama şeytan efendisine onu hatırlatmayı unutturdu ve Yusuf bu yüzden
daha birkaç yıl hapiste kaldı.*
Hapishaneye
varıp: "Ey doğru sözlü Yusuf! Rüyada görülen yedi semiz ineği yedi zayıf
ineğin yemesi; yedi yeşil başak ve bir o kadar kuru başak nedir? Bize
yorumla, ben de insanlara ulaştırayım da bilsinler" dedi.
Ana
babasını tahtın üzerine oturttu, hepsi onun önünde (Allah'a secde edip)
eğildiler. O zaman Yusuf: "Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyanın
çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını
bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi
çölden getiren Rabbim bana pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim
dilediğine lütufkardır, O şüphesiz bilendir, Hakim'dir" dedi.
Es geçmişsin; KURÂNÎ REFERANSA
GÖRE, uyuşturucu madde üretimi, ticareti, halkı onunla zehirleyenlerin
cezası nedir? Kuran'da bulamayınca aklın uygun gördüğü hapis vs
diyorsun. Hapis cezasını Kuran'da yer alan hangi cezaya, hangi ceza hukukuna
göre tespit ediyorsun? Bırak uyuştucuyu, Kuran'da geçen içkinin cezası var
mıdır, nedir? Aklı karıştırmadan söyle! O toplumda sopa/kırbaç cezası daha
önce yoktu da, İlk Allah/Peygamber mi bu cezayı icad edip koydu?
"Kuran'daki ceza hukuku"ndan bahs ediyoruz, aklı hukuktan değil.
Bu yazılarından şunu anlıyorum,cezalar toplumun
ihtiyaçlarına göre toplumlar tarafından çıkmış ve icad edilmiş,Allah’ta bunu
onaylamış diyorsun gibime geldi.tabii buda bir fikir,ancak bu şüphe götürür bir
fikirdir.Niçin,Allah ezeli ve ebedi olduğuna göre onun ilmide ezeli ve
ebedidir.Toplumların nasıl yaşayacağını en iyi bilen Rabbim onların ihtiyacı
olan yasaları da en iyi bilendir.Bunun için toplumların sapmalarında onları
hukukende düzeltmek için vahyini göndermiş hukuklarına da çekidüzen vermiş ve
cezalardaki üst limiti belirtmiş,örneğin daha önceki kavimlerde hapis cezasının
uygulandığını yukarıdaki örnekleri verilen ayetleri gördük.eğer dikkatini
çekiyorsa şöyle bir durum var,hapishanelerin varlığına işaret edilmiş,fakat
bunun yanlış bir uygulama olduğu belirtilmemiştir,bu onun haram olmadığına dair
bize açık ipuçları vermektedir.Zaten bu üst limitlerin daha üstündeki cezaların
nasıl vahşice cezalar olduğunu sana örneklendirerek vermiştim.Alt limitleri ise
insanlar belirleyebilir,Kur’an bunu yasaklamıyor.hatta işaretlerinide vermiş.Cenabı
Allah içkinin veya kumarın veya uyuşturucun cezasını Kur’anında belirtmemişse
bunuda bilerek belirtmemiştir.Yani insanları kopyacılığa değil,araştırmaya
teşvik etmiştir.insanların aklını kullanmalarına pay bırakmıştır.içkinin cezası
bazı hadislere göre 40 kırbaç veya sopa veya ayakkabı veya hurma dalı olarak
belirtilmiş suçun tekrarı halinde bu sayı artırılmış.Tabiki bu bir din değil,bu
hadis rivayeti. rivayet doğruda olabilir.yanlışta olabilir.Biz rivayetin
kendine takılıp kalmayacağız Biz bu cezanın mantığına bakacağız.Bana göre böyle
bir cezalandırmanın sakıncası yoktur.tabiki vahy olmadığı için bunu sakıncalı
bulup başka bir cezalandırma biçimi öneren ilim adamlarıda çıkabilir.Sonuçta
her ikiside aklın ürünüdür.Bu müeyyideleri şahıslar değil,Hakim güç veya
otorite uygular.ilim adamları önerilerini sunar,Hakim otoritede bu tekliflerden
birini seçer ve onu uygular.selamlar,sevgiler.
Bu vesile ile "mâ meleket eymânukum" ifadesine bir açıklık ve NUR 33 de geçen durumun CEZASI nedir? Gündeme getirelim istiyorum: Nur 33 Velyesta’fifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yugniyehumullâhu min
fadlih, vellezîne yebtegûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fe
kâtibûhum in alimtum fîhim hayren, ve âtûhum min mâlillâhillezî âtâkum,
ve lâ tukrihû feteyâtikum alel bigâi in eradne tehassunen li tebtegû
aradal hayâtid dunyâ ve men yukrıhhunne fe innellâhe min ba’di
ikrâhihinne gafûrun rahîm.
Katkılarınızla değerli Abdurrahman abim.
Sevgi ve Saygılarımla...
__________________ Haşr -10
"Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru.
Rabbimiz, sen şefkatlisin, Rahimsin,"
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma