Yazanlarda |
|
gondolcu Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
MSER1 den alıntı;
''Sen olmasaydın, olmasaydın sen; bu alemi kesinlikle yaratmazdım ben!'' (Levlake levlak lema halaktü'l eflak)
Mistik peygamber
tasavvuru, hemen tüm versiyonlarıyla ''hadis-i kutsi'' diye nakledilen
bu haber üzerine oturtulmuştur. Oysaki bu sözün, Hz.Peygamberle uzak
yakın hiçbir alakası yoktur. Mistik bir kaynağı açtığınızda ''hadis-i
kutsi'' olarak nakledilen bu söze hicri 12.yüzyılda (18.miladi asır)
yaşamış Acluni'nin (öl.1162 h.) Keşfü'l-Hafa adlı kitabının referans
verildiğini görebilirsiniz. Keşfu'l-Hafa'yı açıp bakarsanız ''Sagani
Uydurmadır dedi'' notunu görürsünüz.Anlarsınız ki, bu söz,
Hz.Peygamber'den hem de asırlarca sonra uydurulmuş ve hadis-i kutsi
denilerek hem Allah hemde Hz.Peygamber adına yalan söylenmiştir.
yukarıdaki sözde hadis tarikat çevrelerinde çok popülerdir.Bu konuda bizi aydınlattığınız için teşekkür ederim .Bu söz gibi tuzaklardan ALLAH bizleri korusun.
__________________ saygılarımla
Aaydın
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bu yaklaşımı, Resulullah'a duyulan sevginin büyüklüğüyle açıklamak da mümkün değildir. Onu en çok sevdiğini bildiğimiz seçkin sahabenin tavrı ortadadır. Eğer aşırı yüceltme sevginin ifadesi olsaydı, Hz. İsa'ya Tanrı ya da Tanrı'nın oğlu olarak inananları mazur görmek gerekirdi. Bu tür bir inancı kökten reddeden Kur'an'ın mesjını da ''Hz. İsa'yı sevmeye karşı çıkıyor'' şeklinde anlamak gerekirdi.
Mistik peygamber tasavvurunun Kur'an'ın sunduğu Hz.Peygamber portresiyle çoğu zaman tam karşıt kutuplarda yer alması bir yana, Kur'an'ın Allah'a verdiği sıfat ve nitelikleri bu tasavvur Hz.Peygamber'e yüklemekte bir sakınca görmemektedir. Şöyle yüzeysel bir karşılaştırma, bunu anlamak için yeterlidir.
Kur'an'a göre, ''Allah göklerin ve yerin nurudur.'' (24.35)
Mistik tasavvura göre, ''Muhammed'in nuru, her şeyin kendisinden yaratıldığı kaynaktır.'' (el-Cili, el-İnsan, 2/30 vd.)
Kur'an'a göre, ''Allah hükümranlık makamına kurulup varlığı yönetmekte'' dir. (10.3)
Mistik tasavvura göre, o, (Hz.Peygamber) bütün yaratılmışlara hükümrandır.( Ay.2/45)
Kur'an'a göre, Hz.Peygamber ''Yiyen ve çarşılarda dolaşan'' bir beşer peygamberdir.
Mistik tasavvur göre, Hz.Peygamber beşer kılığına girmiş bir nurdur.(Age.)
Bu tasavvurun yol açtığı en olumsuz sonuç, Hz.Peygamber'i makulün konusu olmaktan çıkarıp mahsusun konusu kılmasıdır. Hz.Peygamber mahsusun konusu olunca da, ulaşılması ve anlaşılması mümkün olmayan bir ''masal kahramanı'' gibi algılanmakta, örnek alınmak yerine kendisine hayran olunmaktadır. Elbet insana hayranlığın da kazandırdığı bir şeyler vardır; fakat Kur'an'a ve Hz.Peygamber'e sorsaydık ''hangisini tercih edelim diye'', kesinlikle bize yukarıdaki mistik tasavvurun tam aksi bir ''peygamber portresi'' çizerlerdi.
Ve Sonuç
Her din, kurucusu sayılan kişilerin adıyla anılır. Budizm, Maniheizm gibi. Hz. Musa ve Hz.İsa'nın tabileri de, onların getirdiği mesajdan uzaklaştıktan sonra Musevi/Yahudi ve İsevi/Hırıstıyan adını almışlardır. Oysa ki onlar da, her peygamber gibi islamın peygamberi idiler ve takipçilerini İslam'a (Allah'a teslimiyet yoluna) çağırmışlardı.
Hz. Peygamberin tebliğ ettiği dine Muhammedilik, o dine mensup olanlara da Muhammedi denilemez. Çünkü, Hz. Peygamber İslamı'ın mucidi ve kurucusu değildir. O, tüm peygamberlerin tebliğ ettiği ortak dinin son peygamberidir. Onun aracılığıyla insanlığa gönderilen Kur'an mesajı ise, tüm peygamberlere gelen İslam vahyinin zirvesidir.
Onun tebliğ ettiği dinin adını, Hz.Peygamberin kendisi değil vahiy koymuştur? İslam. Zaten, Kur'an'a göre Allah katında tüm zamanlarda ve mekanlarda tek makbul din vardır, o da ''İslam'' dır.(3.19) Bu dine inananlar da bu nedenle ''müslüman'' diye isimlendirilmişlerdir.(22.78) Kur'an, Hz.İbrahim'i de işte bu yaklaşımla ''müslüman'' olarak isimlendirir.(3.67) Yine Kur'an'a göre Hz.Nuh (10.72), Hz.Yusuf (12.101), Hz.Musa'ya iman eden sihirbazlar (7.126), Hz. İsa'nın havarileri (5.111), hep müslümandırlar.
DEVAM EDEÇEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İslam, hiçbir kişiye, zümreye, kültüre, medeniyete indirgenemeyecek olan, bir evrensel değerler sistemidir. Kur'an mesajının evrensel olabilmesi de İslam'ın bu özelliğine bağlıdır. Hz. Muhammed aleyhisselama vahyedilen İslam mesajı, onun adına dahi indirgenemez.
Öyleyken, insanlığın evrensel değişmez değerleri temsil eden İslam, Arap İslamı, Türk İslamı gibi adlarla bir ırka, bölgeye, kavme, kabileye, kültüre ve geleneğe nasıl indirgenebilir? Eğer bir isme indirgenmesi mümkün olsaydı, o kendisini mükemmel bir biçimde tebliğ ve temsil eden son peygamberinin ismine indirgenirdi.
Kur'an'ın tebliğ ettiği İslam'ın ''Muhammedilik'' olarak algılanmak ne kadar yanlışsa, o mesajı Hz.Muhammed 'siz algılamak da en az o kadar yanlıştır. İslam'ı, İslam'ın teorik kaynağı olan Kur'an'a indirgeyerek pratik kaynağından mahrum bırakmaya kalkmak, aslında İslam'ın geleneğini yok etmeye kalkışmaktır. Peygamberi geleneği toptan yok edilmiş bir İslam öğretisi, geleceği inşa iddiasını yitirmiş demektir.
Kur'an vahyi, neden sık sık İslam'ın Hz.Peygamberle başlamadığı mesajını verme gereğini duyuruyordu? Elbette vahyin zirvesi olan Kur'an ile peygamberlerin zirvesi olan Hz.Muhammed'i kendisinden önceki gelenekle buluşturmak ve kaynaştırmak için. Kur'an bu tavrıyla, İslam'ın evrensel geleçeğini, onun insanlıkla yaşıt geleneği üzerine inşa ediyordu. Bugün, Hz.Peygamberi ve onun sünnet ve hadisleriyle inşa edilmiş muazzam bir geleneği Kur'an adına yok saymak ne garip çelişki! Kur'an'ın yöntemini uygulamak yerine, onu hayata dönüştüren nebevi birikimi Kur'an adına toptan yok saymak kişiyi Kur'an'lı yapmıyor olsa olsa ''Kur'an'cı'' yapıyor.
Kur'an'lı olmak için, Kur'an'ı doğru anlamak şarttır. Onu doğru anlamak, onun en güzel anlayanların başında gelen Hz.Peygamberin beyanına sırt dönerek nasıl mümkün olabilir. Bu açıdan, Musa Carullah'ın Kitabu's Sünne'de yaptığı şu tespit ne kadar hoştur? ''Biz samimiyetle inanıyor ve gerçek anlamda diyoruz ki, bize Allah'ın kitabı yeter ve Kur'an'ı Kerim bütün ümmet için yeterlidir. Biz ne Kur'an-ı Kerim'i her hangi bir şeyle değiştirmek ne de onun yerine bir şey koymak isteriz. (Sünneti kabul etmekle bütün isteğimiz) Kur'an'ı bizden daha iyi bilene tabi olmaktır. Kur'an'ı en iyi bilenlerin başında da rasul-i Kerim (sav) gelmektedir.'' (s.17)
İslamı sünnetsiz, bir bakıma geleneksiz bırakmanın en keskin sonucu onu hayatsız bırakmaktır.Çünkü geleneği olmayan bir inanç sistemi, geleçeği yeniden inşa iddiasını kaybetmiş demektir. Oryantalizmi sünnet ve hadise karşı, böylesine iştahla savaş açmaya itekleyen neden bu olmalıdır.
Onlar bu sınırda da kalmamışlardır. Sünnet ve hadis birikimini toptan mahkum ettikten sonra sıra Hz.Peygamberin şahsiyetini ayakta tutan ana sütunlardandı. O sütunları parçalamak, Hz. Peygamberin tarihsel kişiliğini menevi şahsiyetinden mahrum etmek anlamına geliyordu. İşte buna kani olduktan sonra, Hz. Peygamberin tarihsel kişiliğini, oryantalizmin saldırı hedefi haline geldi.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
havın Newbie
Katılma Tarihi: 12 ekim 2008 Gönderilenler: 1
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
ellıne koluna sağlık çok hassas ve çok büyük öneme haiz bır konuyu işlemışsın. teşekür ederız devamını beklerız mser kardeş
|
Yukarı dön |
|
|
kutsalgölge Uzman Uye
Katılma Tarihi: 06 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 148
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Doğru olan Rabbin tarafından açıklanandır,bundan dolayı asla şüphe edenlerden olma!"BAKAR SURESİ 147
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
''Biz samimiyetle inanıyor ve gerçek anlamda diyoruz ki, bize Allah'ın
kitabı yeter ve Kur'an'ı Kerim bütün ümmet için yeterlidir. Biz ne
Kur'an-ı Kerim'i her hangi bir şeyle değiştirmek ne de onun yerine bir
şey koymak isteriz. (Sünneti kabul etmekle bütün isteğimiz) Kur'an'ı
bizden daha iyi bilene tabi olmaktır. Kur'an'ı en iyi bilenlerin
başında da rasul-i Kerim (sav) gelmektedir.'' (s.17) hah işte bende bunu demek istiyodum ne zaman dır....
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
"Kur'an'ı en iyi bilenlerin
başında da rasul-i Kerim (sav) gelmektedir.''
Tamam,amenna,peki nerede bu resül şimdi?Toprağın altında ve ÖLDÜ değil mi?Şimdi ben toprağın altında olan bir resülün adına uydurulanları mı kendime rehber edineceğim yoksa her an diri olan vahyin içindeki,Kurandaki resülü/resülleri mi rehber edineceğim?
Gına geldi artık Mser'e bunu anlatmaktan ama mübareklerin arkası kesilmiyorki,biri gitse bini geliyor.O kadar yaz çiz, kellim kellim et ama la yenfa,la yenfa hep aynı nakarat: benim oğlum bina okur döne döne gene okur yani..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hz. Peygamberin tarihsel kişiliğini hedef alan oryantalist çalışmalar içerisinde William Muir'in The Life of Muhammed, Dr.Dozy'nin History of Islam ve İtalyan kardinal Leon Caetani'nin Annali del Islam adlı eserlerini sayabiliriz. Dozy'nin kitabı Abdullah Cevdet tarafından, Caetani'ninki ise Hüseyin Cahid Yalçın tarafından Türkçeye çevrilmiştir. Cumhuriyet'in ilk nesillerinin peygamber tasavvurunu, örtülü ya da açık devlet desteğiyle yayımlanan bu yanlı ve garezkar çevriler oluşturmuştur. İşte bu nedenledir ki, sözkonusu nesillerin Hz. Peygambere bakış açısı, kinci bir oryantalistin bakış açısından farklı olmamıştır. Türkiye'deki din-devlet ilişkilerinin üzerine inşa edildiği bu bakış açısı, resmi din politikalarını belirleyici bir etken olmuştur.
Günümüze kadar örtülü ya da açık olarak sürdürülen resmi Türk İslamı projesi, aslında indirgemeciliğin başka bir yerdeki tezahürüyle kıyaslanmayacak çok özel bir biçimidir. Dinin kamusal alandan tümüyle çekilip hayatı inşa iddisından vazgeçmesini isteyen militan laiklik anlayışı, her fırsatta ''peygambersiz'' bir din düşlediğini dile getirmekten çekinmemiştir.
Bu örnek, Hz. Peygamberin misyonunu zayıflatan her tavrın, gerçekte hangi tür projelere dolaylı destek anlamında geldiğinin ilginc bir göstergesidir. Böylesi bir yanlışa karşı durmanın yolu, sünnetçilik-hadisçilik diye adlandırdığımız bir başka yanlış anlamaya sarılmak değildir. Aksine, yüzyıllar içerisinde oluşan geleneğin zararları ya da yararsız unsurlarıdan arındırılması için seçici davranarak çürükleri kendi elimizle ayıklamaktır. Asıl o zaman doğru bir peygamber anlayışına ulaşabiliriz.
Ne ki bunu yapabilmek için, doğru ölçülere ihtiyacımız vardır.İşte o ölçüleri bize Kur'an vermektedir. O halde yanlış anlamaya dayalı peygamber anlayışlarını tashih etmenin en sağlıklı yolu Kur'an'ın Peygamberi'ni tanımaktan geçmektedir.
O halde, buyurun
KUR'AN'IN TANITTIĞI PEYGAMBER
Yazımızın ilk bölümünde Aşırı Yüceltmeci Peygamber Tasavvurunu, ikini bölümünde ise İndirgemeci Peygamber Tasavvurunu işledik. Bu iki tasavvur, bir biriyle taban tabana zıt yaklaşımlardı. Fakat, bu zıtlığa rağmen garip bir biçimde birbirine benziyorlardı. Çünkü ikisi de bir anlama probleminin ürünüydüler. Bu iki eğilim de yanlış anlamaya dayanıyordu. Bu bakımdan ikisi de sapma açısını temsil ediyordu.
Burada, şöyle bir soru sorulabilir: Hz. Peygamberi anlama konusunda bir sapma açısından söz edebilmek için, bir istikamet açısının olması gerekli; o halde, kendisine bakarak yanlışı bulacağımız doğru açı nedir?
Bu soru yerinde bir sorudur ve cevabı da açık ve nettir: Kur'an'ın Peygamberi.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hz. Peygamberi en iyi öğrenebileçeğimiz kaynak, onu peygamber olarak atayan ilahi kaynaktır. Bir kişiyi bir göreve atayan makam, o kişinin şahsiyetini, meziyetlerini, varsa zaaflarını daha iyi bilir ve görev alanını, yükümlülüklerini, yetkilerini o makam belirler. Bu makam ilahi makam, görev peygamberlik, atayan Allah ve atanan da peygamber ise, bunun böyle olması kaçınılmazdır ve kesindir.
Hz. Peygamberi tanıtan en objektif ve en sahih kaynak Kur'an'dır. Objektiftir, çünkü beşerin hissi ve indi yaklaşımları ondan uzaktır. Orjinaldir, çünkü Hz.Peygamberle Kur'an arasına bir mesafe girmemiştir. Zaman, mekan ve imkan olarak ondan daha ötesi düşünülemez. Sahihtir, çünkü Kur'an, bir bilgi kaynağı olarak her mümin için ''içerisinde kuşku barındırmayan'' tek kaynaktır.
Nasıl ki bize Kur'an'ı Hz.Peygamber öğretmişse, Hz.Peygamberi de Kur'an öğretmektedir. Kur'an'ı peygamberin aracılığına başvurmadan anlamaya çalışmak nasıl Kur'an'ı yanlış anlamaya yol açıyorsa, Hz.Peygamberi Kur'an'ın araçılığına baş vurmadan anlamaya çalışmak da, Peygamberi yanlış anlamaya yol açacaktır. Bu ikisi et ve tırnak, tohum ve toprak kadar birbirinden ayrılmaz, birbirine karşılık, birbirine bağlıdır.
İşte bu nedenlerle Kur'an'ın tanıttığı peygamber, peygamberlik kurumu ve Hz.Peygamberle ilgili tasavvur ve yaklaşımların kendisine vurulması gereken mihenk taşıdır. Yaklaşımların bir yanlış anlamadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı, bir anlama problemi taşıyıp taşımadığı, ancak o yaklaşımın Kur'an'ın tanıttığı peygamberle kıyaslanması sonucu anlaşılabilir. Bizim de burada yapmaya çalıştığımız ite budur.
Sapma açıları için ''tasavvur'' terimini kullandık, fakat Kur'an'ın bakış açısı için ''tasavvur'' demedik. Diyemezdik, çünkü tasavvur eşyanın kendisinden bağımsız olarak eşya hakkında zihnimizde oluşan imaja tekabül eder. Yani bir parça kurgusal ve türetilmiş, bir parça muhayyile ürünüdür. Oysa Kur'an'ın peygamberi, oluşturulmuş bir ''imaj'' değil, adeta kendi iç ve dış bütünlüğü içerisinde, olduğu gibi Kur'an ekranına yansıyan bir gerçekliktir.
Hz. Peygamberi Kur'an'dan öğrenmenin tek ayrıcalığı, büyüteç ya da küçülteç kullanmaya gerek duymadan, onu olduğu gibi görmekten ibaret değidir. Çünkü Kur'an, sadece Hz. Peygamberi tanıtıcı değil, onun şahsiyetini inşa edici, yani kurucu (''kurgulayıcı'' değil) bir hitaptır. İşte, Hz.Peygamberi Kur'an'dan öğrenmenin bu işi yapan insana verdiği asıl ayrıcalık budur ve bu ayrıcalık başka hiçbir biçimde elde edilemeyecek bir kazanımı da beraberinde getirecektir. O kazanım, Kur'an-Peygamber ilişkisinin şahsında, ''Model bir şahsiyet nsaıl inşa edilir?'' sorusunun cevabıdır.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
MSER1 Uzman Uye
Katılma Tarihi: 17 kasim 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 199
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Biz de, Kur'an'ın hem tanıtıcı hem inşa edici rolüne uygun olarak, Hz.Peygamberin nitelikleriyle görevlerini ayrı ayrı başlıklar altında toplamaya çalıştık. Metodolojik açıdan, bu konuda bize ışık tutacak özgün bir kaynağa ulaşma şansını yakalayamadığımız için, Kur'an'ın tamamını tarayarak yaptığımız tasnif eksik ya da oturmamış görünebilir. Bu riski göze alarak yaptığımız bu tasnifin tek meziyeti, 'yeni' olmasıdır.
Ana başlığımız Kur'an'ın Peygamberi olması, elbette işlediğimiz ara başlıklarda Kur'an'dan başka bir belge ve bilgi kaynağına başvurmayaçağımız anlamına gelmiyordu. Kur'an'ın Hz. Peygamber için ortaya koyduğu her niteliğin ya da yükümlülüğün Hz.Peygamberin hayatında nasıl bir karşılık bulduğunu, sünnet, hadis ve siyer kaynaklarına baş vurmadan nasıl öğrenebilirdik? Elbette bu mümkün değildi. Onun için, bu bölümde Kur'an'ın yanında hepsine eşit mesafede yaklaşarak tüm sünnet, hadis, siyer, megazi ve tarih kaynaklarından örnekler sunaçağız. Ne ki, başından beri olduğu gibi, bu örnekleri sunarken de senet ve metin kritiği yapacak, lafız ve manayı maksat hakemine; sünnet, hadis, haber ve eseri Kur'an hakemine götürme çabası içinde olacağız.
-
NİTELİKLER
a) Beşer-İnsan Peygamber (abduhu: O'nun kulu)
İnsan bilgisiyle, sadece Yaratıcıyı kuşatmakta acze düşmemiştir. Aynı zamanda, yaratılmış varlıkların tümünü kuşatacak bir kapasiteden de mahrumdur. İnsan, sınırlı bilgisiyle, yaratılmış varlıkların bir kısmını kavrayabilmektedir.
Bilgisiyle kuşatamadığı fakat varlığını karineler ve akıl yürütmeler yoluyla bildiği varlıklar dışında, varlığın ancak aşkın ve mutlak bir kaynaktan gelen mesajla (vahiy) öğrenebildiği varlıklar da mevcuttur. Ancak, bu varlıklardan hiç biri insanlığa Allah'ın mesajını doğrudan ulaştırma göreviyle görevlendirilmemişlerdir. Çünkü bu, Allah'ın değişmez ve değiştirilemez sünneti/yasaı gereğidir.
Bu ilahi yasalardan biri de, Allah'ın, irade sahibi her varlık kategorisine mesajlarını, o varlıklar içerisinden seçtiği elçiler aracılığıyla göndermesidir. Biz, insan dışı iradeli varlıklar hakkında spekülatif bilgilerle konuşmaktan kaçınıp insana yönelelim.
İnsanoğlu, ilahi bir müdahaleyle, canlı varlıklar arasından seçilerek yeryüzünün maddi ve manevi imarıyla görevlendirilmiştir. Bu müdahalenin getirdiği ilk ayrıcalık, insanın varoluş serüveninin beyaz bir sayfa ile başladığı anlamına gelen ''fıtrat'' tır. Bunun anlamı, insanın yaratılış olarak iyilik özürlü olmamasıdır. Bir bakıma insan ilahi bir müdahaleyle hakka, doğru, güzele, iyiye açık ve meyilli olarak yapılandırılmış ve bu yapı, vicdan, irade ve akılla güçlendirilmiştir. İşte Kur'an'ın ''Biz Ademoğluna kat kat ikram ettik'' (17.70) ayetinde belirtilen kat kat iktamın en başında bunlar gelir.
Ne ki, insana kat kat ikram ederek, ona varlıklar içerisinde ayrıcalıklı bir konum veren Mutlak Güç, bu ayrıcalığa yine insana özgü bir özellikle dengelemiştir: Sorumluluk.
DEVAM EDECEK İNŞALLAH
__________________ Yanlız sana ibadet eder ve yanlız senden yardım bekleriz.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|