Yazanlarda |
|
atilla bozkurt Yeni Uye
Katılma Tarihi: 03 nisan 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
mehmet yiğit Kürtler Müslümandır, ancak halkı Müslüman olan yönetimler tarafından yıllardan beridir zulüm görüyorlar ve Müslümanlar da bu zulme seyirci kalıyorlar. Çok iddialı bir söz değil mi? Ancak gerçeklerimizle samimi bir şekilde yüzleştiğimiz zaman, hiç de garipsenecek bir iddia olmadığı görülecektir. Rejimleri dini kaynaklara dayanmayan ülkeler için, hâkim ideolojinin herkese zulmetmesini bahane gösterebilirsiniz. Ancak bunu İslami bir sisteme sahip olan, Osmanlı veya İran için söyleyemeyiz değil mi? Nasyonalist yapısını anayasasından, hayatın bütün alanlarına yansıtan bir rejimin eleştirisinin beyninizdeki bütün putların yıkılmasına yol açmasından korkuyorsunuz! Kim bilir, belki de kaynaklarınızın kurumasından çekiniyorsunuz. Aslında bu korku bile yeter size. Yahudi nasyonalizminden farklı değil, kendisinden başka hiçbir ırkı tanımayan ve sürekli olarak kendi ırkının üstünlüğünü ispatlamaya çalışanların gayreti. Bunu biraz daha özele indirgediğimizde, Müslüman gurupların, düşünce önderlerinin, aydınların ve yazarların da bu suça, açık veya dolaylı olarak ortak olduğu iddiası uçuk bir iddia olmaz. Kürtler Müslümandır, ancak uzun yıllardan beridir halkı Müslüman olan ülkelerin zulmü altında horlanmakta, ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmekte ve küstahça saldırılara rağmen yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Düşünün Kürt asıllı aydınlar bile, başka bir aidiyet sahibi olduklarını ispatlamak için en çirkef yalanlara başvurmaktan kaçınmıyorlar. İçinde bulundukları kompleks, kendilerini inkar ederek yeni bir kimlik kazanabilecekleri hissini veriyor onlara. Rahatlarına geldiği için, gerçeklere yaklaşmıyorlar veya imkan dahilinde üstünü örtmeyi, ümmet kalkanıyla savunmaya geçmeyi de ihmal etmiyorlar. Oysa gerçek bundan farklıdır. Kürtler hak etmedikleri zulmü çekmek zorunda bırakılıyorlar. Kürtler, hâkim otoriteler tarafından yok sayılmakta, katledilmekte, kırıma uğratılmakta, toplu katliamlarla yok edilmek istenmekte, sıkıştığı zaman yalan ve vaatlerle oyalanmakta ve bundan da acısı kardeş kabul ettiği kesimler tarafından linç edilmektedir. Uysal bir koyun olduğu, Malazgirt’te, Kore’de, Yemen’de, Çanakkale’de, Sarıkamış’ta uşaklık ruhunu kahramanlık övgülerine teslim ettiği zaman, ödüllendirilmektedir. Kimi haksızlıklara baş kaldırdığı, zulmü kabullenmeyi onursuzluk, zillet telaki ettiği zaman karşılığını sert bir şekilde görmektedir. Otoriteyi zorla da olsa elinde tutan, ulusal bir endişenin böyle bir davranışta bulunması, belki normal karşılanabilir, ancak İslamcılığı meslek haline getirmiş olanların zulme ortaklıkta bulunması veya en azından seyirci kalması af edilemez. Hiçbir bahane suçluluklarını masum göstermeye yetmez. Kürtler genel anlamıyla milliyetçi paradigmalardan haberdardırlar, ancak hiçbir zaman onun esiri olmamışlardır. Kürtler, devlet katında, medyada ya da sivil toplumda sürekli yok sayılıyor, tahkir ediyor veya dışlanıyor; bu yetmemiş gibi, tek sığınakları olması gereken Müslümanlar tarafından da yok sayılıyor, horlanıyor, görmezlikten geliniyor ve daha da kötüsü uyutulmaya çalışıyor. Son günlerde bu ayrımcılığın sözcülüğünü yapanlar çoğaldı. İslami bir geçmişi olanlar bile, “tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan demekle yetinmiyor milletin sabrını taşırırsanız, onlar da cevabını verir” diyerek, pompalı tüfeklerle Kürt göstericilere saldırıları, linç edilmeleri tahrik edip meşrulaştırmaya çalışıyor. Bir yandan “kardeşim” diyor, öbür yandan “ya sev, ya terk et!” diyor. Allah aşkına bir ülkenin en yetkili makamı nasıl bu derece tahrik dolu davranışlar sergileyebilir? Siyaset, muhalefet nasıl olur da bu derece seviyesizleşebilir? Tahriklerin neticesi nifaktır, kargaşadır, linçtir. Daha geçen cumartesi günü Van’da bunu yapmadılar mı? Polis taş atan göstericiyi mitingin içine doğru çekip, halkın arasına karışmış ırkçılara teslim etmedi mi? Taşlarla kafasına vurup, bitkisel hayata sokmadılar mı? Linç olayına karışanlar, hiçbir zaman göstermelik olsa dahi hiçbir yasal yaptırıma uğramadı ya da gözaltına alınmadı. Geçmişte de alınmadı. Çoğu zaman da, bu tür suç işleyenlerle yetkililerin hatıra için birlikte resim çektiklerine de şahit olduk. Van’da, Hakkari’de, Yüksekova’da yapılan konuşmalarda, bir kesimin diğer kesime düşman olmasını körükleyen kışkırtıcı konuşmaların yapılması sorunu çözmeye katkı sağlamaz, sorunu daha da büyütür. Şimdi ben bunu söylerken, bazı çokbilmiş İslamcıların “ya kastedilen DTP ve yandaşlarıdır, sen niye gocunuyorsun!” dediklerini duyar gibi oluyorum. Allah, siz böyle düşünenlere akıl versin. Allah aşkına sizde nasıl bir mide var, bunları nasıl hazmediyorsunuz? Ulusalcılığın batağında boğazlarına kadar batmış olanları açık ve gizli bir şekilde destekliyorsunuz, onların yaralılarına, tutuklularına sonuna kadar sahip çıkıyorsunuz, ama sıra Kürtlere geldiği zaman sesiniz çıkmıyor. Ölü toprağı serpilmiş üzerinize. “Allah bunların hesabını sizden sorsun!” demek bile gelmiyor içimden. Buna bile değmediğinizi düşünüyorum. Çünkü saçtığınız zehirden dolayı, kendi aramızda bile rahat bir şekilde sorunlarımızı konuşamaz hale geldik. “Acaba, olabilir mi, şu kelimesinin altında böyle bir anlam mı var?” gibi yüzlerce soruyu beyinlerimize ekenler olarak gurur duyabilirsiniz. Öyle korkular, endişeler, pespaye heyulalar ürettiniz ki, bir kelime konuştuğun zaman hemen üretmiş olduğunuz kavramlardan birini ağzımıza tıkıyorlar. Bunların hiç birinin İslam kaynaklı olmadığını biliyoruz, ama beynimizi o kadar bulandırdınız ki, savunmamızı bile yapamıyoruz. İnsanlar linç ediliyor, ölü cesetlerine bile her türlü işkence, -burada açıklamaya utandığım- her türlü rezaletler yapılıyor ama sizin sesiniz çıkmıyor. Yetmiyormuş gibi, en küçük bahaneyle kininizi kusuyorsunuz. Akan kana seyirci kalan beyinsizlerin yanında sorunlardan bahsettiğiniz zaman ise, “DTP’ deki görevinizi öğrenebilir miyim?” gibisinden seviyesizce espriler yapılıyor. Acılar, zulümler yaygınlaşırken espri yapmaktan utanmayanlara söylenecek sözüm yok. Yaşadığınız ülkenin yönetimleri tarafından sürdürülen zulme seyirci kalıyorsunuz, gerçekleri gizliyorsunuz, karanlıkta kalan haksızlıkları dile getirmek istediğimizde hemen “ümmetçilik kalkanı”nızla saldırıya geçiyorsunuz. Bu kalkanın sadece bizim için devrede olması ilginç değil mi? Dünyanın her yerindeki ulusal hareketleri bize “İslami mücadele” diye yutturma seviyesizliğini kurnazca şekillendirdiniz. Kürtlerin mazlum oluşları sizi hiç ilgilendirmiyor, çünkü siz kardeş dediğiniz başka ulusal kimliği için mücadele veren, kurtuluş savaşını geliştiren ırkçı kesimlerle ilgileniyorsunuz. Ahlaki kriterleriniz bunu gerektiriyor. Oysa en büyük acıyı çekmiş olan Kürtlerin hiçbir şekilde ırkçı olmayacağını çok iyi biliyorsunuz. Ama çoğu zaman işinize gelmiyor. Siz genellikle, eskiyenin yerine aldığınız sizden genç kızları ikinci Ayşe olarak eğitmekle meşgulsünüz. Böyle sorunlara ciddi manada eğilmek moralinizi bozar. Kürtlerin yaşadığı bütün ülkeler çözümsüzlükte ısrar ederken, Kürt halkının göstermiş olduğu direniş ve geliştirdiği refleks her nedense basit endişelerle görmezlikten gelinmeye devam ediliyor. Kaynağı, dayanağı ne olursa olsun, son olaylar Kürt halkının artık dayanma gücünün kalmadığını ortaya koyuyor. Bütün iyi niyetli yaklaşımlara rağmen kendisine yaşam hakkı tanınmıyor, her türlü hakaret, zulüm, işkence, linç politikalarının yanında inkâr, imha ve yok etme planları küstahça, sorumsuzca ve en ırkçı tavırla bütün boyutlara yayılıyor. Neden Kürt halkı da diğer halklar gibi özgür olmasın? Onurlu bir şekilde her halk gibi, Kürtler de özgürce yaşama hakkına sahiptir. Bunun gerçek kardeşlik ölçüsüyle yapılması zor da değil. Yeter ki, olaya samimi ve gerçekçi bir şekilde yaklaşılsın. İslamcı dostlarımız bu gerçeği artık görmelidirler. Sokakta panzer altında ezilen, kameralar karşısında kolu kırılan, panzerin ileri geri yaparak ayağını kırdığı, gizli açık işkence gören, evi yıkılan, hakarete uğrayan, en küstah söylemlerin muhatabı olan, horlanan, bilinçli bir şekilde linç ettirilen kürt’tür, daha da önemlisi her şeyden önce insandır ve bunun da ötesinde mazlumdur/müslümandır. Gerçekten de müslümandır! Gerçi sizi buna inandırmak zor, çünkü siz daha önceden yargılayıp hükmünüzü vermişsiniz. Bu gerçekler, pespaye düşüncelerle, bahane, saptırma ve dünyadaki en iğrenç insanın bile tenezzül etmeyeceği kurnazca hilelerle örtülemeyecek türdendir. Onlara yönelik yıllardan beridir devam eden bir psikolojik ve sıcak bir savaş var. Ekonomik, siyasi, kültürel, sosyal, ideolojik, stratejik ve askeri alanlarda süren bu savaş, bütün imkanlarla devam ettiriliyor. Saldırı hiçbir zaman, kardeşlik hassasiyetlerinden kaynaklanmıyor ve adalet ölçülerine dayanmıyor. Tamamen düşmanca yöntemlere başvuruluyor. Bunu sizin dışınızda herkes görüyor. Eminim siz de görüyorsunuz. Ancak önemsemiyor, umursamıyor, vicdanınıza ağır gelmiyor veya daha doğrusu işinize gelmiyor. Bunu yaptığınız zaman, kendi ellerinizle ürettiğiniz putlarınız yıkılacak, fil kulelerinden tozpembe gördüğünüz rüyalardan uyanacaksınız. Rahatınız kaçacak, huzursuz olacaksınız. Bu halinize kargaların bile güldüğünün farkında değilsiniz her halde? Tarafsız gibi görünmenizin altında yatan sebeplerden biri bu. Bundan dolayı tepkilisiniz. Saldırgansınız. Olayı saptırmak, tevil etmek daha bir rahatınıza geliyor. Bahaneniz hazır, ‘etnik kimliklerin öne çıkarılması, ırkçılık, başka ideoloji, başkaları, bizden değiller, zaten o eğilimler’, gibi bir sürü safsata. Sevsinler sizi. Siz böyle söyledikten sonra da, hüküm verilmiş oluyor ve kurtuluş şansı sıfırlanıyor. Sizin yıllardan beridir, zulme katkı amacıyla değişik isimler altında yaptıklarınızı bile sorgulamamıza izin vermezsiniz. Çünkü bizim Müslümanlığımız bile, sizin pespaye düşüncelerinizin ipoteği altındadır. Bize tahmil ettiğiniz Türk Müslümanlığının meyvelerini toplamaya başlayabilirsiniz. Eleştiri bir yana, size yan bakmamız bile kalemimizin kırılmasına neden oluşturabilir. Bu sözler sizi incitebilir. İncitsin, öfkeden tırnaklarınızı yiyin. Uykunuz kaçsın. Bunu hak ediyorsunuz. Size yönelik bu öfke, yıllarca yüreğimizi kanatmanızın birikimi. Bizi küçük görmenizin, horlamanızın, sürekli ikinci sırada tutmanızın, adam yerine koymamanızın, vefasızlığınızın, bütün hizmetlerinizi bize yaptırmanıza değer vermemenizin öfkesidir bu. Ya kendinize gelecek, samimiyetinizi ortaya koyacaksınız; ya da bu acılarla hep muhatap olacaksınız. Sormama, sorgulamama, eleştirmeme, tartışmama, itiraz etmeme telkinleriniz artık tutmaz. İçi boş kuru itaat ve teslimiyeti boşuna beklemeyin artık. Ahlaki çürümüşlüğünüze ve kokuşmuşluğunuza en iyi cevap bu olur herhalde. Olaya hangi perspektiften bakarsanız bakın, artık sizi vitrinimizden kaldırıyoruz! Kanaatleriniz, görüşleriniz, tavsiyeleriniz bizi ilgilendirmiyor. En azından beni ilgilendirmiyor! Sizin yazdıklarınızı, konuştuklarınızı kabullenmek maksadıyla önemsemeyeceğim! Kendinizi düzeltmedikçe, kaybettiğiniz güveni yeniden inşa etmedikçe de bunu sürdüreceğim. Zira yüreğim kanıyor. Bunun sebebi de zulmün asıl kaynağı olan güçlerden çok, sizsiniz. Zalimlerin görevi zulmetmektir; bu onların mesleği haline gelmiştir. Ama Müslüman olduğunu söyleyen ve benim kardeşim olması gereken birinin bu zulme ortaklık etmesi hazmedilir cinsten değil. Benim sorunum var, acı çekiyorum. Bana kardeş olduğunu söyleyenler buna ortak olmalıdırlar. Göstermelik çözüm arayışları, samimi olmayan sahiplenmeler yetmez. Artık değişmenin zamanı geldi. Kendimizle yüzleşip doğru olduğuna inandığımız değerleri, yerleşik putlara rağmen savunma zamanıdır. Doğrudur, bu tamamen başkalaşmış insanların kanını donduracaktır, dondursun! Öz eleştiri yapmanın ve kendimizle yüzleşmenin daha doğru sonuçlara ulaşmamıza yardımcı olacağına inanıyorum. Kendimizi güvende hissettiğimiz kalelerimizi, izole etmeye çalıştığımız düşüncelerimizi, gizlediğimiz Senemlerimizi terk ettiğimiz zaman, herkesin hayrına olan çözümler bulabileceğimize inanıyorum. http://www.beroj.com/h.asp?k=3606&z=t
__________________ düşünmez misiniz?
|
Yukarı dön |
|
|
muhiddin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 15 temmuz 2006 Yer: ABD Gönderilenler: 266
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Irak'in kuzeyinde gayet iyi yasiyorlar.
1 milyonun cok uzerinde musluman hayatini kaybetti irakta siz ne yaptiniz?usaklik mi? Onu anlat, hikaye degil iste gercek.
Not:musluman kurtleri tenzih ederim.
__________________ muhiddin
|
Yukarı dön |
|
|
atilla bozkurt Yeni Uye
Katılma Tarihi: 03 nisan 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Sayın Muhiddin bey, gerçekten doğru diyorsunuz. ABD ile uzlaşmak bütün günahların başı. Rahat bir nefes almak için uşaklık yapmanın anlamı yok. Bütün ortadoğuda akan kanların asıl sebebi de bu uşaklık. Kapıkulu uşaklığı olmasa, insanlar daha onurlu olacaklardır. İtiraz bu yönlü olursa doğru. Kavmi asabiyetten uzak, samimi itirazlar her zaman doğruya götürür insanları. Yalnız yazıda Irak’lı Kürtlerle ilgili bir savunmaya rastlamadım. Farklı bir itiraz var sanki. İslam ile ırkçılığı birbirine karıştırmaya, ırkçı söylemlere dini kılıf geçirmeye bir tepki var gibi. Özet olarak, cahili asabiyetlere uşaklık yapanlar eleştiriliyor sanırım. Ben öyle anladım.
__________________ düşünmez misiniz?
|
Yukarı dön |
|
|
atilla bozkurt Yeni Uye
Katılma Tarihi: 03 nisan 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 8
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
kürtler yıllardan beridir, dost bildiği insanlardan zulüm görmektedir, her defasında da sorunların çözümü sozkonusu olduğunda da ümmet konusu göndeme getirilmektedir. peki kürtler bu ümmetin neresindedirler. ümet içerisinde kürtler, farslar, araplar var. peki bu kürtler niye yok. kürtler söz konusu olduğu zaman neden, hemen farklı bir gündeme sıçrama yapılıyor.
__________________ düşünmez misiniz?
|
Yukarı dön |
|
|
Kirpi Groupie
Katılma Tarihi: 10 aralik 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 60
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
atilla bozkurt Yazdı:
Sayın Muhiddin bey, gerçekten doğru diyorsunuz. ABD ile uzlaşmak bütün günahların başı. Rahat bir nefes almak için uşaklık yapmanın anlamı yok. Bütün ortadoğuda akan kanların asıl sebebi de bu uşaklık. Kapıkulu uşaklığı olmasa, insanlar daha onurlu olacaklardır. İtiraz bu yönlü olursa doğru. Kavmi asabiyetten uzak, samimi itirazlar her zaman doğruya götürür insanları. Yalnız yazıda Irak’lı Kürtlerle ilgili bir savunmaya rastlamadım. Farklı bir itiraz var sanki. İslam ile ırkçılığı birbirine karıştırmaya, ırkçı söylemlere dini kılıf geçirmeye bir tepki var gibi. Özet olarak, cahili asabiyetlere uşaklık yapanlar eleştiriliyor sanırım. Ben öyle anladım.
|
|
|
Müslüman;El'inden,Dil'inden,Bel'inden emin olandır. MüSLÜMAN; Kazara da olsa can acıtmayandır,Müslüman Yaşadığı ülkeye ve değerlerine nankör gelmeyendir.Müslüman;Yediği çanağa sıçmayandır.Müslüman;değil TERÖR estirmek,bir sineği bile incitmeyendir.Müslüman üç günlük dünyanın üç kuruşuna tema edip kendi ülkesine ihanet etmeyendir efendi.Bu saydıklarım hangi KÜRT'te var?!.Baş edindikleri adama bir bak Apo yılanının yaşamına bak;din düşmanı marksist koministin biridir.Ve bu adamı önder görenlerde mi müslüman efendi.Peygamber düşmanı Muaviye ve Yezid te Müslümandılar amma; Asla MÜMİN değillerdi,Münafık olarak geberdiler.Bırak bu işleri efendi.Kaşıma bu konuları vesselâm...
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam sayın Kirpi,yukarıda tehditvari ve üst perdeden bakan iletiniz maalesef buraya yakışmamaktadır.Hele bir de müslüman olmayı şeref kabul eden kürt halkını,apo denen ne idüğü belirsiz birisiyle özdeşleştirmeniz çok vahim bir hata ve bu insanlara hakarettir. Lütfen cevabınız,arkadaşın iletisine uygun olsun,ajitatif ve provakatör yazılara bu sitede yer yoktur ve bir halkın kendi kimliğine sahip olma hakkını bu şekilde bastırmaya çalışmanız yasaklı sayılmanıza sebeb olacaktır,sınırlarınızı aşmadan edebinizle tartışınız..
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
volkiin Yeni Uye
Katılma Tarihi: 04 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 2
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Zalim olan müslüman değildir arkadaşlar kendisini öyle nitelendirse bile..ortada bir zulüm var,devletlerin,örgütlerin yaptığı bir zulüm..sizler nasıl kürtseniz bende türküm bir başkasıda arap vs...ve bu ülke hepimizin çünkü sen ve ben burda yaşıyoruz..senin hakkın benim hakkım,sana yapılan zulüm bana yapılan zulüm..kürtler bizim adem babamızdan kardeşimiz,vatan kardeşimiz,din kardeşlerimiz.
arkadaşın duygu ve isyan yüklü yazısı bir şamar aslında doğudaki savaşa taraf olanlara...
ne ırkçılık kokan ,zulüm içeren, asimile peşine düşen ,devlete egemen olanların politikalarına,ne de devleti onu yöneten üç beş zibididen ibaret zanneden,elinde silah neye saldırdığını bilmeyen,arkasını dayadığı ülkelerin neyin peşinde olduğuyla ilgilenmeyen örgütlere bu sorunun çözümü bırakılamaz..
biz hakkariye gittiğimiz zaman bize hürmet eden insanlar bizim memleketimize geldiklerinde aşağılanıyorlarsa hemşerilerimiz tarafından burda durup bizleri yönetenleri bizlere imamlık yapanları bizlere eğitmen olanları sorgulamamız gerektir,ve kendi çabalarımızıda..
hakkı sölemeyen haktan bi haberdir..adı müslüman olan zalimden müslüman olmayan mazlum yeğdir.
arkadaşın bu sayfalara bu konuyu taşıması ne kadar manidar.evet gönlünü islama dönmüş hanifler olarak aydınlanmak isteyen insanların içine salınmış bir sorun bu..bulgaristandaki türklerin milli haklarını savunanlar kürtlerin milliyetini savunmadığınızda ne kadar yapmacıksınız,ve zalimsiniz.bana düşmez demeyin hak varsa ortada ve sen gözünü kapıyorsan zalimin uşağısın demektir.
filistin halkına,ırak halkına yapılan zulüme sırf onlar müslüman diye karşı çıkanlar,öfke dolanlar,kürt halkını müslüman mı görmüyorsunuz..gerekmez görmeniz,zulme uğrayan bir yahudinin bir dinsizin hakkını savunamıyorsanız,o zulme karşı koyamıyorsanız,ben müslümanım dediğinizde ne kadar sahtekarsınız..
hamdolsun allaha ki herşeyi bilmekte,görmekte
ve bizler allahın kulları olarak islamı yani barışı yani huzuru yani hoşgörüyü yaşadığımız topraklara yaymakla yükümlüyüz,bu dini hurafelerden,müşriklerin kafirlerin uyduruşlarından nasıl arındırmakla yükümlüysek...
Allah inşallah nasip edecek bizlere,bu vatanın başına, hak hukuk gözeten ,yönünü bir hanif olarak ibrahim milletinin yönüne dönmüş,imanlı yöneticiler,imamlar ve öğretmenler..
__________________ hidayet et bizleri dosdoğru yoluna ey hidayetin sahibi, alemlerin rabbi olan allah"ım
|
Yukarı dön |
|
|
Saffet Metin Uzman Uye
Katılma Tarihi: 07 ekim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 672
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Arkadaşlar ,
Şu Kürtler, İslam , Milliyetçilik, ırkçılık, kürtçülük meselesi hakkında, Atiila Bozkurt'a , Volkiin 'e bazı cevaplar vermek istiyorum.
Çünkü çok sapla, saman birbirine karışmış.
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki etnik grubunuz farklı olabilir. Ama hangi ülkede yaşıyorsanız o ülkenin dilini iyi bilmek zorundasınız. Yoksa o ülkenin imkanlarından ve fırsatlarından faydalanamaz sıkıntı çeker ve çektirirsiniz. Örneğin Almanyada yaşayan Türk sünüz. 1960 larda giden ilk nesil çok sıkıntı çekti. Çünkü çoğu köylüydü ve tahsilsizdi. Almancayı öğrenemedi, öğrenmedi. Kendi aralarında gettolaştılar. Almanlarla temas kuramadılar. Türkiyenin ve Türklerin yanlış tanınmasına neden oldular. Adam köylü örneğin İstanbula gelmiş. İstanbulda yaşıyor ama Aksaray dan Taksime gidemiyor. Bunu halledecek ne konuşma ne okuma becerisi yok. Almanya Köln de bundan bahsettiler adam Ehrenfeld den Deutz'a gidemiyordu dediler. Bunlar komik ama gerçek. Ama onların çocukları demiyeyim de torunları Almancayı çok iyi konuşuyorlar. Almanya yinede göçmen yasasında ör. Türkiyeden gelecek gelin, damat vb. kişilerin belli bir düzeyde Almanca bilmesini istiyor. İmtihandan geçiriyor falan. Tribünlere oynamayalım ama Haklı, çünkü adam oraya gidiyor. 20-30 sene Berlinde yaşıyor. Ama almanca konuşamıyor. Hele ki kadınsa 20-30 sene evinden çıkmadan olayı götürüyor. Devlet dairesi, polis, muhtarlık, doktor, çarşı vb. sıkıntı çekiyor. Elbetteki bu büyük sıkıntı. Yoksa kimsenin senin Türk olmanla falan bir sıkıntısı yok. Sıkıntı düzene uymaman ve onu bozman ile ilgili. Bundan dolayı tepki görüyorsun. Şimdi Almanya Türklerin Almancayı öğrenmesini istemekle onlara zulüm mü yapıyor. Alakası yok. Yüce Allahın Kur'an da dediği gibi "Onlar kendilerine zulmediyorlar da farkında değiller" . Yani zulmü kendine yapan Türkler.
Belçikanın merkezi Brüksel de yaşayan Emirdağlılar var. Adam fransızca öğrenmemiş bilmiyor. Hergün kahvede kendi aralarında konuşuyorlar. Adamın kızı kaçmış. Polise şikayet edecek falan. Kendi hakkını arayacak ama arıyamıyor. Oraya okumaya gitmiş biri anlattıydı. Ben bir senedir oradayım. Almancayı yeni öğrendim. Bir Türk , on senedir oradaymış. Almanca konuşamıyor. Devlet dairesinde ben tercümanlık ettim dedi. Yani şimdi Almanyadaki Türkler, Almanca öğrense assimile mi olacaklar. Hayır. Hem oranın imkanlarından daha iyi faydalanacak, hakkını arayabilecek, hem de Almanlara Türkleri daha iyi tanıtabilecekler. Bu assimile olma korkusu köylülerde vardır. İlla bir etnik grup farklılığı gerektirmez. Geleneklerinden, adetlerinden kopma korkusudur bu. Sosyolojik bir olaydır. Bir muhafazakar dindar indan da Kızının modernleşmesini istemez falan. 1970 lerde Türkiyedeki Sağ sol çatışmasında Ülkücüler , Sağcı olsam nasıl olur, solcu olsam nasıl olur diye soran bir köylüye, Solcu olursan kızın başını açar, oğlun bira içer demişler ve onun desteğini almışlar. Çünkü kızın başının açılması, oğlunun bira içmesi onun değerlerine o kadar ters ki.
Bir köylünün en zorlandığı şey yeni bir dil öğrenmektir. Almanyada yaşayan baldızım dedi ki Almanyaya gelen ilk işçilerden sadece Türkler sıkıntı çekmedi, Yunan, İtalyan, Yugoslav da sıkıntı çekti. Çünkü onlar da memleketin köylü kesimini Almanyaya göndermişti. Aynı Türklerin başına gelen onların da başına geldi. Onların tek avantajlı tarafı, Hristiyan bir kültüre sahip olmaları idi. Onlar küvette kurban kesmek durumunda olmadılar. Ama dil öğrenme, çevreye uyum falan ilk nesil değil, ikinci nesilde mümkün oldu. Hala dil öğrenmemek için direnenler var. Ne işime yarayacak zihniyeti bu köylülerde vardır. Bunlara havuç ve sopa politikası uygulamak lazım. Belli bir seviyede dil öğrenene Almanya iki ikramiye verseydi veya maaşından % 25 kesseydi bak nasıl öğrenirlerdi.
Bulgaristandaki Türkler, Bulgarcayı Bulgardan iyi bilir. Bulgarca öğrenmiyeni, bilmeyeni yoktur. Assimile olmaktan korkmak gibi bir dertleri de yoktur. Modern ve çalışkandırlar. Hem uyumludurlar, hem de benliklerini muhafaza ederler. Bulgar devletinin Türklerin ortama uyamama gibi bir sorunu yoktur. Bulgaristandan ayrılmak ve özerk bölge kurmak gibi bir niyetleri de yoktur. İsyan, gerilla harbi gibi şeyler de yapmamışlardır. Komünizmin yıkılma döneminde, diikkatleri başka yöne çekmek için siyaseten yapılan bir baskıdır. Bayağı ağır bir dini ve kültürel baskı yapılmıştır. Ama şu anda bu dönemler geçmiştir.
Yunanistan da batı trakyadaki Türkler, özellikle kırsal kesim Yunanca öğrenmemiştir. Bu nedenle hem baskı, hem de tepki görmekteler. Ayrıca Yunan halkı, basını ve kurumlarında Türkiye korkusu vardır. Bu da halkın tavırlarına etki etmektedir. Bulgarlarda halka sinmiş bir Türkiye korkusu yoktur. Tamam Türkiyenin büyüklüğü, gücü bir faktör olarak gözönüne alınır ama Yunanistan gibi kafaya bunu takmış değillerdir.
Kürtlere gelince , sıkıntının kaynağı köylülük ve feodalitedir. Buna bir de zamanımızda Kürtçülük eklenmiştir. Aşiretler halinde yaşar. Ağaları vardır. Şıhları vardır. Bunların sözünden çıkmazlar. İslam ile hiç bağdaşmayan kan davaları vardır. İslam der ki haksız yere bir kişiyi öldüren sonsuz cehennemdedir. Kan davası nedeniyle sırf öteki tarafın akrabasından olduğu için öldürülen masum insanların, Kanını yerde koyma anlayışının İslam ile bir bağı varmıdır. Batı da köylerde, şehirlerde bir çok kişinin kızı, ailesi istediğine vermeyince sevdiğine kaçar. evlenir. Bir iki sene bir gerginlik, küslük olur. Bir kısmında barışılır, iş tatlıya bağlanır. Bir kısmında gönülsüz de olsa bir görüşme olur. Bir kısmı küs kalır falan. Bundan dolayı cinayet falan çok az olur. Ama Kürtlerde bu olay cinayete yol açar. Çünkü töreye terstir falan.
Adam , Berlin'in ortasında kocasından ayrılmış ablasını , sonradan bir kursa giderken tanıştığı adamla flört ettiği için Berlin'in ortasında vurup öldürdü. Bunun namusla, islam ile ne alakası var. Bu vahşet değil de ne. Belki o kız iyi bir yuva kuracaktı. Bir de Alman, bunlar Türk vatandaşı diye bak işte Türkler böyle vahşi diye bakıyor.
Peki devlet bu konularda halkını eğitmek, bu konuları ortadan kaldırmak için baskı yapıyorsa yani Kürtlere baskı mı yapmış oluyor. Bu memlekette çok kürt asıllı çok memur, hakim, doktor, iş adamı var. Parlamentoda milletvekilleri hep aşiretlerinin ağası falan. Bu ağalar oraya sanayii gelsin istermi. Hayır. Çünkü toplum yapısı değişir. Sözü eskisi gibi dinlenmez olur. Özel sektör oraya yatırım yapar mı ? hayır. Çünkü x aşireti ağası o adama baskı yapar. Özellikle de doğudaki ilçeler pek dışa açık değillerdir. Misafiri sever ama dışardan biri gelsin yerleşsin hiç istemez. Çünkü yeni insanlarla yeni anlayışlar gelecektir. Adam kiralık ev bile vermek istemez. Ben bunları yaşayanlardan dinledim.
Bir ilçede bir kaç özel fabrika vardı. Dedim ki ne iyi buranın halkı bu fabrikalarda çalışıyor. Dedilerki o işçiler buralı değil, başka vilayettendir.
Neden ? diye sorduğumda burada herkes birbiri ile akrabadır. Patronlar buralı, buranın adamını alsa, çevreden benim oğlumu çok çalıştırdın, ötekini az çalıştırdın, benimkini müdür oyap, ona onu ver, şuna şunu ver oluyor. Sonuçta küslük oluyor. Bozuşma oluyor, ondan dolayı patronlar hep dışarıdan işçi çalıştırır dediler. Hadi adam Kürt, böyle bir çözüm bulmuş. Ya sen Türk olarak oraya yatırım yapsan halkın baskısından korunmak için mecbur başka ilçe veya vilayetlerden adam çalıştıracaksın. Bununla kim uğraşır. Batıda böyle saçma şeyler olur mu?
Benim yaşım elli.. Türkiyeyi , Almanyayı tanıdım. Doğuda da bulundum. Yeterince Kürt te tanıdım. Çok iyileri var. Bu vatana bağlı olanları var. Asla Kürtçülük yapmayanları var. Ama çok kötü, hain olanları var. Kürt olmasını hain olmaya gerekçe yapanlar var.
Türkiye dünün devleti değildir. En azından 600 senelik Osmanlı geleneği var. Fransız ihtilaline kadar dünyada milliyetçilik fikri yoktu. Kimsenin milliyeti önem taşımazdı. Genel olarak devletler büyük tarım imparatorlukları idi. Osmanlı müslüman bir imparatorluk. Avusturya Macaristan Katolik bir imparatorluk gibi. Osmanlı aynı zamanda Katolik baskısı altında ortadan kalkma tehdidi bulunan Ortodox hristiyanları da himaye ediyordu. Fransız ihtilaline kadar hiç problem olmadı. Tarım imparatorlukları sömürgeci değildir. Sömürgecilik sanayii devrimiyle ortaya çıktı. Sanayii devletleri ingiltere, fransa vb. bunlar sömürdüler. Afrikaya, Asyaya gittiler buralarda koloniler kurdular. Buraların kaynaklarını fabrikalarında işlediler. Halkını ucuz işçi veya köle olarak çalıştırdılar.Fransa 1830 da Cezayire girdi, 1876 da Tunusa girdi. Bugün buraların halkı hepsi fransızca konuşmaktadırlar. Bağımsız olmalarına, ve bağımsızlık savaşında Fransa tarafından kırılmalarına rağmen inatla Fransızcayı devam ettirmekteler. Osmanlı 600 sene Yunanistanı, Bulgaristanı, Arapları yönetti. Kimse Türkçe bilmiyor. Çünkü Türkçe kullanmaya zorlamadı.Buna gerek te yoktu. Aynı şekilde Avusturya Macaristan da çeklere, macarlara, hırvatlara Almanca öğretmedi.
Fransız ihtilalinden sonra , ayrıca en büyük Ortodox güç olarak Rusya ortaya çıktıktan sonra hep milliyetçi ayaklanmalar oldu. Aynı problemle Avusturya Macaristan da karşılaştı. Sonuçta birinci dünya savaşında büyük tarım imparatorlukları sona erdi. Devletler parçalandı. Osmanlıda müslüman unsurlar bağımsızlık için milliyetçi ayaklanmada bulunmadılar. Balkan savaşıyla Arnavutlar artık Osmanlıyla ortak sınır kalmadığından ve Birinci dünya savaşı sonunda İngilizlerin oyunları ile araplar ayrıldı. Bugün bunlar Osmanlıya yaptıkları ihanetin cezasını İsrail zulmüyle inleyerek, ve tahtını, mevkiini kaybetmemek için Amerikaya ters düşmeyen demokratik olmayan yönetimler altında inleyerek , petrol zengini olmalarına rağmen sosyal seviye fakiri devletlerde yaşayarak , ingiltere ve özellikle Amerika tarafından sömürülerek gün geçirmekteler.
Osmanlı kürtleri nasıl sömürsün ki. Zaten ticaret ve esnaflğı orada Ermeniler yapıyordu. Kürtlerin çoğu davar peşinde göçebe hayvancılık yapıyordu. Tarım yapanından da devlet Öşür vergisi alıyordu. İslami bir vergi olan öşürü devlet adına aşiret ağaları topluyor. Bir kısmını devlete veriyor. Bir kısmını kendi elinde tutuyordu. Hatta Şeyh Sait isyanının çıkmasının sebeblerinden biri de devletin Öşür vergisini kaldırması nedeniyle ağaların mamalarının kesilmesidir. Osmanlı Kürtleri nasıl ezsin ki, adamların ta 1950 lere kadar köyünden kasabasına gitmişliği yok.Vilayetini ilçesini görmeden ömür geçirmiş indan sayısı o kadar çok ki. Hacca gitmiş insan sayısı, kendi vilayetine gitmiş insan sayısından fazla. O da dini vecibe olduğu için. Her işini ağasıyla, aşiretiyle hallediyor. Devletle işi bir askere gitmek. O da Osmanlının son zamanında ve Cumhuriyette. Derya içinde, deryadan habersiz balıklar gibi yaşamışlar. Bu mudur ezilme ve sömürü.
Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda elbetteki kendi vatandaşina Türkçeyi öğretecek. Bunun için uğraşacak. Bunun başka yolu varmı. Sen Amerikada olsan ingilizce bilmeden ne yapabilirsin. Almanyada Almanca bilmeden. Buna direnmenin mantığı nedir. Dil öğrenmekten korkmanın mantığı nedir. Adam 1977 de Almanyaya işçi olarak gitmiş. Erzurumun köylerinden. Ne işime yarayacak diye Türkçe öğrenmemiş. Almanyada Ehliyet imtihanına girecek. Alman tabii sınavı kişinin tabi olduğu ülkenin dilinde yapıyor. Türkiye vatandaşı sınav Türkçe. Tabii adam Türkçe bilmediğinden sınavı yapamıyor.
Tabii ben bu mantığı anlıyorum. Adam'ın derdi Kürtlerin neden bir bağımsız devleti yok. Yoksa Kürtçe falan bahane. Çoğu anadan babadan biliyor. Tamam bir insan hakkı olarak insanlar elbetteki Kürtçe kitap okusun, tv seyretsin, radyo dinlesin. Türkiye , ortadoğu devletlerine, hatta avrupanın birçok dandik devletlerine benzemez. Yasakçılık halkının köylü ağırlıklı olmasındandır. Köylü de ya havuçtan, ya sopadan anlar. Havuç verecek imkanı yoksa sopa göstermektedir. Ama bunlarda geçmektedir. Halkımız da gelişmektedir. Siyasette gelişmektedir. 1970-2000 arası siyaset futbol takımı tutar gibi yapılmaktaydı. Partiler de seçmen de geri idi. Bugün partiler hizmet pazarlayıcı şirketler gibi davranmaya çalışmakta, sorunlara çözüm bularak seçmen yelpazesini genişletme ve çeşitlemeye çalışmaktadır. Köylü tipi siyaset te yavaş yavaş bitmektedir. 1990 lara kadar koca Türkiyede iki kanal vardı. Şimdi neredeyse her vilayetin, her ilçenin TV kanalı var. Baştan buna da karşı çıkanlar oldu. Bu gün kimse farkında bile değil. Hiçbir mahzuru da olmadı.
Kürtçülerin en büyük korkusu, kürtlerin Türkiye ile bütünleşmesi, bağlarını muhafaza etmesidir. Onun için hep isteklerinde bütünleştirici değil, ayrıştırıcıdırlar. Özerk bölge isterler. Çünkü orada Türkiye ile herçeşit bağı minimuma indirip ileride bağımsızlık isterler. Onlar aynen Kuzey ırak gibi. olsun. Irağın diğer tarafları ile bağını koparsın ileride bağımsız olsun. Bunun peşindeler. Türkiye GAP ı yaptığı için Fırat ve Diclenin sularına hakim olacağından, ABD, İsrail, Avrupa Topluluğu ve bazı Arap ülkelerinin işine gelmemektedir. Zaten bir DTP li demişti. Bir Kürt Özerk bölgesi olsaydı, merkezi hükümet böyle bir proje yapamazdı diye.
Kürt olmak, Kürtçü olmayı getirmemelidir. Biz onları vatandaşımız ve kardeşlerimiz olarak görüyoruz. Bizim onlardan istediğimiz, bize sadık olmaları ve bizi ayırmamaları, vatandaşı oldukları devletin dilini bilmeleridir. Yoksa Türkiye, demokraside de, ekonomide de diğer devletleri fersah, fersah geçecek potansiyele sahiptir. Bugün birtek TRT 6 var Kürtçe kanal olarak. Yakındır ki Güneydoğunun her şehrinde özel Kürtçe kanallar da olacaktır. Türkiye petrolü olmadığı halde, ve Ayrılıkçı Kürt hareketi ile savaş halinde olduğu halde dünyanın 20. Avrupanın 7. gelişmiş ekonomisidir. Demekki PKK hareketi olmasa bu 10. falan olacaktı. Ona buna isyan, hakkını arama bahanesiyle emperyalizmin oyuncağı olmayın lütfen. Bu memletin her yerinde her işinde siz varsınız. Zengini, doktoru, Hukukçusu, ilim adamı vb. hepsi var. Emperyalizm arapları Osmanlıdan ayırdı. Ne oldular. Hikaye. Ayrıca bunların aydınları ingilizden fazla Osmanlıya düşmandır. Hicaz demiryolu ile ilgili bir belgesel de bir Suudi Arabistanlı öğretim üyesi diyordu ki Osmanlı bunları sömürmüşmüş. Osmanlı bunlardan vergi almaz, bir de her sene Surre alayı denilen bir alayla Hicaz fakirlerine yardım gönderirdi. Sen Amerikanın sömürüsüne, israilin sopasına layıksın. Neye layıksan Allah sana gösteriyor. Ama sen layıksın da masum kadınların ve çocukların ne günahı var. Kalbim buna isyan ediyor.
Sağduyulu Kürt arkadaşlara sesleniyorum. Kürtlük le kürtçülüğü karıştırmayın. Farklılıklarınızı muhafaza ederek bu vatana sadık yaşayabilirsiniz. Tıpkı Bulgaristandaki Türkler gibi. Sizi ayrılıkçılığa sürükleyen emperyalizm, fırat, dicle sularına hakim olmak, Musul petrollerini sömürmeye devam etmek, belki varsa ki bizim bilmediğimiz, onların bildiği sömürme konusu şeylerden faydalanmak için sizleri kullanıyor ve Sevr in rövanşı için kullanıyor. Sonuç ta bu "Ya sev, ya Sevr" e gidiyor. Ben bu memlekette Kürtün, Türkün birbiriyle hiçbir problem yaşamadığı zamanları yaşadım. Sağduyulu insanlar için yine yok. Ama bugünkü durum , belki hainlerin medyada daha çok gözükmesindenmidir nedir biraz kötü geliyor bana.
Türkiyenin milliyetçiliği Avrupanın milliyetçiliği gibi değildir.Herşeyden önce ırkçı değildir. Almanları ve Fransızları tanımışsanız ne demek istediğimi çok iyi anlarsınız. İslamın en büyük, en güçlü ülkesi her kavimden müslümana kapılarını açmıştır. Kendine muhabbet besleyene muhabbet beslemektedir. İçinde islami bir damar vardır. Türkiyenin her şehrinde, hatta köyden köye göç etmiş Kürtler vardır. Eller aya , biz yaya takıntısı vardır. Bir zamanlar dünyanın en ileri, en güçlü ülkesiydik, yine olabilmeliyiz takıntısı vardır. Türkiyenin Avrupa Topluluğu müzakereleri Türkler kadar, Arap basınını da ilgilendirmektedir. Türkiyenin Futbol başarısı, maçları Arap dünyasında da seyredilmekte ve desteklenmektedir. Türkiyenin gelişmiş bir islam devleti olması tüm islami toplulukları ilgilendirmektedir.
Türkiye'nin sağduyulu vatandaşları ile emperyalizmin bu oyunlarını bozacağına ve herşeyin daha iyi olacağına inanıyorum.
__________________ Allah Aklını kullanmayanların üzerine pislik yağdırır.
|
Yukarı dön |
|
|
asım Uzman Uye
Katılma Tarihi: 14 agustos 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 1700
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
teşekkürler saffet abi..
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
|
Yukarı dön |
|
|
|
|