Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam asım kardeşim,
bakara 2 ne diyor?..imzamda yazıyor bakabilirsin..eğer geçmişe atıfla yola çıkacaksak bilki geçmiş çoğu yerde karanlık bir labirent haline dönüşmüş,oralardan bir çıra getirip aydınlanmaya ve aydınlatmaya çalışıyorsun..ancak bu çıranın sözde ışığı Kuranın nuru ile kıyaslanamaz..kıyaslamaya bakanlara bir bak..karanlıklar içinde yüzüyorlar.. yanlış yapıyorsun..
biz bu bilgiye yetişmeden evvel yeğenim sünnet edilmişti..sabi bir hafta ağladı..Allahın indirdiği din,bunları ortadan kaldırmak için vardır..yaymak için değil..sağlıcakla
__________________ Herkes kendi ameliyle Allah’ın huzuruna gider
Internasyonel
bilim adamlari birligi, bu sonuca nasil varildigini da acikladi.
Afrika'daki sünnetli erkeklerin AIDS olmadiklarini farkeden bilim
adamlari, bu konu ile ilgili bir inceleme baslattilar. Sonuc gercekten
carpici idi. Afrika'nin Müslüman kesiminde AIDS gercekten az ve
Müslüman olmayan kesiminde cok fazlaydi.
UNAIDS birligi üyesi
Catherine Hankins, aciklamasinda; bu durumun Afrika'da bir devrim
olacagini ve erkeklerin sünnet olmalari sonucunda bu konuda cok büyük
basarilar elde edilecegini, milyonlarca insanin artik ölmeyecegini ve
milyonlarca insanin da bu hastaliga yakalanmayacagini söyledi.
Bu
calismalar olanca hizi ile devam ederken, simdi de AIDS'in erkeklerden
kadinlara gecmesini önleme calismalari baslatan UNAIDS, bu konuda da
olumlu sinyaller alindigini belirtiyo
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Kuranı Kerim ilk anlayan
öznelerin uygulaya geldikleri Salih ve maruf davranışları onaylamış,
peygamber(a.s) ve onun arkadaşlarının yaptıklarına, uygulamalarına
gerekmedikçe müdahele etmemiş serbestlik tanımıştır. Cuma suresindeki
gibi Müminlerin uygulaya geldikleri bir pratiğin ciddiye alınmaması
sonucu müdahele edilmiş, surenin dokuz ve on bir arası ayetleri
inmiştir (62:9-11). Kuranı Kerimin işaret ettiği veya
etmediği(hitan) bu uygulama ve pratikler nesilden nesile bizlere
yaşanarak aktarılmıştır. Yazımızı babamız İbrahim(a.s) ve
İsmail(a.s)ın Peygamber(a.s) için yaptıkları duayla bitirelim;
(İbrahim ve İsmail) Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuşlardan eyle.
Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize menasiki göster.
Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, Tevvabsın, Rahimsin. Rabbimiz!
İçlerinden onlara bir Rasül gönder; onlara âyetlerini okusun, Kitabı ve
Hikmeti öğretsin ve onları arındırsın. Gerçekten, sen Azizsin,
Hakimsin" diyorlardı.(2:128-129)
Cehd bizden Tevfik Allah(a.c)den
rıdvan
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Emre kardeşim bazı şeyleri zorladığımızda devamında gelecek sorulara mantıklı cevaplar veremeyiz bakın ne söylemişsiniz yazınızda. (2- Estetik ameliyatta, organın parçası yok edilmiyor genelde, tam tersine, kusurlu görünüm ortadan kaldırılarak "orijinal" hale gelmesi sağlanıyor.) Sayın arkadaşım orijinallik kavramı herkesin doğduğu andaki şeklidir, buda herkes de ayrıdır. Düşünün iri burnunu küçülten bir insanın burun kemiği kırılıyor küçültülüp yeni şekil veriliyor. Kadınlar göğüs ameliyatı oluyor iri göğüslerini küçültüyor ya da tam tersine büyütüyor. Daha o kadar çok örnek var ki. Şimdi bunlara nasıl günah deriz? Ya da neye göre günah sınıfına sokmamız gerekir? Ama konu sünnete gelince ise bakın ne diyorsunuz. (Ama sünnette, formu değiştirme, bambaşka şekle sokma bozgunculuğu var.) Sizce iri burunlu bir insanın burun kemiğini kırdırıp küçük şekil verme ya da iri göğsünü kestirip küçültme den ne farkı var? Sünnette neyin formunu değiştiriyorsunuz da bunu iddia ediyorsunuz. İşlevin demi bir sorun var? Ya da hangi konuda iyi olanı kötüye çevrilmişte günah yaftasını yapıştırıp, birde bunu yaradılışa karşı gelmekle eş tutuyorsunuz? Yanlış sünnet yapanlar, kadını sünnet ederek kadına cinsel zevki engelleyenler konumuz dışıdır. Sünnetin Allah emri olmadığı çok açık bir gerçek, hatta yazdığım gibi bize açıkça Yahudilerden geçtiği de belli. Ama bunu güzelce insanlara anlatmak yerine bu denli Allah ın koymadığı bir günahla suçlamanın mantığı var mı sizce? Gelin içimize sokulan hurafeleri, yanlışları nereden geldiğini topluma güzelce anlatalım, kimseyi kırmadan yapalım bunu, bunu yapmanın neresi kötü olabilir ki sizce? Size soruyorum siz eğer sünnetliyseniz herhangi bir zararını gördünüz mü? Ben 40 yıldır ne gördüm nede çevremde sünnetlilerden şikâyetini duydum. Ama bu sözlerim sünnet olmanın savunuculuğundan öte, söylediğiniz ve karşı çıktığınız savunmanıza karşı söylenen sözlerdir. Toplumumuz geleneklerine göre yüzyıllardır erkekler sünnet oluyor, faydalı ya da zararlı bunu ilim adamlarına bırakalım bizim konumuz dinsel yönden tartışmaktır, ayrıca toplumu bu konuda bilinçlendirmektir. Müslüman olmanın şartı olmadığını ancak böyle anlatabiliriz topluma, onları karşımıza alarak değil. Eğer bizler peygamberimizin yaptığı gibi anlatılmak isteneni, güzel ve saygılı bir üslupta anlatırsak atasözünde olduğu gibi, yılanı deliğinden çıkarabiliriz, ona bile gerçekleri anlatırız. Ama bizim gibi düşünmeyenleri sözlerimizle karşımıza alırsak, bizleri asla kimse dinlemez, ancak kendimiz söyler kendimiz dinleriz.
Tüm arkadaşlarımın yeni yılı kutlar esenlikler dilerim. Halukgta
Yine olaylar birbirine karıştırılmış durumda:
1- Hayır, bir insanın orjinal hali doğuştan gelen hali değildir. Öyle olsaydı, sakat doğmuş bir insanın o sakat halini de orjinal-sağlıklı hali kabul etme komedisini işlemiş olursunuz.
2- Burnunda eğrilik veya başka bir bozukluk gören bir insan(ister sağlık açısından, ister estetik), eğer bunu düzelttirirse, formunu değiştirmiş değil tam tersine korumuş olur.
Çünkü dediğim gibi burada "genel olarak insanlığın formundan" bahsediyorum. Yoksa o kişinin doğduğu haldeki durumundan değil.
Aynı şekilde bir insanın kendini gençleştirmesi, örneğin saç ektirmesi, veya kırışıklıklarını tedavi ettirmesi, ameliyatla düzelttirmesi de formu değiştirmek değil, tam tersine korumaktır. Yaşlanma veya başka bir sebeple dejenere olmuş bedeni eski orjinal hale getirme çabasıdır.
Veya bir insanın sağlıklı yaşayarak, bazı şifalı bitki ve besinlerden yararlanarak yaşlanmayı durdurmak için çabalaması da, yaratılışı değiştirmek değil, tam tersine korumaktır.
Senin verdiğin örnek bununla alakalı bile değil.
Sünnete denk gelecek bir burun ameliyatı şöyle olabilir:
Örneğin o kişi 2 burun deliğinin fazla olduğunu düşünüp, bir tanesini kapattırıp iptal ederse, işte o zaman buna denk gelen bir olay yapmış olur.
Sünnet olayında nelerin değiştirildiğine iyi bakın:
Burada penisin büyütülmesinden veya küçültülmesinden bahsetmiyoruz, değiştirilmesinden bahsediyoruz.
Ha bu arada örneğin insan saçlarının bir daha çıkmamak üzere dökülmesini sağlayacak ilaç veya ameliyat yoluna giderse yine aynı benzer olayı gerçekleştirmiş olur.
3- sünnet ameliyatından dolayı sakat kalan ve ölen insanlar oluyor. Hatta bazı erkekler bu yüzden kadın olmaya bile zorlanıyor.
Benim de bir tanıdığım çocuk sünnetinde az daha hayatını kaybetmek üzereydi. Zor kurtuldu.
4- Zaten bilimden ve akıldan bahsediyoruz. Ayrıca hiçbirşeyi din adamına bırakmadığın gibi, bu konuda da gerçekleri kendinin kolayca görmesi gerekiyor.
5- Bir de konunun "çocukları sünnet ettirme kısmı " var.
Yahu burada bir başkası adına karar verip, ona "kalıcı bir şiddet uyguluyorsun".
Bırak sünnet ettirme şiddetini, bir başkasını zorla çalıştıramazsın bile. haramdır. Kendini tanrı ilan etmen ve başkalarının hayatına karışman, köle olarak kabul etmen demektir.
Sen ne hakla küçücük bir çocuk hakkında karar verip onu ameliyata zorluyorsun. Bu zalimliğin(başkasını zorla sünnet ettirmek) haram olduğu tartışılmaz bile.
Bir başkasını zorla bir eve kilitleyemezsin. Zorla kitap veya gazete okutamazsın, zorla çalıştıramazsın, zorla evlendiremezsin. Ve sünnet ettiremezsin. Hepsi de, yani birşeyi zorla yaptırmak haramdır.
Rablik taslamak yasaktır.
Burada sen 19-20 yaşına gelince kendin karar vermiyorsun bu ameliyata. Sen küçücükken, başkaları senin adına karar verip seni ameliyat ediyor. İşte benim "kesinlikle günah" dediğim uygulama budur.
Yoksa örneğin 19 yaşındaki bir insanın kendi hür düşünce ve isteğiyle sünnet olmaya karar vermesi, tartışılmalıdır dedim. Ve yine o kişinin de bir zorunluluk olmadan sünnet olmasını yanlış bulduğumu belirttim.
6- Ne antipatisi. Nasıl ki "üçleme şirktir" veya "hadisleri dine ortak etmek yasaktır" diyorsan, bunda da aynısını, takiye yapmadan söyleyeceksin.
"Sen ne hakla küçücük bir çocuk hakkında karar verip onu ameliyata
zorluyorsun. Bu zalimliğin(başkasını zorla sünnet ettirmek) haram
olduğu tartışılmaz bile.
Bir başkasını zorla bir eve kilitleyemezsin. Zorla kitap veya
gazete okutamazsın, zorla çalıştıramazsın, zorla evlendiremezsin. Ve
sünnet ettiremezsin. Hepsi de, yani birşeyi zorla yaptırmak haramdır.
Rablik taslamak yasaktır.
Burada sen 19-20 yaşına gelince kendin karar vermiyorsun bu
ameliyata. Sen küçücükken, başkaları senin adına karar verip seni
ameliyat ediyor. İşte benim "kesinlikle günah" dediğim uygulama budur."
İşte bütün mesele burada.Ortada sağlığa aykırı bir durum yokken,yeni doğmuş sabilere yapılan bu zulmü onaylamak asla ve kat'a mümkün değildir. Yaptırmak isteyen kişi,kendi özgür iradesiyle bunu yaptırtmalıdır ama ne ilginçtir,kazara sünnet edilmemiş gençler,asker ocağında laik ve çağdaş askeriyemiz tarafından anında budanmakta ve ne hikmetse dinci dedikleri tabakayla özellikle bu konuda birebir örtüşmektedirler.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 05 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 611
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam.
her konuda olduğu gibi bu konuda sonuç alınamıyor,herkes doğru herkes yanlış.
kardeşim bırakın çocuk yaşı reşit olunca karar versin memnunsa orjinali ni bozmaz.
askeriyeye gelince onların envanterinde böyle bir uygulama yok ama tıpkı ehlisünnetler gibi kesmekten hoşlanıyorlar.
__________________ Nahl.6:Bir güzellik de vardır onlarda sizin için: Sabah saldığınız sırada, akşam topladığınız sırada. Ve lekum fîhâ cemâlun hîne turîhûne ve hîne tesrehûn
Çok ilginçtir ki her ne hikmet ise, birçok arkadaşım hala aynı şeyleri söylemeye devam ediyor. Yani sünnetin Allah emri olmadığını anlatıyor ama bunu Allahın yaradılışına karşı gelmek olarak anlatıp, bırakalım büyüdüğü zaman karar versin diyor. Bende evet topluma sünnetin Allah emri olmadığını anlatalım ama sünnet ettirme konusunu şirk koşmakla aynı kefeye koymayalım yanlış olur diyorum. Bakın benim örneklerime Emre arkadaşım nasıl cevaplar vermiş ona bakalım. Ben insanın orijinal hali doğduğu halidir demiştim arkadaşımızda şu cevabı vermiş. (Hayır, bir insanın orijinal hali doğuştan gelen hali değildir. Öyle olsaydı, sakat doğmuş bir insanın o sakat halini de orijinal-sağlıklı hali kabul etme komedisini işlemiş olursunuz) Önce orijinal kelimesini Türkçe sözlüğüne bakarak ne anlama geldiğine bakalım. Sözlük birkaç anlamını da yazmış bakın ne diyor. (Fabrikası tarafından yapılan, taklit olmayan.) diğer bir anlamı da (Alışılagelenden daha değişik, şaşırtıcı nitelikte olan.) Şimdi de arkadaşımızın sözleriyle bu kelimenin anlamını karşılaştıralım ve soralım, insanın gerçek orijinal hali hangisidir buna kim karar verebilir? Maden doğduğu andaki hali değil, insan eli değerek değiştirildiği halimi orijinalidir? Bu orijinal halini nasıl tarif edebiliriz? İşte bakın nasıl da birçok sorularla karşılaşıyoruz. Değerli arkadaşım insanın orijinal hali bizzat tek olarak yaratıldığı halidir. Asla bir eşi dahi yoktur, tek yumurta ikizlerinde bile değişiklikler vardır, en basiti parmak izleri dahi benzemediği örneğidir. İnsan doğduğu hali Allahın yaratmadaki en orijinal halinden başka ne olabilir ki?
Benim verdiğim burun ameliyatına örnek olarak burnunu kırdırıp küçültmesi konusuna bakın ne söylemişsiniz.(Burnunda eğrilik veya başka bir bozukluk gören bir insan(ister sağlık açısından, ister estetik), eğer bunu düzelttirirse, formunu değiştirmiş değil tam tersine korumuş olur.) iri burnunu kırdırıp ufaltan birisi ya da iri göğüslerini kestirip küçülten birisi hakkında formunu değiştirmiş değil korumuş olur diyor. Böyle bir değişiklik yapan bir insan formunu neye ya da kime göre korumuş olacak dersiniz? Elimizde işte bu Allahın orijinal insan yapısıdır herkes buna göre değişikliklerini yapabilir diye bir örnek var mıdır? Yine devamında şöyle yazmışsınız. (Çünkü dediğim gibi burada "genel olarak insanlığın formundan" bahsediyorum. Yoksa o kişinin doğduğu haldeki durumundan değil.) İnsanlığın tek tip formunu çiziyorsunuz, lütfen size soruyorum bana robot tarif eder gibi insanın formu vardır diyorsunuz, o zaman bunu sayın nerelerini değiştiremezsiniz? Ya da Allah kuranda insan sünnet olarak derisini kesmek hariç, her yerini düzeltebilir diye bir açıklamamı yaptı da illaki sünnet olmak Allahın yaradılışına karşı gelmektir diyebiliyorsunuz? Doğduğu hali orijinal değil daha sonra insanların her türlü ameliyatı serbest ama sünnet hariç, neye göre diyebiliyoruz bu sözleri sizin mantığınıza uyuyor mu arkadaşım? Saç ektirmesi ya da gençleşmek için cildini gerdirmek, tüm hoşuna gitmeyen yüz hatlarını kestirip bilmem kime benzemek istiyorum onun gibi yapın diyerek ameliyat altına yatarak her istediğin değişikliği yaptıracaksın, ama iş sünnet olmaya gelince hayırrrr bu Allahın yaradılışını değiştirmektir diyeceksin karşı çıkacaksın, doğrusu ne söyleyeceğimi bilemiyorum.
Şimdide sünnete denk gelecek örneğinize bakalım.( Örneğin o kişi 2 burun deliğinin fazla olduğunu düşünüp, bir tanesini kapattırıp iptal ederse, işte o zaman buna denk gelen bir olay yapmış olur.) Sayın arkadaşım bu nasıl bir örnekleme böyle? İnsanlar sünnet olmakla iki tanesinden birisini mi kestiriyorlar? Burun deliğinden birisini kapatan birini gördünüz mü siz hiç. Kapatırsa biliyor ki yeterli nefes alamaz ve bir müddet sonra ölür. Ama sünnet olan bir insan o bölgenin işlevinde bir gerileme bir zorlanma, zorluk oluşuyor mu ki böyle bir karşılaştırma yapıyorsunuz. Bana şöyle bir örnek verseniz size katılırım, penisini tamamen kestirip kadın olan bir insan gerçekten Allahın yaradılışını değiştirmiş erkek olarak yarattığı halde kadın gibi olmaya çalışmasından dolayı, işte buna Yaradılışı değiştirmek diyebilirsiniz. Tüm bu savunmaları sünneti aklamak için değil yalnız ve yalnız sünnet olmanın Yaradılışa karşı gelmek olmadığını anlatmak adına yaptığımı da söylemek isterim. Bir şeye karşı çıkabilirsiniz, haklıda olabilirsiniz ama onu hakkı olmayan bir yere, seviyeye getirerek yanlış delillerle karalayamazsınız. Benim anlatmak istediğimde budur. Yazımı okuduğunuzda bu sözlerimin doğruluğunu göreceksiniz.
Yine bir başka örnek vermişsiniz, gerçi ben bu örneği vermiştim ama tekrar vereyim. Bakın ne söylemişsiniz. (Ha bu arada örneğin insan saçlarının bir daha çıkmamak üzere dökülmesini sağlayacak ilaç veya ameliyat yoluna giderse yine aynı benzer olayı gerçekleştirmiş olur.) Değerli arkadaşım bundan daha önce bahsetmiş ve tüm sporcuların vücudunun tüm kıllarının hiç çıkmaması için ilaç ve hormon maddesi kullandıklarını söylemiştim. Dikkat edin tüm sporcular, bunlara futbolcularda dâhildir bu tür ilaçları kullanır ve vücutlarında hiç kıl çıkmaz. Şimdi siz nasıl olurda, neye dayanarak bunu da sünnet olmak gibi, Allahın yaradılışına karşı gelmektir diyebilirsiniz? Sünnet olurken sakat kalan insanları hepimiz biliyoruz, işte bunları örneklerle anlatarak gerekmediğinde, sağlıklı bir ortam oluşmadığında sünnet olmamalıyız türü sözlerle izah ederek, zaten bu gelenek Allah emri değil bunu da bilmelisiniz sözleriyle izah ettikten sonra, hatta içimize Yahudilerden geldiğini de kanıtlarıyla anlatıldığında çok şeylerin bakın o zaman değiştiğini göreceksiniz. Düşünün sünnet olmuş ve buna çok inanmış bir insan topluluğuna çıkıyoruz ve siz şeytanın elçilerisiniz, çünkü Allah ın yaradılışını değiştiriyorsunuz siz kâfirden farkınız yok dediğinizde, nasıl bir tepki alırsınız bunu hiç düşünüyor musunuz? Size kuran ayetlerinden örnek vererek peygamberimizin bu dini nasıl yaydığını ve nasıl davrandığını ayet örnekleriyle anlatmaya çalıştım, bu ayetler size hiçbir şey anlatmıyor mu değerli dostlarım? Sözlerinizden biriside şöyleydi. (Ayrıca hiçbir şeyi din adamına bırakmadığın gibi, bu konuda da gerçekleri kendinin kolayca görmesi gerekiyor.) Önce şunu hatırlatmalıyım ki İslam dininde DİN ADAMI yoktur. Bu sözler Yahudi ve Hıristiyanlıkta geçer ve bir ruhban sınıfı üyeleri için söylenir. Kuran buna kesinlikle karşı çıkar ve kuranı herkesin anlayacağı şekilde gönderdiğini belirtir. Elbette hiç kimseye bakmayacaksın ve bizzat ilk elden kuranı okuyup Allahın verdiği aklı çalıştıracaksın. Çünkü herkes kendi yaptıklarından sorumludur.
Küçük çocuk konusuna gelince, çocuk ailenin velinin kontrolünde gelişir ve büyür. Ona mesleğinde olsun, alacağı terbiyede olsun aile büyükleri karar verir. Hatta evlenmeleri konusunda aile reisi karar verme hakkına da sahiptir. Örneğin dinini çocuk küçükken aileden öğrenmeye başlar, yoksa sünnet konusunda söylediğiniz gibi genç 19 yaşına gelene kadar dinini ailesinden öğrenmesinde 19 yaşına geldiğinde mi öğrensin demek istiyorsunuz? Eğer bunu da evet bunu da istiyorum diyorsanız, ne yazık ki çocuk o yaşa kadar bazı bilgileri ve yapması gereken şeyleri öğrenmediği taktirde artık şeytanın yoluna çoktan gitmiş olur diyebiliriz. Bırakın sünnet olmayı ona asla ne namaz kıldırabilirsiniz nede dini konularda yol gösterebilirsiniz. Bazı şeyler çocuklukta öğrenilir. Elbette burada ailenin eğitimli ve bilgili olması o çocuğun ileride daha bilgili ve daha doğru inançta yetişmesine yol açacaktır. Burada bizleri yönetenlere iş düşmekte iletişim araçlarıyla tüm topluma doğruyu anlatmalı ve doğru yolda yetiştirmelidir. Yoksa günümüzdeki iki şeyden birisi olmaktan öte gidemez. İyi bir aileye sahip olmayan çocukların sonu. Ya hırsız katil serseri olur. Ya da dini yanlış öğrendiklerinden tarikatların, şeyhlerin köleleri olur. İşte en güzeli ailenin bilinçlenmesidir buda seçtiğimiz yöneticilerin doğru insanlar olmasıyla doğru orantılıdır.
En son satırınızdaki sözlerinize de değinmek istiyorum. (Ne antipatisi. Nasıl ki "üçleme şirktir" veya "hadisleri dine ortak etmek yasaktır" diyorsan, bunda da aynısını, takiye yapmadan söyleyeceksin.) Bakın dostum bana takiye yaptığımı söylüyorsunuz ama ben sizi kırmamak için aynı şekilde cevap vermeyeceğim. Evet kuran Hıristiyanların İsa peygamber için söylediklerinin şirk olduğunu söyler, yine yazdığınız kuranda hiç olmayan hadisleri söylemek hadislerin kuran gibi iman edilmesi gerektiğine inanmak, sizin söylediğiniz gibi günah değil en büyük ŞİRKTİR. Günah çok basit bir kelimedir şirk ise Allahın affetmeyeceği tek konudur. Hiç kimse kuran ile hiçbir kitabı aynı kefeye koyamaz. Ama tüm bu sözlerle sünnet olmayı karşılaştırırsanız ve de insanlara bunu anlatırsanız sizin yaptığınızın yani Allahın bahsetmediği bir konuda bu bir şirktir demenizin, diğerleri ile hiçbir farkı olmaz.
Allah yardımcımız olsun. SAYGILARIMLA Haluk GÜMÜŞTABAK
Konuya ilişkin ilmi,tıbbi,sosyolojik ve psikolojik tahliller ehil kişiler tarafından daha önce defalarca yapıldı.
Bende acizane basit bir örnekle konuya müdahil olmak istedim.
Bizim toplumumuzda söylenen bir söz vardır, "(aklı başında olan) hiçbir ana-baba evladının kötülüğünü istemez" ki doğruluğu aklı başında olan herkesin malumudur.
Bu perspektiften bakarak avrupalı tıb profesörü olan bir hekimi düşünelim, adamların tıp alanında gelmiş olduğu nokta belli, artık adamlar hücre klonlamaya kadar vardırmışlar bu işi. Bu tıp profesörüde bir baba, adam erkek çocuğunu sünnet ettirmiyor ve bizde bu işi bilmediğini düşünüyoruz, enteresan bir durum olsa gerek.
Muhabbetle...
__________________ Benliğin galebe çaldığı hiçbir yerde, vahiyden, adaletten ve merhametten bahsedilemez.
Dünyaca ünlü haftalık haber dergisi Newsweek 1997 yılında 'Sizin
Çocuğunuz: Doğumdan 3 Yaşına Kadar' başlığıyla erken çocukluk dönemi
hakkında bir özel sayı yayınlar. Bu, Newsweek dergisinin tarihinde en
çok satılan sayısı olur. Öyle ki bu sayı Beyaz Saray toplantılarına
konu olur; kilise çevresi, hukukçular ve eğitimciler tarafından taltif
edilir. Dergi; Japonca, Korece ve Çince'ye çevrilir. Hattâ Çin'de
yayınlanan ilk Amerikan haber dergisi olur. Gazete bayileri, aileler ve
doktorlar böyle bir sayı için istekte bulunurlar. Özel istek üzerine
2000 yılı sonlarında, 'Sizin Çocuğunuz' adı altında yeni bir özel sayı
daha yayınlanır. Bu özel sayıda ele alınan konulardan biri de
sünnettir.
Sünnet çocuklar üzerinde yapılan en genel cerrahî müdahaledir.
Amerika'da son yıllarda sünnet olma oranı düşmesine rağmen, dünya
standartlarından dört kat fazladır ve her beş erkekten üçü sünnet
olmaktadır. Yani oran % 60'tır. Dünyada ise bu oran % 15'tir. Her yıl
Amerika'da 1.200.000 kişi sünnet olmaktadır. Bazı aileler sünnet
konusunda kararsızlık içerisindedirler. Bu operasyon sağlık ve hijyeni
artırır mı, yoksa sağlığa faydası olmayan gereksiz bir işlem midir?
Konunun uzmanları ikiye ayrılmaktadırlar. Uzmanların bir kısmına göre
işlem zararsızdır ve tıbben gereksizdir. Müslüman ve Yahudilerde sünnet
oranı % 100'dür. Çünkü İslâmiyet ve Musevilik'de bütün erkek çocuklar
sünnet edilirler.
Amerika'da sünnet olan çocukların az bir kısmı dinî sebeplerden dolayı
sünnet olurken, büyük bir kısmı da sağlık açısından faydalı olacağına
inanıldığı için sünnet olmaktadırlar. Müslüman ve Yahudiler
dışındakiler niye sünnet olmayı tercih etmektedirler?
-Sünnet olanlarda penis kanseri oranı düşüktür.
-İdrar yolu hastalıkları oranı düşüktür. Enfeksiyonlara daha az yakalanırlar.
-Cinsel yollarla bulaşan sifiliz ve AIDS gibi hastalık oranı sünnetlilerde daha azdır.
-Sünnetliler daha hızlı bir büyüme göstermektedir. Doğumdan sonraki ilk
yılda idrar yolu hastalıklarına yakalanma oranı sünnetsizlerde
sünnetlilere göre on kat fazladır. Sub Saharan Afrika'da AIDS'e
yakalanma oranı, sünnetlilerde iki kat daha azdır.
Population Council Temmuz 2000 Raporu
'Dünyanın En Genel Cerrahi Olayı: Sünnet' isimli kitabın yazarı olan
tarihçi David Gollaher'e göre penis kanseri çok nadir bir kanser
türüdür ve milyonda dokuz erkekte görülür. İdrar yolu enfeksiyonu
hayatın ilk yılında yüz erkekte bir görülür. Sünnet bazı hastalıklardan
korusa da gonore (bel soğukluğu) ve klamidia için risk olabilir.
Sünnette kanama riski bulunmaktadır. Kısacası Gollaher gibi sünnete
karşı olan kritikçiler derler ki, "sünnete gerek yoktur." 1999 yılında
kritikçilerin bu baskıları karşısında Amerika Pediatri Akademisi (AAP)
şöyle bir bildiri yayınlar:
"Sünnet yararlıdır. Ancak yararları AAP'nin sünneti herkese tavsiye
edecek derecede değildir. Yani biz herkesi mecbur tutmuyoruz. Rutin
uygulamaya sünneti koyamayız."
AAP'ye cevap Amerika Obstetrik ve Jinekoloji Üniversitesi'nden gelir;
"Sünnet tıbben faydalı bir cerrahî müdahaledir. İsteyen herkese sünnet
uygulanmalıdır. Yani seçme şansı olmalıdır. Eğer aileleri isterse erkek
çocukları sünnet edilmelidir. Sünnet sırasında sünnet bölgesi
uyuşturulmalıdır. Zaten dünyada milyonlarca Müslüman ve Yahudi sünnet
olmaktadır. İçlerinde sünnet zararlı diyen hiçbir kimse yoktur. Tam
aksine sünnet bayram havası içinde yapılmakta; oğlan çocuğu, sünnetin
erkekliğe atılan bir adım olduğunu düşünmektedir."
__________________ O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Katılma Tarihi: 26 nisan 2007 Yer: Australia Gönderilenler: 854
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
ogrenci98 yazdi; "Bu perspektiften bakarak avrupalı tıb profesörü olan bir hekimi düşünelim, adamların tıp alanında gelmiş olduğu nokta belli, artık adamlar hücre klonlamaya kadar vardırmışlar bu işi. Bu tıp profesörüde bir baba, adam erkek çocuğunu sünnet ettirmiyor ve bizde bu işi bilmediğini düşünüyoruz, enteresan bir durum olsa gerek."
Asagidaki yazi smh.com.au sitesinden alintidir, fazla vaktim olmadigindan tercume firsatim olmadi.Bu haberde Professor Robert Bailey, Uluslararasi AIDS toplulugu delegelerine Sydney'de verdigi bir konferansta, sunnetin AIDS'e karsi yuzde altmis korunma olusturdugunu ve bu yuzden acilen bu uygulamanin programa alinmasi gerektigini bildirmektedir.
'Circumcise now to protect millions'
July 24, 2007 - 3:36PM
Male circumcision must be urgently embraced on a grand scale to help stop millions catching HIV in Third World nations ravaged by the virus, a leading HIV expert says.
US scientist Professor Robert Bailey has warned delegates at the International AIDS Society conference in Sydney that widespread circumcision programs have been delayed too long already, and further stalling will endanger more lives.
About 4000 men are infected with HIV every day in sub-Saharan Africa, including 3000 who are uncircumcised.
Rates are highest in countries like Botswana, where circumcision is rare.
Three major African studies recently confirmed what researchers suspected as far back as 1995 - that circumcision cuts the risk of HIV transmission by up to 60 per cent in heterosexual men.
The practice does not appear to benefit gay men in the same way, making it of little use for Australia's at-risk group.
Professor Bailey, of the University of Illinois in Chicago, told the 6500 HIV/AIDS researchers attending the congress that now the benefits had been proven, programs must be urgently implemented.
Universal circumcision could avert 2 million new infections and 300,000 deaths in sub-Saharan Africa over 10 years, he said.
"It's been 24 years since the first person found that circumcision was associated with HIV," he said.
"It's been a really long haul because it's the penis after all, so it's not that easy to accept that kind of intervention.
"But the time to act is right now. Delaying the roll-out of circumcision could be causing more harm, not just because more people are getting infected with HIV than necessary but also people are going to unqualified practitioners."
A lack of training and poor equipment means up to 35 per cent of these clients end up with infections or other problems.
On the back of successful trial results, the World Health Organisation and UNAIDS has backed the use of circumcision to fight the epidemic, but Professor Bailey said it was up to Third World governments to take the lead.
"Until it's endorsed at a local level it's going to be difficult to get donors to come in and support services because they don't want to be seen to be imposing their values on indigenous populations," he said.
Wives and mothers would help lead the drive because they were often more in favour of the practice than men, on the grounds it promotes better hygiene.
Michel Kazatchkine, director of the Global Fund for AIDS, Tuberculosis and Malaria - which funds treatment and prevention projects - agreed the evidence for circumcision was overwhelming.
"If countries come to us asking for money for expanding on circumcision and making it into a public health intervention, I see no reason at all why we wouldn't fund that," Dr Kazatchkine said.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma