Robinson karaya çıkar çıkmaz, kıyıya vuran alet edavat tv bilgisayar koltuk takımı buzdolabı ıvır ve zıvır ne varsa hepsini topladı.. o gün erkenden yattı ve sabah çok erkenden uyandı. Hemen kıyaya koştu ve gece boyunca kıyıya vuran, tuğla çimento kum kireç kazma kürek ne varsa topladı ve hemen inşaata başladı. O gün erkenden yattı sabah erkenden kalktı. Tekrar kıyıya koştu ve kıyıya vuran inek dana koyun keçi lor peyniri maret salam pınar sucuk hepsini topladı. O gün erkenden yattı sabah erkenden kalktı ve kıyıya koştu ve kıyıya vuran nescafe gold, şeker çay pancar püsküüüüt ne varsa topladı. O gün erken yattı ve sabah kargalar uyanmadan kıyıya koştu, taze ekmek, günlük gazete ve mecmuaları topladı. Ertesi gün yine kıyıya koştu ama bu sefer kıyıda birşey yoktu.
Robi, ümitsizliğe kapıldı ağlamaya başladı.. çok ağladı.. az sonra eşeklerden bir grup karşısına çıktı. Robi dedi ki, hah şansa bak. ve eşekler dedi ki, tüh şansa bak. bizi bir eşek çağırıyor sanmıştık lakin bu herif gerçekten çok cin çıktı ve bizi kandırdı.
Robi daha evvelden kıyıya vuran semerleri onlara giydirdi. O gün tüm günlerden sanki daha mutluydu çünkü artık onun eşekleri vardı. Sabah oldu kıyıya koşmadı. Eşeğine binip yavaş yavaş kıyıya gitti. Kıyıya 1 adet Cuma vurmuştu ve robi sinirle söylendi, yine mi sen? geçen sefer benim erzak deposundan birşeyler aşıran sen! Cuma gözlerini bölertti başını sola salladı ve dedi ki, esselamun aleyküm.. ve yine ben mi? yav ben ne zaman bir gemiye binsem o batıyor ve ne zaman bir kıyıya çıksam karşımda seni buluyorum, kurtuluş yok mu kardeşim senin elinden, hem geçen sefer sen benim az kaldı elimi de kesecektin ve yetmedi beni asimile bile etmiştin ve yetmemişti emperyal hırslarınıda orda benle tatmin etmiştin.. ve ben ne zaman kıyıya çıksam beş parasız ama sen maşallah ingiltereyi kurmuşsun burada.. Robi dedi ki, be aleykümesselam.
Robi devam etti sözlerine, bana bak köle! yaradan bile senin kaderini bana köle yaşamak için yazmış ve hatta elçi muhammed bile köleleği kaldırmamış. Cuma dedi ki, ya Allah.. oda kaldırmamış mı? hayır dedi robi.. kaldırmamış.. çünkü düzen böyle..
Cuma elbet yemedi bu sözleride şöyle dedi.. yav gardaşım o zamanlar ta 1400 yıl evvel araplara ve kültürüne inmiş vahyin bu zamanda uygulana bilirliği hakkında bilgin nedir? Aklın mantığın hiç almıyor mu? Adamlar kertenkele ve deve cenini yerken onlara gelen sözlere bir bak birde bize bak..
Robi söze karışıp dedi ki, orda dur.
Şimdi sen vahyi inkar ediyorsun ve köleliğin ondan olmadığını beyan ediyor ve böylece sevgili dostum zinhar küffarın en önde gideni oluyorsun ama ben hiç öylemiyim? bak bana şu sakallarıma şu endama şu gözlere şu kartal gibi bakışlarıma ve ardımda kurduğum küçük ingiltereye.. birde sana bak.. kapkara, bir dudağı yerde bir dudağı gökte koca gözlü gündüz feneri seni.. başındaki burun kulak elmacık kemiklerin ve dudakların bile bir maymunu andırıyor, hele şu koca burnun yok mu? tam köle burnu.. yani sen inan bu nasipsizliğin ve kaderinle bana kölesin.. inanamadın mı yoksa? o zaman vahye bir göz at da oradan oku..
Cuma tam söz etti edecekti ki,
kıyıya 1 adet osman ünlü vurdu ve başıyla robinin sözlerini onayladı, cuma nasıl olur babında şaşkınlıkla osmana baktı, osman ise ne yapayım evladım kader böyle vahiy böyle dercesine boynunu büktü ve cuma tekrar robiye baktı ve tekrar osmana baktı ama onu göremedi çünkü tgrt' de zırvalıklar programına geldiğini sanıp kıyıya vurmuş olan 1 adet osman ünlü, geldiği gibi zırvaladı ve zınk diye gitti ve sevinç içindeki robi kıyaya bak dedi ve cuma kıyaya 1 adet kilisenin vurduğunu gördü dedi ki, pes artık!
robi ilahi onay almış bir arı gibi gururla başını yukarı kaldırıp dedi ki, Kutsal ruh baba oğul adına, ben artık pazarları ayin yapma kararı aldım. Ve hemen cumaya döndü ve di ki, bura benim dilersen git dilersen kal ama kalırsan sözüme uyacaksın..
Peki dedi cuma, işte o zaman robi onun adını kuntakinte olarak değiştirip kısaca tıkırtı olarak seslenip onu ilk göreve atadığını söyledi.. ve dedi ki, tıkırtı... seni benim krallığıma biat ettirdim öyleyse seni kamu işiyle görevlendireceğim, sen bundan kelli benim krallığımda cuma günleri eşekbaşısın..
diğer günler en yakınımdaki vezirim olacaksın.. ben ne dersem o..
ya ben dedi tıkırtı..
sen dedi tıkırtı.. ses etme kafi gelir..
Robi kıyıya daha önce vurmuş olan kaftan kavuk ve tahtı cumaya taşıttı ama taht üzerinde gelen hürrem karısını hiç beğenmeyip onu geri suya şutladı, hürrem olum olum diye çığırıyordu giderken ve robi dedi ki, ulan doğmamış çocuğuna ağıt yakıyor, o hem burayı hemde beni yakar deyiverdi.
Hürremin o nefret edilesi ses tonu ve çığlıklarını cuma elbet duymuş ve adanın diğer tarafından onu içeri almıştı.. Adanın ta öte taraflarında hürremle cuma, en çirkin sesle oluum olumm diye bağırma yarışması yaparlardı aralarında. Gel zaman git zaman robi birgün adanın en yüksekçe yerine çıkıp şöyle bir gözledi kutsal ormanını ve dikkatini çeken renk.. tüm orman yeşil ama adanın öte tarafı sapsarıydı.. sanki son bahar uğramışcasına oralara..
Robi merak içinde o tarafa doğru gitti ve ora ağaçlarının yemişlerinin ve hatta toprağın bile kuruduğunu gördü.. ve dedi ki, bu bir lanet! bir lanet olmalı burada ki, burayı kurutmuş hava bile kurumuş neredeyse.. aceleyle jetskisine atlayıp hemen sarayına geldi ve seslendi.. muhafızlar! muhafizlar.. nerdesiniz size emrediyorum.. cuma koşarak geldi ve dedi ki, buyur begim bir emrün mü var.. konuşmana noldu lan senin diyince robi,
hemen buyurunuz efendi robi dedi cuma..
robi dedi ki, adanın öte tarafında bir uğursuzluk bir karabasan bir çiyan bir lanet var ve merak ettim senin bununla bir alakan var mı?
Cuma dedi ki, evet efendim galiba var ama inanın suçsuzum.. çünkü istemeden olmuş olabilir.. ne zaman soğan yesem bağırsaklarım çok karışır ve biri var hep sorar sevgisinden, ne o birader bağırsaklarında karnında bişi mi var diye.. bende ses etmem amma gider büyük abdestimi ora ederim, o bağırsaklarımı merak edende arada gelir bakar.. ama sonra napar bilmem.. dilerim ki bu zarar, orda kalsında ta bura uğramasın.. robide dedi ki adamın senin bağırsaklarını merak ettiği kadar da varmış ..
Elbet bir vakit sonra robi hürremin adada olduğunu sezdi çünkü ip no dan hemen seziyor ve aralarında fısıldaşıyorlardı.. robi hürremi yakaladı ve dedi ki.. seni buradan kovuyorum çünkü bölünmüş kişilikle burda gezemezsin..cuma hemen söz aldı ve dedi ki, efendi robi efendi robi o bölünmüş kişilik değil sadece söz söylemek isteyen biri.. tam o esnada forum doktoru kablolardan akıp karşılarına dikildi ve dedi ki, hayır efendim, o kişi bir bipolar.. tüm bunlara rağmen hürrem dedi ki, adada hiç kadın yok ama bak ben kadınım size çocukta yaparım.. robi dedi ki, kadın mı? sen kadın mısın.. eşekler bile daha çekici geliyorlar bana, sen kadın değil bir iblis olmalısın.. hele şu senin yok mu? adayı bile kuruttu.. hem benim adım robinson.. yani son robi.. süleyman değil.. böylece o geldiği gibi denize vurdu kendini de milletde bir rahat etti..
Az sonra robi cumaya seslenip dedi ki, cuma sen bana ihanet ettin, çünkü krallığıma bir lanet bulaştırdın, bak ağaçlar hava su toprak hala kendine gelemedi ve işte bu nedenle ben seni vatan haini ilan ediyorum.. cuma dedi ki, kime ilan ediyorsun burda sen ve benden başka kimse yok ki.. o zaman içtimamı alayım dedi robi ve cuma söze başladı, komtanım 1 köle 3 şeytan 2 ecinni ve 1 akıl ile hazırız lakin akıl izinde. Tamam dedi robi, herkes dağılmasın sen dağıl sadece cuma.. cuma az öteye çekilip baktı ve robi dedi ki, içtimamda bulunanlar size ses ediyorum, cuma bundan böyle vatan hainidir ilan ediyorum, ettim.
Şimdi sıra cezasını vermeye geldi.. vatan hainlerinin cezası ölümdür.. öl bakalım dedi cumaya.. Cuma söz alıp dedi ki, ben ölemem biri öldürmedikçe ama senin elinden de olmaz bu, çünkü daha elini kaldırmadan ben seni yere sererim ama lakin buna merhametim müsade etmez.. asimileye tabi tuttuğun beni, uyduruk bir karar odası ve çoğunluğunuzla sömürmenizde yetmedi, gittiğim her yerde karşıma çıktınız, diktiğim tek gözlü odayı bile hazinemiz diye yıktınız, ha suud ha kaddafi ha siz fark etmez, hepinizin derdi bu çoğunluğu güderken köşe olmak ve olmadık kanunlarla sömürü ceza ve kutsallar üretip yaymak ve bunu yaparken kamunun ta oyuna ben, koyan olarak gidiyorum..