Yazanlarda |
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam kardeşlerim,
Malumunuz önümüzde seçimler var. Her zaman olduğu gibi siyaset aktörlerinin hemen hemen tümü her türlü münafık ve sahtekar tavırlarıyla halkın karşısına çıkıyor. Olmadığın gibi görünmenin ve görünmediğin gibi olmanın bilimum varyasyonları almış başını gidiyor...
Üstelik mevcut partilerin ufukları sadece Türkiye'den ibaret. "Karia" dedirtecek ve insanlık alemine ışık olabilecek neredeyse hiç bir doktrin yok.
Biliyorum, bu forumda her ne zaman siyasi bir tartışma açılsa çok ciddi kırgınlıklara sebebiyet verecek sözler sarfedilmiştir. Dinde gelenekten sıyrılmak ne denli zorsa siyasette gelenekten kurtulmak ta o denli zor. Çünkü mevcut partiler ve "partililik" düzenine bakılacak olursa aslında onlar da dinden çok farklı değil. Her birisinin kendi sahte tanrıcıkları, sahte kıyamet senaryoları, sahte cennetleri ve sahte cehennemleri var.
Genel başkanlara, bir diğer deyişle Ankara tanrılarına kulluk düzeni bütün görkemiyle ayakta !
Bundan daha acı olanıysa, halkın bu durumdan pek de şikayetçi olmaması. Hangi partiye bakarsanız bakın, o partinin "kulları" mevcut düzenden pekala memnun. Geçici serzenişler bir tarafa bu gün hangisinde kongre yapsanız, aynı kadro alkışlarla seçilecek.
Bunlar zaten malumunuz olan meseleler...
Bu güne değin, hanif kardeşlerimizin örgütlenmesi ve sokakta / reel hayatta daha aktif faaliyet göstermesi yönünde zaman zaman öneriler sunulmuştur. Kimisi bir dernek, kimisi bazı partilerin içinde olmak üzere muhtelif öneriler sunuldu. Zannımca henüz vakti gelmemiş olacak ki bunlar nihayete erdirilemedi.
Arada geçen bu zaman içerisinde hanif kardeşlerimizin bu forumun dışında, başka platformlarda güzel müzakereler sürdürdüklerine ve bir çok insanı aydınlattıklarına şahit oluyorum.
Bunlar çok güzel gelişmeler.
Ben hanif kardeşlerimizin önceden de dile getirilmiş olan aktif çalışmaları sergilemeleri için gereken / doğru zamanın geldiğine inanıyorum.
Konjüktür, haniflerin sokağa açılmaları, açık bir örgütlenmeye girişmeleri için olgunlaşmıştır. Ve bu açılım muhakkak siyaset arenasına uzanmak zorundadır. Çünkü, dünya ve ahiret düzeni kopmaz bağlarla birbirine bağlıdır. "Gerçeği" dillendirecek olanların bütün dünya düzenlerine karşı bambaşka ve alternatif bir söylemi "okumaları" zaruridir.
Ama az, ama çok kişi olalım, vazifemiz gerçeği dile getirmekten ve hayra ve esenliğe çağırmaktan başkası değildir. Kimsenin üzerinde zorbalar da olmayacağımıza göre, yola çıkış noktasında işin akıbetinin değerlendirilmesine ve bu sebeple herhangi bir kaygıya düşülmesine gerek yoktur.
Kendim ve ailem adına oy vermek ve destek çıkmak için,
"Biz hakkı batılın tepesine atarız da, bu onun beynini parçalar" diyebilecek,
Onurlu ve zorlu bir duruş sergileyecek,
İlle Allah dediği kadar, ille Adalet, ille İnsanlık diyebilecek,
Velevki kendi aleylerinde bile olsa gerçeğe tanıklık etmekten çekinmeyecek,
İnsanlar için çıkarılmış en hayırlı bir topluluk olmaya aday,
Salih, barışsever ve İbrahim gibi insanlar için, insanlık için ah eden kişilerden oluşan bir zümre, bir parti arıyorum.
Varsın o partiye kimsecikler oy vermesin. Gah alay edilsin yahut sürülüp çıkarılsın !
Eğer üç kişi olursak, İbrahim ve Lut'dan ibaret bir cemiyete göre belki şanslı bile sayılırız.
Bu duruş, bu söylem, Allah'ın izni ile eninde de sonunda da böyle bir noktaya erişecek. Ben ikiden biri, üç kişiden biri, yüz kişiden biri olmaya varım. Ve artık konjüktürün bu işin halline uygun hale geldiğine inanıyorum .
Ve bunun bir oyun ve eğlence değil, salat olduğuna inanıyorum. Allah imkan verirse, gücüm yettiğince ve ömrüm boyunca ben bu salatı ikame etmeye gayret göstereceğim.
Dinde olduğu kadar devlet ve toplumların idaresinde de ezberleri bozacak bir yapılanma için siz de görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Esen kalın.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
lailaheillahu Newbie
Katılma Tarihi: 04 nisan 2011 Gönderilenler: 23
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Guzel sozler bunlar sayin Aksoy
Kabul etmemek kotu gidisata dur dememek elde degil
Lakin yol cok cetrefilli gececek, cok colme takan, cok ihanet eden
olacak gibi gozukuyor
Her ne olursa olsun ben yasamimi hakki ve batili ayirmaya adadim
Batila defol demeye adadim Once kendi icimdekinden baslayarak
Evet
Ezber bozmak acisindan bu yolda beni hep yaninizda biliniz
Yolunuz yolumdur
Sevgi ve saygiyla
|
Yukarı dön |
|
|
adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Eline ,yüreğine,kalemine sağlık Ali kardeş.Senden bu tür yüreklendirici,alternatif sunan çözümler görmek çok sevindirici.Allah razı olsun.İnşallah var ise bu tür girişimlerinizi,bize bildirin her türlü desteği vermeye elbirlik hazır olalım.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar, Bildiğim kadarıyla
atılan her adım az veya çok bir para ile. Yeteri kadar
para olmadan başlanan işler ya yarım kalıyor veya hiç
başlayamıyor. Yani, ekonomik özgürlük. Herkes kendi
kazancını bilir. Ama ortaya fikir sürülüp kabul
gördüğünde yeterli olabilir veya olmayabilir bir tutar
haliyle çıkacaktır. Önerime gelince, atılacak adımlar
için öncelikle bazı riskler göze alınmalı. Az sermaye,
ancak yeteri kadar kazanç ve kazançla beraber atılacak
her adıma zemin hazırlandığı bilinci hakim olmalı. Bugün
bu memlekette 250 veya 300 bin tl gibi bir rakamla düşük
ölçekli bir işletme kurula bilir ancak bu işletme, bu
memlekette ya yeni kullanılmaya başlamış bir mamulü
ortaya koyacak veya geliştirecektir. Veya fabrikalarda
sürekli kullanılmak durumunda olup ta ithalatçısı olmayan
veya bir elin parmaklarını geçmeyecek ithalatçısı olan
ekipmanlar için dispritör firma olacak şekilde. Çünkü
firmalar, bir malzeme sürgit tüketilse de ileriye dönük
olarak belki 6 aylık bir zaman için ihtiyaçlarını bizzat
dışardan temin etmektedirler. Temin sürecinde gümrüktü vs
siydi derken aksilikler olabilmekte ve süreç aynı zamanda
uzayabilmektedir de. Birlik için çıkışı ben, ancak böyle
görebiliyorum, ötesi için başka bir şey aklıma gelmiyor.
Ve bir firma derken aslında şöyle örnekleyeyim, kişiler
amaçları için nakit birliği yapsalar da her biri mevcut
kazançlarından arta kalanlarla ancak destek
olabilecektir. Oysa düşük ölçekli de olsa bir firma en
kötü şartlarda 300 bin ile 1 milyon tl arası gelir
getirecektir. Cirolarından her masraf çıkıp geriye 50 ile
300 bin arası kalsa bile kazancın sürekliliği, bireylerin
sürekli sağlayacağı destekten daha sağlam olacaktır çünkü
gelecek olan nakit değişken olacaktır haliyle. Bilmem ne
dersiniz. Belki de saçmaladım ancak başka nasıl olur
fikrim yok. Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
aliaksoy Uzman Uye
Katılma Tarihi: 05 subat 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 989
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Görüş ve desteklerini belirten kardeşlerime teşekkür ederim.
Öncelikle daha sağlıklı değerlendirme yapılabilmesi için bir kaç teknik meselede bilgi vereyim.
Siyasi parti kurulabilmesi için asgari 30 kurucu gerekmektedir. Bu kurucular heyeti, ikamet, nüfus, sabıka kaydı gibi çeşitli dokümanlarla ve parti tüzüğü ile İç İşleri Bakanlığı'na başvuru yaptıkları anda parti kurulmuş oluyor ve il ve ilçelerde örtgütlenme hakkını elde ediyor.
Siyasi Partilerin genel merkezleri eskiden herhangi bir ilde bulunabiliyordu. Yasal değişiklik yapıldı. Son durumda siyasi partilerin merkezleri sadece Ankara'da olabiliyor. Tabi bu işin resmi prosedürü. Fiilen nerede toparlandığınıza kimse karışamaz.
Başvuru bildiğim kadarıyla herhangi bir harca, vergiye tabi değil.
Siyasi partilerin genel seçimlere katılabilmeleri yani oy pusulasında yer alabilmeleri için seçimlerden en az altı ay önce, Türkiye'deki illerin yarısında teşkilatlanmış olması gerekiyor.
Bir ilde teşkilatlanmak demek kanunen, o ildeki merkez ilçe dahil tüm ilçelerin en az üçde birinde teşkilat kurmuş olmayı gerektiriyor.
Malumunuz olduğu üzere burada mesele bir an evvel örgütlenmek, yayılmak ve seçimlere katılmak değil.
Mesele, çeşitli yerlerde bir çatı altında faaliyet yürüterek işi daha ciddiye bindirmektir. Sağda solda sergilenen birbirinden bağımsız ve plansız çalışmaların sunacağı başarıya kıyasla bu tür bir örgütlenmenin daha verimli olabileceğini düşünüyorum.
Tabi bu illa bir parti olacak diye bir kural yok. Bu bir dernek, bir dergi veya herhangi bir yayın organı veya bir şirket olabilir.
1980 ihtilali ile siyasi partilerin ve bağlı dernek ve kuruluşların mal varlıklarına el konulunca ideolojik hareketler dernek yerine dergi gibi bir yayın organı adı altında örgütlendiler.
İşin kolaylık yönüne bakacak olursanız, böyle bir yayın organı ile kolaylıkla örgütlenebilirsiniz. Sonuçta mesele, merkezi Türkiye'nin herhangi bir yerinde bulunan bir yayın organının (mesela hanifdostlar.net sitesinin) temsilciliğini açmaktan ibarettir.
Muhasebe ve sair kayıtlar merkezde tutuluyor bu türlü yapılanmalarda.
Fakat bu tarz örgütlenmede, yöneticiler atama yoluyla belirlenir, seçme ve seçilme hakkı, üyelik vs. şeyler yoktur.
Dernekler, bu açıdan daha zor. Bir defa siyasi amaçlarla dernek kuruluşu yasaktır. Ciddi bir denetimi var.
Bu aşamada tercih, önceliklerimizin ne olduğu ile daha yakından ilgili.
Bu saydıklarım resmi prosedürle ilgili.
Yöntem açısından, bu türlü meseleleri görüşürken kendi içimizdeki müşavere kültürünü geliştirmeliyiz. Mesela bu konunun tartışılmasını, değerlendirilmesini önemseyen kardeşlerimiz, etraflarında bulunan ve belki bu forumu takip edemeyen diğer kardeşlerimize muhtelif yollarla ulaşsalar ve onlar da bu tartışmaya katılsalar yahut kendileri katılamıyorlarsa da kendileri ile diyalog kuran kardeşlerimiz vasıtası ile görüşlerini buraya iletseler daha verimli sonuçlara erişebilir miyiz ?
Sıklıkla şu hatayı ben de yapıyorum. Meşverete herhangi bir ön yargı, ön düşünce, ön şart ile katılmamak gerek. Çünkü bu oradan hasıl olacak faydayı sakatlıyor.
Meşveret, tabiri caizse "çarıklar çıkarılarak" başlatılmalı. Nihayi kanaatlerimizi, müşavere içerisinde oluşturabilmeliyiz. Karar ne denli düşünülmüş olursa katılımcısı / destekçisi o denli çok olacaktır. Bu da hem hata payını azaltacak hem de bir defa azmedildi mi, hayırlı bir sonuca erişilebilecektir.
Somut bir misal vermem gerekirse ben bu konunun daha başında, "bu işin vakti geldi" diyorum. Bu yaklaşımım bir hata, belki de gelmedi ! Bunun gibi kesin ifadeler yerine vakti geldi mi diye başlamak daha hayırlı.
Bu derece ayrıntıya inmemin ve bu meselede hassasiyet göstermemin sebebi, geçmiş müzakere deneyimlerimizi dikkate alarak, benzer hataların sergilenmesinin önüne geçmek isteyişimdir.
Nihayetinde hepimiz beşeriz. Süpermen, mehdi veya özel olarak desteklenmiş kimseler değiliz. Eğer amaç, niyet halis ise, kendi doğrularımızı dayatmaya çalışmak yerine, doğruyu kollektif aklın süzgecinden geçirmek belki daha yarayışlı olabilir.
Nihayet, her bilenin üzerinde bir başka bilen vardır.
Allah hakkımızda hangisi hayırlı ise ona erişmemimizi nasip kılsın.
__________________ "(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
|
Yukarı dön |
|
|
fazıl Yasaklı
Katılma Tarihi: 06 subat 2011 Yer: Turkiye Gönderilenler: 335
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar,
Kalpleri ısındırılmak istenenler ve nasıllığı hakkında vahiy haber vermektedir.
En zalim yönetimler bile, maddi olarak güçleri susturabilir, elbet bir yere kadar ama bir zaman geçmekte.
Maddiyat dünyada ayakta kalma aracı malumunuz. Binek araç gereç yani maddi imkandan yoksunluk, elçi ile bile omuz omuza savaşmaya engel olmuştur. Dernek, uzun vadelidir, götürüsü hem fazla hem getirisi belirsiz kaynakları da sınırlıdır.. Kira ve diğer kalemler her ne kadar karşılansa da, bir zaman sonra can sıkması olasıdır. Dergi için de aynısını düşünüyorum, mevcut imkanları tüketmenin yanında umutları da bitirecektir. Sebep, hep maddi olanaktan güçten yoksun olmaktır. Falan yere filan bölgeye bir afet esnasında bile götürebileceğiniz yardım çok kısıtlı olacaktır.
Parti meselesine gelince, açılması vs kolay gibi görünse de bu ortamda pek yürüyeceğini düşünmüyorum çünkü yeni bir söyleme bu halk kulaklarını hep tıkamıştır, bakış açısı skolastik, duruşu statükocudur.
Liderlerin değişimiyle halkın yönü değişmemektedir, evvelde msp sonrasında türevleri ve nihayetinde arka bahçenin çocukları da aynı minval üzerinden gelmedir ve her ne kadar değişim olduğu söylensede ulema bilir söylemi, kapnın üzerindeki çarıklara işarettir.
Sol deseniz o ayrı bir gelenek edinmiş. Rakı şiş kebap hayat oh ne rahat türküleriyle ve 1000 liralık gömleği, aldıysam kendi kazancımla aldım deyip, cami cemaati hor gören, kendini tek zümrenin partisi kabul edenlerin, meydanlarda 8 köşeli kasket giyerek halktan olduğunu beyan edenlerin oluşturduğu işe yaramaktan uzak güruh.
Halkta bilinç uyandırmanın yolu, birşeyler yapmaktır, o birşeyler birçok kimse için destektir. Dini kullanamıyacağınıza göre geriye yokluk yoksunluk kalıyor.. ne yazık ki bu böyle.
Maddiyat önem arzediyor. Karmaşık işler yerine, örneğin basit olarak tek araç almadan kurulan araç kiralama firmasının, müşterisini bulduğu anda aracı sözleşme ile müşterisine ödeten ve amorti sonrası kazanç elde edebilmesi, en kolay kazanç kapılarından biri olsa gerek.
Veya Antalya, turizm ve seranın akla geldiği yerler. Kazanç için seraların ihtiyaçları nelerdir, ne nasıl yapılırsa veya hangi ürünle onlara kolaylık sağlanırsa, talep görür vs?
Eğer gözden çıkarılmış ve az çok yeter bir meblağ bir araya gelirse, onunla bir süreklilik sağlanabilir ve o kaynak ile, dernekti dergiydi, kendi kitaplarınızı basabileceğiniz yayın evi veya illede olacaksa partinin propagandası yapılabilir.. bilemiyorum, düşüncelerim bunlar ve düşüncemin esası, kayda değer birşey yapabilmek için kaynak ve devamlılığının esas olduğu. Saygılarımla
|
Yukarı dön |
|
|
reflektor Katilimci Uye
Katılma Tarihi: 20 subat 2009 Gönderilenler: 6
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selamlar; Uzunca bir zamandır forumu takip etmiyordum, bugün sırf bu konuda yazılı birşey varmı diye bakmak istedim ve beklediğim kişiden beklediğim öneriyi gördüm. Çok şükür. Ortak bir karar alındıktan sonra üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırım.Öncelikle yapılacak iş ve katılım sayısı belirlendikten sonra Fazıl Beyinde dediği gibi bu işin ihtiyaçtan arta kalan parayla (tabi kalıyorsa) yapılıp yapılamayacağı belirlenmeli. Bu önemli konunun arada kaynamaması dileğiyle.. Esen kalın..
|
Yukarı dön |
|
|
malik bin nebi Uzman Uye
Katılma Tarihi: 24 kasim 2008 Yer: Turkiye Gönderilenler: 439
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar Ali Abim,
Umarım iyisindir, ve iyisinizdir arkadaşlar.
Mevzuya hanif kardeşler örgütlensin diye girmişsin, siyasi parti kursunlar.Kursular örgütlensinler :), lakin Hanif kardeşlerin örgütleneceği yapı hadis kuran cami cemaatten öte gitmez, eknomiden anlayan, şehir planlamacılıktan anlayan, anayasa hukuktan anlayan, anlayan anlayan kaç kişi var ki bu hanif kardeşlerin arasında, kaçının toplumsal mevzularda ehliyeti var ki, bürokrasiden, bilmem neden kaçı kaçımız kaçları anlar ki.
Hanif kardeşler örgütlensin çağrısını üzerine alan ama çağrının içine oturmayan ya da üzerine almayan ama çağrının içine oturan bi dünya insan olma ihtimali bir hayli yüksek,
Hanif kardeşler örgütlenecekse ben örgütlenmem onlarla,
Dürüst kardeşler örgütlenecekse örgütlenirim,
Ama o da yetmez cesur dürüst kardeşler örgütlenirse örgütlenirim,
Ama bu da yetmez, cesur dürüst ehliyetli kardeşler örgütlensin,
Mesela biri budaya tapsın, biri hippi olsun, biri zippi olsun, ama dürüst olsun, ehliyetli olsun ve cesur olsun.
The Dinim, The dilim, The ırkım yok dini dili ırkı olanlar örgütlenirse halimiz nice olur ki ne olduğu ortada,
The Dinsiz, The dilsiz, The ırksız bir örgütlenme varsa veya olacaksa çaycılık yapmaya hazırım, çünkü benim bildiklerim toplumu idareye yetmez anca idare edecek donanım ve tecrübeye sahip insanlara çay getirmeye yeter, bürokrasi bilmem, ekonomi, hukuk, yasa, uluslar arası ilişkiler, tüzük kütük bilmem, elimde olanlarla da beyninde olanların yanında olurum.
Öperim sevgili kardeşim,
Bu da hediyen :)
http://www.youtube.com/watch?v=cmm4guwzpGM&feature=relat ed
Esen kal
__________________ bildiklerimizle değil yaptıklarımızla, ellerimizin neleri ile değil hayatlarımızın nasılları ve nedenleri ile,,,
Beni bir yere oturtmaya çalışmayın,çünkü ben bir yerde oturmuyorum, sadece yürüyorum
|
Yukarı dön |
|
|
barış Uzman Uye
Katılma Tarihi: 13 eylul 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 339
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam,
Ortak bir metin üzerinde uzlaşmak kolay değil.
Malik bin nebinin dediği gibi cesur dürüst ehliyetli kişiler, hangi ortak programda buluşacak? Halka hitap dili nasıl olacak? vs.vs.
Bence siyasi parti ve hedefleri vs. dendiğinde; ayırt edici ve önemli olan konu: ekonomidir. Bu açıdan bakıp da, haniflikten de bahsedilmeyecekse, ben konuşursam herkes bana sosyalist der, sonra ateist der, sonrasını bilemem. ))
__________________ Asra andolsun ki,iman eden, sâlihât işleyen, hakkı ve sabrı tavsiyeleşenlerin haricindeki tüm insanlar kesinlikle tam bir hüsran içindedir.
|
Yukarı dön |
|
|
Eren Erdem Uzman Uye
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Hayırlısı olsun.
Lehulmülk denildiğinde;
Ne dikey hiyerarşi,
Ne ast-üst ilişkisi,
Ne yöneten-yönetilen,
Ne de, ezen-ezilen kalır.
Parti kurmak, bir geçiş süreci için önemli olabilir.
Ama geçilecek ortamda partilerin var olmadığı bir algı
tasavvur edebilmek gerekir.
Politika üretmek değil, ''halk'' üretmek hedef olmalıdır.
Bunun üretilebileceğini düşünüyorum, lakin bu potansiyel
var.
Esenlik dilerim
Eren
|
Yukarı dön |
|
|
|
|