HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Kur'an'da Dinde Olanlar/Olmayanlar
Konu Konu: ŞEKİLSEL SALAT KUR’ANDA YOK MU? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba bakimahmut kardeşim.

 

De ki: O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırkalara bölüp kiminizin şiddetini kiminize tattırmaya kâdirdir. (Mâide 65)

 

Allah hâşâ insanları birbirine kırdıran bir fitneci değildir. O yüzden altı çizik ifadeden benim anladığım, insanları fiilen infaz eden insanlardır. Allah’ın bu olaylarla ilişkisi ise yaratılışa dair kuralları O’nun koymasından ibaret; Allah, insanları kuşatan olayları fiilen değil kevnî olarak etkiliyor.

 

De ki: Sapmış olanlara Koruyan istenildiği kadar süre verse de bir şey değişmez! Sonunda kendilerine söz verilen azabı ya da kıyameti gördüklerinde kimin yeri daha kötüymüş, kimin yandaşları daha zayıfmış bilecekler. (Meryem 75)

 

Açık ve net. Allah insanları ne zaman infaz edecek? İnsanlar kıyameti ve onun kopmasıyla birlikte zamanı gelmiş olan azabı gördüklerinde.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay

 

*

 

ZÜLÜF yüzün iki yanından inen saç lülesi anlamında Farsça bir kelime.

 

ImageShack, share photos, pictures, free image hosting, free video hosting, image hosting, video hosting, photo image hosting site, video hosting site 

 

Yalnızca Kuran'da değil bizim halk edebiyatımızda da kullanılıyor (Karacoğlan):

 

güzel ne güzel olmuşsun,
görülmeyi görülmeyi,
siyah zülfün halkalanmış...
örülmeyi örülmeyi.

 

 

Hûd 114’te geçen "zulefen minel leyl"deki ZULEFEN tek mi, iki mi, çok mu?

 

Görüşler farklı. Örneğin Süleyman Ateş "zulefen"i çoğul olarak zamanlar diye tercüme ediyor ama hemen ardından ekliyor: "yahut başka bir kıraate göre… bir zaman demektir (Keşşâf: 2/297)."

 

Lane’in Kur’an sözlüğüne göre de "ZuLF"den türemiş olan ZuLFE eğer ZuLeFE okunursa çoğuldur, ZuLuFE okunursa tekil. (Ayman)

 

Bilemiyoruz. Çünkü "Şöyle okunursa tekil olur, böyle okunursa çoğul olur" dediğimiz kelimenin ilk muhataplar tarafından nasıl okunduğuna dair elimizde kanıt yok. Öyle ki Frasça "ZuLFE"yi yanlış kullanmış bile  olabilirler. Hani Türkçe konuşanlar zaten çoğul olan SALAVAT kelimesini bir daha çoğul yapıp yanlış kullanırlar ya; onun gibi: 

 

"Arefe günü geleneğe uyup önce dualar, SALAVATLAR eşliğinde mezarlığı dolandık; sonra yakınlarımızın kabirlerini ziyaret ettik."  

 

Ama ona iki zülef anlamını yükledikleri kesin çünkü gündüze ait iki ifadesine uyan anlam odur. Gün batımı + gün doğumu . Malûm, yerkürenin belli bir noktasında örneğin İstanbul’da güneş günde yalnızca bir kere doğar, bir kere batar. 1 + 1 = 2. İşte bu kesindir; sünnetullahtır; asla değişmez .

 

Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri VE zulefen minel leyl - Gündüzün iki ucunda VE gecenin zülüflerinde salât et. (Buradaki VE bağlacı için bkz 33:40, 36:21).

 

Görüldüğü üzere bir vaktin namaz vakti sayılması iki şarta bağlı:

 

(1)Gündüzün ucunda olacak

(2)Gecenin gündüze yakın zülfünde olacak.

 

Buna göre

 

akşam namazının vakti

-gündüzün ucu olan "gün batımı"nda başlar

-akşamleyin "gasakil leyl"in başında kara ip ak ipten seçilemeyince biter.

 

Bu, akşamki zülüftür, ki İsrâ 78'de de var: Ekımis salâte li dulûkiş şemsi ilâ gasakıl leyl – Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar namaz kıl.  

 

Sabahki zülüf ise

-sabahleyin "gasakıl leyl"in sonunda kara ip ak ipten seçilince başlar

-gündüzün ucu olan "gün doğumu"nda biter.



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

ZÜLÜF yüzün iki yanından inen saç lülesi anlamında Farsça bir kelime. hasakçay

 

Ufacık bir ara...

 

Zulf (ze-lâm-fe): Farsça'da saç ve saç bölüğü manasınadır. Siyahlıkta geceye benzetilerek Arapça'daki gece iptidasından bir bölük manasından alınmıştır. Farslılar verdikleri bu manadan "zulfeyn", "muzellef" gibi kelimeler de yapmışlardır. Farsça - Türkçe Lûgat Gencinei Güftar Ferhandi Ziya Yazan Ziya Şükün.

 

Farslar saçın siyahlığını gece karanlığına benzetmişler ve Arapça'da gece karanlığının bir bölüğü anlamına olan "zulf" kelimesini saçın bir bölüğü anlamında isim yapmışlar. Kelime aslen Arapça'dır. Daha önce de yazdığım gibi, kelime fiil olarak da çeşitli anlamlarıyla kullanılmaktadır. Bu fiil köklerinden bir çok anlama gelen bir çok da kelime üretmişlerdir. Halbuki Arapça'nın aksine Farsça'da fiil olarak kullanılmamaktadır. Yani kelime Farsça'da camit/çekimsizdir. Arapça'da ise kök itibariyle munsarif/çekimlidir. Kuran'da geçen ZULEF çoğul, tekili ZULFETUNdur.

Saygı ile.    

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

BİR HATIRLATMA:

 

Tâ Hâ 130'da olduğu gibi gündüzün 2'den çok ucundan söz edebilmek için güneşin battığı yerler olarak Ankara + Konya + İstanbul... gibi 1’den çok yeri kastediyor olmak gerekir.

 

Yerkürenin böyle yalnızca üç değil sınırsız sayıdaki yerinden söz ediliyorsa  gündüzün de sınırsız sayıdaki ucundan söz ediliyor demektir. Ama yer sayısı sınırlandığında gündüze ait uç sayısı da sınırlanır.

 

Bu açıklamama itiraz edildi: Ankara için iki uç, İstanbul için iki uç... şeklindeki açıklama çabanız hikaye. Cevapladım: Yeryüzünün İstanbul gibi belirli bir yerinde güneş bir günde yalnızca bir kez doğar, bir kez batar. "Sünnetullah"tır bu, hikaye değil. 1 + 1 = 2. Lütfen!

 

 

Kelime aslen Arapça'dır... Kuran'da geçen ZULEF çoğul, tekili ZULFETUNdur.

 

Kelimemiz aidiyet açısından Arapça mı, Farsça mı, Sanskritçe mi ya da miktar açısından tek mi, iki mi, çok mu... zerre kadar önemli değil. Çünkü ZULEFEN yerkürenin belli bir noktasında gündüzün iki ucuna bağlıdır, hep iki tanedir.

 

Bir kimse hem aklen sağlıklı olacak ve bilecek ki ZÜLÜF, insanın iki omzuna inen saçıdır hem de kalkıp "zülüf"ün 2'den çok olduğunu öne sürecek. Allah aşkına 2'den çok nasıl olur, insanın 2'den çok omzu yok ki.

 

Aynı şey. Bir kimse hem aklen sağlıklı olacak ve bilecek ki ZULEFEN  gündüzün iki ucuna yakındır hem de kalkıp öne sürecek ki İstanbul’da gecenin  2'den çok "zulefen"i var. Tamam, tamam. Öne sürebilir... eğer İstanbul’da güneşi bir günde 1'den çok kere doğdurup batırabilirse. Buna gücü yeter mi? Cevap 2:258'de.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Kelimemiz aidiyet açısından Arapça mı, Farsça mı, Sanskritçe mi ya da miktar açısından tek mi, iki mi, çok mu... zerre kadar önemli değil. Çünkü ZULEFEN yerkürenin belli bir noktasında gündüzün iki ucuna bağlıdır, hep iki tanedir.

 

Bir kimse hem aklen sağlıklı olacak ve bilecek ki ZÜLÜF, insanın iki omzuna inen saçıdır hem de kalkıp "zülüf"ün 2'den çok olduğunu öne sürecek. Allah aşkına 2'den çok nasıl olur, insanın 2'den çok omzu yok ki.

 

Aynı şey. Bir kimse hem aklen sağlıklı olacak ve bilecek ki ZULEFEN  gündüzün iki ucuna yakındır hem de kalkıp öne sürecek ki İstanbul’da gecenin  2'den çok "zulefen"i var. Tamam, tamam. Öne sürebilir... eğer İstanbul’da güneşi bir günde 1'den çok kere doğdurup batırabilirse. Buna gücü yeter mi? Cevap 2:258'de.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay


Hasan hocam,

Bunu siz söylüyorsunuz. Ne Arap Arapça'sında ne de Allah Kitabında saça zülüf demiyor ki! Zülüfün Arapça'da "saç" anlamı, saç anlamına kullanıldığı da yok ki! Zülüfün Farsça olduğunu söyleyen sizdiniz, şimdi de; "Kelimemiz aidiyet açısından Arapça mı, Farsça mı, Sanskritçe mi ya da miktar açısından tek mi, iki mi, çok mu... zerre kadar önemli değil. Çünkü ZULEFEN yerkürenin belli bir noktasında gündüzün iki ucuna bağlıdır, hep iki tanedir." diyorsunuz. Bu sizin takıntınız. Akıl takıntı yaptı bir kere. Akıl takıntı yapınca da tekrar eder durur alakalı alakasız. Kuran zulefi gece ile ilişkilendiririyor, gündüzün iki ucu ile ilişkilendirmiyor. İkiye taktınız... Gündüzün iki ucu iki zülüf, iki omuz iki zülüf! Omuzlara inen saç iki zülüf halinde mi iniyor? Saç bir bütündür ve bütün halde iki omuza iniyor. Omuzların sadece ön cephesi yok, arka cephesi de var. Saçları iki zülüfe, iki bölüğe, iki taifeye ayırmadıkça zlüflerden iki zülüf anlaşılmaz. Hele Arapça'da zülüfün böyle bir kullanımı bulunmuyor. Zülüf gece ile ilişkili, geceden bir tayfa, bir bölük. ZULEFEN MİNELLEYL de gecenin bölümleri/gece saatleridir. Kuran kelimeyi çoğul olarak kullamış ikili olarak değil. Hem gündüzün iki ucu ile de ilişkilendirmemiş. Farslar, ceceye, gece karanlığına benzettiklerinden, saça zülüf demişler. Bilgilerinizi tashih ettikten sonra savunuza dayanak yaparsanız bu sıkıntılara düşmezsiniz.

Saygı ile.    

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Kuran zulefi gece ile ilişkilendiririyor, gündüzün iki ucu ile ilişkilendirmiyor.

 

Merhaba Abdurrahman Bey. ZULEFEN "yakın vakitler" demek. İletimde bunu vurgulamak için yakın kelimesinin altını çizmiştim. Hangi şeye yakın yani hangi şeyle ilişkili?

 

Siz onu gece ile ilişkilendiriyorsunuz. Yani ZULEFEN denen gece vakitlerini gece ile... Bunu ilk kez duyuyorum ve ne diyeceğimi bilemiyorum. Gece vakitlerini gece ile ilişkilendirmek... Saçma değil her halde. Çünkü tarafınızdan saçma görülmemiş. Ama kusura bakmayın, ciddiye alınacak bir laf hiç değil.

 

ZULEFEN MİNEL LEYL - gecenin yakın vakitleri. Size göre gecenin geceyle ilişkili vakitleri yani gecenin geceye yakın vakitleri. İyi ama gecenin içinde o vakitler; geceye uzak mı olabilirler ki yakın olduklarını söyleme ihtiyacı duyulsun? 

 

Gece ile ilişkilendiririlen gece vakitleri ekmek arası simit gibi bir şey olsa gerek. Gündüz ile ilişkilendirilen gündüz vakitleri, sabah ile ilişkilendirilen sabah vakitleri, kuşluk ile ilişkilendirilen kuşluk vakitleri, akşam ile ilişkilendirilen akşam vakitleri... Daha neler.

 

Üstelik kendisiyle gûya ilişki kurulacak olan GECE, ayette hiç ama hiç anılmadığı halde. Ya ne anılıyor?

 

"Gündüzün iki ucu"nda ve gecenin "yakın vakitleri"nde salât et. - Ve ekımis salâte "tarafeyin nehâr"i ve "zulefen" minel leyl...

 

Gündüzün iki ucu. Sağ kulağını sağ eliyle gösterebilecek kadar bir sağduyuya sahip her insan için ZULEFEN elbet gündüzün o iki ucuyla ilişkilidir. 

 

Bir de tıpkı Hûd 114 gibi "Salât et…" diyen İsrâ 78 var. İki ayeti birlikte okuyan herkes "zulefen"in gündüzün ucu ile ilişkili olduğunu görür. İki ayet te başı ve sonu belli aynı zaman dilimini tanımlıyor.

 

Hûd 114: Gündüzün iki ucunda ve gecenin yakın vakitlerinde salât et - Ekımis salâte…

İsrâ 78: Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar salât et - Ekımis salâte…

 

Başı: gündüzün ucu  (11:114) = güneşin sarkması (17:78)

Sonu: zulefin bitiş anı (11:114) = gecenin kararması (17:78)

 

 

Öteki laflarınız daha önce söylenenler unutularak telaffuz edilmiş. Susma hakkımı J kullanıyorum.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
takva81
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 13 ocak 2010
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı takva81

SELAMLAR ..

  DEĞERLİ.. hocalar. inanın siz den öğrendiğim o kadar şey varki bilmenizi isterim. şunlar işinize yarar mı bilmiyorum.

    hz alinin kılıcı: zülfikar.   ve  kuranda adı geçen zülkarneyn peygamber bunlar da arabi lisan olup. bizim bu gün tartıştığımız. zülf kelimesine yardım olacağı kanısındayım.

     saygılarımla. sayın hocalarım..



__________________
ben yanlız kendimi kurana adadım.
Yukarı dön Göster takva81's Profil Diğer Mesajlarını Ara: takva81
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Merhaba Hasan bey,

Saptırmayın, ne dediğimi çok iyi anladığınızı biliyorum. Gece ile ilişkilendiren ben değilim, ifade öyle; ZULFETUN MİN ELLEYL: TÂİFETUN MİN ELLEYL = Geceden bir bölük. ZÜLEFEN MİN ELLEYL:TÂİFÂTUN MİN ELLEYL = Geceden bölükler/Gece bölümleri. ZULEF gecenin yakınları/gecenin akrabaları değil, gecenin bölümleridir. Gecenin her anı her saatı ondan bir bölümdür. Sabaha akşama yakın veya gündüzün iki ucuna yakın anlamı, namaz saikıyla kelimeye yapılmış yama. Sizin de yaptığınız bu. Polemiğe girmek size yakışmıyor. Benim "gece ile ilişkilendirme" sözüme "gecenin geceye yakın vakitleri" şekline sokup üzerinde polemik yapmanızı yadırgadım. Hem ben hiç bir ifademde yakın anlamını zülefene yakıştırmadım. O sizin yakıştırmanızdır. Benim gece ile ilişkilendirmeden ne kast ettiğimi gayet açık anladınız. Örnek: "Hasan'ın kolu" derken, kol Hasan'la ilişkilendirilmiş. Çünkü kol Hasan'ın bir parçası. "Zulfetun minelleyl" de gecenin bir parçası/bir bölüğü demek. Parça gece ile ilişkilendirilmiş. Ha, ben Türkçe ifade edememiş olabilirim, onu düzeltirsiniz, memnun olurum, size teşekkür ederim. Ama ne demek istediğimi anladığınız halde, mal bulmuş mağribi misali ganimet bulmuş gibi seviçle sarılmanız ve üzerinden prim kazanmaya çalışmanız cidden size yakışmadı. Yanlıştan dönmek her nedense çok ağır geliyor size. Mesela zülüf kelimesinin kökeninin Farsça olmadığını öğrendiğinizde konuyu saptırıp benimle cedelleşmeye, polemiğe gireceğinize, ben yanlış biliyormuşum diyebilirdiniz. Ben tartışmayı bırakmış ve çekilmiştim. Ne zaman ki siz zülüfe Farsçadır dediniz, yanlışı düzeltmek için "küçük bir ara" ile araya girdim.

Şu husus dikkatlerden kaçıyor yada kaçırılıyor:

Kuran'da iki yerde salat, "EQİMİSSALÂTE TARAFEYİNNEHÂRİ VE ZULEFEN MİNELLEYL" ve "EQİMİSSALÂTE Lİ DULÛKİŞŞEMSİ İLÂ ĞASEQİLLEL"  şeklinde zamanla ilişkilenmdirilmiş ve  emir Allah'ın elçisine. Dört yerde daha "eqimissalâte" emri tekil halde Pegamber(ler)e yönelik geçiyor. Bilmem dikkatinizi çekti mi, ardından "VE ÂTİZZEKÂTE" ile devam etmiyor? Buna karşın inananlara hitaben de, Kuran'da 11 kere "EQİMÛSSALÂTE" çoğul kipi ile geçiyor ve hiç birinde zaman mefhumu bulunmuyor. Ne sabah, ne akşam, ne gece nede gündüz bir ifade geçmiyor. Üstelik bütün bu "EQİMÛSSALÂTE"lerin ardı sıra "VE ÂTÛZZEKÂTE" ile devam ediliyor. Bu şu demek: İnananlar her zaman, yaşadıkları her an salatı ikame ve zekatı ita ile görevliler. Peygamber'e gelince, onun vazifesi sabah akşam, gece gündüz, her fırsat buldukça, gücü yettikçe inananlara salatı ikame ettirmekti. Demek tir ki, Salat sabah ile akşam yada günün 5 vaktinde kılınan namaz değildi. Zekat da maldan verilen bir vergi değildi.

Sevgi ve saygı ile.    

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Merhaba kardeşim.

 

Benim "gece ile ilişkilendirme" sözüme "gecenin geceye yakın vakitleri" şekline sokup üzerinde polemik yapmanızı yadırgadım.

 

Polemik yapmadım; sizin "gece vakitleri" anlamındaki "zulefen"i gece ile ilişkilendirmenizi akla aykırı buldum. Neden aykırıdır, onu da yeteri kadar net bir şekilde açıkladım.  Ama siz yine de anlamamış gibisiniz. Bir daha okusanız?

  

Hem ben hiç bir ifademde yakın anlamını zülefene yakıştırmadım.

 

ZULEFEN "zulef"in türevi. Siz kelimenin birden çok anlamı bulunduğunu belirttiniz ve onları sayıp döktünüz. Ben buna tepki gösterip kelimemizin vakit dışındaki anlamlarını sayıp dökmenin lüzumu yok çünkü konumuzla ilgili değil onlar, dedim.

 

YAKINLIK eğer o sayıp döktüğünüz anlamlar arasında yok idiyse o da ayrı bir tutarsızlık. Neyse, kelimemizin yakınlık anlamı da taşıdığını زلف yazıp tıklayın diyerek ben açıkladım. O anlam Kuranî gerçeğin ta kendisi.

 

Kuran'da iki yerde salat, "EQİMİSSALÂTE TARAFEYİNNEHÂRİ VE ZULEFEN MİNELLEYL" ve "EQİMİSSALÂTE Lİ DULÛKİŞŞEMSİ İLÂ ĞASEQİLLEL"  şeklinde zamanla ilişkilenmdirilmiş…

 

VAKTEN BELİRLİ anlamındaki mevkûta (4:103) budur ve Nisâ 102’de geçen kıyamlı-secdeli "salât"ın namaz olduğuna olan inancım buna dayanır.

 

Siz "mevkûta"nın bu anlamına da itiraz ettiğiniz için anadili Arapça olan kimselerin açıklamasını verdim. Tepkiniz alınganlık şeklinde oldu; onun için şimdi yalnızca hatırlatmakla yetiniyorum.

 

GASAK kelimesine de kendi iddianıza uyan bir anlam verdiniz. Buna karşı wikipedi’ye yollama yaptım. Orada verilen bilgiyi aktarıyorum.

 

Yarı aydınlık (http://en.wikipedia.org/wiki/Twilight):

(1)günbatımı ile "gece karanlığı"nın arası

(2)gece karanlığı ile "gündoğumu"nun arası,

 

Gece kararması:

(1)akşamki yarı aydınlığın sonu (dusk),

(2)gündoğumundan önceki yarı aydınlığın başı (dawn)

 

Anadili Arapça olanlar GASAK kelimesini böyle açıklıyor. Size bunu hatırlattım. Alındınız; onun için bunu da yalnızca hatırlatmakla yetiniyorum.

 

Üstelik bütün bu "EQİMÛSSALÂTE"lerin ardı sıra "VE ÂTÛZZEKÂTE" ile devam ediliyor.

 

Bu müzakerenin konusu Kuran’da geçen  bütün "salât"lar değil yalnızca Nisâ 101-103, Hûd 114, ve İsrâ 78'dekiler; onların ardından ise VE ÂTÛZZEKÂTE gelmiyor. Açıklamanız ilgisiz  ve yanıltıcı.

 

Salat sabah ile akşam yada günün 5 vaktinde kılınan namaz değildi.

 

Sabah ve akşam namazları inananların üzerine vakitleriyle yazılmıştır, ötekilerin bu ayrıcalığı yok. Artı, sabah ve akşam namazlarını Allah ismen anıyor (24:58); ötekilerin bu ayrıcalığı da yok. Farkı Allah açıkça ortaya koymuş. Görün o farkı. Lütfen.

 

...ve  emir Allah'ın elçisine.

 

Bu iddianız kabul edilemez. İslamın peygamberi vakten belirli kıyamlı-secdeli "salât"ı yerine getirecek ama sözüm ona müslümanlar omuz silkecek. Elçi gidecek Mersin’e ümmet gidecek tersine. Öyle bir dinde ciddiyetin zerresi kalmaz; o dine kargalar bile güler.

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay. 



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 
Guests
Guest Group
Guest Group


Katılma Tarihi: 01 ekim 2003
Gönderilenler: -259
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Guests

Üstelik kendisiyle gûya ilişki kurulacak olan GECE, ayette hiç ama hiç anılmadığı halde. Ya ne anılıyor?

 

"Gündüzün iki ucu"nda ve gecenin "yakın vakitleri"nde salât et. - Ve ekımis salâte "tarafeyin nehâr"i ve "zulefen" minel leyl...

 

  

Gündüzün iki ucu. Sağ kulağını sağ eliyle gösterebilecek kadar bir sağduyuya sahip her insan için ZULEFEN elbet gündüzün o iki ucuyla ilişkilidir. 

 

Bir de tıpkı Hûd 114 gibi "Salât et…" diyen İsrâ 78 var. İki ayeti birlikte okuyan herkes "zulefen"in gündüzün ucu ile ilişkili olduğunu görür. İki ayet te başı ve sonu belli aynı zaman dilimini tanımlıyor.

 

Hûd 114: Gündüzün iki ucunda ve gecenin yakın vakitlerinde salât et - Ekımis salâte…

İsrâ 78: Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar salât et - Ekımis salâte…

 

Başı: gündüzün ucu  (11:114) = güneşin sarkması (17:78)

Sonu: zulefin bitiş anı (11:114) = gecenin kararması (17:78)

 

EQİMİS-SALÂTE Lİ DULÛKİŞ ŞEMS İLÂ ĞASEQIL LEYL -

Dulukiş-şems güneşin batması. Ğaseqil-leyl: gecenin karanlığı.

Gün batımı, yani karanlığın çökmesi ile salatın ikamesi başlıyor. Girişi karanlığın çökmesi. Ne zamana kadar devam ediyor? İlâ ğaseqilleyel; gece karanlığına dek devam ediyor. Gece ne zaman son buluyor? Şafak sökmesiyle, günün ışımasıyla. Salat gece boyu devam eden bir eylemin adı burada. Peki neden gece, neden gece karanlığı? Nedeni; Müzzemmil1-7 ve 20.

Tarafeyinnehâr da zulefen minelleyl de ve li dulûkişşems ilâ ğaseqilleyl de geceyi tarif ediyor, geceye işaret ediyorlar.

 

"Bu müzakerenin konusu Kuran’da geçen  bütün "salât"lar değil yalnızca Nisâ 101-103, Hûd 114, ve İsrâ 78'dekiler".

Neden?  Bunların dışında ikamesi emredilen, ikame fiiliyle birlikte zikredilen salatlar başka salatlarsa, hangi salatlar oluyor bunlar ve bunlar nasıl ikame ediliyordu?

 

"Sabah ve akşam namazları inananların üzerine vakitleriyle yazılmıştır, ötekilerin bu ayrıcalığı yok. Artı, sabah ve akşam namazlarını Allah ismen anıyor (24:58); ötekilerin bu ayrıcalığı da yok. Farkı Allah açıkça ortaya koymuş. Görün o farkı. Lütfen".

24/58'de ES_SALÂT ve ES_SALÂT'ın ikamesi söz konusu bile değildir. Konu hizmetlilerin beyefendi ve bayanefendilerinin yanlarına izinsiz/çağrılmadan, buyur edilmeden girmeyecekleri, girmemeleri gereken anları ihtar eden, düzenleyen ayet. Ayet haram üç vakitten bahsediyor, iki namaz vaktinden değil. Sabah akşam adında iki namaz farz kılındıysa şayet, adlarıyla ile zikredilecekleri yer ve mevzu bura olmamalı. Veya daha başka , daha ilişkili ayetlerde, namaz kılmak konu edilirken mevzubahis edilmeliydi.

 

Salatul-fecrden önce ve salatul-'işâdan sonra'dan ne anlıyorum?  Biri geceye; yatsıya giriş; yatma zamanı. Evde görevli olanların sahip ve sahibeleriyle ilişkileri, birlikteleri kesiliyor, o andan itibaren onların yattıkları yere girmeleri yasak. Diğeri de sabaha çıkma, uykudan kalkma zamanı. Gün başlıyor. Hizmetliler görev başı yapıyor. Sahip ve sahibelerinin kalkmış olduklarını gördüklerinden itibaren onlarla temas, birliktelik (salat) başlıyor. Bu iki vakitle birlikte Arabın adeti uyku saati bir de öğle vakti var.

Saygı ile.  

 

Yukarı dön Göster Guests's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Guests
 
hasakcay
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 22 ocak 2008
Gönderilenler: 1236
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı hasakcay

Gün batımı, yani karanlığın çökmesi… Yani mi? Güzel hocam, günbatımı başkadır karanlığın çökmesi başka.

 

Sizin karanlığın çökmesi dediğiniz, İsrâ 78’deki "gasakıl leyl"dir; günbatımı ise Tâ Hâ 130’daki gurûb - غرب.

 

Verdiğiniz bilgi böyle yanlış olunca ona dayandırdığınız iddianız da yanlış oluyor:

 

karanlığın çökmesi ile salatın ikamesi başlıyor. Hayır. O salâtın ikamesi karanlığın çökmesini beklemez; güneşin batmasıyla başlar.  

 

Hûd 114: Gündüzün iki ucunda ve gecenin yakın vakitlerinde salât et

İsrâ 78: Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar salât et...

 

Günbatımı, güneşin batması, güneşin sarkması, gündüzün ucu… Hepsi aynı, hepsi zaman çizgisinin üzerinde bir nokta.

 

Anılan salâtın ikamesi işte o noktada başlar. Ama bitmez. Çünkü nokta boyutsuz olup sürenin yalnızca ya başıdır ya sonu. O nokta burada sürenin başıdır. Sürenin sonu belli değil; sürenin sonu yok. Namevcut zamanda hiçbir iş olmaz, bitmez.

 

Allah İsrâ 78'de onun için "gecenin kararmasına kadar" diyor ve anılan salâtın bitme anını belirliyor. Gündüzün bir ucundan öteki ucuna kadar ikame edilmiyor o salât; güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar ikame ediliyor.  

 

Gasakıl leyl ise, bir önceki iletimde açıklamaya çalıştım, iki tanedir.

 

(1)akşamleyin alaca karanlığın sonu. (Alaca karanlık çıkarken gecenin kör karanlığı girer*.)

(2)sabahleyin yarı aydınlığın başı. (Yarı aydınlık girerken gecenin kör karanlığı çıkar.)

 

Hûd 114 ve İsrâ 78'deki salâtı ikame edenler, "gasakıl leyl"e kadar diyen Allah'a inat,  zaman yolculuklarının üstündeki ilk "gasakıl leyl"i neden es geçsinler de ikinci "gasakıl leyl"e atlayıversinler?

 

Dikkat edilirse bir İslam ülkesinin gümrüğünden bir kafir ülkesine geçmeye benzemez bu; portakal soyar gibi olur. Allah akşamleyin geceyi gündüzün üzerine yuvarlar; sabahleyin gündüzü gecenin üzerine (39:5) - yukevvirul leyle alen nehâri ve yukevvirun nehâre alel leyl.

 

 

 

-->-->thumbnail graphic

gece karanlığı (gasakıl leyl) ---------------->alaca karanlık ----------------------> günbatımı (gurûb) 

 

 

Bunların dışında ikamesi emredilen, ikame fiiliyle birlikte zikredilen salatlar başka salatlarsa, hangi salatlar oluyor bunlar?

 

Örneğin Hâc 35: Onlar öyle kimselerdir ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer. Başlarına gelene sabrederler, salatı ikame ederler ve kendilerine verdiğimiz şeylerden harcarlar.

 

…ve bunlar nasıl ikame ediliyordu?

 

Şuayb nebi salâtını nasıl ikame ediyor idiyse (11:87) öyle ikame ediliyordu. Şuayb nebi salâtını yalnızca "başı sonu belirli zaman dilimleri"nde değil sürekli yani sabah akşam, gece gündüz… ikame ederdi. İslamı yaşardı ve başkalarının da yaşamasını sağlamaya çalışırdı.

 

Güneşin sarkmasından gecenin kararmasına kadar  "başı sonu belli zaman - mevkûta"dır (4:103).

Sabah akşam, gece gündüz… ise başı sonu belirsiz zaman.

 

Bu ikisinin arasındaki farkı görenler inananların üzerine mevkûtan yazılmış olan salât ile yaşamın her anında yerine getirilen salât arasındaki farkı görürler. İki salât ta farzdır. Bu iki salâtın birisini onaylayıp ötekisini reddetmek... Sizin deyiminizle,

 

Hiç mi görenemeyecek/anlamayacaksınız?  

 

Sevgi ile,

Hasan Akçay   

 

_________________________

 

*Ve min şerri gâsikın izâ vekab (113:3)

Yusuf Ali: Yayılan karanlığın şerrinden

Muhammad Sarwar: İşgal eden karanlığın şerrinden

Arberry: biriken karanlığın şerrinden

Pickthall: Yoğunlaşan karanlığın şerrinen

Elmalılı: Ve şerrinden bir gâsıkın daldığı zaman

S Ateş: Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden,

 

 

Elmalılı'nın yorumu (http://www.kuranikerim.com/telmalili/felak.htm):

8- Zikredilen mânâlardan her birini bir misâl ile izah kabilinden olarak ğâsık, beşeriyete ârız olan ve muradına engel olan elem ve ıztırabına sebep olabilen her hangi bir kara musîbet demek olduğu da söylenmiştir ki, insanın vicdanına her hangi bir karanlık koyabilen kara şey demek olur. Zira maddî veya manevî şer ve zarar, gam ve keder, karanlık ve karalık ile nitelenir. Bu takdirde vukubu, hücumu demektir. Yukarıda izah ettiğimiz vechile gece ile açıklamanın sonucu da Ragıb'ın "tarık gibi her gelip çatan musibet" diyerek işaret ettiği üzere bu mânâya dönüştürülebilir. Hakikatte İbnü Cerir de gece, Süreyya, Kamer (Ay) rivayetlerini kaydettikten sonra demiştir ki: "Bence görüşlerin doğruya en yakın olanı şöyle demektir: "Allah Teâlâ Peygamberine ğâsıkın şerrinden Allah'a sığınmasını emretmiştir. Ğâsık ise karanlık olandır, gece karardığı zaman denilir. de karanlığın girdiği zaman demektir. Katade nin mânâsında "gitti" derdi. Gece, karanlığa girdiği zaman ğâsiktır. en-Necm (yıldız) battığı zaman ğâsıktır. Ay da vukubunda ğâsıktır. Allah Teâlâ bunların hiç birini tahsis etmemiş, genelleştirmiştir. O halde ğâsık denilebilenin her birinin de vukubu zamanındaki şerrinden sığınma ile emrolunmuştur."



__________________
hasanakcay.net
allahindini.net
Yukarı dön Göster hasakcay's Profil Diğer Mesajlarını Ara: hasakcay
 

<< Önceki Sayfa 15 Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats