Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Değerli Hanif Dostum,
Aklıma takılan bir iki hususu sizinle paylaşmak için yazıyorum.
1- Öncelikle pek anlayamadığım husus şu: "bu neden bu kadar önemli ki?"
Yani bir hanif için Hz.İsa ölmüş veya ölmemiş, geri gelmiş veya gelmemiş ne fark eder? Ben de okuduklarımlarından tekrar dünyaya dönmeyeceğini düşünüyorum. Ama bizim yorumlamamız yanlışsa ve bu tür bir diriliş olursa bir müslüman olarak buna üzülecek değilim. Gelmezse de dövünecek değilim. En doğrusunu Yüce Allah bilir.
2- Yorumlarken -belki istemeden- o eleştirdiğiniz kişiler gibi davranmış ve kesin hüküm vermişsiniz. Onların, bir ayette geçen kelimeyi "bu böyledir" diye hükme bağlaması nasıl yanlışsa; bunu sizin yapmanız da o kadar yanlış değil mi? Örneğin Nisa Suresi 159'u yorumlarken aleyhim kelimesini, -diğer anlamını da bilmenize rağmen- aleyhinde olarak yorumlamışsınız. Doğrudur, "şahitlik" kelimesiyle birlikte kullanıldığında bu kelime büyük ihtimalle bu anlamda kullanılmış olabilir. Ama dikkat ediniz; "büyük ihtimalle" demek, "kesin olarak öyledir" anlamına gelmez.. Aleyhim yerine “onların üzerine” anlamını koyarak tercüme yapılabilir. Ve eğer -zayıf ihtimal bile olsa- bu tercüme doğruysa, sizin hüküm vermeniz sizi günaha sokacaktır. Tekrar söylüyorum: En doğrusunu Yüce Allah bilir.
3-
hanif Yazdı:
33/40- Muhammed, sizin erkeklerinizden hiç birinin babası değildir; ancak o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, her şeyi bilendir.
Bu durumda Hz. İsa’nın tekrar geleceğini söylemek bu ayetle açıkça çelişir. Çünkü son nebi Hz. Muhammed’dir ve ondan sonra bir daha nebi gelmeyecektir. |
|
|
şeklinde buyurmuşsunuz.. Ancak bence yine kızdığınız kişler gibi davranmışsınız. Ahzab suresindeki "peygamberlerin sonuncusudur" cümlesi, "bir daha nebi gelmeyecektir" anlamına da gelebilir, Kur'anın gönderildiği sıradaki "son peygamber" olduğu anlamına da.. Hz.İsa'nın yeniden dirileceğine dair nasıl çok açık bir cümle yoksa, bu konuda da yoktur.
Bunu bir tür polemik olsun diye yazmıyorum. Ancak bence şuna dikkat etmeliyiz: Tarih boyunca kendilerine kitap ve peygamber gönderilen tüm toplumlar, hem kendilerini hem de peygamberlerini diğerlerinden üstün görme takıntısına (kelimeyi mazur görünüz) girdiler. Aynı duruma düşmeyelim. Kur'an bunu şiddetle yasaklar, unutmayalım.
"sonuncu" kelimesinin arapçadaki kullanım/anlatım şekli, alimlerin görüşleri ve sair bir sürü örnek verebilirsiniz, saygı duyarım. Hatta büyük oranda hak bile verebilirim. Ama bunların hiç biri %100 öyledir anlamına gelmeyecektir.
Bu örneği şu sebeple veriyorum: İslam dünyasında bu "sonuncu" kelimesi öyle bir katılık içeriyor ki, Allah (C.C.) yarın yeni bir peygamber gönderse ona en inanmayanlar müslümanlar olacak. Aynen yahudilerin Hz.İsa'ya, hristiyanların Hz.Muhammed'e yaptıkları gibi.. Oysa Hz.Muhammed'in gönderilmesi nasıl Hz.Nuh'u, Hz.Musa'yı, Hz.İsa'yı, Hz.İbrahim'i küçültmediyse yeni bir peygamber gönderilmesi de bizim peygamberimizi küçültmez. Bu olayı neden bu kadar tabu yapmışız anlayamıyorum. Asıl olan Allah'tır, ve dönüş sadece Ona'dır.
Şimdi benim bilgisiz bir cahil olduğumu düşünelim. Diyelim ki benim yorumum saçma. "peygamberlerin sonuncusudur" demek, tam olarak "bir daha nebi gelmeyecektir" anlamına gelsin, kabul.. Varsayalım ki böyle yazmasına rağmen Allah yeni bir peygamber gönderdi. Her türlü delil onun peygamberliğini ispatlıyor, getirdiği kitapta da "...müslümanlar, ahzab suresini yanlış yorumladılar..." şeklinde yazıyor. O zaman ne yapacaksınız? Allaha küstahlık edip, "Hayır efendim, madem Kur'anda böyle yazmışsın, yeni peygamber falan gönderemezsin" mi diyeceksiniz? Allah bir peygamber gönderirken sizden izin mi alacak? Bizim peygamberimizi gönderirken önceki ümmetlerden böyle bir izin aldı mı?
Bu yazıyı okuyan bir çok kişinin şu an "iyi de zaten Allah yeni peygamber göndermez ki" dediğini tahmin ediyorum. Tekrar ediyorum: Allahın yapacaklarından sual olunur mu, diyelim ki gönderdi.. Böyle bir durumda ne yapacaksınız, onu bir dakika düşünün..
Şunu hiç unutmayınız sevgili inananlar: Allah, isteseydi ölümsüz bir peygamber ve değişmeyen bir kitapla hiç tartışma olmadan herkesi kısa sürede doğru yola yönlendirirdi. Ama o zaman bu dünyanın sınav dünyası olma özelliği ortadan kalkardı. Bu karışıklıkları isteyerek yarattı. Dinlerle ilgili hiç bir konuda %100 kesinlik yoktur, asla da olmayacak.. Binlerce yıldır olduğu gibi bundan sonra da insanlık ard niyetliler tarafından kullanılacak, insanlar basit ayrıntılar yüzünden birbirini öldürmeye devam edecek. Hatta aynı dinin mensupları bile -Allah tarafından verilmediği halde- kendi uydurdukları ve adına mezhep dedikleri ucubelerin peşinden gitmeye, birbirlerinden nefret etmeye devam edecek. Ta ki kıyamet gününe kadar..
O gün herkes tapındığı ayrıntıların, aslında ne kadar önemsiz olduğunu görecek. Kimisi hiç ummadığı insanlarla cennette karşılaşacak, kimisi "çok büyük alim" zannettiği insanlarla birlikte ateşte yanacak belki, kim bilir..
İnsanlığın asırlar boyu dinlerin temeli saydığı ayrıntıların bir kısmı hurafedir, cahillikten ortaya çıkmıştır. Bazıları direkt olarak bir çıkar grubunun uydurduğu şeylerdir, bundan nemalanmaktadırlar. Bazıları putperestlik döneminden kalmadır, genelde şekli veya törensel temalı şeylerdir. Bazıları dinin içinde vardır hatta farzdır ama özünde tavsiye niteliğindedir, yapmadınız diye Allah sizi cezalandırmaz. Allah, affediciliğini neredeyse bütün ayetlerde vurgulamıştır.
Sonuç olarak Allahın sizden beklediği çok da fazla şey yoktur aslında. Özellikle cennetle ilgili ayetlerde bunu görebilirsiniz. Bu dünyada Allahın bir olduğuna, peygamberleri ve kitapları onun gönderdiğine inanarak iyi niyetli yaşamış, kalbinde nefret değil sevgi taşımış, başkasının hakkına göz dikmemiş birisinin öteki dünyadan korkmasına gerek yoktur. Her ne sebeple olursa olsun bunun aksini iddia etmek, Allahın yüce adalet anlayışı ile çelişir.
Öteki dünyada alnınız açık olsun yeter, sevgili müslümanlar. Ayrıntılarla uğraşmayın.. En doğrusunu Yüce Allah bilir
Moderatör Notu: HZ. İSA’NIN ÖLÜMÜ başlıklı yazı alıntıdır ve sahibi hanif nickli kişi değildir. Hanif'in üyeliği ise iptal edilmiştir. Bilgilerinize sunulur.
|