Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam...
seviciler için hapse atılmak sanırım bir ödül değil..bir eziyettir.. eşcinsellik yapanlarıda hapse atmak sanırım bir eziyettir...
zina suçunu işleyen yani fahişeye giden fuhuş işleyen için ise hapis cezası bir ödül değil...bir eziyettir...
zina suçunun cezasında sadece tek bir fark vardır..o da cezanın uygulandığının ve karşılığını gördüklerinin umuma duyurulmasıdır...
100 sopa cezası kuranda önceki ayetlerde eziyet edin ayetinin bir açılımıdır...eziyetle ilgili okudum..adam yazmış..efenim işte tokat atmak..tekme atmak..kafa atmak..7 numara golf sopasıyla tam ense köküne vurmak..pardon sanırım o benim stilimdi:} vs..hayır...iş öyle değil...
eziyet etmek 100 sopa atmaktır bununla beraber onları kısmende olsa dışlamak..izole etmektir... herşeyin en doğrusunu Alim olan Allah bilir.
nisa157-158...ve hiç şüphesiz meryem oglu isa öldürülmedi ve asılmadı.onlara isanın benzeri gösterildi........
evet allah bu ayette onun ölmedigine vurgu yapıyor.ve öte yandan.
ali imran55...allah isaya şöyle demişti :SENİN DÜNYA HAYATINDAKİ YAŞAMINA SONVERECEM VE KATIMA YÜKSELTECEM......
bu ayete göre de isanın ölmesi lazım ki zaten ankebut 57 her nefs ölecektir.diyor. nisa 157-158 de ölmemiş olan isa allah katına yükselmiş durumda ve ali imran 55 de dünyadaki hayatına son verecegini haber veriyor.
işte herşey açık demek ki isa tekrar gelecek DÜNYAYA ve allah onun hayatına son verecek.yani daha ölmedi{ÇARMIHA GERİLMEYEN ,ÖLMEDEN YÜKSELEN BİRİ HALA YAŞIYOR DEMEKTİR.} ama isa geri gelip bir müddet kaldıktan sonra hayatı son bulacak.
çok yorum yapilmis,hepsine bakamadim daha önce yazan oldumu bilmiyorum ama,geçenlerde benim ögrendigim bi sey var,H.Z Isanin inecegine delil olarak gösterilen ayetlerden birinin ardindan gelen ayetlerde çok önemli bi hakikatle karsilastim..
ZUHRUF 63 - İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.
ZUHRUF 64 - Gerçekten benim de Rabbim sizin de Rabbiniz Allah'tır. Öyle ise O'na kulluk edin. Bu doğru bir yoldur.
ZUHRUF 65 - Fakat aralarından çıkan gruplar, İsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline!
bu ayetlerden anlasildigi üzere,Allah H.Z. isayi ¨çarmiha gerilmekten kurtarip göge çektikten sonra tekrar yeryüzüne göndermistir,ve bu olay geçmiste olmustur..ayetleri parçalamadan Kur'ani bir bütün olarak ögrendigimiz zaman bütün yanlislarimiz düzelecek insallah...
Zuhruf 63'te Bir tek Elmalılı Hamdi "indiği" diye çevirmiş. Halbuki ayette inme felan yok..
Abdülbaki Gölpınarlı
Ve İsa, apaçık delillerle gelince ben demişti, andolsun ki size peygamber olarak geldim ve ayrılığa düştüğünüz bazı şeyleri elbette açıklayıp bildireceğim size; artık çekinin Allah'tan ve itaat edin bana.
Ali Bulaç Meali
İsa, açık belgelerle gelince, dedi ki: 'Ben size bir hikmetle geldim ve hakkında ihtilafa düştüklerinizin bir kısmını size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan sakının ve bana itaat edin.'
Diyanet İşleri Meali(Eski)
İsa, belgeleri getirdiği zaman demişti ki: "Size hikmetle ve ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üzere geldim. Allah'a karşı gelmekten sakının, bana itaat edin."
Diyanet İşleri Meali(Yeni)
İsa, apaçık mucizeleri getirdiği zaman şöyle demişti: “Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyle ise, Allah’a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.”
Diyanet Vakfı Meali
İsa, açık delillerle geldiği zaman demişti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
Edip Yüksel Meali
İsa apaçık mucizelerle gelince demişti ki, "Size bilgelik, ve ayrılığa düştüğünüz konulara açıklama getirdim. ALLAH'ı dinleyiniz ve bana uyunuz."
Elmalılı Hamdi Yazır
İsâ mucizelerle indiği zaman dedi ki: "Ben size hikmeti getirdim ve hakkında ihtilâfa düştüğünüz şeylerin bir kısmını size açıklamak için geldim. O halde Allah'tan korkun, ve bana itaat edin.
Elmalılı Meali (Orjinal)
Isâ da o beyyinelerle geldiği vakıt şöyle dedi: ben size hikmet ile ve ihtilâf edip durduğunuz şeylerin ba'zısını size beyan edeyim diye geldim, onun için Allahdan korkun ve bana ıtaat edin,
Ömer Nasuhi Bilmen
Vaktâ ki İsa, o vazıh mûcizeler ile geldi, dedi ki: «Ben size muhakkak açık bir hikmet ile ve kendisiyle ihtilaf eder olduğunuz şeyin bazısını size beyan için geldim. Artık Allah'tan korkun ve bana itaat edin.»
Muhammed Esed
İSA, [kendi halkına] hakikatin bütün kanıtları ile geldiği zaman, “Ben” dedi, “size hikmet ile 49 ve üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını 50 açıklığa kavuşturmak üzere geldim: o halde, Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ve bana tâbi olun!”
Suat Yıldırım
63,64. Îsâ, açık açık delillerle onlara gelince: “Ben, size hikmet getirdim,bir de hakkında ayrılığa düştüğünüz bazı şeyleri size açıklamak için geldim.O halde Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin.Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir, yalnız O’na ibadet edin. Doğru yol budur.” dedi.
Süleyman Ateş Meali
Îsa açık kanıtlar getirince dedi ki: "Ben size hikmet getirdim ve ayrılığa düştünüğünüz şeylerden bir kısmını size açıklamak için (geldim), Allah'tan korkun ve bana ita'at edin."
Şaban Piriş Meali
İsa belgelerle geldiği zaman şöyle demişti:-Size hikmet ile hakkında ihtilafa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak için geldim. Allah’tan korkun ve bana uyun!
Ümit Şimşek Meali
İsa onlara apaçık delillerle geldiğinde dedi ki: “Ben size hikmetle ve anlaşmazlığa düştüğünüz şeylerin bir kısmını açıklamak üzere geldim. Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
Yaşar Nuri Öztürk
İsa, açık-seçik kanıtlarla geldiğinde şöyle demişti: "Ben size hikmet getirdim ve tartışıp durduğunuz şeylerin bir kısmını size açıklayayım diye geldim. O halde, Allah'tan sakının ve bana itaat edin!"
__________________ İsrâ 89
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkarcılıktan başkasını kabullenmediler.
Değerli arkadaşlar,biliyorsunuz Hristiyanlar ve ne yazıkki bir kısım müslüman kardeşlerimiz Hz.İsa'nın ölmediğini ve göğe yükseldiğini kıyamate yakında tekrar dünyaya döneceğini Kuran'a taban tabana zıt olmasına rağmen inanırlar.Halbuki Rabbimiz bu konuda kesin olarak İsa'nında her canlı gibi doğduğunu,yaşadığını ve öldüğünü Kuran'da deklere etmiştir.
Nisa Suresi 157
"Biz Allâh'ın elçisi, Meryem oğlu Îsâ Mesih'i öldürdük!" demelerinden ötürü (belâlara uğradılar). Oysa onu öldürmediler ve asmadılar; fakat (bu iş) kendilerine, benzer gösterildi. Onun hakkında ayrılığa düşenler, ondan yana tam bir kuşku içindedirler. O hususta kesin bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu yakinen öldürmediler (onu öldürdüklerini kesin biçimde bilemediler).
Ali İmran Suresi
55. Allah şunu da demişti: "Ey İsa, senin canını alacağım, seni kendime yükselteceğim; seni, inkâr edenlerden uzaklaştırıp arındıracağım. Ve sana uyanları, inkâr edenlerin, kıyamete kadar üstünde tutacağım. Sonra bana olacak dönüşünüz; tartışıp durduğunuz şeyler hakkında aranızda ben hüküm vereceğim."
Müminun Suresi'nde Rabbimiz daha 1.ayette müminlerin kurtarılacağını söyler.Bunada örnek olarak sıra ile Nuh,İsmi verilmeyen başka bir peygamber,Musa ve Harun ve en sonundada İsa ve annesi Meryem'in kurtarıldıklarını anlatır.
Müminun Suresi
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla...
1. Hiç kuşku yok, kurtulmuştur müminler.
2. Namazlarında huşû sahipleridir onlar.
3. Boş ve lüzumsuz sözden yüz çevirmişlerdir onlar.
6. Eşleri yahut akitleri aracılığıyla sahip bulundukları müstesnadır. Bu durumda kınanmış değillerdir onlar.
7. Kim bundan ötesini isterse, işte onlar, sınırı aşanlardır.
8. O müminler, emanetlerine, ahitlerine saygı duyup sahip çıkanlardır.
9. Namazlarını korumaya devam ederler onlar.
Genellikle peygamberler kavmine tevhid esaslarını anlattıktan sonra kavmi tarafından red edilip,memleketinden çıkartılmıştır.Kuran bu kıssaları defaetle anlatmışdır.Peygamberimizde bunu yaşamışdır.Fakat İsa'nın red edildikten sonra başına ne geldiğini bilememekteyiz.Bildiğimiz tek şey İsa'nın çarmıha gerildikten sonra(İslam bunu red eder,Hristiyanlığa göre ifade ediyorum)annesi Meryem'in bir havari ile Anadoluya geçip Efes'de yaşadığı ve bir kilise kurduğudur ve bu bölgeye yerleştiğidir.Enteresandır hristiyanlık dünyaya Anadoludan yayılmıştır.Ürgüp bölgesinde Ihlara vadisinde dünyanın en eski kiliselerini görebilirsiniz.Tabiki en eski kilisede Efes'deki Meryem Ana kilisesidir.Şimdi iş burada ilginç bir hale geliyor.Şöyleki önce bu kilisenin kurulduğu coğrafyayı bir tanıtalım.Bunlar eksisözlük'den alıntılardır.
''gezilecek çok şey yok, meryem ana ibadet yerini görüp mum dikiyorsunuz ama içeride fotoğraf kesinlikle yasak. insanlar dua ediyor, mum dikiyor, oldukça dini, mistik bir atmosfer olduğunu itiraf etmeliyim. adak duvarı ve doğal su çeşmesini görüp, oradaki dükkandan bazı hıristiyan işi eşyalar satın alıp gidiyorsunuz. maksimum 30 dakika.
muhtemelen aynı boruya bağlı 3 tane çeşme vardır avlusunda meryem ananın evinin... millet bu sudan içmek için sıraya girer.. dinine çok bağlı bir hristiyan değilseniz bu eve gitmek için, taa bülbül dağı'na kadar gitmek için sarf edilen çabaya gerçekten değmez.. hristiyan dinine ait bütün $irk unsurları mevcut tabii ki.. a) dilek mumu. (nedir yani mum yakmayınca yakarı$ımız duyulmuyor mu, amplifikatör mü bu) b) kutsal su/$ifalı su. içince insana para/a$k/sağlık veren meryem ana'dan kalma su kaynağı. c) dilek kağıdı/vs.si asma bölümü. dua ederek istediklerimizin gerçekle$me ihtimalini arttırmak için kullandığımız torba/mendil vs. gibi aksesuvarlar. ne kadar çok asın $ansınız o kadar artsın. yalnız para/ev/araba almak için satılan $irk metallerini ise hediyelik e$yacıların orda satıyorlardı.
not: suyun tadı çok kötü.''
Yorumların düzeyi için üzgünüm fakat insanların objektif yorumları olmaları açısından güzel...
Fakat bu kilise ve ev nasıl bulunmuşdur.Onuda aktaralım...
1881 yılında, Paris piskoposluğuna bağlı Gouyet adında bir rahip, Katerin Emmerik'in (1774-1824) yazdığı "Hazreti Meryem' in hayatı" kitabında anlatılan Meryem'e ait Ev'in, tanıma uygun olup olmadığını görmek için Efes'e gitmeğe karar verir.
İzmir Başpiskoposu olan Monsenyör Timoni, onu cesaretlendirerek, araştır-malarına yardımcı olsun diye yanına bir genç verir. Rahip Gouyet, çantasına, üzerinde "zavallı, zararsız ve çaresiz bu yolcuya lütfen saygı gösteriniz" sözlerinin yazılı olan bir pusula koyarak yola çıkar. Yolculuğu sorunsuz geçtikten sonra, Hazreti Meryem'in Evi'ni bulduğunu iddia ederek, raporunu Monsenyör Timoni ile Paris Piskoposluk otorilerine, hatta Roma'ya verir. Fakat başarılı olamaz.
On yıl sonra, İzmir Fransız hastanesi rahibelerinden Marie de Mandat Grancey, hastanedeki rahibeler camiasına, Katerin Emmerik' in "Hazreti Meryem'in Hayatı" kitabını okutuyordu. Meryem'in Efes'teki yaşamı ve ölümü ile ilgili bölümler bittiği zaman, rahibelerin rahibi olan Lazarist M. Jung şöyle der: "Efes o kadar uzak değildir, gidip görmeğe değer."
Ayni tarihlerde İzmir Fransız Koleji müdürü ve İbranice uzman, Yahudi geleneklerini iyi bilen Lazarist rahip Eugene Poulin'de Katerin Emmerik'in kitabını inceler ve Efes'e bir gezi tertiplemeğe karar verir. Kendisi gitmediyse de iki rahip ve iki katolik görevli gönderir.
27 Temmuz 1891 de dört kişi yola koyulurlar, Efes'te civarı iyi tanıyan Mustafa adında bir zencinin yardımını isterler.
Fakat bir müddet evvel Mekitarist (Ermeni katolik) bir rahip Değirmendere'-de bir şeyler bulduğunu iddia ettiğinden, Ayasuluk (Selçuk) yerine, Aziziye (Çamlık)dan dolaşırlar. Değirmendere'deki Ortodoks manastırına geldiklerinde heyet başkanı Mr. Jung, oradaki iki papaz'a Hazreti Meryem nerede «öldü diye sorar. Karşılığında "Kudüs te" diye cevap alır. Cevaplarından, Meryem'in ölümü ile ilgili, Bizans'ın resmi geleneğine sadık kaldıkları anlaşılıyordu.
Değirmendere gezisi hiç bir olumlu sonuç getirmediğinden, dört arayıcı Kuşadası'nda gecelemeği ve ertesi gün ellerinde pusula ile Ayasuluk'tan hareket ederek ve Katerin Emmerik'in kitabını rehber sayarak araştırma-larına devam etmeğe karar verirler.
29 Temmuz 1891 günü, saat 11'e doğru yorgun bir vaziyette, tütün dikilmiş küçük bir yaylaya varırlar. Susamış olduklarından, tarlada çalışan kadınlardan su isterler. "Suyumuz kalmadı, fakat manastıra gidin, orada su bulacaksınız" diye cevap alırlar. Bir işaretle, oldukça harap olmuş bir evi gösterirler.
Susuzluklarını iyice giderdikten sonra dört araştırmacımız etraflarına bakar ve şaşkına dönerler. Ne? Harabeye dönüşmüş ev, evin arkasındaki dağ, karşılarında deniz fakat...Katerin Emmerik tarafından Meryem in Evi için yapılan tasvirin ta kendisi, tıpatıp uyuyor. Donakalmış ve heyecanlı bir şekil-de, ev'i tasvir eden satırları bir daha gözden geçirirler. Vazifelerini tam yerine getirmek için, civardaki tepeleri araştırmak isterler. Katerin Emmerik gerçekten dağın tepesinden, Meryem Ana Evi'nin bulunduğu yamaç, Efes ve Deniz göründüğünü yazıyordu. İki gün boyunca, tepeden tepeye koştular fakat Meryem Ana Evi'nin bulunduğu dağın tepesinden başka hiçbir yerden aynı zamanda Efes ve Deniz görünmüyordu. Böylece Meryem'in evini bulmuşa benziyorlardı. Sevinç içinde, İzmir'e dönerler ve keşiflerini anlatmağa başlarlar.
M.Jung'un amiri sayılan, M.Poulin, meslektaşını şakacı itham ederek, bizzat Efes'e gitmeğe karar verir. Birinci keşif gezisinden onbeş gün sonra, yani 12 Ağustos'ta bizzat dağa tırmandıktan sonra, İzmir'e dönüşünde, tutkuyla meseleye sarılıp, derin ve bilimsel çalışmalarla bu işin peşine düşmeğe karar verir.
M.Poulin gecikmeden 19 Ağustos'ta, ikinci kez Mösye Jung'u ve kültürlü dört katoliği yanına alarak, Efes'in yolunu tutar. Altı gün boyunca fotoğraf çekerek, ölçerek ve önemli veriler elde etmek için orada kalırlar.
M.Poulin'in sık sık ziyaret ettiği ve rahip Gouyet'yi unutmayan İzmir Başpiskosposu Monsenyör Timoni, Efes'teki Meryem Ana'nın evi ile ciddi bir şekilde ilgilenmeye başlar. Başkanlığında, yedi rahip ve beş laikten müteşekkil uzman bir heyet kurar.
1 Aralık 1892 tarahinde Monsenyör Timoni başkanlığındaki 12 kişilik heyet Meryem Ana'ya çıkar. Heyet, Katerin Emmerik'in anlattıktan ile bariz bir benzerlik olduğunu farkeder, yerinde hemen usulüne uygun şekilde bir tutanak tanzim edilir ve heyet üyeleri tarafından imza altına alınır.
Mösyö Jung'un Panaya Kapulu'yu keşfettiği tarih sayılan 29 Temmuz 1891 ile Monsenyör Timoni'nin aynı yere çıktığı tarih olan 1 Aralık 1892 arasında, rahibe Marie de Mandat Grancey bu yerin mülkiyetini kendi adına geçirtmek için çalışır, bu yerin satın alma görüşmeleri 15 Ocak 1892'den, 15 Kasım 1892 tarihine kadar sürer. Demek oluyor ki, rahibe Marie de Mandat Grancey bu yerleri satın aldıktan 15 gün sonra monsenyör Timoni Meryem Ana'ya çıkar.
Sonradan Mr.Poulin'in yazdığı gibi ev, çok güzel sekiz çınar ağacı ile çevriliydi. Bu çınarların bir kaç metre ötesinde, akarsuya doğru, uzun ve narin bir kavak ağacının tepesi ince bir ok gibi yükseliyordu. Bu büyük kayalıkların eteğinde, onu koruyan ve hükmeden bu dağda, koruyucu gölgeleriyle örtercesine gizleyen kavaklar altında, sanki bir sır saklıyormuş gibi bu tarihi ve küçük kilisenin, güzel ve saygıdeğer bir görünüşü vardı. Uzakları gözetleyip, yaklaşan düşmanı haber verircesine yükselen narin kavak ağacı ise, gelen ziyaretçilere sanki "Gelin burasıdır" diye sesleniyordu. (Poulin, Panaya Kapulu tarihi, el yazısı 1 cilt, sahife 30). PEKİ KURAN BU KONUDA NE DEMEKTEDİR? Mü'minûn Suresi 50.ayet
S. Ateş
Meryem oğlunu ve annesini bir mu'cize kıldık ve onları oturmaya uygun, çeşmeli bir tepeye yerleştirdik.
A. Bulaç
Biz, Meryem'in oğlunu ve annesini bir ayet kıldık ve ikisini barınmaya elverişli ve akar suyu olan bir tepede yerleştirdik.
Görüldüğü üzere Kuran Hz.İsa ve annesi Hz.Meryem'in doğal bir su kaynağı olan tepeye yerleştiğini ifade ediyor.Zaten Meryem İsa doğduktan sonra onu alıp beraber kavmine gittiğini ifade eder.Yani onların arasında yaşamaya başlamışlar ve İsa peygamberlik görevini yerine getirmeye başlamıştır.Fakat inkar ve arkasından gelen tuzak nedeni ile Rabbimiz her ikisinide korumuş,muhtemelen hicret etmelerini İsa'ya vahy etmiştir.Sonunda yerleştikleri yeride bu şekilde açıklamıştır.Hristiyan kaynaklarıda bu bilgiyi şu anda teyit etmekte,Meryem Ana Kilisesinin bulunduğu Bülbül Dağını Hac makamı olarak kabul etmektedir.
Tarihi gerçeklerle ve Kuran'ın verdiği(boşa söylenmediği gayet açık)bu bilgilerin uyuşması Kuran'ın bir başka mucizesi ve İsa'nın yerleştiği bu bölgede annesi ile hayatına ve görevine devam ettiğinin bir delili olabilir.
__________________ Şüphesiz en doğrusunu Allah bilir...
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma