Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Bugün sizlerle içinde yaşadığımız, iman ettiğimiz İslam inancının kur’an ile bağının ne durumda olduğunu, yine Allahın rehberi kur’an a bakarak, üzerinde düşünerek anlamaya çalışalım. Çünkü hepimiz bir imtihandan geçiyoruz. İmtihan olduğumuzu söyleyende zaten Yüce Rabbim olduğuna göre, acaba bu imtihanı nereden yapacağını söylüyor ve bizler bunun bilinciyle gerçekten imtihan olacağım kitaba mı sarılıyoruz, bunu da araştıralım.
Önce şunu düşünelim, madem bizler bir imtihandayız, Rabbim bu imtihanımızı nereden yapacağını söylemiş olmalı değil mi? Çünkü hepimiz bir okul eğitiminden geçtik. Hiçbir öğretmen, okutmadığı kitaptan, vermediği bilgilerden imtihan etmedi bizleri. Bizleri yaratan, çok daha adaletli ve bağışlayıcı olduğuna göre, tebliğ etmediği bir bilgiden de, asla sorumlu tutmayacağının bilinciyle yaklaşmalıyız olaya.
Genelde her yazımda hatırlatmaya çalıştığım, bana göre bizlerin anahtar ayeti olan, Zühruf suresi 44. ayeti sizlere tekrar hatırlatmak istiyorum. Çünkü din ve iman adına açacağımız kapı ve anahtarı eğer yanlış anahtar ve yanlış kapı ise, bizleri asla doğru bir yere ulaştırmayacaktır. Bakın Allah bizleri nereden sorumlu tutuyor ve imtihan edecekmiş? Bence bu ayet, bizler için anahtar olmalıdır.
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.
Sanırım şimdi işimiz çok daha kolay olmalı değil mi sizce? Çünkü çok açık bir hüküm vermiş Rabbim. Sizleri bu kitapta ki emirlerimden, hükümlerimden sorumlu tutuyorum. Rahman bu sözü bizlere verdikten sonra, bu kitabın dışından da, günümüzde bizlere öğrettikleri gibi, bizlerin din ve iman adına sorumlusunuz dedikleri, beşerin yazdığı ciltlerce dolu kitaplardan, hesaba çeker mi dersiniz?
Peki, acaba bizler Rabbin, bu kadar açık ve net olan bu ayetini görmezden gelip, üzerini nasıl örteriz hiç düşünüyor muyuz bunu? Hatırlayalım bugün bizlere, sorumlu olduğumuz, imtihanımızın yapılacağı kitabın yalnız kur’an olduğunu mu söylüyorlar. Kesinlikle hayır. Bakın neler öğretmişler bizlere, Rabbin apaçık ayetine gözlerini kapatanlar.
(Kur'ân-ı Kerim, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Hazretlerinin Sünneti ve fıkıh kitaplarından dinimizi öğrenebilirsiniz. Kur'ân-ı Kerim tek başına yeterli değildir. Zira Kuran-ı Kerim özet bilgiler verir. Bilgilerinizi saygı ile rica ederiz.) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI
Bu cevabı bana veren Diyanet İşleri Başkanlığı. Eğer bu sözlere inandığımız takdirde, Rabbin apaçık söylediği Zühruf 44. ayette, (İleride ondan sorumlu tutulacaksınız.) sözlerine inanmamış, hatta kabul etmemiş olduğumuzun bilincinde değil miyiz yoksa? Yukarıdaki sözler üzerinde lütfen çok ama çok iyi düşününüz, şu anda rabbin imtihanından geçiyoruz hepimiz, bunu unutmayalım. Allah sizlere öğüt olsun diye indirdim dediği kitaba, bakın bizler neler söylüyor ve rahmanın güneşine, nasıl saygısızlık yapıyoruz. Kur’anı kerimin tek başına yeterli olmadığını, onun özet bilgiler içerdiğini söyleyerek, nasıl bir din ve iman yaşarız, bunu hayal edebiliyor musunuz? Bizlerin kur’anı, İslam ı anlamak adına, ciltlerce dolusu beşerin fıkıh kitaplarına muhtaç olduğumuzu söyleyen bir zihniyet, acaba din adına bizlere neler öğretir, bunun hesabını yapabiliyor muyuz? Allahın sakın dinde bölünmeyin emrine bile gözlerini yumanlar, bölünmekten çekinmemişlerdir. Hatta bölünmekte bir güzellik, zenginlik olduğunu söylemekten bile çekinmemiş, hepsinin de kendilerince farklı fıkıh anlayışı yaratmaları dahi, akıllarını başlarına getirmemiştir.
Peygamberimiz onlarca ayetinde, Deki onlara diye başlayan ayetlerde, sizlere yalnız kur’an ile hükmetme görevi aldım, onun dışında ben hüküm veremem, hüküm veren yalnız rahmandır, ayırt edip çözüm getirenlerin en hayırlısı O dur dediği halde, bu ayetlere de gözlerimizi yumup görmezden gelerek, kur’an dan beşeri nefsimizi tatmin adına, sözcükleri seçmemiz, onların ardı sıra anlamlar çıkartıp ve yanlış inançlarımıza deliller göstermemiz, acaba imtihanımızda bizlere geçerli bir not aldırır mı dersiniz?
Peygamberimizin adını kullandığımız, onun asla söylemediği, ona adeta iftira olan birçok sözlerin hesabını, hiç dikkate alan var mı aramızda? Hesabın görüleceği o an geldiğinde, peygamberimizin şahitliğinde her şey ortaya döküldüğünde, acaba kur’an ın hiç bahsetmediği, bizlere peygamberimizin hükmüdür dedikleri sözler, hükümler ortaya konup, bunların hesabı bizlere sorulduğunda, peygamberimizin yüzüne nasıl bakacağımızı da hesap ediyor muyuz? Allah elçisi, şu ayetleri sizlere tebliğ ettikten sonra, benim adıma uydurulmuş hurafe rivayetlere nasıl inanırsınız derse, acaba bizlerin durumu nice olur dersiniz?
Bakara 4-5: Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar. İşte bunlar, Rablerinden olan bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler bunlardır.
Nisa Suresi 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma.
Casiye 20: Bu Kur'an, insanların kalp gözlerini açacak ışıklardan oluşur. Gereğince inanan bir toplum için de bir kılavuz ve bir rahmettir o.
Maide Suresi 67. Ey resul! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Allah, küfre batmış topluluğa kılavuzluk etmez.
Ahkaf 9: De ki: "Ben, resuller içinden bir türedi değilim! Bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Bana vahye dilenden başkasına da uymam! Ve ben, açıkça uyaran bir elçiden başkası da değilim.
Aliimran 79: Hiçbir insana yakışmaz ki, Allah kendisine kitap, hüküm-hikmet ve peygamberlik versin de sonra o, insanlara “Allah’ı bırakıp bana kullar olun” desin. O ancak şöyle der: “Okuyup araştırdığınız şeylere, öğrettiğiniz şu Kitap’a dayanarak benliklerini Allah’a adamış kullar olun.
Ahzap 2: Rabbinden sana vah yedilene uy! Allah, yapmakta olduklarınızdan en iyi biçimde haberdardır.
Allahın elçisi bu ayetleri bizlere tebliğ ettikten, bu sözleri söyledikten sonra, acaba kur’an haricinde onun bahsetmediği koymadığı hükümleri bizlere tebliğ eder mi? Hani Rahman bizlerin imtihanını kur’an dan yapacaktı ne oldu bu ayetin hükmü? Bakın bu anahtar ayeti görmezden geldiğimizde, rabbin dinine asla doğru yerden giriş yapamayız, bunu unutmayalım.
Allah bir ayetinde ne diyordu? Kendi hükmüne kimseyi ortak etmez. Lütfen düşünelim tekrar, acaba Allah elçisi kur’an dışından tekbir söz söylemiş, hüküm vermiş olabilir mi? Eğer vermiştir diyorsak, yaşamımızda imtihanımızda sorulan, yüzlerce hatta binlerce soruya doğru cevap vermemiz düşünülemez. Bu dinde kargaşanın başlangıcı olur. Allah emin olmadığın bilginin ardı sıra gitme, sorumlu tutarım diye boşuna ikaz etmiyor bizleri. Yaptığımız en büyük yanlış, kur’an dan habersiz, İslam ı yaşamaya çalışmamızdır. Eğer kur’an dışından da hesap günü sorumluyuz dersek, Kur’anın karşısına ona eş, beşeri bir kitap daha koymuş oluruz ki, bu Allahın asla affetmeyeceği büyük günahlardandır. İşte bunun kabulü, koskoca bir bilinmeyene kapı açmakta, nelerin doğru nelerin yanlış olduğunu ayırmadan, şeytanın kucağına düşmemizi sağlayacaktır.
Kur’an bizlerin kullanma kılavuzudur. Hangi kullanma kılavuzu okunduğunda anlaşılmaz ve yetersizdir, bunu çok iyi düşünelim. Hele bu kitap Allah katından gelmiş ise. Kelime ve sözcüklerin ardı sıra gidip, emin olmadığımız kur’anın onay vermediği, beşerin hurafelerine deliller aramayalım. Bunlar şeytani tuzaklardır, imtihanımızın zor sorularıdır, gelin bu zor soruları kur’an ın nuruyla aşalım. Şeytanlaşmış beşerin tuzaklarına düşmeyelim. Allahın elçisi bakın kendi sorumluluğunu ne kadar güzel açıklıyor bu ve buna benzer onlarca ayetinde.
Ankebut 50: Dediler ki: "Ona Rabbinden mucizeler indirilseydi ya!" De ki: "Mucizeler Allah katındadır. Bana gelince, ben açıkça uyaran biriyim. Hepsi bu.
Ankebut 18: "Eğer yalanlarsanız bilin ki, sizden önceki ümmetler de yalanlamıştı. Resule de düşen, açık bir tebliğden başka şey değildir.
Bizler hala rabbin elçisine vermediği yetki ve sorumluluğu ona yükleyip, kur’anın hiç bahsetmediği konularda da, HÂŞÂ sanki Rabbimin hükmüne ortakmış gibi, ondan hükümler bekleyerek şeytanın tuzaklarına düşüyoruz. Allah ne peygamberimize, nede ondan önce gelen bütün peygamberlere, kendi hükümlerini indirmiş, kendi hükmüne asla ortak etmemiştir. Bunu dikkatle düşünelim, kelimelerin ardına düşüp, yanlış anlamlar çıkarmayalım. Rabbim kur’anı kendi içinde, bizzat kendisinin açıkladığını söyler bizlere. Verdiği bir hükmün daha iyi anlaşılması için, örneklerini de verdiğini anlatır. Sizce Diyanetin söylediği gibi, kur’an özet bilgi olsa, burada her şey olmasa, rabbim şu sözleri söyler miydi bizlere?
Nahl 89: Her ümmet içinde kendi nefislerinden üzerlerine bir şahit getirdiğimiz gün, seni de onlar üzerinde bir şahit olarak getireceğiz. Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik
Nisa 174-175: Ey insanlar! Şüphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip-iletecektir.
İsra 89: Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.
Kehf 54: Andolsun ki, gerçekten Biz bu Kuran'da insanlara ibret olacak her türlü misali tekrar tekrar açıklamışızdır. İnsan ise her şeyden çok mücadelecidir.
Bu ayetlere onlarca örnek vermek mümkün. Gelin yalnız yazdığım ayetler üzerinde düşünelim. Diyanet ne diyordu kur’an için? (Kur'ân-ı Kerim tek başına yeterli değildir. Zira Kuran-ı Kerim özet bilgiler verir.) Diyanetin bu sözleriyle Rabbin sözlerini karşılaştıralım, bakalım onlara onay veriyor mu?
- Biz Kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, Müslümanlara bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik.
- Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçık bir nur indirdik. O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir rahmetin ve bir fazlın içine yerleştirecektir.
- bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık.
- Kuran'da insanlara ibret olacak her türlü misali tekrar tekrar açıklamışızdır.
Ne dersiniz rabbin sözleri ile uyuşuyor mu beşerin sözleri? Kur’an a baktığımızda, Rabbin elçisine çok önemli direktiflerini verdiğini görürüz. Acaba aşağıdaki ihtarı alan, Allah ın örnek elçisi, Rahmanın kur’an dışından ayetlerine ilaveler yaparda, bunlarda Allah katındadır der mi? Yorum sizlerin.
Hakka 44–45–46; Eğer bazı lafları bizim sözlerimiz diye ortaya sürseydi, yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık. Sonra ondan can damarını mutlaka keserdik.
Ne dersiniz, hala bu ayetleri, Rabbin bu sözlerini görmezden gelmeye devam mı edeceğiz. Doğrusu içinde yaşadığımız İslam, öyle bir hala bürünmüş ki, bu yolun nereye ulaşacağını herkes kendisi çok iyi düşünmelidir. Okulda imtihan olduğumuz dersin öğretmeni,imtihandan sonra cevap kâğıtlarını önümüze koyup, kitabı açmamızı söylerdi bizlere. Nerede hata yaptığımızı anlamamız için. İşte Yüce rabbim de hesabın görüleceği o gün, aynısını yapacağını söylüyor ve bakın yanlışları anlayabilmemiz için hangi kitabı ortaya koyacağını söylüyor.
Zümer 69: Yeryüzü, Rabbinin nuruyla parıldamış, Kitap ortaya konmuş, peygamberler, tanıklar getirilip aralarında hakla hüküm verilmiştir. Onlar asla haksızlığa uğratılmazlar.
Hesabın görüleceği o gün kitap ortaya konacak diyor Allah, acaba hangi kitap dersiniz? Dikkatle ayeti okuyalım ve iyice düşünelim. Eğer peygamberimizin gerçek ümmeti olduğumuzu söylüyorsak tabi. Peygamberler tanık olarak çağrılıp, Rabbin gönderdiği kitaplarda ortaya konduğunu, imtihanımızın cevapları da yani, yaptıklarımız söylediklerimiz, inandıklarımız önümüze konarak, her şeyin belli olacağı anı Rabbim, gözlerimizin önüne şimdiden getiriyor bizlere.
Acaba ders alabiliyor muyuz, hiç sanmıyorum çünkü Rabbin rehberi için anlaşılması zor diyenlere inananlar ne yazık ki çoğunlukta. Ama Rabbim bunu da bildiği için bizleri uyarıyor ve çoğunluğa uyarsan seni dinden saptırırlar diyor. Rabbin rehberi artık, her şeyin içinde olmadığı özet bilgi ilan edilmiş, yüksek bir yere asılmış duruyor. Rabbin rehberi, anlayarak okunmayıp, velilere teslim edilmiş, onlardan medet umulur olmuş. Daha açıkçası KUR’AN TERKEDİLMİŞ. Rabbim ne olur bizleri affet. İşte bu terk edilişin ikazını rahman, O yüce adaletini gösterip, şimdiden bakın nasıl uyarıyor kur’an da bizleri, hem de elçisinin hesap günü söyleyeceği, o sözü şimdiden nasıl ikaz ederek söylüyor bizlere. Tabi anlayana, anlamak isteyene.
Furkan 30; Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran' ı devre dışı tuttular.
Allahın elçisini örnek alan, kur’an a sarılır. Onun gerçek ümmeti olup, hesap günü peygamberimizin şahitliğinde, yüzleri kapkara olmak ve ona mahcup olmak istemeyen, yine kur’an a sarılır, çünkü Allah elçisi de yalnız ve yalnız KUR’ANA SARILMIŞTI.
Bizler Rabbin kolay imtihanını, ellerimizle zorlaştırdığımızın artık lütfen farkına varalım. Çünkü Rahman sizleri zayıf yarattım der ayetinde. Rabbim kullarına eziyet veren değil, huzur ve mutluluk verendir. O ışıktır, Rahmettir. Zorluk değil kolaylık verendir. Rabbin yemin ederek kolaylaştırdıklarını, ellerimizle zorlaştırıp, şeytanın işini kolaylaştırmayalım. Kendi ellerimizle cehennemin kapısını açmayalım.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK
|