HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: hakkın kaynağı nedir... Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
asım
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 14 agustos 2008
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 1700
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı asım

burası bizim hakkımız diyoruz....

neden...

ecdadımız buraları kan dökerek almışlar....

size galip gelmişler va analarının ak sütü gibi helal olacak şekilde burayı haketmişler...

yani güçlü ve üstün olan hakeder diyoruz...

eğer siz galip gelseydiniz bizi yenseydiniz burası sizin hakkınız olurdu...

hakkın kaynağı güçtür ve üstün olmaktır...

güçlü ve üstün  olan kuralı koyar...

doğru olan onun dediğidir...

yanılıyor muyum...

hakkın kaynağı nedir...

neye göre bu benim hakkımdır diyebiliyoruz...

dönüp dolaşıp hakkın kaynağı güce dayanıyor gibi geliyor bana...

bu günde öyle eskiden de öyle hep öyle kalacak gibi...

tanrıya bile güçlü ve üstün olduğu için tapılıyor sanki...

eğer tanrı en güçlü en üstün olmasaydı mutlaka ondan daha güçlü olana yönelirlerdi...

tanrının etkili ve güçlü olmadığı düşüncesi ondan uzaklaşmayı daha da kolaylaştırıyor...

güce ve üstünlüğe tapıyoruz...

evet bu malesef böyle...

mesela en temel hakkkımız dediğimiz yaşama hakkımızı ele alalım...

herkesin yaşama hakkı vardır deriz...

buna tüm canlılar dahildir...

değil midir...

mesela bazı bakteriler yada mantarlar yada zararlı dediğimiz bitkiler hayvanlar  var ki onlar yaşarken biz yaşayamayız...

ya da biz varken onlar yaşayamazlar...

bulunduğumuz ortamda onların yaşama hakkı yoktur...

bizim yaşayabilmemiz için onların en azından bulunduğumuz ortamda yaşamamaları gerekir...

şimdi hangimizin yaşama hakkı önceliklidir...

tabi ki güçlü ve üstün olanımızın...

beni öldürmeye çalışan birinin yaşama hakkını elinden alabilirim...

eğer güçlüysem bunu yapabilirim ve onu öldürebilirim...

üstünseniz hakkınız vardır...

sen de üstün ol sen de haket...

dikkat edelim her hangi bir yarışma sınav musabaka da üstün gelen başarıyı da onun getirilerini de hakediyor...

hakketmek için birilerini yenmelisiniz...

yenemezseniz hiç bir şeyi hakedemzsiniz...

dünyaya gelebilemek için bile bir sürü spermi geçip onları yenmeniz üstün gelmeniz gerekir...

diğer spermlerin hepsi ölür çatır çatır...

daha dünyaya gelirken milyonlarca insan olma ihtimali olan spermleri eleyipde geliyoruz...

ve dünya hayatını hakediyoruz...

dünyada da öyle yaşamak için milyonlarca bakteri virüs hayvan türüne üstün gelmeliyiz ki hayatımız devam edebilsin...

üstünlük tek geçerli hak tır...

hak en üstün olanındır...

en üstün olan kuralları koyar...

üstün olan hep haklıdır...

değil midir...



__________________
O halde yüzünü, Allah'ı bir tanıyarak dine, Allah'ın insanları üzerine yaratmış olduğu fıtratına doğrult. Allah'ın yaratışında değişiklik bulunmaz. Dosdoğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Yukarı dön Göster asım's Profil Diğer Mesajlarını Ara: asım
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Merhaba Asım bey,

Alemlerin yaratılış kanunu bu aslında. Temel kanunu, çekirdeği, özü.

Güçlüysen hak eder, kuralı sen koyarsın.

"Evrimim evirip çevirdiği şeyler" başlıklı yazı dizimde bu konuya değinmiş ve nesli sürdürmek ve hayatta kalmak amacının (şehvet) hangi seviye ve görünümde olursa olsun ancak gadap ile sürdürülebileceğini söylemiştim.

Bu üstünlük, bu güç bazen kas gücü, bazen uçmak gibi taktik yetenekler, bazen zehir, bazen görünüm, kamuflaj üstünlüğü ve sair şekillerde beliriyor. Hangi biçimde ortaya çıkarsa çıksın, nihayetinde yaşamı sürdürebilen ve üreyebilen daima güçlü olanlardır.

Bu hayat kanununda etik ve ahlaki hiç bir değer yoktur.

Tabiatta "anne şefkati" bile, sadece hayatta kalmak ve nesli sürdürmek amacına kilitlenmiştir. O dahi "gerçek" değildir. Çünkü mahlukatta "anne şefkati" nin tam zıddı istikamette davranışlar sergileyen milyonlarcası mevcuttur.

Alemlerde "Adalet"in "A" sı bile yoktur.

Sorun, insanın bu gerçekliği görmesi ve buna muhalif hareket edebilme yetisinde.

Bahsettiğim yazı dizisinde, insanların değer verdiği bir takım yargıların da, örtülü bir savaşın eseri olup olmadığını sorgulamıştım.

Zinanın, yalan söylemenin, hırsızlığın, isyanın ilk mağduru kimdir ?

Derince düşündüğünüzde "kötü" olarak görülen tüm davranışların ilk mağdurunun "otorite" yani güç sahibi olduğunu kavrayabilirsiniz.

Otorite / iktidar / lider, hoşnut olmadığı davranışı kötü görmüştür. O kötü gördükten sonra, o davranış zaman içerisinde etik değer haline gelmiştir.

Etik değeri belirleyen otorite, hakkı da tayin edici konumdadır. Ve O, gücünü sürdürdüğü müddetçe haklıdır.

Kurulmuş bütün mahkemeler, güçlü olanın buyurduğu kanuna göre hükmeder. Bu nedenle, bütün kanunlar politik bir nitelik arzeder.

Kanunlar ve mahkemeler, adaletin değil, siyasi otoritenin arzularının bekçisidir. 

Adalet, hak gibi kavramlar da, insanlığın "göreceli" kavramlarıdır.

Size göre hak olan, bir başkasına göre hak olmayabilir.

Bu çağda hak görülen 5000 sene sonra haksızlık ve çirkinlik olarak görülebilir.

Mesela, erkeklerin kadınlara karşı davranışlarında hakkaniyetin ölçüsü bu gün ile 5000 sene öncesine kıyaslandığında "ortak" değer yargılarından bahsedebilir miyiz ?

Kuran'ın indirildiği dönemde bile, kölelik meşru kabul ediliyor ve fakat ondan uzaklaşılmaya çalışılıyordu.

İnsanlığın bu gün geldiği nokta "en azından" o güne göre kölelik açısından daha ileridir.

Zannım o ki, teknoloji ilerleyip insan emeğine gerek olmayan bir çağ geldiğinde bir insanı ücretle çalıştırmak bile en az kölelik kadar "çirkin" görülecektir.

Birbirlerimizin yaşama hakkını kutsal gördüğümüz şu aşamamızda, hepimiz et yiyebiliyoruz. Et demek, bir diğer canlının yaşam hakkının irademizle sonlandırılması demektir. İşin esasına baktığınızda bu çetin bir çelişkidir.

Biz güçlü olduğumuz için, o canlıların ölümünü / öldürülmesini "meşru" görüyoruz. Fakat uzaydan bizden daha güçlü ve zeki bir canlı peydah olsa ve o bizim etlerimizle beslenecek olsa bunu hiç de sevimli ve meşru görmezdik. Onların dininde "kurban" meşru olsaydı, onların tanrıları için kurban edilmekten mutlu olur muyduk ?

Nihayetinde, hakkın güçlüye ait olması meselesi bütün evrenin kanunudur. Kütlesi büyük cisim bile, kütlesi küçük cisimden üstündür. Onu çekip çevirir, çarparsa parçalar.

Davranışlarımızın ve düşüncelerimizin üstündeki perdeyi çekip almazsak, insan buna direnebilen bir varlıktır.

Kendi aleyhinde tanıklık yapabilir. Kendi gücünü kullanmama, kendini durdurma yeteneğine sahiptir. Kendisi apaçık güçlü iken, haksızlığını kabul edebilir. Bunu riya ve sair gayelerle yaparsa evrenin kanunu değişmemiş olur.

Yok bunu bir ilke olarak benimsemiş de o sebeple yaparsa işte bu bütün evrenin belirlenmiş yazgısında / kanununda sıradışı bir durumdur.

Allah'ın / kamunun olan mülkü elde etmiş olsa bile, bunu kendi kazanılmış hakkı olarak görmeyip, başkasına -üstelik "gizlice"- paylaştırırsa, işte bu da normal olmayan bir durumdur.

Zulme uğradıktan sonra, gücü yettiği halde intikam almayıp da, affı ve barışı gerçekleştirirse, üstelik bunu herhangi bir iktidar, oy, taraftar toplama gibi bir gaye olmaksızın icra ederse, bu da normal olmayan bir durumdur.

Muhatapları olan insanlar iktidar yönünden pek güçlü olduğu ve onlar kendilerini daha güçlü olma adına aralarına çağırdığı halde, zulümleri sebebiyle onlara karşı duran ve bu sebeple risk alan kimsenin davranışı da -eğer o iktidar veya dünyalık başka bir fayda derdinde değilse- normale aykırı bir davranıştır.

Bu, normale aykırı, hayatın çirkin gerçekliğine muhalif tavır, insanla hayvanın ayrım noktalarını çiziyor gibi. Bu ayrım çizgisinin altında kalanlar için "adem" demek pek uygun görünmüyor.

Adem olmayan için adalet çok yabancı ve komik bir kavramdır.  




__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 
aliaksoy
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 05 subat 2007
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 989
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı aliaksoy

Selam,

Bir iki şey daha ilave edeyim.

Adalet, aslında farklılıkları gidermekle, eşitlemekle ilgili bir kavram. Dağına göre kar yağdırmamakla ilgili.

Çünkü mesela kimisi, kimisinden daha zekidir. Eğer bu farklılığı serbest bırakır ve sonucu üstünlüğe bağlarsanız daha zeki olan diğerine galip gelir.

Halbu ki, insanın doğuşunda sahip olduğu şeylerin hiç biri onun yeteneğinin, marifetinin eseri değildir.

Zeki isen, bu senin genlerinin sonucudur ve genlerini sen seçmemişsindir. Zeki olmayan da bu sebeple kınanacak değildir, onunki de seçim işi değildir.

Doğduğunda içinde bulunduğun çevreyi de sen seçmezsin. O da, senin kaderindir / güç yetiremeyeceğin akıbetindir.

Demek ki, hayat bizi türlü türlü farklılıklar içinde var ediyor. Bu farklılıklar, kimini kiminden üstün hale getirebilir.

Adalet ve din odur ki, bu farklılıkları / farklılıkların neticelerini sıfırlasın, eşitlesin.

Eğer dağına göre kar yağdırırsanız, güçlünün gücünü pekiştirmekten başka bir şey yapmış olmazsınız.

Buna birinci prensip diyelim.

İkinci mesele, dağına göre değil, ihtiyacına göre kar yağdırmaktır.

Mesela, bir yere yığılmış yiyeceği bir gruba eşit olarak dağıttığımızda kimisine ihtiyacından fazla, kimisine ihtiyacından az düşebilir. 

40 kiloluk kişinin yemesi gerekenle, 100 kiloluk bir bedenin ihtiyacı olan bir değildir.

Şu halde, sadece eşit paylaşım değil, ihtiyaç odaklı bir paylaşımdan da bahsetmeliyiz ki, adalet söz konusu olsun. 

 



__________________
"(Onu size indirdik ki) <Kitap, yalnız bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz ise onların okumasından habersizdik (o Kitâpları okuyamıyor, dillerini anlayamıyorduk)> demeyesiniz."(En'am,156)
Yukarı dön Göster aliaksoy's Profil Diğer Mesajlarını Ara: aliaksoy Ziyaret aliaksoy's Ana Sayfa
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats