Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

sevgili ibrahimim iyi bir cevap vermişsin.ben olsam cevap bile vermezdim!! çünkü vahdet kardeş daha yazıyı bile okumamış gerçi okusada değişen birşey olmayacak gibi görünüyor.çünkü yazdığı şeylerdende anlaşıldığı gibi tüm kapıları kapatmış fikirlere.ona göre birileri onun yerine düşünüp araştırmış(alimler,sahabiler, v.s..).halbuki kurana baktığımızda allah ayetinde derki:

[18]* 16:103 Kuran'ın dışındaki  kitaplar kısmen tahrife uğramışlardır. Kuran'ı mevcut Tevrat ve İncil çevirileriyle karşılaştırırsak Kuran'ın orijinalliği ortaya çıkar. Örneğin, Tevrat'ın Çıkış 32:20 ayetiyle Kuran'ın 2:93 ayetini karşılaştırınız. Dr. Maurice Bucaille'nin "The Bible, the Quran and Science" (Tevrat-İncil, Kuran ve Bilim) adlı kitabı bu konuda bir klasiktir. Bu ayetin son bölümü şu biçimde de anlaşılabilir: "Amaçladıkları kişinin dili anlaşılmaz bir dil, bu ise mükemmeldir, apaçıktır."

73. Kendilerine ayetlerimiz apaçık olarak okunduğu zaman inkar edenler inananlara, "Hangimiz daha gönençli ve hangimiz sayısal üstünlüğe sahiptir," derler.

* 19:81 Kendini heykellere adamak (7:138) şirkin sadece bir türüdür. Allah'ın isminin yanında başka isimleri anmaktan hoşlanmak (39:45), din adamlarının Tanrı adına koyduğu din kurallarını izlemek (9:31; 42:21, 6:148), peygamberlerin ve evliya olduğuna inanılan kimselerin şefaat ve yardımına inanmak (2:48;10:18), peygamberlerin hatasız olduğunu ileri sürmek (18:110) gibi tavırlar da şirktir. Müşrik kafalar, şeytanın hipnozu altında bulunduklarından Kuran'daki apaçık ayetlere rağmen kendilerinin hâlâ tek Tanrıcı olduklarını sanırlar (6:23). Bak 18:32-42.

 taha 71:Dediler ki: "Bize gelen apaçık kanıtları ve bizi Yaratan'ı bırakıp seni seçmeyiz. Nasıl yargı vereceksen ver. Yargın bu dünya hayatıyla sınırlıdır!"

hac 16. Böylece, biz onu apaçık ayetler olarak indirdik. ALLAH dilediğini ve dileyeni doğruya ulaştırır.*[3]

nur 1.Bu, indirerek yasa olarak yayımladığımız bir sure olup öğüt alasınız diye içine apaçık ayetler yerleştirdik.

nur 34. Size apaçık ayetler, sizden önce geçmiş kimselerden örnekler ve erdemliler için bir öğüt indirmiş bulunuyoruz.

bak kardeşim bunlar açıkça ayetler işte inkarın varsa rabbime yönel ben söylemiyorum rabbim söylüyor.

 42:52 Muhammed dahil hiçbir insan kimseye kurtuluş için klavuzluk edemez (28:56) ancak, her mümin Tanrı tarafındın belirlenen "doğru yola" klavuzluk edebilir. Bir başka deyişle, dini ve hidayeti belirleyen Tanrı olup, bize düşen onun tebliğidir. Muhammed peygamberi ayrı bir hidayet kaynağı haline getirmek şirktir. Bak 6:112-114; 39:11.

başka söze gerek yok.allah razı olsun ibrahim kardeş..yazılarının devamını beklerim..allaha emanet olun

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

39/11 De ki: "Dini Allah'a halis kılarak O'na kulluk etmekle emrolundum."

6/114 ALLAH'tan başka yasa koyucu mu arayayım? O ki size kitabı detaylı olarak indirmiştir. Kendilerine kitap vermiş olduklarımız onun Rabbin tarafından indirilmiş olduğunu bilirler. O halde kuşkulananlardan olma.

42/52 Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir iman nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.

18/110 De ki, "Ben sizin gibi bir insandan başka bir şey değilim. Tanrınızın bir tek Tanrı olduğu bana vahyedildi. Rabbiyle karşılaşmayı uman herkes erdemli işler yapsın ve Rabbine olan kulluğa hiç kimseyi ortak koşmasın."

peygamber ne şefaat edebilir nede başka bişey o sadece habercidir.ona uyun

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

 Merhaba,

Bu forumun 18.sayfasinda izah ettigim bir hususu biraz acmak istiyorum.

Bundan once bir hususu vurgulamak gerekir. Kuran'in isabetli anlasilmasi icin, orjinal hitap ortaminda ifade ettigi  anlamin iyi tespit edilmesi sarttir. Mesaji anlasilsin diye muhatap toplumun dilini esas alan vahyin, icerigindeki kelimeleri  secilirken ve onlar kullanilirken soz konusu toplumun kargasaya suruklenilmesi dusunulemez. Yani Kuran Ilk muhataplari Araplar tarafindan anlasilsin diye Arapca  gonderilmis ve onlarin dil kullanimlari esas alinmistir. Aksi takdirde Kuran ile birlikte birde sozluk gonderilmesi icab edecekti.

O halde Kuran'da her kelime gibi Melek kelimeside Mekke'de bilindigi sekliyle kullaniliyordu. Inanci sekillendiren her kelimede oldugu gibi, Melek kelimesinin de  bilinen,meshur anlam koku  esas  alinarak bu kelimeye izafe edilen yanlis inanclar onaylanmamis ve yeni duzenlemeler yapilmistir.   

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam ,

6:101

بديع السموت والأرض أنى يكون له ولد ولم تكن له صحبة وخلق كل شيء وهو بكل شيء عليم

Daha önce bu forumda  6.sure 101.ayet ile ilgili yazdığım meali -ayeti bir üstteki ayetle birlikte değerlendirmemiş olmam nedeniyle- sildim.

Yeni meal çalışmamı, yine bu foruma yazma gereği duyuyorum:

6.100 Allah'a bir de cinleri (ins olmayanları/ kendilerini insten farklı bir konuma oturtanları / ins ten farklı bir konuma oturtulanları) ortak koştular. Oysaki, onları O yaratmıştır. Bilgisizce O'na oğullar ve kızlar isnat etme saçmalığını gösterdiler. Şanı yücedir O'nun! Onların nitelemelerinin ötesindedir O!

6.101 O, göklerin ve yerin eşsiz yaratıcısıdır. O (doğurması söz konusu edilmeyen) Yüce Yaratıcı’ya (nesep yolu ile) bir çocuk nasıl ilişkilendirilebilir? Kendisine  bir refika / bir eş de isnat edilmemiş.  Her şeyi O yaratmıştır ve her şeyi hakkıyla bilen O'dur.

37.150 Yoksa biz, melekleri, bunların tanıklık ettikleri bir sırada, dişiler olarak mı yarattık?

37.151 Dikkat edin, onlar, iftiralarının bir eseri olarak mutlaka şöyle diyecekler:
37.152 "Allah doğurdu!" . Muhakkak ki onlar yalancıdırlar.

37.158 Allah'la cinler arasında bir nesep oluşturdular. Cinler (kendilerini insten farklı bir konuma oturtanlar/ ins ten farklı bir konuma oturtulanlar ), kendilerinin Allah’ın huzuruna getirileceklerini bilmişlerdi.

Yüce Yaratıcı , Kitabını Arapça inzal ettiği için, Arapçanın yapısı gereği kendisinin doğurmadığını vurgulamak için “o” zamiri ile kendisinin tek olduğunu ifade etmiş,  bununla beyinlerde çok tanrıcılığa giden yolları kapamıştır.

Arapça’da Ortak Edinmeyen Yüce Yaratıcı için “HÜVE” ve “HU” eril zamirleri kullanılabilirken“HİYE” ve “HA” dişil  zamirleri  kullanılmamaktadır.

Şayet Hiye ve Ha  “dişil zamirleri” Yüce Yaratıcı için kullanılsa idi; hem çoğul anlam ve hem de doğurganlık  ,hamile kalabilen ,doğurabilen bir tanrıça ,birçok tanrılar, tanrıçalar, kız melekler ,kızlar, oğullar anlamları peşi sıra ortaya çıkacaktı. .Bu sebeple Arapça’da Yaratıcı’nın doğurgan olmadığını vurgulamak için de dişil değil eril O  zamirleri kullanılmaktadır.

Ayrıca  yine bilindiği üzere “O” zamirleri ; “Yücelik belirten Biz” zamirini “O” ile karşılamakta oldukları için Yüce Yaratıcı’nın çoğul olmadığını , tek ve ortaksız olduğunu da belirtmektedirler.

Türkçemizde olmayan Hu zamirindeki  bu anlamları, Türkçe ifade edebilmek için 6:101 ayeti  yeni çalışmamda parantezlerle meallendirdim.

Saygılarımla