Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Dostlar,
Aşağıdaki yazı Hürriyet Gazetesinden alıntıdır.
Gelişmek için okumak gerek - Mehmet Nuri YILMAZ
İNSANIN, bilgi seviyesini, mantık dokusunu, hitabetini, fikri ve iradi melekelerini geliştirmesi için okumaya ihtiyacı vardır. Okumak, insanı aynı zamanda olgunlaştırır ve geliştirir.
Bunun için, insanlığın bilgi hazinesinin depolandığı kitapları kendimize arkadaş ve yoldaş edinmeliyiz. Yoldaşı kitap olanın yolu hiçbir zaman "cehalet çıkmazı"na sapmaz. O, bilginin rehberliğinde kendi yolunu en iyi şekilde tayin edebileceği gibi, elinde tuttuğu meşale ile başkalarının yolunu da aydınlatmak gibi ulvi bir görevi yerine getirmiş olur.
Okuyucularımızdan zaman zaman çeşitli sorular alıyorum. Bu soruların pek çoğu şunu gösteriyor ki, insanlarımız merak ettiği konular hakkında bilgi kaynaklarına başvurmayı alışkanlık haline getirmemişler. Konulara duydukları merak sınırlı ya da günübirlik olduğu için araştırmaya yönelmek yerine, kendilerine sunulan bilgilerle yetiniyorlar. Geçenlerde, "abdestte su tasarrufu" konusunda aldığım soru da bunlardan birisiydi. Konu gündeme düştükten sonra basit bir ilmihal bilgisinin bile pek çok insanımızda mevcut olmadığını üzülerek müşahede ettim.
Halbuki, insanı diğer yaratıklardan farklı kılan üstün özellikleri vardır. Bunların başında öğrenme kabiliyeti gelir. Gerçekten de hadiseler karşısında hayvanlar, içgüdüleri ile hareket edip tepki gösterirken, insan daha ziyade tecrübe diye ifade edilen bilgi birikiminden istifade ederek tavır sergiler.
Bir toplumun her yönüyle inkişafi, o toplumda yaşayan aydın sayısının artmasına bağlı olduğuna göre, okuma alışkanlığının her ferde kazandırılmasına olan ihtiyaç ortadadır. Çünkü, aydınlanmanın bundan başka yolu yoktur. Bu noktada okuma aracı olan kitabın önemi de ortaya çıkmaktadır.
İnsanoğlu, beyninde düşünce kıvılcımının parladığı günden bu yana düşündüğünü, duyduğunu ve hissettiğini çeşitli malzemelerin üzerine aktarmıştır. Yazılı metin olarak bilebildiğimiz en eski örnekler, bundan beş bin yıl önce Sümerler tarafından kil tabakasına yazıldıktan sonra fırınlanarak sertleştirilen levhalardır. Dünyanın en eski destanı olan Gılgamış Destanı böyle yazılmıştır.
O zamandan günümüze geliştirilen tekniklerle kitapların yazılması ve geniş kitlelere ulaştırılmasında çok büyük mesafeler katedilmiştir. Teknolojide, bugün ulaşılan seviye koskoca bir kitaplığın küçücük bir çantada veya bilgisayarda taşınmasını mümkün kılmaktadır. Hele internet dünyası başlı başına bir bilgi hazinesidir.
Ancak bütün bunlar okuyan ama devamlı okuyan insanlar için bir mana ifade etmektedir. Zira okuma alışkanlığına sahip kişi hiçbir dostu kendisine kitaptan daha yakın görmez. Onun için kitapsız bir dünyada yaşamak, çekilmez bir yük haline gelir. Böyle bir insanı kitapsız düşünmek mümkün değildir.
Bir düşünce adamının dediği gibi, insan her şeyi okumalı, fakat hiçbirinin müfrit taraftarı ve mutaasıbı olmamalı. Kararlılık, ihtiyat ve itidali elden bırakmamalı. Fikirleri tartarak okumalı. Gerçekten bu gibi kitapların okunması insanın, özellikle gençlerin beyinlerinde fırtınalar estirebilir. Taptaze dimağlara süzgeçten geçirilmemiş vahşi fikirlerin girmesi huzur bozmaktan başka bir işe yaramaz. Aykırı felsefi fikirlerle oynamak herkesin kárı değildir. Öyle şeylerle uğraşan bir insan, laboratuvarda çalışan bir kimyacı hassasiyeti ile zehirli maddeleri ayıklama yetisine sahip olmalıdır.
Dini eserleri okurken de dikkatli olunması gerekir. Zira, din hususunda çoğunluğa dengesini kaybettiren şey fikrimi derinleştireyim derken sapılan çıkmazlar, düşülen uçurumlardır. En güzel derinleşme, hakikati olduğu gibi kabul etmektir. Sığ bilgilerle inilecek derinlerden başka şeyler çıkar, esas hakikatin kaybolduğu görülür. Çünkü pek çok kimseler derinleşme ve araştırma metodunu bilmeden oldum olasıya giderken, isabetsizliklerle de karşılaşabilirler. Çünkü hakikat feyzi bazı şeylerin zahirinde görülür. Bazen derinliğine araştırma o feyzin kaybolmasına da sebep olabilir. İnsan bir hakikati etraflıca araştırayım derken, düştüğü derinlikten bir daha yukarı çıkamama tehlikesiyle de karşı karşıya kalabilir ki, bu bize "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma" prensibinin ne kadar doğru olduğunu hatırlatır.
Üzülerek görüyoruz ki ülkemizde kitap okuma oranı çok düşük olduğu gibi, yayımlanan kitapların dolaşım hızı da buna paralel gitmektedir. Okumayan bir toplumdan sağlıklı kararlar çıkması ise oldukça zordur. Halbuki "Oku!" ilahi bir emirdir. Ayrıca Cenab-ı Hakk yazı aleti kaleme yemin etmekte ve bileni bilmeyenin üzerinde bir mevkiye koymakla okumanın önemini açık bir şekilde bizlere bildirmektedir. O halde bize düşen, süratle okuyan bir toplum haline gelmektir.
Okumak, adam olmaktır!
__________________ O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şefkatli, çok merhametlidir.
|