Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam,Allah tüm herşeyin sahibi ve tek otorite,emir verir uyulmazsa ya affeder ya cezayı uygun görür,

kuranda 60 gün oruç cezaları var,iki yerde geçiyor,zıhar ve hata ile birini öldürme,zıharda yani kişi artık ailesine sen benim bundan sonra eşim değilsin anamsın gibi yıkıcı sözlerle bağı gevşeten yeminler ediyor tabi sadece bu sözlerler değil,kişi ailesine tekrar dönmek istediğinde ise Allah ona bir DUR deyip bir cezayı öngörüyor,aslında ceza değil ama bizler böyle algılıyoruz sizce bu cezanın hikmeti nedeni ne olsa gerek?

Allah kulları için hep aftan yana,bir kişi hata ile bir kişiyi öldürdü,burada o kişinin bağışlanmasını bağışlayanlar için bir kazanç olarak belirtmekte,anlaşma olur ise öldüren için Allah cezalar önermekte,sizce bu cezaların hikmeti nedeni ne olsa gerek?

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

selam çok doğru söylemişsin iman,

benim bu konuda başlık açmamın nedeni;formdaki kuranın açıklanmasına bir katkı sağlamaktı,ben o 60 günlerin ceza değil fıtrata uygun emirler olduğunu biliyorum,

bir ayet açıklamırken farklı yöntemlerden de yarar sağlayabiliriz benim göstermek istediğim yöntem ise ''evet ceza değildir kabul ancak,hikmeti nedir?

işte bu!bizler hayatta bir çok kurala uyuyoruz,basitçe bir trafik kurallarını ele alalım,işte şurda şu hızdan yukarı çıkma şu lambada şunu yapma,bizler bu kuralların neden konduğunu biliyoruz,sorsalar bir dosya anlatırız,insanoğlu bir kurala uyarken nedenini biliyor,

Tek otoritenin kurallarına baktığımızda ise sebebini anlamasak dahi uymak durumundayız ancak,aynı trafik kurallarında olduğu gibi,dinde de  çoğunluğun ceza diye adlandırdığı emirleri 'ne hikmeti olsa gerek'diyerek sorgulama yönüne gidersek yada bu yönü geliştirirsek;

sanıyorum o zaman kuranı anlamada daha fazla yol alabiliriz,

mesela zıhar demişim,kişi bunu eşine yaptı ama sözü unuttu veya neyse eşe geri dönmek istedi,burada o kişiya Allahın bir dur demesinin bir anlamı var,kendimce örneklersem,

1-kişi bu şekilde ailesine davranarak,ailenin bağlarıyla oynamıştır (bu zıharı yapan kişi için çok basit gelmiştir,aile bağlarıyla oynamak ona çocuk oyuncağı gibi görünmüş olmalı)

2-eşini derin üzüntülere sevketmiştir,o eşte bunun sıkıntısı çok fazladır,hele o devirde kapıya konmakla eş değer(ancak koca rahat)

3-Allah alimdir bizlere göre basit gelen bazı şeyler aslında ağır sorumluluklar taşır.

Allah aile kurumunun kutsallığının ne derece önemli olduğunu,o kurumla asla ve hiçbir şekilde keyfi olsun olmasın oynanamayacağını göstermiş,yapan kişiye 60 gün orucunu emrederek,şuçlunun suçunun Allah katında ne denli önem taşıdığını, Allah tarafından dikkate alındığını,basite indirgenecek bir hata olmadığını göstermiştir,bu arada koca tarafından bu incitmeye maruz bırakılan eş ise;kocaya verilen bu ceza ile(şimdilik ceza diyelim)teselli edilmiş,gönlü alınmıştır.

selametle        

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam Dostlar

Bence Zıhar'ın içeriğinden ziyade onunla o gün ne amaçlandığı önemlidir. Bu amaçlanan şey çeşitli toplumlarda farklı şekillerde halen icra edilmekte midir? Bu önemlidir.

Maksadın ne olduğuna odaklanmak Kur'anı bir çağa ve kültüre hapsetmekten de korur bizi.

ZIHAR yapanlar kınanırken aslında ne denmek istenmektedir? Benim anladığım kadarıyla burada kadınları bir lafla boşamaya hevesli erkekegemen anlayış eleştirilmektedir.  Evliliğin süreğenliği erkeğin iki dudağı arasında değildir. (Boş ol, boş ol, boş ol zırvası da bu kapsamda değerlendirilmelidir)

Bu çirkin tavrın ifadesi olan söz etkisizleşerek Türkiye'de "anam, avradım olsun" haline dönüşmüştür. Bugün bu laf boşboğazlık kapsamında olsa da yine de çirkindir. Ve aklı başında olan bir insana tabiki yakışmaz. Bu konudaki bir çalışmayı buradan okuyabilirsiniz.

Forumdaki bir yazıdan ilgili kısmı istifadenize sunmak istiyorum.

Diğer bir cahiliye uygulaması olan “zıhar”ı da burada zikretmek gerekir. Zıhar, evli erkeğin, kendi karısına artık hiçbir şekilde onunla evlilik hayatı içinde olmayacağı anlamına gelen ve şiddetli kızgınlık gibi durumlarda söylediği “senin sırtın, bana annemin sırtı gibidir” sözleridir. Böylece nasıl bir insan annesiyle bu tür bir yaşantı içinde olamazsa, karısıyla da ilelebet evlilik ilişkisi içinde olamayacağını ifade etmiş bulunmaktaydı. Ne var ki Kur’an bu yemini bir insanda iki kalp olamayacağı gibi hükümsüz addetmiş ve insanların ağzına gelip de dayandığı hiçbir mesnedi olmayan sözler olarak tarif etmiştir. Zıhar ayeti şöyledir:

“Allah bir adam içinde iki kalp yaratmadığı gibi, ‘zıhar’ yaptığınız eşlerinizi de analarınızın yerinde tutmadı... Bunlar sizin ağızlarınıza geliveren sözlerden ibarettir. Allah ise gerçeği söyler ve doğur yola eriştirir.” (Ahzab 33/4)

Diğer bir ayette ise bu gibi ifadelerin çirkin ve saptırma sözler olduğu sert bir üslupla anlatılmış ve bunu yapanlara maddi ve manevi cezalar getirilmiştir:

“İçinizden zıhar yapanların kadınları, onların anaları değildir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Şüphesiz onlar çirkin bir laf ve yalan söylüyorlar... Kadınlardan zıhar ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur... (Buna imkan) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ard arda iki ay oruç tutar Buna da gücü yetmeyen altmış fakiri doyurur. “ (Mücâdele 58/2-4)

Bu ayetlerde görüleceği üzere oldukça ağır müeyyideler getirilmektedir. Bu ise istenmeyen bir fiilin yapılması nedeniyledir. Bilindiği gibi boşanma sonrası dönüşlerde böyle cezalar yoktur. Kadın açısından olaya bakılacak olduğunda ‘zıhar’ oldukça aşağılayıcı olduğu gibi, bir sözle kadının bir hiç sayılışının da ifadesidir. Yukarda en son zikredilen ayetler Mücâdele sûresindendir. Bu sûreye adını veren olay, sûrenin ilk ayetinde kocasına yaşlanana kadar hizmet etmiş, çocuklar yetiştirmiş bir kadının zıhara muhatap olup Hz. Peygambere gelip hakkını arayışıdır. Allah’ın bu ayetteki ifadesiyle bu kadın Hz. Peygamberle bu konuda mücadele etmektedir. Kur’an’ın bir çok yerinde Peygamberle mücadele yergi konusu olurken, burada böyle bir üslup kullanılmamış ve adeta haksızlığa uğramış kadınların haklarını aramaları için teşvikkâr bir anlatım seçilmiştir. Hz. Peygamber’in kendisine “kocan sana haramdır” demesi üzerine onunla bu konuda konuşmayı uzatmış olmalı ki Allah “Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir...” (Mücâdele 58/1) demiş ve yukarıda zikredilen hükümleri vazetmiştir. Ayrıca Allah “kadının sözünü Allah işitti” diyerek haklılığını onaylamakta ve onun mağduriyetini gidereceğine işaret etmektedir

http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=1430