Allerjik nezle
Toplumda en sık görülen allerjik hastalıklardan birisidir.
Yaklaşık her 10 kişiden birinde allerjik nezle vardır.
Bu kişilerin çoğu da " allerji ile birlikte olan" durumlardan şikayetçidir.
Aramızda nezle olmayan yoktur. Bir an önce geçmesini beklediğimiz katlanılmaz bir durumdur: burun akıntısı, burun tıkanıklığı, hapşırma, koku alamama ve beraberinde halsizlik ve kırıklık hissi...
Bu şikayetlerin çok uzun süre, aylarca ya da tüm yıl boyunca devam ettiğini düşünün: Kuşkusuz çok daha dayanılmaz bir durum olacaktır.
İşte allerjik nezle bu şekilde seyreder. Mikrobik nezlelerden farklı olarak, bir de burun kaşıntısı ve ard arda hapşırmalar vardır. Polen allerjisi olanlarda tüm ilkbahar süresince, ev tozu akarlarına allerjisi olanlarda tüm yıl boyu devam eder nezle şikayetleri...
Allerjik nezle, tanısı ve tedavisi kolay bir hastalıktır. Ancak genellikle hastalar çok uzun süreler ızdırap çektikten sonra “acaba şikayetler allerjik mi?” diye akıllara gelir ve uzman hekimlere başvurulur. Gerekli testler yapılır, tedavi başlanır ve kısa sürede allerjik hastalık bulguları ortadan kalkar.
Bu allerjik nezlelerin “klasik” ve pratisyen hekimler tarafından bile kolaylıkla tanı konulabilecek formudur. Ama her zaman allerjik nezle böyle “gürültülü” seyretmez. İşte asıl sorun da burada ortaya çıkar.
Yazımıza başlarken allerjik nezle ile birlikte olan hastalıklar kavramından bahsettik. Allerjik nezlelerin belki de en önemli yönü budur. Bazı hastalarda allerji tüm bulgularıyla ortaya çıkmaz. Hastalık daha “sinsi” seyirlidir. Üst ve alt solunum yollarında oluşturduğu değişiklikler hasta için daha büyük problemlere neden olur. Nedir bunlar?
Sinüzit
Hemen herkesin çok iyi bildiği bir hastalıktır.
“Sinüsler” kafa kemikleri içinde bulunan, içleri hava ile dolu, boşluklardır. Duvarlarını aynı burun içindeki gibi bir doku kaplar (mukoza) ve sinüs ağzı adı verilen havalanma delikleri burun boşluğuna açılır.
İşte bu organların iltihabi hastalığına sinüzit adı verilir.
Allerjik nezle ile sinüzit arasında ne gibi bir ilişki olabilir? En basit açıklaması: allerjik nezle sinüzit gelişimini kolaylaştırır. Allerji nedeniyle burun içinde ve çevre dokularda meydana gelen ödem (şişlik) sinüs ağızlarının kapanmasına ve sinüslerin iltihaplanmasına neden olur.
Bu nedenle, sık sık sinüzit olan, sinüzit şikayetleri uzun süre devam eden ve tedaviye rağmen kısa süre sonra sinüziti nüks eden kişilerde allerji ve allerjik nezle varlığı mutlaka araştırılmalıdır.
Orta kulak iltihabı
Anne babalar çok iyi bilir.
Doktorlar bazen “çocuğunuzun kulağında sıvı var” ya da “kulak zarında çökme var” gibi tanılardan bahsederler. Hatta “kulağa tüp takılması gerekiyor” gibi anne babayı iyice tedirgin eden söylemler olur.
Bu durum tıpta “seröz otit media” olarak adlandırılır. Orta kulak havalanmasının bozulması neticesinde ortaya çıkan, allerjinin “gizlice” rol oynadığı bir hastalıktır. Orta kulağın havalanmasını sağlayan östaki borusunun geniz tarafındaki ağzının, yine allerjiye bağlı ödem nedeniyle tıkanması seröz otit medianın sık rastlanan sebeplerinden birisidir.
Hepimiz çok iyi biliriz ki sesin iletilmesi için havaya gereksinim vardır. Orta kulak içindeki minicik kemikçikler, kulak zarından gelen ses titreşimlerini iç kulağa iletirler ve beynimiz bu iletiyi ses olarak algılar. Seröz otit mediada en önemli şikayet, orta kulak havalanmasının bozulması nedeniyle ses iletiminin bozulması, daha basit bir deyişle duymanın azalmasıdır.
Çocuğunuzun ilköğretim okuluna yeni başladığını ve seröz otit media problemi olduğunu düşünün. Çocuğun işitme fonksiyonu tam olmadığı için, hem çevresi ile iletişimi bozulacak hem de derslerini algılama ve öğrenme kapasitesi düşecektir. Özetle; okuma yazmayı yaşıtlarına göre geç öğrenen, sınıf içinde uyumu ve iletişimi iyi olmayan çocuklarda seröz otit media ve allerji araştırılması gereken bir durumdur.
Halsizlik, başağrısı ve algılama bozuklukları
Allerjik nezlesi olan kişilerin çok sık olarak yakındığı diğer durumlardır. Nezle (grip) olduğumuzda hepimiz tecrübe etmişizdir; okuduğumuzu anlamayız, konsantre olmakta güçlük çekeriz...
Günlük yaşantıyı olumsuz olarak etkileyen tüm bu şikayetler, allerjik nezlelerin doğru olarak tedavi edilmesi ile tamamen ortadan kalkacaktır.
Astım
Bir hastaya allerjik nezle tanısı konduğunda, sorulan ilk soru genellikle şudur: “Bu hastalık astıma döner mi?”
Çok yerinde ve doğru bir sorudur.
Önceki yıllarda “allerjik nezleli hastaların yaklaşık üçte birinde astım gelişir” denirdi. Ama bugün çok iyi biliyoruz ki, allerjik nezlesi olan her hastanın bronşlarında (akciğer hava yolları), ileride astım belirtilerine neden olabilecek değişiklikler olur. Bu değişiklikler allerjik nezlenin şiddeti ile yakından ilişkilidir. Yani allerjik nezle belirtileri ne kadar fazla ise ve tedavide ne kadar geç kalınmış ise, akciğerlerdeki değişiklikler de o oranda ileri düzeydedir.
Allerjik nezle tanısı konan her hasta, mutlaka alt solunum yolları yönüyle de değerlendirilmeli ve gereken tedaviler zamanında başlanmalıdır.
“Astım” kelimesi ile başladığımız son bölümü okurken biraz canınız sıkılmış olabilir. Gerçekten de astım, hastaların ya da anne babaların duymak istemedikleri, hatta genellikle korktukları bir hastalıktır. Ama rahat olun, astımın “korkulu bir rüya” olduğu dönemler artık gerilerde kalmıştır. Günümüzde, zamanında başlanan modern ilaçlarla astım kontrol altına alınmakta ve hastalar tamamen normal bir yaşam sürdürebilmektedir.
Son söz
Evet, görüldüğü üzere burnumuz sadece kozmetik endişelerle estetik operasyonlara malzeme olan bir organımız değildir.
Basit olarak algılanan bir hastalığı bile, yaşamımızı değişik boyutlarda etkileyebilmektedir.
Bu nedenle lütfen “allerjik nezle” deyip geçmeyin...
Sağlıkla kalın... |