Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
"ALLAH'A VE MUHAMMED'E" DEĞİL "ALLAH'A VE ELÇİSİNE" İTAAT
ELÇİYE (RESULE, PEYGAMBERE) İTAAT NE DEMEKTİR?
Kuran'daki İslâm'a karşı delil
getirme çabasında olan gelenekçi İslâmcılar "Allah'a ve resulüne itaat edin"
şeklindeki ayetleri gösterip; Kuran'da "Allah'a ve Resulüne uymamız söyleniyor.
Kuran'a uymak Allah'a uymaktır, hadislere uymak Peygamber'e uymaktır"
demektedirler.
Söz konusu ayetlerde Peygamberimiz hep "Resul" kelimesi ile anlatılmaktadır.
Peygamber Farsça kökenli bir kelimedir ve Kuran'da geçmez. Kuran çevirilerinde
elçi manasına gelen "resul" kelimesi ya aynen "resul" diye ya da "Peygamber"
diye çevrilir. Kuran'da geçen "resul" kelimesinin tam karşılığı "elçi"
kelimesidir. Bu kelime hem Allah�ın elçisi, hem de herhangi bir elçi manasında
kullanılır. "Resul" diye geçen kelimeyi "elçi" diye çevirmek tam doğru bir
çeviri olmaktadır. Nitekim bir çok çeviri de böyledir.
Kim Allah'a ve elçisine itaat ederse ve Allah'tan korkup sakınırsa işte
kurtuluşa ve mutluluğa erenler bunlardır.
24 Nur Suresi 52
Allah'a ve elçisine itaat edin ki merhamet olunasınız.
3 Ali İmran Suresi 132
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Belli bir yaşın üzerindeki kişilerin çoğu “resul” kelimesinin manasını ve
kullanılış tarzını bilirler, fakat genç neslin resul kelimesinin manasını
bilememesi ihtimaline karşı yukarıdaki açıklamayı yaptık. (Kuran çevirilerinin
yeni neslin anlayabileceği tarza adapte olması, Osmanlıca ve az anlaşılan
kelimelerden arındırılması gerektiği ayrı bir yazı konusu olduğu için bu
konulara burada değinmeyeceğiz.) Yukarıdaki ayetlerde “resul” kelimesinin
“elçi” manasında olduğunu iyice anlamak, ayetin manasını da tam kavramayı
sağlar.
Biz Peygamberimiz Hz. Muhammed’e niye uyarız? Çünkü O Allah’ın elçisidir. Yani
Allah’ın mesajını alıp da getiren kişidir. Elçinin mesajı Allah’ın gönderdiği
mesajdır. O mesaja uyulunca hem Allah’a, hem de o mesajı getiren elçiye uyulmuş
olur. Aynı zamanda mesajın kendisine (Kuran’a) uyulduğunu söylersek bu da doğru
olur. Elçiye “elçi” denmesinin sebebi kendisinin olmayan mesajı taşımasındandır.
Yani Allah, Resul (elçi) kelimesiyle, Hz. Muhammed’in kendisinin olmayan mesajı
taşıyan kişi olduğunu vurgulamaktadır. İnsanlara, elçiyi devreden çıkartıp
Allah’a varmanız mümkün değildir dersini veriyor. İtaat edilmesi emredilen kişi
olan elçi, kendisi namına değil, göndericisi (Allah) namına konuşmaktadır. Bu
yüzden “O’na (elçiye) itaat, gönderene (Allah’a) itaattir” mantığı, Kuran’ın bu
ayetleriyle verilmektedir. Allah’ın elçi yollaması, bizle irtibat kurmak için
seçtiği yegane yoldur. Elçi mesajı insanlara ileteceği, ona davet edeceği için
elçiye itaat (Hz. Muhammed’e) onu gönderene (Allah’a) itaat olacaktır.
Elçiye itaat eden Allah’a itaat etmiş olur.
4 Nisa Suresi 80
İnsanlar Allah’ın mesajı Kuran’ı Hz. Muhammed’in (elçinin) ağzından duydular.
Kuran her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki ! Peygamberimiz’in getirdiği mesaja
uymayan birçok insan “Bu insan sözüdür.” veya “Biz bir insana mı uyacağız?”
şeklinde karşı çıkmışlardır. Oysa Allah “Allah ve elçisine itaat
edin.”ayetleriyle; Hz. Muhammed’e, elçiliği yüzünden, o mesajın gerçek
sahibi Allah olması yüzünden uyulacağını göstermektedir. Yani Allah, “Allah ve
elçisine itaat edin.” ayetleriyle uyulanın bir tek Allah olduğunu
göstermektedir, bu da 4.Nisa Suresi 80. ayette bir daha anlaşılmaktadır. Yoksa;
Allah Kuran ile hükümler koydu, Peygamber hadislerle ilave hükümler yaptı, Allah
ve elçiye itaatten kasıt iki tane din oluşturucunun oluşturduklarına uymaktır;
şeklinde ayetleri açıklamak, dinimizi Allah ve Peygamber ortak yapımına çevirmek
olur. Bu da Allah’ın din
üzerindeki tekeline tecavüzdür ki bir şirk türüdür. Geleneksel İslamcıların bu
sapışını birçok eserlerinde görebiliriz: “Peygamberimiz dinimizde hüküm
koyucudur. Haram ve helali tespit eder.”[Rivayet İlimlerinde Haberi Vahitlerin
İtikat ve Tefri Yönlerindeki Değeri, sayfa 108] Oysa Kuran’da Allah dışında
hüküm koyucu aranmaması söylenir.
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir
hüküm koyucu mu arayayım.
6 Enam Suresi 114
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Diğer bir ilginç nokta da Kuran’da, Peygamberimiz’in ismi olan Muhammed’in
geçtiği 4 ayetten 3’ünde de Muhammed’in elçi olduğu vurgulanmasıdır.
Muhammed yalnızca bir elçidir.
3 Ali İmran Suresi 144
Muhammed Allah’ın elçisi ve Peygamberler’in sonuncusudur.
33 Ahzab Suresi 40
Muhammed Allah’ın elçisidir.
49 Fetih Suresi 29
Kuran’da Muhammed isminin geçip elçiliğin vurgulanmadığı tek ayette ise
Muhammed’e indirilene inanılması yani Kuran’a inanılması gerektiği söylenir.
İman edip, salih işler yapanlar ve Muhammed’e indirilene ki, O Rablerinden bir
gerçektir iman edenlerin kötülüklerini örtüp bağışlamış, durumlarını
düzeltmiştir.
47Muhammed Suresi 2
Peygamberimiz’in Muhammed ile aynı köke sahip Ahmed ismiyle (veya sıfatıyla)
geçtiği tek ayette ise Ahmed’in elçiliği vurgulanır.
Hani Meryem oğlu İsa “Ey İsrailoğulları, gerçekten ben sizin için Allah’tan
gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat’ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi
Ahmed olan bir elçinin de müjdecisiyim” demişti.
61 Saff Suresi 6
Daha evvel gördüğümüz gibi Kuran’da hiçbir yerde ”Allah’a ve Muhammed’e itaat
edin.” diye bir ifade bulunmaz. Kuran’da sürekli “Allah’a ve elçisine itaat
edin.” şeklinde bir ifadenin geçmesi Hz. Muhammed’e, ancak elçilik vazifesinden
dolayı itaat edilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Muhammed isminin geçtiği tüm
ayetlerde(biri hariç) elçiliğinin vurgulanması, tek istisna ayette ise Muhammed’e
indirilene(Kuran’a) uyulması gerektiğinin söylenmesi tüm yanlış anlamalara
kapıları kapatmıştır.
İnsanlar Allah’ın mesajı Kuran’ı Hz. Muhammed’in (elçinin) ağzından duydular. Kuran her insana ayrı ayrı vahiy edilmedi ki ! Peygamberimiz’in getirdiği mesaja uymayan birçok insan “Bu insan sözüdür.” veya “Biz bir insana mı uyacağız?” şeklinde karşı çıkmışlardır. Oysa Allah “Allah ve elçisine itaat edin.”ayetleriyle; Hz. Muhammed’e, elçiliği yüzünden, o mesajın gerçek sahibi Allah olması yüzünden uyulacağını göstermektedir. Yani Allah, “Allah ve elçisine itaat edin.” ayetleriyle uyulanın bir tek Allah olduğunu göstermektedir, bu da 4.Nisa Suresi 80. ayette bir daha anlaşılmaktadır. Yoksa; Allah Kuran ile hükümler koydu, Peygamber hadislerle ilave hükümler yaptı, Allah ve elçiye itaatten kasıt iki tane din oluşturucunun oluşturduklarına uymaktır; şeklinde ayetleri açıklamak, dinimizi Allah ve Peygamber ortak yapımına çevirmek olur. Bu da Allah’ın din üzerindeki tekeline tecavüzdür ki bir şirk türüdür. Geleneksel İslamcıların bu sapışını birçok eserlerinde görebiliriz: “Peygamberimiz dinimizde hüküm koyucudur. Haram ve helali tespit eder.”[Rivayet İlimlerinde Haberi Vahitlerin İtikat ve Tefri Yönlerindeki Değeri, sayfa 108] Oysa Kuran’da Allah dışında hüküm koyucu aranmaması söylenir.
Allah size kitabı detaylandırılmış bir halde indirmişken Allah’ın dışında bir hüküm koyucu mu arayayım.
6 Enam Suresi 114
selam Alperen,
evet , gerçekten Rasüle/elçiye itaatın nedeni , hikmeti ,Allah'a itaattir. Allah'a itaatin göstergesi , yegane mükellefiyet bildirgesi olan; mahfuz Kur'an a ittibadır/ itaattir.
rasüle/elçiye itaat bazen çok yanlış değerlendirilebiliyor. Kur'an da geçen rasül kelimelerinin içinde geçtiği cümleyi tam olarak ve Kur'an ın bütününe/mantığına uygun bir muvafakat arayarak yorumlamalıyız. yukarıda çok güzel izah edildiği gibi, DİN KOYUCU/İLAHIMIZ bir TEK' tir. Yüce İslam dinimiz bazılarının zannettiği gibi, haşa Allah ve Peygamber ortak yapımı bir din değildir ve olamaz. çünkü o zaman tevhid dini olmaktan çıkar, şirket dini olur.
ve Ayetleri yorumlarken, rasül/elçinin tek bir yönünü değil de, elçilik görevinin dışında; yargıçlık, devlet reisliği, aile reisliği, baş komutanlık, gibi konumlarınında sözkonusu ayetleri düşünürken değerlendirmeye alınması gerekir.bir örnek vermek gerekirse:
8 ENFAL 1 :   ; Sana ganimetlerin taksiminden soruyorlar.De ki :'' ganimetlerin taksimi ,Allah'a ve Rasülüne aittir.'' onun için siz gerçekten Mü'minler iseniz Allah'dan korkun da birbirinizle aranızı düzeltin.Allah'a ve Rasülüne itaat edin.
bu Ayetin emrine göre '' Rasülüne aittir'' bölümünü nasıl gerçekleştireceğiz. bence burda peygamberin devlet başkanlığı konumu ifade edilmiştir.çünkü peygamber ( bazıları kabul etmediği halde) Allah tarafından vefat ettirildiğine göre ,ganimet taksimini yapamıyacağı ortadadır.veya ''hadisleri var ''denecekse: 100 binlercesi atılmış-ayıklanıp duran ,kendi içinde çelişkili olan korunmamış hadislerin de bir şey yapamıyacağı açıktır. demek ki bu Ayette Rasülün devlet başkanlığı konumunu düşünmemiz daha uygun-muvafık olacaktır.( bu görüşün orjinali bana ait değildir) buna benzer diğer Ayetlerde de yukarıda bahsettiğim gibi Rasülün/ elçinin diğer konum ve durumlarını da baz almak yorumları daha gerçekçi ve Kur'an a muvafık kılacaktır İNŞAALLAH.
Müslümanlar Hz Peygamber'in "örf"e uygun hükümlerine uyup aykırı hükümlerine itiraz etmekle yükümlüdür; yani örfe uygun hükümlere itaat nasıl Allah'ın emri ise örfe aykırı hükümlere itiraz da Allah'ın emridir:
Ya eyyühe'n nebiyyü iza câeke'l müminatü yübayi'neke alâ en... lâ ya'sıyneke fî ma'rûfin fe bâyi'hünne
Peygamber! İnanan kadınlar gelip örfe uygun işlerde sana itiraz etmiyeceklerine dair sözleşmek isterlerse onlarla sözleş (60:12). Aslında Allah'la sözleşiyor onlar; ellerinin üstündeki, Allah'ın elidir (48:10).
Örf Kur'anen onaylanan genel kabuller dekmek, ki toplumdan topluma değişir.
Örneğin Arap ailesi kapalıdır; kadın "örf"en evde oturur; dışarıya ancak aileden bir erkeğin refakatında çıkabilir.
O halde bir sıkı yönetim komutanı eğer "Arap kadınları sokakta erkeksiz dolaşacaktır!" diye emir verirse Araplar haklı olarakisyan edecektir -ya'siyne (60:12).
Bir keresinde Medine'deki otelin asansörüne girdiğimde içerde genç bir çift vardı. Arap. Adam beni görür görmez kadını arkasına itti; kadın hemen oraya geçip sindi. İninceye kadar orda öyle saklandı. Oysa baştan aşağı tesettürlü ve peçeliydi; gözleri dahi görünmüyordu.
Aynı yerde Hintli inanırlar da vardı; onların mümineleri dışarıya erkeksiz çıkıyordu. Asansörde yüz yüzeydik. Yüzleri açıktı. Ve çoğu İngilizce biliyor; benimle çekinmeden konuşuyorlardı. İnerken binerken yol verdiklerim, "Very nice of you," (Çok naziksiniz) diyerek teşekkür ediyordu. Demek ki onların örfü de bu.
O halde bir sıkı yönetim komutanı "Hintli kadınlar sokağa ancak aileden bir erkeğin refakatında çıkacaktır!" diye emir verirse Hintliler haklı olarakisyan edecektir -ya'siyne (60:12).
"Bir keresinde Medine'deki otelin asansörüne girdiğimde içerde genç bir çift vardı. Arap. Adam beni görür görmez kadını arkasına itti; kadın hemen oraya geçip sindi. İninceye kadar orda öyle saklandı. Oysa baştan aşağı tesettürlü ve peçeliydi; gözleri dahi görünmüyordu. "
"Örf Kur'anen onaylanan genel kabuller demektir, ki toplumdan topluma değişir.
Örf aslında güzel olan ve özellikle dinin sabiteleriyle çatışmayıp ona uyandır.Yukarıda verdiğiniz örnek örfe değil,olsa olsa cahiliyyenin kadını cinsel bir obje olarak gören ve onu aşağılayan bir konuma itilmesine örnek olduğu için,bunun onaylanması değil,aksine o toplumda yok edilmesi için savaşım verilmelidir.
Üstelik onlar bunu örf olduğundan değil,dini(!)olduğundan yapmaktadır ki,bu daha büyük bir zulüm içerir.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Katılma Tarihi: 18 mart 2006 Yer: Fiji Gönderilenler: 244
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam Dostlar
Asrı Sadette "resule İtaat" , Hazreti Muhammede (bağlılık ve selamım onadır) direk itaat anlamına gelirken,1500 yıl sonra bizim için ne anlama gelir?
Eğer ki biz; direk Hz. Muhammedi anlarsak ne olacak? Doğal olarak Rivayetlere hadislere müracaat etmek zorunda kalacağız.Oysa ki Hadislerdeki ,Rivayetlerdeki Muhammed Rasul olamaz.(bilen bilir).
İmanımca Bu kitap mekkeli Hz. Muhammede nuzul olmuştur.Kitabı kabul ederek onun peygamberliğini tasdik etmiş oluyoruz.Amenna vesadakna..Tasdik ederim ki Muhammed Allahın Resuludur...
Allah Kitabımızda Resule itaati emir buyurmaktadır.Ohalde ŞİMDİ Kİ RESUL KİMDİR?
DEMEK İSTEDİĞİN VE ÇIKAN ÖZET ŞU Kİ PEYGAMBERLER VEFAT ETTIKTEN SONRA ÜMMETLER BIRAKTIKLARI KİTABA VARIS OLURLAR,PEYGAMBERIMIZIN KORUNAN TEK SAHIH SUNNETİ KURAN'A...
"PEYGAMBERLER VEFAT ETTIKTEN SONRA ÜMMETLER BIRAKTIKLARI KİTABA VARIS OLURLAR,PEYGAMBERIMIZIN KORUNAN TEK SAHIH SUNNETİ KURAN'A"
İlginç bir yaklaşım.Üzerinde durmaya değer.Bu durumda bizim tek görevimiz var:Mirasımız olan hazinenin değerini idrak edip bu hazineden faydalanmaları için ulaşabildiğimiz herkese çağrı yapmak.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma