HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Genel Tartışma
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Genel Tartışma
Konu Konu: ATATÜRKÜN DİNE İLİŞKİN YORUMLARI Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

  'Atatürk dini iskonto eden nesilden'

'Atatürk dini iskonto eden nesilden'
Büyükelçi Sherrill, Atatürk'le söyleşilerini kitaplaştırmış, ancak yankı uyandıran 'din söyleşisi'nin tamamını kitaba koymak yerine ABD Dışişleri'ne bir rapor halinde iletmişti.
Atatürk'ün ilk kez gün ışığına çıkan ve 'dine nasıl baktığını' anlatan söyleşisi yankı uyandırdı. Baskın Oran Atatürk'ün tanrı inancı taşıdığını ancak dindar olmadığını söylerken Halil Berktay, 'Pozitif bilimciliği yükselten ve dini iskonto eden nesilden' dedi

07/09/2006 (3267 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - Eski ABD Büyükelçisi Charles Sherrill'in 1933 yılında, Cumhurbaşkanı'yken Atatürk'le dine bakışı üzerine yaptığı söyleşi tarihçiler, aydınlar ve siyasetçiler arasında tartışma yarattı. Araştırmacı Rıfat N. Bali'nin ABD arşivlerinde bulup Toplumsal Tarih dergisi'nde yazdığı ve dün Radikal'in manşetten duyurduğu söyleşide Atatürk, 'agnostik olmadığını, tektanrıya inandığını' söylüyor, Türk halkının da dindar olmadığını, alışkanlıktan camiye gittiğini belirtiyordu.


Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Baskın Oran: Sherrill'in yazdığı bana çok makul geldi. Mustafa Kemal konusunda aynı tahminleri yürütüyorum. Deisttir (tanrıya inanan, dini reddeden). Tanrıcıdır fakat dinle pek iştigal etmemiştir. Bunun bir uzantısı olarak Fransız devriminin o çok radikal antiklerikalizminin (ruhbaniliğe karşıtlık) etkisi altındadır. Bu aleyhtarlığı belirgindir. Sherrill'in izlenimini paylaşıyorum. Ancak Mustafa Kemal'e desteği şu veya bu biçimde azaltacak her bilgi saklandı. Bu bilgilerin açıkça sansür edildiğini sanmıyorum. Çünkü korku ve saygı iç içe geçmişti. Ancak Mustafa Kemal, çoğu asker ya da asker kökenli gibi, meşruiyetçidir. Meşruiyet aramaya, bulamazsa da meşruiyet göstermeye çalışır.

Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Halil Berktay: Musafa Kemal bir Jön Türk ve o nesil içinde, Abdullah Cevdet gibi, aynı düşünceye sahip başkaları da var. Pozitif bilimlere çok inanan, dini inanışları iskonto eden bir nesil bu. Hepsi ateist değil. Enver Paşa belirgin biçimde dindar örneğin.
Ama yetişme tarzları ve 19. yüzyıl sonlarının düşünme sistemi çereçevesinde pozitif bilimciliği yücelten ve dini iskonto eden bir yerde duruyorlar. Bazıları için ateizm, bazıları için de deizm denk düşüyor. Kafasında ve ruhunda İslami inanış ve ibadet pratiklerini gösteren bir bilgi yok.

Hayatı, siyasal pratiği, çeşitli uygulamaları en azıdan İslam kökenli kurumlarına karşı radikal bir tavır alışı var. Genel bir tanrı inancının insanlığa yararı olduğunu söylemekle beraber İslami kurum ve geleneklere karşı ortadan kaldırıcı politikalarını savunur. Ruşeni'nin kitabında geçen 'Din yok, millet var' ifadesinin yanına 'Çok doğru, bravo' ifadesini düşmüştür. Kolektif ibadet eylemine, camide namaz kıldığına da rastlamıyoruz. Varsa bile resmi uygulama tarafından silinmiş durumda. Ateist olduğunu söylemiyorum. Ama dindar biri değil. Sonuç olarak, 'Hayatta en hakiki mürşit ilimdir' sözü dine alternatif olarak ve ona karşı söylenmiştir.

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek: Atatürk hiçbir görüşünü gizlememiş, el yazısıyla yazmıştır. 1930'ların lise 1, 2, 3 ve 4. sınıf tarih kitaplarında, el yazısıyla not tutmuş, din hakkındaki görüşlerinin kitapta yer almasını istemiştir. Medeni bilgileri kitabında da var bunlar. Özetle şunları söyler: 'Allah fikri, Mısır'da belli toplumsal süreçlerde ortaya çıktı. Kabilelerin allahları vardı. En son biri hâkim olunca kendi allahını kabul ettirdi ve siyasi süreçlerde allah fikri doğdu. Hazreti Muhammet, devrimciydi fakat Kuran, vahiy yoluyla gelmedi, kendi fikirlerinin ürünüydü.'

Sherrill'in raporunda geçen, 'Tiksinirler' ifadesini kullanacağını sanmıyorum. Bu bir çevirmen hatası olabilir. Çünkü Atatürk ile Sherrill tercüman aracığıyla görüşüyorlar. Rapordaki, Atatürk'ün 'inandığı' yönünde bilgiler hatalı. Çünkü ders kitaplarında, doğanın üstünde hiçbir varlık olmadığını yazıyor. Rapordaki, dinin sosyolojik bir olgu olduğu görüşü ise doğrudur.

Yazar Erdoğan Aydın: Mustafa Kemal'in 'ateist' olduğunu düşünüyorum. 1930'lu yıllarda çıkan tarih dersi kitaplarında, Hazreti Muhammet için 'Döneminin önder kişiliğidir ve İslam'ı düzenlemiştir, Arap peygamberidir' denir. Kendisi bir yönetici olarak, her türlü dini ve şeriatçı yorumu tasfiyeye uğraşırken, dini sosyal kontrol mekanizması olarak korudu. Kişisel hayatında dine ait en küçük bir öğe bulunamaz. Kurtuluş Savaşı'nda ve sonrasında İslami basınçla karşı karşıyaydı. Kendi yoldaşları bile dindardı. Cumhuriyet'in organize edildiği süreçte, dindar olmadığı halde, onu dine sahip çıkar gibi gösterirler. 'Bizim dinimiz en ileri dindir' ifadesi buradan gelir. Burjuva demokratik reformların etkisini kırmayacak bir Mustafa Kemal imajı yaratıldı.

Yazar Ayşe Hür: Biyografisini yazacağını düşündüğü adama böyle bir imaj çizdiğini sanmıyorum. Aslında Mustafa Kemal din konusundaki görüşlerini, İzmir Konferansı'nda aktarır. Kendisi Fransız sosyologlarından etkilenmiştir. Dini modernleşmenin önündeki en büyük engellerden biri olarak görüyor.

 



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
ramalaş
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 03 eylul 2006
Gönderilenler: 6
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ramalaş

Türk Milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, buna da öyle inanıyorum."

-Mustafa Kemal Atatürk-

http://www.atamizindeyiz.com/01/ata10.htm

 

Yukarı dön Göster ramalaş's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ramalaş
 
Abdullah16
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 21 eylul 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 727
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Abdullah16

 Konunun iyi anlaşılması için Radikalın ilgili haberini alıntılıyorum:

  Atatürk İslam için ne düşünüyordu?

Atatürk İslam için ne düşünüyordu
Sherill'e göre Atatürk Tanrı'ya inanıyor ama dine inanmıyor.
Atatürk'ün, biyografisini yazan ABD Büyükelçisi Sherrill'e açıkladığı 'dinle ilgili' düşünceleri ilk kez yayımlandı. Sherrill'in kitabına almayıp rapor olarak ABD Dışişleri'ne gönderdiği söyleşide Atatürk 'Agnostik olmadığını, tek tanrıya inandığını' söylüyor, dindar olmayan Türklerin yüksek sesli duaların cezbine kapıldığını belirtiyor

06/09/2006 (8085 kişi okudu)

RADİKAL - İSTANBUL - Atatürk'ün din hakkındaki görüşlerine ışık tutacak yeni bir belge ortaya çıktı. 1932-1933 yıllarında Ankara'da görev yapan ABD Büyükelçisi Charles H. Sherrill'in hazırladığı ve Atatürk'ün kendi ağzından dinle ilgili görüşlerini içeren rapor ilk kez Toplumsal Tarih dergisinde araştırmacı yazar Rıfat N. Bali'nin hazırladığı yazıda yayımlandı. Büyükelçi, Ankara'da görev süresi boyunca Atatürk ile yaptığı görüşmelere ve gözlemlere dayanarak 'A Year's Embassy to Mustafa Kemal' adlı bir kitap hazırlamıştı. Eser ilki, 1934 yılında Atatürk yaşarken, üç kez Türkçeye çevrildi. Kitabın en ilginç bölümü Atatürk'ün dine bakışını içeren kısımdı. Bu bölümde yazar, Atatürk'le yaptığı uzun bir mülakata yer vermiş ancak Atatürk'ün sözlerinin bir kısmını kitaba almamış bunu da "Din konusundaki şahsi görüşleri hususunda söylediklerinin tamamını burada vermek hiç doğru olmaz" satırlarıyla dile getirmişti.
Ancak Sherill, kitaba sadece bir bölümünü aldığı görüşmeyi özetleyerek bir rapora döktü ve ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderdi. ABD Dışişleri Arşivi'ndeki bu raporu, Bali Türkçeye çevirip Toplumsal Tarih'e yazdı. Aşağıda, raporun tam metni yer alıyor.


ABD BÜYÜKELÇİLİĞİ
Sayı:423
Ankara, 17 Mart 1933
Konu: Türkiye'de din
MÜNHASIRAN MAHREM
Saygıdeğer Hariciye Vekili
Washington
Beyefendi,
Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ile dün öğleden sonraki üç saatlik mülakatımda, hakkında yazmakta olduğum biyografinin sekiz bölümünü birlikte gözden geçirdiğimiz sırada Türkiye'de din meselesi bahis edildi. İncelememde Türkiye Cumhuriyeti'nde İslam dininin gelişimi konusuna oldukça yer verdiğime dikkatini çektim, biyografim için -yayınlanmak veya yayınlamamak kaydıyla- bana söylemek istediği kadarıyla sınırlı olmak üzere bu mevzudaki görüşünü bilmek istediğimi belirttim. Sözlerinin hangi kısmının efkârı umumiye(nin) (bilgisi) için olduğunu, hangi kısmının olmadığını belirterek mevzu hakkında teferruatlı bir şekilde konuştu.

Galiba, altı ve yedi yaşındayken annesi onu bir sıbyan mektebine göndermek istiyordu. Burada öğretmen Kuran dersleri de verecekti. Bu, uzun Arapça bölümleri ezberlemek demekti. Diğer yandan babası oğlanın din eğitiminin verilmediği laik bir mektebe gitmesini istiyordu. Her ne kadar sonunda babanın sözü kabul edildiyse de annesi oğlanı Selanik'te geçerli olan geleneksel tören eşliğinde sıbyan okuluna gönderdi. Ertesi gün babası oğlanı okuldan aldı ve laik okula koydu. Buna çok üzülen annesi epey ağladı ve oğlanın teklif etmesi üzerine sıbyan okulundaki din hocası eve gelip ona Kuran eğitimini verdi. Bu sadece bir ay sürmesine rağmen anneyi tatmin etti. Bu, ömrü boyunca alacağı tek din eğitimiydi.

'Beşeriyetin Tanrı ihtiyacı'
Agnostik olduğuna dair genellikle kabul görmüş inancı, kesinlikle reddediyor, ancak dininin sadece Kâinat'ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı'ya inanmak olduğunu söylüyor. Ayrıca beşeriyetin böyle bir Tanrı'ya inanmaya ihtiyacı olduğuna inanıyor. Buna ilaveten dualarla bu Tanrı'ya seslenmenin beşeriyet için iyi olduğunu belirtti. Burada duruyor.

Daha sonra teferruatlı bir şekilde neden o kadar inançlı bir Protestan Hıristiyan olduğumu sordu. Ben de ona, bu raporda yeri olmayan, sebeplerimi söyledim. Sadece bir genel mütalaa söyleyebilirim. Suallerinde tamamıyla samimiydi, bu da din konusunda yeterince zihin yorduğunu göstermekte. Daha sonra, 10 yıl önce inşa ettiği yeni Cumhuriyet'in Reisicumhuru olarak iktidara geldiği zaman İslam dininin durumu hakkında bilgi vermeye başladı. Şeyh-ül İslam'ı, medreseleri, Mahkeme-i Şer'iyyeleri ve bu mahkemelere riyaset eden kadılar, hocalar ve muhtelif dervişler dahil olmak üzere bütün ruhban sınıfını lağvetmeyi gerekli bulduğunu söyledi. Osmanlı'da geçerli olan bu ruhban yapıdan geriye kalan, müezzin olarak minarelerden halkı ibadete çağıran ve camilerde namaz kıldıran imamlardı.

Ona az evvel tasvir ettiği bu yapıyı tamamıyla yok ettikten sonra Türk gençliği için, şayet kaldıysa, ne tür dini tedrisat kaldığını sordum. Kifayetsiz medrese sistemini tüm ülkeye yayılmış ilk ve ortaöğretim sistemiyle ikame ettiğini ve bu sistemin (talebeyi) üniversiteye dek götürdüğünü belirtti. Hz. Muhammed'in hayat hikâyesi ve daha ahlaklı yaşama konusundaki hikmetli düsturlarla dini tedrisat verildiğini, bu dini tedrisata Yeni ve Eski Ahit'te tasvir edilen diğer büyük dinleri ve Budist dini kitapları da dahil ettirdiğini söyledi.

Daha sonra o ve ben bu modern Türk dini tedrisatı ile Birleşik Amerika'da ortalama pazar okulunda verilen dini tedrisatı mukayese ettik. Pazar okullarımızda verilen dini tedrisatın cuma sabahları kadınlar tarafından tüm ülkedeki Halk Evleri'nde verilip verilemeyeceğini sorduğumda böyle bir fikrin muvaffak olacağına dair pek şüpheli göründü, ancak yeni bir fikir olduğunu ve kaale alacağını söyledi. Bu amaçla kadın öğretmenlerin vazifelendirilmesi fikri ona cazip geldi, çünkü bu şekilde hocaların erkek partizanları, siyaset veya benzeri muhtemel başka mesele yaratacak ihtimallerden kaçınılmış olacaktı.

Bursa hadisesi
Bu çerçevede yakın tarihte olan Bursa hadisesi üzerinde serbestçe konuştu. Bu hadise Türklerce değil üç yabancı tarafından çıkarılmıştı: Bir Arnavut, bir Bulgar ve bir Rus. Hatta Üçüncü Enternasyonal tarafından kışkırtıldığını da ima etti. Muhtemelen sıkıntı verecek bu siyasi hareketi basit bir dil meselesine, ezanın Arapça yerine Türkçe okunması haline dönüştürerek gösterdiği siyasi maharetten ötürü kendisine iltifatta bulundum.

Bu sözlerim Kuran'ın Arapçadan Türkçeye tercüme edilmesi için nasıl ve neden telkinde bulunduğu konusunda konuşmasına sebep oldu ve bu mevzuda yepyeni bir ufuk açtı.

Türk halkının uzun zamandan beri ezberden okuduğu bazı Arapça duaların gerçek manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan alınan bir Arapça bölüm okudu.

Türkçe Kuran okutma nedeni
Bu duada Hz. Muhammed amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gitmeleri için beddua eder.* "Düşünen bir Türk'ün böylesi bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?" dedi. Bu fikrini geliştirdikçe ben de gitgide Kuran'ın Türkçe okunmasını teşvik etmesinin sebebinin Kuran'ın Türkler arasında gözden düşmesi olduğu neticesine varıyorum.

Daha sonra umumi ve şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının gerçekte hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü. Saygılı bir şekilde bu bakışıyla mutabık olmadığımı, eşimle yaşadığımız tecrübeyi anlattım. İki Türk arkadaşımızın daveti üzerine 23 Ocak'ta Ayasofya Camii'ne gidip Kadir Gecesi'ne şahit olduk. Ona yüzde 20'si askeri üniformalı 10 bin mümin tarafından doldurulan caminin ne kadar kalabalık olduğunu, bütün müminlerin tam bir saat Gazi'nin de varlığını kabul ettiği Tanrı'ya doğrudan yönelttikleri dualarla nasıl yoğun bir şekilde ibadet ettiklerini anlattım.

Bu kalabalık, bu ibadet ve müminlerin duaya yoğunlaşmaları hususunda izahat istemem, onun Türk gençliğinin din hakkında bilgi edinme fırsatı mevzusunda Türk hükümetinin kısıtlı bir rolü olması gerektiğine dair kanaatini dile getiren daha fazla beyanatlar vermesine neden oldu. Bu beyanatlarını bitirdiğinde şimdilik ortaöğretimde ve Dâr-ül-fünûn'un küçük ilahiyat bölümünde üç büyük din hakkında verilen tarihi tedrisattan fazlasını öğretmeye inanmadığı sarihti.

Sovyetler gibi lağvetmeye karşıydı
Ancak Sovyetler'in her türlü dini lağvetme fikriyle kesinlikle mutabık değil. Bellibaşlı camilerin hükümetçe muhafaza edilmeleri ve amaçları doğrultusunda kullanılmaları gerektiğinde ısrarlı. Üç büyük dinin ahlak öğretilerine dinden ziyade ahlak olarak inanıyor.

Bize ihsan ettiği hayırlar için tek Tanrı'ya sık sık minnettarlığımızı dile getirecek ifadelerin eklenmemesi halinde şahsi dini inancının natamam olacağını söylediğim zaman şaşırdı, ancak alakadar göründü. Sadece yeni bir fikir olduğundan, bu fikri kaale alacağını söyledi. Benimle bu konuda daha fazla konuşma arzusunu ifade etti. Bu beni şaşırttı, zira Yusuf Akçura bey gibi samimi arkadaşları beni sürekli onunla din hususunda konuştuğum takdirde, Gazi'nin nazikçe 'dostluğumuz' olarak adlandırdığı münasebetlerimizin kesinlikle bozulacağı hususunda ikaz etmişlerdi. Konuşmamızın bu bölümünün sonunda, daha öncesi bir yabancı ile hiçbir zaman bu konuda bu kadar etraflı konuşmadığını ve özel dini inançlarını da hiç dile getirmediğini söyledi.
Saygılarımla
Charles H. Sherrill

* Bu bölüm, Kuran'ın Tebbet Suresi'dir. 'Bismillahirrahmânirrahim. 1,2,3,4,5. Ebu Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da. Malı ve kazandıkları ona fayda vermedi. O, alevli bir ateşte yanacak. Odun taşıyıcı olarak ve boynunda hurma lifinden bükülmüş bir ip olduğu halde karısı da (ateşe girecek).' (R. N. Bali'nin notu)

Sherrill'ın Kadir Gecesi izlenimleri
"...uzun zamandan beri İstanbul Müzesi Müdürü olan Halil Bey, eşim ve beni Ayasofya Camii'nde Kadir Gecesi'ni izlemek için davet etti. Ayin boyunca o, eşi ve Evkaf Müdürü bizlerle birlikte oldu ve birçok sualime çok ilginç cevaplar verdi. (...) Ramazan ayının 27'nci gününün akşamındayız.

Dünyanın her yerindeki Müslümanlar, gün doğuşundan gün batımına kadar hepimizin ibadet ettiği tek Tanrı'ya inanan Müslüman müminlerin dualarının (Tanrı katında) duyulacağı ve kabul edileceği hususunda eğitilmişler. Bu nedenle İslam (dini) bu geceyi Kadir Gecesi olarak çağırmakta.

Alaycı mizaca sahip bazı insanların iddia ettikleri gibi kişinin dine verdiği kadarını elde ettiği doğruysa şayet o zaman on binin üzerindeki
müminler her biri ve tamamı Kâinatın Yaratıcısı'na sunmakta oldukları bu
dua saatinden çok şey kazanacaklardır!

'İslam en yüksek noktasında'
Hıristiyan inançları açısından değerlendirirsek, İslam dini Türkiye'de engelsiz veya ruhani müdahale olmaksızın -saf protestancılık- en yüksek noktasında bulunuyor. Şahsi inanç burada en yüksek gücüne yükselmekte. Bu satırların yazarı gördüğü Hıristiyan toplulukların hiçbirinden 23 Ocak 1933 akşamı Ayasofya'da izlediği ibadet kadar etkilenmediğine ve şahit olduğu ibadetin samimiyetine ikna olduğuna şahitlik yapabilir. Bu kalabalığı cezbedecek ne musiki ne de kesif belagat sahibi bir hatip vardı.

Her çeşit Türk oradaydı. Galerilerin altındaki geniş avluları kadınlar dolduruyordu, büyük merkezi alanda sıra sıra (yaklaşık yüz sıra) erkekler vardı. Her sırada omuz omuza yaklaşık seksen erkek. Her biri eğilip kalkan, konuşulanlardan bihaber, eğilen, secde eden ve her biri büyük Tanrı'nın Güç Evi ile şahsi temasını kurmaya niyetli.

'Biz ABD'liler kadar dindarlar'
Burası Türk halkının ruhunu hissetmesi için uygun yer ve andı.
Kişi Türk ırkının ne olduğunu gerçekten anlamak, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran ve ilk Cumhurreisi olan Mustafa Kemal gibi bir önderin doğduğu ulusu anlamak için basit, dindar Türk'ü bu fırsatlarda görmesi lazım. Evet Türk halkı biz Amerikalılar kadar dindarlar, belki de daha fazla dindarlar."

Elçinin kaleminden Bursa hadisesi
"...Bursa'da 1 Şubat günü öğleden sonra Evkaf Müdürlüğü önünde toplanan yaklaşık 100 kişilik bir grup Türkçe ezan aleyhinde gösteri yaptı. Olayı 4 Şubat'ta Afyon'da haber alan Gazi Mustafa Kemal gezi programını iptal ederek Bilecik üzerinden 5 Şubat'ta Bursa'ya vardı.
İçişleri Bakanı Şükrü (Kaya) ve Adalet Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) beyler de Bursa'ya gelerek incelemeler yaptı. Mustafa Kemal, Bursa'dan ayrılmadan önce Anadolu Ajansı'na şu açıklamayı yaptı: "Bursa'ya geldim. Olay hakkında ilgililerden bilgi aldım. Olay aslında önemi haiz değildir. Herhalde cahil mürteciler Cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklardır. Olaya bilhassa dikkatimizi çevirmemizin sebebi, dini, siyaset ve herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha etmeyeceğimizin bir daha anlaşılmasıdır. Meselenin mahiyeti esasen din değil, dildir. Kati olarak bilinmelidir ki, Türk milletinin milli dili ve milli benliği bütün hayatına hâkim ve esas kalacaktır."

Kazanlı Tatar İbrahim'in başını çektiği olay, Bursa Ulucami müezzininin vazifesi başına gelmemesi üzerine Halil adında birinin ezanı Türkçe yerine Arapça okuması ve sivil polis memuru Hamdi Efendi'nin müdahalesi sonucu çıktı. Tatar İbrahim'in kışkırtmasıyla cami cemaatinden bir grup, "Dinini seven bizimle gelsin" diyerek Evkaf Müdürlüğü'ne doğru yürüyüşe geçtiler.

Vilayet Konağı önüne gelen kalabalık, zabıta kuvvetlerince dağıtıldı ve tahrikçiler yakalandı. 23 kişinin yakalandığı olaydan sonra Bursa Ulucami hatibi Hafız Tevfik Efendi de İstanbul'da tutuklanarak Bursa'ya gönderildi. Ankara'ya dönen Adalet ve İçişleri Bakanları, Bursa'daki incelemelerini ve aldıkları tedbirleri Bakanlar Kurulu'na bildirdiler.
13-14 Şubat'ta soruşturma sona erdi. Aralarında Bursa müftüsü Nureddin Efendi, Ulucami hatibi Hafız Tevfik Efendi ve fabrikatör Gaffarzade Mehmet Efendi'nin de bulunduğu 24 sanık, 15 Şubat'ta Bursa Ağır Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Daha sonra tutuklu sanıkların Çorum'a nakledilmesi emri geldi. Bursa olayı davası Çorum'da görüldü ve 1 Mayıs'ta karar açıklandı. Dört kişi beraat ederken, beş kişi ikişer yıl ağır hapis, yedi kişi birer yıl ağır hapis, yedi kişi de beş ay ağır hapis cezasına çarptırıldı. Bursa müftüsü Nureddin ve kâtibi Kamil efendiler, 12 Haziran'da beraat ettiler.

Bursa olayının ardından İzmir ve Salihli'de de Türkçe ezan okumamakta direnen dört imam ve müezzin tutuklanarak mahkemeye sevk edildi."

 



__________________
''Eğer biz bu Kur'anı bir dağın üzerine indirseydik,kesinlikle onun,Allah korkusuyla baş eğerek parça parça olduğunu görürdün..''Haşr:21
Yukarı dön Göster Abdullah16's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Abdullah16
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

'Atatürk ne dindardı ne de ateist'


08.09.2006, 11:13

Sherril'in raporunda Atatürk'ün agnostik olmadığı tek tanrıya inandığı belirtiliyor. Atatürk'ün ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Charles Sherrill'le yaptığı ve din hakkındaki görüşlerini açıkladığı söyleşinin yarattığı tartışmalar devam ediyor.
 
RADİKAL - Tarihçiler ve aydınların Atatürk hakkındaki görüşleri şöyle:

Prof. Dr. İlber Ortaylı: Cumhuriyet döneminde ateizm propogandası yapılmadı. Din devlet örgütlenmesinin içindeydi. Camiler vardı, imamlar maaş alıyordu. Din ve inançlarla da kavgası yoktu. Birtakım denemeleri var ama onların üzerinde durmamış. Tam bir laik örgütlenme yok. Ancak Atatürk'ün sofu olmadığı da ortada.

Yazar Tevfik Çavdar: Sherrill'in Mustafa Kemal Atatürk'le ilgili saptamasını Türkiye'yi tanımamasına bağlıyorum. Atatürk'ün dindar olmadığını söylemek mümkün değil. O, Allah'ın birliğine, İslam'ın kurallarına inanıyor, bunları modern yaşamda ne kadar uygulayacağını iyi biliyordu.

Yazar İsmet Bozdağ: Atatürk, ateist değildi. Ama dinin icaplarını da yerine getiren biri değildi. Kusurlu dindardı. Bugün bile bir sürü Müslüman var ki İslam'ın kabul etmediği bir sürü şeyi yapıyor. Kusurlu olmak başka, dindar olmak başka. Kendini Müslüman sayıyordu. Döneminde yaptıkları İslama aykırı değildi.

Tarihçi Yavuz Bahadıroğlu: Mustafa Kemal, zaferden öncesi ve sırasında dindar olarak ortaya çıkıyor. Zaferden sonraki Mustafa Kemal ile Atatürk, farklı. Elimde 1930'lu yılların 'Lise 2 Medeni Bilgiler' kitabı var. Bu kitapta, milleti millet yapan unsurlar arasında din yoktur. Tarih kitabında, Hazreti Muhammed Hicaz peygamberi olarak gösterilir. Kuran, peygamberin fikirleri olarak ifade edilir. 'Muhammed'in karıları' denilir. Bu kitaplarda dine hakaret yok ama dindarlık da yok. Atatürk dindar değildi ama dünya işlerine müdahil olmasını istemediği bir tanrı inancı var.

Tarihçi Cemal Şener: Atatürk dindar değil, laik, demokrattı. Bunun sebebi Alevi-Bektaşi meşrepli ve Türkmen kökenli olmasıdır. İslam coğrafyasında laik cumhuriyet varsa bu da Mustafa Kemal'in bu meşrepten olması nedeniyledir. Dindar değildi, laik insanlarınki kadar tanrı inancı vardı. Yaşam biçimi Sünnilerinkinden çok Alevi-Bektaşilere yakındı.

Yazar Abdurrahman Dilipak: Atatürk Müslüman mı idi? Sanmıyorum. Dini eğitimi bir aylık elifbe ile sınırlı. İslamı övücü sözleri de var, dinsiz olduğu anlamına gelebilecek sözleri de. Balıkesir'de hutbe okudu. 1946 Türk Dil Kurumu sözlüğünde, din maddesinde 'Türkün dini Kemalizmdir' yazılı. Mustafa Kemal birleşik dünya devletleri için katıksız ve lekesiz bir dünya dininden söz eder.

Türkçe ezan, laiklik tartışmaları, diyanetin devlete bağlanması, din eğitimi, tarih telakkisi bir arada düşünüldüğünde, net bir görüş çıkmaz. Hakkında bilinmeyenler bilinenden fazla diye düşünüyorum.

Yazar Ayşe Hür: Söyleşinin satıraraları, Atatürk'ün deist olduğunu düşünenleri destekliyor ancak ateist olması ihtimalini de dışlamıyor. Zaten dindar olmadığını kişisel pratiklerinden ve uygulamalarından biliyoruz. Ama yeri geldiğinde dini, toplumu mobilize etmek için kullanan bir pragmatisttir. Tüm rasyonalistler gibi dini, toplumun modernleşmesi önünde büyük bir engel olarak görüyor.

Atatürk söyleşide ne demişti?
Charles H. Sherrill, Atatürk'le 1933 yılında görüştü. Atatürk'ün dinle ilgili görüşlerini açıkladığı bu görüşme rapor olarak düzenlenip ABD Dışişleri Bakanlığı'na gönderildi. Rapor ilk kez 'Tarih ve Toplum' dergisinin son sayısında yayımlandı. Raporda, Atatürk'ün agnostik (bilinemezci) olmadığı, sadece tektanrıya inandığı belirtiliyor.

Raporda, Atatürk'ün Kuran'ın Türkçeye tercüme edilmesiyle ilgili görüşleri ise şöyle anlatıldı:
"Türk halkının ezberden okuduğu Arapça duaların manasını anladığı zaman tiksineceğini söylüyor. Kuran'dan Arapça bir bölüm okudu.

Bu surede Hazreti Muhammed'in amcası ile amca kızının yaptıkları bir şeyden ötürü cehenneme gidecekleri yazıyor. (Tebbet Suresi) 'Düşünen bir Türkün böyle bir duayı okumaktan elde edeceği dini ilhamı veya dine ilgi göstermesini tahayyül edebilir misin?' dedi.

Daha sonra şaşırtıcı bir beyanda bulunarak Türk halkının hiçbir şekilde dindar olmadığını, aralarından camilere giden az sayıda kişinin alışkanlıktan veya yüksek sesle söylenen duaların cezbine kapılarak camiye gittiğini ileri sürdü.
 
 


__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Alttaki iletisinde buradaki (silinen) alıntının kaynağındaki belirsizliğe işaret eden iman dostuma teşekkürler.

Bu sebeple sildiğim yazıyı yine de okumak isteyenler lütfen burayı tıklasınlar.

Saygılar

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam alperen

özellikle, radyoman ve bazen senin yorumsuz
alıntılarında (bu son alıntı gibi) içimi burkan,
yüreğimi titreten, bir hisse kapılıyorum. korkuyorum.
sonra inanç taşımanın farkının böyle bişi olması
gerektiği gibi bir mülahaza geçiyor içimden.

sonra lise yıllarında kendi kendime sorduğum şu
soru aklıma geliyor peygamberler devirlerine göre
haşa anarşist değilmiydi. çok sonraları neden
anarşist olamıyacaklarını öğrenmiştim.

şimdi bu son alıntıyı okuyunca da aynı duyguları
hissettim, bu ders kitabını tekin bulmadığımı
söylemek istedim. birde hangi tarihin ders kitabı bu
merak ettim.

sevgiyle...
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam İman

Sevgili Dostum, bizimkilere bakılırsa; Atatürk Dindar Bir Osmanlı Beyfendisidir. Dine, Allah'a, Kitaba saygılı samimi bir müslümandır. O dinin özüne değil, sonradan katıştırılmış hususlara düşmadır. Onun Kur'anı Türkçeleştirmesindeki yegane amaç insanların hurafeleri terketmesi ve biricik Kutsal Kitabına yönelmesini temindir.

Ben de bugüne kadar, üstteki görüşleri savunanlardan örneğin, Atatürk'ü "ölümsüz" olarak niteleyen Yaşar Nuri Öztürk'le, onu "en büyük dindar" etiketiyle sunan Adnan Oktar'la aynı kanaatteydim fakat son okuduklarım bu konuya bakışımı değiştirdi. Daha doğrusu bardağı taşıran son damla oldu.

İslamcıların veya bir kısım müslümanların bu konuda takiyye eşliğinde, menfaat ümidi veya ilişilmek korkusu ile karışık, yalan söylemekte oldukları malesef(!) gün gibi aşikardır.

Saygılar

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
ramalaş
Newbie
Newbie


Katılma Tarihi: 03 eylul 2006
Gönderilenler: 6
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı ramalaş

http://www.geocities.com/islampencereleri/lisetarih_kapak.ht m

http://www.geocities.com/islampencereleri/liseta1.jpg

Atatürk' ün dinsel inancının ne olduğuna inanıyorsunuz?

İslam 44 %44 %44 % 44.15% (2808)
Sabetaycılık 6 %6 %6 % 6.79% (432)
Diğer bir din 1 %1 %1 % 1.89% (120)
Dinsiz veya ateist 47 %47 %47 % 47.17% (3000)

Toplam Oy: 6360

 

http://www.turandursun.com/modules.php?name=Surveys&op=r esults&pollID=6


Yukarı dön Göster ramalaş's Profil Diğer Mesajlarını Ara: ramalaş
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam

sizlerden farklı bir görüşe sahip olmadığımı sanıyorum.

şu kadarını söyleyimki bazı kemalistlerinde atatürkü rab
edindiklerine inanıyorum.

Kendisini şeyh ilan etmemiş herkesi fikirlerinin
kendilerini bağlayacağını, bu yönüyle inançlarının
sadece allah tarafından yargılanabileceğine inanıyorum
kör bağlılarını, mushaftan aldığım anlayışla şiddetle
kınıyorum.

imamı şafii, mevlana, atatürk veya imamı azam!

geriye kanun yoluyla inanan üzerinde kuvvet uygulamak
kalıyorki. yaşadığım devirde devletin başındakilerin
sebebsiz böyle bir yola saptığına kalben kanaat
getiremiyorum. geçmişte yaşananları ders almam gereken
tarihi vakalar olarak algılıyorum. şahit olmadığım bir
şeyin yargıclığı da herhalde benim hakkım değildir
zannediyorum.

beni üzen bir tarafı kollarken diğer tarafı dikkatinizi
çektiği gibi bozuk veya asılsız mesnetle itham hatasına
düşmektir ki bence önemli tarafı

eleştiriye maruz kalanların sadece birer insan olmaları,

kendini bilmez birkaç cahilin peygamberimi övmek için
kendi düzeylerine indirmelerinden nasıl nefret ettiysem

geri çektiğiniz makaledeki yahudi provakasyonu kokan

isimsiz mesnetsiz ve atatürkün kendi el yazısı olduğunu
söyleyip bu günün kullanılan kelimeleriyle bir şeylar
karaladıktan

sonra

hiç alakasız, konulara dalan
ne idüğü belirsiz birilerinin iddialarırına sayfaya
taşımanın ancak yorumumuzla bir anlam ifade edeceğini
savunmam.

bilmiyorum görüşümde varmı hatalı bir yan...

gösterilen örnek hassasiyete hayranlığımı ifade eder,

saygı ve sevgilerimle teşekkür ederim.
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 
iman
Uzman Uye
Uzman Uye


Katılma Tarihi: 16 haziran 2006
Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı iman

selam
Yukardaki düşüncelerimle birlikte

bu memlekette hala atatürkçülük meselesinin altında
sadece müslümanlar hırpalanırken

kavganın birbirinin kanına susamış iki azınlık
(ermeni komitacıları ve yahudi dönmeleri)
taraftarlarının son osmanlı dönemi
ilişkileri neden incelenmez bunuda merak ederim.


sevgiyle
Yukarı dön Göster iman's Profil Diğer Mesajlarını Ara: iman
 

Eğer Bu Konuya Cevap Yazmak İstiyorsanız İlk Önce giriş
Eğer Kayıtlı Bir Kullanıcı Değilseniz İlk Önce Kayıt Olmalısınız

  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats