Cüzlere, zerrelere bölünüp parçalanması mümkün olmayan "AHAD", ya sonlu sınırlı bir tektir, ki bu takdirde evrenin herhangi bir yerinde oturmaktadır (!); ya da sonsuz, sınırsız cüzlere ayrılmaz TEK'tir ki, bu takdirde de ancak ve sadece, tekrar ediyorum ancak ve sadece "KENDİSİ" mevcuttur!..

"AHAD" olan "ALLAH"ın dışında herhangi bir varlığın mevcudiyetini ileri sürmek önce akıl ve mantığa, sonra da iz'an ve insafa sığmaz!..

Düşünelim…

Şayed "ALLAH"tan ayrı, "ALLAH"ın dışında bir varlık var ise… Bu varlık ile "ALLAH" arasındaki sınır nerededir?.. Bu sınırı nerede çizeceksiniz?..

Ya varlık, mevcud, sınırsız sonsuz TEK'tir, ikinci bir varlık yoktur!..

"O"nun dışında, ikinci bir varlığın vücudundan sözeden ise, tümüyle derin düşünce yetersizliğinden doğan yanılgı içerisindedir!.. Ki bu durumun dindeki adı da "ŞİRK"tir!..(ahmed hulusi)

Bu adamın neyi tarif ettiğini herhalde  anlamışsınızdır.Tüm tasavvuf kitaplarında bu konu aşağı yukarı bu şekilde anlatılır

Vahdeti vücud= varlığın tekliği=panteizm

Allahın haricinde herhangi bir varlık yok ise????

Kuranın tamamını yalan kabul etmek gerekir

Ahirette hesap verecek kimler.Allah kendi kendinemi hesap verecek?

Cennete veya cehenneme gidecek olan kimler? Allah teala kendini iki parçaya ayırıp bir parçasını cennete bir parçasını cehenneme mi koyacak

Bu dünyada yiyen içen çok affedersiniz tuvalate giden kimler

Kurandaki yasaklar ne anlam taşıyor? Allah kendi kendine mi yasak koyuyor ?

Allahtan başka bir varlık yok ise Allaha şirk koşanlar kim. Allah kendi kendine mi şirk koşuyor.

Allahtan başka bir valık var ise,bu varlık ile Allah arasındaki sınır nerededir (ahmed hulusi)

Bunu söylemeyi cesaret edenler,yeryüzündeki tüm pislikleri ve necasetleri de bu sınırın içine katma cesaretini gösterebilirlermi

Şimdiye kadar vahdeti vücud inancını savunanlara bu soruları yönelttim bir tanesine bile cevap alamadım.Kim olursa olsun madem böyle bir inancı savunuyorsunuz mertçe evet demeleri gerekmezmi?

Bu arada, konuya vukufu olmayanların düşecekleri bir hatayı önleme amacıyla, şu hususu da belirtmeden geçmeyelim…

Kur'an-ı Kerim'de çeşitli yerlerde "İlahımız", "İlahınız" gibi ifadeler geçmekte; ancak akabindede "İLAH"ın, "ALLAH" olduğu vurgulanmaktadır…

Allah kelimesi ile ilah kelimesi aynıdır.Allah lafzı; el ismi tarif ile,ilah kelimesinden oluşmaktadır.Arapça dil kurallarına göre bir kelime cümle arsında kulanılırken el tarifinden sonra gelen kelimenin başı elif ile başlıyorsa bu hafzedilerek birleştirilir

Bu takdirde el ismi tarif ile ilah kelimesi birleştirilir  el,ilah yerine elllah şekline okunur.elifi a gibi seslendirdiğimiz için bu kelimeyi Allah diye okuruz

bi ismi el ilah er rahman er rahim

okunması ne kadar zor değilmi.

onun için eliflerin hafz edilerek okunuş şekline bakalım

bismillahirrahmanirrahim

Peki bu duruma göre, "ALLAH"ın, bir "İlah" yani "tanrı" olduğu ileri sürülemez mi?

Sürülemez!..

Yokya??

1- De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,

2- İnsanların hükümdârına,

3- İnsanların ilâhına,(ilahinnas)

4- O sinsi vesvesecinin şerrinden.

5- O ki, insanların göğüslerine vesveseler fısıldar.

6- Gerek cinlerden, gerek insanlardan.

Bu gibi tanımlamalar, "İlah"a yani "tanrı"ya tapanlara yapılan açıklamalardır.

Yani onlara denilmektedir ki;

"Sizin, İLAH sandığınız, TANRI dediğiniz şey mevcut değildir; gerçekte var olan SADECE "ALLAH"tır!.. Sizin ve bizim "İlah"ımız hep aynı ve tektir…Ve dahi, O da "ALLAH"tır.."

Evet, bu açıklamalardan gaye, o kişilerin belirli bir "tanrı" varsayımından kurtulup, "ALLAH"ı idrak etmeye çalışmalarıdır…

Şimdi, elimizi vicdanımıza koyarak düşünelim…

Varlığına iman ettiğimiz, ya da inanmadığımız, ancak her iki halde de "ALLAH" adını verdiğimiz TANRI ile; burada tarif edilen Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı "ALLAH" aynı mıdır?..

Hazreti MUHAMMED'in açıkladığı "ALLAH" için "TANRI" kelimesi kullanılabilir mi, ya da "TANRILIK" mefhumu kabul edilebilir mi?..Düşünülebilir mi?!..

"VECH"in perdesi olan yegane şey ise, o şeye ait olan "İSİM"dir…Ki o isim, sonradan "VECH"in bir manası üzerine konmuş bir perdedir… Perdedin ardındaki varlık ve onu meydana getiren manalar ise "ALLAH" isimlerinden varlıklarını alırlar…

Sonuç olarak şunu kesinlikle bilelim ki…

Kur'an-ı Kerim'de ve Hz. Muhammed'in açıkladığı "ALLAH" kavramında ötede ya da ötende, yani senin dışında bir tanrı kavramından sözedilmeyip; sadece kendisi var olan sonsuz-SINIRSIZ "TEK" farkettirilmeye çalışılmaktadır (ahmed hulusi)

Yani kısaca kulluk edilecek bir ilah yok.Zira sen kendin bir ilahsın demek istiyor bu şeytan.Kuranın tanımladığı ilah kavramıyla bu şeytanın tanımladığı ilah kavramı arasında zerre kadar bir ilgi yoktur.

KURAN,ALLAHIN VARLIĞININ TEKLİĞİNDEN DEĞİL, OTORİTESİNİN TEKLİĞİNDEN BAHSEDER

Bunlar ise birbirinden çok farklı şeylerdir.Kurana baktığımızda bütün müşrik kavimlerin Allaha inandıklarını, fakat buna rağmen sadece Allah ait bu otoriteye bir takım varlıkları dahil ettiklerini görmekteyiz

Tevbe 31- Onlar, Allah'ın yanısıra bilginlerini ve rahiplerini de kendilerine Rab edindiler, Meryem oğlu Mesih'i de. Oysa onlar bir olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah'dan başka hiçbir ilâh yoktur. O, müşriklerin ortak koştuğu şeylerden de münezzehtir.

Ehli kitap hiç bir zaman alimleri için bunlar bizim ilahımız dememişlerdir.Onların önüne geçip secde de etmemişlerdir.Ama buna rağmen Allah onların bu davranışlarını, alimleri ilah edinmek tanımnlamıştır. Zira onlar sadece Allah ait olan helal ve haram belirleme yetkisini,otoritesini alimlere vermişlerdir ki bunuda maide suresinden anlıyoruz

Maide

Kendilerini bu otoriteye layık gören bir çok yönetici ve eli tabaka,yönetmekte oldukları topluma en acımasız bir şekilde davranmışlar ve onları hayvanlar gibi kullanmaktan çekinmemişlerdir.

Lokman 13- Hani bir zaman Lokman, oğluna öğüt vererek demişti ki: "Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma, çünkü Allah'a ortak koşmak (şirk), elbette büyük bir zulümdür."

Yeryüzündeki insanları tamamı Allah şirk koşşalar dahi Allaha zerre kadar zulmedebilmeleri mümkünmü?

Allah insanlara şirk koşmayın diye emrederken kendi menfaati için mi bunu söylüyor yoksa insanların menfaati için mi ?

Allah şirk koşan insanlar, en başta kendilerine sonrada bulundukları topluma zulmetmektedirler

Yeyüzünde asırlardan beri insanları acımasızca katleden,despotlar kime zulmettiler

Ya Allahın istekleri, emirleri bir toplumda geçerli olacak ve o toplum huzur ve emniyet içinde yaşamını sürdürecek

Yada, kendi arzu ve isteklerini ilah edinen insanların dedikleri egemen olacak ve o toplumdaki insanlar bu despotlara kul ve köle olacak

Kısaca Allahın kuranda bize vermek istediği mesaj şudur

Ya benim otoritemi ( ilahlığımı) kabul eder sadece benim emrime göre hareket eder hem bu dünyada hem ahirette kurtulanlardan olursunuz

Yada ilah edindikleriniz otoritelerin isteği üzere davranır hem bu dünyada sürünür hemde ahirette ziyana uğrayanlardan olursunuz

Zaten böyle davrandığı için Muhammed ümmeti 1350 seneden beri sürüm sürüm sürünmüyormu?

Allahın kitabını, emirlerini bir tarafa bırakıp sözde fenafillah olmuş eviyanın kerametleriyle kendilerini avutmadılarmı asırlardır.Avrupa bilmde ve teknolojide ilerlerken

Zaten vahdeti vücud inancı değilmidir muhiddin bin arabi gibi sufileri

allah bana kulluk eder bende ona

allah ve kul ayırımını insanlar uydurmuştur, hakikatte bu ikisi aynı varlıktır

dedirten

Aslında bu inanç; hernekadar Allahı tenzih adına varlığın mevcudiyetini yok kabul ediyor gibi görünsede, gerçekte varlığın mevcudiyeti adına Allahın varlığını inkar eden ATEİST bir düşüncenin, İslami kılıfa sokuşturulmak istenen şeklinden başkası değildir

Slm Hanif & Dostlar!

Ahmed Hulusi'nin ve öncekilerin bu iddiasının ne sonuç doğurduklarının farkında değillerdir. Burdan çıkan sonucu tek cümle ile özetleyecek olsam:

BU FIKRI SAVUNANLAR ALLAH'IN EL-HALIK SIFATINI YOK SAYMIS OLUYORLAR!!!

Ve inanın dostlar bunun farkında bile olmadılar-olmuyorlar. Yukarıdaki cümleyi niçin yazdım? Yeni katılımcılar veya bu konuya uzak olan dostları tefekkür+araştırmaya davet ediyorum.

Siz TEK bir tümellikten bahsedin...Ve yaratılmış tüm mahlukun bu tümellikten gayrı olmadığını savunun........Düşünün bakalım sonunda ne olur? (haşa) o halde Allah extra hiç bir şey yaratamaz!? sonucu çıkar.....Ve kendilerini bu konuda tatmin  etmek için şu cümleyi bolca kullandıklarını görüyoruz "O her an yeni bir şâ'n (yaratma) dadır".

Fena bir çelişki..Bu durum aynen; Kur'andaki islam yerine, nasların oluşturduğu islam toplumunun, "Kur'an baş tacımız" deyip pratikte ise onu kesinlikle hayatına sokmayanların durumuna benzer.

not: ileti savananın kendi isteğiyle silinmiştir

Vahdet-i vucudun öne sürülmesiyle evliyalara, dervişlere, şeyhlere, pirlere ilahlık yolu açılıyor. Hep verdikleri örnek şu;

Hepimiz birer su damlasıyız, Allah ise bir okyanustur. Su damlası okyanusa düştüğünde, damlanın okyanustan farkı kalmaz(?).

Onlara göre evliyalar da bu okyanusa düşen damlalar gibidir, onlar tanrılaşmıştır ve onların her yaptığı haktır. Dünyanın en kötü işini bile yapmış olsalar, bunun bir hikmeti vardır da anlaşılamıyordur.

Müritlerin o seviyeye ulaşabilmesi için günlerce yemeden içmeden, bir lokma bir hırka ile yaşaması, inzivaya çekilmesi zorunlu görülürken, ilahlaştırılan evliyaların her yaptığı hak kabul edilmekte, her yediği, içtiği, yasak ilişkileri normal sayılmaktadır.

İşin kötü yanı, bu düşünceye sahip tasavvuf fikri, tarikatlar topluma bir sevgi, içtenlik ve aşk yuvası olarak gösterilmektedir. Mevlanalar, yunus emrelere toplumda bir sempati kazandırılmış, Allah aşkından yanıp tutuşan kişiler gibi lanse edilmiştir. Oysa mevlanaya bu sempatiyi besleyenler mesnevinin kapağını açıp bir bakmışlar mıdır acaba?

selam ile

Not:ileti savananın kendi isteğiyle silinmiştir

Not:ileti savananın kendi isteğiyle silinmiştir