adalet Uzman Uye
Katılma Tarihi: 02 ekim 2006 Gönderilenler: 1195
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
İyi düşün, doğru konuş!
Tabiatı ve toplumu kavrayabilmek için bilgince bir çaba içerisinde olmak gerekir ama kavranan gerçeği insanlara aktarabilmek için onların anlayacağı dilden konuşmak gerekir
Bilgeler gibi düşünün, halk gibi konuşun. Buna adam olma sanatı diyorum. Tabiatın ve toplumun karmaşık yapısını kavrayabilmek için, bilgince bir çaba içinde olmak gerekir. Ama kavranan gerçeği insanlara aktarmaya sıra geldi mi, onların anlayacağı dilden konuşmazsak, çabamız büyük ölçüde boşa gider. Dil adeta mesajın kendisidir. Uygun dili bulamadığınız vakit, mesajınız sizde kalır. Adam yerine, ambara dönersiniz.
NLP (Nöro-Linguistik Programlama) uzmanı Dr. Harry Alder'a göre, sağlıklı iletişim için kendimize şu soruları sormalıyız:
Gerçekleştirmek istediğim şey nedir?
Amaçlarım bakımından çatışan sonuçlar var mı?
Mesajımı iletmenin en iyi yolu nedir?
Mesajı iletmek için en uygun kişi ben miyim?
Uyumlu ilişkiyi nasıl gerçekleştirebilir ve sürdürebilirim?
Muhataplarım bunu nasıl algılar? İletişim uzmanı Diana Booher ise, özellikle şirket ortamında sağlıklı iletişim için PERFORMANS kavramına ağırlık veriyor. “Kumarbaz at yarışına gitti mi, oynayacağı atın geçmişini araştırır. Yatırımcı hangi kağıta oynayacağına, söz konusu yatırım fonu veya şirketin geçmiş performansına bakarak karar verir. Oy kullanırken keza siyaset adamlarının geçmişlerine bakarız. Sözün kısası, kararımızı etkileyen temel faktör, performanstır. Başarıma dayalı itibar, her şeyden önce gelir.”
Peki, şirket ortamında pürüzsüz iletişim için neler gerekli? Booher 20 maddelik bir liste sunuyor. Maddeler ondan, yorum (!) Yunus Emre'den. Buyurun bakalım:
Ortak yanlar bulun; birbirinize yaklaşın. (“Kuru idik yaş olduk / Kanatlandık kuş olduk / Birbirimize eş olduk / Uçtuk elhamdülillah”)
İlgi ve şefkat gösterin. (“Vardığımız illere / Şol safa gönüllere / Halka Tapduk ma'nisin / Saçtık elhamdülillah”)
İyi niyetli işbirliği içinde olun. (“Beri gel barışalım / Yad isen bilişelim / Atımız eyerlendi / Eştik elhamdülillah”)
Tutarlı olun. (“Ariflerden nişan budur / Her gönülde hazır ola / Kendini teslim eyleye / Sözde kıyl ü kâl olmaya”)
Yeteneğinizi kanıtlayın. (“Görmez misin sen arıyı / Her bir çiçekten bal eder / Sinek ile pervanenin / Yuvasında bal olmaya” )
Düzgün olun. (“Asilzâdeler nişanın / Eğer bilmek diler isen / Özü çocuk da olursa / Sözünde vebal olmaya”)
Bilmediklerinizi kabul edin. (“Dürr ü cevher ister isen / Bilginlere hizmet eyle / Cahil bin söz söyler ise / Ma'nîde miskal olmaya”)
Eksiksiz olun. (“Bu dünya bir lokmadır / Ağzında çiğnenmiş bil / Çiğnenmişe ne tutmak / Ha sen onu yuttun tut”)
Güncelleşin. (“Ömrün senin ok gibi / Yay içinde dopdolu / Dolmuş oka ne durmak / Ha sen onu attın tut”)
Açık seçik olun. (Gözsüze fısıldadım / Sağır sözüm işitmiş / Dilsiz çağırıp söyler / Dilimdeki sözümü”)
Çift anlamlı sözlerden kaçının. (“Çıktım erik dalına / Anda yedim üzümü / Bostan ıssı kakıdı / Der ne yersin kozumu”)
Abartıdan sakının. (“Bir sinek bir kartalı / Salladı vurdu yere / Yalan değil gerçektir / Ben de gördüm tozunu”)
Eleştiri ve itirazları değerlendirin. (“Dinlemeden anladık / Anlamadan eyledik / Gerçek erin bu yolda / Yokluktur sermayesi”)
Sorumluluğu başkasına atmayın. (Yetmiş iki dilceydi / Araya sınır düştü / Ol bakışı biz baktık / Yermedik âm u hâsı”)
Sır saklayın. (“Dilsizler haberini / Kulaksız dinleyesi / Dilsiz kulaksız sözün / Can gerek anlayası”)
Kimseyi atlatmayın. (“İnce Sırat köprüsü / Sıfat imiş bu yolda / Dosta giden kişinin / Doğruluktur çaresi”)
Samimi ve sahici olun. (Kimde kim doğruluk var / Hak Çalap onu sever / İki cihana yarar / Ol erin sermayesi”)
Şeffaflık riskine katlanın. (“İman aldangıçları / Bilin çoktur bu yolda / Nefsine uyanların / Gitmez yüzü karası”)
Görünüşünüz sizi yüceltsin. (“Bende baktım bende gördüm / Benim ile bir olanı / Suretime can vereni / Kim olduğun bildim ahî”)
Bilgeler gibi düşünün, halk gibi konuşun. (Yunus kim öldürür seni / Veren alır tatlı canı / Bu canlara hükmedeni / Kim olduğun bildim ahî”)
Paylaş ki, gücün artsın!
Yetkilendirme, sorumluluk bilinci olan her yöneticinin, gücünü astlarıyla paylaşması demektir. Paylaşılan güç, tıpkı bilgi veya mutluluk gibi, azalmaz çoğalır. Akıllı yöneticiye verilecek öğüt şudur: “Bırak, adamların kendi işlerinde seni geçsinler.” Bilgiç yöneticiye ise şöyle seslenmek gerekiyor herhalde: “Adamlarına, iş nasıl yapılırmış, gösteredur!”
İşi astından daha iyi yapabileceğini kanıtlama peşindeki yönetici hamallıktan kurtulamaz. Bütün maymunları sırtlanır. Adamlarını, onların yapması gereken işlerde geçtiği ölçüde, daha uzun ve ağır çalışmak zorunda kalır.
Gerçek bir yetkilendirme yapıp yapmadığımızı nasıl anlarız?
1. Görevlendirme esnasında tecrübeli adamlarınıza ayrıntılı talimatlar veriyor musunuz?
(Bazen bu gerekebilir. Fakat eğer rutin böyleyse, işlerinde onlara değil sadece kendinize güveniyorsunuz demektir. Peki, bu denli güvensizseniz, onlarla niçin çalışıyorsunuz?)
2. Adamlarınızın fikir ve önerilerine başvurmadan, onların sorumluluk alanlarındaki problemlerin çözümlerini ortaya koyuyor musunuz?
(Adamlarınızı yaya bırakmanın bir yolu, problemlerini sizin çözmenizdir. Buna alıştıklarında, size boyuna sizin çözümlerinizi getirir, yan gelir yatarlar!)
3. Önemli bir işi, asıl yapması gereken adama vermeyip, kendiniz yapmaya kalkar mısınız?
(İyi yönetici, adamlarıyla sonuca ulaşır, adamları için değil.)
4. Bir problem veya kriz ortaya çıktığında, kolları sıvayıp işe dalar mısınız? (Etkin amirin görevi 'yapmak' değil, yönetmek ve denetlemektir. Yapma sorumluluğu başkalarına aittir. Onların işini yaptığınız ölçüde, kendi sorumluluklarınızı ihmal ediyorsunuz demektir.)
5. Alternatif yollar olduğu halde, adamlarınızın hep sizin yöntemlerinizle iş yapmasını mı beklersiniz?
( Esnek olun. Adamlarınız yaratıcılıklarını ortaya çıkarabilsinler.)
6. Maliyet, fiyat, kâr marjı, ciro, üretim ve tasarlanan değişiklikler hakkında adamlarınıza pek bilgi vermez misiniz? (Karanlıkta kalanlar, gün ışığındakiler kadar rahat yürüyemezler.)
7. Adamlarınızın hatalarına karşı müsamahasız mısınız?
(Mükemmelliyetçi olmak iyidir. Ama hatalara karşı aşırı hoşgörüsüzlük, adamlarınızın cesaretini kırar, risk üstlenmekten kaçarlar.) (M.ÖZEL)
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|
ABCDF Ozel Grup
Katılma Tarihi: 11 agustos 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 412
|
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Merhabalar birkaç ekleme yapmak istedim... Gerçek uygulanmanın nasıl oluduğunu da hatırlatmak için...
Peki, şirket ortamında pürüzsüz iletişim için neler gerekli? Booher 20 maddelik bir liste sunuyor. Maddeler ondan, yorum (!) Yunus Emre'den. Buyurun bakalım:
Ortak yanlar bulun; birbirinize yaklaşın. (“Kuru idik yaş olduk / Kanatlandık kuş olduk / Birbirimize eş olduk / Uçtuk elhamdülillah”)
İlgi ve şefkat gösterin. (“Vardığımız illere / Şol safa gönüllere / Halka Tapduk ma'nisin / Saçtık elhamdülillah”)
İşyeri ortamlarında ilgi ve şefkat genellikle işini halletirene kadar olur...
İyi niyetli işbirliği içinde olun. (“Beri gel barışalım / Yad isen bilişelim / Atımız eyerlendi / Eştik elhamdülillah”)
İyi niyetli olmak işini kaybetmene neden olabilir. Daha çok duruma göre davranmasını bilmek gerek. Gerektiğinde karşı tarafı çaktırmadan/hafiften rahatsız edici sözler söylemek normal karşılanır
Tutarlı olun. (“Ariflerden nişan budur / Her gönülde hazır ola / Kendini teslim eyleye / Sözde kıyl ü kâl olmaya”)
Tutarlı omak zor ve yıpratıcı. daha çok dün dündür, bugün bugündür mantığıyla hareket ederek, 1 gün öncesini silebilenler daha az yıpranırlar.
Yeteneğinizi kanıtlayın. (“Görmez misin sen arıyı / Her bir çiçekten bal eder / Sinek ile pervanenin / Yuvasında bal olmaya” )
Düzgün olun. (“Asilzâdeler nişanın / Eğer bilmek diler isen / Özü çocuk da olursa / Sözünde vebal olmaya”)
Bilmediklerinizi kabul edin. (“Dürr ü cevher ister isen / Bilginlere hizmet eyle / Cahil bin söz söyler ise / Ma'nîde miskal olmaya”)
En büyük hata: Bilmediğini farkettirmek. Bilmesen bile çaktırmadan biliyormuş tavrında hareket etmek, durumu idare etmek en ideali... aksi taktirde bu koz olarak kullanabilir
Eksiksiz olun. (“Bu dünya bir lokmadır / Ağzında çiğnenmiş bil / Çiğnenmişe ne tutmak / Ha sen onu yuttun tut”)
Güncelleşin. (“Ömrün senin ok gibi / Yay içinde dopdolu / Dolmuş oka ne durmak / Ha sen onu attın tut”)
Açık seçik olun. (Gözsüze fısıldadım / Sağır sözüm işitmiş / Dilsiz çağırıp söyler / Dilimdeki sözümü”)
Çift anlamlı sözlerden kaçının. (“Çıktım erik dalına / Anda yedim üzümü / Bostan ıssı kakıdı / Der ne yersin kozumu”)
Bazen özellikle çift anlamlı sözcükler kullanmak, ortada konuşmak, bir problem olduğunda kendinizi temize çıkarmak için iyi bir yöntem..
Abartıdan sakının. (“Bir sinek bir kartalı / Salladı vurdu yere / Yalan değil gerçektir / Ben de gördüm tozunu”)
Eleştiri ve itirazları değerlendirin. (“Dinlemeden anladık / Anlamadan eyledik / Gerçek erin bu yolda / Yokluktur sermayesi”)
Sorumluluğu başkasına atmayın. (Yetmiş iki dilceydi / Araya sınır düştü / Ol bakışı biz baktık / Yermedik âm u hâsı”)
Sır saklayın. (“Dilsizler haberini / Kulaksız dinleyesi / Dilsiz kulaksız sözün / Can gerek anlayası”)
Kimseyi atlatmayın. (“İnce Sırat köprüsü / Sıfat imiş bu yolda / Dosta giden kişinin / Doğruluktur çaresi”)
Samimi ve sahici olun. (Kimde kim doğruluk var / Hak Çalap onu sever / İki cihana yarar / Ol erin sermayesi”)
samimi ve sahici olmak mıı? ÇOK ZOR...
Şeffaflık riskine katlanın. (“İman aldangıçları / Bilin çoktur bu yolda / Nefsine uyanların / Gitmez yüzü karası”)
Herşey görüntüdür. Görüntünün arkasına kimse bakmaz. herkes görüntüyü değerlendirir. Şeffaflık, iyi-duyarlı-dürüst-sevecen-candan hatta özetle insan olduğunun farkedilmesini sağlayabilir ama işinde devamlılığı sağlamaz. İŞ yeri bunu kabul etmez. Görüntüye ayak uydurmalısın. Duygular kapı önünden bırakılmalı... İş konusunda da şeffaf olunmayabilir...
Görünüşünüz sizi yüceltsin. (“Bende baktım bende gördüm / Benim ile bir olanı / Suretime can vereni / Kim olduğun bildim ahî”)
Bilgeler gibi düşünün, halk gibi konuşun. (Yunus kim öldürür seni / Veren alır tatlı canı / Bu canlara hükmedeni / Kim olduğun bildim ahî”)
Paylaş ki, gücün artsın!
Paylaşırsan işinden olabilirsin.. Kiminle neyi paylaşacağın bulunduğun konuma göre değişiyor
|