HANiFDOSTLAR.NET

 

Kuran Müslümanı
 

(Şahıs odaklı din anlayışından Allah odaklı din anlayışına...)

Ana Sayfa Hanif Mumin  Iste Kuran Kurandaki Din  Kur'an Yolu  Meal Dinle Sohbet Odasi Hanifler E- Kitaplik Kütüb-i Sitte ?  ingilizce Site Kuran islami Aliaksoy Org  Hasanakcay Net Tebyin-ül Kur'an Önerdiğimiz Siteler Bize Ulasin

 

- Konulara Göre Fihrist

- Saçma Hadisler

- Hadislerin-Sünnetin İncelemesi

- Haniflikle İlgili Sorular Cevaplar

- Misakın Elçisi Kim?

- Kuranda Namaz/Salat

- Onaylayan Nebi

- Kuranda Namaz/Salat

- Enbiya 104

- Kuranda Yeminler

- Adem Hakkında Sorular

- Ganimetleri Resulün Eline Nasıl Vereceğiz?

- Allahın ındinde YIL ve DOLUNAYLAR

- Abese ve Tevella

- Hadisçilerce Tahrif Edilen Ayetler

- Mübarek Yer, Mübarek Vakit

- Arkadaş Peygamber

- Kuranın İndirilişinden Günümüze Gelişi

- Bir Türban Sorusu

- Kuran ve Bize Öğretilenlerin Farkı

- Namazın Kılınışı

- Hadislere Göre Namaz

- Kuranda Salat Namaz mıdır?

- Kuran Yetmez Diyen Uydurukçular

- Bizler Hanif Dostlarız

- Sahih Hadis mi İstersiniz?

- Hakkı Yılmaz'ın Tebyin Çalışması

- Kur'anı Anlamada Metodoloji

- Tarikatçıların Çarpıttığı Birkaç Ayet

- Nasıl Kur'an Okuyalım?

- Kur'anı Kerim Nedir?

- Kur'anda Oruç

- Allah'sız Bir Din ve Allah'sız Bir Kur'an İnancı

- Kuransız Bir İslam Anlayışı ve Müşrikleşme

- Meal Çalışmasına Davet

- Allah Şahit Olarak Kafi Değil mi?

- Doğru Hadisleri Ne Yapacağız?

- Kur'andaki Muhammed ve Peygamberlerin Misyonu

- Mahrem, Avret, Ziynet

- Nur Suresi Çeviri-Yorum

- Cilbab

- Resule İtaat Ne Demektir?

- Hadis Kalburcuları ve Kalburları

- Kur'anı Kerim'in İndiriliş Gayesi

- Kur'anda Amellere Karşı Cahili Yaklaşım

- İslamdışı İnanışlara Kur'andan Örnekler

- Biri Şu Haram Üretim Tesislerini Kapatsın

- Tasavvufta İslam Var mı?

- İslamda Delil Sorunu

- Kurban Kesmek

- İlahi Hitabın Serüveni

- Ecel Nedir?

- Şirk, İşrak, Müşrik, Müşareke, Müşterik

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Peygamberlere Karşı Rabbani Yaklaşımlar

- Salat-ı Tefriciye yada Zikri Çarpıtmaya Bir Örnek

- Mucize Nedir?

- Ayrılıkların Nedenleri

- Sıfır Hata veya Kur'an

- Haniflik Nedir?

- Rabıta İle Şeyhlere Tapanlar

- Hadis Zindanının Mezhepçi Mahkumları

- İslam Dininin Öğrenilmesinde Kaynak Sorunu

- Fasık ve Münafıkların Genel Tanımlaması

- Hadisler, Hıristiyanlık ve Selman Rüştü

- Kur'anı kerim'in İndiriliş Gayesi

- Müstekbirlere Karşı Cahili Yaklaşım

- Halis-Hanif İslam

- Kur'anda Şefaat

- Fuhuş Tellalı Tefsirciler

- Hayızlıyken Neden Namaz Kılınmasın?

- Cebrail, Vahiy, Melek

- Dindarlıkta Müşrikleşme Temayülü

- Büyü Yapan ve Yaptıranlar

- Yaratılış, Adem, Havva

- Kur'an Yerel mi, Evrensel mi?

- Reform Dinde mi, Dindarlıkta mı?

- Ne Mutlu Tağutu Olmayanlara

- Peygambere Saygı(?)

- Hadislere Kanıt Diye Gösterilen Ayetler

- Allah Nazara Karışmadı mı?

- Kur'anı Kerimle Amel Etmek Mümkün mü?

- Kur'anda İnkar Edenlerin Vasıfları

- Müminlerin Vasıfları

- Allah'ın Vasıfları

- Kur'anın Vasıfları

- Dine Karşı Cahili Yaklaşımlar

- Kur'an Merkezli Din

- İrin Küpü Patladı; Mevlana

- Hurafe ve Bidatlar

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Hz. İsa'nın Ölümü

- Allah'ın Mesajının Adı: Kelamullah

- Allah'ın Resule Uyarıları

- Kur'ana Göre Tenkit ve Eleştiri Nasıl Olmalı?

- Kur'anda Sevgi

- Sofuların Devlet Desteğiyle Desteklenmesi

- Hans Von Aiberg Aldatmacası

- Kabir Azabı Safsatası

- Kur'an Kıssalarının Önemi; Masal Değiller

- Kur'anda Toplumsal Sünnetler

- Tefsirde İsrailiyyat

- Kardeş Evliliği Olmadan Çoğalma

- Hans Von Aiberg Tutuklandı

- Kur'anda Tevbe Kavramı

- Yaşar Nuri Öztürk'ün Yorumuyla Namaz

- Karadelikler; Bir Büyük Yemin

- Mezhepçilerin Ümmi Açmazı

- Kabe Nedir? Mekkede midir, Kudüste mi?

- Kur'anda Ruh Kavramı

- Kur'anda Nefs Kavramı

- Amin Kavramı ve Putperestlik

- Diyanet İşleri Başkanlığının Sitemize Cevabına Cevaplar

- Resul ve Nebi -1

- Resul ve Nebi -2

- Sapık Bir Fırka: Hansçılar

- Cihad mı, Çapulculuk mu?

- Kur'an Deyip Namazı Yok Sayanlar

- Cennete Sadece Müslümanlar mı Girecek?

- Kur'anda El Kesme Cezası var mı?

- Nazar veya Göz Değmesi Var mı?

- Şehadet Getir, Münafık(?) Ol

- Kur'anda Eleştiri Metodu

- Hacc Mekkede mi, Bekkede mi?

- İslami Tebliğde Kur'an Metodu

- Saptırılan Kavram: Mekruh

- Kur'anda Cuma Namazı var mı?

- Of Be Kader, Allah mı Suçlu Yoksa Biz mi?

- Kader Açısından Cebir ve İhtiyar

- Baban Peygamber Olsa Ne Yazar

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Vahdet-i Vücud, Şirkin Alası

- Tasavvufi Bilginin Kaynağı Vahiy mi?

- İslam'da Resullük Son Bulmuştur

- Teveffi Kelimesi ve Arap Dili

- Tasavvuf Üzerine Düşünceler

- Nefis Mertebelerinin İç Yüzü

- Allah Rızası Anonim Şirketi; Tarikatlar

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -1

- Tasavvuf ve Eşcinsellik -2

- Nakşi Şeyhi Allah'ın Avukatı mı?

- Kur'anda "ve+la" Öbeği

- Putlar ve Tapanlar

- Son Peygamberimizin Okuma Yazması

- Mesih ve çarpıtılan Bir Ayet

- Hac İzlenimleri

- "Üzerinde 19 var" da Son Nokta

- Secde Emri

- Kur'andaki Hac

- Aracıların Gaybı Bildiği İnancı

- Tarikatçı - Müşrik Karşılaştırması

- Gazali'nin Kadına Bakışı

- Kur'anda Kadına Verilen Önem

- Başörtüsü Allah'ın Emri Değil

- Başörtüsü Takmak Kur'anda Var mı?

- Kur'anda Kadın Dövmek Var mı?

- Cariye, Köle; Utanmaz Mealciler

- Kadına Yönelik Şiddet

- Sünnet Edilen Kızın Öyküsü

- Erkekçe ve Kadınca Meal Konusu, Nebe 33. Ayet

- Harem - Selamlık Kimin Emri?

- Zina, Evlilik ve Örtünme Adabı

- Cariyeleri Aç, Hür Kadınları Kapat (!)

- Çok Eşliliği Yasaklayan Ayetler

- Kur'ana Göre Evlilik Hukuku

- 2 Kadın = 1 Erkek, Uydurma mı?

- Danimarkalı mı Sapık, Buhari mi?

- Ebu Hanife, Cariyenin Avreti

- Nisa 25, Hür Kadın ve Fahişe İfadesi

- Maymunların Hadisi ve Recm Vahşeti

- Hz. Muhammed'in Tebliği

- Peygamberi Tanrılaştırma

- Angarya Haline Getirilen İbadet

- Buhari'nin Hadislerini Buhari Yazmamıştır

- Hadis ve Sünnet Gerçeği

- Uydurma Hadisler, İslamın Kara Boyası

- Hadisler Dinin kaynağı Olamaz

- Uydurmaların Sınırı Yok; Şeytan Geyiği

- Beşeri Hükümler Neden Kutsal Oluyor?

- Hadis - Kur'an Çelişkisi

- Kur'anda/Dinde Olanlar ve Olmayanlar

- Cehennem'den Çıkış Yok

- Kur'anda Tağut

- Ebu Hureyre Gerçekte Kimdir?

- Hadis - Mantık Çelişkileri

- Kurban ve Kurban Bayramı Nereden Geliyor?

- Hadislere Göre Kur'an Eksiktir

- Bildiri: İslam Anlayışında Reform

- Arapça mı, Arap Saçı mı?

- Koca mı Üstün, Allah mı?

- Esbab-ı Nüzül Komedi Hadisleri

- İşte Geleneğin Dini

- Ulul Emir İle Kim Kastediliyor?

- Kul Hakkı

- Yezidi Bir Gelenek: Aşure Tatlısı

- Hz. İbrahim'den Asrımıza Dersler

- Taklitçiliğin Boyutları

- Seb-ul Mesani Nedir?

- Kelle Sayılarak Gerçek Bulmak

- Kıyamet - Mahşer Günü ve Sonrası

- Kur'anda Namaz Vakitleri

- Kur'anda Cuma Konusu

- Salih Olmak Yetmez

- Hudeybiye Anlaşması Uydurma mı?

- Kitap Yüklü Eşekler

- Kur'andaki Hac

- Hz. Nuh'un Oğlu Kimdi? İftira mı?

- Ruhun Ağırlığına Başka Bakış

- Hz. İbrahim Yalancı Değildi

- İncil'de Kadına Bakış

- Şirkin Büyüğü Küçüğü Olur mu?

- Kur'andaki Abdest ve Hijyen

- Din de Bir Araçtır

- Kur'an Okumanın Zararları

- Kur'anda Dua Ayetleri

- Kur'anda Tarih Kavramı ve Bilinci

- Şekilsel Secde Kur'anda Yok mu?

- Salat ve salatı İkame

- Kur'andaki Emr Kavramı Üzerine

- Dindar İnsanlar Şirk Koşar

- Alak Suresinin İlk Beş Ayeti

- Men Arefe'nin Çözümü

- Kur'andaki Av Yasağı

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Kur'anda İnsan Hukuku

- Din Büyüklerini Tanrılaştırma

- Allah'a ve Muhammed'e Değil

- Kur'andaki Örnek Tevekkül

- Şekilsel Rüku Kur'anda Yok mu?

- Hz. İbrahim Kuşları Kesti mi?

- Ehli Sünnet Dininin Anayasası

- İnsan Allah'ın Halifesi mi?

- Kur'an Üzerinde Düşünmek

- Şirkin Kuyusuna Düşenlere Uyarılar

- Kur'an Ölülere Okunmak İçin mi İndirildi?

- Ayda Okunan Kur'an Masalı

- Hz. İbrahim, Safa ve Merve Masal mı?

- "Haç"er-ul Esved (!)

- Mevlana Sahte Bir Peygamber Değil mi?

- Tasavvufun Tanrısı İki Zıttır

- Kur'andaki Tasavvuf: Teveccüh

- Önce Batıl ve Hurafe İle Savaşalım

- Resuller Haram Kılamaz mı?

- Elçi Muhammed ile İnsan Muhammed'in Farkı

- Tarikatlarda Aracılar Rezaleti

- Nur Suresi 31. Ayet Nasıl Çarpıtılıyor?

- Sırat Kıldan İnce, Kılıçtan Keskin mi?

- Kur'anda Zalimler

- Bütün Mehdileri Çöpe Atıyoruz

- Kur'ana Göre Ramazan Ayı ve Haram Aylar

- Tasavvufçuların İlahı; Varlık ve Yokluk

- Tasavvufçuların Küçük Putları

- Sünnet Etmek yaratılışı Değiştirmedir

- Son Peygamberimizin Mektupları

- Fıtrat ve Namaz Vakitleri

- Mescid-i Aksa Nerede?

- Büyük Kandırmaca: Hadis

- Kur'an Neden Arapça Olarak İndirilmiştir?

- Kimin dini? Kimin Kitabı? Kimin Meali?

- Evliya Kelimesinin geçtiği Ayetler

- Şimdiye Kadar Yaşanan İslam

- Ayın Yarılması Diye Bir Mucize Yoktur

- Kabe Dikili Taş Değil mi?


Up | Down | Top | Bottom
 
Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.

Yunus Suresi 105

Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.

Enam Suresi 79

İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.

Ali İmran Suresi 67

Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.

Nahl Suresi 123

De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.

Ali İmran Suresi 95

Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.

Hacc Suresi 31


Up | Down | Top | Bottom

HABERLER

 

 








 

 

  Hanif Islam

 

Alıntılar, Makaleler
 Hanif Dostlar Ana Sayfa -> Alıntılar, Makaleler
Konu Konu: ZİKİR NEDİR? Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazanlarda
Gönderi << Önceki Konu | Sonraki Konu >>
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

ZİKİR NEDİR?

Sözlük anlamı: Düşünmek, hatırlamak, hatırlatmak, anmak, öğüt, ihtar, uyarı.

Kur'an'da zikir: Kur'anda zikir kelimesi türevleriyle birlikte 250'den fazla yerde geçmektedir. Sadece "zikr" şekliyle 63 defa zikredilmektedir. Sadece emirhaliyle 37 yerde geçmektedir.

Zikr kelimesinden türetilmiş diğer isimlerden Kur'an'da geçenlerden bazıları şunlardır: "Tezkiratün", "Tezkir" "Mezkür" "Müzekkir", "Zakirat", "Zakiriyn", "zeker", "Zükür", "Zükran"

Zikir kelimesi fiil şekliyle Kur'an'da daha az geçmekle beraber muzarı hali, mazi halinden daha çok kullanılmıştır. Şimdi bunlardan bazılarını okuyarak anlamlarını tesbite çalışalım:

"...Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı ümit eden ve Allah'ı çok zikreden kimse, Allah'ın Rasulünde güzel bir örnek vardır." (Ahzab; 33/21) Bu ayette zikir "düşünmek" anlamında kullanılmıştır.

"Arınan ve Rabbinin ismini zikreden ve namaz kılan kurtuluşa ermiştir." (87 Ala; 15) Burada da" arınma ile düşünce ve inanç, zikir ile "anış" namaz ile de "eylem" dile getirilmiştir.

"Hayır, Kur'an bir öğüttür. Öğüt (zikr) almak isteyen için." (74/Müddessir: 54-55) aynı ifadeler 80. sure Abese'de de geçmektedir. Burada da "öğüt" anlamı ön plana çıkmıştır.

"Genç de şöyle demişti: "Gördün mü, kayaya sığınınca ben balığı unuttum. Onu zikrimi (hatırlamamı) unutturan da, şeytandan başkası değildir." (18/ Kehf: 63) "hatırlama" anlamında.

"Size söylediklerimi elbette zikredeceksiniz/hatırlayacaksanız. Ben işimi Allah'a havale ediyorum. Allah, kullarını hakkıyla görendir." (40/Mümin: 44)

"İnsan, önceden hiçbirşey değilken kendisini yarattığımızı hiç zikretmiyor/düşünmüyormu?"(19 Meryem: 67) "düşünmek" anlamında.

"... Allah'ın adını zikretsinler/ansınlar" (22/Hac: 28) "anmak" anlamında.

Esasen "anmak", "hatırlamak" ve "düşünmek" birbirlerini tamamlayan üç unsurdur. Düşünülen şey, hatırlanır, hatırlanan şey de yad edilir, anılır. Dile getirilir. Bu sebeple ayetlerde geçen "zikretmek" ifadesinde bu üç unsuru da görmemiz mümkündür.

KUR'AN ZİKİRDİR

Allahu Teala kitabının bir çok yerinde Kur'an'ın bir zikir olduğunu belirtir. İşte bu ayetlerden bazıları:

"Sana okuduğmuz bunlar, ayetlerden ve hikmet sahibi zikir (Kur'an)dendir." (3/Ali İmran:58)

"Ey kendisine zikir/Kur'an indirilen kimse sen bir delisin dediler." (15/Hicr: 6)

"Zikr'i/Kur'an'ı biz indirdik, Onu koruyacak olan da biziz." (15/Hicr:9)

"Onları apaçık delillerle ve kitaplarla gönderdik. Sana da, insanlara, kendilerine indirileni açıklayasın diye zikri/Kur'an'ı indirdik. Belki düşünürler." (16/Nahl: 44)

Bunlardan başka, zikrin Kur'an olduğu hususunda şu ayetleri de zikredebiliriz: 21/Enbiya:2, 50 25/Furkan:29, 26/Şuara:5, 36/Yasin: 11, 69, 38/Sad: 8, 49, 87, 41/Fussilet:41, 54/Kamer: 17, 22, 25, 323, 40, 68/Kalem: 52, 81/Tekvir: 27.

ALLAH'IN TÜM KİTAPLARI ZİKİRDİR

Zikir, uyarı, hatırlatma ve öğüt olduğu için Allah'ın bütün kitapları bir zikirdir. İnsanlara cenneti ve cehennemi hatırlatarak, mükafat ile müjdelemekte, azap ile uyarmakta ve doğru yolda yürümeleri için öğüt vermektedir. Bu kitaplar, Kur'an'ın, kendisine zikir adı verildiği gibi, daha önceden Allah'ın indirmiş olduğu diğer kitaplara da "zikir" ismi verilmiştir.

Bu hususa örnek olarak Enbiya Suresi'nin 48. ayetini verebiliriz:

"Biz, Musa'ya ve Harun'a hak ile batılı ayıran ve sakınanlar için bir ışık ve zikir/öğüt olan kitabı verdik." Bu ayette Musa'ya ve Harun'a indirilen tevrat'ın üç özelliğinden biri olarak "zikr" de belirtiliyor. Diğerleri ise hak ile batılı ayırıcı olması (furkan) ve ışık "ziya" özellikleridir.

Allah'ın kitaplarına "zikir" denildiği gibi, bu kitaplara sahip çıkanlara da "kitap ehli" denildiği gibi "zikir ehli" de denir.

"Kendilerinden önce helakettiğimiz şehir halkları da iman etmemişlerdi. Bunlar mı iman edecek? Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz adamlardan başkasını göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, zikir ehline sorun." /(21/Enbiya:6-7) ayetinde olduğu gibi "zikir ehli" ifadesiyle daha önce kendilerine kitap verilen ve bahsedilen olaylardan haberdar olan kimseler kastedilmektedir.

ZİKRİN GERÇEKLEŞMESİ

Zikir kelimesinin, düşünme, hatırlama, anma, öğüt ve uyarı anlamlarını taşıdığını görmüştük. Öyleyse zikrin gerçekleşmesi için bu anlamların bir bütünlük arzetmesi gerekir.

Kitabın zikir olması ile kişinin zikretmesi arasında bir bağlantı vardır. Zikir sadece dil ile bir "anış"tan ibaret değildir. Bir ismi tekrar tekrar söylemek tek başına bir zikir sayılmaz. Söylemenin ötesinde olması gereken şartlar vardır. Bunlar:

1. Düşünmek: "Onlar, Allah'ı ayakta, da, otururken de yatarken de düşünürler/zikrederler. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünerek şöyle dua ederler. "Rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın. Seni eksiklikten ve boş şeyler yapmaktan tenzih ederiz. Bizi ateşin azabından koru!" (3/Ali İmran: 191)

Yukarıdaki ayette de görüldüğü gibi, zikir her zaman her yerde Allah'ı düşünmek, Allah'ın yarattığı varlıkları ve yaratılış gayelerini düşünmek ve Allah'a dua etmek şeklinde gerçekleşir.

Bu ayetin üstündeki 189. ve 190. ayetlere de bir göz atarsak, zikirdeki düşünme yönünün önemini daha iyi kavrarız.

2. Öğüt almak: Kitabın zikir olduğunu hatırlarsak, bu zikrin sahiplenilmesi için kitabın gösterdiği yolda yürümek gerektiğini ve verdiği verdiği öğütleri düşünmek zaruretini anlarız.

"Kendilerine öğüt/zikir verildiği zaman öğüt/zikir almıyorlar." (37/Saffat: 13)

"Rabbinizden size indirilen (zikre) uyun. Onun dışındakileri veli edinip de onlara uymayın. Ne kadar az öğüt dinliyorsunuz! (Tezekkerun)." (7/Araf:3)

3. Hatırlamak: Allah'ın insan üzerindeki nimetlerini ve lütuflarını hatırlayarak ona şükretmek de zikrin bir yönünü oluşturur.

"Ey Meryemoğlu İsa, Sana ve annene verdiğim nimetimi zikret / hatırla!" (5/Maide:110) ayetinde olduğu gibi.

4. Rabbin ismi olması: Zikir ederken Rabbimizi düşümeli ve onu kendi isimleriyle zikretmeliyiz. Herkesi işaret etmesi mümkün olan "zamirler" le değil. Örneğin: "Hu" gibi "Hu" kelimesi "O" anlamına gelen bir zamirdir. Bir değil, bir çok kişinin yerini tutabilir. Oysa, zikirde akla gelmesi gereken tek kişi vardır, Allah... Öyleyse zikir de Allah'ın isimleriyle olmalıdır.

"Rabbının ismini sabah akşam zikret. Geceleyin de O'na secde et, ve gecenin uzun bir bölümünde O'nu tesbih et.!" (76/İnsan:25-26)

"Herşeyden kesilip, Ona yönelerek Rabbinin ismini zikret." (73/Müzzemmil:8)

5. Zikrin çok olması ile bir kelimeyi çok tekrarlama arasındaki fark:

Rabbimiz, bizden kendisini çok çok zikretmemizi istiyor. "Rabbini çok çok zikret ve akşam sabah ona tesbih et." (Onun her türlü eksik ve noksanlıktan uzak olduğunu ifade et.) (3/Ali İmran: 41)

"Ey iman edenler, Allah'ı çok zikredin, sabah akşam onu tesbih edin!"(33/Ahzab:41-42)

"Namaz kılındığı zaman da, yeryüzüne dağılın ve Allah'ın lütfundan rızık arayın! Allah'ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz." (62/Cuma: 10)

Bu ayetlerde bizden istenen zikirin sayısal değerinden bahsedilmiyor. Yani "şu isimleri şu kadar tekrarlayın" şeklinde bir emir yok. Zikrin, sabah akşam çokça yapılması, her yerde her zaman Allah'ı zikretmenin istenmesi gösteriyor ki, dil ile çok çok tekrarlama yerine hatırlama, düşünme, idrak etme ve ifade etme ve öğüt alma, hep zikir halidir. Bilinçsiz bir şekide yapılan çok tekrarın ise bir anlamı yoktur. Gerçek zikir anlamını bilmeden tekrarlanan sözler değil; düşünerek, ibret alarak, vakıf olarak bilinçlice yapılan hareketlerdir.

6. Allah'ın zikri ile kalplerin titremesi: Zikir tam anlamıyla gerçekleştiği zaman kalpler onunla uyanır, titrer ve kendine gelir.

"İman edenlere, Allah'ın zikri ve hak olarak nazil olan (Kur'an) için kalplerinin titreme vakti daha gelmedi mi? Sakın ola ki daha önce kendilerine kitap verilip de aradan uzun zaman geçince kalpleri katılaşan ve çoğu yoldan çıkan kimseler gibi olmasınlar." (57/Hadid:16)

"Müminler, Allah anıldığı zaman kalpleri titreyen kimselerdir." (8 Enfal:2)

Kalbin titremesi, duyarlılık göstergesidir. Allah'tan bahsedilmesine, kendisine Allah'ın hükmü hatırlatılmasına rağmen yanlışı değiştirmeyen, ürpermeyen ve gidişatını düzeltmeyen mümin olma vasfını kaybeder. Böylesi bir duyarlılıktan uzak olarak yapılan zikirler zikir değildir. Sarhoş bir halde atılan "Allah" naraları ancak Allah'ın gazabını celbettirir.

NİÇİN ZİKİR?

Zikir, Allah'ın bir emridir. Allah, insanı zikredebilecek bir yaratılışta yaratmıştır. İnsan, zikri seçerek doğru yolda yürür; zikirden uzaklaşarak sapıklığı hak eder. Allah'ın zikri yani Kur'an insana hem dünyada hem de ahirette mutluluk kapılarını açar.

"Allah sözün en güzelini, ayetleri güzellikle birbirine benzeyen ve mükerrer olarak gelen bir kitap şeklinde indirmiştir. Allah'tan korkanların ondan derileri ürperir. Sonra da hem derileri hem de kalpleri Allah'ın zikrine yumuşar. Bu, Allah'ın doğru yolu gösteren rehberidir. Dilediğini onunla doğru yola iletir. Allah kimi sapıklık içinde bırakırsa onun için hiçbir yol gösteren bulunmaz." (39/Zümer: 23)

Zikir, Allah'ın verdiği nimetlere hem şükrün bir ifadesi, hem de o nimeterin devamının gereğidir.

Nitekim Salih Aleyhisselamın kavminden bahseden ayette Ad kavminin yerine getirilişleri hatırlatılırken, Onların uğradığı felakete uğramamaları için Allah'ın nimetlerini zikretmeleri isteniyor.

"Ad kavminden sonra sizi halifeler yaptığını, ovalarında köşkler kurup, dağlarında evler inşa ettiğiniz bu topraklara yerleştirdiğini bir hatırlayın. Allah'ın nimetlerini zikredin. (düşünün) de yeryüzünde bozgunculuk yaparak taşkınlık etmeyin." (7/Araf:74)

ZİKİRDEN UZAKLAŞMAK:

Zikirden uzaklaşmak, kişinin özünden uzaklaşması demektir. Çünkü zikir aklın, düşünce ve duyguların tertemiz bir şekilde faaliyette olması demektir. İnsanın doğru yolda yürüdüğünün işaretidir. Zikirden uzaklaşmak ise batıla geçişin ve çöküşün bir başlangıcıdır. Allah'ın kitabının zikir olduğunu hatırlarsak, Allah'ın kitabından uzaklaşmak delalete düşmektir. Allah'ın kitabının ışığından mahrum olmak, karanlıkta kalmaktır.

Rabbimiz, kitabına karşı ilgisiz kalan, kimselerin kalplerinin katılaşmış olduğunu bildiriyor ve onlara "yazıklar olsun!" hitabında bulunuyor.

"Allah'ın göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden gelen bir nur üzerinde değil midir? Kalpleri Allah'ın zikrine karşı katılaşmış olanlara yazıklar olsun! Bunlar apaçık bir sapıklık içindedir." (39/Zümer: 22)

Allah'ın zikrinden uzaklaşanlar şeytanın kardeşi olurlar. Şeytan da onları doğru yoldan uzaklaştırır. Batıllarla oyalar. Fakat, insanın bundan hiç haberi olmaz da kendini hidayette zanneder.

"Allah'ın zikrini kim, umursamazsa, ona bir şeytanı musallat ederiz de, artık o, ondan hiç ayrılmayan bir arkadaş olur. O şeytanlar onları doğru yoldan ayırırlar da onlar kendilerinin hala doğru yolda olduklarını zannederler."(43/Zuhruf:36-37)

Kıyamet günü Allah'ın zikrinden yani kitabından uzaklaşmış olan kimse feryad ederek şöyle der:

"Ah, ne olurdu peygamberle birlikte bir yol edinseydim. Yazıklar olsun bana Ne olrudu filanı dost edinmeseydim. İşte beni, bana Rabbinden gelen zikirden uzaklaştırdı. Zaten şeytan insanı yalnız bırakır." diyecektir. Peygamber de diyecektir ki:

"Ey Rabbim, kavmim bu Kur'an'ı terketti." (25/Furkan:27-30)

Sonuçta, Rabbin zikrinden uzaklaşmak azabı getirir. "Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, Allah onu çok ağır bir azaba sokar." (72/Cin: 17)

"Onların ne malları ve ne de evlatları, Allah'ın azabından hiç bir şeyi onlardan savamayacaktır. Onlar cehennem ehlidirler. Orada daimidirler.

Allah, onların hepsini dirilttiği gün, sana yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerinde olduklarını zannedeceklerdir. Haberiniz olsun, işte asıl yalancılar onlardır.

Şeytan onları hükmü altına almış ve Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte bunlar, şeytanın taraftarlarıdır. Haberiniz olsun ki asıl hüsrana uğrayacak olanlar, şeytanın taraftarlarıdır." (58/Mücadele:17-18)

Müşrikler, kendileri için bir uyarı olan ve gerçeği gösteren Allah'ın zikrini/Kur'an'ı işittikleri zaman, son derece sinirlenirler, öfkelenirler ve ellerinden gelse kendilerine Allah'ın zikrini okuyan kimseyi gözleriyle yerin dibine geçirmek isterler. Oysa, Allah'ın ayetleri hatırlatıldığı zaman dinlemeleri, düşünmeleri ve öğüt almaları gerekir. Ona karşı düşman kesilmeleri kendilerini ateşe atmaktan başka bir şey değildir.

"Kafir olanlar, zikri işittikleri zaman, neredeyse, gözleriyle seni yere yıkacaklardı. "O, bir mecnundur." diyorlardı. Oysa, O, herkes için bir uyarı/öğütten başka bir şey değildir." (68 Kalem: 51-52)

ZİKİRDE YANLIŞ VE BATIL ANLAYIŞLAR

Zikir, Allah'ın kitabının ismi ve düşünmenin, anlayışın adı iken: Kur'an'la hiçbir ilgisi olmayan ve bilinçsizce yapılan bazı törenler vardır. Bu törenlere hiç de içeriğine uygun olmayan bir isim verilmektedir. "zikir.."

Zikir, uyanıklığın, düşüncenin ve bilincin esası iken, zikir adı verilen bazı toplantılarda insanlar kendilerinden geçirilmekte, adeta uyuşturucu kullananlar gibi hayal dünyalarında tatlı rüyalara daldırılmaktadır. Kimi tefle, dümbekle, zille, neyle, halay ve dönüp durmakla zikir yaptığını zannediyor; Kimi de kendini kaybedip, hipnotize edildikleri kimseler tarafından çeşitli yerlerinden şişleniyorlar. Kendi nefislerine zulmediyorlar. Bazıları geleneksel bir şekilde tesbihle, bazıları modernist olarak numaratörle, bazıları da daha doğal olarak taşla, çakılla, anlamını bilmedikleri bazı kelimeleri tekrarlıyorlar. Kimileri bağıra çağıra taşkınca; kimileri de sessiz sakin ama şaşkınca "zikir" yapıyorlar.

Kur'an'ın bize öğrettiği zikir anlayışında belirli sayıda, belirli isim ya da kelimelerin tekrarı yoktur. Zikir, hayatın bütün boyutlarında, düşünceyi, anlayışımızı, duygularımızı ve hareketlerimizi Allah'ın gösterdiği şekilde düzenlemektir. Hayata bakışımızı, Rabbimize kulluk bilinci içerisinde şekillendirmektir. "En yüce ve en üstün Allah'tır" demek, ve "Allah'ın otoritesine boyun eğmektir. Allah'ın kitabını okumak, anlamak ve hayat rehberi olarak benimsemektir.

Allah'ın kitabına karşı kör, sağır ve dilsiz olup, bazı güzel isimleri sürekli veya belirli sayıda tekrarlamanın insana kazandıracağı önemli bir şey yoktur. Aksine kaybettireceği şeyler çoktur. Birincisi, cehaletini meşru olarak görüp, yaptığı ile tatmin olarak Allah'ın kitabına karşı sorumluluğunu ihmal edecektir.

İkincisi; anlamını bilmeden tekrarladığı sözler içinde belki de insanı şirke götürecek batıl sözler vardır. Örneğin "La mevcude ilallah" gibi Nedir bu sözün anlamı? Allah'tan başka varlık yoktur." bir başka deyişle "tüm varlık Allah'tır." Yani, iyi kötü yaratılmış ne varsa hepsinin Allah olduğunu iddia etmek. Ne büyük bir hata! Ne dehşetli bir cehalet. Allah'ın yarattığını, Allah'ın kendisi yerine koymak... Çok korkunç bir gaflet. Affedilmez bir suç. Sonra bunun adını zikir koymak, Allah'ın gazabından insanı kurtarabilir mi?!

Asla kurtaramaz. Öyleyse, dikkat edilmesi gereken nokta anlamını bilmediğimiz kelimeleri durmadan tekrarlamak yerine bilmemiz gereken Allah'ın isimlerini ve vasıflarını öğrenmek, Allah'ı kendi zikri olan Kur'an'dan tanımak ve Allah'ın gösterdiği dosdoğru yolda yürümektir.

http://www.kuranyolu.com/Kavramlar/Zikr.htm

 



__________________
Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
HanifUlus
Ozel Grup
Ozel Grup
Simge

Katılma Tarihi: 29 nisan 2005
Yer: Antarctica
Gönderilenler: 357
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı HanifUlus

Allah razı olsun; Alperenimiz vd. dostlarımızdan

Gerçekten de dediğin gibi imiş... Harika bir yazı..

RZi,,, Amin



__________________
EûzûBillahimineşşeytanirracim&BismillahirRahmanirRahiym..
Yukarı dön Göster HanifUlus's Profil Diğer Mesajlarını Ara: HanifUlus
 
Nisa-103
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 haziran 2005
Gönderilenler: 31
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Nisa-103

Alperen kardesim, sen zaten en dogru sekilde yazmissin. Zikirin ne oldugunu. Ben de senin yazdiklarini tastikleyecegim insaalah;

Rabbimiz Kurani Kerim icin de zikir kelimesini kullanmistir;

15/ HİCR-9: İnnâ nahnü nezzelnezzikre ve innâ lehü lehafizûn
"Bu zikri Biz muhakkak ki Biz indirdik, onun muhafızı (koruyucusu da) muhakkak ki Biz'iz."
41/ FUSSİLLET-41: İnnelleziyne keferû bizzikri lemmâ câehüm, ve innehü lekitâbün aziyz.
Zikir kendilerine gelince onu inkâr edenler kâfirdir. Halbuki o azîz kitaptır.
41/ FUSSİLLET-42: Lâ ye'tiyhilbâtılu min beyni yedeyhi ve lâ min halfih, tenziylün min hakiymin hamiyd.
Ne önünden, ne arkasından asla bâtıl arız olamaz. Hikmet sahibi ve hamid olan (Allah)'tan inmiştir.

Fakat Kur'ân-ı Kerîm zikri ile Rabbimizin Müzemmil Sûresi 8. Âyet-i Kerîmesinde buyurdugu zikir birbirinden farklıdır.

73/ MÜZEMMİL-8: Vezkürisme rabbike ve tebettel ileyhi tebtiylâ
Rabbinin (Allah'ın) ismiyle zikret ve herşeyden kesilerek O'na (Allah'a) dön (ulaş, vasıl ol).

Yüce Rabbimiz zikir ibadetinin Kur'ân-ı Kerîm tilâvetinden de, namaz kılmaktan da daha büyük, yani en büyük ibadet olduğunu ifade etmektedir.

29/ ANKEBUT-45: Ütlü mâ ûhıye ileyke minelkitâbi ve ekımıssalât, innessalâte tenhâ anilfahşâi velmünker, ve lezikrullahi ekber, vallahü ya'lemü mâ tasne'ûn.
Sana kitaptan vahyedileni oku, namazı kıl çünkü namaz kötülükten ve fuhşiyattan meneder ama Allah'ın zikri en büyüktür. Ve Allah yaptığınız şeyleri bilir.


Burada da Rabbimiz Kur'ân-ı Kerîm okumanın, namazın ve zikrin birbirinden ayrı vasıtalar olduğunu açıkliyor;

Bunların ayrı şeyler olduğunu aşağıdaki Âyet-i Kerîmeler kesin olarak açıklamaktadır. Aşağıdaki âyet-i kerîmelerde zikirden ve namazdan ayrı hüviyette iki faktör olarak bahsedilmektedir.

ALA-15: Ve zekerasme Rabbihi fesellâ .
Rabbinin ismini zikir edip namaz kılan.
4/ NİSA-103: Feizâ kadaytümüssalâte fezkürullahe kıyâmen ve ku'ûden ve alâ cünûbiküm, feizatıne'nentüm feakiymüssalâh, innessalâte kânet alelmü'miniyne kitâben mevkuûtâ.
Namaz kıldıktan sonra, otururken de ayaktayken de, yanüstü yatarken de hep Allah'ı zikredin. Emniyete kavuşunca namazı erkânıyla kılın. Muhakkak ki namaz mü'minlerin üzerine vakitleri belirlenmiş bir farz olmuştur.

Bu âyet-i kerîmede namaz ve zikrin birbirinden farklı oldukları aşikârdır.
Görülüyor ki, zikir, otururken ayakta iken ve yatarken daima yapmamız gereken bir ibadet çeşididir. İnsan için bu üç halin dışında, dördüncü bir hal yoktur. İnsan ya oturur, ya ayaktadır, ya da yatar. Başka bir hal yoktur. Öyleyse zikir devamlı bir vetiredir. İnsanı mutmain kılan bir özelliğe sahiptir. Oysa ki, namaz devamlı değildir. Sadece belirli vakitlerde kılınır. Demek ki, zikir kelimesi esas anlamında kullanıldığı zaman namazdan farklıdır.

Hanifulus bak yukarida ne diyor; Alperenin yazdiginda;

alperen Yazdı:
4. Rabbin ismi olması: Zikir ederken Rabbimizi düşümeli ve onu kendi isimleriyle zikretmeliyiz. Herkesi işaret etmesi mümkün olan "zamirler" le değil. Örneğin: "Hu" gibi "Hu" kelimesi "O" anlamına gelen bir zamirdir. Bir değil, bir çok kişinin yerini tutabilir. Oysa, zikirde akla gelmesi gereken tek kişi vardır, Allah... Öyleyse zikir de Allah'ın isimleriyle olmalıdır.

"Rabbının ismini sabah akşam zikret. Geceleyin de O'na secde et, ve gecenin uzun bir bölümünde O'nu tesbih et.!" (76/İnsan:25-26)

"Herşeyden kesilip, Ona yönelerek Rabbinin ismini zikret." (73/Müzzemmil:8)

Harika bir yazi demissin... E biz yazinca nicin papagan zikri dediniz???

Yahu nicin boyle yapiyorsunuz anlamiyorum.. Neyse, netice de zikirin ne oldugunu hatta neler oldugunu, bir cok zikir fiili oldugunu ve bunlarin neler oldugu konusunda hemfikir olduk. Cok sukur. Rabbime hamd ederim, sukr ederim. Allah hepinizden razi olsun.

Yukarı dön Göster Nisa-103's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Nisa-103 Ziyaret Nisa-103's Ana Sayfa
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

hemfikir olmadık Nisa. İsim tekrarından bahsetmiyoruz burada. rabbimizi değişik isimleriyle zikretmekten bahsediyoruz. Örneğin bir fizik, kimya, astronomi kitabı okuyup da Rabbimizin bir ismini yani sıfatını anmaktan,zikretmekten, kavramaktan bahsediyoruz. Örneğin televizyon da bir belgesel izleyip de Rabbimizin bir ismini anmaktan bahsediyoruz. papağan zikrinden bahseden yok. İsim tekrarını öne çıkaran yok. kafa yormakdan, beyni çalıştırmaktan bahsediyoruz burada. Derin derin düşünerek yapılan zikirden ve bunu sabah-akşah=daima yapılmasından bahsediyoruz.

Buradaki yazı benim değil. Bir alıntı sadece. Her cümlesine, her kelimesine katıldığımı söylemedim.

Nisa söyle bana kardeşim. Sen de Allah'ın (haşa) iki boyutlu olduğuna inanıyor musun? Sen de bu kadar sapkın mısın söyle lütfen?

Diğer herşeyi geç, sadece bunu söyle lütfen...

 

Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Nisa-103
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 haziran 2005
Gönderilenler: 31
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Nisa-103

Sapik!! Sozlerine dikkat et lutfen. Bunca hakareti hak etmiyoruz.  Rabbinin ismi ile zikret diyor ayette bu bir.. Ikincisi Rabbimizin 99 ismi vardir, bunlari da biz zikr ediyoruz. Her gun yaptigimiz esmaul husnalarimiz var. Bunlar nefs teskiyesi icin oluyor. Kuran, namaz, hatta su an bile Allah icin yazmak bile zikirdir.. Sizlerin her dedigine katiliyoruz, ama fazladan olanlari, bilinmeyenleri acikliyoruz.. O da devamli ALLAH in ismini tekrarlama, ayette de diyor, Rabbinin ismi ile zikret diye.. Daimi zikir de uzerimize farzdir ama cennete ulasmak icin illaki daimi zikir de olmamiz gerekmiyor, bunu savunmuyorum ayetler de bunu demiyor zaten. Daimi zikir ve kademeler hakkinda da yazdik insaalah.
Yukarı dön Göster Nisa-103's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Nisa-103 Ziyaret Nisa-103's Ana Sayfa
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Demek yazdınız da yazdınız. Siz mi yazdınız yoksa şeyhinizden mi naklettiniz? Sizin gibi kölelerin, kişiliği silinmiş bireylerin ne gibi ayrık fikri, kendine özgü düşüncesi olabilir ki.

Daha neden "Allah'ın ismini zikret" yerine "Rabbinin ismini zikret" denildiğinden bile bihabersin.

Neden RABB???  Rabb nedir???

İSİM=SIFAT. ALLAH'IN İSİMLERİ DEDİĞİMİZ ŞEYLER ONUN SIFATLARIDIR. SIFATLAR NASIL ZİKREDİLİR???

Daha zikir ve tesbih arasındaki farktan bihabersin.

Nerede "isim tekrarı yapın" yazıyor??? "Rabbinin adını zikret" demenin boncuk saymak olduğunu da nereden çıkardın. İsim tekrarı islamda yok hinduizmde var, budizmde var.

İslamda beyni kullanarak anlamak, kavramak ve böylece zikretmek (anmak-her an gündeminde tutmak) var. Allah'ın boyasıyla boyanmak işte budur. daimi Zikir işte budur. Allah adamı olmak.

Tarikatlardaki şeyhler bu hinduizmden çalıntı zikir ayinleriyle milletin beyinlerini uyuştururlar ve sonra başlarlar insanların dini duygularını sömürerek onları kul yapmaya.

Sen isim tekrarı yaparak beynini sulandırmaya ve şeytanların tesirini almaya müsait hale getirmeye devam et Nisa. Zamanında ben de o hataya düşmüştüm. Bu konuda cahil birisiyle yazışmadığını sana söylemiştim.

Senin şeyhin Allah'a iki boyutlu bir enerji kütlesi diyor. Git ona sapık de. bana değil.

 

 

Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
Nisa-103
Uzman Uye
Uzman Uye
Simge

Katılma Tarihi: 08 haziran 2005
Gönderilenler: 31
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Nisa-103

alperen Yazdı:
Daha neden "Allah'ın ismini zikret" yerine "Rabbinin ismini zikret" denildiğinden bile bihabersin.

Nerede "isim tekrarı yapın" yazıyor??? "Rabbinin adını zikret" demenin boncuk saymak olduğunu da nereden çıkardın.

 cevap zaten kendi yazdiginin icinde.. Tamam Allahin ismi ile olmasin, yukarda yazdigin uzre Rabbinin ismi ile olsun.. Ne fark eder? Rab=Allah=Yaratan ayni degil mi? Rab esittir ne sence? Isim nedir sence?? Yada soyle sorayim, Rabbinin, Yaratanin ismi ne Alperen?? Allah degil mi? Oyleyse Rabbinin ismi ile zikretmek ne anlama geliyor.

Of Alperen of , napacagimi sasirdim, ayetler mevcut, carpitiyorsunuz diyorsunuz.. acikliyoruz, ayet verin diyorsunuz, veriyoruz carpitilmis diyorsunuz, kendi fikrimizi soyluyoruz, yorum yetmez ayet vereceksiniz diyorsunuz, veriyoruz carpitilmis diyorsunuz... bu boyle devam eder...

NOT; Ben sana sapik demedim ki, sen bana dedin..

Yukarı dön Göster Nisa-103's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Nisa-103 Ziyaret Nisa-103's Ana Sayfa
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Neyse Nisa kardeşim. Herkes bildiği yolda devam etsin. Uzlaşı mümkün görünmüyor.

Sizinle yapmış olduğum yazışmalarda kalp kırdıysam, üzdüysem, incittiysem özür diliyorum.

Haddimi aştı isem affola. Amacım asla şahsınızı rencide etmek değildi. Savunduğunuz fikirlere karşıt olmaya ve kendimce doğrusunu ortaya koyup savunmaya çalışırken sizleri üzmüş olabilirim.

Taner, Nisa, Nursebili ve Mihrmandar sizi çok büyük bir yanlışın içinde görüyorum. Ve sizin için Rabbime dua ediyorum. Bilgili ve kapasiteli insanlarsınız. İnşallah yanlıştan dönersiniz.

Rabbimiz bizleri dosdoğru yoluna iletsin ve o yol üzere daim etsin. AMİN

Alperen

Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 
c.tayyar
Yeni Uye
Yeni Uye
Simge

Katılma Tarihi: 16 haziran 2005
Yer: Turkiye
Gönderilenler: 23
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı c.tayyar

esselam arkadaşlar sessizce takib ediyorum  sizleri  zikirle ilgili öyle laflar söyleniyorki bizden öncekilerin bile sözlerinde acaba hata edermiyiz diye çok dikkat ettikleri konuları hem ulu orta hemde çok cüretkar bir üslubla  bir birinizi tahrik ve tahrib ederek  dile getirişiniz çok manidar.

bu zamanda bunca gaflet içinde mahveilmiş  insanların arasından sırf rabbin rızasını umarak  zikirle meşkul oanları böylesi bir üslubla itham edişinizi uygun bulmadım .

biz tevhidi bir ölçü içinde din kardeşi isek bu üslubu düzeltip birbirimize daha kibar olalım lütfen ve bilelim ki muhatabımız bizim gibi bir muvahhid,öyle ise rabbimizin lufu ile hidayete mazhar insanları kutlamamız gerekmezmi..

her mü/min  bir birinin dinde kardeişi ise bırakalım kendi basireti ile gerçekleri idrak etsin .

ancak şunu da göz ardı etmemeliyiz insanları iyi niyetini  ve maneviyatını kullanarak istismar eden  her kim olursa olsu  buradan deşifre edelim.

 ama birbirimizi şirke düşecek bir üslubla aşağılamıyalım ne dersiniz.

hepinizi allah için mümin kardeşlerim olarak seviyorum...

r



__________________
yaşamak güzel şeydir,Yaşatanı anlarsan...
Yukarı dön Göster c.tayyar's Profil Diğer Mesajlarını Ara: c.tayyar
 
Alperen
Admin Group
Admin Group
Simge

Katılma Tarihi: 09 nisan 2005
Gönderilenler: 2974
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP Alıntı Alperen

Selam Arkadaşlar

 

Teşekkürler dostum. Uyarıların ve dikkat çektiğin hususlar çok önemli. Ama şunu tekrar belirtmek isterim. Ben Nisa ve diğer arkadaşlara şahsi bir husumet duymuyorum asla. Şahsi, nefsi davranarak bir tutum da belirlemiyorum. Onlara değil yanlışlarına karşıyım. Bu zikir konusunda çarpık fikirleri var. Bunları kafa yorarak, mesai harcayarak, yazı hazırlayarak ve alıntı yaparak gösterdim, gösterdik. Ama hala “eski tas eski hamam” olunca insan haliyle üzülüyor. Sadece burada yaptığım alıntıyı okuyup da hala boncuk saymacılığı zikir sananlara en hafif tabirle “tutucu” denir.

 

Zikir konusu çarpıtılan bir konu. Yüzyıllar içine anlamı yamultula yamultula bu hale getirilmiş. Tarikatların elinde oyuncak haline getirilmiş maalesef. İsim Tekrarı ile HİÇ BİR alakası olmadığı halde öyle sanılmış ve azgınlık ve fütursuzluklar yapılarak ayinler tertiplenmiştir. Halen de tertiplenmektedir.

 

ZİKRETMEK denilen kavram ile uyanıklık, zindelik, daimi şuur hali kastedilirken zamanla bu anlam kaymış ve en sonunda miskinliğin, ataletliğin ve sersemliğin bir nedeni ve unsuru haline getirilmiş maalesef.

 

Kızdığım nokta bu. Yoksa Nisa benim kardeşimdir, arkadaşımdır. Yanlışta olan ve bunda ısrar eden bir forumdaşımdır. Ben de eskiden onun gibiydim ve hatta belki daha da koyu ve ısrarcıydım. 500lük tesbihimle her gün az vird çekmedim. Az halüsünasyon görmedim. Az gitmedim uzayın biryerlerine:) Az görmedim evliya(!)-i kiramdan ve peygamberi azamdan bazı ulu kişileri. Fazlasını anlatmayayım. Onun şu an yaşadığı ve haz aldığı halleri ben de yaşadım ve kendimi zor kurtardım şeytanın elinden ve cinlerin tesirinden. Benim ki sadece bir tavsiye eski tarikatzede, zikirzede bir arkadaşından Nisa’ya…

 

Şimdi mevzunun başka bir yönüne bakalım.

 

Allah’ın bir tek özel ismi var o da Allah. (Bunun böyle olup olmadığı da tartışılabilir) Diğer isimler O’nun sıfatlarıdır. İnsan Allah’ın sıfatlarını nasıl tekrarlar ve nasıl bu işlemle belli makamlara ulaşacağını umar?

http://esmaulhusna1.bizland.com/esmaulhusna/esmaulhusna.htm

 

Örneğin; Sabırlı, sabırlı, sabırlı,…..  1000 kere söyleyelim. Yada  Affeden, affeden, affeden,…. 1000 kere de bunu söyleyelim. Yada En yüce, en yüce, en yüce veya en büyük, en büyük, en büyük diye 1000 kez tekrarlayalım. Bundan daha büyük bir saçmalık var mı?

 

Zikrin isim tekrarı olduğunu bizim zihnimize kazımışlar. Halbuki zikir Düşünmek, hatırlamak, hatırlatmak, anmak, öğüt, ihtar, uyarı anlamlarına geliyor. Zikir ne sözlük anlamı olarak ne de Kur’anda kullanıldığı anlam olarak isim tekrarı gibi bir anlama asla gelmiyor.

 

Bizler bazı kavramların içini boşaltmışız bazılarını da anlamlarından saptırmışız. Bu saptırma işlemi çağlar boyu devam etmiş ve sonuçta biz o anlam ve içerik kaymasına uğramış kavramları sahiplenmişiz. Zikir de bu kavramlardan birisidir.

 

Zikir isim tekrarı olarak beynimize kazınmış. Çağlar boyu tarikat mensupları cehri yada hafi bazı isimleri belli sayılarda tekrarlamışlar. Bunu ibadet saymışlar. Üstelik bu usulle belli makamlara nail olmayı ummuşlar.

 

Rabbimizin her bir ismine belli tılsımlar, vefkler hazırlamışlar. Her bir ismin ebced, cifir karşılıklarını bulmuşlar. Bu isimler bu sayılarda çekildiğinde o ismin sorumlu varlığı olan müekkillerle temasa geçeceklerine inanmışlar. Onların frekansına girmek için bu isimleri illaki bu sayılarda çekmeyi zorunlu saymışlar. İşin en enteresan tarafı da astroloji olayına girip herkes için farklı isim formulasyonu/terkibi hazırlamışlar.

 

Sonuçta ne olmuş? Sonuçta ortalık paranoyaklarla, şizofrenlerle ve megalomanyak heriflerle dolmuş taşmış. İsim tekrarını az değil çok yapanlardan bahsediyorum.

 

Hasılı kelam zikir kavramı anlam kaymasına uğratılmış bir kavramdır. “Rabbinin ismini sabah-akşam zikret” deniliyor. “İsimlerini zikret” denilmiyor yani çoğul değil tekil bir ifade var burada bu birinci nokta. İkinci nokta ise “Rabbinin isimlerini tekrar et” emri yok. Üçüncü nokta ise bu işlemin sabah-akşam yani daima olmasını istiyor Allah. Dördüncü nokta ise ayetteki ifadeye göre zikretmeyenler gafillerdir. Yani gafillerden olmamamız için Rabbimizin adını sabah-akşam zikretmemiz gerekiyor. Bu Allah’ı sürekli gündemimizde tutmak demektir. Bu sürekli uyanık, bilinçli ve diri/dipdiri olma halidir. Allah’ı her an/daima gündeminde tutma halidir. Daimi zikir daimi uyanıklık halidir. Yoksa içinden süreki Allah Allah demek değildir. Meseleleri ne kadar da basit algılıyoruz değil mi?

 

Rabb terbiye eden, tertip eden, çeki-düzen veren demektir. Rabbil Alemin örneğin Alemlerin Yaratıcısı, tertip edip düzenleyicisi demek. Neden “Allah’ın ismini zikret” yerine “Rabbinin ismini=sıfatını zikret” dendiği açıktır. Allah deyince aklınızda aşağı yukarı bir şey oluşmaz ama Rabb deyince karşınızda bir sistem, düzen, tasarım ve sanat, estetik harikası bir yapı görürsünüz. Mikro alemden makro aleme tüm sistem bu Rabb isminin tezahürüdür. Yani siz Rabbin İsmini yani sıfatını andığınızda düşünebileceğiniz bir takım şeyler vardır ve o düşündüğünüz şeylerle uyanıklık halini yakalamış olursunuz. Bunu belgesel seyrederek de yaparsınız, kitap okuyarak da, çimlere uzanıp gökyüzünü seyrederek de.

 

Aklı ve gönlü işletenler o kişilerdir ki, ayakta, otururken, yan yatarken hep Allah’ı zikrederler; göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler: “Ey Rabbimiz!Sen bunu boşuna yaratmadın.Şanın yücedir senin.Ateş azabından koru bizi.” (Ali İmran 191)

 

Sonuçta Allah’ın diğer isimlerini yani sıfatlarını da zikretmiş olursunuz. Bunları yaparken haddi aşmak ve taşkınlık yapmak yanlıştır. Ben bir başka ayetteki “Rabbini yüksek olmayan bir sesle an” ifadesinden bunu anlıyorum. Çünkü sesi yükseltmek haddi aşmak anlamına da gelir. Örneğin yine ayette “seslerinizi Resulümün sesinden fazla çıkarmayın” anlamında bir emir vardır. Bu emir ses tonuyla yada şiddetiyle alakalı değildir. Mecazi bir söylemdir ve peygamberin söylemine ve sözlerine saygı ve hürmet ile yaklaşmayı ifade eder. Dileyenler bu konuda siyerde geçen hadiseleri okuyabilir.

 

Hasılı kelam Zikir düşünerek, kafa yorarak, aklederek yapılır. ZİKRİN başdüşmanı düşünme melekesi devreden çıkarılarak yapılan zikir ayinleridir. Bu ayinlerin afyondan esrardan farkı yoktur.  Bu ayinlerle insanlar aptallaştırılmakta ve şapşallaştırılmaktadır. Büyük çok büyük bir yanlış bu. Taban tabanı zıt bir anlama büründürülmüş bu Zikr faaliyeti. Amaç zihin uyanıklığı iken anlam kaydırılarak amaç zihin uyuşukluğu sanılarak çarpıtmanın en büyüklerinden birisi yapılmış maalesef.

 

Nisa ve diğer arkadaşlara göstermeye çalıştığım gerçek bu idi. Bu konuda yanlışları ve yanlışta olanları görüyorum ve içim yanıyor. Amacım sadece uyarı, yoksa ne gibi ferdi, nefsi hesabım olabilir ki, hem neden böyle bir basitliği yapıyor olayım?

 

Saygılar

 

Şu linkteki iki yazımı da okumanızı öneririm. http://63.231.71.139/forum_posts.asp?TID=149&PN=1&TP N=17

 

 

Şahsi görüşümdür, yanlışlamaya açıktır.

 

Yukarı dön Göster Alperen's Profil Diğer Mesajlarını Ara: Alperen
 

Sayfa Sonraki >>
  Yanıt YazYeni Konu Gönder
Yazıcı Sürümü Yazıcı Sürümü

Forum Atla
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme
Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme
Sizin yetkiniz yok forumda konu silme
Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme
Sizin yetkiniz yok forumda anket açma
Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma

Powered by Web Wiz Forums version 7.92
Copyright ©2001-2004 Web Wiz Guide
hanif islam

Real-Time Stats and Visitor Reports Sitemizin Gunluk, Haftalik, aylik Ziyaretci  Detaylari Real-Time Stats and Visitor Reports

     Sayfam.de  

blog stats