Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Tunus halletti; Darısı başımıza...
Tunus'ta başörtüsü mutabakatı sağlanmış. Tunuslu Müslümanlar ve laikler arasında yapılan görüşmeler sonunda başörtüsü takmak da dahil, laik devlette kadın haklarının ana hatlarını düzenleyen bir belge üzerinde anlaşmışlar.
Müslümanların, laiklerin ve komünistlerin oluşturduğu "Tunus Haklar ve Özgürlükler için 18 Ekim Forumu" adlı platformun üzerinde uzlaştığı belge 9 Mart'ta, yani Dünya Kadınlar Günü'nden bir gün sonra kabul edilmiş. Belgede, "Başörtü bireysel özgürlük meselesidir ve Tunuslu kadınlar başörtülerini çıkarmaları için zorlanmamalıdır veya bu yüzden cezalandırılmamalıdır" deniyor.
Başörtüsü takan kadınları baskı altına alan ve haklarından mahrum eden 108 no'lu "keyfi" kanunun kaldırılması için çağrı yapılıyor. Uzlaşmanın sağlanması üzerine Forum'un ileri gelenlerinden birçok kişi çeşitli açıklamalar yapmışlar. Örneğin, Ekim 18 Forumu'nun kurucusu olan Ahmed Najeb Al-Shabi, belgenin hayatın her kesiminden Tunuslu'yu birleştiren gerçek bir demokratik toplum için "ilk adım" olduğunu belirtmiş. Ama bana, Laik İş ve Özgürlük Birliği Partisi lideri Mustafa Bin Cafer 'in sözleri özellikle önemli geldi. Bu uzlaşmanın Tunus için bir kilometre taşı olduğunu ifade eden Cafer şöyle diyor: "Laik-İslamcı konsensusu yirmi yıl boyunca her iki kesimi birbirine düşüren devletin planlarını bozacaktır"
***
Tunus'ta başörtüsü yasağı Burgiba döneminden beri var. Cumhurbaşkanı Burgiba 1981 yılında kadınların devlet dairelerinde başını örtmesini yasaklamıştı. Daha sonra gelen Fransa etkisindeki "laikçi" hükümetler döneminde yasak daha da ağırlaştırıldı. Ve son yıllarda o kadar azgınlaştı ki, sokakları da kapsadı. Sokakta başı örtülü kadınlar karakola götürülüyor, ancak "bir daha başımı bağlamayacağım" diye imza alındıktan sonra serbest bırakılıyordu. Eminim, bizim kimi 28 Şubatçılar'ın da gönlünde yatıyordu bu uygulama, ama bu kadarına kalkışmaya cesaret edemediler.
Bir zamanlar Financial Times gazetesi, Tunus'ta sokaklardaki başörtüsü yasağı haberini "Tunus'ta Türk usulü" başlığıyla vermişti. Aslına bakarsanız, bizim yasakçılar sokakta yasağa kadar gidemediler hiç. Tek parti dönemindeki bazı uygulamalar hariç.. O zamanlar jandarmanın sokaktaki çarşaflı kadınların çarşaflarını yırttığı, şalvarlarını kestiği olmuştu ama 50'den sonra rastlanmadı böyle şeylere. Ama yine de dünya basını, Tunus'taki başörtüsü yasağını verirken, yasağın "anası" olarak Türkiye'yi gördü. Kim bilir, belki bizdeki yasak uluslararası planda daha çok tartışıldığı, daha çok konuşulduğu içindir... Her neyse...
Gördüğünüz gibi Tunus şu anda öne geçmiş durumda. Biz ise ne yazık ki, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimini "first lady'mizin başörtülü olup olamayacağı" bağlamında tartışmaya devam ediyoruz. En uzlaşmacılar bile, işin özü olan yasağın kaldırılmasını bir yana bırakmış, Ak Parti'li olup da karısının başı örtülü olmayan aday isimleri üzerinde beyin jimnastiği yapıyor. Aylar var ki, Türkiye başörtülüleri unuttu, bu yasağın Türkiye'nin görüp göreceği en yaygın, en acımasız yasak olduğu hiç konuşulmuyor bile. Kısacası, daha uzun bir demokrasi geçmişine, daha köklü birçok kültürlülük deneyimine rağmen, Tunus kadar olamadık.
Çünkü Tunus'ta söz konusu olan laik kesim- İslami kesim ittifakına hâlâ çok uzak noktadayız. Tam tersine bizde parlamentodaki "laik muhalefet", kraldan daha kralcı. Varlığını sürdürebilmek için her iki kesimi birbirine düşüren derin devlet planlarından medet umuyor. Çünkü başkaca dayanabileceği bir şey yok...
Gülay Göktürk http://www.bugun.com.tr/haberler/240307/p41829y138.asp
__________________ "Hakk Rabb'indendir."
|