Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Dostlar
Lika=kavuşma,ulaşma kelimesinin ve türevlerinin geçtiği tüm ayetler aşağıda. Bu ayetlerin hiçbirisinde dünyadayken ruhu Allah’a ulaştırma zorunluluğu diye bir şey yok. Hiçbir ayette Allah “dünya hayatındayken bana ruhunuzu ulaştırmanız zorunludur” dememiştir.
Tarikatçılar bu açık ayetlerden nasıl oluyor da dünyadayken ruhu Allah’a ulaştırma zorunluluğunu çıkarabiliyorlar acaba? Tabiki zorlama yorumlarla. Tabiki parantez içi açıklamalarla.
Eğer bu konu çok önemli bir konu olsaydı yada gerçekte böyle bir konu olsaydı Allah söylemez miydi? Yani ruhu Allah’a dünyada ulaştırma zorunluluğu mutlaka olsaydı Allah ayetlerde açık açık hiçbir yoruma ve çekiştirmeye gerek kalmaksızın bunu söyleyemez miydi? Allah’ın söylemediğini parantezler açarak zorlama yorumlar yaparak tarikatçı güruh söylemektedir. Allah aciz mi?
Allah en ince en ayrıntı konuları bile gayet net bir şekilde söylemişken neden böyle sözde çok önemli bir konuyu açık ve net söylememiştir. Neden böyle ciddi bir konu spekülasyonlara malzeme olabilmektedir? Örneğin veraset konusunda sülaleyi sayıp döken ve tek tek her şeyi net bir şekilde anlatan Allah neden ruhu Dünyadayken Allah’a ulaştırma zorunluluğunu bu netlikte anlatmamıştır. Sütanneden, sütkardeşten bahseden ve bu konudaki hususları net ve açık bir şekilde hiçbir yoruma mahal vermeyecek surette açıklayan Allah neden bu çok çok önemli konuya bu netlikte değinmemiş?
Kur’anda böyle bir konuya ne açık nede üstü örtülü bir şekilde ASLA değinilmemiştir. Böyle bir konu Kur’andaki Dinde YOKTUR. Bu konu TASAVVUF DİNİNDE vardır. Bu konunun çok önemli olduğu söyleniyor, O halde Allah ya unutkan yada aciz. (haşa)
HİÇBİR AYETTE RUHUN DÜNYADAYKEN ALLAH’A ULAŞTIRILMASI DİYE BİR ŞEY ANLATILMAMIŞTIR. BU TAMAMEN BİR ÇARPITMA, SAPTIRMA VE YORUMDUR. BU SAPTIRMA NİRVANA FELSEFESİNE KUR’AN AYETLERİNİ UYDURMA ÇABASINDAN DOLAYI YAPILMAKTADIR.
Allah neden açıkça “DÜNYADAYKEN RUHUNUZU ALLAH’A ULAŞTIRMANIZ ZORUNLUDUR” dememiş? Allah konuyu bu netlikte söylemekten aciz mi?
Yoksa biz insanlar dinimizi Allah’a öğretmeye mi çalışıyoruz?
De ki: "Siz Allah'a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysaki Allah, gökte ne var, yerde ne var hepsini bilir. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir.” (hucurat 16)
Konu ile ilgili tüm ayetler aşağıda. Görüldüğü gibi Allah’a ve Ahirete kavuşma-Lika SADECE ahirette olacaktır. Ve asla “dünyadayken ruhunuzu Allah’a ulaştırın” diye bir emir yoktur.
[032.023] [DI] And olsun ki Musa'ya Kitap verdik; Sakın sen ona kavuşacağından şüphe etme. Musa'ya verdiğimizi İsrailoğullarına doğruluk rehberi kıldık.
[041.054] [DI] Dikkat edin; onlar Rablerine kavuşmaktan şüphededirler; dikkat edin; Allah şüphesiz her şeyi bilgisiyle kuşatandır.
[006.130] [DI] «Ey cin ve insan topluluğu! Size ayetlerimi anlatan, bugünle karşılaşmanızdan(kavuşma) sizi uyaran peygamberler gelmedi mi?» «Kendi hakkımızda şahidiz» derler. Dünya hayatı onları aldattı da inkarcı olduklarına, kendi aleyhlerinde şahidlik ettiler.
[007.051] [E1] O kafirlere ki, oyunu ve eğlenceyi kendilerine din edindiler ve dünya hayatı kendilerini aldattı. Nasıl ki, onlar bu günlerine kavuşacaklarını unutup ayetlerimizi inkar ettilerse Biz de bugün onları öyle unutacağız.
[018.110] [E1] De ki: «Ben ancak sizin gibi bir insanım, bana ancak ilahınızın bir tek ilah olduğu vahyolunuyor, onun için her kim Rabbine kavuşmayı arzu ederse, güzel bir amel işlesin ve Rabbine yaptığı ibadete hiçbir şirk karıştırmasın!»
[029.005] [E1] Her kim Allah'a kavuşmayı arzu ederse, elbette Allah'ın belirlediği ecel muhakkak gelecektir ve O, işitir, bilir.
[032.014] [DI] «Bugüne kavuşmayı unutmanızın karşılığını görün; doğrusu Biz de sizi unuttuk, yaptıklarınıza karşılık ebedi azabı tadın» deriz.
[039.071] [DI] İnkar edenler, bölük bölük cehenneme sürülür. Oraya vardıklarında kapıları açılır; bekçileri onlara: «Size içinizden Rabbinizin ayetlerini okuyan ve bugüne kavuşacağınızı ihtar eden peygamberler gelmedi mi» derler. «Evet geldi» derler. Lakin azap sözü inkarcıların aleyhine gerçekleşir.
[045.034] [DI] Onlara denir ki: «Bugüne kavuşacağınızı unuttuğunuz gibi Biz de sizi unuttuk; varacağınız yer ateştir, yardımcılarınız da yoktur.»
[010.007] [ON] O kimseler ki, Bize kavuşacaklarını ümit etmezler ve dünya hayatına razı olmuşlar ve onunla mutmain bulunmuşlardır ve o kimseler ki onlar Bizim âyetlerimizden gâfillerdir.
[010.011] [DI] İyiliği acele isteyen kimselere Allah fenalığı da çarçabuk verseydi, süreleri hemen bitmiş olurdu. Bizimle karşılaşmayı ummayanları, azgınlıkları içinde bocalayıp dururlarken bırakırız.
[010.015] [E1] Böyle iken ayetlerimiz birer açık delil olarak karşılarında okunduğu zaman Bize kavuşmayı arzu etmeyenler: «Bundan başka bir Kur'an getir veya bunu değiştir!» dediler. De ki: «Onu kendiliğimden değiştirmem benim için olacak şey değildir! Ben ancak bana vahyolunana uyarım. Rabbime isyan edersem şüphesiz büyük bir günün azabından korkarım.»
[025.021] [E2] Bununla beraber, bize kavuşmayı ummayanlar «Bize ya melekler indirilmeliydi, ya da Rabbimizi görmeliydik» dediler. Andolsun ki, doğrusu nefislerinde kendilerini büyük gördüler ve büyük azgınlık ettiler.
[006.031] [DI] Allah'a kavuşmayı yalanlayanlar doğrusu kaybedenlerdir ki kıyamet saati onlara ansızın gelince, ağırlıklarını arkalarına yüklenerek, «Dünyada işlediğimiz büyük kusurlardan ötürü yazıklar olsun bize» derler. Dikkat edin, yüklendikleri şeyler ne kötüdür!
[006.154] [DI] Sonra, iyilik işleyenlere nimeti tamamlamak, her şeyi uzun uzadıya açıklamak, doğruyu göstermek ve rahmet olmak üzere Musa'ya Kitap'ı verdik. Rablerine kavuşacaklarına belki artık inanırlar.
[010.045] [SY] Kıyamet günü Allah hepsini bir araya toplayacak. Dünyada, gündüzün ancak bir saati kadar zaman yaşamış gibi gelecek kendilerine. O şekilde ki sadece tanışacak ve birbirlerini görünce tanıyacakları kadar yaşadıklarını sanacaklar. Allah’a kavuşmayı yalan sayıp da doğru yolu tutmamış olanlar, en büyük kayba uğramışlardır.
[013.002] [DI] Gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükselten, sonra arşa hükmeden, her biri belli bir süreye kadar hareket edecek olan Güneş ve Ay'ı buyruğu altına alan, işleri yürüten, ayetleri uzun uzun açıklayan Allah'tır; ola ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanırsınız.
[023.033] [DI] Onun, inkarcı ve ahirete kavuşmayı yalanlayan milletinin ileri gelenleri ki Biz onlara bu dünya hayatında nimet vermiştik şöyle dediler: «Bu, yediğinizden yiyen, içtiğinizden içen sizin gibi bir insandan başka birşey değildir.»
[032.010] [DI] Puta tapanlar: «Toprağa karışıp yok olduktan sonra yeniden mi yaratılacağız?» derler. Evet; onlar, Rab'lerine kavuşmayı inkar edenlerdir.
[030.008] [DI] Kendi kendilerine, Allah'ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, gerçek olarak ve belirli bir süre için yarattığını düşünmezler mi? Doğrusu insanların çoğu, Rablerine kavuşacaklarını inkar ederler.
[002.046] [DV] Onlar, kesinlikle Rablerine kavuşacaklarını ve O'na döneceklerini düşünen ve bunu kabullenen kimselerdir.
[002.249] [DI] Talut orduyla birlikte ayrıldıktan sonra, «Doğrusu Allah sizi bir ırmakla deneyecektir, ondan içen benden değildir, onu tatmayan eliyle sadece bir avuç avuçlayan müstesna şüphesiz bendendir» dedi. Onlardan pek azı hariç, sudan içtiler. Kendisi ve kendisiyle olan inananlar ırmağı geçince, «Bugün Calut ve ordusuna karşı koyacak gücümüz yok» dediler. Kendilerinin Allah'a kavuşacağını bilenler ise: «Nice az topluluk çok topluluğa Allah'ın izniyle üstün gelmiştir, Allah sabredenlerle beraberdir» dediler.
011.029] [DV] Ey kavmim! Allah'ın emirlerini bildirmeye karşılık sizden herhangi bir mal istemiyorum. Benim mükâfatım ancak Allah'a aittir. Ben iman edenleri kovacak değilim; çünkü onlar Rablerine kavuşacaklardır. Fakat ben sizi, bilgisizce davranan bir topluluk olarak görüyorum.
[002.223] [DI] Kadınlarınız sizin tarlanızdır, tarlanıza istediğiniz gibi gelin. İstikbal için hazırlıklı olun, Allah'tan sakının. O'na, hiç şüphesiz kavuşacağınızı bilin, bunu inananlara müjdele.
[062.008] [DI] De ki: «Doğrusu kendisinden kaçtığınız ölüm mutlaka karşınıza çıkacaktır; sonra; görüleni de görülmeyeni de bilen Allah'a döndürüleceksiniz/kavuşturulacaksınız (Mülaku Rabbihim), O size işlediklerinizi haber verecektir.»
[069.020] [E2] «Çünkü ben hesabıma kavuşacağımı sezmiştim» der.
Çok önemli bir konu daha var. Arapçada noktalama işaretleri yok. “ve” bağlacı bu yüzden bazen virgül olarak da kullanılmaktadır. Bu konuda da çarpıtma yapılıyor. Örneğin “Allah’a ve Resulüne uyun” denildiği zaman Allah’a ayrı Resulüne ayrı bir uyma sözkonusu değildir. Buradaki “ve” bağlacı virgül olarak kullanılmıştır. Kitap ve hikmet konusunda da durum aynıdır. “Kitap ve hikmet” demek “Kitap,hikmet” demektir. Bunun gibi “ahirete ve bize kavuşmaya” demek “Ahirete, bize kavuşmaya” demektir.
Saygılar
|