Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
16 yaşlarındayken İSTANBUL/Fatih/Çarşamba da bir tarikatın kuran kursu!!!nda yatılı öğrenci idim.Birsabah birinin kalkıp hz peygamber ve hz ebu bekr kursa geldi mavallarından,hocasına duyduğu sevgi ve hürmetten(tamamına yakını bu mantıkta)rahlede unuttuğu selpak mendiline altın muamelesi yaparak bi çerçeveletmediği kalan insanlar tanıdım.TAKVA anlayışlarına da vahim bir örneğim elbetteki var.
2 yıl dayandıktan sonra vesvese ve diğer saçmalıklarından boğulmaya başladıklarımdan biri, bir salı günü abdest alırken boynuna kadar ıslat abdestin sakıt olur diyince aaa yeter deyip derslere katılmamaya başladım ve ben evime gitcem diye tutturdum.cuma gününe kadar çıkamazsın diyenlere kursu dar ettim,sigara bile içtim mutfakta. Diyeceksinizki sigara nerden buldun bulmadım zaten yanımdaydı:D.Kursta sorun çıkarmadıkça ayrılmak öyle kolay değildir.Kolay öğrenen insanları yetiştirip hoca olarak kullanırlar ve bende hoca adaylarındandım tarikatın.Eh babamla konuştukları anda kursa devam mecburiyeti olacağı için kendimi attırmam gerekti.Ama gene atmadılar ve cuma akşamına kadar yaklaşık 6 hocadan vazgeçirme vaazları,psikolojik korkutma baskısı yedim(örn;kimki Allaha doğru bir yol tutar sonra dönerse Allah ona alemlerde kimseye etmediği kadar azap eder).daha o aklımla yukarda birkaç tanesini söylediğim tüm eleştirileri söyledim onlarda savunmaya geçtiler vs vs.öğrenciler bi yandan hocalar bi yandan zor bi haftaydı vesselam.o kurtuluş akşamı kurstan pılımı pırtımı toplayıp ilk ben fırladım dışarı ve diğer kursta hocalık yapan arkadaşın yanına gittim.Velimiz bizi almaya gelene kadar çay ikram etmeyi teklif eden arkadaşıma ve bana diğer hoca!!! arkadaşı tamıtamına olmasada şöyle dedi;
-çay içmek malayağnidir.yaşayacak kadar yiyip içmeniz gerek.siz nefsinizin her istediğine uyuyor buda yetmez gibi vaktinizi bununla harcıyorsunuz.
ben pişkin pişkin cvp verdimi;
kızma hocam sanada getirir bi bardak:D cevaba bakın
-ben takva üzere yaşıyorum inşaallah.çay vs şeylerle vakit harcamak yerine ilimle vaktimi geçiriyorum
e ben rahat dururmuyum bu cvb karşısında ;
-gelirken çekirdek almıştım nereye koydum ben onu yaa çayla güzel gider dimi.
bana öyle bir nefretle baktıki anlatamam.Sanırım aşağıdaki ayeti kendi istediği şekilde tefsir eden kitaplar dışında kitap okumayı men eden muhterem şeyhi ona rabıta ile aslında küfre kimin saptığını elbette söylememiştir :D
İğreti/sefil hayat küfre sapanlara süslü gösterilmiştir; onlar, iman sahipleriyle alay ederler. Takvaya sarılanlar, kıyamet günü onların tepelerinde olacaktır. Allah, dilediğini hesapsız bir biçimde rızıklandırır.
takva sandıkları şey büyük şeyhin emir buyurduğu kitapları okumak(ilk 2 sene onların kitaplarındaki seçilmiş ayetler ve arapça kuran dışında hadis,emsile bina maksut okuduğumu ama hiç türkçe kuran meali dersi okumadığımı hatırlıyorum),az yemek az uyumak,5 gün boyunca gökyüzünü göremeden bir eve kapatılmak..(ALLAH IM ŞİZOFREN OLMADIĞIMA ŞÜKÜRLER OLSUN)
Kuranda takvanın tanımı ;bakara 177. Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz hayırda erginlik/dürüstlük değildir. Hayırda erginlik/dürüstlük o kişinin hakkıdır ki, Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır; akrabaya, yetimlere, çaresizlere, yolda kalmışa, yoksullara, özgürlüğüne kavuşmak gayretinde olanlara malı seve seve verir, namazı/duayı yerine getirir,zekâtı öder. Böyleleri söz verdiklerinde ahitlerine vefalıdırlar; bolluk ve bereket zamanı kadar, zorluk, sıkıntı ve şiddet zamanında da sabırlıdırlar. İşte bunlardır özüyle sözü bir olanlar. İşte bunlardır takva sahipleri.
Allah ın Takva anlayışıyla tarikatların takva anlayışının farkını,diğer takva kelimesi geçen ayetleri,kurandan okuyarak daha net görebilirsiniz.ben sadece ayetleri nasıl tahrif ettiklerine örnek olsun diye 2 ayeti kullandım..
Katılma Tarihi: 20 ekim 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 262
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Merhabalar;
Ne kadar güncel bir konuya değinmişsiniz.
Benim yakın çevremde iki akrabam var, bunlardan biri de ilahiyatcı. İki kardeş zaten bunlar ve ikisi de farklı birer tarikatta.
Ne hikmetse, nasıl bir mantıksa, Allaha aracısız ulaşamayacaklarına inanıyorlar. Defalarca mantıklı açıklamalar bile yaptıysam ikna olmaları mümkün değil, hele ki ilahiyatcı olan abim. En son bana söylenen cümle şu, Allah bize nasıl vahiy yoluyla ve cebrail aracılığıyla ulaşıyorsa, biz de ona bu tür aracılarla ulaşabilirmişiz, bu peygamberimizin sünnetiymiş. Allah böyle dilemese, direk peygamberlerle konuşmaya gücü yetmezmiymiş, neden cebraili araya koymuş. Bu cümleden sonra dondum kaldım, gerçekten dondum kaldım. Son bir toparlanma ile dedim ki "Allah diyor ki ben size şah damarınızdan daha yakınım, bu kadarcık bir mesafeye bir insanı nasıl koyarsınız aracı diye" dedim. Ve aldığım cevap bir kez daha kanımı dondurdu. Sen uslu uslu otur namanı kıl, bilmediğin şeylere karışma.
Ama ben uslu duramıyorum ki, mutlaka araştırıyorum, okuyorum ve aklıma vuruyorum:))))
Neyse uzatmayım, bu kardeşlerden küçüğü geçen yaz hastalandı. Ama ne hastalık, Allah yok demeye başladı, kapalı yerlerde duramıyor, her tarafı kırıp geçiriyor. Dr. ilerlemiş derecede şizofreni teşhisi koydu. İlaç tedavisine başlandı ve sürekli uyuyor. Bu ilahiyatçı abi sizin dediğiniz gibi biz buna vesvese diyoruz vs demeye başladı. Annesi ise yani teyzem, küçük bir kitap okudu, ondan sonra böyle oldu demeye başladı. Bir okuyayım şu kitabı ne yazıyor dedim. Aman Allahım neler gördüm neler. Efendim diyor ki, eşini, anneni, hatta çocuğunu şeyhinden fazla sevemezmişsin, bak sen, Allahtan fazla dese neyse de şeyhinden fazla diyor yahu... Sonra gecenin bir vaktinde kalkıp bilmem kaç rekat şeyhin için namaz kılacakmışsın, ama bunu sözde o kadar güzel kılıflamışlarki, sanki Allah istiyor bunları. Dedim bakın burda bunlar yazıyor, ama kimse beni duymadı. Onlara göre ben Allaha ulaşmak için kafama göre takılıyorum ya:)
Neyse, bundan 3 yıl önce ben arapca bilmediğim için, benim tarafımdan din ile donatılmış olan oğlumu o zaman daha 5. sınıfı bitirmişti, bir tarikatın yaz kursuna verdim, 1 ay yatılı. Orda sadece ibadete gözü alışsın, kuran okumayı öğrensin ve parçalanmış bir aile çocuğu olduğu için hem yazı boşa geçirmesin kaygısı ile birazda. Tabi benim saçlar boyalı, modern giyimli bir kadın görünce kurs müdürü karşısında biraz şaşırdı ama çok kibar davrandı. Kaygılarımı kibarca anlayabileceği dilde anlattım, çocuğumun sadece faydalı işlere yönelmesi için buraya getirdiğimi vs söyledim. Çocuk orda 1 ay kaldı, yatılı, gece gündüz. Dini eğitimin dışında sosyal aktiviteler filan da var. Oğlum bir gün havuzda üşümüş, hastaneye götürmüşler, iyileşene kadar başında beklemişler, sonra beni aradılar. Orda onlara ders verenler ünv. öğrencisi abilerdi. Allahtan oğlum hazırlıklıydı, tarikat yoluyla gelebilecek tehlikelere.
Neyse, kurs bitti, oğlumu almaya gittim, dediler ki sizinle özel görüşmek istiyoruz, biraz beklermisiniz kursun yetkilileri, tamam dedim. Neyse diğer öğrenciler veliler gitti, biz kaldık. Müdür ve hocalık yapan abiler aldı beni karşılarına ve dediler ki. Allah sizden razı olsun, siz buraya gelince, sizin kıyafetinizden, parçalanmış aile çocuğu olan oğlunuzdan biz çok korktuk ama geri de çeviremedik sizi. Ne kadar bilinçli bir evlat yetiştirmişsiniz, ne kadar uyumlu, ne kadar mantıklı her konuda, ne kadar candan ve insana yakın vs türden bir sürü güzel laflar söylediler. Tabi çok hoşuma gitti. Şimdi bunu niye anlattım: Beni bir iki kez görmüş insanlar, küçücük çocukla verdiğim mesajı aldılar da, benim yakın akrabalarım buna yüz çevirdiler. Şimdi diyeceksiniz ki sen kimsin ki, bunlar Allaha yüz çevirmişler.
Ve en sonunda, bu tarikat vs cemaatler şirk batağı bana göre ve insana yaptığı tek gerçek ŞİZOFRENİİİİ!
Allah hepimizin yardımcı olsun...
__________________ benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm bütün alemlerin rabbi olan ALLAH içindir.
Ve
en sonunda, bu tarikat vs cemaatler şirk batağı bana göre ve insana yaptığı tek
gerçek ŞİZOFRENİİİİ!
Selam
Arkadaşlar
Bu
tarikatın Bursa şubesi Soğanlı Mahallesindeki İkizler Camii. Ben de zamanında
çok gittim bu şahısların derslerine. Arkadaşlarım vardı yatılı kalanlar
arasında.
Ben Milli
Gençlik Vakfı kökenliyim. Orada sıcak bakılır bu tarikata. Birçok arkadaşım
ailesini, işini ve eşini terk ederek gitti bu tarikat yuvalarına. Şimdi hepsi
asalak evliya.
Önceki
gün vakıfta öğrendim. Evli ve çocuk sahibi bir tanıdığım işi gücü de bırakmış
ve tarikat yurduna gitmiş. Haftanın bir-iki günü ailesinin yanına geliyormuş. İş
kazası geçirdikten sonra psikolojisi bozulmuş anlaşılan.
Berguzar’ın
tespiti kesinlikle doğru. Tarikat yuvaları tam bir bataklık. Dinsel sapkınlık
orada, toplumdan ve hayattan kopukluk orada, kişilik bunalımı ve şahsiyet
yitirimi orada.
Tam bir
kula kulluk dini, tam bir kölelik düzeni. Buralar akıl ve ruh sağlığı bozuk
tiplerin yuvalandığı bir mağara. Giren şifa bulmuyor daha da berbat oluyor.
İscan’ın
da dediği gibi takva adına birçok angarya kişiye dayatılıyor. Şahıs takva
takılayım derken dinen sapık ve aklen de kayık bir tip oluveriyor. İnsan
doğasına aykırı tutumlar, bastırılmış duygular, vesvese ve halüsinasyonlar.
Din
doğallıktır. Çünkü Allah bilir insanın doğasına uygun yol çizmeyi. Rab cahillik
etmez insana din sunarken. Din insanın canını sıkmaz, moralini bozmaz. Din
insanı kopuk, uçuk, ezik yapmaz. Din insanı uyuşturmaz. Eğer varsa böyle
negatiflikler o din insanı yaratanın dini değil.
İslami
ambalajlı bu sapkın dinlerin tek bir panzehiri var; Kur’an. Kur’an merkezli
dindarlık bu nedenle çok çok önemli.
__________________ Yunus 105. Şu da emredildi: "Yüzünü dine bir hanîf olarak çevir. Sakın müşriklerden olma!"
Katılma Tarihi: 24 haziran 2006 Yer: Turkiye Gönderilenler: 669
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam..
bir arkadaşıma yol göstemeye çalışıyorum bir vakitler..
baktım anlamıyor yada ben anlatamıyorum..sonunda birgün yine sohbete dalacağız,ona dolu su damacasını verdim sanki bir işim varmış gibi..sonra ayaküstü sohbete daldık,bana arada bir abi bunu bana niye verdin,ne işin varsa önce onu yapalım sonra konuşuruz vs dedi..ben hep onu duymamazlıktan anlamamazlıktan gelerek konuşmaya devam ettim..kulağı bir taraftan bende bir tafaftanda gözü ağırlıkta..neyse bir zaman sonra iyice ısrar etti..abi bu su ile ne yapacaksan yap yada yapalım tamam konuşuyoruz amma sen sohbete daldın bu elimde kaldı aha yere bırakıyorum..
höyyt sakıhn yere bırakma şimdi halledeceğiz dedim..arkadaşın elinde su damacanası hala bırakamadı yerede izin yok..ben yine sohbete devam...en sonunda abi yeter artık senin işi sonra hallederiz..en iyisi sohbet dedi..suyu yere bıraktı..
dedimki ona,arkadaşım benim bu su ile işim şimdi bitti..nasıl yani dedi..dedimki arkadaşım sen dini bu su damacanası gibi algılarsan bu sana hep yük olmaya devam eder ve sen bir zaman sonra bu suyu ya yere bırakırsın yada bu yüke katlanırsın..din asla yük değildir..din üzerine giydiğin gömleğin gibidir..sana asla yük olmaz seni örter...
sanırım anladım dedi..ve zamanla anlamayada başlamıştı garibim..
Sevgili Alperen asalak evliya tanımı bu yitik kardeşlerimiz için çok doğru ve çok üzücü.Ancak Şeyhin ve ders veren hocaların temizlik,yemek gibi ihtiyaçlarını karşılamak bile ibadettir diye öğretiliyor bu arkadaşlara.Masumiyetleri ve iyi niyetleri yanlıştasın diye ikaz ettiğin anda mücahit kesilivererek örneklerine bu sitede rastladığım sırf hayatları değil hisleride otomatiğe bağlanmış ağlayın deyince ağlayan,okuyun deyince okuyan çok af buyrun bahçeli büyük malikanenin köpeğine dönüştürülmüş bu kardeşlerimize Allahtan yardım diliyorum.Ancak şeyhler pekte asalak diil açıkçası:)kendisine takva gereği bağlanan müridlerinin firmalarını yönetiyor bu adamlar.mürid karar aşamasında uzman kişilere diil şeyhine koşuyor.Mesela benim bağlı olduğum tarikatın şeyhi 4x4 e biniyordu:D Duyduğum anda oooo bu ne güzel şeyhlik diye yorum yapmama fırsat bırakmadan şunu söylediler bana -kalbinde fesatlık olan müritlerin sınavıdır bu sakın kötü bişey söyleme:D)))KOMEDİ YAAA
Konuyu geliştirmek ve devam ettirmek için bir soru eklemesi daha yapmak istiyorum..
Tarikatlarda devamlılığın çok önemli olduğu,uzaklaşıp gündelik hayata dönerek günah!! içerisine düşüleceği,günahlarla şeyhin OLDUN demeden mücadelenin mümkün olmayacağı tipi korkutma öğretileri istisnasız maksimumdur.Mistik hikayelerle sözde ilahi ve masum(meleklerin bile kıskandığı!!)ortamlar izlenimi verilip,hazlar alınmasını sağlayan(Kİ KESİNLİKLE ŞEYTANİDİR)adına ister hipnoz,ister şartlanma,ister beyin kontrolu diyebileceğiniz şarlatanlıkların alasının olduğu bu mekanlarda müridlerin devamlılığı için ne gerekiyorsa yapılmasının amacı insanı günahlardan uzaklaştırmak,topluma kazandırmak olmasa gerek.Müritlerin tarikattan uzaklaştığı anda Takvayı ve otomatik olarak ibadet devamlılığını kaybedersin diyerek korkutulması takvanın tarikatlar için cansimidi olduğunun kanıtıdır.
Hastalığın tipik bir başlangıç şekli yoktur. Belirtiler kısa bir zaman içinde gelişebileceği gibi oldukça
sinsi ve yavaş olarak da gelişebilir. Sık rastlanan başlama şekli, ilgi azalması, kendi bedeni ve düşünceleriyle aşırı ilgilenme, zamânın akımına aldırmazlık gibi belirtilerin başgöstermesidir. Çabuk gelişen şekillerinde bâzan düşüncede dağınıklık ve bulanıklıkla başlayabilir.
Şizofrenide görülen belirtiler şunlardır: İlgi azalması, soğuk bir kişilik, bâzan panik hâli, anlamsız gülme ve ağlamalar, düşünce zincirinde bozukluklar (anlamsız konuşma, laf salatası, gerçeğe uymayan düşünceler yâni hezeyanlar), idrak bozukluklar (halüsinasyonlar), aynı anda iki zıt isteğe sâhip olma, içe kapanıklık söz konusudur. Hastanın şuuru açıktır, zaman ve mekân mefhumları umûmiyetle korunmuştur, hâfıza bozukluğu pek görülmez.
Şizofreninin ne demek olduğunu öğrendikten sonra bu tarikatçıların hemen hepsinin ruh hastası olduğunun farkına vardım.
Nakşi+Kadiri tarikatına ilk başladığım zamanlarda ailem beni döndürmek için tarikate giren insanların sonradan kafayı yiyip intihar ettiklerini anlatırlardı. O zamanların şartlanmışlığıyla onlara içimden cahil der geçerdim. Bağlısı olduğum şeyhin, efendi hazretlerinin türbesini eli göğsünde sa’y ettiğini duyduğum zaman cemaatten soğumaya başladım. Gavs, kutup gibi inanışların ne olduğunu kitaplardan okuduktan sonra da cemaati bıraktım. Bazen arada giderim onlar zikire başladığında ben takarım MP4’ümü. Onlar zikire sallanır ben müziğe
Katılma Tarihi: 13 ocak 2010 Yer: Turkiye Gönderilenler: 288
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar takva evet takva yolun doğrusu ozaman eğriside varmış eğrisi olan yolun doğrusunu nasıl bulacağız tabiki kuran okuyarak bileceğiz. tarikatler kurani muhammedi bir yöntemle insanlara islamı öğretmezler.
bakın ben bu işlerin içine girdim nasıl çıktım birde bana sorun. çok zor. evet zor diyorum çünkü bağımlı yapıyorlar insanları. meşur şerbet günleri vardır. o allahsız kitapsızlar o şerbetin içine esrar katıyorlar. zavallı ben de içiyorum tabi ne içtiğimi bilmiyorum tabi şerbet biraz acı olayın havasından insanların sana böyle bir tuzak kuracağını bilmiyorsun. ve uğrevi bir hava başlatıyorlar rabıta zikir. yok bin kere allah de ikibin kere bismillah de. beyin zaten sulanıyor. tabi esrarın bir özelliği var bir kere içtinmi bağımlı yapıyor. bir iki gün sonra beyin istekde bulunuyor. ve bu arada sen rabıta halindesin devamlı hocayı düşünüyorsun. bir tarafdanda esrar bastırıyor. sen ne içtiğini bilmiyorsun beyin kendi kendine çözümler üretiyor. ama hiç birşey seni tam olarak tatmin etmiyor. hemen yardımcıya gidiyorsun ya bana bir haller oluyor dellencem ben abuk subuk şeyler düşünüyorum diyorum . yardımcıda evet bak sen şehhi düşün o senin nevsini temizliyor ve kötü huylarla senin adına savaşıyor. diyor. sende bir anlık rahatlama oluyor. ama azsonra yine başlıyor. içte kavgalar beyin bir şeyden yoksun sana onu buldurmak için seni delirtecek. olay iyiden iyiye kötü hale geliyor. yardıncıya gidiyorsun abi ben çok kötü oluyorum gel şu şehhin yanına gidelim diyorum ve gidiyoruz. tabi şerbet önceden hazır. önce esrarı içiriyorlar şerbetin arasında sonra şehhin karşısına çıkarıyorlar. ve onu gördünmü bütün sıkıntılarından kurtulursun o nevsini bağlıcak şimdi diyorlar. tabiki bağlar sen esrarı içmişsin beyin rahatlamaya başlıyor. sen sanıyorsunki şeh beni rahatlattı. nevsimi yendi. tabi arada bir kağıt uzatıyorlar . içinde. 100 ytl vermem isteniyor nevsimin beni zorladığı şey buymuş. hadi bakalım pamukl eller cebe öylesine inanıyorsunki üzerinde olmasa gidip bulup buluşturup veriyorsun. bir huzurlusun sorma. ama üç dört gün sonra yine yoksunluk başlıyor. esrar iliklerine işlemiş. beyin karamsarlığa itiyor seni düşünce dağılıyor. insan bir acayip oluyor .arkadaşlar bu anlatılmaz fıttıracak gibi oluyordum bazen. gidip şeh e tekrar aynı olaylar ver şerbetin arasında esrarı rahatla eline bir kağıt üstünde. 100 ytl bul buluştur ver .
tam dört sene çektim param yok diye gidemedin şehin yanına taki bir kaza sonucunda kanımda uyuşturucu madde olduğu anlaşıncaya kadar. meher bunlar bana uyuşturucu veriyorlarmış. fazla içmediğimden bir ayda kurtuldum arada sırada vuruyordu ama geçti
ŞİMDİ ALLAHINI SEVEN BU GİBİ KURULUŞLARI GİDİP POLİSE ŞİKAYET ETSİN. UYUŞTURUCU İLE MÜCADELEYE BİRİMLERİNE HABER VERSİN........
__________________ ben yanlız kendimi kurana adadım.
Doğrusu bende ilk kez duydum. Bunlar tarikat değil sanırsam
çete olmuşlar:)
Yüce rabbim ilmimizi artırsın.. Bizleri kuran yolundan
ayırmasın..
Selamlar..
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma