Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhaba değerli dostlar,

Mehdilik konusuyla ilgili olarak, kendi başıma çözüm bulamadığım birkaç konuyu sizinle paylaşmak istiyorum.

1-İmamların takva yönünden kendi dönemlerindeki insanların en ilerisinde olduğundan kuşkum yok. Ancak, Kur'an'dan anlayabildiğim kadarıyla Allah peygamberini bile uyarmakta ve kendisinin denetimi olmaması durumunda doğru yolu bulamayacağı hatırlatılmaktadır.

Şimdi, imamlar yaptıklarında nasıl masum olabilirler? İslam tarihinden anladığım kadarıyla imamlar farklı farklı yöntem, tarz ve yaşama şeklini benimsemişler. Ve onlardan hiç birinin kişiliği diğeriyle uyuşmamaktadır. İmam Huseyin kıyamı tercih ederken, imam Hasan uzlaşmayı tercih etmiştir. Ve diğerlerinin hayatlarındaki uzlaşmacı, kimi zaman saraylarla diyalogları da masumiyet meselesini zihnimde netleştirmeme engel olmaktadır.

Gaybi bilen kimseler olarak böyle yaptıklarını da bir yere oturtamıyorum.

2-İmam Mehdi'nin elinde bulunan Sehife-i Fatıma'ya da bir izah getiremiyorum. Allah, Kur'an'ın son mesaj olduğunu belirtiyor.  Oysa, 75 gün boyunca Cebrail'in Fatma (a)'a geldiğini ve Hz. Ali'nin peygambere katiplik yaptığı gibi ona da Vahi katipliği yapmasını hiçbir şekilde anlayamıyorum. Cebrail bu müddet içerisinde, geçmiş ve gelecek bütün gaybi bilgileri Fatma (a)'ya bildirdi ve Ali (a) bu vahi kaynaklı bilgileri yazdı. Bir kitap içerisinde toplanan gaybi bilgiler, imamdan imama emanet edildi ve en son bu kitap Mehdi (a)'ye teslim edildi. O gaybi konularla ilgili olarak bazı yakınlarını bilgilendirdi. Ancak gaybete karıştığından beri bu bilgileri sınırlı insanlara vermektedir. Şimdi bu yorumun açıklamasını hangi ayet veya hadiste bulabilirim? Düşünen insan için, zor bir denklem değil mi bu? Peygamber (s) böyle bir bilgiye sahip değilken, binbeşyüz küsür yıldır hayatta olan Mehdi (a) nasıl biliyor? Bunun hayali bile insanı girift bir libirent içerisine hapsetmeye yetmektedir. Veya farz edelim, bu kitap Mehdi (a)'de ise neden bunun bilgilerinden bütün müslümanlar yararlanamıyor.

3-Mehdi (a)'nin bu kadar zamandan beri yaşıyor olması biraz mantık dışı değil midir? Peygamberimizden önceki dönem hariç, daha sonraki dönemlerde böyle istisnai bir duruma rastlamadığımı söyleyebilirim. Yani yorumlarla, tevillerle veya zorlamalarla böyle istisnai bir olayı inanç olarak nasıl kabul edebilirim?

4-Eski asya dinlerinde veya diğer kutsal dinlerde buna benzer müjdelerin varlığıyla ilgili olarak birşeyler okumaya çalıştım. Ancak hiç birisinde elle tutulur bir dayanak bulamadım. Zulüm altında zor durumda olanların avunmak maksadıyla veya ileriye dönük umutlar oluşturmak maksadıyla böyle yorumları yaptıklarını ve bunda da bilgi açısından yeterli olmadıklarını gördüm.

5-Beklenen Mehdi (a)'nin gelmesi için zulmün en yaygın haliyle zirveye vurması gerektiğiyle ilgili yorumları da İslam'ın temel hükümleriyle bağdaştıramıyorum. O zaman, cihadın, tebliğin, İslami yaşamın, bilginin hiçbir önemi olmuyor. Müslümanlar uyuşuk bir şekilde beklenen güne kadar zulmün daha fazla artmasına destek olmaları gerektiği gibi bir yorum çıkıyor.

6-Beklenen günün gelmesine kadar takkiyenin de bütün alanlarda serbest olması da zihnimdeki İslamla bağdaşmıyor. Müslümanın kendi kardeşine karşı takkiye yapması pek islami ahlakla bağdaşmıyor.

7-İslami yorumun, fıkhın ve yaşantının temelini oluşturan hükümlerin Mehdi (a)'nin 'gaybet-i kubrası' döneminde farklılık arz etmesi de zihnimdeki İslami bilgilerle bağdaşmıyor. Cihat, Cuma namazı, zekat ve benzeri pek çok fıkhi konunun Mehdi’nin gaybeti kübrasında farklı olması Kur’an’ın izah etmiş olduğu dinle pek bağdaşmıyor.

Biraz sivri düşünceler gibi görünseler de bunların tamamının ikna edici bir cevabının olduğunu düşünüyorum. Bilginin zekatının, insanları aydınlatmak olduğunu düşünerek sizden bu konuda destek bekliyorum.

Selam ve dua ile.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Merhabalar Atilla

1-İmamların takva yönünden kendi dönemlerindeki insanların en ilerisinde olduğundan kuşkum yok.

Bahse konu olan imamlar neyin imamıdırlar? Mezhep dinciliğinin değil mi? O halde bu vasıftakiler kendi bozuk dinlerinde takva sahibidirler.

Bu insanlar hakikaten imam yani önder midirler? Topluluklara hangi konuda ne açıdan düşünce sıçraması yaptırabilmişler? Yoksa bunlar sadece yatay düzlem işçileri midirler? Eski kaplarda eski yemekler, başka neyi servis ederler? Yüzyılların tortusuna biraz daha tortu, maharet mi bu?

Şimdi, imamlar yaptıklarında nasıl masum olabilirler?

Kimse yaptığından masum değildir. Ne imamlar ne de hatta resuller. Yanlış yanlıştır.

Bu kategorideki imamların kişisel yanlışları haricinde, savundukları ve uyguladıkları mezhepsel doğruları yanlışın şahı olabilir. Öyledir de…

Resuller dahi Allah’ın temsilcisi değildir, elçisidir. Yanlışları İslamı ve Müslümanları bağlamaz. Gerekli görülenleri Allah tarafından işaretlenmiş ve düzeltilmiştir.

Resul ve hele de imam fetişizmi yakışmaz müslümana.

Gaybi bilen kimseler olarak böyle yaptıklarını da bir yere oturtamıyorum.

İmamlar gaybı yani aşkın anlamda gizliyi ve geleceği bilemezler. İmamlar bu konuda tartışılmaz doğru tadında bir şeyler söylüyorlarsa kesinkes sallıyorlar demektir. Reyting ve prim endişesi. İlhamlar, rüyalar, film-kurgular sadece kişiyi bağlar. Kahinlik hangi dinde kutsal bir meslektir?

Herkesin bildiği, bilebileceği şeyler zaten konumuz olan gayb kapsamında değildir.

Allah son Elçisine bile “ben gaybı bilemem” dedirtiyor. Bu mesaj anlamlı değil midir?

2-İmam Mehdi'nin elinde bulunan Sehife-i Fatıma'ya da bir izah getiremiyorum.

Ne imam mehdi var, ne de Kur’ana ortak Fatima sahifeleri. Şii sapıklığı bu. Said Nursi de savunur bu vahiy(!) ürünü sahifelerden bazılarını.

3-Mehdi (a)'nin bu kadar zamandan beri yaşıyor olması biraz mantık dışı değil midir?

Mehdi yani süperman zaten hiç var olmadı ki ölümsüz olsun. Süperman ihtiyacı basık ve ezik toplumların bozuk psikolojilerinin bir ürünüdür ancak.

4- Zulüm altında zor durumda olanların avunmak maksadıyla veya ileriye dönük umutlar oluşturmak maksadıyla böyle yorumları yaptıklarını ve bunda da bilgi açısından yeterli olmadıklarını gördüm.

Evet aynen öyle. Avuntu bu sadece. Boş, kuru ve zararlı bir avuntu.

5-Beklenen Mehdi (a)'nin gelmesi için zulmün en yaygın haliyle zirveye vurması gerektiğiyle ilgili yorumları da İslam'ın temel hükümleriyle bağdaştıramıyorum.

Zulmün, barbarlığın yaygın olmadığı bir zaman dilimi var mı tarihte? O halde neden her çağa bir süperman göndermedi Allah? Neden son zamanda gönderecek? Ne ayrıcalığı var son zaman insanının?

6-Beklenen günün gelmesine kadar takkiyenin de bütün alanlarda serbest olması da zihnimdeki İslamla bağdaşmıyor.

Beklenen gün hep beklendi duruldu zaten. İmamlar hesaplar yaptı. Sonra yan yattı, çamura battı.

Adnan Oktar dün TV’de konuşuyordu. Beklenen günler 10-15 sene sonra gelecekmiş. Hz. İsa ve mehdi’nin zuhuru mutlak gerçekmiş. Öyle bir altınçağ gelecekmiş ki herkes her şeyden memnun. Eskilerin eskimeyen masalı, güzel uyutuyor.

7-İslami yorumun, fıkhın ve yaşantının temelini oluşturan hükümlerin Mehdi (a)'nin 'gaybet-i kubrası' döneminde farklılık arz etmesi de zihnimdeki İslami bilgilerle bağdaşmıyor.

Bu dinin yegane sahibi olan ve ortaklar kabul etmeyen Allah  biricik kutsal kitabımızda ne Hz. İsa’nın ve Mehdinin zuhurundan, ne Deccalle yapacakları fantastik savaştan ne de sonrasında gelecek altınçağ’dan bahsetmiştir. Bunlarda dayanak Kur’an değil. Kur’anla haber verilmeyen gizli gerçekleri(!) Son Resulümüzün Allah’ın sözüne ek, dine katkı bağlamında haber vermiş olması da olası değil.

Hayal dünyasında yaşamaya hemen, acilen son vermeliyiz.

Konu hakkında e-kitap: İsa, Mehdi, Deccal Gelmeyecek

Muhabbetle, Alperen

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Selam

Kiyamet nezaman kopacak bunu da bilen var mi ? Gerci Mehdi'nin nezaman ciktigini bilen, onu da bilir ya..

Ey Mehdi'ciler sizin icin cok güzel iki söz;

"Ey akil sahibi insan, neden kibirleniyorsun? Gecmisin döl, gelecegin les"

"Akilli insan, bilmediklerini bilendir"