Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Sizlerle önemli kurani kavramlardan biri olan zina mefhumu hakkında yazışmak istiyorum. Amacım konu üzerinde tartışarak doğru bilgiye, hakikate ulaşabilmek daha doğrusu gerçek olan bilgiye birazcık daha yaklaşabilmektir. Sizden ricam delillerinizi sadece tek ve asıl dini kaynak olan Allah� ın kitabından getirmeniz ve yapacağınız açıklamalarda geleneğin ve uydurulmuş atalar dininin etkisinden sıyrılmanızdır.
Yazılarınızda eski arapça lügatlerden alıntılar yapmanız ve vahyi mesajın anlaşılmasında önemli bir etken olan arapça kamuslara dayanarak açıklamalar getirmeniz faydalı olur diye düşünüyorum. Şimdi şu soruları sizlere yöneltmek istiyorum.
Zina kelimesinin çok eski ve muteber olan arapça sözlüklerinde anlamları nasıl geçmektedir, zina kelimesinin kök fiili زنا şeklinde midir yoksa زني biçiminde midir, zina kelimesinin türediği kök fiilin anlamı gerçekte nedir?
زنا ve زني mazi fiilleri farklı anlamlara mı işaret ediyor, yoksa zaman içerisinde dilin gelişimine bağlı olarak mazi fiilin imlasında farklılık mı doğmuştur?
Kurani kavram olarak zina neyi ifade etmektedir, zinanın çeşitleri olabilir mi, hangi durumlarda zina eylemi yapılmış sayılır, bunlarla ilgili ayrıntıları kitabımızda bulabiliyor muyuz?
Naci Çelik, �Kurana göre hayat kadınları� başlıklı yazısında farklı bir bakış açısı sergiliyor; bu bakış açısı onun kendi yorumudur. Bu yazıya www.yeniyorumlar.org isimli web sitesi adresinden ulaşabilirsiniz.
Arap filolojisi üzerinde uzman olan, arapça lügat çalışmaları yapan, Kuran birikimi fazla olan arkadaşların cevap ve yorumlarını bekliyorum ve bu arkadaşlarla tanışmak istiyorum.
Katılma Tarihi: 07 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 450
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selamlar,
Zina kisa ve öz tabiriyle; "evlilik disi girilen cinsel iliskidir".
Kuran´a göre bunun bir baslangici veya siniri yoktur. Yani her kim,
hangi inanisa sahip olursa olsun, evlilik sözlesmesi yapilmadan kurulan
iliskilere zina denir.
Çagimizin bazi aydin görüslü-görünüslü gençleri(!), zina hükmüne
girmemesi için degisik yöntemler kesfetmeye koyulmuslardir. Örnegin,
gebeligi önleyici araçlar kullanarak(!). Kimileri de, "Parasiyla degil
mi kardesim! Kim karisir?" felsefesiyle hareket etmekte, kendi çapinda
Allah´in kurallarini degistirmeye çalismaktadir. Yusuf Peygamber´in
ahlakindan habersiz olan bu toplumun, farkinda olmadan yol açtigi
olumsuzluklari görmezlikten gelemezsiniz.
Hayat kadınları basbayağı zina ediyorlar ve bunu kıvıttırmanın anlamı yok,pişman olur..tövbe eder o ,onu ilgilendirir.
ALLAH ın rahmeti geniştir.
Bide son yıllarda çok yaygın olan mafyanın elindeki kadın ticareti varki esas önemli mesele bu.Zorla alıkonan ,esir edilmiş kadın ve çocukların dramı.Bunun üzerinde durmak lazım.
Katılma Tarihi: 10 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 39
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
zorla alıkonan ve çalıştırılanların durumunu bilemem . diğerleri kesinlikle zina yapıyorlar Kuran a göre..Sadece hayat kadınlarını bu kategoruya koymak yanlış...evlilik dışı ilişkiye herkim giriyorsa ..evli,bekar,hayat kadını,jigolo..vs..vs.. herne sebeple,mazeretle girerse girsin. dinin de iyice cılkını çıkardılarr basbaya..halbuki Kuranda oldukça net bir şekilde yazılmış...(Allah pişman olup tövbe edenleri affetsin inşallah)
Kadınlarımız, 'zina yapıldığını' söylediğniz yerlere eşlerinin gittiğini biliyorlar ama birşey yapamıyorlar orası devlet kontrolü altına. Zina davası bile açamıyorlar.
Zina davası açılamayan bir yerde nasıl zina yapılır?
Elma bahçesinde erik aramağa benziyor sizin tesbitleriniz.Oyun kuralına göre oynanır.
Ömer faruk EMİNAĞAOĞLU'nun bir yazısını sizinle paylşmak istedim taktir sizin sevgi ile,
ZİNA VE LAİK HUKUK
Ömer Faruk EMİNAĞAOĞLU
Yeni Türk Ceza Yasası’nın kabul edilmesi sürecinde “zinanın suç olarak düzenlemesi” siyasi iktidar tarafından gündeme getirilmiştir. Zinanın suç olarak düzenlenip düzenlenmeyeceği yolunda kamuoyunda yoğun tartışmalar olmuştur. Siyasi iktidar, öngörmediği toplumsal bir dirençle karşılaşmıştır. Ülke gerçeğini yansıtan bu direnç görmezden gelinmiş ise de Avrupai(!) dayatmalar sonucunda, siyasi iktidar bu düşüncesinden vazgeçmek durumunda kalmıştır. Dileğimiz sosyal gereksinimden kaynaklanmayan ve dinsel temele oturan, bu ve benzeri konuların suç olarak benimsenmesinin gündeme gelmemesi, getirilmemesi, kamuoyunun bu şekilde yapay tartışmalarla uğraştırılmamasıdır.
Her ülke, kabul ettiği devlet biçimi, yine benimsediği yönetim biçimi, sosyal yapısı ve hedeflerini gözeterek “suç ve ceza siyasetini” belirler. Suç ve cezalara ilişkin düzenlemelerde bulunulurken, bu siyasete egemen olan ilkeler gözetilir. Bir eylemin suç olarak düzenlenmesiyle, toplumsal kınama refleksi ortaya konulup, kişisel kıygınlığın giderilmesi amaçlanır. Bu yapılırken sosyal gerçeklik ve zorunluluk boyutu gözetilir. Kınanan eylemle orantısal bir ceza öngörülerek, bu cezanın infazı sırasında da, aynı eylemin yinelenmemesi için ıslah edici bir infaz rejimi esas alınır.
Zina, Osmanlı döneminden kalan 1274 (1858) tarihli Ceza Kanunnamesi’nin yerine kabul edilen ve 1889 tarihli İtalyan Zanardelli Ceza Yasası’ndan esinlenen 1926 tarihli Türk Ceza Yasası’nda suç olarak düzenlenmiştir. 1926 tarihli yasada zinanın suç olarak düzenlenmesi, bu konunun hukuk düzeninde her zaman suç olarak kalmasını gerektirmekte midir? Zina, geçmişte neden suç olarak kabul edilmiştir ya da günümüzde neden suç olarak benimsenmemelidir?
Zinanın Türk Ceza Yasası’nda suç olarak düzenlendiği dönemde, kadının zina suçu için sadece bir cinsel ilişki yeterli görülmekte, erkeğin zinasında ise “karı koca gibi yaşama” koşulu aranmakta; bu suçların soruşturulabilmesi için ise, zina yapanın eşinin şikayeti gerekmekte idi. Bu dönemde Anayasa Mahkemesi yapılan bir başvuruda, “kocanın zina suçuna” ilişkin düzenlemeyi eşler arasındaki eşitlik ilkesine aykırı bularak iptal etmişti. Geride suç olarak kalan kadının zinası ise, bu Mahkemeye daha sonra yapılan bir başvuru nedeniyle, sadece kadının zinasının suç sayılması da eşitliğe aykırı bulunarak iptal edilmişti. Her iki kararda, kadın ve erkeğin zinası konusundaki düzenlemeler “eşler arasındaki eşitliğe aykırılık” yönünden inceleme konusu edilmişti. Anılan kararlarda sonuç “iptal” olarak ortaya çıktığından, zina suçu geçerli evrensel normlar ve diğer yönleriyle irdelenmemiştir. Bu durum zinanın diğer yönleri ile hukuka uygun olduğu sonucunu doğurmamaktadır. Belirtilen iptal kararlarından günümüze kadar geçen ve zinanın suç olarak sayılmadığı yaklaşık altı yıllık dönemde, ülkemizde evlilik kurumu ve aile hayatı korumasız mı kalmıştır? Zinanın suç sayılmasını gerektiren nasıl bir sosyal ve hukuksal zorunluluk ortaya çıkmıştır? Aksi görüşlerin “bilimsel” dayanağı ortaya konulabilmekte midir? İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin (İHAS’ın) 8. maddesi “özel yaşam ve aileyi”; 12. maddesi “evliliği”; (henüz ülkemizde yürürlüğe girmeyen) ek 7. protokolün 2. maddesi ise “eşler arasındaki eşitlik” konularını düzenlemekte ve koruma altına almaktadır. Sözleşmeye konu olan ve Anayasamızca da korunan bu haklar yönünden zinanın suç olarak sayılması, “demokratik toplumda gerekli ve orantısal” bir yaptırım olarak değerlendirilemez. Zina nedeniyle temelden sarsılan bir evlilikte, zinanın sadece boşanma nedeni sayılması, radikal olmayan yani orantısal olan bir sonuçtur.
Devlet aileyi koruyucu önlemleri almak yükümlülüğünde olup, bu pozitif yükümlülük aile yaşamını koruyan ve geliştiren düzenlemelerin yapılmasını ve hakların sağlanmasını gerektirmektedir. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), “boşanmanın yasaklanmasını” evliliği koruyucu bir düzenleme olarak kabul etmemiştir. Çünkü, yürütülemeyecek derecedeki bir evliliğin sürdürülmesiyle, “evlilik yani aile yaşantısı” korunmamakta; yeni kişisel ve sosyal sorunların ortaya çıkmasına neden olunmaktadır. Aynı şekilde İHAM, evlilik içi ve evlilik dışı çocuklarla, anne-babaları arasında kişisel ilişki ve de miras payları yönünden farklılık yaratılmasını da İHAS’a aykırı bulmuştur.
Özel yaşama yapılan saldırıların önlenebilmesi için, belirli davranışlar yasalarda suç olarak düzenlenmiştir. Ancak özel yaşama yapılan tüm saldırılar suç olarak düzenlenemez. Bir bölümü sadece tazmini nitelikte yaptırım gerektirebilir. Zinanın sadece boşanma nedeni sayılması da, hem özel yaşamın bir gereği, hem de özel yaşamın korunmasının bir sonucudur. Aksinin benimsenmesi, zina yapan eşin yanında, evlilik dışındaki üçüncü kişinin de sosyal teşhirini ortaya çıkarmaktadır. Ayrıca çocukların bu toplumsal baskı altında anne ve babadan kopartılmasına ve rehabilite edilemeyecek konuma girmelerine neden olacaktır.
Çağdaş sistemde ceza ile öç almak değil ıslah amaçlanmaktadır. Temelden sarsılan bir evlilikte, zinanın suç olarak sayılması bu sarsılmayı gidermemektedir. O halde, sadece öç almaya ve aldatılan eşin korunması temeline ve gerekçesine dayanan bir suçun, günümüz hukuk sisteminde benimsenmesi düşünülemez. Aldatılan eşin yapacağı, hukuk yoluyla öç almak olmayıp, evliliğini sonlandırmaktır. Hukuk, öç almak için değil adalet için vardır. Zinanın, boşanma nedeni sayılması dışında, evlilik içinde veya evlilik sonrası için mali, cezai veya başkaca sonuçlar doğuran düzenlemelere konu yapılması orantısız, ilgisiz ve radikal olan ancak hukuksal olmayan bir tablo ortaya çıkarmaktadır.
Zina suçu ile ailenin korunduğu söylense de, asıl korunan hukuksal yarar, evlilik içi sadakattir. Evlilik ve evlilik içindeki konular, kuşkusuz “özel yaşam” içerisindedir. Bir evlilikte zinanın söz konusu olması, evlilik birliğinin temelden sarsıldığı anlamındadır. Bu tüm çağdaş hukuk sistemlerinin kabul ettiği bir saptamadır. Zinanın suç olarak kabul edilmesi, evlilik içi sadakatsizliği giderecek midir? Temelden sarsılan evlilik kurtulacak mı ya da sarsılan aile bir arada tutulabilecek midir?
Yasalarda suç olarak düzenlenen davranışların bir kısmı, aynı zamanda dinler tarafından da kınanan davranışlardır. Zina suçu, dinsel temeli olan bir suçtur. TCK’nin 1926 yılında yürürlüğe konulduğu dönemde, laik hukuk devriminin yapıldığı ülkemizde dinsel değil o dönemdeki sosyal boyutu itibarıyla zina da suç olarak düzenlenmiştir. Ancak bugünkü sosyal yapı ve zorunluluk, özel yaşam kavramı içerisinde kalan zinanın sadece özel birlikteliği sonlandırma yani boşanma nedeni sayılmasını gerektirmiş, onu suç da sayarak sosyal teşhir (sosyal taşlama) yaratmamak için, zinanın suç boyutunu ortadan kaldırmıştır.
Hukuk dogmatik değil, dinamiktir, sürekli değişen ve gelişen canlı bir varlıktır. Geçmişte suç olan bir davranışın, gelecekte de suç olmasını ya da her zaman aynı ağırlıktaki cezayı gerektirmesini savunmak, hukuk düşüncesi ile bağdaşmaz. Dinsel kurallar ise dogmatik nitelikte olduğundan, zinanın hala suç olarak varlığını savunmanın gerekçesi, işte sadece bu dogmatik düşüncede aranabilir.
Ülkemizin suç ve ceza siyasetinde esas ve değişmez ilke, “laik hukuktur.” Zinanın suç olarak benimsenmesi konusundaki düşüncelerin, hangi dönemde olursa olsun dolaylı gerekçelerle bile dile getirilmesi, sonucu değiştirmeyecektir.
Katılma Tarihi: 15 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 106
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
selam arkadaşlar naci çelik kardeşimiz sitesinde şu ayeti göstererek kuranda zinanın bazı durumlarda yapılabileceğini savunmış ama yanlış anlamış kardeşimiz
Harpte elinize geçmiş kadınlar hariç olmak üzere, nikâhlı kadınlarla evlenmeniz de haram kılınmıştır. Bu, üzerinize Allah'ın yazdığıdır. Bunlar dışındakileri, mallarınızı vererek almanız; şunu bunu dost tutmayarak iffetli yaşamanız, zina etmemeniz şartıyla size helal kılınmıştır. Kendilerinden nimetlendiğiniz kadınların mehirlerini onlara bir hak olarak verin. Mehir kesişmeden sonra karşılıklı hoşnutluğa bağlı hallerde üzerinize günah yoktur. Allah, her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.yaşan nuri öztürk çevirisi
ayette mehirlerini veriniz diyor bir sonraki ayette mehir olayı tamamen anlaşılır
İnanmış hür kadınları nikâhlama genişliğine gücü yetmeyeniniz, ellerinizin altındaki genç, mümin köle kızlarından biriyle evlensin. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Hep birbirinizdensiniz. O halde onları, ailelerinin izniyle nikâhlayın. Gizli dost edinmeyerek, zinadan uzak kalarak, iffetli hanımlar olmaları şartıyla onların mehirlerini örfe uygun bir biçimde verin. Evliliğe geçtikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınlara uygulanan cezasının yarısı uygulanacaktır. Bu, köle ile evlenme yolu, günaha ve sıkıntıya girmekten korkanınız içindir. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
sayın naci çelik boşanmış bir erkek o kadından nimetlenmiş olmazmı sayın abim
Katılma Tarihi: 15 ocak 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 106
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
24. (Harp esiri olarak) sahip olduğunuz cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı. Allah'ın size emri budur. Bunlardan başkasını, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kılındı. Onlardan faydalanmanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.
25. İçinizden, imanlı hür kadınlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altında bulunan imanlı genç kızlarınız (sayılan) cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı daha iyi bilmektedir. Hep aynı köktensiniz (insanlık bakımından aranızda fark yoktur). Öyle ise iffetli yaşamaları, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamaları şartı ve sahiplerinin izni ile onları (cariyeleri) nikâhlayıp alın, mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa onlara, hür kadınların cezasının yarısı (uygulanır). Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düşmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayırlıdır. Allah çok bağışlayıcı ve esirgeyicidir.
26. Allah size (bilmediklerinizi) açıklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarına iletmek ve sizin günahlarınızı bağışlamak istiyor. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir.
27. Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; şehvetlerine uyanlar (kötü arzuların esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çıkmanızı isterler.
işde buyrun tek ayete bakmayarak konu daha iyi anlaşılır
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma