Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

İnsanın yeni bir uyarıcıya ihtiyacı var mı, yok mu?

Kuranın hitap ettiği topluluk uyarılmıştır, ya hitap etmediği toplumlar uyarılmış sayılırlar mı? Esasen insanoğlunun Tanrı tarafından bir uyarıcıya ihtiyacı var mı?

Hem bu nasıl bir tanrı ki, uyardığını beyan edip filan kişilere öğüt indirdiğini söylerken, ne hikmetse bazılarınca 1400 yıl evvelinden sesleniyor?

Açık ifade ile, bugün arap halklarının sözde (ya da değil tartışılır) ayağa kalkma sebebi din midir? Onların böyle bir dertleri yok. Dertleri işsizlik, aş yani ekmek kavgası ve esasen demokratik hak dedikleri falan da yok. Eğer o toplumlarda refah seviyesi tüm topluma yayılmış olsaydı ve rahat bir yaşantı içinde bulunsalardı, onlar her ne kadar erkin baskısına maruz kalsalar bile, yinede sesleri çıkmayacaktı.

Anlıyacağınız din ve din kurumları en azından bugün için vicdanları ayağa kaldıracak pozisyondan uzaktırlar. Mevcut dinler ve indirildiği söylenen kitapları, nüsukları itibariyle geçerliliğini yitirmiş durumdadır. Bizlere uyanış için neden sıralayanlar, vahiyden üstün olduklarını unutmuş görünüyorlar. İnsan vahiyden üstündür, vahiy kelimedir ama insan o kelimenin muhatabı canlı kanlı şahididir. İnsanı vahiy karşısında küçülterek, kurtuluş reçetesini,  insanı deviri/zamanı ve şartları gözardı ederek verme çabası, neticeden bilinçten uzaklaşmaktır.

Tanrıyı 1400 yıl öncesine hapsederek, bugünden konuşmak, tanrıyı eski devrin tanrısı olarak tanımaktır. Onun hesap sorması için ne bir uyarıcı göndermeye nede kendini açıkça göstermesine gerek yoktur. Kaldı ki, cennet ve cehennem meddahlığı yapanlarında sözden başka dalgaları yoktur.

Şimdilerde arap halklarının dertlerinin din olmadığı söylemiştim. Öyleyse din nedir? Din kavramının kitaplarla sınırlandırıldığı kafaların algısı doğru yönde değil çünkü arap halklarının şu an için isyan sergilemiş olması zaten dinin ta kendisi olmuyor mu?

Bu gezegende varlığı devam eden şuurlu yaşamın dışarıdan/yukarıdan müdahaleye ihtiyacı varsa eğer, bu durumda bu yaşam gerçek anlamda insani olmaktan uzaktır.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

UlulEbsar Yazdı: selam,sayın fazıl hoşgelmişsiniz.Konuya güzel bir katkı yapmışsınız ama biraz daha açarsanız sevinirim. Sizin tabirinizle "tanrının" 1400yıl geriden seslendiğini size düşündüren Kurânmıdır?

Hoşbulmuşum.

Tanrının 1400 yıl geriden seslendiğini ben değil, tanrı bağlıları beyan ediyorlar. Öyle olmasaydı hala 1400 yıllık kurallarla ayakta kalacaklarını beyan etmezlerdi. Proje sunan en akil adamların referansı 1400 yıllık vahiy oluyorsa vay hallerine. Muhammed'den hemen sonra birbirine düşmüş, düşmekle kalmamış hazırda olanı ortadan kaldırmışlardır.

Referansı Kurandan alarak fikir öne sürenlerin sadece fikir öne sürmeyle kaldıkları elbet aşikar.

İnsan birşey bilmezken.

Artık biliyor. Fark bu.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

UlulEbsar Yazdı: sevgili kardeşim ayrıldığımız noktayı da kesin olarak belirtmek gerekiyor; Elbette referansımız OKUNAN(Kur'ân) olacak. Hanif Duruş ve Düşünce yeni bir OKUMA gönderilinceye kadar başka bir Referans kabul etmeyecektir! Furkân sana neden ve ne zaman lâzım? Bir Güç gelip boğazına bastığı zaman... Elestü bi Rabbiküm” yani ben sizin Rabbiniz değil miyim? diye sorduğu zaman... İşte o zaman...Can boğaza dayandığı zaman... Yaşayan ve Yaşatan Rabbinden başka hiçbir Güç olmadığını BİLMEN için Furkân Gerek! Kimseye boyun eğmemen için Referansın Kurân olması gerek. Ben bu sözü Rabbime verdim başka da Güç tanımam demen için. Umarım anlatabilimişimdir...selametle.

Arabistan, İran, Tunus, Mısır, Suriye, Türkiye vb.

İşte Kuranı referans alanlar.

Evrensel ilkeler sadece Kuran'da sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Dogmalarla değil Kuran, hiçbir şey okunmaz. Siz her ne kadar OKUNAN(KUR'AN) deseniz.

İnsan çok süreçlerden geçmiştir evet ama daha geçeceği çok evre vardır, değil sizin sahiplendiğiniz ahlak kuralları, Kuranın bile artık hükümlerinin nesh edildiği zamanları göreceksiniz. Görmek için o zamanlara yetişmek önemli değil, düşünmek yeterli.

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

zübeyr Yazdı: fazıl yazdı, Kuranın bile artık hükümlerinin nesh edildiği zamanları göreceksiniz. sn fazıl gelecekten bahsediyorsunuz bu biraz hayal vari bir düşünce olmuş, siz gelecekteki nesh olayını bırakında 1400 yıl içinde nesh olmuş bir ayet söyleyin. 1400 senede nesh olmayan bir kitap hangi gelecek zaman diliminde nesh olucak?

katılıyorum Zübeyr kardeşim.geçenlerde bir yerde rastladım...

şöyle diyordu ( mealen...):

"Kur'an; lafzı bir kere, manası sürekli olarak her an yenilenen/ kendini mana olarak güncelleyen ilahî bir vahiy'dir..."

Vahy'in cihanşumül ve zamanşumül olmasının altında yatan hakikat budur...

dolayısıyla zaman istediği kadar ihtiyarlasın da ihtiyarlasın, "vahiy " yinede gençliğini korumasını bilecektir...

Yüce Allah'dan daha "âlim" olan kimdir ki?..

muhabbetle

Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP

Arabistan, Suriye, Mısır, İran vb.

İşte Kuran'ı referans aldığını söyleyenler demiştim.

Ve devam etmiştim; vahy neshedilmiştir, göreceksiniz ama illa görmek yetmiyorsa düşünmeliydiniz.

Anlaşılan o ki, siz Kuranı referans aldığını;

kimliklerine varana kadar tescil etmiş, bayraklarında la ilahe... diye başlayan ve hatta doktordan çok din adamının bulunduğu memleketin halklarısınız. Onlardan tarafsınız.

Çünkü tepkinizin ortaya koyduğu bu.

Oysa az düşündüğünüzde ne dediğimi iyi anlıyacaksınız.

Vahyin değil ihtiyarlatılması,artık yeryüzünden silinesi gelmiştir.

Her öfkede garip ki, Allah kendi tarafında sanıyor bu bağlılar.