Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Amerika'dan yazdığım yazılarda bir reklamdan söz etmiştim. Dağı taşı
kaplayan bu reklamda insanlara enerji konusunda daha fazla tasarruf
etmesi salık veriliyordu. Onlardan bir tanesiyse benim ilgimi çok
farklı bir nedenden ötürü çekti. Görüntüde sakallı bir adam var ve
"Artık daha az enerji harcayacağım" diyor. Ne murat edildi bu
görüntüyle bilmem ama ben kendi meşrebimle baktım ve adamın sakaltıraşıolmayarakdahafazlaenerjitasarrufedeceği
sonucuna vardım. Belki doğru belki yanlış, benim çıkardığım bu ve böyle
bir sonuçla öteden beridir içimde gezdirdiğim bir duygu veya bir tutku
veya bir özlem yeniden canlandı: tıraşolmayacağımbirhayat!
Birsakalıntarihi Bir "devrimci"
olarak yaşadığım gençliğimde, o heyecanlı 70'li yıllarda, erkeklerin
kendilerini ve siyasal kimliklerini kalın bıyıklarıyla ifade ettikleri
dönemde bile ne bıyık ne sakal bıraktım ne postal ne parka giydim.
Kendime göre yaşadım. Bir gün de aklıma tersini yapmak gelmedi. Sürprizler
yaşlılıkla ilgili bir şey, insan gençliğinde sürpriz yaşamaz, gençliğin
kendisi bir sürprizdir. Bu hesap bir kere daha tuttu ve bundan epey bir
zaman önce yüzümde oluşan bir alerji nedeniyle bir süre sakal bırakmak
zorunda kaldım. O sıralar Amerika'daydım: "özgürlükler ülkesi", hiç
dokunmadım, tıraş olmamam için önerilen sürenin sonunda da kesmedim
sakallarımı ve Türkiye'ye kıl ve tüy olarak dönüp araya giren yaz döneminde öyle dolaşınca başıma başka bir iş geldi. Birkaç röportajda ve bazı televizyon programlarında sakallı görüntüm yayınlanınca, bir de RadikalKitapEki'ne
o görüntümle kapak olunca o gün bugündür kendimi o sakallı halimden
kurtaramaz oldum. Adeta benim içimden çıkmış başka bir insan beni
izliyor, peşim sıra. Son zamanlarda tıraş olmak, eskiden sevsem de,
bana neredeyse bir işkence gibi gelmeye başladı ama sakal bırakmıyorum.
Çünkü saçlarımın bembeyaz olmasına karşın sakallarım hala simsiyah ve
ortaya çıkan İrani görüntü estetiğinden hoşlanmadığımı, geçen gün
gitgide beyazlaşan güzel sakallarıyla karşılaştığım Haşmet Babaoğlu'na
söyledim. Onun sakallarının tanıdığım en "muannit" sakallı üstadım Mete
Tunçay'ınkilere benzemeye başladığını da belirttikten sonra ekledim:
"Anladım ki, bir süre sonra bütün sakallar birbirinin aynı."
Sakalınestetiğiestetiğinsakalı Bütün bunları sadece kendimle ilgili "egzistansiyel" ve "estetik" bir mesele olarak düşündüğüm sanılmasın. CHP,çarşaf,türban falan deyince Türkiye'ninbubiçimvegörüntüişlerinenekadarveneölçüdegereksizbirönemverdiğini yeniden ayrımsadım. Bilenler,1980'liyıllardakifaşizminüniversitehocalarınınsakallarınıkesmesinişartkoştuğunu,birçokaliminbunedenleakademikhayattanuzaklaştığınıbilir. Belki, hala o "tamim" bir yerlerde geçerlidir ama hala uyan, dinleyen var mıdır acaba? Ben
görüntünün önemine ve siyasal içeriğine inanırım. Nasıl inanmam,
hayatım görüntünün gerçekliği üstünde düşünmek ve çalışmakla geçiyor,
onca kitap yazdım. Biçimin önemini de bilirim ve sık sık Fransızların "Biçimhiçbirşeydiramahiçbirşeybiçimsizolmaz" lafını anımsarım. Etrafıma
baktığımda şimdi sayısı daha çok artan sakallıları görüyorum. Bir
dönemde kültürün bir parçası olan sakal bırakmanın şimdi salt bir inanç
ve siyaset unsuru haline gelmesine diyeceğim yok ama keşke işin
estetiğine daha fazla dikkat edilse. Oysa beni asıl üzen de o: etraftakisakallarınestetikkaygısıyladeğilestetiktenkaçmakkaygısıylasalınması! Hayatımızın bana göre en büyük dertlerinden birisi olan estetik-sizlik
orada da kement atıyor boynumuza. İnancın, siyasal angajmanın
pençesinde bırakılmış sakallarınsa bu rahatsızlığı artırdığını görmek
üzüntü verici. Oysa ne demek istediğimi daha iyi anlamak niyetinde
olanlar Osmanlı'nın o yanardağ sakallı ulemasına bir baksınlar... Suyun, elektriğin değil, estetiğin enerjisini tasarruf etmektir bence sakal bırakmak.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma