Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
TARAF-ÜMİT KIVANÇ
Hayatını yalan üzerine kurmak ne büyük sıkıntı olmalı. Gerilime bak!
Biliyorsun ki dayandığın her şey yalan. Bu durum tabiî, hayattaki
başlıca uğraşının ne olacağını da belirliyor: Vaziyetin ortaya
çıkmaması. Böylece, her şeyini, yalanın inandırıcılığını artırma
yolunda seferber ediyorsun. Yapısal halin bu. Aslî uğraşın bu. Bundan
vazgeçemezsin. Bitersin. Sen sen olmazsın.
Peki, niye
kurmuştun bu düzeni? Herhalde, “öyle bir şey yapayım ki, kendisi amaç
haline gelsin, başka hiçbir haltla uğraşamayayım” gibi bir hedef
gözetmiş olamazsın başlangıçta. Ne istemiştin o halde? Söyleyebilir
misin? Niye kurdun yalan üzerine o hayatı, niye sürdürmeye
çalışıyorsun? Niye? Açıklayabilir misin?
Açıklayamazsın. Çünkü zaten her şeyini bu açığa çıkmasın diye, ona göre düzenlemişsin.
Yalanı
sürdürmek için insanlara ihtiyacın varsa, ikinci bir adım atman
gerekiyor. Ya yalanın inandırıcılığının kuşaktan kuşağa güçlenerek
aktarılmasını sağlamalısın ya da yalanı vazgeçilmez kılmalısın.
Bunu
nasıl yaparsın? İlk yolu, kolay yol: zorla. Öyle bir ortam yaratırsın
ki, yalanın yalan olduğunu kimse açıkça söyleyemez. Söyleyeni bin
pişman edersin. Olmadı, yok edersin. Herkes bilir ki, yalanın
yalanlığından bahseden ölüm fermanını bizzat imzalamıştır. Pısarlar.
Ama
bu ayrıca gerilim yaratır. Zaten hayatın gerilimdir, bu yüzden de her
an tetikte olmak zorunda kalırsın. Herkesi kollaman, kimse herhangi bir
yerde yalana zarar verecek bir halt karıştırıyor mu, sürekli izlemen,
denetlemen, önlem alman gerekir.
İkinci yol, insanları yalana
ortak edersin. Yalandan çıkar sağlarsın onlara. Yalan sürdükçe sahip
olabilecekleri birşeyler verirsin. Senin yalanından vazgeçerlerse
kendilerine ait birşeylerden de vazgeçmiş olacakları bir denklem
yaratırsın.
Bu daha incelikli tezgâhlar kurmanı gerektirir.
Ama daha güvenilir bir yoldur. Çünkü aralarından bazıları yalanı
taşıyamaz hale gelirse, ötekiler onları, senin elini kirletmene gerek
kalmadan, bizzat susturur, boğar.
Fakat ne olursa olsun asla
aşamayacağın bir engel vardır. Vaktiyle sen hayatını yalan üzerine
kurarken birileri tanık olmuştur. Senin yalandan önceki halini ve yalan
üzerine hayat kurmaya neden karar verdiğini biliyorlardır. Sen yalanı
imal ederken görmüşlerdir. Bunlar bu bilgiyi kuşaktan kuşağa
aktarırlar. Yani her zaman yalanının yalanlığını bilen birileri
biryerlerde varolacaktır. Daha fenası, bunu başkalarına söyleyebilirler
de.
Eğer bunlar uzaktakilerse, senin elinin altındakiler, sana
doğrudan lazım olanlar değilse, yine bir süre idare edebilirsin.
Uzaktakilerin dediklerini senin yurdundan duyulmaz kılarsın. Duyulsa da
inanılmaz kılmak için yalanı geliştirirsin; kat çıkarsın, duvar
çekersin, uzaktakiler konuştuğunda gürültü çıkarırsın.
Ama işte, ne yaparsan yap, o gerilimden kurtulamazsın. Varlığının temeli yalandır ve bunu bilenler vardır.
Üstelik
dünya işleri, seni mütemadiyen, yalanını bilenlerle birtakım
münasebetler içine girmek zorunda bırakır. “Ben şuyum” diye konuşurken,
karşındakilerin aslında bunun yalan olduğunu bildiklerini gözlerinden
okursun. Bu yüzden, hiçbir zaman sahiden ne olduğun hakkında
konuşamaman bir yana, bir profesyonel oyuncunun dahi en azından gece
yatağına yattığında kavuşabileceği rahatlama imkânından yedi gün yirmi
dört saat yoksun kalırsın.
“Yalanım ortaya çıkacak” korkusu zaten ruhunu bozmuştur. Bu korkuyla daha kolay kötülük edersin.
Hayatını
yalan üzerine kurmuşsundur, yalan yalanlığı ortaya çıkabilen bir
şeydir, her zaman, her yalanın yalanlığını bilen birileri muhakkak
vardır; kimse bilmese sen biliyorsundur. Varlığın her an tehlikededir.
Kimse seni bu sürekli hayatî tehlike altında bulunma hissiyatından
kurtaramaz, yatıştıramaz. Yalanının gönüllü iştirakçileri bile
güvenilmezdir senin için. Ya günün birinde yalandan bıkarlarsa?
Taşıyamaz hale gelirlerse? Ya başka yalanları tercih ederlerse? Nasıl
olsa yalanla yaşamaya alıştılar bir defa...
Paranoya ile
atbaşı giden hırçınlık, hayata, başkalarına, yalanına inansın inanmasın
herkese karşı davranış üslûbundur. Başka türlüsü imkânsızdır.
Senin
bir ülkenin tepesindeki yönetici kastı olduğunu düşünelim. Nasıl
çekilmez bir hayat yaratırdın o ülkede. Nasıl manyak ederdin insanları.
__________________ "Bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın.."
|