Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
|
|
|
Selam Adalet kardeşim,
Nasıl davranacağınız size bağlıdır.
Koşullarınıza, varlık durumunuza bağlıdır. Şiddetle koşullu bir adama "Savaşa katılmamalısın," demenin hiçbir yararı yoktur. Böyle birine savaşmamasını söylemek zaman kaybıdır, çünkü bu adam savaşmaya koşullanmıştır, savaşmayı sever. Ama niyeti ciddi olan bizler kendi yaşamlarımızı sorgulayabiliriz.
Günlük yaşamımızda, konuşmamız sırasında düşüncelerimizde, davranışlarımızda, duygularımızda nasıl şiddet yüklü olduğumuzu görebilir, bu şiddetten, bir ideal uğruna değil, onu karşıtına dönüştürmeye çalışarak değil, ama onunla gerçekten yüzleşerek, yalnızca onun farkına vararak özgürleşebiliriz.
O zaman, savaş yada toplumsal karmaşıklık çıktığında doğru davranabiliriz.
Bir ideal peşinden koşan kişi yanlış davranır çünkü tepkisi düş kırıklığına bağlı olacaktır.
Buna karşın eğer günlük yaşamımızda kendi duygularımızın, düşüncelerimizin, davranışlarımızın farkında olabilirsek-onları kınamaz ama yalnızca farkında olursak-o zaman kendimizi hepsi de şiddetin birer simgesi olan ayrılıkçı milliyetçiliklerden,kast ve sınıf ayrımlarından,vs bütün bu kokuşmuş şeylerden özgürleştirebiliriz.
Özgür olduğumuzda ise, adına savaş ve karmaşıklık denen kriz ortaya çıktığında nasıl doğru davranacağımızı biliriz.
Gerçekliği arayan ya da deneyimleyen birinin egemen hükümetlerle, ulusçulukla, ideolojiyle, parti politikalarıyla, iktidar sistemleriyle ilgisi olabilir mi?
Bizler kendimizi dönüştürmek için dışımızda bir yetkeye, çevreye yaslanmaktan hoşlanıyoruz. Liderlerin, hükümetlerin, partilerin, sistemlerin, eylem biçimlerinin bizi öyle ya da böyle dönüştüreceğini, yaşamımıza düzen ve barış getireceğini umuyoruz.
Eğer kendi yarattığımız karmaşayı, sözel düzeyde değil içsel olarak anladığımızda barış ortaya çıkabilir.Karmaşanın, sürtüşmenin nedenleri ortadan kaldırıldığında elbette barış ve özgürlük olacaktır.
__________________ BİLİNÇSİZ BİR ŞEKİLDE ORTAYA ÇIKAN ALIŞKANLIKLARIN BEDELİNİ HİSSİZLEŞEREK ÖDERİZ...
|