Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
Ruhçu öğreti-paganizm binlerce yıldır insanlara panteizmi, çok
tanrıcılığı, çilekeşliği, kutsal insanları,kolektivizmi, evrimi ve
komünizmi aşılamaya çalışıyor. Bu uğurda İncil gibi eski kutsal
kitaplara bile sızıp pagan felsefeyi şırınga etmeye çalıştılar.
İblis söz vermişti din yolu üzerine kurulup, insanları aldatacağına.
A'raf Suresi 16 Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım."
İblis'in dini dejenere etmeye çalışacağı ve insanları yine din maskesiyle aldatmaya çalışacağı bilgisi Kuran'da verilmektedir:
Fatır Suresi 5 Ey insanlar, Allah'ın vaadi haktır! O halde iğreti dünya
hayatı sizi sakın aldatmasın! O yaman aldatıcı, o çok gururlu, sizi
sakın Allah ile aldatmasın.
İnsanların ayağını kaydırıp, onların dünya ve ahirette nimetlerden
uzak kalmasını istiyordu bu cin, her zaman dini yozlaştırmaya
çalışırken...
Hıristiyanlık yine Hinduizm ve diğer dinlerde olduğu gibi sonradan
ruhçu paganizmin egemenliği altına girip değişime uğramış, kaynağı bile
değiştirilmiş, bugünkü halini almıştır. Hatta adı bile sonradan
değişmiştir.
Bu ruhçulukta zenginlik ve nimetler olumsuz şeyler olarak gösterilir.Ve
durum böyle olunca da, olağanüstü zenginliklere sahip Davut ve Süleyman
peygamberler birer günahkar gibi gösterilmeye çalışılmıştır
Hıristiyanlıkta.
Cinlerin öğretisi olan ruhçu öğretiye göre dünya güzellikleri ve madde
kötüdür ve bir leştir. Bu yüzden dünya nimetleri ve zenginlik
içerisinde yüzen kişiler bir şekilde "kirli" ve "günahkar" olarak
gösterilmeye çalışılır. Değişmiş İncil'de de bu olmuş,çok zengin olan
Davut ve Süleyman peygamberlere çeşitli iftiralar atılarak aslında
zenginlik kötülenmek istenmiştir. Hatta bu peygamberler tam bir
peygamber bile sayılmamış,birer günahkar kral gibi gösterilmeye
çalışılmıştır. Yabancı filmlerde de görmüşsündür belki, Davut ve
Süleyman peygamberler sözde günahkar ve isyankar birer kral olarak
gösteriliyor. Etraflarında ise yarı çıplak,ellerinde asaları olan fakir
ruhbanlar-kahinler dolaşıyorlar. Sözde asıl peygamberler bu sefil
ruhbanlarmış gibi gösteriliyor ve sanki bu kahinler Tanrı'dan aldıkları
ayetleri onlara iletiyor gibi bir hava yaratılıyor. Çünkü ruhçu
öğretiye göre erdemli ve iyi olmanın yolu sefillikten ve dünya
nimetlerinden el etek çekmekten geçiyor. Böyle olunca da
Hıristiyanlıkta, çok zengin ve nimetler içerisinde yaşayan Davut ve
Süleyman tam peygamberlerden bile sayılamıyor.Bu yüzden onlara büyük
iftiralar atılıyor ve sanki gerçek elçiler onlar değilmiş de
çevrelerindeki kahinler gerçek peygamberlermiş gibi sunuluyor.
Kuran ise bu iftiraları yalanlar ve gerçekleri yazar. Bu elçiler hem
çok zengin hem de en erdemli insanlardandır.Allah'ın en sevgili ve
cennetlik kulları arasındadırlar. Hatta Kuran'da Süleyman
peygamber,belki de en çok övülen ve cennetle müjdelenen insandır.
Kuran'a göre elçilerin daha bu dünyada cennetimsi bir yaşama
kavuşmaları,onların Allah'ın sevgili kulları olduklarını
göstermektedir. İslam'a göre iyiler bu dünyada da güzellikleri yaşamaya
başlarlar. Ruhçu öğreti de ise bu durum tam tersinedir.
-Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup
durduklarını uydurdular.Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı.Ancak
şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı(Bakara
102'den alınmıştır)
Sad Suresi 30 Davûd'a Süleyman'ı armağan ettik. Ne güzel kul! Hep Allah'a sığınır, yakarırdı.
İncil'e komünist unsurların sokuşturulmasına Yahudi Essenlilerin aracı
olmuş olması muhtemeldir. Essenliler mezhebinin kolektivist olduğu
söylenmektedir. Marksist Yahudi yazar Max Beer de "Sosyalizmin ve
Sosyal Mücadelelerin Tarihi" adlı kitabında benzer şeyleri söylemiş.
İncil'de serveti kötüleyen ve sol felsefeyi şırınga eden ifadelere örnekler:
"İsa şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayatınız için, ne
giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin. Çünkü hayat yiyecekten
ve beden giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler,
ne de biçerler, ne kilerleri ve ne de ambarları var, Allah onları
besler, sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?".
"Eğer kâmil olmak istersen git, neyin varsa sat ve fakirlere ver, göklerde hazinen olacaktır ve gel, benim ardımca yürü".
"Yine size derim: Devenin iğne deliğinden geçmesi zengin adamın Allah'ın melekûtüna girmesinden daha kolaydır".
Tabii Kuran helal yoldan elde edilmiş zenginliği ve zenginleri överek
değiştirilmiş İncil(ler)in bu sinsi propogandasını suratlarına çarpar.
Ayrıca yukarıdaki değiştirilmiş incil sözünün de gerçeğini yazarak yine
değiştirilmiş kitapların ipliğini pazara çıkarır:
A'raf Suresi 40 Ayetlerimizi yalanlayan ve onlar karşısında büyüklük
taslayanlar var ya, gök kapıları açılmayacaktır onlar için ve deve iğne
deliğinden geçinceye kadar cennete giremeyeceklerdir onlar. Suçluları
böyle cezalandırırız biz.
Yani zenginler değil, büyüklük taslayanlar inkarcılar deve iğne deliğinden geçmedikçe cennete giremeyeceklerdir.
Kuran, zenginliğin ve nimetlerin yanı sıra bilimi ve bu yolda çalışmayı
da destekler. Ve gerçekleri sunar. Zaten bu sayede İslam'ın ilk
dönemlerinde Müslümanlar birdenbire olağanüstü bir medeniyete ulaştılar.
Ama ne yazık ki daha sonra birçok Müslüman bile Kuran'ı değil,
değiştirilmiş İncil'i hadis ve tasavvuf öğretileri aracılığıyla takip
etmeye kalkmış ve bugün sefilliğin-ruhçuluğun pençesine düşmüştür.
Ruhçuluğun diğer unsurlarındandan ruhlar alemi ve kutsal
insanlar-ruhbanlar inançlarını yine Hıristiyanlıkta görüyoruz.
Azizler(ermişler), rahipler yine tıpkı diğer ruhçu öğretilerde olduğu
gibi Hıristiyanlığa da sokuşturulmuştur.
Hadid Suresi 27 Sonra onların eserleri üzere, resullerimizi art arda
gönderdik. Meryem'in oğlu İsa'yı da onların ardınca gönderdik. Ona
İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet koyduk.
Bir bid'at olarak ortaya çıkardıkları ruhbaniyeti, onlar üzerine biz
yazmamıştık. Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya çıkardılar. Ama ona
gerektiği şekilde saygılı olmadılar. Onların, iman edenlerine
ödüllerini verdik. Onlardan çoğu yoldan çıkmış olanlardır.
Tevbe Suresi 31 Allah'ın yanında hahamlarını ve ruhbanlarını da rabler
edindiler. Meryem oğlu Mesih'i de öyle. Oysa kendilerine, tek olan
Allah'tan başkasına ibadet/kulluk etmemeleri emredilmişti. İlah yok o
tek Allah'tan başka. Onların ortak koştuklarından arınmıştır O.
Yine paganizmin temellerinden panteizm ilk bakışta Hıristiyanlıkta yok
gibi gözükse de, aslında üçleme de kendi içinde parelel mantığı içerir.
Tek Tanrının üçleme şeklinde tezahür ettiğine inanılır. Bu inancı,
ruhçuluğun etkisi altındaki diğer din ve öğretilerde de görüyoruz.
Örneğin Hindular da aslında tek tanrıya inandıklarını, sayısız
tanrılarının ana Yaratıcının bir yansıması veya tek bir bütünün
parçaları olduğunu ifade ederler. Yani çok tanrıcı olduklarının farkına
dahi varamazlar panteist felsefe içerisinde, hatta en hakiki tek tanrı
inancının bu olduğunu iddia ederler. Ama gerçekte tam bir şirk
batağındadırlar.
Maide Suresi 73 Yemin olsun ki, "Allah, üçün üçüncüsüdür!" diyenler de
küfre batmıştır. Bir tek Tanrı dışında hiçbir ilah yoktur. Bu
söyleyegeldiklerine son vermezlerse, onların küfre sapanlarına korkunç
bir azap mutlaka gelip çatacaktır.
Izdırabın övülmesi, evlilikten uzak durmak gibi unsurlar da yine pagan
ruhçuluktan Hıristiyanlığa ve daha evvelki dinlere geçmiştir. Yine bu
doğrultuda İsa'nın sefillik ve işkence dolu bir hayat yaşadığı yalanı
benimsenmiştir.
Sonra bu inançlar uydurma hadisler ve tasavvuf yoluyla İslam dünyasına
da aşılanmak istenmiştir. Hatta reenkarnasyon inancı bile...
Ayrıca ruhçulukta kötülük ve günah tekamül için gerekli görülür. Ve
yine bu hastalıklı görüşe göre ızdırap da gerekli olduğundan, biri sana
kötülük yapsa bile karşı koymaman istenir. İşte yine ruhçuluktaki bu
inanç da değiştirilmiş İncil'e eklenmiştir:
Matta 5:38-44
38 "'Göze göz, dişe diş' dendiğini duydunuz.
39 Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.
40 Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin.
41 Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.
42 Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin."
43 "'Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin' dendiğini duydunuz.
44 Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
Bu ruhçu felsefenin gerçek amacı ise günahı ve kötülüğü masum
göstermeye kalkmak, yeryüzünden iyiliği ve adaleti kaldırıp kötülüğün
egemen olmasını sağlamaktır. Ayrıca yine insanların insanlara kul
olmasınının yolunu açmaktır... Kısacası ilk bakışta sevgi dolu gibi
gözüken bu İncil sözleri aslında tam tersine, ızdırabı, günahı ve
şiddeti istemektedir.
Bir tek Kuran korunmuştur bunlardan ve bu yüzden tek geçerli dini
kaynak odur. İslam günahdan uzak durmayı ve birey haklarının
korunmasını emreder.
İncil ve Tevrat koruma altında olmadıklarından dolayı bugün bu değiştirilmiş halleriyle din dışıdırlar.
Sadece Kuran Allah'ın gerçek öğretisini ve yolunu sunmaktadır.
Eğer Kuran'ın tek dini kaynak olduğunu kabul edip gerçek İslam'a
yönelirsek, ruhçuluğun tuzaklarından korunabilir ve Rabbimizin istediği
gerçek bir mümin, doğruluk üzere bir tek tanrıcı, Müslüman olabiliriz.
Her iki dünyada da güzelliklere ve kalıcı kazanca ulaşmanın yolu da buradan geçmektedir.
hertülü medyadan finans sektörüne.....menkul ve gayrı menkul şirketlerine kadar...bir çok alanda faaliyette bulunan ve şirket sahibi olan vatikan....bugün dünyanın en büyük holdiglerinden birtanesidir...VATİKAN HOLDİNG...
bütün bu servet ve zenginlik birikimine rağmen hala fakirliği övmeleri...zenginliği yermeleri..aslında TAM BİR İKİYÜZLÜLÜKDEN başka birşey değil...sadecene bu bile ellerinde incil diye tuttukları şeyin insan fıtrafıtndan...zaman gerçeğinden..toplumsal gerçek ve gelişmelerden ne kdar uzak olduğunun kanıtıdır....hemde kendi elleriyle sunduğu kanıtıdır...AMA ONLAR BUNU HALA AKIL EDMEZLER.
Hristiyan tarihi icinde Davut ve Suleyman peygamberlerin tam olarak peygamber kabul edilmemesi, bahsettiginiz sozde ruhcu ogreti sebebiyle degildir.
Ruhcu kelimesini bir tarafa birakip, icerigine bakarsaniz Kuran'la hic de cakismadigini aksine Kuran'in belli ayetler ile destekledigini gorebilirsiniz.
Bir konuyu icerik olarak incelemek ve Kuran yardimiyla mukayyese etmek ayri birseydir. Uzum yemek amaci dahilinde girilen bagda, bagciyi dovmek baska birseydir.
Once sapla samani birbirinden ayirmak gerekir.
"İsa şakirtlerine dedi: Ne yiyeceksiniz diye hayatınız için, ne
giyeceksiniz diye bedeniniz için kaygı çekmeyin. Çünkü hayat yiyecekten
ve beden giyecekten daha üstündür. Kargalara bakın, onlar ne ekerler,
ne de biçerler, ne kilerleri ve ne de ambarları var, Allah onları
besler, sizler kuşlardan ne kadar daha değerlisiniz?".
Kuran da , yardimlasmanin, paylasmanin, var olan veya Allah tarafindan bir sekilde yollanan servetin, gerektigini kadarinin gene Allah adina dagitilmasini emreder.
Niye kurban'i kesen kisi tek basina yemiyor da dagitiyor?
Niye zekat veriyoruz?
Niye sadaka veriyoruz?
Verdiginiz karga ornegini inceleyin. Biz dogarken, hicbir sey bilmememize ragmen rizkimizi Allah'tan baskasi mi belirliyor? Eger calistigimiz isten kazandigimizla,karnimizi doyurup, gundelik hayatin getirilerini karsiladiktan sonra, bunu istiflemenin kiler haline donusturmenin anlami nedir?
Peygamber efendimiz elleriyle yerdi deyip eliyle yemek yiyen, buna ragmen matrix gozluklerle Mercedeslerle ortada salinan, faizi kar payi diye yutturmaya calisan bazi kimseler gibi mi davranmamiz gerekir?
Veya Araf 31 ayetini bir kenara mi atmamiz gerekir?
Dunyaya veda ederken malini, altinini kim goturebilmistir ki yaninda?
Belki bir miktar Firavun ve ahalisi bu tip rituellere sapmis olabilir.
Evlilikten uzak durmak sadece ruhcu ogretiye iliskin bir ogreti olsaydi, Kuran'da "olmeden evleniniz" veya "mutlaka evleniniz"diye bir ayet de bulunmasi gerekmez miydi?
Ornek olarak; bir kadinin veya bir erkegin evliligi secmeyip Allah'i ve onun yolunu secmesi ve bu minvalde omrunu onun yolunda islere harcamasinin Kuran'la celisen tarafi ne olabilir?
Fakirligi bilmesse, zenginligin degerini anlayamaz insan.. Bu en basit geleneksel kulturumuzde dahi vardir.
Bu nedenle fakirligin ovulmesinin neresi ayiptir?
Fakir kimseyi yermek mi gerekir? Kuran boyle mi emreder? Boyleyse hangi sure hangi ayet? Lutfen bilgilendirir misiniz?
hertülü medyadan finans sektörüne.....menkul ve gayrı menkul şirketlerine kadar...bir çok alanda faaliyette bulunan ve şirket sahibi olan vatikan....bugün dünyanın en büyük holdiglerinden birtanesidir...VATİKAN HOLDİNG...
bütün bu servet ve zenginlik birikimine rağmen hala fakirliği övmeleri...zenginliği yermeleri..aslında TAM BİR İKİYÜZLÜLÜKDEN başka birşey değil...sadecene bu bile ellerinde incil diye tuttukları şeyin insan fıtrafıtndan...zaman gerçeğinden..toplumsal gerçek ve gelişmelerden ne kdar uzak olduğunun kanıtıdır....hemde kendi elleriyle sunduğu kanıtıdır...AMA ONLAR BUNU HALA AKIL EDMEZLER.
Evet sevgili arkadaşım.
İşin komiği Hıristiyanlar uzun zamandır, Kuran'ın emrettiği zenginliğe ve bilime koşarken, Müslümanlar ise şeytanların sızdığı değiştirilmiş İncil'in emrettiği fakirliğe ve cehalete koşuyorlar.
Tasavvuf ve uydurma hadislerle madde dünyasına(ki tüm yaratılmışlar maddidir, melekler ve ahiret evreni bile), bilime ve nimetlere düşman hale getirildi insanlar.
Kuran'a yöneliş ile gerçek İslam'ın istediği güçlü bireylerden oluşan, zengin ve nimet içindeki Müslüman toplumlar ortaya çıkacaktır.
Allah şöyle bir örnekleme yaptı: Hiçbir şeye gücü yetmeyen, başkasının eşyası durumunda bir kul/köle
ile bizden bir güzel rızıkla rızıklandırdığımız ve ondan gizli-açık
dağıtan bir kişi. Bunlar aynı olur mu?! Bütün övgüler Allah'adır ama
onların çokları bilmiyorlar.
Fakirism ve çilekeşlik(her 2 dünyada da) İblis'in yoludur. Aynı şekilde dualite, yani bir şey zıddı olmadan anlamsızdır inancı da ruhçuluğun yalanlarındandır. Bu yolla fakirlik ve ızdırapların yanısıra, günah ve günahkarlar da gerekli gibi gösterilmeye, hatta çaktırmadan övülmeye çalışılır. Çünkü İblis insanların fakirlik, ızdırap ve günahlar içinde yüzmesini istiyor. Yine kolektivist felsefeyle bireyleri sürü ve köle haline getirip gerçeğe ulaşmalarını engellemeye çalışıyor.
Rabbimiz her 2 dünyada da konforu, zenginliği ve iyiliği istemektedir kullarında.
Zekat ve benzeri yardımlaşmalar bile fakirliği ve sıkıntıları ortadan kaldırmaya, dünyayı cennetimsi bir hale getirmeye yöneliktir.
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam
Emre 1974tr yazdı
İşin komiği Hıristiyanlar uzun
zamandır, Kuran'ın emrettiği zenginliğe ve bilime koşarken,
Hangi hiristiyanlar? Sizin öykündüğünüz zenginliğe ve bilime koşanlar hiristiyanlarmı? Yoksa kiliseyi reddedenlermi? Kiliseyi reddeden yada kaale almıyan hiristiyan olarak kalıyormu? Vatikan bilime koşuyormu?
Müslümanlar
ise şeytanların sızdığı değiştirilmiş İncil'in emrettiği fakirliğe ve
cehalete koşuyorlar.
Fakirliğe ve cehalete koşana müslüman deniyormu? Küfründe ısrar eden müslüman kalabiliyormu?
Tasavvuf ve uydurma hadislerle madde
dünyasına(ki tüm yaratılmışlar maddidir, melekler ve ahiret evreni
bile), bilime ve nimetlere düşman hale getirildi insanlar.
Artık bıkkınlık veren altı başka şeylere payanda olan bilimden uzak boş iddialar. Uydurma hadisler o günün koşullarında minareyi kılıfa uyduran kurandan ilham alan selim aklın kaale almadığı nakiller.
Tüm yaratılmışların maddi olduğuna dair delilin kütlelerimi? hacimlerimi? yoksa ışığı yansıtmalarımı?
Bilime ve nimete düşman olan kim? Nimet dediğin ne? Tasavvuftan kastın ne? Tarikatlamı karıştırıyorsun? Öyleyse yerine daha iyisinı koymadan halkın içinden oluşan sivil toplum örgütlenmesini başındaki adamı göstererek yıkmayı hangi bilimsel görüşe uygun buluyorsun? Dünyada cemaatsiz barış içinde bir toplum varmı?
Kuran'a
yöneliş ile gerçek İslam'ın istediği güçlü bireylerden oluşan, zengin
ve nimet içindeki Müslüman toplumlar ortaya çıkacaktır.
Yani bu tenakuzlamı?
------------
Hanif dostlar buradan kaybediyor.
Sizin gibi yazılarından çok yararlandığım biri Örneğin bir başka yazıda
Kuran’ın
kulluk programları(uygulamalar) bir bütündür. Salat, Kurban, Hacc,
İnfak gibi pratik eylemler, asla birbirinden kopartılamaz. Daha önce de
ifade ettiğimiz gibi, ‘’Hacc, sınıfsız toplum pratiğidir’’. Salat, bu
toplumu üretme adına yapılan mücadele, İnfak, bu toplumun iç düzeni,
Kurban ise bu pratiklere geçişi sağlayacak adımı atma eylemidir…
diyerek fikrimi mest eden biri bu kadar çelişkili yorumlar nasıl yapabiliyor?
değilse
bu yazılardan bu çıkarımları ben nasıl yapıyorum. şaşıyorum.
iman, zırvalıklarına cevap yazmaya değer birşey bile yok(yıllardır ayrıntılarıyla açıkladığım şeyler). Tasavvuf sapkınlığının kendisinden bahsettiğimi de anlayacak kadar yazılarımı takip ettiğini de tahmin ediyorum.
Yalnız son alıntında, bana ait olmayan bir yazıyı sanki ben yazmışım gibi bir ifade kullanmışsın. O Hacdan falan bahseden alıntın bana ait değil, o yazı kime aitse ona soracaksın.
Madem tasavvuftan açıldı söz, ruhçuluk ve uzantısı tasavvufla ilgili hazırladığımız videolara da bak(tabii bakmadıysan)
Katılma Tarihi: 16 haziran 2006 Gönderilenler: 751
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Teşekkürler Emre_1974tr
Aydınlattın. Şaşkınlığım geçti. Allah korusun bazen ardından gidilecek adamı karıştırabiliyor insan. Bağışla!
Fakat insanın içiyle dışı, anlatmak istediğiyle yazdığı aynı olmalı değilmi. Tasavvuf demişse tasavvuf, Tasavvuf sapkınlığı demişse Tasavvuf sapkınlığı mesela.
Katılma Tarihi: 30 haziran 2007 Yer: Turkiye Gönderilenler: 484
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
iman Yazdı:
Selam
Emre 1974tr yazdı
İşin komiği Hıristiyanlar uzun zamandır, Kuran'ın emrettiği zenginliğe ve bilime koşarken,
Hangi hiristiyanlar? Sizin öykündüğünüz zenginliğe ve bilime koşanlar hiristiyanlarmı? Yoksa kiliseyi reddedenlermi? Kiliseyi reddeden yada kaale almıyan hiristiyan olarak kalıyormu? Vatikan bilime koşuyormu?
Müslümanlar ise şeytanların sızdığı değiştirilmiş İncil'in emrettiği fakirliğe ve cehalete koşuyorlar.
Fakirliğe ve cehalete koşana müslüman deniyormu? Küfründe ısrar eden müslüman kalabiliyormu?
Tasavvuf ve uydurma hadislerle madde dünyasına(ki tüm yaratılmışlar maddidir, melekler ve ahiret evreni bile), bilime ve nimetlere düşman hale getirildi insanlar.
Artık bıkkınlık veren altı başka şeylere payanda olan bilimden uzak boş iddialar. Uydurma hadisler o günün koşullarında minareyi kılıfa uyduran kurandan ilham alan selim aklın kaale almadığı nakiller.
Tüm yaratılmışların maddi olduğuna dair delilin kütlelerimi? hacimlerimi? yoksa ışığı yansıtmalarımı?
Bilime ve nimete düşman olan kim? Nimet dediğin ne? Tasavvuftan kastın ne? Tarikatlamı karıştırıyorsun? Öyleyse yerine daha iyisinı koymadan halkın içinden oluşan sivil toplum örgütlenmesini başındaki adamı göstererek yıkmayı hangi bilimsel görüşe uygun buluyorsun? Dünyada cemaatsiz barış içinde bir toplum varmı?
Kuran'a yöneliş ile gerçek İslam'ın istediği güçlü bireylerden oluşan, zengin ve nimet içindeki Müslüman toplumlar ortaya çıkacaktır.
Yani bu tenakuzlamı?
------------
Hanif dostlar buradan kaybediyor.
Sizin gibi yazılarından çok yararlandığım biri Örneğin bir başka yazıda
Kuran’ın kulluk programları(uygulamalar) bir bütündür. Salat, Kurban, Hacc, İnfak gibi pratik eylemler, asla birbirinden kopartılamaz. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, ‘’Hacc, sınıfsız toplum pratiğidir’’. Salat, bu toplumu üretme adına yapılan mücadele, İnfak, bu toplumun iç düzeni, Kurban ise bu pratiklere geçişi sağlayacak adımı atma eylemidir…
diyerek fikrimi mest eden biri bu kadar çelişkili yorumlar nasıl yapabiliyor?
değilse
bu yazılardan bu çıkarımları ben nasıl yapıyorum. şaşıyorum.
sevgiyle
Değerli İMAN dost,
Son alıntıladığınız paragraf, Emre1974_tr'ye ait değil, benim ''işte kurban'' adlı makalemden alıntıdır. Sanırı bir yanlış anlama mevcut. Hali hazırda, Emre1974_tr ile çok farklı noktalardan bakıyoruz. Bu tip ciddi bir çelişkinin olması gayet normal ve idealdir.
Elbette dediginiz dogru su noktada, tum yaratilmislar maddidir. Ama unuttugunuz sey sudur;
Kuran veya Allah aski ozunde, maddeyle satin alinabilecek bir ask degildir. Allah herseyi maddi yaratmis olsa da , degerlendirme terazisinde maddiyata iliskin seyler yoktur.(zenginlik vs.) Saf ve katiksiz imanin degerlendirmesi vardir.
Sizin tarzinizda dusunen insanlar, genelde ornegin bir cennet kavramina da yazildigi sekilde bakarlar.
Derler ki; cennette bizi altinlar, koskler, huriler vs. bekler.
Bugun halihazirda meyve suyunu dahi altin kadehlerden icen insanlar mevcutken, cennette sunulacak altin kadehin ne farki vardir?
Sizin sozlerinizle gidersem su sorular da pesinden gelir.
Allah anlama yonelik, kalbe yonelik yolladigi varligina inanci, ne diye maddi hirs amaciyla, kulu uzerinde yok eder ki?
Allah bunun hesabini yapmaktan aciz midir?
Allah'a ipek seccade uzerinde secde etmekle, imkansizliktan dolayi temiz bir carsaf uzerinde secde etmenin arasindaki farki bana aciklayabilir misiniz?
Allah'in iftarinda pastirma tuketmekle, zeytin tuketmek arasindaki farkin, oruca veya ibadete veya o ibadetin niyetine ne gibi eksisi veya artisi vardir?
Islam veya musluman ulkeler bugun gidisatta guclu ve kalkinmis ulkeler degilse, bunun suclusu tasavvuf dusuncesi degil, bilakis Kuran'in insana inmesine ragmen, insandan alinip ipek kumas icinde duvarda saklanmasidir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma