Başbakanımız bir konuşmasında, dindar bir gençlik yetiştirme çabasında olduklarını söyledi. Bu sözlerine, hiç ama hiç şaşırmadım. Çünkü bu makama onu getiren, elinde ki inanç, din silahıydı da ondan. Onu tekrar gerekli gördüğünde kullanmasını, yadırgamadım doğrusu.
Evet, Başbakanımız dindar bir gençlik yetiştirme çabasında olduğuna göre, acaba kime, kimlere göre, hangi ölçüde dindar bir gençlik yetiştirmek istiyor diye sormak, bu durumda hakkımız olmalı.
Allah din ve iman konusunda, bizlerin Kur’an da çok dikkatimizi çekerek, kimin takvaca üstün olduğunu, yani daha çok imanlı, dindar olduğunu, yalnız ben bilirim der ve sakın kendinizi temize çıkarıp, karşınızdaki insanları küçümsemenin yanlışlığını yapmayın diye de bizleri uyarır.
Başbakanımız konuşmasında, kendisinin dindar bir gençlik, yetiştireceğini söyleyip, muhalefet partisine seslenerek, siz ateist bir toplum yetiştirebilirsiniz, türünden bir yaklaşım, Kur’an ehli bir kişiye ben doğrusu yakıştıramadım.
Dinde sakın bölünmeyin diyen Rahmana inatla, bölünmüş parçalanmış ve birbirine adeta düşman olan bir nesil, acaba nasıl bir dindarlık anlayışı, zihniyetiyle yetiştirilirse, daha dindar olur sizce? İşte kendimize sormamız gereken önemli soru.
Bu durumda Sayın Başbakanımız, acaba dindar yetiştirmek istediği genç nesli, hangi zihniyete göre yetiştirip, daha sonrada bakın size, dindar bir genç nesil yetiştirdik diyecek?
Acaba dindar yetiştirilmek istenen bu nesil, hangi cemaatlerde yetiştirilecek? Hangi tarikatın dini anlayışı ile daha dindar bir nesil olacaklar? Sayın Başbakanımızı bizler hükümet yaparken, gençlerimizin işsizliğine çare bulması, adaletli bir ortam hazırlaması için mi seçtik, yoksa kendi itikatları ve inançları doğrultusunda, kendince daha dindar bir toplum mu yaratmasını istedik? Halkın gerçek sorunlarına dermen olamayanların, kendilerine buldukları uğraş, doğrusu düşündürücüdür.
Sayın Başbakanım, lütfen benim inancıma, benim dindarlık anlayışıma müdahale etmeyiniz. Ben evlatlarımı sizin düşünce yapınıza, inancınıza, itikat anlayışınıza göre değil, kendi inancıma ve Allah ın rehberinden aldığım hüküm ve emirler doğrultusunda yaşamaları konusunda, Allah ın izniyle eğitmesini çok iyi bilirim.
Benim ve evlatlarımın, Allah a karşı imtihanına lütfen müdahale etmeyiniz. Sizin dindarlık anlayışınızı topluma, zorla kabul ettirip, işte dindar genç, toplum böyle olur mantığıyla, bu ülkeyi huzura değil, huzursuzluklara sürüklersiniz.
Hiçbir medeni ülkenin Başbakanından, kendi dini inançları ve itikatları doğrultusunda bir toplum yetiştireceğim diye, bir tek söz duymadım. Sanırım bizden başkada bir örnek de yoktur. Çünkü her ülkede farklı dini inançlar vardır. Ülkeyi yönetenlerin görevi, her inancın özgürce yaşanmasını sağlamaktır. Bu ve buna benzer konularla ilgilenen, toplumsal örgütler, dernekler, kuruluşlar vardır. İsteyen istediği doğrultuda inancını yaşar ve kendi doğrularında, Allaha karşı imtihanını verir.
Dindar bir genç nesil yetiştirmek isteniyorsa, önce amaca ulaşmak için her şey mubahtır zihniyetinin yanlışlığı, bu genç nesle öğretilmelidir. Çünkü bizler ana ve babalarımızdan bunu öğrendik. Ya şimdiki bir kısım gençlik ne halde dersiniz? Çünkü her şeyin bir kuralı vardır. Eğer oyunu kuralına göre oynamazsanız, sonunda mutlaka hüsrana uğrarsınız bilinci verilmelidir gençliğe. Kur’an eğitimi alan, yalana sığınarak amacına ulaşmaz.
İnançlı bir nesil yaratmak istiyorsak, kula kulluk etmenin günahı, Allah tan başka yardım istenecek bir makamın olmadığı bilinci, aşılanmalıdır önce topluma. Dindar bir nesil istiyorsak, önce körü körüne itaat etmeyen, aklını kullanmasını bilen, özgür bir gençlik yetiştirmeliyiz. Dindar bir nesil baskıyla yetiştirilmez.
Dindar bir nesil, kendisini yönetecekleri kendi iradesi ile seçen toplumlardır. Çünkü Allah sizleri yönetecekleri ehil insanlardan, özgür iradenizle seçin emrini vermiştir. Ya günümüzde ki içler acısı halimiz, nasıl diye bir düşünün isterseniz. İşte o zaman bizlerin neleri rehber aldığımız ve o neslin ne derece dindar olacağı ortaya çıkacaktır. Ülkeleri yönetmek zor iştir. Çünkü milyonlarca insanın vebali söz konusudur. Adaletle hükmetmeyenler, kendi adaletlerini yaratanlar, bir gün hesabını Rabbim e vereceklerdir.
Dindar bir nesil yetiştirmek istiyorsak, dinin içinde ki hurafeleri ve dine zarar veren yanlışları önce temizlemeliyiz. Arı, duru Allah ın kitabına sarılan ancak, dindar bir toplum yetiştirebilir.
Sayın Başbakanım, lütfen benim dindarlık anlayışıma müdahale etmeyiniz. Dindarlık kıstası, ölçüsü, değerlendirmesi sizin ya da herhangi bir beşerin yetki ve salahiyetin de değildir. Bu yetki ve ölçünün tek makamı Allah tır. Size düşen, sizin göreviniz, bizlere adaletli bir yaşam ortamı hazırlamak ve her inancın yaşanacağı özgür ortamı sağlamak olmalıdır.
Dindar bir geçlik yetiştirmeye çalışanlar, önce kendisi dindar olup olmadığını iyi sorgulamalıdırlar. Birisi sizlere sorsa ve dese ki, siz Allah indinde dindar bir insan mısınız dese, acaba sizler ne cevap verirsiniz? İçimizde ben Allah ın emirlerine harfiyen uyan, çok dindar bir kişiyim diyebilecek birisi var mı? İşte bu soruya kendisini temize çıkarıp ta, ben dindarım diyenler, sizce Allah katında ki gerçek dindar insanlar olabilir mi?
Yorum sizlerin. Birilerinin itikat ve inançlarına göre dindar olmak yerine, Allah ın Kur’an da verdiği kıstaslara göre dindar olmayı, Rabbim cümlemize nasip etsin inşallah.
Saygılarımla Haluk GÜMÜŞTABAK