Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
-Haniflik Allah'a ortak koşmamak, Müşrik olmamaktır.
"Şu da emredildi: "Yüzünü, bir hanîf olarak dine çevir. Sakın müşriklerden olma!" (Yunus Suresi 105)
''Ben bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben." (Enam Suresi 79)
De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim iletmiştir. Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o." (Nahl Suresi 120)
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlı başına bir ümmet idi; bir hanîf olarak Allah'ın önünde eğiliyordu, müşriklerden değildi. (Nahl Suresi 123)
İbrahim ne bir Yahudi idi ne de bir Hıristiyan. O, sadece hanîf bir müslümandı/Allah'a teslim olandı. O müşriklerden değildi. (Ali İmran Suresi 67)
De ki: "Allah, doğrusunu söylemiştir/vaadinde sadıktır. Hadi artık hanîf olarak İbrahim'in milletine uyun! Müşriklerden değildi o." (Ali İmran Suresi 95)
Allah'a ortak koşmadan, hanîfler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgâr onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir. (Hac Suresi 31)
Ayetlerden anlaşıldığı gibi Hanif kelimesi müşrik kelimesinin zıddı olarak kullanılmıştır. İnsan ya müşriktir ya Hanif.
Allah'ın elçilerinin tümü Haniftirler
Allah'ın seçtiği elçilerin kendilerine vahiy geldikten sonra O'na ortak koşmaları mümkün değildir. Dolayısıyla Peygamberliğin birinci şartı, Resullüğün en temel özelliği Hanifliktir. Dolayısıyla tüm Resuller Haniftir. Bu mutlak bir zorunluluktur. İnsanları da şirksiz bir imana yani hanifliğe davet etmişlerdir. Dolayısıyla bu davete uyan ve gizli-açık her türlü şirkten kaçınan tüm müslümanlar da Haniftirler.
Hz. Muhammed de diğer elçiler gibi başhaniftir, şirksiz bir şekilde iman eden tüm müslümanlar da insanlar içinde Hz. İbrahim'in Hanif tarzına en yakın olanlardır.
Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim'e gönülce en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah, müminlerin Velî'sidir. (Ali İmran Suresi 68)
Haniflik Müslümanlığın en temel ögesidir.
Allah uğrunda O'na yaraşır bir gayretle didinin. O sizi seçmiş ve dinde size hiçbir güçlük çıkarmamıştır. Babanız İbrahim'in milletini esas alın. Allah sizi, önceden de şu Kitap'ta da "Müslümanlar/Allah'a teslim olanlar)" diye adlandırdı ki, resul sizin üzerinize bir tanık olsun, siz de insanlar üzerine tanıklar olasınız. O halde namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlâ'nız. Ne güzel Mevlâ'dır O, ne güzel yardımcıdır O! (HAC SURESİ / 78)
Öz benligini beyinsizliğe itenden baska kim, Ibrahim'in milletinden yüz çevirir? Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmistik. Ve o, âhirette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktir elbette... Rabbi ona, "Müslüman olup bana teslim ol!" dediğinde o şu cevabı vermişti: "Teslim oldum âlemlerin Rabbi'ne!" İbrahim de oğullarina şunu vasiyet etti, Yakub da: "Ogullarim! Allah sizin için bu dini seçmiştir. O halde ancak müslümanlar olarak can verin." (Bakara 130-132)
İşte bu, İslam milleti bir tek millet olarak sizin milletinizdir. Rabbiniz de yalnız Benim; onun için hep Bana kulluk edin! (Enbiya Suresi 92)
Üstteki ayetlerden anlaşıldığı gibi Hz. İbrahim'i Allah müslüman olarak vasfediyor. Ayrıca Hz. İbrahim de 'ancak müslümanlar olarak can verin' şeklinde bir vasiyette bulunuyor. Demekki haniflik müslümanlık içinde bir vasıf, bir özelliktir. Müslümanlığın temelidir. Nasılki Mücahid, Muvahhid, Muhsin gibi terimler Müslümanlık içi güzel sıfatlarsa Haniflik de böyle bir sıfattır. Enbiya Suresindeki ayetten de aslında bir tek Millet olduğunu, bununda 'İslam Milleti' olduğunu anlıyoruz. Hz. ibrahim üç semavi din için ortak ata olduğundan dolayı 'İbrahim Milletine uyun' şeklinde özel bir vurgulama vardır. Yoksa Haniflik Müslümanlık üstü veya dışı bir din falan değildir. 'İslam Dini ile yetinmeyin Hanif Dine gelin' şeklindeki yaklaşımlar çarpıtmadan ve laf ebeliğinden başka bir şey değildir.
Haniflik ve Hz. İbrahim hakkındaki ayetleri bir bütün olarak değerlendirdiğimizde Hanif Millet/Din teriminin HANİF TARZ/TAVIR olarak kullanıldığını görürüz.
Hz. İbrahime en yakın olanlar müslümanlardır
İbrahim Peygamber neye uymakla emrolundu ise diğer tüm Resuller de aynı şeye uymakla emrolundular. Hepsi hanif olmakla yani müşrik olmamakla emrolundu ve insanları buna davet ettiler. Bu gerçek Bakara Suresinde şöyle açıklanmaktadır:
"Yahudi yahut Hiristiyan olun ki dogruya kılavuzlanasiniz." dediler. De ki: "Hayır, öyle degil. Şirk ve yozlaşmadan uzak bir biçimde, Ibrahim milletinden olalım. O, şirke bulaşanlardan değildi."
Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç kimseyi ayırmayiz. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim olanlarız."
Eger onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa, hiç kuşkusuz, iyiyi ve güzeli bulmuş olurlar; eğer sırt dönerlerse artık onlar parçalanmıs olurlar. Onlara karşı sana Allah yeter. En iyi işiten, en güzel bilendir O. (BAKARA SURESİ / 135-137)
Bu ayetlerde ayrıca Yahudi ve Hristiyanlara çağrı var. Şirke sapmış ve yozlaşmaya uğramış inançlarını bir kenara bırakarak Hz. ibrahim gibi Hanif olmaya davet ediliyorlar. Haniflik terimi ortak ata Hz. İbrahimin şahsında Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık arasındaki ortak kavramdır. Ve Bu ortak kavram etrafında bu semavi din sahipleri birleşmedirler. Aynı ayetlerde Allah 'sizin gibi inanırlarsa' diyerek gerçek müslümanların zaten Hz. ibrahimin Hanif Milletinden olduğunu belirtmektedir.
Acaba Kur'anda neden Hz.İbrahim'e ve Hanif dine özellikle vurgu yapılmıştır? Neden Resulullah bile Hanif Dine/Millete uymakla emrolunmuştur?
Daha sonra sana şunu vahyettik: Bir hanîf olarak İbrahim'in milletine/dinine uy! O, müşriklerden değildi. (Nahl Suresi, 123)
Çünkü üç semavi dinde de Hz.İbrahim ortak bir değerdir. Bu üç din 'İbrahimi Dinler'dir ve dolayısıyla kardeş dinlerdir. Hz. İbrahim'e iman, ona duyulan sevgi ve saygı Yahudiler ve Hıristiyanlar için olduğu gibi Müslümanlar için de son derece önemlidir. Hz. İbrahim'in Kur'andaki sıfatı ise Hanifliktir. Allah 'Hz. ibrahim' ve 'Hanif' ortak değerlerini baz alarak bu üç semavi dini şirkten arındırılmış olarak bir çatı altında/ bir ortak payda etrafında toplamak istiyor. Bu ortak değer üç semavi din arasındaki asgari müşterektir. Allah bu yüzden Ehli Kitaba Kur'an aracılığıyla şu çağrıyı yapıyor:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek bir kelimeye gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız bir kısmımızı Rabler edinmeyelim.Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Ali İmran Suresi, 64)
Hz.İbrahime ve Hanifliğe bu kadar vurgu yapılmasındaki gaye üç semavi dinin aslında aynı tek kaynaktan geldiğini vurgulamak içindir. Kitap ehli ile aramızdaki olması gereken ortak değer Hz. İbrahim'in Ahlakıdır, Hanif tavrıdır.
Rabbimiz üstteki ayette aslında Hanifliğin daha geniş bir tanımını yapıyor. Hanif; Allah'tan başkasına kulluk etmeyen, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayan ve Allah harici hiç kimseyi Rab edinmeyen kimsedir.
Kitap Ehli ve Müslümanlar farklı şeriatlara sahiptirler, ancak gerek Yahudi ve Hıristiyanlardan gerekse Müslümanlardan samimi olarak iman edenler, Allah'a gönülden teslim olmakla, iyi ve güzel davranışlarda bulunmakla ve hayır işlerinde yarışmakla sorumludurlar. Allah'ın varlığına ve birliğine inanan, ihlasla ahirete iman eden, salih amellerde bulunan her üç İlahi dinin mensupları da aslında Rabbimiz'in Hz. İbrahim'e indirmiş olduğu hak dine uymaktadırlar.
Allah'ın davet ettiği bu ortak kelimeye icabet eden Ehli Kitab'a Rabbimiz ecirlerini eksiksiz olarak verecektir. Bu gerçek şu ayetlerde bildirilmektedir:
Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktir. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar. (Bakara Suresi 62)(Maide Suresi 69)
...Ama hepsi bir değildir. Ehlikitap içinden Allah için baş kaldıran/Allah huzurunda el bağlayan/hak ve adaleti ayakta tutan/kalkınıp yükselen bir zümre de vardır; gece saatlerinde secdelere kapanmış olarak Allah'ın ayetlerini okurlar.
Allah'a ve âhiret gününe inanırlar, iyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirler, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırlar. Hayır işlerde yarışırcasına koşarlar. İşte bunlar hayra ve barışa yönelik hizmet üretenlerdendir.
Yapmakta oldukları/yapacakları hiçbir hayır, nankörlükle karşılanmayacak/ karşılıksız bırakılmayacaktır. Allah, takva sahiplerini çok iyi bilmektedir. (Ali İmran Suresi 113-115)
NOT: Kur'anda 'millet' kavramı aynı zamanda 'din' anlamında da kullanılmıştır. Aşağıdaki linkten ayetleri inceleyebilirsiniz: www.kurandaara.com/ara.php?meal=03&keyword=millet&su re_no=
Putperestlerden oluşan ve ataları da putlara tapan bir kavmin içerisinde yetişen Hz. İbrahim, onlarla birlikte büyümüş, onların eğitimini almıştır. Ancak kavmi sapkın ve batıl bir yaşam sürerken o, kavminin diğer fertlerinden çok farklı bir karakter ve çok üstün bir ahlak göstermiş, Yüce Allah'a imanıyla kavminden kopup ayrılmıştır.
Tarih boyunca Yahudiler, Rabbimiz’in "Gerçek şu ki, İbrahim tek başına bir ümmetti..." (Nahl Suresi, 120) şeklinde övdüğü Hz. İbrahim’i tüm Yahudilerin peygamberi olarak kabul etmiş ve kendilerinin Hz. İbrahim'in yolunu izlediklerini ileri sürmüşlerdir. Hıristiyanlar ise, Hz. İbrahim'in Yahudilerin peygamberi olduğunu kabul etmelerine rağmen, onun kendisinden daha sonra gelecek olan Hz. İsa'ya tabi olduğunu iddia ederek Yahudilerden ayrılmışlardır.
Oysa gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri yaratan Yüce Rabbimiz, bir öğüt verici ve hidayet rehberi olarak indirdiği Kuran’da, tüm bu sapkın iddiaların yanlışlığını şu şekilde bildirmektedir: Yoksa siz, gerçekten İbrahim'in, İsmail'in, İshak'ın, Yakub'un ve torunlarının Yahudi veya Hıristiyan olduklarını mı söylüyorsunuz? De ki: "Siz mi daha iyi biliyorsunuz, yoksa Allah mı? Allah'tan kendisinde olan bir şehadeti gizleyenden daha zalim olan kimdir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir." (Bakara Suresi, 140)
Tek Doğru Kaynak: Kuran-ı Kerim
Hz. İbrahim hakkında en doğru bilgiyi öğreten kaynak Kuran'dır; çünkü Kuran, Yüce Allah'ın tahrif edilmemiş olan tek kitabıdır. İnsanlar yol göstericileri olan Kuran yerine başka kaynakları rehber edindiklerinde büyük bir yanılgıya düşerler. Kuran'da detaylı olarak açıklanan bir konuyu göz ardı edenler, kendi zanları ve inançları doğrultusunda konulara açıklama getirmekten çekinmezler. Halbuki iman edenler, her konuda olduğu gibi, peygamberler ve soyları hakkında bir yorum yaparken de Kuran ayetlerini esas alırlar. İnsanlara doğru olmayan bilgileri öğretmeye çalışmanın, özellikle de peygamberler hakkında zan ve tahminde bulunup çekişmenin Allah'ın beğenmediği bir ahlak olduğunu bilirler.
Yüce Allah, Hz. İbrahim'in Hıristiyan mı, Yahudi mi olduğunun tartışılmasının akılsızca bir davranış olduğunu Kuran’da şu şekilde bildirmektedir:
Ey Kitap Ehli, İbrahim konusunda ne diye çekişip tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak ondan sonra indirilmiştir. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz? İşte sizler böylesiniz; hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir,sizler bilmezsiniz.(Al-i İmran Suresi, 65-66)
Hz. İbrahim Hanif Müslümandı
Sonsuz ilim sahibi Rabbimiz, Hz. İbrahim’in tarih boyunca iddia edilenin aksine Yahudi ya da Hıristiyan olmadığını, Müslüman olduğunu bir ayette şu şekilde bildirmektedir: İbrahim, ne Yahudi idi, ne de Hıristiyandı: ancak, O hanif (muvahhid) bir Müslümandı, müşriklerden de değildi. (Al-i İmran Suresi, 67)
Kuran'da Hz. İbrahim'in Yahudi veya Hıristiyan olmadığı, "hanif" bir dine mensup olduğu kesin olarak ifade edilmektedir. "Hanif" kelimesinin bir anlamı da, "Allah'ın emrine teslim olup, Allah'ın dininden hiçbir konuda yüz çevirmeyen, ihlaslı kişi" demektir. Hz. İbrahim'in "hanif" olarak vurgulanan özelliği, Allah'a bir ve tek olarak iman etmesi ve teslim olmasıdır.
Başka bir ayette ise Rabbimiz, Hz. Muhammed (sav)'e, Hz. İbrahim'in dinine uymasını emretmektedir: Sonra sana vahyettik: "Hanif (muvahhid) olan İbrahim'in dinine uy. O, müşriklerden değildi. (Nahl Suresi, 123)
Yüce Allah, Kuran’da insanlardan hanif (Allah'ı birleyen) olarak dine yönelmelerini istemektedir. İnsanın fıtratının hanif olmaya ve Rabbimiz’e hiçbir şeyi ortak koşmamaya uygun olduğunu Yüce Allah, açık bir şekilde vurgulamaktadır: Öyleyse sen yüzünü Allah'ı birleyen (bir hanif) olarak dine, Allah'ın o fıtratına çevir; ki insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın yaratışı için hiçbir değiştirme yoktur. İşte dimdik ayakta duran din (budur). Ancak insanların çoğu bilmezler.
(Rum Suresi, 30)
Ayrıca birçok ayetten de anlaşıldığı üzere, "hanif" kelimesi ile ifade edilen Hz. İbrahim'in dini, özünde İslam ile aynıdır. Zaten bütün hakdinler, bozulmamış halleriyle temelde bir ve tek İlah olan Allah'ın rızasını, rahmetini ve cennetini kazanmak üzerine kuruludur. Bu hak din, Hz. İbrahim'den sonra oğulları, torunları ve onun soyundan gelen diğer salih insanlar tarafından ayakta tutulmuştur. Örneğin Kuran'da, Hz. Yusuf'un hapishane arkadaşlarıyla yaptığı konuşmaya dikkat çekilmektedir. Hz. Yusuf konuşurken kendisinin, ataları Hz. İbrahim ve onun neslinin dinine uyduğunu şöyle ifade etmektedir: Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler.
(Yusuf Suresi, 38)
"Hanif" olan insanların, yani Müslümanların ortak özellikleri, Allah'a eşler koşmadan sadece O'nun şanını yüceltmektir. Peygamberlerin ana görevlerinden biri ise, insanları şirkten ve din ahlakına karşı olan her türlü uygulamadan kurtarıp asıl dini yaşamaya davet etmektir.
... O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın, sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcı.
(Hac Suresi, 78)
Yukarıdaki ayette belirtildiği üzere, Hz. İbrahim gibi bir ve tek İlah olan Allah'a yönelen ve dini tam anlamıyla yaşayan insanlar Kuran'da "Müslümanlar" olarak isimlendirilmektedir. "Müslüman" kelimesi, Arapçadaki "selam" kelimesinden türemiştir ve "selamete kavuşan" veya "teslim olan" anlamlarına gelmektedir. Müslümanlığın özü, Allah'a teslim olmak ve bu teslimiyetin verdiği selameti (güvenlik ve huzuru) yaşamaktır.Allah'ın insanlara birer hidayet önderi olarak gönderdiği peygamberler de Rabbimiz’e olan teslimiyetleri, gönülden bağlılıkları ve tevekkülleriyle bizlere örnektirler. Onlar her işlerinde Rabbimiz’e yönelen, O'na sığınan, sadece O'nu dost edinen ve O'ndan yardım isteyen teslimiyetli kimselerdir. Bu nedenle de Kuran'da her biri "Müslüman" olarak isimlendirilmektedir.
Örneğin Allah Hz. Nuh'a insanlara, "... Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, Müslümanlardan olmakla emrolundum."
(Yunus Suresi, 72) şeklinde söylemesini vahyetmiştir. Yunus Suresi'nde Hz. Musa'nın kavmine "... Ey kavmim, eğer siz Allah'a iman edip Müslüman olmuşsanız, artık yalnızca O'na tevekkül edin." (Yunus Suresi, 84) şeklinde hitap ettiği bildirilmektedir. Ve yine başka bir ayette Hz. Süleyman'ın Sebe halkına "...Bana karşı büyüklük göstermeyin ve bana Müslüman olarak gelin..." (Neml Suresi, 31) diye seslendiği bildirilmektedir. Maide Suresi'nde iseAllah havarilere şu şekilde vahyetmiştir: Hani havarilere: "Bana ve elçime iman edin" diye vahy (ilham) etmiştim; onlar da: "İman ettik, gerçekten Müslümanlar olduğumuza Sen de şahid ol" demişlerdi. (Maide Suresi, 111)
Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, salih müminler Allah'a teslim olan, katıksız şekilde din ahlakını yaşayan, ihlas sahibi kimselerdir. Yüce Allah bu insanları "Müslüman" ismiyle şereflendirmiştir.
Hz. Yusuf'un duası ise bizlere bu konuda çok güzel bir örnektir. Alemlerin Rabbi Yüce Allah, bu duayı Kuran’da şu şekilde bildirmektedir:
"... Göklerin ve yerin Yaratıcısı, dünyada ve ahirette benim velim Sensin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni salihlerin arasına kat." (Yusuf Suresi, 101)
Hz. İbrahim’in Samimi İmanı Tüm İnsanlığa Örnektir
Hz. İbrahim'in Allah'a olan coşkulu imanı, derin sevgisi, Rabbimiz’in bütün emirlerine gönülden boyun eğişi, itaati ve üstün ahlakı Kuran'da birçok kez vurgulanmaktadır. Bu ayetlerden biri şu şekildedir: "Rabbimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan Sana teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibadet yöntemlerini (yer veya ilkelerini) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, Sen tevbeleri kabul eden ve esirgeyensin."
(Bakara Suresi, 128)
Her Müslüman, Hz. İbrahim'in gösterdiği güzel ahlakı, Allah'a imanındaki samimiyeti, Allah'a olan teslimiyetindeki ve itaatindeki derinliği örnek almalıdır. Hz. İbrahim'in tebliğ yaparken gösterdiği dirayet ve kararlılık da, kuşkusuz ki örnek alınması gereken önemli özelliklerdendir.
Ayetlerde de vurgulandığı gibi, Allah Hz. İbrahim'i tüm insanlara örnek kılmıştır. Ayetlerde Hz. İbrahim gibi diğer peygamberler de Yüce Allah'a teslim olmuş, hanif Müslümanlar olarak anılmaktadırlar. Bu dinlerin hepsi, temeli Hz. İbrahim'in dinine dayanan hak dinlerdir. Hıristiyanlık ve Yahudilik zaman içinde tahrif olmuş, Allah'ın vahyettiği zamanki hallerinden uzaklaşmışlardır. Ancak ilk vahyedildikleri dönemde hepsi, Allah'ı birleyen, şirki en büyük günah olarak kabul eden, sadece Allah'ın rızası için yaşamayı öğütleyen hak dinlerdir.
Bugün hem Yahudilerin hem de Hıristiyanların Hz. İbrahim'e gösterdikleri saygı ve sevgi ise onları İslam ile ortak bir zeminde buluşturan önemli değerlerden biridir. Her üç İlahi dinin mensupları da, Hz. İbrahim'in insanlara gösterdiği şekilde Allah'a inanmakta ve O'na kulluk etmeyi hedeflemektedirler. Bu nedenle Hz. İbrahim ve onun hanif dini, Müslümanlar ile Kitap Ehli arasında ortak bir kelimedir. (Ancak Hıristiyanların ve Yahudilerin Hz.İbrahim'in dinini bazı yönlerden yanlış yorumladıklarını göz önünde bulundurmak gerekmektedir.) Bir Kuran ayetinde Müslümanların Kitap Ehli'ni bu ortak kelimeye davet etmeleri gerektiği şu şekilde bildirilmektedir:
De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Al-i İmran Suresi, 64)
(Enam Suresinin bu kısmındaki iki ayette anlatılan kişi Hz. ibrahim) "Ben bir hanîf olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben." Toplumu ona karşı çıkıp kanıt getirmeye kalkıştı. O dedi ki: "Allah hakkında benimle çekişiyor musunuz? Beni doğru yola O İLETTİ (İLETME=HİDAYET). O'na ortak koştuğunuz şeylerden korkmam. Rabbimin dilediği dışında hiçbir şey olmaz.Rabbim bilgice herşeyi çepeçevre kuşatmıştır. Hâlâ öğüt almayacak mısınız?" Enam Suresi 79-80
(Bu ayette ise özne Hz. Muhammed) De ki: "Beni, dosdoğru yola Rabbim İLETMİŞTİR(İLETME=HİDAYET). Güçlü, pürüzsüz bir dine, hanîf olan İbrahim'in milletine. Müşriklerden değildi o." Enam Suresi 161.
Bir başka ayette de Rabbimiz şöyle buyuruyor. 'Allah'ın kılavuzluk ettiğini (KELİME YİNE HİDAYET) ise saptıran olamaz. Allah Aziz ve intikam alıcı değil mi?' Zümer Suresi 37
Ayetlerde görüldüğü gibi Allah nasıl Hz. İbrahimi şirksiz bir imana, dosdoğru olan yola yani hanifliğe iletmişse Hz. Muhammed'i de aynı dosdoğru yola yani hanifliğe iletmiştir. Hz. İbrahim konusunda kullanılan hidayet kelimesi Hz. Muhammed sözkonusu olduğunda da kullanılıyor. Allah’ın hidayet ettiğini de saptıracak kimse yoktur. Ve Hz. İbrahim'e en yakın olanların da Hz. Muhammed ve yoluna tabi olanlar olduğunu ilan edilmiştir.
Şu bir gerçek ki, insanların İbrahim'e gönülce en yakın olanları, elbette ona uyanlar, bu peygamber, bir de iman sahipleridir. Allah, müminlerin Velî'sidir. (Ali İmran Suresi 68)
Katılma Tarihi: 06 nisan 2005 Yer: ABD Gönderilenler: 2
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Hans Hanifligi Carpitiyorsa Sizde Islami carpitiyorsunuz. Yazilari okuyorum. Iki trafada Peygamber Efendimiz hasa Allah'in postacisi yapmis.
Allah Teâlâ, Hz. Muhammed(s.a.v)’i peygamber olarak gönderdikten sonra peygamberlik kapısını tamamen kapatmıştır. O’ndan sonra yeni bir din ve peygamber gelmeyecektir. Kur'an-ı Kerim’de bunu şöyle haber vermiştir:
“Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah’ın Rasulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”(Ahzab 40)
Peygamberimiz(s.a.v) alemlere rahmet olarak göndermiştir. Getirdiği din son dindir ve kendisi de son peygamberdir. Fakat peygamberimizden sonra peygamberlik iddia etmiş olanlar olmuştur. Onlara yalancı peygamber denilir.
Müslümanlığın esas temelinden biri de peygamberlere imandır. Mü’min-i kâmil olanların itikadı Kur'an’da beyan olunduğu üzere:
“Allah’ın peygamberlerinden hiçbiri arasında ayrım yapmayız.”(Bakara 285) şeklindedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin peygamberliği umumidir, bütün insanlığadır. Diğer peygamberler böyle değildir. Onların her birisi hususi bir kavim, muayyen bir zaman için gelmişlerdir. Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellemin getirdiği din ve şeriat önceki şeriatları ve kitapların ahkamını neshetmiştir. Kuran’ın hükmü ise umumî ve bakîdir. Bu hususta Kuran-ı Kerim’de şöyle buyruluyor:
“Ey Muhammed! De ki, Ey insanlar, doğrusu ben Allah’ın sizler için gönderdiği peygamberiyim.” (Araf 158)
“Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” (Sebe 28)
“Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya 107)
“Kim İslamiyet’ten başka bir din ararsa bilsin ki kendisinden asla kabul edilmeyecek ve o ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmran 85)
Müşerref olduğumuz en mükemmel ve muhkem din olan İslam dinini gayr-i müslim bilginleri ve müsteşrikleri çeşitli vesilelerle bozmaya, zayıflatmaya çalışıyorlar. Dikkat edelim.
Resullerimizin Allah'ın postacısı olduğunu nerede demişim yada kastetmişim? Onların güzel ahlakları bize örnektir ve onların bu güzel ahlaklarını Allah Kur'anda bize anlatır. Onlar mesajı iletmişler ve ilettikleri bu mesajı hakkıyla yaşamışlardır. Postacı ne demek?
Katılma Tarihi: 24 mart 2005 Yer: Germany Gönderilenler: 95
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
Selam.
Bu postacilik sorusunu birisi de bana dilegetirmisti, Peygamber
efendimiz sadece Postacilik görevinimi üstelendi diye. Kendisi Sünii
idi, ben ona karsin sadece Kurani Kerimin kaynak olacagini söyledigim
icin bana böyle benzeri bir elestiri ortaya koymustu.
Sanirim Ates kardesin söylemek istedigi de bu, tek kaynak Kurani
Kerimse peki ayrintilari, Peygamber efendimizin Sünneti ne olacak demek
istiyor.
Bizler bir tarafi elestirirken her iki tarafinda yanlis yaptigini
vurgulamak istedi galiba. Sonuc itibari ile bu Forumda gözlemledigim
kadari ile üc ayri temel görüs var.
Katılma Tarihi: 13 nisan 2005 Yer: Turkiye Gönderilenler: 2
Gönderen: 30 kasim 2019 Saat 00:16 | Kayıtlı IP
arkadaşların burada hans von aiberg e haksızlık yaptığını sanıyorum.çünkü bizim için önemli olan kişi değil verdiği bilgiler olmalı Sizin beyninz okadarını alıyor kalp gözün o kadarını kabul ediyorsa ne yapabiliriz arkadaşım.o insan bir şeyler yazmış benimde beynim ve mantığım bunu kabul etmişsse üstelik bugün ben imana allah ın izniyle sarılmışsam o insan daha da önemlisi eserleri benim için önemlidir.
Sizin gibi gözlerinde at gözlüğü olanlar kendi bakış açısından bakabilir ama lütfen kendisi düşman diye başkalarınada etki etmeye kalkmasınlar.
kısacası hans ayberg benim gözümde değerli ondanda önce eserleri benim için önemlidir. Sizede saygı duyuyorum ama lütfen artık insanları karalamaktan onların yaptığı eserleri değerlendirelim.
o zat sahtekarda olabilir ama ben eserlerinin hiç bir zararını görmedim tam aksine faydasını gördüm dinimizle fiziğin nasıl birleştiğini dünyayı bambaşka gözle görmeyi öğrendim.
Allah o insandan razı olsun kim olursa olsun benim için şahıs değil yaptığı yararlı eserler önemlidir.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma